208 Madde kullanım bozukluğu olan ergenlerde HBV: Yaygınlık, riskler, aşılama _____________________________________________________________________________________________________ Madde kullanım bozukluğu olan ergenlerde HBV: Yaygınlık, riskler, aşılama Zeki YÜNCÜ,1 Bürge KABUKÇU BAŞAY,2 Burcu ÖZBARAN,3 Cahide AYDIN,4 Müge TAMAR4 _____________________________________________________________________________________________________ ÖZET Giriş: Hepatit B virüsü (HBV) bulaşmasında madde kullanımı ve cinselliğin aynı düzeyde etkiye sahip olduğu bildirilmektedir. Ülkemizde ergenlik döneminde madde kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Bu çalışmada, ergenlik döneminde madde kullananlar arasında HBV sıklığını ve risk etkenlerini saptamayı amaçladık. Yöntem: Bu çalışmada 2004 Ocak ayından 2007 Kasım ayına kadar Ege Üniversitesi Çocuk Ergen Alkol Madde Bağımlılığı Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde (EGEBAM) yatarak tedavi gören hastaların dosya kayıtları tarandı. Bu dönemde 206 olgunun yatarak tedavi gördüğü saptandı. Serolojik sonuçları bulunan 188 olgu, sosyodemografik (s=188), klinik (s=188) ve risk etkenleri (s=41) açısından sorgulandı. İstatistiksel değerlendirme için SPSS 13.0 paket programı kullanıldı. Sınıfsal değişkenlerin karşılaştırılmasında ki-kare testi, risk etkenlerini değerlendirmek için lojistik regresyon analizi yapıldı, istatistiksel anlamlılık p<0.05 olarak kabul edildi. Bulgular: Bu çalışmaya katılan 188 olgunun tümü erkek olup yaş ortalaması 16.4±1.4’tür. Olguların %69.1’inin (s=130) esrar, %56.4’ünün (s=106) uçucu, %46.8’inin (s=88) ekstazi, %42.6’sının (s=80) alkol kullandığı saptanmıştır. Olguların %23.9’u (s=45) virüsle karşılaşmıştır. Virüsle bağışıklama yolu ile karşılaşma oranı %14.9’dur (s=28). Hastalık olarak karşılaşma oranı %9 (s=17) olarak bulunmuştur. Anne eğitim düzeyi (p=0.005), baba eğitim düzeyi (p=0.010) ve anne-babaların gelir düzeyi (p<0.001) yüksek olanlarda, bu değerlendirme araçları açısından daha düşük olanlara göre anti-HBc (+) olma oranı daha düşük bulunmuştur. Kardeş sayısı üç ve üçten az olanlarda, dört ve dörtten çok olanlara göre anti-HBc (+) olma sıklığı daha düşük bulunmuştur (p=0.010). Aşılama oranı gelir düzeyi yüksek olanlarda düşük olanlara göre daha yüksek bulunmuştur (p=0.033). Tartışma: Ülkemizde ergenlik döneminde madde kullanımı olanlarda HBV ile karşılaşma sıklığı yurtdışındaki olgulara göre daha düşüktür. Ancak bu sonuçlar değerlendirirken HBV görülme sıklığının yaşla beraber arttığı ve yurtdışında benzer yaş dönemindeki olgularda damar içi madde kullanımının daha sık olduğu bilgileri değerlendirilmelidir. (Anadolu Psikiyatri Dergisi 2008; 9:208-216) Anahtar sözcükler: Madde kullanım bozukluğu, ergenlik, hepatit B virüsü Hepatitis B virus among adolescents with substance use disorder: Prevalence, risks, vaccinization ABSTRACT Objective: Drug abuse and sexual intercourse have been reported to have equal level of effects on hepatitis B virus (HBV) contamination. Drug abuse prevalence increases in adolescence period in Turkey. The aim of present _____________________________________________________________________________________________________ 1 Yrd.Doç.Dr., EGEBAM (Ege Üniv. Çocuk Ergen Alkol ve Madde Bağ. Araş. ve Uyg. Merkezi), İzmir Arş.Gör.Dr., 4 Prof.Dr., Ege Üniv. Tıp Fak. Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı, EGEBAM, İzmir 3 Uzm.Dr., Ege Üniv. Tıp Fak. Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı, İzmir Yazışma Adresi/Address for correspondence: Yrd.Doç.Dr. Zeki YÜNCÜ, 1847/15 Sk. No.12 A Blok, Karşıyaka Örnekköy-İzmir/Türkiye E-mail: drzekiyuncu@hotmail.com 2 Anatolian Journal of Psychiatry 2008; 9:208-216 Yüncü ve ark. 209 _____________________________________________________________________________________________________ study was to determine the prevalence of HBV infection and risk factors among adolescent drug users, an important health problem in our country. Methods: In the study, the medical records of the patients who were hospitalized between October 2004 and November 2007 at the inpatient service of Ege University Child and Adolescent Addiction Investigation and Practice Center (EGEBAM) were evaluated. From a total of 206 patients hospitalized within this period, 188 patients whose serological results were available, were reviewed in terms of socio-demographic features (n=188), clinical properties (n=188) and risk factors (n=41). For the comparison of categorical variables chi-square test and for the risk assessment logistic regression analysis was used. Results: All of the 188 subjects recruited in the study were male and the mean age of the sample was 16.4±1.4 years. 