Olgu Sunumu Case Report 75 DOI: 10.4274/Tjem.1996 Kistik Fibrozis İlişkili Diyabetes Mellitus Vakası Cystic Fibrosis Related Diabetes: A Case Report Banu Aktaş Yılmaz, Erdal Kan*, Füsun Törüner, Ayhan Karakoç, Müjde Aktürk, Münevver Kirci Oruç, Metin Arslan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara, Türkiye *Afyonkarahisar Devlet Hastanesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı, Afyon, Türkiye Özet Kistik fibrozis ilişkili diyabetes mellitus (KFİDM), kistik fibrozisli (KF) hastalarda sağ kalımın artması sonucunda artık daha sık rastlanan bir durumdur. KFİDM pulmoner fonksiyonlarda neden olduğu komplikasyonlardan dolayı, KF hastalarında mortaliteyi önemli derecede artırmaktadır. Doğru tedavinin uygulanması için hastalığın patogenezinin ve seyrinin iyi bilinmesi gerekmektedir. Otuz bir yaşında KFİDM tanısı alan hasta, uygulanan kalorisi kısıtlanmış diyet ve bazal insulin tedavileri altında kilo kaybının olması ve hipoglisemilerinin olması nedeni ile Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları kliniğine tedavisinin tekrar düzenlenmesi amacı ile yatırılmıştır. Artmış enerji ihtiyacı dikkate alınarak uygulanan yüksek kalorili diyet ve karbonhidrat sayımı yapılarak uygulanan çoklu insülin enjeksiyonu içeren tedavi ile kilo alımı sağlanan hastada hedef kan şekerleri değerlerine de ulaşılmıştır. Bu yazıda kliniğimizde ilk kez takip ettiğimiz KFİDM vakasını, hastalığın patogenezi, tedavisi ve seyrini literatür derlemesi ile birlikte sunarak; zaman içinde daha çok karşılaşmayı beklediğimiz diyabetin bu özel tipine dikkat çekmeyi planladık. Türk Jem 2012; 16: 75-8 Anahtar kelimeler: Kistik fibrozis ilişkili diyabetes mellitus, tedavi, diyet Abstract The incidence of cystic fibrosis-related diabetes (CFRD) has increased, since the life expectancy of cystic fibrosis (CF) patients continues to improve. CFRD increases the mortality in patients, because of the negative impacts of CFRD on pulmonary functions. Knowledge of the pathogenesis and course of the disease is essential to administer the appropriate therapy. A thirty-one-year-old CFRD patient, who had hypoglycemia and weight loss under the calorie restriction diet and basal insulin therapy, was admitted to the Endocrinology Department for revision of her therapy. A high-calorie diet considering increased energy demand and multiple insulin injections according the carbohydrate counting were administered to the patient. She gained weight and target blood glucose levels were achieved as a result of this therapy. We present the first case with CFRD followed in our clinic with the review of the literature about the pathogenesis, course and therapy of this disease to draw attention to a special kind of diabetes, which we will encounter more frequently. Turk Jem 2012; 16: 74-8 Key words: Cystic fibrosis related diabetes, therapy, diet Giriş Kistik fibrozis (KF) oldukça sık rastlanan otozomal resesif bir hastalıktır. Hastalıktaki temel sorun genetik sorunlar nedeni ile aslında cAMP bağımlı klorür kanalı olan, KF membran iletkenliğini düzenleyen proteinin (KFMİDP) hatalı olarak üretilmesinin sonucunda; ter bezlerinde, hava yollarında, gastrointestinal, hepatobilier ve üreme sistemlerindeki organlarda yoğun kıvamlı sekresyonların birikerek organlarda ilerleyici hasar oluşturmasıdır. Pulmoner kaynaklı sorunlar KF’li hastalarda mortalitenin önde gelen sebebidir (1). Ancak destek tedavilerindeki ilerlemeler sonucunda