Celal Bayraktar 21501801 ARKADAŞLIK VE AİLE Leyla ile Mecnun’un , Türk dizi tarihinin en iyi dizilerinden biri olmasının en önemli sebebi; verdiği mesajlarla ve sağladığı duygularla izleyiciye kendini dizinin içinde hissettirmesi olmuştur. Beni de bu diziyi hayatımın bir parçası yapmama iten şey bu oldu. Dizinin bir diğer önemli özelliği absürt komedi tarzında olması ki ülkemizde bu türdeki nadir eserlerden biri ve gerçekten çok başarılı bir şekilde kurgulanmış olması. Leyla ile Mecnun ülkemizdeki nerdeyse herkesin beğenisini toplamış bir dizi ancak benim için yeri çok ayrı çünkü Leyla ile Mecnun’daki her karakterde, her olayda kendimden bir parça buldum. Ayrıca bu dizi benim birçok yeni arkadaş edinmemi sağladı. Dizinin her karakterini kendi hayatıma adapte edip, sanki gerçekten varlarmış gibi düşünmek beni rahatlatıyordu. Bütün arkadaşlarımdan farklı şeyler öğrendim. Mesela Mecnun. Mecnun bana birini nasıl sevmem gerektiğini, gerçek aşkın nasıl bir şey olduğunu öğretti. İsmail Abi, sabretmenin ne kadar önemli olduğunu; Yavuz da arkadaşlığın, arkadaşlara verilen değerin önemini öğretti. Gerçekten onların hayatıma girmesinden son derece mutluydum. Bir gün dizinin bitip hepsinin hayatımdan çıkacağını bildiğim halde onlara o kadar bağlanmıştım ki bazen gerçek hayattan kopup dizinin içinde yaşıyormuşum gibi hayaller kuruyordum. Diziyi bitirdiğim zaman ailemden, arkadaşlarımdan birini kaybetmişçesine üzülmüştüm. Bu duyguyu daha önce hiç yaşamamıştım. Evet belki diziyi baştan defalarca kez izleyeceğim ama artık arkadaşlarımla yeni maceralar yaşamayacağız, sadece eski fotoğraflara bakar gibi anıları hatırlayıp üzüldüğümle kalacağım. Bu diziden daha önce de belirttiğim gibi birçok şey öğrendim ancak en önemlisi bana kattığı aile sevgisi ve ailenin önemini kavramam oldu o yüzden bunu ayrı bir paragrafa dökmek istiyorum. Aile bir insanın hayatındaki en önemli değerdir. İnsan bir olayı başına gelmeden gerçekten anlayamıyor ama dizi duyguları o kadar net bir şekilde karşı tarafa geçiriyordu ki hiç yaşamamama rağmen aileden birini kaybetmenin verdiği hüznü yaşadım. Dizide bunları yaşadıktan sonra gerçek hayatta da yaşadığım olaylar ailenin önemini iyice kavramamı sağladı. Örneğin, ailem bir trafik kazası geçirdi ve ikisi de ciddi yaralar almadan kurtuldu ama ben kazadan sonra ya onlarla son bir kez konuşamadan, onları son bir kez göremeden kazada onlara bir şey olsaydı diye düşünüyorum ve her gün daha da sıkı bağlanıyorum aileme. Her günü beraber yaşayacağınız son günmüş gibi geçirin. Hiçbir şekilde doyamazsınız ama en azından bu dünyadan göçtüğünde yaşadığınız pişmanlık en aza iner ve daha sonra geri dönüp baktığınızda güleceğiniz ya da hüzünleneceğiniz birçok anınız olur. Aile demek sadece kan bağı demek değildir; gerçek aile kan bağınız olmasa da gönül bağı kurduğunuz kişilerdir. Bu bağ o kadar güçlü bir bağdır ki bazen kan bağından daha ağır basar. Leyla ile Mecnun, gerek farklılığıyla gerek konu bakımından Türk dizi tarihinin en iyi dizileri arasına -ki benim için en iyi dizisi- girmeyi fazlasıyla hak eden bir dizidir. İzleyiciyi alıp bambaşka diyarlara götürürken aynı zamanda düşünmeye de davet eder. Tam olması gerektiği yerde tamamen tarafsızca yaptığı eleştiriler ve verdiği sosyal mesajlar -dizinin bitirilme sebebi de aslında buydudizinin bir komedi dizisi olmasına rağmen belki de daha çok dikkat çeken kısmı olmuştur. Sonuç olarak Leyla ile Mecnun, izleyen herkese bir şeyler katmış ve onları düşünmeye sevk etmiştir. Kimisi ailesine daha çok bağlanmıştır, kimisi aşık olduğu kadına ama bir şekilde diziden bir şeyler almıştır. Bu arada unutmadan; o gemi bir gün mutlaka gelecek İsmail Abi sen beklemeyi bırakma!