Karaciğer Yetersizliğininin Onkolojik Farmakoloji Açısından Tanımlanması; Antiviral Tedavi Sürecinde Sistemik Tedavinin Yönetimi Dr. Mesut Şeker Medipol Üniversitesi Tıbbi Onkoloji 19-03-2014 1 Karaciğer yetmezliği olan kanserli hastalarda en etkili ve güvenli kemoterapi dozunu belirlemek için uygun stratejiler çok az tanımlanmıştır. 2 Kanserli hastalar farmakokinetik ve farmakodinamik farklılıklar gösterir ve birçok ajan dar bir terapötik indekse sahiptir. İyi bir klinisyenin hastaya en uygun ilaç ve dozu belirlerken bu farklılıkların tamamen bilincinde olması gerekir. 3 Birçok sitotoksik ilaç karaciğer tarafından metabolize olarak ilacın inaktivasyonu veya pro-ilaçlar için aktivasyonu gerçekleşir. Kemoterapi zemininde gelişen karaciğer disfonksiyonu, ilacın genellikle ölümcül olan toksik etkiler vermesine ya da etkisinin azalmasına yol açabilir. 4 Bazı kemoterapi ajanları karaciğer hasarını ya da disfonksiyonunu indükleyerek, anormal serum karaciğer biyokimyası gösterebilir ya da histolojik bozulmaya yol açabilir. 5 İlaç farmakokinetiği ile karaciğer fonksiyonları arasında genellikle istikrarsız ilişkiler vardır. Yine de karaciğer enzimlerinin kan değerlerini ölçmek pahalı değildir ve karaciğer hasarı, inflamasyonu ya da kolestaz hakkında faydalı bilgiler verir. Bu yüzden kemoterapi dozunu ayarlarken pratikte rutin olarak kullanılırlar. 6 Karaciğer fonksiyon testleri; Sentez fonksiyonunu, serum albümin düzeyi ve protrombin zamanı Hücresel hasarı, AST ve ALT Kolestazı ya da kanal hasarını ALP, GGT ve direkt bilirubin belirler. 7 AST ve ALT genellikle hücre içi enzimlerdir ve hepatosit hasarında salınırlar. ALT’nin sadece hepatosit sitoplazmasında bulunduğu düşünülse de mitokondride aktivitesi de belirlenmiştir. İskelet kası, kalp kası, barsak epiteli, böbrek ve eritrositlerde de varlığı bilinen AST’ye göre ALT hepatositler için daha spesifiktir 8 ALP fosfat esterlerinin hidrolizini katalizler, biliyer epitel ve hepatositlerin kanaliküler bölgesinde bulunur. Hücre membranından metabolitlerin transportunda rol aldığı düşünülmektedir. ALP’nin yükselmesi intrahepatik ya da ekstrahepatik safra yolları obstrüksiyonunu düşündürür ve bir miktar da hepatosellüler hasarda oluşabilir. 9 GGT, peptidler arasında gamaglutamil grubu transfer eden bir enzim olup aminoasit transferinde rol alır. Birçok dokuda bulunmakla beraber konsantrasyonu karaciğerde çok daha yüksektir. 10 ALP ve AST’nin vücuttaki diğer dokulardan kaynaklanan yükselişleri görülebilir. ALP özellikle Paget’s hastalığı veya metastazlar gibi kemik hastalıklarında yükselir. AST de miyokard enfarktüsünde olduğu gibi kas hasarından sonra yükselebilir. ALT ve GGT ise karaciğer fonksiyon bozukluğu dışında başka nedenlerden yükselme eğiliminde değildir. 11 Bilirubin normal hem katabolizmasının ürünüdür, çoğu yaşlanmış eritrositlerin dalakta parçalanmasıyla açığa çıkan hemoglobinden kaynaklanır. Serum bilirubin düzeyi, karaciğerde gerçekleşen bilirubin konjugasyonunun bir göstergesidir. Bilirubin hepatositlerle glukuronik asitle konjuge edilir. Kanser hastası yetişkinlerde glukuronide bilirubinin plazmaya geri gitmesi genellikle intra ya da ekstrahepatik kolestazın göstergesidir. 12 Kanserli hastalarda yükselmiş bilirubin düzeyleri ile sık karşılaşılır ve bazen de ilaç kaynaklı intrahepatik kolestatik hasar sonucu oluşabilir. Normal serum bilirubin seviyeleri karaciğerde bilirubin temizlenmesini azaltacak yeterli seviyede bir hasar olmadıkça korunabilir. Bilirubinin serum düzeyleri ciddi karaciğer hasarında son derece spesifiktir ve karaciğerin fonksiyonel kaybının önemli bir göstergesidir. 