Anadolu`ya ilk Türk akınlarını 4. yüzyılda Hunlar 6. yüzyılda Sibir

advertisement
1.KONU: ANADOLU’NUN TÜRK YURDU OLUŞU
Anadolu'ya ilk Türk akınlarını 4. yüzyılda Hunlar 6. yüzyılda
Sibir (Sabir) Türkleri gerçekleştirmiştir. Ancak iki Türk boyu da
Anadolu'ya yerleşmemiştir. Anadolu'yu yurt edinmek amacıyla
gelen ilk Türkler Oğuzlardır. Bunun nedeni;
 Yaşadıkları Horasan bölgesinde diğer kavimler tarafından
rahatsız edilmeleri
 Kalabalık bir nüfusa sahip olmaları,
 Anadolu'nun yerleşmeye çok uygun bir yer olması, (Doğal
kaynaklarının zengin olması topraklarının verimli olması, ikliminin
son derece elverişli olması)
 Anadolu'da güçlü bir devletin bulunmaması gösterilebilir.
 Bizans vergiye bağlanmıştır.
 Türkler boylar halinde Anadolu'ya gelerek yerleşmeye
başladılar.
 Anadolu'da ilk Türk beylikleri kurulmaya başlamıştır.
 Haçlı Seferleri'ne zemin hazırlanmıştır.
 Bizans’ın İslam Dünyası’na saldırıları önlendi.
 Selçuklu Devleti'nin İslâm dünyasındaki saygınlığı
artmıştır.
Türkiye Tarihinin Dönemleri ise;
Anadolu’da ilk Türk beylikleri
Anadolu Selçuklu Devleti
Beylikler dönemi
Osmanlı Devleti dönemi
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.
NOT 1 =Bizans ordusunda bulunan Peçenek ve Uz (Oğuz)
askerleri Türk olduğu için Büyük Selçuklu tarafına geçmiş
Bizans’ın yenilmesinde etkili olmuştur.
NOT 2 =Malazgirt zaferinden sonra Alparslan komutanlarına
fethettikleri yerleri kendilerinin olacağını söylemiş, farklı
boylardan komutanlar farklı beylikler kurmuştur.
Türk akıncılar Çağrı Bey komutasında Kafkasya üzerinden
Doğu Anadolu Bölgesine kadar ilerlemişlerdir. Burada önlerine
çıkan Bizans kuvvetlerini dağıtmışlardır. Çağrı Bey bir süre
Anadolu'da kaldıktan sonra buranın Türklerin yerleşmesine
uygun bir yer olduğunu anlamıştır. Çağrı Bey'in geri dönmesiyle
Anadolu'ya yönelik Türk akınları devam etmiştir.
İlk Mücadeleler (1048 Pasinler Savaşı)
Türkler Anadolu'ya yönelik akınlarını Büyük Selçuklular
döneminde daha planlı bir şekilde yapmışlardır. Selçuklu Sultanı
Tuğrul Bey güçlü bir orduyu Anadolu'ya göndermiş, Bizans
Devleti de Türkleri durdurmak için harekete geçmiştir. Ermeni ve
Gürcü kuvvetlerinden de destek alan Bizans ordusu ile Erzurum
yakınlarındaki Pasinler Ovası'nda savaş yapılmıştır. Selçuklular
Bizans, Gürcü ve Ermeni kuvvetlerini Pasinler Savaşı'nda
yenilgiye uğratmıştır. (1048). Bu zaferden sonra Türkler
Anadolu'nun içlerine kadar ilerlemişlerdir.
Beyliklerin Türk Tarihine Katkıları İse;
Haçlı Seferleri’ne karşı mücadele ettiler.
Anadolu’nun Türk yurdu oluşunu sağladılar.
Düzenli ve güvenli bir yerleşme uyguladılar.
Cami, Medrese, Türbe, Kümbet, Kervansaray yaparak
Anadolu’yu bayındır hale getirdiler.
Türk kültürünü yaydılar.
Ele geçirdikleri yerlere Türkçe adlar vererek Anadolu’ya
Türkiye denmesini sağladılar.
Büyük Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında
yapılan ilk savaştır.
İlk defa Ermenilerle ilişkiler başlamış ve bundan sonra
Ermeniler Türklerin hakimiyeti altına yaşamaya başlamıştır.
Malazgirt Meydan Muharebesi (26 Ağustos 1071)
Büyük Selçuklularda Çağrı Bey ve Tuğrul Bey öldükten sonra
tahta Çağrı Bey'in oğlu Alparslan geçmiştir. Bu dönemde Bizans,
Selçukluların ilerleyişini durdurmak istiyordu. Bu yüzden tekrar
Türklere saldırmıştır.
Türk akınlarını durdurmak için harekete geçen Romen Diojen
komutasındaki Bizans ordusu ile Alp Arslan komutasındaki
Selçuklu ordusu Malazgirt Ovası'nda karşılaştılar. Bizans ordusu
ağır bir yenilgiye uğradı (1071).
Böylece;
 Türkler Anadolu kapılarını kendilerine açmıştır.
 Anadolu'nun Türkleşme süreci başlamıştır.
 Türkiye tarihi başladı.
1
 Anadolu'nun değişik yerlerinde beylikler kurulmuştur.
 Şehzadeler arasında taht mücadeleleri başlamıştır.
 Moğollar, Selçuklu topraklarını üç kardeş arasında
paylaştırarak ülkeyi bölmüşlerdir.
 Anadolu Selçuklu Devleti parçalanmış ve yıkılışa geçmiştir.
1077'de kurulan Türkiye (Anadolu) Selçuklu Devleti II.
Mesut'un ölümü ile 1308'de yıkıldı.
