DEÜ ĐKTĐSADĐ VE ĐDARĐ BĐLĐMLER FAKÜLTESĐ ĐKTĐSAT BÖLÜMÜ 2. ÇALIŞTAYI ĐZMĐR MERKEZLĐ BÖLGESEL KALKINMA DĐNAMĐKLERĐ “SERBEST BÖLGELERĐN EKONOMĐK KALKINMA MODELĐ OLARAK BÖLGESEL GELĐŞĐMDEKĐ YERĐ” ERTUĞRUL IŞIKSOY ESBAŞ PAZARLAMA VE TANITIM GRUP BAŞKANI Özellikle kalkınmakta olan bazı ülkeler kendi dış ticaretlerini geliştirmek ve bu sayede uluslararası ticaretten daha fazla pay almak amacıyla, Serbest Bölgeler kurmuşlardır ve kurmaktadırlar. Ülkeler bu sayede ; • Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının girişi ve yeni teknolojilerin transferi için uygun zemin yaratmış olurlar, • Đstihdam yaratırlar ve yeni teknolojilerin kullanılması ile birlikte istihdam kalitesini de arttırırlar, • Đthalat ve ihracatı kolaylaştırır ve bilhassa ihracatın arttırılması için ortam yaratırlar. Burada kısaca Doğrudan Yabancı Yatırımlarla neyi anladığımızı izah etmek de fayda vardır. Bir ülkeye yabancı sermaye girişleri, • menkul kıymetler borsalarına yapılan sıcak para dediğimiz yatırımlarla, • gayri menkul satın alımları yoluyla, • şirket satın almalar veya birleşmelerle, • özelleştirmeler kapsamında satılan devlet teşekküllerinin satın alınması şeklinde, • doğrudan o ülkede üretim veya ticarete başlamak yoluyla gibi çeşitli şekillerde sağlanmaktadır. Literatürde “Greenfield Investments” veya Türkçe olarak “Sıfırdan Yatırımlar” olarak adlandırdığımız Doğrudan Yabancı Yatırımlar ise bir ülkenin ekonomisine en fazla doğrudan ekonomik katkıyı sağlayan yabancı sermaye girişleridir. Bu sayede istihdam yaratıldığı gibi, teknoloji transferi de sağlanır ve iş gücü kalitesi de teknolojik gelişime bağlı olarak o nispette artar. Bizim ESBAŞ olarak Ege Serbest Bölgesinde de yapmaya çalıştığımız budur. 2008 yılı Dünya Bankası ve IMF verilerine göre, dünyada tüm ülkelerin Gayrisafi Milli Hasılaları toplamı (GDP) 61 trilyon dolar seviyesindedir. Türkiye 795 milyar dolar Gayri Safi Milli Hasıla toplamı ile 17. sırada yer almaktadır. Türkiye, bu verilerden hareketle ekonomik açıdan belli bir büyüklüğe ulaşmış olmasına rağmen, sermaye birikimi açısından mevcut işsizlik sorununun üstesinden gelebilecek yeterlilikte değildir. Hazine Müsteşarlığının 2009 Eylül ayı verilerine göre, Türkiye’de bugün bir kişiye iş yaratmanın maliyeti 272.000 TL’ dir. Günümüz Türkiye’sinde, yabancı sermaye yatırımlarına ne denli ihtiyaç olduğunu aşağıdaki kısa değerlendirmelerden de anlamak mümkündür. Türkiye Đstatistik Kurumunun 2009 yılı Ağustos ayı resmi kayıtlara göre Türkiye’de işsiz sayısı 3.429.000 kişidir. Bu sayıda insanımıza istihdam yaratmak için yapılması gereken yatırım 947 Milyar TL’dir. Türkiye’de resmi kayıtlar dışındaki işsizlerle birlikte gerçek işsiz sayısının ise 5.322.000 kişiye ulaştığı belirlenmiştir. Bu sayıda işsizimize iş yaratmak için gereken miktar ise 1 Trilyon 448 Milyar TL’ dir. Görüldüğü gibi resmi veya gayri resmi rakamlar olsun, Türkiye’nin bir numaralı sorunu işsizliktir ve tüm işsizlerimize iş yaratmak için gereken yatırımlara, Türkiye’nin Gayri Safi Milli Hasılası dahi kafi gelmemektedir. Đşte bu veriler, dünyada ekonomik açıdan en hızlı gelişen ülkeler arasında yer alan Türkiye’nin, uluslararası sermaye hareketlerinden daha fazla pay almasını gerektirmektedir. Maalesef 2007 yılında, dünyada 2 trilyon dolar olan doğrudan yabancı sermaye akışı, 2008 yılında 1.7 trilyon dolara gerilemiştir ve 2009 yılı sonunda da bu rakamın 1 trilyon dolar olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Dünyada, yabancı sermaye akışındaki bu daralma, 2009 yılında Türkiye’ye yapılan doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında da küçülmeye neden olmuştur. 