KF’li hastalardaki sağ kalım aylar mertebesinden, günümüzde yaklaşık 37,4 yıla kadar uzamıştır (2). Bunun sonucunda hastalar ve klinisyenler hastalığın değişik yüzleri ile karşılaşmaya başladılar. Bu hasta grubunda yaşam süresinin uzaması ile beraber kistik fibrozis ilişkili diyabetes mellitus (KFİDM) sıklığı artış göstermiştir ve KFİDM’un pulmoner fonksiyonları kötüleştirdiği ve mortaliteyi artırdığı tespit edilmiştir (3). KF hastalığının bu yüzü endokrinologlar için de yeni bir alan olmuştur. KF’li hastaların yaşam sürelerinin artması nedeni ile biz endokrinologlar da KFİDM vakaları ile daha çok karşılaşacağız. Yazışma Adresi/Address for Correspondence: Dr. Banu Aktaş Yılmaz, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara, Türkiye Tel.:: +90 312 202 58 29 E-posta: baktasyilmaz@yahoo.com Geliş Tarihi/Recevied: 19.02.2012 Kabul Tarihi/Accepted: 26.10.21012 Turkish Journal of Endocrinology and Metabolism, published by Galenos Publishing. 76 Yılmaz ve ark. Kistik Fibrozis İlişkili Diyabetes Mellitus Vakası Bu yazıda kliniğimize KFİDM tanısı ile kabul ettiğimiz ve tedavisini düzenlediğimiz bir vaka ve bizler için henüz daha nadir olan bu hastalık ile ilgili bilgilerin literatür derlemesi sunulacaktır. Türk Jem 2012; 16: 74-8 hasta, nazokomiyal enfeksiyonlardan korunması amacı ile iv antibiyotik tedavisini evde alması amacı ile, evine taburcu edildi. Tartışma Olgu Açlık hiperglisemisinin eşlik ettiği KFİDM tanısı ile izlenmekte olan 31 yaşındaki kadın hasta, diyabetik diyet ve bazal insülin tedavisi altında iken kilo kaybının ve hipoglisemilerinin olması nedeniyle tedavisinin tekrar düzenlenmesi için Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniği’ne yatırıldı. Hastanın öyküsünden 17 aylıkken raşitizm tanısı aldığı, sık tekrarlayan alt solunum yolu enfeksiyonlarının olması nedeni ile 3 yaşında yapılan genetik tetkik sonucunda KF tanısı aldığı öğrenildi. Kliniğe kabülünden 3 ay evvel pnömoni nedeni ile izlenmekte iken kan şekerlerinin yüksek seyretmesi üzerine, enfeksiyonunun kontrol altına alınmasını takiben yapılan 75 g oral glukoz tolerans testi (OGTT) sonucunda ‘açlık hiperglisemisinin eşlik ettiği diabetes mellitus’ tanısı almış. Hastaya 8 ü/gün glargine insülin ve diabetik diyet tedavisi başlanmış. Ancak bu tedavi altında 4 kg kadar kilo kaybı olması ve sık hipoglisemi yaşaması nedeni ile tedavisinin tekrar planlanması açısından hasta kliniğe yatırıldı. Kliniğe kabulunde düzenli olarak pankreas enzim preperatı, multivitamin preperatları ve ek olarak da nutrisyon ürünü kullanmakta idi. Fizik muayenesinde genel durumu iyi olan hastanın kan basıncı 110/70 mmHg olarak ölçüldü ve beden kitle indeksi (BKİ) 15,6 kg/m2 olarak hesaplandı. Akciğer muayenesinde göğüs ön-arka çapının artmış olduğu izlendi, her iki hemitoraksta yaygın krepitan ralleri duyuldu. Ekstremitelerde belirgin çomak parmak deformitesi mevcuttu. Labaratuvar incelemesinde açlık plazma glukozunun 90 mg/dl (insülin glargine kullanmakta iken), glikolize hemoglobin (HbA1c):%7,6 (%4,5-5,7), total kolesterol: 92 mg/dl (125-200 mg/dl), HDL-kolesterol: 42 mg/dl (40-80 mg/dl), LDL-kolesterol: 35 mg/dl (60-130 mg/dl), trigliserid: 75 mg/dl (50-150 mg/dl), albumin:4 g/dl (3,5-5 g/dl), karaciğer ve böbrek fonksiyon testlerinin de normal aralıklarda olduğu tespit edildi. Hastanın günlük enerji gereksinimi, malabsorbsiyonundan kaynaklanan kayıplarını ve solunum için harcanan enerjisini de karşılamak amacı ile 2200 kkal/gün