Türkiye (Anadolu) Selçuklu Devleti (1075-1308)
Türkiye (Anadolu) Selçuklu Devleti'nin kurucusu Süleyman
Şah'tır. 1074'te Anadolu'ya gelen Süleyman Şah önce Konya ve
çevresini, ardından İznik'i ele geçirdi. İznik'i başkent yaparak
Türkiye (Anadolu) Selçuklu Devleti’ni kurdu (1075).
Haçlı Seferleri
Avrupalıların din adamlarının önderliğinde birleşerek
Hıristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs, Antakya İskenderiye gibi
yerleri almak amacıyla düzenledikleri seferlere “Haçlı Seferleri”
denir. 1096 – 1270 yılları arasında sekiz kez sefer düzenlemiştir.
Bunlardan ilk dördü Anadolu üzerinden diğerleri ise deniz yolu ile
gerçekleştirilmiş, ancak başarılı olamamışlardır.
I. Kılıçaslan: I. Haçlı Seferi'ne karşı mücadele etti. Ancak
İznik ve Batı Anadolu'yu kaybetti. Devletin başkentini Konya'ya
taşıdı. Anadolu içlerinde yıpratma savaşlarıyla Haçlılara karşı
büyük kayıplar verdirdi.
I. Mesut: II. Haçlı Seferi'ne katılan orduyu Konya önlerinde
yendi. Bu dönemde bayındırlık faaliyetlerine önem verildi.
II. Kılıçaslan: III. Haçlı Seferi'ne karşı mücadele etti.
Danişmentlilere son vererek, Anadolu'nun siyasi birliğini sağladı.
Denizli yakınlarındaki Miryakefalon denilen yerde Bizans ordusunu ağır yenilgiye uğrattı.
1176 yılında kazanılan Miryakefalon Zaferi ile;
•Anadolu Türkmen birliği büyük ölçüde sağlandı.
•Anadolu'nun Türk yurdu olacağı ve böyle kalacağı
kesinleşti.
•Bizans vergiye bağlandı.
•Avrupalı tarihçiler Anadolu'dan Türkiye (Türk-yurdu)
olarak bahsetmeye başladılar.
•Bizans artık Türkleri Anadolu'dan atma ümidini kaybetti,
saldırıdan savunmaya geçti.
•Bizans'ın çağrısı üzerine III. Haçlı Seferi başladı.
I. Gıyasettin Keyhüsrev: Antalya'yı alarak burada ilk
Selçuklu donanmasını kurdu. Deniz ticaretine önem verdi.
Venediklilerle bir ticaret antlaşması yaptı.
İzzettin Keykavus: İç ve dış ticaretin gelişmesi için çalıştı.
İtalyan devletleriyle ticaret antlaşmaları yapıldı. Sinop alınarak
bir ithalat ve ihracat limanı haline getirildi.
I. Aleaddin Keykubat: Türkiye (Anadolu) Selçukluları en
parlak devrini bu dönemde yaşadılar. Alanya'yı (Alâiye) alarak
burada tersane kurdu. Kırım'a gönderdiği bir donanma önemli
ticaret limanlarından Suğdak'ı aldı. Böylece Karadeniz ticareti
gelişti.1230 yılında Harzemşahlar Devleti'nin yıkılmasına,
Moğollarla Türkiye (Anadolu) Selçukluların komşu durumuna
gelmesine neden oldu.
II. Gıyasettin Keyhüsrev: Bu dönemde devlet iyi idare
edilemedi. Orta Anadolu’da Babailer tarafından büyük bir isyan
çıkarıldı. Türkiye (Anadolu) Selçuklu Devleti’nin zayıfladığını fark
eden Moğollar Anadolu'ya girdiler.
Türkiye (Anadolu) Selçuklularının son dönemlerinde ise
devlet içinde önemli bunalımlar ortaya çıkmıştır. Dönemin en
önemli olayı Baba İshak İsyanı'dır (1240).
Baba İshak İsyanı'nın zorla bastırılması, Selçuklular'ın
zayıfladığını ortaya çıkarmış ve Moğollar'ın Anadolu'yu işgaline
ortam hazırlamıştır.
1243 yılında yapılan Kösedağ Savaşı'nda Selçuklular
yenildiler.
Kösedağ Savaşı sonucunda;
 Kayseri, Sivas ve Erzincan Moğolların eline geçti.
 Anadolu'da can ve mal güvenliği kalmadı. Birçok sanat
eseri yakılıp yıkıldı.
 Anadolu Moğol hakimiyetine girmiştir.
 Sivas ve Kayseri yağmalanmıştır.
 Anadolu Moğollar tarafından yarım yüzyıl sömürülmüş ve
Selçuklular Moğollar'a vergi vermeye başlamıştır.
Dini Sebepleri:
1. Hıristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs, Antakya ve
İznik'in Müslümanlardan geri alınmak istenmesi.
2. Papa tarafından kurulan Kuluni Tarikatı'nın çalışmaları.
3. Papanın, sefere katılanlara cennet vaat etmesi.
4. İslâmiyet’in batıya yayılmasını engelleyerek Hıristiyanlığı
tekrar doğuya yayma düşüncesi
Siyasi Sebepleri:
1. Türklerin (Selçukluların) Bizans'ı tehdit etmesi ve Bizans'ın
Papadan yardım istemesi.
2. Papanın, sözünün geçtiği toprakları genişletmek istemesi.
3. Şövalyelerin ve asillerin macera arayışları.
4. Kralların ve senyörlerin topraklarını genişletme düşüncesi.
5. Orta Doğu'da Hıristiyan devletler kurma düşüncesi.
Ekonomik Sebepleri:
1. Avrupa'nın fakirliği karşısında İslâm dünyasının zenginliği.
2. Şövalyelerin ve asillerin zenginliklerini artırma düşüncesi.