69.1% (n=130) of the subjects were using cannabis, 56.4% (n=106) were using inhalants, 46.8% (n=88) were using ecstasy, and 42.6% (n=80) were using alcohol. Forty-five patients (23.9%) had been exposed with the virus. Among these subjects, 14.9% (n=28) of them have been exposed to the virus via immunization while 9% of the cases have been exposed to the virus via viral infection. Anti-HBc positivity was negatively correlated with education status of the mother (p=0.005) and the father (p=0.010) and economic levels of parents (p<0.001). The number of cases with Anti-HBc positivity was found to be smaller among the patients with three or less siblings compared to the ones with 4 or more siblings. Immunization via vaccination was higher among patients with higher income (p=0.033). Discussion: The prevalence of HBV infection among adolescents with substance use disorders in our country is quite lower than other countries which might be a result of lower intravenous drug users in this age group in this country. As the prevalence of HBV infection increases with age, utmost care should be provided to avoid the spread of infection in this age group. (Anatolian Journal of Psychiatry 2008; 9:208216) Key words: substance use disorder, adolescence, hepatitis B virus _____________________________________________________________________________________________________ GİRİŞ Hepatit B virüsü (HBV) önemli bir halk sağlığı sorunudur. HBV, Hepadnavirus ailesine ait bir DNA virüsüdür.1 Bu virüs asemptomatik enfeksiyondan siroz ve hepatoselüler kansere varıncaya dek geniş bir klinik spektrumda hastalık tablosu oluşturur.2,3 Fulminan hepatitlerin %50’sine HBV neden olur.1 Dünyada 2 milyondan fazla insanın HBV enfeksiyonu geçirdiği veya geçirmekte olduğu serolojik olarak kanıtlanmış; 350 milyon kişinin ise siroz ve hepatosellüler karsinom için bir risk etkeni olan kronik HBV taşıyıcısı olduğu bildirilmiştir.2,3 Viral hepatitler genel olarak asemptomatik gidiş gösterir. Bu nedenle HBV epidemiyolojisini değerlendirmenin en uygun yolu seroprevalansın değerlendirilmesidir.4 HBV enfeksiyonunun tanısı zengin antijenik yapısı nedeni ile oldukça karmaşıktır. Laboratuar incelemelerinde, virüsün çevresinde zarfa yönelik yüzey antijeni (HBsAg), virüs içinde yer alan nukleokapside yönelik antijen (HBcAg) ve bu antijenlere karşı gelişen antibodiler (anti-HBs, anti-HBc) değerlendirilmektedir. Klasik olarak HBsAg kanda inkübasyon döneminde, karaciğer enzimlerinin yükselmesinden 2-4 hafta sonra veya klinik bulguların gelişmesinden 3-5 hafta önce saptanmaktadır. HBsAg hastalık tablosunun düzelmesinden 2-6 ay sonra kandan kaybolur. Bir süre sonra (pencere dönemi sonrasında) kanda koruyucu anti-HBs saptanır. HBsAg’nin akut enfeksiyondan 6 ay sonra bulunması hastalığın kronikleşmesinin işaretidir. HBcAg ise, kanda yalnız başına bulunmaz. Olağan laboratuar incelemelerinde HBsAg’den bir süre sonra kanda saptanır ve uzun süre kanda kalır.5 Bu hastalığın tanısında ve seroprevalansının değerlendirilmesinde bu bulgular kullanılmaktadır. HBV yaygınlığı ve geçiş şekli coğrafik bölgelere göre farklılık göstermektedir.6 Dünya nüfusunun yarısı HBV açısından riskli bölgelerde yaşamaktadır.5 HBV’nin endemik olarak görüldüğü bölgelerde yaşayan çok sayıda kişi bu hastalıkla yaşamının erken dönemlerinde karşılaşmaktadır. Buralarda HBsAg’in %10’dan daha sık olduğu bildirilmektedir. Dünyanın birçok bölgesinde HBsAg’in görülme oranı %2-10 arasındadır.7 Türkiye, endemik açıdan orta düzeyde riskli bir bölgedir. Ülkenin batısında kronik HBV enfeksiyonu %3.5, doğusundaysa %7 olarak saptanmıştır. Türk toplumunun 1/3’ünün anti-HBs taşıdığı bildirilmiştir. Türkiye de her yıl 100000 yeni HBV olgusu ortaya çıkmaktadır.5 HBV’ye yüksek riskli cinsel ilişkide bulunan ve damar içi madde kullanımı (DİMK) olan kişilerde daha sık rastlanmaktadır.8 DİMK olanlarda HBsAg yaygınlığının %60-80 arasında olduğu, bu kişilerin %7’sinde HBsAg’nin