olarak hesaplandı. Diyet içeriği, enerjisinin %50’sini karbonhidratlardan, %15’ini proteinlerden, %35’ini de yağlardan alacak şekilde düzenlendi. Günlük total kalorisinin %30’unu ara öğünlerde, %28’ini kahvaltıda, %21’ini öğle yemeğinde, %21’ini de akşam yemeğinde alacak şekilde düzenlendi. Hastaya karbonhidrat sayımı için eğitim verildi. İnsülin tedavisi 9 ünite insülin detemir, öğün önceleri 9/4/4 ünite insülin aspart olarak hesaplandı. Yüksek kalori içeren ara öğünlerinde ve gece beslenmelerinde karbonhidrat sayımı yapılarak gerekli ek doz insülin uygulandı. Bu rejim altında açlık kan şekerleri:70-100 mg/dl, tokluk kan şekerleri: 140-208 mg/dl arasında seyretti. Hasta 10 günlük klinik takibi boyunca 2 kg aldı. Yatışı sırasında araya giren s.aureus pnömonisine yönelik olarak piperasilin tazobaktam intravenöz antibiyotik tedavisi başlandı. Oksijen saturasyonları iyi seyreden, genel durumu iyi olan KF, sık rastlanan otozomal resesif bir hastalıktır. 1950’li yıllarda KF tanısı alan hastalarda sağ kalım beklentisi bir yıldan kısa iken, tıbbi yaklaşımların ve destek tedavilerindeki ilerlemeler sonucunda KF’li hastaların yaşam süreleri uzamıştır. 2001 yılında KF’li hastalardaki yaşam beklentisi 33,4 yıl iken (4), daha yakın bir zamanda KF’li hastaların beklenen ortalama yaşam süresinin 37,4 yıl olduğu açıklanmıştır (2). KF’li hastaların yaşam sürelerinin uzaması sonucunda hastalığa eşlik eden ko-morbid durumlar da değişiklik göstermiştir. KF’li hastaların yaşam süresi arttıkça glukoz intoleransı ve KFİDM sıklığı artmaktadır. KFİDM, KF’li hastalarda vasküler komplikasyonlarından ziyade; neden olduğu pulmoner ve beslenme komplikasyonları nedeni ile mortalite artışına sebep olmaktadır (3,5). KFİDM adolesan dönemdeki KF’li hastaların %20’sinde, erişkin yaş grubundaki hastaların %40-50’sinde mevcuttur. Çocukluk dönemindeki KF’li hastalarda nadir olmasına rağmen; KFİDM’in her yaştaki hasta grubunda ortaya çıkabileceği bildirilmiştir (3). KFİDM hem tip 1 DM (T1DM), hem de tip 2 DM (T2DM) ile benzerlikler göstermesine rağmen; kendine özel patogenetik ve klinik seyir özelliklerine sahiptir. KFİDM vakalarının genç yaşta olmaları, obez olmamaları, altta yatan primer sorunun insülin yetmezliği olması ve metabolik sendrom bulgularının (hiperlipidemi, hipertansiyon, visseral yağ dokusunda artış) olmaması T1DM ile benzer özellikleridir. Altta yatan otoimmun bozukluk olmaması, hafif de olsa insülin direncinin varlığı ve hastaların ketoza eğilimli olmamaları da T2DM ile ortak özellikleridir (6). Amerikan Diyabet Cemiyeti, KFİDM tanısını ‘diğer özel tip diyabet’ başlığının altında ‘ekzokrin pankreas bozukluğu ile beraber olan diyabetes mellitus’ olarak sınıflamıştır (7). İnsülin sekresyonunda tespit edilen en erken bozukluk, glukoza olan erken insülin sekresyonunu cevabının bozulmasıdır (8). Zamanla da total insülin sekresyonunda azalma meydana gelmektedir (9-11). Hiperinsülinemik öglisemik klemp tekniği ile yapılan çalışmalarda, diyabetik olmayan KF’li hastaların normal periferal kas insulin duyarlılığına sahip oldukları gösterilmiştir (12,13). Hastalığın alevlenme dönemlerinde ve araya giren enfeksiyon dönemlerinde insülin direnci artmaktadır (14). Periferal insülin duyarlılıklarının normal olması ve geride kalan pankreasın β hücrelerinin normal sekretuvar fonksiyonlarını koruması nedeni ile; önemli derecede β hücre kütlesi azalmış olan KF’li hastalarında sadece hafif glukoz tolerans bozuklukları olduğu