13 Kanserli hastalarda karaciğer fonksiyon bozukluğu nedenleri 4 grupda incelenebilir Tümör nedeniyle normal karaciğer dokusunun azalması Eşlik eden hepatit veya sirozun varlığı Kemoterapiye bağlı toksisite Toksik hepatitler 14 Karaciğer fonksiyonunda bozulma antikanser ilaçların metabolizmasını etkiler; • Direk olarak ilacın karaciğerde aktivasyonunun yavaşlaması ile terapotik etkinliğin azalması • Detoksifikasyonun azalması veya hipoalbuminemiye yol açarak ilacın proteine bağlı olmayan serbest fraksiyonunun artması terapotik ve toksik etkilerinin çoğalması 15 Karaciğer Fonksiyon Testleri TEST Bilirubin Transaminazlar SGOT (AST) SGPT (ALT) Alkalin Fosfataz GGT Albumin Protrombin Aktivitesi Psödokolinesteraz Normal Serum Düzeyi Karaciğer Fonksiyon Bozukluğu ile ilişkisi <1.2 mg/100 ml Orta derecede bozukluk: 2-3 mg Ciddi derecede bozukluk: >3 mg <45 IU/I Kantitatif ilişki yok <279 IU/I <32 IU/I (K) <50 IU/I (E) >3.5 g/100 ml %80-100 >4600 IU/I Kantitatif ilişki yok Kantitatif ilişki yok Orta derecede bozukluk: 3-3.5 Ciddi derecede bozukluk: <3 Orta derecede bozukluk: %40-70 Ciddi derecede bozukluk: <40 Yeterli veri yok 16 Child-Trucotte-Pugh Evreleme Sistemi Parametre Puan 1 2 3 Yok Hafif Orta < 2mg/dl 2-3 mg/dl >3mg/dl >3.5g/dl 2.8-3.5 g/dl <2.8 g/dl Uzama <4 sn 4-6 sn >6 sn INR <1.7 1.7-2.3 >2.3 Yok Grade 1-2 Grade 3-4 Asit Bilirubin Albumin Protrombin Zamanı Ensefalopati Child A:5-6 Puan, Child B:7-9 Puan, Child C: 10-15 Puan 17 Primer yada metastatik tümörler tarafından karaciğerin tutulumunda gerek tedavi seçimi, gerekse prognoz açısından tümör volumu önemlidir. Genel olarak %75 ve üstü yaygın karaciğer tutulumu sistemik ve rejyonal tedavilerde rölatif kontrendikasyon oluşturmaktadır. 18 Karaciğerin fonksiyonel sağlıklı kısmının hacmini direk olarak düşürürler veya intrahepatik-ekstrahepatik obstrüksiyon yaparlar. Hiperkoagülabilite durumundan kaynaklı portal ven trombozu veya direk portal ven infiltrasyonu gerçekleşebilir, sağlıklı karaciğer parankimine kan akımını baskılar ve ilaç metabolizmasını etkiler. Kanserle ilişkili hümoral ve immünolojik faktörler de muhtemelen karaciğerdeki kolestaza veya inflamatuar hasara katkıda bulunmaktadır. 19 Tamamlayıcı ilaçlar anti-kanser ajanlarla etkileşebilir: en iyi bilinen etkileşim potent bir CYP3A4 indükleyicisi olan St.John’un bitkisiyle (sarı kantaron) olur. •Markowitz JS, CL, et al. JAMA 2003; 290: 1500–04. %50 kanser hastası doktorlarına alternatif ilaç kullandığından bahsetmemektedir. •MacLennan AH, Med J Aust 2006; 184: 27–31. 20 Akut hepatitte, diğer tüm akut enfeksiyonlarda olduğu gibi kemoterapi kontrendikedir. Klinikde sorun HBV taşıyıcılarında ve kronik vakalarda yaşanmaktadır. Serumda HbsAg genellikle akut enfeksiyondan 3 ay sonra kaybolur. Taşıyıcılık durumu 6 ay arayla iki kez HbsAg pozitifliği ya da HbsAg pozitifliği ve IgM Anti-HBc negatifliği olarak tanımlanır. 21 HBV ile enfekte erişkinlerin %6-10’unda taşıyıcılık oluşmaktadır. Kronik taşıyıcıların %25’inde kronik aktif hepatit gelişir ve bunların %15-30’u siroza ilerlemektedir. HBV reaktivasyonu immunsuprese hastalarda akut, hatta fatal fulminan hepatite yol açabilir. HBsAg pozitif taşıyıcılarda kemoterapi ile HBV reaktivasyon riski %20-50 arasındadır. 22 23 HBV alevlenmesi, altta yatan kronik karaciğer hastalığı olan hastalarda, serum AST veya ALT düzeyinde ani artma ile ortaya çıkar (normalden 5 kat fazla veya bazal düzeyden 3 kat fazla). Bu durum çoğu hastada asemptomatikdir. HBV alevlenmesi öncesinde sıklıkla HBV DNA düzeyinde artış vardır. Hepatit alevlenmeleri kronik HBV infeksiyonlu hastalarda HCV infeksiyonlu hastalardan daha sıkdır. 