3. Fakir Hıristiyan halkın bu seferlerle zengin olma düşüncesi.
4. Müslümanların kontrolündeki İpek ve Baharat yollarının
kontrolünü ele geçirme düşüncesi.
Yukarıda verilen sebeplerden dolayı Avrupalılar, Müslümanlar
üzerine seferler düzenlediler. Büyük Haçlı Seferleri'nin sayısı
sekizdir. Bunlardan ilk dördü önemlidir.
I. Haçlı Seferi (1096 - 1099): Haçlılar Bizans'ın yardımıyla
Anadolu'ya geçti. İznik'i aldılar. Türkiye (Anadolu) Selçuklu
Sultanı I. Kılıçarslan Konya'ya kadar çekilerek burayı başkent
yaptı. I. Kılıçarslan Danişmentliler ve Saltukluların da yardımıyla
Haçlı ordusuna ağır kayıplar verdirdi. Haçlılar Anadolu'da ağır
kayıplar vermelerine rağmen Kudüs, Antakya, Urfa ve Suriye'nin
büyük bir kısmını ele geçirdiler.
I. Haçlı Seferi sonunda;
 İznik ve Batı Anadolu, Bizans'ın eline geçti.
 Türklerin batıya doğru ilerleyişi bir süre için durduruldu.
 Bizans'ın ömrü uzadı. Bizans Anadolu'yu yeniden alma
ümidine kapıldı.
2
 Haçlıların ele geçirdikleri Kudüs, Antakya ve Suriye'de
Avrupa'da olduğu gibi kontluk, düklük ve derebeylik kurdular.
II. Haçlı Seferi (1147 - 1149): Musul Atabeyi İmadedin
Zengi'nin Urfa'yı geri alması üzerine II. seferi başladı. II. Haçlı
ordusunu Konya önlerinde II. Kılıçarslan yenilgiye uğrattı.
Haçlıların bir kısmı deniz yoluyla Kudüs'e ulaştıysa da önemli bir
başarı elde edemediler.
III. Haçlı Seferi (1189-1192): Bu sefer, Eyyubi Devleti
hükümdarı Selâhaddin Eyyubi'nin Hıttin Savaşı ile Kudüs'ü
Haçlılardan geri alması üzerine başladı. Haçlılar Kudüs'ü
alamadan geri döndüler.
IV. Haçlı Seferi (1202-1204): Tahttan indirilen Bizans
imparatorunun yardım istemesi üzerine İstanbul’a yapılan bir
seferdir. Haçlılar İstanbul'u alarak burada bir Latin Devleti
kurdular. İstanbul'dan Bizanslılar ise İznik ve Trabzon'da birer
devlet kurdular.
2. Karamanoğulları (1256 - 1487)
Karaman ve Ermenek çevresinde kurulmuştur. Anadolu
Selçuklu Devleti yıkılınca Konya'yı alarak başkent yaptılar.
Kendilerini Anadolu Selçuklu Devleti'nin mirasçısı görmüşlerdir.
Anadolu Türk birliğini sağlamak için Osmanlı Devleti'yle en fazla
mücadele eden beyliktir.
II. Bayezid zamanında ortadan kaldırılmıştır.
Moğol kültür tesirini kırmak için Karamanoğlu Mehmet Bey,
1277 yılında Türkçe'yi resmi dil olarak kabul etmiştir.
Haçlı Seferleri'nin Sonuçları
a. Dinî sonuçları:
• Kilise ve din adamlarına olan güven ilk defa sarsıldı.
• Kilise ve papalık ilk defa güç kaybetmeye başladı.
• Kilise düşüncesi ilk defa zayıflamaya başladı.
b. Siyasî sonuçları
• Bu seferlerde pek çok derebeyin ölmesi üzerine derebeylik
rejimi ilk kez gücünü kaybetmeye, buna karşılık merkezî
krallıklar ilk kez güçlenmeye başladı.
• Anadolu'daki Türk ilerleyişi bir süre durdu.
• İslâm dünyası Anadolu Selçukluları ve Eyyubiler etrafında
toplandı.
• Bizans'ın ömrü uzadı.
c. Ekonomik ve teknik sonuçları
• Doğu-Batı arasındaki ticaret gelişti.
• Cenova, Marsilya gibi Akdeniz kıyılarındaki limanların
önemleri arttı.
• Anadolu, Suriye ve Filistin toprakları zarar gördü.
• Avrupalılar İslâm medeniyetini yakından tanıdılar.
• Barut, pusula, kâğıt, matbaa gibi teknik buluşlar Avrupa'ya
taşındı. Bunlar Avrupa medeniyetinin gelişmesini sağladı.
• Ticaret sonucunda Avrupa'da hayat standartları yükseldi.
Ticaretle uğraşan ve burjuva olarak adlandırılan toplum kesimi
güçlendi.
3. Germiyanoğulları (1299 - 1429)
Kütahya, Emet ve Tavşanlı yöresinde kuruldu. Topraklarının
bir kısmı I. Murat zamanında çeyiz olarak, bir kısmı da miras
olarak II. Murat zamanında Osmanlı topraklarına kaldı.
4. Karesioğulları (1304 - 1360)
Balıkesir ve Çanakkale dolaylarında kuruldu. Orhan Bey
zamanında Osmanlı topraklarına katıldı. Bu beylikten devralınan
donanma Osmanlılara büyük yarar sağladı. Osmanlılar Rumeli'ye
geçişte bu donanmadan yararlandılar.
5. Hamitoğulları (1300 - 1423)
Isparta ve Eğridir çevresinde (Göller yöresi) kuruldu. Beyliğin
topraklarının bir bölümü I. Murat zamanında satın alındı. Geri
kalan kısmı da II. Murat zamanında Osmanlı topraklarına katıldı.