kronik olarak pozitif kaldığı bildirilmiştir.9 Ülkemizde parenteral yol dışında madde kullanım bozukluğu (MKB) olan ergenlerde HBV yaygınlığını araştıran başka bir çalışmaya rastlanmamıştır. MKB olan ergenler HBV açısından yüksek risk altındadır. Bu kişilerin genç yaşta olması riskli davranışlarda bulunma sıklıklarının artmasına 0 Anadolu Psikiyatri Dergisi 2008; 9:208-216 210 Madde kullanım bozukluğu olan ergenlerde HBV: Yaygınlık, riskler, aşılama _____________________________________________________________________________________________________ neden olmaktadır. Ortak enjektör kullanımı ve korumasız cinsel ilişki riskli davranışlardandır.10 HBV bulaşmasında madde kullanımı ve cinselliğin aynı düzeyde etkiye sahip olduğu bildirilmektedir. Kan ve beden sıvıları HBV’nin bulaşmasında çok önemli bir rol oynar.11 Korunmasız cinsel ilişki ve şırınga hazırlanması sırasında kullanılan diğer gereçlerin (kaşık, pamuk vb.) paylaşılması bu hastalıkların bulaşmasında birincil geçiş yollarıdır. Madde kullanım yolu ise, yalnız DİMK değil, madde koklama veya crack kullanımı olarak da tanımlanmıştır.11 Türkiye’de ergenlik dönemindeki madde kulanımını değerlendiren çalışmalarda kullanıcıların büyük bölümünde damar içi madde kullanımına rastlanmamaktadır. Bu kişilerin daha çok esrar, alkol, uçucu ve uyarıcı maddeleri kullandıkları bildirilmiştir.12 Ülkemizde ergenlik döneminde madde kullanımı giderek daha yaygın bir sorun olarak değerlendirilmektedir. Bu bozukluğun yaygınlaşması ile birlikte soruna eşlik eden çeşitli hastalıklar da artmaktadır. HBV enfeksiyonu da bu durumlardandır. Bu çalışmada ülkemiz için önemli sağlık sorunlarından olan ergenlik döneminde madde kullananlarda HBV sıklığını ve risk etkenlerini saptamak amaçlanmıştır. YÖNTEM Çalışma kapsamında, 2004 yılı Ocak ayından 2007 yılı Kasım ayına kadar Ege Üniversitesi Çocuk Ergen Alkol Madde Bağımlılığı Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde (EGEBAM) yataklı tedavi gören olguların dosya kayıtları incelendi. Bu dönemde 206 olgunun yataklı tedavi gördüğü, 188 olgunun dosyalarında HBV için serolojik değerlendirme sonuçlarının bulunduğu saptandı. Sekiz olgunun sonuçlarına tetkikler yapılmadan taburcu olmaları nedeni ile ulaşılamadı. Yüz seksen sekiz olgunun dosya taraması sırasında araştırmayı yapanlarca geliştirilen bir form dolduruldu. Bu formda bazı sosyodemografik (yaş, öğrenim yılı, okula devam, annebabanın medeni durumu, anne-babanın eğitim düzeyi, kardeş sayısı, gelir düzeyi, nerede yaşadığı, konut tipi, sosyal güvence, sokak yaşantısı, adli sorun, çalışma öyküsü), klinik (maddeye başlamaya yaşı, ilk tedaviye gelme yaşı, tedaviye kadar geçen süre, sigaraya başlama yaşı, ilk kullandığı madde, kullandığı madde türü, aile öyküsü, eş tanı) ve risk etkenleri (sık cinsel eş, vajinal ilişkide kondom, anal ilişkide kondom, ortak diş fırçası, cerrahi girişim, kan aktarımı, cinsel yolla bulaşan hastalık, ailede HBV-HCV-HIV öyküsü) sorgulandı. Risk Anatolian Journal of Psychiatry 2008; 9:208-216 etkenleri ile ilgili sorulara 41 olgu yanıt verdi. Risk etkenleri dışındaki diğer sorulara araştırmaya katılanların tümü yanıt verdi. HBV tarama testlerinde en çok değerlendirmeye alınan belirteç anti-HBc’dir. Anti-HBc sıklıkla hastalığın erken dönemlerinde HBsAg’den kısa bir süre sonra ortaya çıkmaktadır. Yaşamın oldukça uzun bir döneminde sıklıkla ömür boyu kanda varlığını sürdürmektedir.5 Aşıya bağlı bağışıklık ise, HBsAg ve anti-HBc (-), buna karşılık antiHBs (+) olduğunda belirlenmektedir.5,10 Bu çalışmada HBV ile bulaş anti-Hbc (+), aşılama yolu ile bağışıklık HBsAg ve anti-HBc (-), buna karşılık anti-HBs (+) olduğunda kabul edilmiştir. İstatistiksel değerlendirme İstatistiksel değerlendirmede SPSS 13.0 paket programı kullanıldı. Sınıfsal değişkenlerin karşılaştırılmasında ki-kare testi, bağımsız değişkenler arasındaki risk etkenlerini belirlemek için lojistik regresyon analizi uygulandı. İstatistiksel anlamlılık p<0.05 olarak kabul edildi. BULGULAR Bu çalışmaya katılan 188 olgunun tümü erkek olup yaş ortalaması 16.4±1.4’tür. Olguların eğitime ortalama devam süresi 7.8±2.4 yıldır. Maddeyi ilk deneme yaş ortalaması 13.5±2.1 yıldır. Olgular tedaviye ilk maddeyi denemeye başladıktan 32±25 ay sonra başvurmuştur. Olgular arasında parenteral madde kullanan yoktur. Olguların %95’i sigara