Geoskop Zirvede Tarihi Anlaşma Kararı Paris’te, 30 Kasım-12 Aralık günleri arasında düzenlenen 21. İklim Değişikliği Konferansı (COP21) sonucunda Türkiye dahil, 196 ülke lideri tarihi bir anlaşmaya imza attı. Bizim için küçük ama dünya için büyük bir sıcaklık farkı kapıda. Paris Anlaşması’na göre dünya genelindeki küresel ısınma +2 derecenin altında sınırlanacak. Bu, dünyanın artık kömür başta olmak üzere fosil yakıtları terk etme yoluna girmesi anlamına geliyor. 2050 sonrası iklimi dengeleyebilmenin en büyük şartı, yatırımcıların kömür, petrol ve doğalgazla olan bağlarını kesmeleri. Anlaşmada öne çıkan önemli maddeler ise şöyle: Yoksul ve az gelişmiş ülkelerin iklim değişikliğini 1.5 derecede sınırlandırma talebi; uzun vadede ekonomileri karbonsuzlaştırma ve yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçiş hedefi; son olarak da ülkelerin farklılıklarına saygı duyan esneklik mekanizmalarının oluşturulması. BM ve konferansa ev sahipliği yapan Fransa, Paris’te bir anlaşmaya varılmasını ‘tarihi bir adım’ olarak görüyor. Ancak bağımsız çevre örgütleri anlaşma metniyle ilgili şüpheler taşıyor. Greenpeace, COP21’de mutabakat sağlanan sera gaz emisyonunun düşürülmesiyle ilgili hedeflerin yeterli olmadığını savunuyor. Bununla birlikte bazı olumlu gelişmeler de olmuyor değil. Unilever Paris Müzake- 14 G 01/16 releri başlağında 2030 yılında karbon pozitif olacağını; BT Grubu, yüzde 100 yenilenebilire geçeceğini açıklayan 53 büyük şirketten biri olduklarını; Citibank Grubu, sürdürülebilir büyüme için gelecek 10 yılda 100 milyar Dolar ayıracağını; Bank of Amerika ise 2025’e kadar düşük karbonlu yatırımlara 125 milyar Dolar ayıracağını açıkladı. Sera gazı emisyonlarına ilişkin mevcut anlaşmalar 2020’de sona ereceği için Paris Anlaşması en az 10 yıl geçerli olacak yeni taahhütlere girilmesi küresel ısınma ile mücadele için büyük bir önem taşıyor. İstanbul Politikalar Merkezi, Sabancı Üniversitesi’nden Dr. Ethemcan Turhan, konuyla ilgili; “Büyük bir coşkuyla karşılanan Paris Anlaşması her ne kadar ortalama sıcaklık artışı hedefini yüzyıl sonuna kadar iki derecenin oldukça altında tutmak tanımlasa da elimizdeki gönüllü katkılar bize ortalama 2,2 ila 3,7 derece daha sıcak bir dünyaya doğru yol aldığımızı gösteriyor. Bu fark günlük hayatta çok anlam ifade etmese de orta ve uzun vadede aşırı hava olaylarının (sel, kuraklık, ani kar yağışı, vs.) sıklaşması, deniz seviyesi yükselmesi sonucu kıyı şeritlerindeki insan yerleşimlerinde ciddi zararlar anlamına geliyor. Başka bir deyişle, Paris sonrası dünyanın iklim değişikliğiyle mücadelede uyum çağına yöneldiğine işaret ediyor. Bu anlamıyla ‘tarihi’ iklim anlaşmasının belki de en yetersiz ve zayıf halkaları iklim değişikliğinin etkilerine uyum ve en kırılgan toplum ve ekosistemler için kayıp ve zararlarla ilgili olan bölümleri. Paris Anlaşması, uyum ile kayıp ve zararları üç başlıkta ele alıyor: İklim finansmanı, teknoloji transferi ve kapasite geliştirme. Önce iklim finansmanını ele alalım: Kopenhag’da 2009 yılında anlaşma sağlanamamasıyla çöken COP15 iklim zirvesinden beri konuşulan, 2020 yılından itibaren yılda 100 milyar Dolar’lık iklim finansmanı Paris’te imzalandı. Büyük kısmı Yeşil İklim Fonu (GCF) mekanizmasıyla dağıtılacak bu kaynaktan Türkiye şu haliyle faydalanamıyor. Diğer taraftan Paris Anlaşması, uyum açısından değerlendirme yapılarak küresel bir hedef konulması ve uyum çabalarının sanayileşmiş ülkelerin finans, teknoloji transferi ve kapasite desteğiyle yükseltilmesini kabul ettmiş durumda. Bunu yaparken ‘kayıp ve zararlar’ başlığının, gelişmekte olan ülkelerin çabası sonucu uyumdan ayırılması önemli bir gelişme. Öte yandan Paris Anlaşması’nda sanayileşmiş ülkelerin öncelikli olarak sebep olduğu kayıp ve zararların tazmin edilmesi için ‘hukuki sorumluluk ve tazminat’ hakkı doğurmayacağına dair madde de ABD’nin çabasıyla yer buldu. Dolayısıyla 2020 sonrası küresel iklim rejiminde ‘uyum’ çok daha önemli bir yer edinecek fakat sanayi devriminden beri fosil yakıt tüketerek atmosferdeki adil paylarını çoktan aşmış olan gelişmiş ülkelerin yarattığı zararları ifade eden iklim borcu ödenmemiş olacak.