6. Tekeoğulları (1321 - 1423)
Merkezi Antalya olmak üzere kurulmuştur. Hamitoğulları
Beyliği’nin bir kolu niteliğindedir. Zayıflayınca Osmanlı
hakimiyetine girmiştir.
7. Menteşeoğulları (1261 - 1424)
Muğla ve Fethiye yöresinde kuruldu. Denizcilikle uğraşan bu
beylik II. Murat zamanında Osmanlı topraklarına katıldı.
8. Saruhanoğulları (1313-1410)
Manisa ve çevresinde kuruldu. Denizcilikle uğraşan bu beylik
I. Mehmet (Çelebi) zamanında Osmanlı topraklarına katıldı.
9. Candaroğulları (1292 - 1461)
Kastamonu ve Sinop çevresinde kuruldu. Denizci olan bu
beylik Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlı topraklarına
katıldı.
10. Aydınoğulları (1308 - 1426)
Aydın, Birgi ve İzmir dolaylarında kuruldu. Denizci olan bu
beylik II. Murat tarafından Osmanlı topraklarına katıldı.
11. Dulkadiroğulları (1337 -1515)
Elbistan ve Maraş dolaylarında kurulan bu beylik Yavuz
Sultan Selim tarafından Turnadağ Savaşı'yla (1515) Osmanlı
topraklarına katıldı.
12. Ramazanoğulları (1353 - 1608)
Adana ve çevresinde kuruldu. I. Ahmet zamanında Osmanlı
topraklarına katıldı.
13. Taceddinoğulları (1348 - 1428)
Niksar ve çevresinde kuruldu. II. Murat tarafından Osmanlı
topraklarına katıldı.
Anadolu Beylikleri Dönemi
1243 Kösedağ Savaşı yenilgisinden sonra Anadolu Selçuklu
Devleti hızla yıkılmaya doğru gitti.
Moğollar Anadolu'yu işgal ettiler. Anadolu'da karışıklıklar
başladı. Devlet otoritesi kalmadı. Bunun üzerine uçlardaki
Türkmen beyleri birer birer bağımsızlıklarını ilan ettiler. Anadolu
Türk birliği dağıldı. Birçok beylik kuruldu. Bu beylikler şunlardır;
1. Osmanoğulları (1299-1922)
Osman Bey tarafından Söğüt ve Domaniç çevresinde kuruldu.
Diğer beyliklere göre küçük olmasına rağmen idarecilerin
kabiliyeti, coğrafi konumu sayesinde kısa zamanda güçlenerek
Anadolu Türk birliğini sağladı ve bir dünya devleti haline geldi.
3
14. Sahipataoğulları (1275 -1342)
Afyon çevresinde kuruldu. Germiyanoğulları tarafından
yıkıldı.
15. Eşrefoğulları (1284-1410)
Beyşehir ve çevresinde kuruldu. Ankara Savaşı'ndan
sonra İlhanlıların Anadolu valisi Timurtaş tarafından yıkıldı.
16. Eratna Devleti (1335 - 1381)
Sivas ve Kayseri dolaylarında kuruldu. Kadı Burhaneddin
tarafından yıkılarak aynı bölgede Kadı Burhaneddin Devleti
kuruldu. Bu devlet de Yıldırım Bayezit tarafından Osmanlı
topraklarına katıldı.
3. Türkmenler: Sınır boylarında bulunan uç beylerinin
askerleridir.
Ayrıca Emir-ül Sevahil denilen deniz komutanlarının
denetiminde donanma gücü de oluşturulmuştur.
• Beyliklerin askeri kuvvetleri genelde boy veya aşiretlerin
kuvvetleriydi.
C. SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT
• Halk şehirli, köylü ve göçebe olmak üzere üçe ayrılırdı.
Göçebeler hayvancılık, köylüler tarım, şehirlerde yaşayanlar ise
ticaret ve zanaat ile uğraşırlardı.
Şehirlerde yaşayan esnaf ve sanatkarlar bir araya gelerek
dini ve ekonomik bir tarikat olan ahilik teşkilatını
oluşturmuşlardır. Her meslek grubu bir loncaya sahipti.
Loncalar, büyük bir mesleki dayanışma gösterirlerdi.
UYARI: Yıldırım Bayezit tarafından Osmanlı topraklarına
katılan Karamanoğulları, Menteşeoğulları, Saruhanoğulları,
Aydınoğulları ve Germiyanoğulları beylikleri Ankara Savaşı
(1402)'ndan sonra yeniden kurulmuşlardır.
D. TOPRAK
• Anadolu Selçuklularında toprak devletin malı sayılırdı.
Dörde ayrılırdı.
1. Has arazisi: Gelirleri hükümdar ve ailesine ait olan
topraklardır.
2. İkta arazisi: Hükümdar ve ailesine, devlet adamlarına ve
sipahilere maaş karşılığı verilen arazilerdir.
3. Vakıf arazisi: Çeşitli hayır, bilim ve sosyal kurumlar için
ayrılan ve bağışlanan arazilerdi.
4. Mülk arazileri: Şahıslara ait olan arazilerdir. Toprak
sahibi miras olarak bırakabilirdi.
Beylikler Döneminin Özellikleri
• Yıldırım Bayezit döneminde Osmanlı egemenliğine giren
birçok beylik Ankara Savaşı'ndan (1402) sonra tekrar
kurulmuştur.
• Anadolu Türk beylikleri, Anadolu'nun Türkleşip
İslamlaşmasında önemli rol oynadılar. Anadolu'nun Türk -İslam
ülkesi haline gelmesini sağladılar.
• Anadolu Türk beylikleri Anadolu Selçuklu Devleti'nin
yıkılması ve Moğolların Anadolu'da egemenliklerinin sona ermesi
ile kuruldular.