içmekte, %100’ü sigaradan başka bir madde, %83’ü (s=156) ikinci bir madde, %53.7’si (s=101) üçüncü bir madde, %26.6’sı (s=50) dördüncü bir madde kullanmaktadır. Olguların %69.1’inin (s=130) esrar, %56.4’ünün (s=106) uçucu, %46.8’inin (s=88) ekstazi, %42.6’sının (s=80) alkol kullandığı saptanmıştır. Olguların %23.9’u (s=45) virüsle karşılaşmıştır. Virüsle bağışıklama yolu ile karşılaşma oranı %14.9’dur (s=28). Hastalıkla karşılaşma oranı %9 (s=17) olarak bulunmuştur. Sosyodemografik özellikler açısından aşılama dışında virüsle karşılaşıp karşılaşmamayı değerlendirdiğimizde anne-baba eğitimi, kardeş sayısı, gelir düzeyi, sosyal güvence parametreleri açısından gruplar arasında istatistiksel düzeyde anlamlı bir fark saptanmıştır. Annelerin okuryazar olan ya da olmayan grubun %18.5’inde, en az ilkokul mezunu olan grubun %5.3’ün- Yüncü ve ark. 211 _____________________________________________________________________________________________________ Tablo 1. Sosyodemografik özellikler _____________________________________________________________________________________________________ Özellikler Sayı Anti HBc (+) % χ2 p Sayı Yalnız Anti HBS (+) % χ2 p _____________________________________________________________________________________________________ Yaş 15≤ 16≥ 3 14 7.3 9.5 0.19 0.663 10 18 24.4 12.2 3.73 0.053 Öğretim yılı 1-5 yıl 6-8 yıl 9-15 yıl 4 10 3 14.3 10.5 4.6 2.74 0.254 3 12 13 10.7 12.6 20.0 2.11 0.349 Okula devam Var yok 1 16 2.1 11.4 3.80 0.051 5 23 10.4 16.4 1.02 0.313 Sokak yaşantısı Var Yok 11 6 12.4 6.1 2.26 0.133 13 15 14.6 15.2 0.01 0.917 Var yok 8 9 9.5 8.7 0.04 0.836 9 19 10.7 18.3 2.09 0.148 Çalışma öyküsü Var Yok 13 4 9.2 8.5 0.02 0.883 21 7 14.9 14.9 0 1 Anne-babanın medeni durumu Birlikte Ayrı 10 7 7.7 12.1 0.93 0.334 17 11 13.1 19.0 1.10 0.295 Annenin eğitimi OY veya değil En az ilkokul 10 7 18.5 5.3 8.06 0.005 6 22 11.1 16.7 0.92 0.336 Babanın eğitimi OY veya değil En az ilkokul 6 9 20.7 8.5 6.67 0.010 2 26 6.9 17.6 2.07 0.150 Kardeş sayısı 3≤ 4≥ 6 11 5.0 16.2 6.59 0.010 21 7 17.5 10.3 1.78 0.182 Gelir düzeyi Yüksek-orta Düşük 3 14 2.5 20.9 17.80 0.000 23 5 19.0 7.5 4.54 0.033 Sosyal güvence Var Yok 5 12 4.6 15.6 6.57 0.010 21 7 19.3 9.1 3.65 0.056 Nerede yaşıyor Kentsel Kırsal 15 2 9.6 7.1 0.14 0.704 24 4 15.0 14.3 0.01 0.922 Konut türü Gecekondu 10 Gecekondu dışı 7 10.4 7.6 0.45 0.502 13 15 13.5 16.3 0.28 0.595 Adli sorun _____________________________________________________________________________________________________ de anti-HBc (+) olarak belirlenmiştir (p=0.005). Babaların eğitim düzeyini incelediğimiz grupta bu oranlar sırasıyla %20.7 ve %8.5 olarak saptanmıştır (p=0.010). Kardeş sayısı üç ve üçten az olanların %5’inde, kardeş sayısı dört ve dörtten çok olanların %16.2’sinde anti-HBc (+) olarak saptanmıştır (p=0.010). Gelir düzeyi yüksek ya da orta olan grubun %2.5’inde, gelir düzeyi düşük olan grubun %20.9’unda anti-HBc (p<0.001) saptamıştır. Sosyal güvencesi olan grubun %4.6’sında, olmayan grubun %15.6’sında anti-HBc (p=0.010) saptamıştır. Okula devam edenlerin %2.1’inde, okula devam etmeAnadolu Psikiyatri Dergisi 2008; 9:209-216 yenlerin %11.4’ünde anti-HBc saptanmıştır. Okula devam açısından aradaki fark istatistiksel yönden anlamlı bulunmamıştır (p=0.051) (Tablo 1). Aşılama yolu ile bağışıklama için benzer parametreler değerlendirildiğinde, yüksek-orta gelir düzeyinde (%19), düşük düzeye göre (%7.5) aşılama oranının daha yüksek olduğu belirlenmiştir (p=0.033). Bunun yanı sıra yaşı 15 ve altında olan grupta (%24.4), 16 ve üstünde olan gruba (%12.2) göre aşılama oranın daha yüksek olduğu saptanmıştır (Tablo 1). 212 Madde kullanım bozukluğu olan ergenlerde HBV: Yaygınlık, riskler, aşılama _____________________________________________________________________________________________________ Tablo 2. Klinik özellikler _____________________________________________________________________________________________________ Özellikler Sayı Anti HBc (+) % χ2 p Yalnız Anti HBS (+) Sayı % χ2 p _____________________________________________________________________________________________________ Maddeye başlama yaşı 14≤ 15≥ 12 5 10.3 6.9 0.62 0.429 19 9 16.4 12.5 0.53 0.468 Tedaviye başvurma yaşı 15≤ 16≥ 4 12 7.3 9.8 0.30 0.586 11 17 20.0 12.8 1.60 0.206 Tedaviye kadar geçen süre 24≤ 25≥ 9 8 8.3 10.0 0.16 0.694 