24 n:78, HBsAg pozitif, çeşitli malign hastalar 34 (%44) hastada serum aminotransferazları yükselmiş, sadece 15 (%19) hastada HBV reaktivasyonuna bağlanmış. Kemoterapi ile HBV reaktivasyon riski; erkek, genç yaş, HBeAg pozitif, lenfoma ve antrasiklin kullanımı ile artıyor tedavi öncesi ALT, bilirubin ve HBV DNA düzeyi ile ilişkisiz Yeo W, J Med Virol 2000; 62:299. Ritüximab, ofatumumab ve steroid içeren tedavilerde HBV reaktivasyon riski artmaktadır. Mitka M. FDA . JAMA 2013; 310:1664.25 n:100, kemoterapi alan lenfoma hastası HBsAg pozitif 27 hastanın 18’inde (%67) klinik hepatit gelişmiş, 13 hastada hepatit HBV’ye bağlanmış. HBsAg negatif 72 hastanın 10’unda (%14) klinik hepatit gelişmiş, 2 hastada hepatit HBV’ ye bağlanmış. HBV reaktivasyonu olan HBsAg pozitif hastaların %22’sinde sarılık, %4’ünde nonfatal hepatik yetmezlik ve %4’ünde ölüm görülmüş. Lok AS, Gastroenterology 1991; 100:182. 26 N:137, otolog kök hücre nakli 23 hasta HBsAg pozitif, 37 hasta anti-HBs pozitif ve 77 hasta HBV negatif 32 (%23) hastada hepatit gelişmiş, 13’ü HBV reaktivasyonuna bağlanmış. HBV reaktivasyonuna bağlı hepatit HBsAgpositive 23 hastanın 11’inde var iken HBsAgnegative 114 hastanın sadece 2’sinde görülmüş. Reaktivasyon için en önemli risk faktörü HBV DNA düzeyi >10(5) kopya/mL Blood 2002; 99:2324. 27 65 HBsAg pozitif kanserli hastada lamivudin profilaxisi 193 historik HBsAg pozitif kontrol ile kıyaslanmış; Lamivudin grubunda HBV reaktivasyonu %5 iken diğer grupda %25 saptanmış. Lamivudin grubunda, reaktivasyonda hepatit daha hafif seyretmiş ve kemoterapi kesilmesi daha az olmuştur. Yeo W, Chan PK, Ho WM, et al. 2004; 22:927. 28 30 HBsAg pozitif lenfomalı hastada lamivudin profilaxisi lamuvidin preemptif tedavisi ile kıyaslanmış; Profilaxi grubunda reaktivasyon gözlenmezken, preemptif tedavi grubunda %53 oranda görülmüştür. Bu çalışma ile lamuvidin profilaxisinin lenfomalı hastalarda maliyet-etkin olduğu sonucuna varılmıştır. 29 Saab S, Dong MH, Joseph TA, Tong MJ. Hepatology 275 hastalık bir metaanalizde, kemoterapi alan kanser hastalarında, profilaktik lamuvidin kullanımı ile HBV reaktivasyonu %80, HBV ye bağlı hepatit oranı %100 azalmıştır. Ann Intern Med 2008; 148:519. Profilaktik lamuvidin tedavisinin optimal süresi bilinmemektedir. En az 6 ay önerilir. Tedavi öncesi HBV DNA düzeyi yüksek olanlarda daha uzun süre kullanılabilir. Ritüximab kesildikten sonra en az 12 ay devam edilmelidir. 30 American Association for the Study of Liver Diseases — 2009 guidelines önerileri: HBV için yüksek riskli hastalarda, kemoterapi veya immünsüpressif tedavi öncesi HBsAg ve anti-HBc bakılmalıdır. Prophylactic antiviral tedavi, kemoterapinin başlangıcında HBV taşıyıcılarında önerilir. Başlangıçda HBV DNA <2000 int. unit/mL olanlarda, tedavi tamamlandıktan 6 ay sonrasına kadar antiviral tedavi devam etmelidir. HBV DNA (>2000 int. unit/mL) olanlarda daha uzun süre verilmelidir. Tedavi süresi 12 aydan az olacağında ve başlangıç serum HBV DNA saptanamadığında Lamivudine veya telbivudine kullanılmalıdır . Daha uzun süre tedavi planlandığında tenofovir veya entecavir kullanılmalıdır. Interferon alpha dan kemik iliği süpressif etkilerinden dolayı kaçınılmalıdır. 