• İmar çalışmalarıyla Anadolu'yu bayındır hale getirdiler.
E. TİCARET
Anadolu Selçuklularında ticaret önemli bir geçim kaynağı idi.
Ticareti geliştirmek için;
• Tüccarların konaklamaları için han ve kervansaraylar
yapmışlardır.
• Yabancı tüccarlara gümrük vergisinde indirim yapmışlardır.
• Eşkıya ve korsanların baskınlarından zarar gören tüccarların
zararlarının karşılanması gibi tedbirler almışlardır.
Hastaların tedavisi için darüşşifalar(hastaneler), yoksul ve
kimsesizlerin ihtiyacını karşılamak için imarethaneler (aşevleri)
açmışlardır.
ANADOLU SELÇUKLULARI VE BEYLİKLER DÖNEMİNDE
TÜRK DENİZCİLİĞİ
• İlk Türk denizcisi Çaka Bey'dir. Çaka Bey İzmir çevresinde
bir beylik kurarak donanma oluşturmuştur. Venedik, Ceneviz ve
Bizans’la savaşmıştır. Çaka Bey, Anadolu Selçuklu hükümdarı I.
Kılıç Arslan tarafından zehirlenerek öldürülmüştür.
• Anadolu Selçukluları denizciliğe önem vermişlerdir.
Sinop ve Alanya'da tersaneler kurmuşlardır.
• Anadolu beylikleri zamanında denizcilik daha da gelişmiştir.
Aydınoğulları, Menteşeoğulları, Karesioğulları,
Saruhanoğulları ve Candaroğulları beylikleri denizcilikle
uğraşmışlardır.
F. YAZI, DİL, EĞİTİM ve EDEBİYAT
Anadolu Selçuklu Devleti'nde resmi dil ve edebiyat dili
Farsça idi. Halk ve beylikler Türkçe konuşmuşlardır.
Eğitimin temel kurumları medreselerdir. Anadolu'da ilk
medrese Niksar'da Danişmentliler tarafından açılmıştır. Anadolu
Selçukluları da medreseleri yaygınlaştırmışlardır.
Bu dönemde yetişmiş, Mevlana Celaleddin-i Rumi,
Hacıbektaş-ı Veli ve Yunus Emre birçok eserler bırakmışlardır.
ANADOLU SELÇUKLULARI ve BEYLİKLER DÖNEMİNDE
KÜLTÜR VE MEDENİYET
A. DEVLET YÖNETİMİ
Anadolu Selçuklularında devletin başında Sultan adı verilen
hükümdarlar bulunurdu. Şehzadelerin yetişmesine önem verilirdi.
Şehzadelere Melik adı verilirdi. Meliklerin en iyi şekilde yetişmesi
için Atabey adı verilen tecrübeli devlet adamları
görevlendirilirdi.
Devlet yönetiminde birinci derecede hükümdar sorumlu idi.
Devlet işleri Divanda görüşülürdü. Divana hükümdar veya vezir
başkanlık ederdi.
Ülke yönetim bakımından eyaletlere ayrılırdı. Eyaletlere
yönetici olarak melik (şehzade) veya vali atanırdı. Eyaletlerde
askerlik işlerine subaşılar, adalet işlerine de kadılar bakardı.
Sınırlarda yarı bağımsız uç beyleri vardı.
• Anadolu beyliklerinde de devlet yönetimi Anadolu
Selçuklularına benzerdi.
G. BİLİM ve SANAT
Anadolu Selçukluları ve beylikler bilimin gelişmesi için çaba
göstermişlerdir. Birçok medrese açılmıştır. Bu medreselerde hem
dinî bilimler (Kur'an, tefsir, hadis, kelam, fıkıh, siyer gibi) hem
de müspet bilimler (matematik, tıp, felsefe, coğrafya, tarih,
sosyoloji ve gök bilimleri) de okutuluyordu.
Türkler Anadolu'ya yerleştikten sonra Anadolu'nun imarı için
Anadolu'yu eserlerle donatmışlardır. Ticaret yolları üzerine
hanlar ve kervansaraylar, şehirlere cami, medrese,
kümbet, türbe, han, hamam, darüşşifa ve aşevleri gibi
birçok eserler yapmışlardır. Anadolu Selçuklularından ve beylikler
döneminden günümüze kalan bazı önemli tarihi eserler şunlardır;
Konya'daki Alaaddin Cami, Sırçalı Medrese, Sultan
Hanı, İnce Minare, Karatay Medresesi, Kayseri'deki Çifte
Kümbet, Döner Kümbet, Ulu Cami ve Darüşşifa, Aksaray'da
Sultan Hanı, Sivas'ta Gök Medrese, Erzurum'da Çifte Minare
gibi. Ayrıca oymacılık, nakkaşlık, minyatür, hat,
kakmacılık, halı ve kilim dokumacılığı, maden işçiliği de
gelişmiştir.
B. ORDU
Anadolu Selçuklu Devleti'nde ordu üç bölümden oluşuyordu.
1. Hassa askerleri: Doğrudan hükümdara bağlı olup
maaşlı askerlerdir.
2. İkta askerleri: Kendilerine maaş karşılığı toprak verilen
devlet memurları ve komutanların yetiştirdiği askerlerdir.
4
OSMANLI DEVLETİ'NİN KURULUŞU
OSMAN BEY DÖNEMİ (1281 - 1324)
• Devlet güçleninceye kadar kendisinden daha
güçlü Türkmen beyleri ile iyi geçinmiştir.
• Bizans'tan İnegöl, Yarhisar, Karacahisar,
Bilecik, Mudurnu ve Yenişehir'i aldı. Başkenti
Bilecik'e taşıdı.
• Bizans'a karşı Koyunhisar Savaşı'nı (1302)
kazandı.