izlenebilmektedir (6). Toplumda T2DM gelişmesine yol açan bazı genetik varyasyonların ve gen polimorfizmlerin KFİDM gelişmesinde de rol oynayabileceği ve hastalığın daha erken yaşlarda görülmesine yol açabileceği belirtilmiştir (15, 16). KFİDM gelişmesinde inkretin hormonlarının rolünün ne olduğu konusunda ise daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır (17,18). Sinsi bir klinik seyre sahip olan KFİDM’un bulguları klasik diyabet belirtileri (poliüri, polidipsi, kilo kaybı), boy uzama hızında yavaşlama, pulmoner fonksiyonlarda açıklanamayan azalma ve protein Yılmaz ve ark. Kistik Fibrozis İlişkili Diyabetes Mellitus Vakası Türk Jem 2012; 16: 74-8 katabolizmasında artıştır (19-21). Pulmoner fonksiyonlardaki azalma, KFİDM tanısı almadan 2-4 yıl önce başlamaktadır (22). Hava yollarındaki glukoz değerinin 144 mg/dl üzerine çıkması ile bakteriyel enfeksiyonlara yatkınlığın artması, insülin eksikliğinin protein katabolizmasını artırarak solunum kaslarında zayıflamaya yol açması da pulmoner fonksiyonlarda meydana gelen kaybın sebepleri arasındadır. Klasik diyabet bulgularının tanı anında hastaların sadece %33’ünde bulunduğu belirtilmiştir (23). Dolayısıyla sadece diyabetin klasik klinik bulgularının dikkate alınarak tanı testlerinin uygulanması hastalığın tanı almasında oldukça uzun bir gecikmeye yol açacaktır. Bu nedenle KFİDM’un rutin olarak taranması ve erken tanı alması oldukça önemlidir. İki saatlik 75 g (1,75 g/kg) OGTT’nin, pulmoner fonksiyonlardaki kötüleşmeyi öngörmesi, erken ölüm riski ve mikrovasküler komplikasyonlarla korele olması nedeni ile; KFİDM’un taramasında ve tanısında kullanılması önerilmektedir (3, 24). OGTT’nin hastaların KF açısından stabil olduğu dönemlerde (son 6 hafta içinde akut alevlenmenin yaşanmadığı dönemlerde) yapılması önerilmektedir. İkinci saat plazma glukoz değerinin ≥200 mg/dl, açlık plazma glukozunun ≥126 mg/dl ve HgA1c değerinin ≥%6,5 olması ya da klasik diyabet semptomları olan hastada rastgele bakılan plazma glukozunun ≥200 mg/dl olması KFİDM tanısının kriterleridir. Laboratuvar hatalarını dışlamak için klasik hiperglisemi semptomları olmayan hastalarda, OGTT’de KFİDM tanısını sağlayan kriterler sağlandığı zaman, test ayrı bir günde tekrarlanmalıdır. OGTT tarama testinin 10 yaşını geçen tüm KF’li hastalarda yıllık olarak yapılması önerilmektedir (24). OGTT’de normal glukoz toleransı olan KF’li hastaların %20’sinde ara plazma glukoz değerleri 200 mg/dl üzerindedir. Bu hasta grubunda beş yıl içinde KFİDM gelişme riski oldukça yüksektir (25). İntravenöz antibiyotik ve kortikosteroid kullanılmasını gerektiren alevlenmelerde kendi kendine kan şekeri takibi yapılması önerilmektedir. Bu durumlarda 48 saatten fazla devam eden hiperglisemi tanı koydurucudur. Açlık kan glukoz değerinin ≥126 mg/dl, postprandial ikinci saat kan glukoz değerinin ≥200 mg/dl olması halinde, ölçümlerin laboratuvarda tekrarlanması önerilmektedir. Mide tüpüyle devamlı beslenen hastalarda, iki ayrı gecede, beslenmenin ortasında ve hemen sonunda bakılan kan glukoz değerinin ≥200 mg/dl olması halinde de ölçümlerin laboratuvarda doğrulanması önerilmektedir. Ölçüm tekrarı ile değerler doğrulandığında, KFİDM tanısı konulmaktadır (24). 77 İnsülin KFİDM tedavisinde uygulanması önerilen tek medikal tedavi seçeneğidir. 