16 12 14.8 15.0 0.00 0.972 Sigaraya başlama yaşı ≤14 ≥15 17 5 18.1 18.5 0.00 0.959 7 1 7.4 3.7 0.48 0.490 Ailede madde kullanımı Var Yok 12 5 10.5 6.8 0.78 0.379 19 9 16.7 12.2 0.72 0.397 Ailede psikiyatrik öykü Var Yok 1 16 1.8 12.1 5.11 0.024 15 13 26.8 9.8 8.90 0.003 Eş tanı Var Yok 12 5 13 5.2 3.51 0.061 14 14 15.2 14.6 0.02 0.903 İlk kullandığı madde Esrar Uçucu Alkol Diğer 8 7 2 0 8.7 11.7 7.1 1.43 0.698 13 9 4 2 14.1 15.0 14.3 25.0 0.70 0.874 Uçucu madde kullanımı Var Yok 12 5 11.3 6.1 1.53 0.216 14 14 13.2 17.1 0.54 0.460 Esrar kullanımı Var Yok 12 5 9.2 8.6 0.02 0.893 20 8 15.4 13.8 0.08 0.777 Alkol kullanımı Var Yok 7 10 8.8 9.3 0.01 0.904 12 16 15.0 14.8 0.00 0.972 Ekstazi kullanımı Var Yok 7 10 8.0 10.0 0.24 0.626 15 13 17.0 13.0 0.60 0.437 _____________________________________________________________________________________________________ Olguların klinik özelliklerine risk etkenlerini değerlendirdiğimizde, yalnız ailelerinde psikiyatrik bozukluk öyküsü açısından istatistiksel düzeyde anlamlı bir fark saptanmıştır (p=0.024). Ailelerinde psikiyatrik bozukluk öyküsü olanların %1.8’inde, olmayanların %12.1’inde anti-HBc saptanmıştır. Eş tanı açısından, eş tanısı olanlarda (%13) olmayanlara göre (%5.2) daha yüksek oranda anti-HBc saptanmış, aradaki fark istatistiksel yönden anlamlı bulunmamıştır (p=0.061) (Tablo 2). Aşılama yolu ile bağışıklama klinik özellikler açısından değerlendirildiğinde, yalnız ailede psikiyatrik bozukluk öyküsü açısından gruplar Anatolian Journal of Psychiatry 2008; 9:208-216 arasında fark saptanmıştır (p=0.003). Ailelerinde psikiyatrik bozukluk öyküsü olanlarda (%26.8), olmayanlara (%9.8) göre aşılama oranı daha yüksek bulunmuştur (Tablo 2). Riskli davranışlar açısından gruplar arasında fark saptanmamıştır (Tablo 3). Lojistik regresyon analizinde anne ve babası ayrı olanların (p=0.020), annelerinin eğitim düzeyi en fazla okuryazar olanların (p=0.016), sosyal güvencesi olmayanların (p=0.039), kardeş sayısı dört ve dörtten çok olanların (p=0.003) hepatit B virüsü açısından riskli oldukları saptanmıştır. Yüncü ve ark. 213 _____________________________________________________________________________________________________ Tablo 3. Riskli davranışlar _____________________________________________________________________________________________________ Sayı Anti HBc (+) % χ2 p Sayı Yalnız Anti HBS (+) % χ2 p _____________________________________________________________________________________________________ Sık cinsel partner Var Yok 0 2 0 10.0 2.21 0.137 3 9 14.3 45.0 4.67 0.031 Vaginal ilişkide kondom Var Yok 1 1 5 4.8 0.00 0.972 6 6 30.0 28.6 0.01 0.920 Anal ilişkide kondom Var Yok 1 1 9.1 4.2 0.34 0.560 3 8 27.3 33.3 0.13 0.720 Ortak diş fırçası Var Yok 0 2 0 7.4 1.09 0.296 2 10 14.3 37.0 2.31 0.129 Cerrahi girişim Var Yok 0 2 0 6.7 0.77 0.380 2 10 18.2 33.3 0.89 0.345 Kan aktarımı Var Yok 0 2 0 5.1 0.11 0.743 1 11 50.0 28.2 0.44 0.509 Ailede HBV, HCV, HIV Var Yok 0 2 0 5.1 0.11 0.743 1 11 50.0 28.2 0.44 0.509 Cinsel yolla bulaşan hast. Var Yok 0 2 0 5.4 0.28 0.634 0 12 0 29.3 1.83 0.176 _____________________________________________________________________________________________________ TARTIŞMA MKB ergenlik döneminde giderek yaygınlaşan bir sorundur. MKB’ye birçok tıbbi sorun eşlik etmektedir. HBV’yle ilişkili sorunlar da bu tıbbi hastalıklar arasında sıralanmaktadır. HBV, MKB gibi önemli bir halk sağlığı sorunudur. Türk Tıp Dizini’ni değerlendirebildiğimiz kadarı ile, ergenlik döneminde MKB olan kişiler arasında HBV seroprevalansını ve risk etkenlerini araştıran bir çalışmaya rastlanmamıştır. Yurt dışında yapılan çalışmalarda da DİMK bozukluğu olan ergenlerle yapılan çalışmalar ön plandadır. Ülkemizde ergenlik döneminde tedavi merkezlerine başvuran olguların daha yüksek oranda esrar, uçucu madde, alkol ve ekstazi kullandıkları bildirilmiştir.12,13 DİMK olmayan olgularda HBV enfeksiyonu açısından madde kullanım yolu dışında diğer nedenler açısından risk altında olabilir. Bu çalışma ülkemizde parenteral madde kullanan ergenlerde HBV sıklığını ve risk etkenlerini geriye dönük dosya taraması ile değerlendiren ilk çalışmadır. Türkiye’de bu çalışmadaki olgularla benzer yaş aralığında genel toplumdaki anti-HBc sıklığını bildiren çalışmalar vardır. İstanbul’da 909 çocukla yapılan bir çalışmada çalışmaya