2007 yılında 19, 2008 yılında 15 milyar dolar olan Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye girişinin, 2009 yılı sonu itibarıyla 7 milyar dolar olarak gerçekleşeceği görülmektedir. Kaldı ki bu miktarların çok az bir kısmı Sıfırdan yatırım, yani istihdam yaratan, teknoloji transferi sağlayan ve ülke ekonomisine katma değer yaratan yatırımlar niteliğindedir”. Demek ki, Türkiye Global Ekonomik Krizin de etkileriyle, her yıl gittikçe daha da az doğrudan yabancı sermaye yatırımları çekmektedir. Bugün dünyada 3000 civarındaki serbest bölgeler üzerinden, dünya toplam dış ticaretinin yaklaşık %25’i gerçekleşmektedir. Türkiye’ de ise toplam 20 serbest bölge üzerinden gerçekleşen dış ticaret, Türkiye’nin toplam dış ticaretinin yıllara bağlı olarak % 11 ile 13’ü arasını oluşturmaktadır. Türkiye’nin dış ticaretinde serbest bölgelerinden faydalanma oranı, dünya dış ticaretinin, serbest bölgeler üzerinden gerçekleşen dış ticaret ortalamasının altındadır. Dolayısıyla, Türkiye dış ticaretinde serbest bölgelerinden daha fazla faydalanmalıdır diyebiliriz. Bugün Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa Birliği, devlet teşvikleriyle kalkınmanın haksız rekabete yol açtığı konusunda açıklamalarda bulunmakta ve bu tür uygulamaların karşısında olduklarını ifade etmektedirler. Ancak, bilhassa AB’deki uygulamalara baktığımızda; Fransa’nın bazı bölgeleri ekonomik kalkınma bölgeleri ilan ettiğini görmekteyiz ve Fransa bu bölgelerde yatırım yapan firmaların istihdam üzerindeki devlet yüklerini kaldırmaktadır. Almanya Dresden bölgesinde yatırım yapan girişimcilere toplam yatırımlarının %50’sini hibe olarak vermektedir. Bugün Avrupa’da 250’yi aşkın Serbest Bölge faaliyette bulunmaktadır. Bunların büyük bölümü geçici depolama amaçlı olarak kullanılmasına rağmen, az da olsa bir kısmında montaj faaliyetlerine izin verilmektedir. Dünyada ise ; Hindistan geçtiğimiz yıl 267 adet serbest bölge kurulması kararını meclisinden geçirmiş ve bunlardan 67’sinin kamulaştırma çalışmasını bitirmiştir. Çin her yıl yeni serbest bölgeler kurmak suretiyle dünyanın en fazla doğrudan yatırım çeken ülkesi konumundadır. Makedonya, 2008 yılında 4 adet serbest bölge kurmak suretiyle yatırımcı çekmek ve istihdam yaratmaktadır. Mısır, Ürdün gib bir çok Ortadoğu ülkesi ile Malezya, Endonezya gibi birçok Uzakdoğu ülkesi Nitelikli Endüstri bölgeleri ve serbest bölgeleri ile ekonomik olarak kalkınmaya çalışmaktadırlar. Aynı durum Meksika, Brezilya gibi Güney Amerika Ülkeleri için de geçerlidir. Tüm bu ülkeler çeşitli devlet teşvikleri ile serbest bölgelerine yabancı yatırımcıları çekmeye çalışmaktadırlar. Türkiye’de ise serbest bölgeler de üretim faaliyetleri devlet tarafından teşvik edilmekte, üretici firmalardan faaliyet ruhsatları süresince kurumlar vergisi alınmamakta ve toplam üretiminin %85’ini yurt dışına gönderen firma çalışanlarından da gelir vergisi kesintisi yapılmamaktadır. Ege Serbest Bölgesinin Türkiye Serbest Bölgeleri arasında ayrı bir yeri vardır. Ege Serbest Bölgesi • • • • en fazla doğrudan yabancı sermaye yatırımının yapıldığı, en fazla teknoloji yatırımının yapıldığı, en fazla istihdamın yaratıldığı, en fazla ihracata dayalı üretimin yapıldığı serbest bölgedir. Ege Serbest Bölgesi Türkiye’nin en önemli ihracat üslerinin başında gelmektedir. 