1999 yılında yayımlanan konsensusta, tedavilerinin nasıl olması gerektiği hakkında net bir görüş olmaması nedeni ile, KFİDM açlık hiperglisemisinin eşlik ettiği ve etmediği durumlar olarak sınıflandırılmıştı (1). Ancak açlık hiperglisemisinin eşlik ettiği ve etmediği KFİDM olarak tanımlanan vakalarda, insülin tedavisinin pulmoner fonksiyonlar ve beslenme durumu ile ilgili benzer olumlu sonuçlar vermesi nedeni ile son yayınlanan rehberde bu ayrımın gereksiz olduğu ve her iki durumda da insülin tedavisinin uygulanmasının gerektiği belirtilmiştir (3,24). İnsülin tedavisi ile glisemik kontrolün sağlandığı hastalarda kilo alımı, protein katabolizmasında düzelme, pulmoner fonksiyonlarda düzelme ve sağ kalımda artış sağlanmaktadır. Hangi insülin tedavi rejiminin daha üstün olduğuna dair tıbbi kanıt bulunmamaktadır. Hastalığın akut alevlenmelerinin olmadığı, kortikosteroid uygulanmasının gerekmediği durumlarda, hastaların halen yeterli olan endojen insülin sekresyonlarının olması nedeni ile tedavi genel olarak T1DM hastalarının balayı dönemindeki tedaviye benzer. Ancak akut alevlenme dönemlerinde insülin ihtiyacında ciddi artışlar söz konusudur. Hastaların tedavi hedefleri de son rehberde belirtilmiştir (Tablo 1). İnsülin tedavisi uygulanan hastaların günde en az üç kez kan şekerlerini kontrol etmeleri de önerilmiştir (24). KFİDM hastalarında, bu hasta grubundaki mortalitenin esas belirleyicisi olan pulmoner komplikasyonların daha sıkı kan şekeri regulasyonunun sağlanması ile azaldığına dair kanıt henüz bulunmamaktadır. KFİDM hastalarında HbA1c değerinin düşük olması, glisemik kontrol hakkında yeteri kadar bilgi vermemekle beraber; daha yüksek HbA1c değerlerinin bu hasta grubunda da mikrovasküler komplikasyonlar ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (26). HgbA1c değerinin ≤%7 olmasının çoğu hastada diyabetin mikrovasküler komplikasyonlarını azaltabileceği bildirilmekle beraber; hastalara göre özelleştirilmiş hedef değerlerinin belirlenmesi daha doğrudur (27). KFİDM hastalarında uygulanan diyet pek çok özellikleri bakımından diğer diyabetik bireylerden farklıdır. Artmış enerji ihtiyaçlarını, malabsorbsiyonla olan kayıplarını karşılamak ve KF’li hastalarda her yaş grubu için önerilen BKİ değerlerine ulaşabilmek için bu hasta grubunun diyetinde kalori kısıtlaması uygulanmamaktadır. Hastalara her yaş grubu için alınması gereken kalori miktarının 1,21,5 katı olan, tuz, protein ve yağ tipleri açısından kısıtlaması olmayan Tablo 1. KFİDM hastalarında önerilen hedef kan şekeri değerleri* (24) Açlık ve öğün öncesi (mg/dl) Postprandial 2.-3. Saatler (mg/dl)** Yatma zamanı (mg/dl) Yetişkinler 70-130 <180 90-150 Adolesan 90-130 <180 90-150 Okul çağı çocuğu 90-180 <200 100-180 <6 yaş çocuklar 100-180 <200 110-200 ≤95 ≤120 60-99 Gebe hastalar *: Önerilen kan şekeri hedef değerleri diğer tip diyabetik hastalarda önerilen hedefler ile benzerlik göstermesine rağmen, KF’li hastalarda mide boşalmasındaki gecikmeler dikkate alınarak postprandial ölçümlerin öğün başlangıçlarından 2-3 saat sonra yapılması önerilmektedir. **: Bu kriterler, gastrostomiden beslenen hastalarda gece sonrasında uygulanabilir. 