katılan çocukların ortalama yaşı 83.5±51.4 ay olarak bulunmuştur. Değerlendirmeye alınan olgular yaşlarına göre 3 ayrı grupta değerlendirilmiştir: 6 ay-4.9 yaş, 5-9.9 yaş, 10-15.9 yaş. Anti-HBc görülme yaygınlığı sırası ile %18.6, 13.7, 15.4 olarak saptanmıştır. Yaş gruplarının arasındaki fark anlamlı bulunmamıştır.4 2003 yılında Erzurum’da yapılan bir çalışmada ortalama yaşı 12.3±2.3 (6-17 yaş) olan olgularda, HBV seroprevalansı %9.7 olarak bulunmuştur.14 Melbourne Çocuk Adalet Merkezi’nde 20-25 yaşları arasında MKB olan 88 kişi ile bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmada olguların %95.5’inin sigara, %97.7’sinin esrar, %38.6’sının uçucu, %35.2’sinin hallusinojen madde kullandığı; %45.5’inin diğer maddeleri kullandığı saptanmıştır. Örneklemin %62.5’inin parenteral madde, %31.8’inin ortak enjektör kullandığı belirlenmiştir. DİMK’nın %82’sinin eroin, %76’sının amfetamin olduğu saptanmıştır. Olguların %13.5’inde anti-HBcAg (+) olarak saptanmıştır.15 Bizim çalışmamızda olguların yaş ortalamasının daha düşük olmasına ve parenteral madde kullanımı olmamasına karşın olguların %9’unda anti-HBc saptanmıştır. Bu oran ülkemizde aynı yaş döneminde genel toplumda saptanan oranlara yakındır. Anadolu Psikiyatri Dergisi 2008; 9:209-216 214 Madde kullanım bozukluğu olan ergenlerde HBV: Yaygınlık, riskler, aşılama _____________________________________________________________________________________________________ HBV enfeksiyonu damar içi madde kullanımı, deri pirsingleri dövme, güvensiz cinsel ilişki gibi dikey geçiş özellikleri göstermektedir.16 Bir araştırmada MKB olan ergenlerin %9.1’inin 10 yaşında madde kullanımına başladıkları bildirilmiştir. Bu olgular ilk cinsel deneyimi de aynı yaşta yaşadıklarını belirtmiştir. Aynı grup için bir diğer önemli bulgu, ilk cinsel deneyimden bir yıl sonra damar içi madde kullanmaya başlamış olmalarıdır.15 Yaşam boyu en az bir kez para karşılığı cinsel ilişki kurmanın ve cinsel yolla bulaşan bir hastalığı taşımanın HBV’ye yakalanma olasılığını artırdığı saptanmıştır.11 MKB, cinsel deneyim ve DİMK bu grup hasta için bir arada gözlenen bir risk etkeni grubudur. Riskli davranışlar açısından değerlendirildiğimizde sık cinsel eş değişimi, vajinal ilişkide kondom, anal ilişkide kondom, ortak diş fırçası, cerrahi girişim, kan aktarımı, ailede HBV, HCV, HİV, cinsel yolla bulaşan hastalıklarda HBV’yi taşıyıp taşımama açısından anlamlı bir fark olmadığı belirlenmiştir. Fakat bu özellikler yalnız 41 olgunun dosya kayıtlarında vardır. Bu, geriye dönük dosya taraması yöntemini kullandığımız çalışmanın kısıtlılığıdır; ancak bir fikir vermesi açısından önemli bir bulgudur. Cinsiyet açısından erkeklerde beyaz olmamanın, uzamış madde kullanım süresinin, kadınlarda hapis yaşantısının, 50’den çok cinsel eşinin olmasının ve enjektör paylaşımının bu hastalık için risk oluşturduğu bildirilmiştir. Erkek eşcinsellerde HBV oranı %38 olarak saptanmış, sosyal durumun ve cinsel eylemin önemli bir risk etkeni olduğu bildirilmiştir. Özellikle para karşılığı cinsel ilişkiye giren erkek eşcinsellerde hastalığa yakalanma riskinin 4 kat fazla olduğu bildirilmiştir.10 Çalışmamızda kız hastanın bulunmaması cinsiyet açısından bir değerlendirme yapmamıza olanak tanımamaktadır. İlerleyen dönemlerde yapılacak olan çalışmalarda erkek ve kadınların karşılaştırılması olası risk etkenlerinin aydınlatılmasına yardımcı olacaktır. HBV seroprevalansı (+) olan çocukların %96.6’sında bu hastalık için risk etkeni olarak kabul edilen etkenlerden en az biri belirlenmiştir. Yaş gruplarına göre bu risk etkenleri açından bir fark saptanmamıştır. İstatistiksel düzeyde anlamlı olmamakla beraber düşük sosyoekonomik düzeyde HBV daha sık olarak bildirilmiştir.14 Çalışmamızda anti-HBc (+) olma oranının anne-baba eğitimi daha düşük ve dörtten çok kardeşi olanlar arasında daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Oysa seroprevalansın eğitim düzeyi ve kardeş sayısı ile bağlantısı olmadığını bildiren çalışmalar da vardır.14 Gelir düzeyi Anatolian Journal of Psychiatry 2008; 9:208-216 açısından yüksek-orta gelir düzeyi olan MKB olan ergenlerde, düşük düzeydekilere göre antiHBc (+) olma oranı daha düşük bulunmuştur. Bu bulgu sosyal güvencesi olan grupta anti-HBc (+) olma oranının daha düşük olması ile desteklenmektedir. 