31 Hepatology 2009; 50:661. American Society of Clinical Oncology,2010, önerileri Kanserli hastalarda kemoterapi öncesi HBV taraması net değil. HBV taraması, kronik HBV riski yüksek hastalarda ve yüksek derecede immünsüpresif tedavi alacak hastalarda önerilir. Yüksek dereceli immünsüpresif tedavi; kök hücre transplantasyonu olacak hastalar ve ritüximab içeren rejimleri kullanacak hastalardır. Kronik HBV infection kanıtı olan hastalarda kontrollü çalışmalarda net gösterilmemiş olsa da, antiviral tedavi önerilir. HBV tarama ve/veya tedavisi kemoterapi başlangıcını geciktirmemelidir. J Clin Oncol 2010; 28:3199. 32 Sonuç Kanserli hastalarda kemoterapi öncesi karaciğer fonksiyonları değerlendirilmelidir. Karaciğer fonksiyon bozukluğu var ise nedeni ortaya konmalıdır. Tümöre bağlı karaciğer fonksiyon bozuklularında tedavi bireyselleştirilmelidir. Tüm hastalarda hepatit markırları bakılmalı ve HBV taşıyıcıları profilaktik antiviral tedavi için değerlendirilmelidir. 33 Teşekkürler… 34 Although the optimal timing for such immunization has not been established, the influenza vaccine is generally administered >2 weeks before chemotherapy starts or, when circumstances dictate, between chemotherapy cycles and at least seven days after the last cycle. Annual immunization of all family members and other close contacts is also recommended 35 HBeAg positive or high levels of HBV DNA Possibly male sex Use of glucocorticoids Use of rituximab and ofatumumab Treatment for hematologic malignancies Preparative therapy for bone marrow or stem cell transplant Among HBsAg-negative, anti-HBc-positive persons: Use of rituximab and ofatumumab Treatment for hematologic malignancies Preparative therapy for bone marrow or stem cell transplant 36 Amerikan karaciğer hastalıkları derneği tarafından kanser hastalarında profilaktik antiviral kullanımı konusunda aşağıdaki önerilerde bulunulmuştur; Profilaktik antiviral kullanımının 12 aydan az olması beklenen durumlarda ve başlangıçda HBV DNA’nın saptanamadığı durumlarda lamivudine veya telbivudine kullanımı önerilirken, daha uzun süre antiviral kullanımının beklendiği durumlarda tenofovir veya entecavir kullanımı önerilmektedir. Saab S, Hepatitis B prophylaxis in patients undergoing chemotherapy for lymphoma: a decision analysis model Hepatology 2007; 46:1049. 37 Hepatology. 2007 Oct;46(4):1049-56. Hepatitis B prophylaxis in patients undergoing chemotherapy for lymphoma: a decision analysis model. Saab S1, Dong MH, Joseph TA, Tong MJ. Author information 1Department of Medicine, University of California at Los Angeles, Los Angeles, CA 90095, USA. ssaab@mednet.ucla.edu Abstract Hepatitis B reactivation is a major cause of morbidity and mortality in patients undergoing chemotherapy for lymphomas. These patients may experience direct liver-related complications or reduced cancer survival because of interruptions in chemotherapy. Our aim was to compare the costs and outcomes of 2 different chronic hepatitis B management strategies. In hepatitis B carriers undergoing chemotherapy, we pursued a decision analysis model to compare the costs and clinical outcomes of using lamivudine prophylaxis versus initiating lamivudine only when clinically overt hepatitis occurred. Our results indicate that the use of lamivudine prophylaxis is cost-effective. Even though the use of lamivudine prophylaxis was associated with an incremental cost of $1530 per patient ($18,707 versus $17,177), both the number and severity of hepatitis B reactivations were reduced. None of the patients in the prophylaxis group had liver-related deaths versus 20 who died in the no-prophylaxis group. Cancer deaths were also reduced from 47-39 with lamivudine prophylaxis, presumably because of the increased need for cessation or modification of chemotherapy in patients who had severe hepatitis B virus flares. The incremental cost-effectiveness ratio of using lamivudine prophylaxis was $33,514 per life year saved. CONCLUSION: Our results provide pharmacoeconomic support for the use of lamivudine prophylaxis in patients undergoing chemotherapy for lymphoma treatment. 