• İlk Osmanlı parasını bastırdı. Bu durum
ekonomik bağımsızlığın göstergesidir.
• 1324 yılında Bursa'yı kuşattığı halde alamadı ve aynı yıl
vefat etti.
OSMANLI DEVLETİ'NİN GENEL ÖZELLİKLERİ
 Tek bir hanedanın hüküm sürdüğü
en uzun ömürlü devlettir.
 Türk devletleri içinde en uzun
süre yaşayan ve en geniş sınırlara
ulaşanıdır.
 Türk devletleri içinde merkezi
otoritesi en güçlü olanıdır. Bu özelliği ile
Orta Asya Türk Devletleri ve
Selçuklulardan ayrılır.
 Kültür ve uygarlık alanında en ileri
olan Türk devletidir.
 Mutlak egemenlik haklarını hükümdar kullanır. Ancak,
I.Ahmet dönemine kadar veraset yasası belirgin değildir.
 Şeriat hukuku ile yönetildiğinden teokratik, mutlak
egemenlik haklarını hükümdar kullandığından monarşik devlet
yapısı görülür.
 Fetih temeline dayandığından askeri; etnik yapı çeşitli
olduğundan çok uluslu bir imparatorluktur. Ancak sömürgeci
olmamıştı. Bugün toprakları üzerinde otuzdan fazla devlet
yaşamaktadır.
 Avrupa'ya İslâmiyet'i yaymıştır.
KURULUŞ
Osmanlı Devleti'ni kuranlar Oğuzların Kayı boyundandır.
Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'ya gelen Kayılar Selçuklu
Sultanı I. Alaaddin Keykubat tarafından Ankara'nın batısında
Karacadağ'a yerleştirilmişlerdir. Bu sırada Kayıların başında
bulunan Ertuğrul Gazi Bizanslılardan Söğüt ve Domaniç'i alarak
yurt edinmiştir.
UYARI: Koyunhisar Savaşı, Osmanlı Devleti ile Bizans
arasında yapılan ilk savaştır.
ORHAN BEY DÖNEMİ (1324 - 1362)
 Orhan Bey Bursa'yı fethederek başkent
yapmıştır.
 İlhanlılar'a ödenen vergi bu dönemde
kesilmiştir. Böylelikle Osmanlı Beyliği tam
bağımsız olmuştur (1336).
 İznik'e kadar Türklerin ilerlemesi Bizans
Devleti'ni rahatsız etmiş ve Osmanlıya karşı büyük
bir orduyla saldırıya geçmiştir. Orhan Bey 1329'da
Bizans'la yaptığı Palekanon (Maltepe)
Savaşı'nı kazanmış ve İznik'i almıştır (1330).
 Ayrıca bu dönemde İzmit fethedildi. Kocaeli
Yarımadası tamamen ele geçirilmiştir.
 1345'te Karesioğulları Osmanlı Devleti'ne katılmıştır.
Böylece;
1- Osmanlı Devleti’ne katılan ilk beyliktir.
2- Karesi donanması Osmanlı donanmasının temelini
oluşturmuştur.
3- Donanma sayesinde Rumeli’ye geçiş sağlanmıştır.
 Osmanlı Devleti Bizans'ı Bulgar işgaline karşı koruduğundan
Bizans Devleti ödül olarak Çimpe Kalesi'ni Osmanlı Devleti'ne
vermiştir. (1353).
 Çimpe Kalesinin alınmasıyla ilk kez Rumeli'ye geçilmiştir.
Osmanlı Devleti’nin Kısa Sürede Büyümesinin
Nedenleri:
Osmanlı Devleti kurulduğu sırada Anadolu ve Balkanlarda
kuvvetli bir devletin olmaması
Osmanlıların ele geçirdikleri yerlerde adil ve hoşgörülü bir
yönetim kurmaları, buralardaki halkın din, dil ve kültürlerine
karışmamaları
Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in, Ahi Şeyhi
Edebâli'nin kızıyla evlenmesi. Bu akrabalık sayesinde Anadolu'da
siyasi ve ekonomik açıdan önemli bir güce sahip olan Ahiler
desteğinin sağlanması
Anadolu'da siyasi birliğin olmayışı
Anadolu'daki beyliklerle iyi geçinilmesi
Bizans'ın zayıflaması
Balkanlar'da siyasi kargaşaların devam etmesi
Göç eden Türkmenlerin fethedilen yerlere yerleştirilmesi
(iskan politikası)
Merkezi otoritenin güçlü olması
Gaza ve cihad düşüncesi
Yöneticilerin kabiliyetleri
Kuruldukları coğrafyanın sağladığı avantajlar
Osmanlı Devleti'nin ilk zamanlarda beylikler arasındaki
mücadeleye katılmaması
Ertuğrul Gazi ölünce yerine oğlu Osman Bey geçti. Osman
Bey 1299 yılında Osmanlı Devleti'nin temellerini attı.
5
Orhan Bey Dönemi'ndeki Teşkilatlanma Çalışmaları
Şunlardır:
 Yaya ve müsellem adıyla ilk düzenli orduya kuruldu.
 Ele geçirilen yerlere kadı ve subaşılar atandı.
 İlk kez divan teşkilatı kuruldu.
 İlk kez vezir atandı.
 İznik'te ilk medrese açıldı.
 Karamürsel'de ilk kez tersane kuruldu.
 İlk kez Kazaskerlik ve Defterdarlık makamı kuruldu.
 İlk kez Vezir-i azam atandı.
 Ülkenin hanedanın ortak malı anlayışı, "Ülke hükümdar ve
oğullarının ortak malıdır." şeklinde değiştirildi. Böylece merkezi
otorite güçlendirildi.