2003 yılında, Erzurum’da HBV’nin toplumda yaygınlığının incelendiği bir çalışmada, düşük sosyoekonomik düzeydekilerde yüksek düzeydekilere göre daha yüksek seroprevalans saptanmıştır.14 HBV enfeksiyonunun düşük sosyoekonomik düzey, kalabalık ve hijyenik olmayan ortamlarda daha sık gözlendiği bildirilmiştir.17 Oysa bizim çalışmamızda MKB olan ergenler arasında yaşam ve hijyen koşullarının daha olumsuz olduğu kırsal alanda veya gecekondularda yaşayan kişilerde, kent ve gecekondu dışında yaşayanlar arasında bir fark saptanmamıştır. Okula devam açısından, anlamlı olmamakla birlikte, okula devam edenler arasında anti-HBc (+) olma oranı devam etmeyenlere göre daha düşük bulunmuştur. MKB ve ağır ruhsal bozukluğu olan evsizlerde HBV, HIV, HCV yaygınlığını araştıran bir çalışmada olguların %32.5’inin HBV taşıdıkları belirlenmiştir. Şizofreni hastalarında hastalanma oranının 4 kat fazla olduğu bulunmuştur.11 Ciddi psikiyatrik bozukluğu olan kişilerde HBV yaygınlığı %23.4 olarak bulunmuştur.18 Çalışmamızda da eş tanısı olanlar arasında anti-HBc (+) olma oranı (%13) eş tanısı olmayan gruba göre daha yüksek olmakla beraber fark istatistiksel yönden anlamlı değildir. HBV hastalanma oranının MKB şiddeti ile doğrudan bağlantılı olduğu belirlenmiştir. Ortak enjektör ve DİMK’nın da HBV enfeksiyon riskini dört kat artırdığı bildirilmiştir.11 Bu çalışmada kullanılan maddeler ve ilk denenen maddeler açısından gruplar arasında bir fark saptanmamıştır. Parenteral madde kullanıcılarının daha ağır bir gidiş gösterdikleri bilinmesine karşın, bu çalışmada yer almamaktadırlar. Geçen 20 yıl boyunca viral hepatit konusunda dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önemli gelişmeler olmuştur.5 Türkiye’de 1998 yılına kadar HBV için düzenli bir aşılama programı uygulanmamıştır.14 Türkiye’de HBV’ye karşı aşılama oranlarının gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında düşük olduğu bildirilmiştir. Ertekin ve ark. olguların ancak %2.9’unda aşılama yapıldığını belirlemiştir. Doğum sırasında rekombinant HBV aşılama sıklığı %20 olarak bildirilmiştir.4 ABD’de, 1995 yılından sonra 18 yaşın altındaki grubun aşılanması ulusal bir strateji olarak belirlenmiştir.19 ABD’de, aşılama ve enjektör deği- Yüncü ve ark. 215 _____________________________________________________________________________________________________ şim programlarının uygulanmaya başlaması, riskli gruplarda HBV ile hastalanma oranının azalmasını sağlamıştır.10 1990-2005 yılları arasında HBV enfeksiyonuna yakalanma oranı %78 oranında azalmıştır. En fazla azalma aşılama yapılan çocuk ve ergenlerde (%96) görülmüştür.20 ABD’de yaş ortalaması 22 olan DİMK gençlerin %22’sinin HBV’ye karşı aşılama yoluyla bağışık kazandıkları saptanmıştır.10 MKB ve adli sorunu olan gençlerin %28.2’sinin HBV’ye karşı aşılanmış olduğu ve bu kişilerin önemli bir bölümünün aşılamalarının bu çocuk adalet sistemince yapıldığı bildirilmiştir.15 Çalışmamızda ise, MKB olan ergenlerin yalnız %14.9’unda aşılama yolu ile bağışıklığın geliştiği saptanmıştır; bu düşük bir orandır. Bildiğimiz kadarı ile ülkemizde risk altındaki gençlere yönelik bir bağışıklama programı yürütülmemektedir. Düşük eğitim düzeyi, suç, fiziksel şiddet ya da travmaya maruz kalma DİMK açısından önemli risk etkenleri arasında sıralanmaktadır. Bu olası risk etkenlerine dikkat edilmemesi uzun dönemde geri dönülemez sosyal sorunlarla karşı karşıya kalınmasına neden olmaktadır.21 Bazı koruyucu hekimlik hizmetleri ile bu sorunlar önlenebilir.15 Zararı azaltmaya yönelik bazı yeni adımlar atılmaktadır: Akran eğitimi, temiz enjektör, her kullanımda yeni bir enjektör gibi uygulamalar yapılmaktadır. Bu tür uygulamalar az da olsa bir iyileşme sağlamıştır.15 Özellikle yüksek riskli gruplarda okul yaşamının sürmesi madde kullanımı ile tedavi sürecinin paralellik göstermesine olanak sağlamaktadır. SONUÇ Ülkemizde ergenlik döneminde madde kullanan kişilerde HBV enfeksiyonu oranı yurtdışındaki oranlardan göre daha düşüktür. Bu sonuçları değerlendirirken iki önemli bilgi ihmal edilmemelidir: HBV görülme sıklığı yaşla beraber artar ve yurtdışında benzer yaş dönemindeki olgularda DİMK oranı daha yüksektir. MKB ve HBV enfeksiyonunun her biri bir halk sağlığı sorunudur. Bu iki sorunun kesişim kümesinde olan bireylere yönelik koruyucu hekimlik uygulamalarına öncelik verilmelidir. KAYNAKLAR 1. Novick DM, Haverkos HW, Teller DW. The medically ill substance abuser. JL Lowinson, P Ruiz, RB Millman, JG Langrod (Eds.), Substance Abuse A Comprehensive Textbook, third ed., Baltimore, Maryland, Williams and Wilkins, 1997, p.534-550. 