38 J Clin Oncol. 2010 Jul 1;28(19):3199-202. doi: 10.1200/JCO.2010.30.0673. Epub 2010 Jun 1. American Society of Clinical Oncology provisional clinical opinion: chronic hepatitis B virus infection screening in patients receiving cytotoxic chemotherapy for treatment of malignant diseases.Artz AS1 Abstract PURPOSE An American Society of Clinical Oncology (ASCO) provisional clinical opinion (PCO) offers timely clinical direction to ASCO's membership following publication or presentation of potentially practice-changing information. This PCO addresses recommendations for chronic hepatitis B virus (HBV) infection screening in patients receiving cytotoxic or immunosuppressive chemotherapy for treatment of malignant diseases. CLINICAL CONTEXT: The Centers for Disease Control and Prevention (CDC) issued Recommendations for Identification and Public Health Management of Persons with Chronic Hepatitis B Virus Infection, recommending screening for hepatitis B infection (hepatitis B surface antigen [HBsAg], antihepatitis B core antigen [anti-HBc], and antibodies to HBsAg [anti-HBs]) for "persons receiving cytotoxic or immunosuppressive therapy (eg, chemotherapy for malignant diseases...)." PROVISIONAL CLINICAL OPINION: The evidence is insufficient to determine the net benefits and harms of routine screening for chronic HBV infection in individuals with cancer who are about to receive cytotoxic or immunosuppressive therapy or who are already receiving therapy. Individuals with cancer who undergo certain cytotoxic or immunosuppressive therapies and have HBV infection or prior exposure to HBV may be at elevated risk of liver failure from HBV reactivation. As such, HBV screening requires clinical judgment. Physicians may consider screening patients belonging to groups at heightened risk for chronic HBV infection or if highly immunosuppressive therapy is planned. Highly immunosuppressive treatments include, but are not limited to, hematopoietic cell transplantation and regimens including rituximab. Screening based on a high risk of prior HBV exposure or risk of reactivation due to planned therapeutic regimens should include testing for HBsAg as a serologic marker for HBV infection. In some populations, testing for anti-HBc should also be considered. There is no evidence to support serologic testing for anti-HBs in this context. 39 . When evidence for chronic HBV infection is found, antiviral therapy before and throughout the course of chemotherapy may be considered to reduce the risk of HBV reactivation, although evidence from controlled trials of this approach is limited. Screening and/or treating HBV infection should not delay the initiation of chemotherapy. NOTE: ASCO's provisional clinical opinions (PCOs) reflect expert consensus based on clinical evidence and literature available at the time they are written, and are intended to assist physicians in clinical decision-making and identify questions and settings for further research. Due to the rapid flow of scientific information in oncology, new evidence may have emerged since the time a PCO was submitted for publication. PCOs are not continually updated and