2008 yılında 3.8 milyar dolar toplam ticaret gerçekleştirilmiş, 14.500 kişilik istihdam yaratılmıştır. Bugün itibarıyla 260 firmanın üretim ve ticaret faaliyetinde bulunduğu Ege Serbest Bölgesinin 2009 yılında ticaret hacminde düşüş yaşanacağı belli olmuştur, ancak ekonomik kriz ortamına rağmen istihdam sayısının korunacak olması son derece sevindiricidir. Bölgeye gelen yeni yabancı yatırımlar ile bölgede kapasite artırımına giden mevcut firmaların yarattığı yeni istihdam, mevcut bazı firmaların ekonomik krizden etkilenmesi sonucu işçi çıkarmalarından dolayı doğan açığı kapamıştır. Bir ülkede serbest bölgeler o ülkenin ekonomik olarak dışa açılan yüzüdür ve bunun ülkemizdeki en güzel örneğini Ege Serbest Bölgesi oluşturmaktadır. Hemen hemen her alanda globalleşen bugünkü dünyada, dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmek ve gelişmelere ayak uydurmak, gelişmelerin içinde olmak her kurum veya kuruluşun başlıca amaçlarından biri olmalıdır. Değer üretmenin yeni yollarını bulmak diye tanımladığımız “Innovasyon” veya Türkçe olarak yaygın kullanımıyla “Yenileşim” olgusu bu anlamda daha da önem kazanmaktadır. Peki nasıl yenilikçi olacağız. ESBAŞ’ın Yenilikçi Yüzü • ESBAŞ olarak Türkiye’nin ilk Havacılık ve Uzay Kümelenmesinin kurulması konusunda öncü olduk ve kuruluşunu gerçekleştirdik. • Neden Havacılık ve Uzay Kümelenmesi ? • Dünyada kalkınmışlık seviyeleri, devletlerin Ar-Ge çalışmalarına ayırdığı pay, bilim insanı sayıları, dünyadaki teknolojik gelişmelere sağladıkları katkılar ve benzeri parametreler ile ölçülmektedir. Bunun için gelişmiş ülkeler tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişi başarmış, nihayetinde de katma değeri yüksek ürünler üreten, teknoloji üreten ülkeler haline gelmişlerdir. • Türkiye’de aynı sürece girmiştir. Türkiye tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş sürecini yaşamaktadır ve bazı bölgeleri ile bu süreci tamamlamıştır. Havacılık ve Uzay Kümelenmesi ile yapacağımız müşterek çalışmalar sonucu, havacılık sektöründe faaliyet gösteren yerli/yabancı firmaların, Đzmir ve Ege Serbest Bölgesinde katma değeri yüksek ürünler üretmek üzere yatırım yapmalarını sağlamayı hedeflemekteyiz. • Havacılık ve Uzay Kümelenmesi, Gaziemir Belediyesinin tahsis ettiği binada, Havacılık ve Meslek Yüksek Okulu kurulmasına yönelik çalışmalarına da başlamış olup, 2010-2011 eğitim döneminde öğrenci alımına başlamayı hedeflemektedir. • Türkiye’de tıp alanında kullanılan cihaz ve ekipmanların %90’ı ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Türkiye’nin medikal sektöründe ithalata bağımlılığından orta ve uzun vade de kurtulması kaçınılmazdır. Bu amaçla ve Đzmir’in sağlık sektörüne yönelik atılımlarına paralel olarak, TASSA, EBĐLTEM gibi kuruluşlarla yapılacak müşterek çalışmalar sonucu, ESBAŞ, 2010 yılında, Medikal sektörde faaliyet gösteren ve medikal cihaz, araç, gereç ve ekipmanlar üreten yabancı firmaların da bölgede yatırım yapmalarını sağlamaya yönelik pazarlama çalışmalarında da bulunacaktır. ESBAŞ her yıl gerçekleştirdiği tanıtım ve pazarlama çalışmaları sayesinde sadece ESB’ nin tanıtımını değil aynı zamanda Đzmir’in tanıtımını da yapmaktadır. ESBAŞ ve Ege Serbest Bölgesinin Đzmir ve Ülke Ekonomisine olan katkıları : • ESBAŞ ESB’ ye yatırımcı kazandırmak ve Đzmirli işadamlarının uluslararası pazarlara açılımlarına imkan sağlamak ve katkı sağlamak amacıyla, bu güne kadar 50’ye yakın uluslar arası Đş Geliştirme toplantıları gerçekleştirmiştir. • 2002 yılında dünyanın bir numaralı “Dünya Açık Deniz Hızlı Tekne Şampiyonası” ESBAŞ’ın öncülüğünde Đzmir