İskan Politikası
Osmanlı Devleti, Rumeli'de fethettiği toprakların
Türkleşmesine önem vermiştir. Bu iskan (yerleştirme)
politikasının amaçları;
 Balkanlarda kalıcı olmak.
 Fethedilen yerlerin siyasal, sosyal ve askeri güvenliğini
sağlamak.
 Türkmenlerin yerleşik hayata geçmelerini sağlamak.
 Fethedilen bölgelerdeki halka hoşgörü göstererek onların
devlete bağlılığını artırmak.
Orhan Bey’in bu faaliyetleri Osmanlı’nın beylikten devlet
haline geçtiğini göstermektedir
I. BAYEZİT (YILDIRIM) DÖNEMİ (1389-1402)
 İstanbul ilk kez karadan ve denizden
kuşatıldı. Ancak başarı olunamadı.
 Bulgaristan ortadan kaldırıldı.
 Selanik alındı.
 Bizans'ın Haçlılardan yardım istemesi
üzerine İstanbul kuşatması kaldırıldı ve
Niğbolu Savaşı yapıldı, savaş kazanıldı (1396).
I. MURAT DÖNEMİ (1362-1389)
 Rumeli'de Malkara, Keşan, İpsala,
Dedeağaç, Dimetoka alındı.
 Bizans ve Bulgarlar'a karşı yapılan
Sazlıdere Savaşı kazanıldı ve Edirne fethedildi
(1363).
 Edirne'nin ardından Gümülcine ve Filibe
fethedildi.
 Papa, Türkleri Balkanlar'dan atmak için
Haçlı ordusu kurdurdu.
Böylece;
 Bulgaristan tamamen Osmanlı hakimiyetine
alındı.
 Osmanlı sınırları Tuna Nehri'ne kadar ulaştı.
 Anadolu Türk Birliği'ni kurma çalışmaları hızlandı.
 Halife tarafından Yıldırım'a "Sultan-ı İklim-i Rum"
unvanı verildi.
Bu arada İstanbul Yıldırım Bayezit tarafından ikinci kez
kuşatıldı. Kuşatma için Anadolu Hisarı (Güzelcehisar) inşa
edildi. Bizans anlaşmak istedi ve anlaşma yapıldı. Buna göre,
İstanbul'da bir Türk mahallesi kurulması. Sirkeci'de bir cami
yapılması ve İstanbul'daki Türkler için bir kadı atanması kabul
edildi. Daha sonra Timur tehlikesi yüzünden kuşatma tekrar
kaldırıldı.
Sırp Sındığı Savaşı (1364)
 Sırp, Macar, Bulgar, Boşnak ve Eflak
kuvvetleri Sırp Sındığı Savaşı'nda mağlup edildi.
 Sırp Sındığı Savaşı, Osmanlı Devleti'nin Haçlılarla yaptığı ilk
savaştır. Edirne başkent yapıldı (1369).
Çirmen Savaşı (1371)
 Sırplarla yapıldı ve Sırplar Çirmen Savaşı'nı kaybetti.
Böylece Balkanların bir kısmı Osmanlı'ya geçti. Sırplar Osmanlı
egemenliğini kabul etti.
Ayrıca bu dönemde;
 Germiyanoğulları’ndan çeyiz olarak Kütahya ve Simav
dolayları alındı.
 Hamitoğulları’ndan para karşılığında Akşehir, Yalvaç,
Beyşehir, Isparta ve Seydişehir dolayları satın alındı.
 Karamanoğulları ile mücadele ilk kez bu dönemde başladı.
I. Kosova Savaşı (1389)
Balkanlar'daki Osmanlı ilerlemesine karşı yeni bir Haçlı ittifakı
oluştu. Sırp, Boşnak, Eflak, Arnavut, Leh, Çek ve Macarlardan
oluşan Haçlı ordusunu Osmanlı Devleti I. Kosova Savaşı'nda
mağlup etti. I. Kosova Savaşının Önemi ise;
 Osmanlı Devleti ilk kez bu savaşta top kullandı.
 Osmanlı sınırları genişledi.
 Haçlı ordusu ile yapılan ilk büyük meydan savaşı kazanıldı.
 I. Murat savaş sonrası bir Sırp tarafından şehit edildi.
 Türklerin İslam dünyasındaki saygınlığı arttı.
I. Murat Dönemindeki Diğer Çalışmalar Şunlardır:
 İlk kez Acemioğlanlar Ocağı, Yeniçeri Ocağı, Topçu Ocağı
kuruldu.
 İlk kez Pençik Sistemi uygulandı.
 Rumeli Beylerbeyliği kuruldu.
 İlk kez Tımar Sistemi uygulandı ve Tımarlı Sipahiler
oluşturuldu.
Ankara Savaşı (1402)
Osmanlılar Yıldırım Bayezit döneminde Anadolu'da Türk
birliğini büyük ölçüde sağlayarak Doğu Anadolu'ya ulaştılar. Bu
durumun sonucunda Osmanlılar doğu dünyasının güçlü devleti
olan İran, Irak ve Azerbaycan'ı topraklarına katmış bulunan
Timur İmparatorluğu ile komşu oldular. Bu durum iki devlet
arasında savaşı kaçınılmaz hale getirdi. İki ordu Ankara
yakınlarında savaştı ve savaşı Osmanlı ordusu kaybetti.
6
Ankara Savaşının Sonuçları
 Ankara yakınlarında yapılan savaşta Yıldırım, Timur'a esir
düştü ve bir süre sonra öldü.
 Timur, Yıldırım'ın oğlu Mustafa Çelebi'yi esir alarak
Semerkand'a götürdü.
 Anadolu, Timur'un hakimiyetine girdi.
 İstanbul'un alınması gecikti.
 Türklerin Avrupa'daki ilerleyişi durdu.