may not reflect the most recent evidence. PCOs address only the topics specifically identified in the PCO and are not applicable to interventions, diseases or stages of disease not specifically identified. PCOs cannot account for individual variation among patients, and cannot be considered inclusive of all proper methods of care or exclusive of other treatments. It is the responsibility of the treating physician or other health care provider, relying on independent experience and knowledge of the patient, to determine the best course of treatment for the patient. Accordingly, adherence to any PCO is voluntary, with the ultimate determination regarding its application to be made by the physician in light of each patient's individual circumstances. ASCO PCOs describe the use of procedures and therapies in clinical practice and cannot be assumed to apply to the use of these interventions in the context of clinical trials. ASCO assumes no responsibility for any injury or damage to persons or property arising out of or related to any use of ASCO's PCOs, or for any errors or omissions. 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 Herpes zoster (Zona), varicella zoster virüsünün neden olduğu, dorsal kök ganglionlarını tutan, ağrılı, döküntülü bir deri hastalığıdır. Herpes zosterin ilk belirtisi çok şiddetli olabilen ağrıdır. Ağrıya, deride duyarlılık, ateş, halsizlik eşlik edebilir, yatak istirahati gerektirebilir. Ağrı ile deri döküntülerinin görülmesi arasında geçen süre ortalama 2-3 gündür, bu sure bazen 2 haftaya kadar uzayabilir. Tek taraflı, orta hattı geçmeyen ve kuşak şeklinde yerleşmiş, kırmızı ve ödemli zeminde grup halinde su dolu kabarcıklar ile karakterizedir. Zamanla iltihaplı hale dönüşebilir. Bölgesel ağrılı lenf bezleri eşlik eder. İki ila 4 hafta içinde iyileşir. Genelikle iz bırakmaz ama iltihaplanır ve yara halini alırsa iz kalır. Yaşlılarda ve genel durumu bozuk olanlarda lezyonlar nekrotik hale gelir ve ciddi skarlara yol açarlar. En sık göğüs, baş tutulur. Göz ve sinirler etkilenebilir. Görme kayı ve yüz felci gelişebilir. Bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerde yaygın ve şiddetli seyreder. Oftalmik zoster (göz tutuluşu): Trigeminal sinirin birinci dalının tutuluşu, alında ve göz kapaklarında lezyonların ortya çıkmasına neden olur. Göz kapağı ödemli, lezyonlar ağrılı ve kanamalı olma eğilimindedir. Oftalmologlarca da izlenmelidir çünkü steroid kullanımı söz konusu olabilir. Ağrılı bölgesel lenfadenopati eşlik eder. Oral zoster: Trigeminal sinirin 2. ve 3. dalları tutulduğunda, oral mukozada, sert damak, maksilla, dil, mandibulada lezyonlar ortaya çıkar. Tipik görüntü, mukazada çevresi eritemli erozyonlardır. Kraniyal zoster: Baş ve boyunu innerve eden sinirler söz konusu ise, baş-boyun ağrısı, lenfadenopati ile birlikte tek taraflı, orta hattı geçmeyen, eritemli zeminde veziküller görülür. Otik zoster (Ramsey-Hunt sendromu) : Fasyal sinirin dış kulak yolundaki sinirlerin tutuluşu ile ortaya çıkar. Çınlama ve baş dönmesinin eşilik edebildiği tek taraflı kulak ağrısı ile başlar. Dilin ön 2/3’lük bölümünde tat duyusu kaybı olabilir. Kulak ağrısı ve yüz felci gelişebilir. Herpes zoster komplikasyonları: Post-herpetik nevralji: Zosterin başlangıcından 30 gün sonra geçmeyen veya yeni ortaya çıkan ağrıdır. 40 yaş üstü olgularda sıktır. Sürekli, yanıcı bir ağrı veya aralıklı zonklayıcı ağrı şeklinde 63 olabilir. Ultraviole, soğuk ve dokunmaya karşı ağrı ve duyarlılık gelişebilir. 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85