78 Yılmaz ve ark. Kistik Fibrozis İlişkili Diyabetes Mellitus Vakası ve ek olarak multivitamin desteği içeren diyet uygulanmalıdır. KF’li hastaların diyetinde yüksek kalori içerikleri olan ara öğünler ve gece beslenmeleri mevcuttur. Karbonhidrat sayımı ve insülin/ karbonhidrat oranı kullanarak, alınan karbonhidrata karşılık gelen insülin değerinin uygulanması ile hedeflenen glisemik değerlere ulaşılır. Alınan öğün ve gece beslenmeleri öncelerinde, alınması planlanan karbonhidrat miktarına göre ek insülin bolusları planlanmalıdır. Hipoglisemi KFİDM hastalarında insülin tedavisinin komplikasyonu olarak gelişebilir. Hastaların hipoglisemi açısından eğitilmesi özellikle diyet değişikliklerinde, fazla fiziksel aktivite ve hastalık zamanlarında yapılacak kendi kendine kan şekeri takibi insülinin indüklediği hipoglisemiyi önleyecektir. Ayrıca, KFİDM hastalarının haftada 150 dakika orta yoğunlukta aerobik egzersiz yapmaları önerilmektedir (24). Sunduğumuz KFİDM vakası da, literatürle uyumlu olarak, destek tedavilerindeki gelişmeler sonucunda sağ kalımı uzamış ve 31 yaşında KFİDM tanısı almıştır. Diyabetik diyet ve bazal insülin glarjin tedavisi altında hipoglisemilerinin ve kilo kaybının olmasının nedeni ise, diyetindeki kalori düzenlenmesinin hastalığın diğer özel komorbid durumlarının dikkate alınmadan ayarlanmasıdır. Yüksek kalori ihtiyaçlarının karşılanması, kalori kısıtlamasının yapılmaması bu hasta grubunun tedavisinin en özgün yönüdür. Yüksek kalori ile beslenmeleri gereken hastalarda uygun karbonhidrat sayımı ile hesaplanan insülin miktarı ile kan şekerleri uygun düzeylerde tutulmalıdır (Tablo 1). Bu özellikler dikkate alınarak tedavisi tekrar düzenlenen hastamız kısa sürede kilo almaya başlamıştır ve önerilen kan şekeri hedeflerine de ulaşılmıştır. KFİDM tedavisi kendi alanlarında uzmanlaşmış endokrinolog, beslenme uzmanının da dahil olduğu bir ekip işidir. KFİDM vakalarının sık alevlenme yaşamaları, sıklıkla kortikosteroid ihtiyacı olması, beslenme tüpü ile beslenmeleri gibi nedenlerden dolayı evde yapılan kan şekeri takipleri oldukça önemlidir. Bu konuda hastaların ve yakınlarının özellikle bilgilendirilmesi gereklidir. KF’li hastalarda pulmoner fonksiyonlarda kötüleşmeyi belirleyen en düşük glisemik değerlerin ne olduğu hakkında halen tartışmalar devam etmektedir (28). Bu hasta grubu ile daha sık karşılaşacağımız dikkate alındığında KFİDM taraması, tanısı ve tedavisi hakkındaki gelişmeleri yakından takip etmemiz gerekmektedir. Kaynaklar 1. 2. 3. 4. 5. Moran A, Hardin D, Rodman D, et al. Diagnosis, screening and management of cystic fibrosis related diabetes mellitus: a consensus conference report. Diabetes Res Clin Pract 1999;45:61-73. Cystic Fibrosis Foundation in Patient Registry Annual Report. 2008. Moran A, Dunitz J, Nathan B, et al. Cystic fibrosis-related diabetes: current trends in prevalence, incidence, and mortality. Diabetes Care 2009;32:1626-31. Cystic Fibrosis Foundation, in Patient Registry Annual Report. 2001. Bismuth E, Laborde K, Taupin P, et al. Glucose tolerance and insulin secretion, morbidity, and death in patients with cystic fibrosis. J Pediatr 2008;152:540-5. Türk Jem 2012; 16: 74-8 6. 7. 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. 24. 25. 26. 27. 28. Moran A, Becker D, Casella SJ, et al. Epidemiology, pathophysiology, and prognostic implications of cystic fibrosis-related diabetes: a technical review. Diabetes Care 2010;33: 2677-83. Diagnosis and classification of diabetes mellitus. Diabetes Care 2012;35(Suppl 1): 64-71. De Schepper J, Hachimi-Idrissi S, Smitz J, Dab I, Loeb H. First-phase insulin release in adult cystic fibrosis patients: correlation with clinical and biological parameters. Horm Res 1992;38:260-3. Arrigo T, Cucinotta D, Conti Nibali S, et al. Longitudinal evaluation of glucose tolerance and insulin secretion in non-diabetic children and adolescents with cystic fibrosis: results of a