2. Moradpour D, Wands JR. Understanding hepatitis B virus infection. N Engl J Med 1995; 332:1092-1093. 3. Lee WM. Hepatitis B virus infection. N Engl J Med 1997; 337:1733-1745. 4. Sidal M, Unuvar E, Oguz F, Cihan C, Onel D, Badur S. Age-specific seroepidemiology of hepatitis A, B, and E infections among children in Istanbul, Turkey. Eur J Epidemiol 2001; 17:141144. 5. Badur S, Akgün A. Diagnosis of hepatitis B infections and monitoring of treatment. J Clin Virol 2001; 21:229-237. 6. Çullu F. Çocukluk çağında A, B, C hepatitleri. K Kılıçturgay, S Badur (Eds.), Viral Hepatit, İstanbul, Deniz Ofset, 2001, s.276-295. 7. Taşyaran MA. HBV enfeksiyonu epidemiyolojisi. K Kılıçturgay, S Badur (Eds.), Viral Hepatit, İstanbul, Deniz Ofset, 2001, s.121-128. 8. Mast EE, Weinbaum CM, Fiore AE, Alter MJ, Bell BP, Finelli L, et al. Advisory Committee on Immunization Practices (ACIP) Centers for Disease Control and Prevention (CDC). A comprehensive immunization strategy to eliminate transmission of hepatitis B virus infection in the United States: recommendations of the Advisory Committee on Immunization Practices (ACIP) Part II: immunization of adults. MMWR Recomm Rep 2006; 8:55(RR-16):1-33. 9. Lemberg BD, Shaw-Stiffel TA. Hepatic disease in injection drug users. PD Brown, DP Levine (Eds.), Infections in Injection Drug Users. Infectious Disease Clinics of North America, Philadelphia, W.B. Saunders, 2002, p.667-679. 10. Lum PJ, Hahn JA, Shafer KP, Evans JL, Davidson PJ, Stein E, et al. Hepatitis B virus infection and immunization status in a new generation of injection drug users in San Francisco. J Viral Hepat 2008; 15:229-236. 11. Klinkenberg WD, Caslyn RJ, Morse GA, Yonker RD, McCudden S, Ketema F, et al. Prevalence of human immunodeficiency virus, hepatitis b and hepatitis c among homeless persons with cooccurring severe mental illness and substance use disorders. Compr Psychiatry 2003; 44:293302. 12. Yüncü Z, Özbaran B, Altıntoprak E, Yıldız U, Aydın C, Coşkunol H. Sokak yaşantısı olanolmayan madde kullanım bozukluğu olan ergenlerin klinik ve sosyodemografik özellikleri. Türkiye’de Psikiyatri 2007; 9:37-43. Anadolu Psikiyatri Dergisi 2008; 9:208-216 216 Madde kullanım bozukluğu olan ergenlerde HBV: Yaygınlık, riskler, aşılama _____________________________________________________________________________________________________ 13. Yüncü Z, Aydın C, Coşkunol H, Altıntoprak E, Bayram AT. Çocuk ve ergenlere yönelik bir bağımlılık merkezinin 2 yıllık poliklinik kayıtlarının değerlendirilmesi. Bağımlılık Dergisi 2006; 7:3137. 14. Ertekin V, Selimoğlu MA, Altınkaynak S. Seroepidemiology of hepatitis B infection in an urban pediatric population in Turkey. Public Health 2003; 117:49-53. 15. Ogilvie EL, Veit F, Crofts N, Thompson SC. Hepatitis infection among adolescents resident in Melbourne Juvenile Justice Centre: risk factors and challenges. J Adolesc Health 1999; 25:4651. 16. MacDonald M, Crofts N, Kaldor J. Transmission of hepatitis C virus: rates, routes, and cofactors. Epidemiol Rev 1996; 18:137-148. 17. Toukan AU, Sharaiha ZK, Abu-el-Rub OA, Hmoud MK, Dahbour SS, Abu-Hassan H, et al. The epidemiology of hepatitis B virus among family members in the Middle East. Am J Anatolian Journal of Psychiatry 2008; 9:208-216 Epidemiol 1990; 132:220-232. 18. Rosenberg SD, Goodman LA, Osher FC, Swartz MS, Essock SM, Butterfield MI. Prevalence of hepatitis B, and hepatitis C in people with severe mental illness. Am J Public Health 2001; 91:3137. 19. Centers for Disease Control and Prevention. Hepatitis B vaccination coverage among adultsUnited States, 2004. MMWR Morb Mortal Wkly Rep 2006; 55:509-511. 20. Centers for Disease Control and Prevention. Acute hepatitis B among children and adolescents-United States, 1990-2002. MMWR Morb Mortal Wkly Rep 2004; 53:1015-1018. 21. Fuller C, Vlahov D, Ompad DC, Shah N, Arria A, Strathdee SA. High-risk behaviors associated with transition from illicit non-injection to injection drug use among adolescent and young adult drug users: a case-control study. Drug Alcohol Depend 2002; 66:189-198.