körfezinde gerçekleştirilmiştir. • 2005-2006 ve 2007 yıllarında Türkiye Klasik Otomobil Kulübü ile yapılan müşterek organizasyon neticesi, Antika Araba yarışları Đzmir’ de gerçekleştirilmiştir. • ESBAŞ tarafından kurulan “Uzay Kampı Türkiye” bu güne kadar Türkiye dahi 35 ülkeden 90.000 gence kamp eğitimi vermiş, gençlerin aileleri de bu fırsattan yararlanarak tatillerini veya hafta sonlarını Đzmir ve civarındaki turistik bölgelerde geçirme imkanı bulmuşlardır. • ESBAŞ’ı ziyaret eden yabancı ticaret delegasyonları, Đzmir meslek kuruluşları ve Đzmirli işadamları ile de bu sayede tanışma ve karşılıklı görüşme imkanı bulmuşlardır. • Çin Halk Cumhuriyeti, 2007 yılında, ESBAŞ’ın çalışmaları sonucu, Đzmir ve Ege Serbest Bölgesini, Çinli yatırımcılar için dünyada yatırım yapılacak en iyi şehir ve en iyi sanayi bölgesi olarak seçmiş ve dünyaya ilan etmiştir. • ESBAŞ Antika Araba Müzesi her yıl çok sayıda ziyaretçi tarafından ziyaret edilmekte olup, Đzmir’in tanıtımına ayrı bir katkı sağlamaktadır. • Đzmir Türkiye’de nufusu 1 milyonun üzerinde olan şehirler arasında dış ticaret fazlası veren tek şehirdir. • Ege Serbest Bölgesi sanıldığı gibi tüm vergilerden arındırılmış bir yatırım alanı değildir. Yurt dışından bölgeye giren ve bölgeden Türkiye giden mallar üzerinden devletimize fon verilmektedir. • Serbest Bölgeler, ticaretin kayıt altına alındığı üretim ve ticaret bölgeleridir. Tüm ticari hareketler ve istihdam kayıt altında olup, firmalar devlete karşı olan mali yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirirler. • Serbest Bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan firmalar hammadde ve yarı mamul üretim girdilerinin büyük bir kısmını ülke içinden temin ederler. Bu sayede, bir taraftan bölge ve ülke ekonomisinin gelişimine katkı sağlanırken, diğer taraftan da, dünya kalite standartları ile uyumlu üretime geçiş, teknoloji transferi, sertifikalı ve vasıflı insan kaynaklarının yaratılması sağlanmaktadır. ESBAŞ ve Ege Serbest Bölgesinin Gaziemir’e sağladığı doğrudan katkılar : • ESB’ de üretim faaliyetinde bulunan firmalar, genellikle insan kaynaklarını yakın civardan temin etmek bu sayede iş yerine gidişgelişleri kolaylaştırarak, çalışanların ulaşımda daha az zaman harcamasını tercih etmektedir. Bu bakımdan Gaziemir ilçesi ve civarı, Türkiye’nin ekonomik açıdan en hızlı gelişen bölgelerinden biri haline gelmiştir. • Gaziemir’de 1990 yılında 39.905 olan nüfus, 2009 itibarıyla 115.000’e ulaşmıştır. Gaziemir % 56’ lık nüfus artış hızıyla, Türkiye’de en hızlı büyüyen ilçedir. • 1990 yılında Gaziemir’de sadece 3 banka faaliyette bulunurken, bugün 15 banka hizmet vermektedir. • 1990 yılında Gaziemir’de sadece 9 ilk ve orta öğretim veren okul varken, bugün bu sayı 27’ye yükselmiştir. • Gaziemir’deki Emlak Vergisi mükellefi sayısı, Ege Serbest Bölgesinin kurulmaya başladığı 1990 yılında 21.200 iken, 2009 yılında bu sayı 65.460’a yükselmiştir. • 1990 yılında yok denecek kadar az olan inşaat ruhsat talebine karşı, 1990-2009 arası verilen inşaat ruhsat sayısı 2186’ya ulaşmıştır. • Gaziemir’de, işyeri sayısı 1990 yılında 2087 iken, 2009 yılında 5687’ye yükselmiştir. • Ege Serbest Bölgesinde çalışanların, bölgenin tam kapasiteye geçmesi ile birlikte alacakları ücretler toplamı, her yıl 200 milyon dolara yaklaşacaktır. Gaziemir ve civarı bu pastadan en büyük payı alacak bölgedir. • ESBAŞ ve Bölge firmalarının da girişimleri ile, Adnan Menderes Hava Limanından Avrupa’ya yapılan seferler arttırılmış ve çeşitlendirilmiştir.