two-year follow-up. Acta Paediatr 1993;82:249-53. Cucinotta D, Arrigo T, De Luca F, et al. Metabolic and clinical events preceding diabetes mellitus onset in cystic fibrosis. Eur J Endocrinol 1996;134:731-6. Lombardo F, De Luca F, Rosano M, et al. Natural history of glucose tolerance, beta-cell function and peripheral insulin sensitivity in cystic fibrosis patients with fasting euglycemia. Eur J Endocrinol 2003;149:53-9. Cucinotta D, De Luca F, Gigante A, et al. No changes of insulin sensitivity in cystic fibrosis patients with different degrees of glucose tolerance: an epidemiological and longitudinal study. Eur J Endocrinol 1994;130:253-8. Moran A, Pyzdrowski KL, Weinreb J, et al. Insulin sensitivity in cystic fibrosis. Diabetes 1994;43:1020-6. Hardin DS, Leblanc A, Marshall G, Seilheimer DK. Mechanisms of insulin resistance in cystic fibrosis. Am J Physiol Endocrinol Metab 2001;281:1022-8. Blackman SM, Hsu S, Ritter SE, et al. A susceptibility gene for type 2 diabetes confers substantial risk for diabetes complicating cystic fibrosis. Diabetologia 2009;52:1858-65. Derbel S, Doumaguet C, Hubert D, et al. Calpain 10 and development of diabetes mellitus in cystic fibrosis. J Cyst Fibros 2006;5:47-51. Hillman M, Eriksson L, Mared L, Helgesson K, Landin-Olsson M. Reduced levels of active GLP-1 in patients with cystic fibrosis with and without diabetes mellitus. J Cyst Fibros 2012;11:144-9. Lanng S, Thorsteinsson B, Røder ME, et al. Pancreas and gut hormone responses to oral glucose and intravenous glucagon in cystic fibrosis patients with normal, impaired, and diabetic glucose tolerance. Acta Endocrinol (Copenh) 1993;128:207-14. White H, Pollard K, Etherington C, et al. Nutritional decline in cystic fibrosis related diabetes: the effect of intensive nutritional intervention. J Cyst Fibros 2009;8:179-85. Koch C, Rainisio M, Madessani U, et al. Presence of cystic fibrosis-related diabetes mellitus is tightly linked to poor lung function in patients with cystic fibrosis: data from the European Epidemiologic Registry of Cystic Fibrosis. Pediatr Pulmonol 2001;32:343-50. Tofé S, Moreno JC, Máiz L, et al. Insulin-secretion abnormalities and clinical deterioration related to impaired glucose tolerance in cystic fibrosis. Eur J Endocrinol 2005;152:241-7. Lanng S, Thorsteinsson B, Nerup J, Koch C. Influence of the development of diabetes mellitus on clinical status in patients with cystic fibrosis. Eur J Pediatr 1992;151:684-7. Lanng S, Hansen A, Thorsteinsson B, Nerup J, Koch C. Glucose tolerance in patients with cystic fibrosis: five year prospective study. BMJ 1995;311:655-9. Moran A, Brunzell C, Cohen RC, et al. Clinical care guidelines for cystic fibrosisrelated diabetes: a position statement of the American Diabetes Association and a clinical practice guideline of the Cystic Fibrosis Foundation, endorsed by the Pediatric Endocrine Society. Diabetes Care 2010;33:2697-708. Ode KL, Frohnert B, Laguna T, et al. Oral glucose tolerance testing in children with cystic fibrosis. Pediatr Diabetes 2010;11:487-92. Schwarzenberg SJ, Thomas W, Olsen TW, et al. Microvascular complications in cystic fibrosis-related diabetes. Diabetes Care 2007;30:1056-61. Laguna TA, Nathan BM, Moran A. Managing diabetes in cystic fibrosis. Diabetes Obes Metab 2010;12:858-64. Hameed S, Jaffé A, Verge CF. Cystic fibrosis related diabetes (CFRD)--the end stage of progressive insulin deficiency. Pediatr Pulmonol, 2011;46:747-60.