 Anadolu'da siyasi birlik bozuldu, beylikler tekrar kuruldu.
(Kadı Burhaneddin ve Karesi Beyliği hariç)
 Taht kavgaları başladı.
 Akkoyunlular Osmanlı'lara rakip oldu.
 Anadolu'da Fetret Devri başladı.
 Tahtı oğlu II. Mehmet’e bırakan II. Murat Haçlı birliği
kurulunca tekrar tahta geçti. 1444 Varna Savaşı’nda haçlıları
yendi.
Bu zafer ile Balkanlardaki Osmanlı hakimiyeti daha da
sağlamlaştı.
 1448 yılında Haçlılarla yapılan II. Kosova Savaşı'nı kazandı.
Böylece;
Türk hakimiyeti Balkanlarda kesinleşti.
Haçlılar, Türkler için tehlike olmaktan çıktı.
Türkler, Avrupa karşısında savunmadan taarruza;
Avrupalılar ise taarruzdan savunmaya geçti.
Avrupalılar'ın, Türkleri Balkanlar'dan atma ümidi sona erdi.
Osmanlı Devleti'nin İslam dünyasındaki saygınlığı arttı.
FETRET DEVRİ (1402 - 1413)
Yıldırım Bayezit'in 4 oğlu (Süleyman, Mehmet, Musa, İsa)
arasında Ankara Savaşı'ndan sonra taht mücadeleleri başladı.
1402'den 1413'e kadar devam eden kardeşler mücadelesini
Mehmet Çelebi kazandı.
ÇELEBİ MEHMET (1413 - 1421)
 Kardeşler arasındaki taht mücadelesine son
veren Çelebi Mehmet, devleti yıkılmaktan
kurtarmıştır. Bu nedenle devletin ikinci kurucusu
sayılır.
 İlk Osmanlı deniz savaşını Venediklilerle
yaptı ve savaşı kaybetti.
 Eflak Beyliği'ne son verdi. Bosna, Osmanlı
egemenliğine girdi.
Semerkant'tan dönen Mustafa Çelebi'nin
(Düzmece Mustafa) çıkardığı isyan ve Şeyh
Bedrettin ayaklanması bastırıldı.
UYARI: Şeyh Bedrettin isyanı, devlet - halk ilişkisini
zedeleyen, devletin gücünü sarsan Anadolu Selçuklu Devleti
zamanında çıkan Baba İshak İsyanı ile benzerlik gösterir.
OSMANLI DEVLETİ KÜLTÜR ve MEDENİYETİ
DEVLET YÖNETİMİ
Osmanlı Devleti'nde devlet yönetimi ikiye ayrılır. Merkezi
Yönetim ve Taşra Yönetimi.
A. MERKEZİ YÖNETİM
Osmanlı Devleti merkeziyetçi ve mutlak otoriteye dayalı bir
yönetim anlayışı ile yönetiliyordu. Devletin başında Osmanlı
hanedanından gelen Padişah bulunuyordu.
Egemenlik Allah adına padişaha aitti. Bu nedenle bütün
yetkiler padişahta toplanmıştır. Padişahlar, Bey, Gazi, Hünkar,
Hüdavendigar ve Sultan gibi unvanlar kullanmışlardır.
Padişahlar, hükümdarlık alameti olarak kendi adlarına hutbe
okutup, para bastırmışlardır.
Padişah adayı şehzadeler, yetişmeleri için sancaklara
gönderilirlerdi. Buna "Sancağa Çıkma" denilirdi. Devlet
yönetiminde tecrübe kazanmaları için gittikleri sancaklarda
yanlarına "Lala" adı verilen tecrübeli devlet adamları verilirdi.
I. Ahmet 1603 yılında bu uygulamayı kaldırarak "Kafes
Usulü"nü getirdi. Bu tarihten itibaren şehzadeler sarayda
yetiştirilmeye başlanıldı.
I. Ahmet devrine kadar Osmanlı Devleti'nde padişah öldüğü
zaman yerine kimin geçeceği belirlenmemişti. Her şehzadenin
padişah olma hakkı bulunduğundan bu durum şehzadeler
arasında taht kavgalarının çıkmasına neden olmuştur.
I. Ahmet 1603'te Ekber ve Erşed (büyük ve akıllı) olanın
tahta geçmesi kuralını getirdi. Böylece taht kavgaları ve kardeş
katliamı önlendi.
Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi (1517) ile Osmanlı
padişahları aynı zamanda halife oldular.
Padişahın yetkileri ilk kez ayanlar karşısında Sened-i İttifak
ile kısıtlandı. Tanzimat Fermanı ile Osmanlı Devleti’nde hukuk
devleti anlayışı yerleşmeye başladı.
1876 Kanun-u Esasi ile padişahın yetkileri ilk kez anayasa ile
sınırlandı.
II. MURAT (1421 -1451)
 Bizans’a sığınmış olan Mustafa Çelebi II.
Murat’a karşı isyan etti. Ancak başarılı olamadı
ve yakalanarak idam edildi.
 II. Murat’ın kardeşi Küçük Mustafa Çelebi
de isyan etti. O da yakalanarak idam edildi.
 Anadolu üzerine sefer yapıldı ve
Candaroğulları, Hamitoğulları, Menteşeoğulları,
Aydınoğulları Osmanlıya bağlandı.
 İstanbul'u kuşatan ikinci Osmanlı
padişahıdır.
 Avrupalıların haçlı ordusunu oluşturmasını
engellemek amacıyla Macaristan ile 1444 Edirne Segedin
Antlaşması imzalandı. Buna göre:
1- Bulgaristan Osmanlı toprağı olacak.
2- Sırbistan bağımsız olacak ancak Osmanlıya vergi verecek.
7
DİVAN-I HÜMAYUN
Divan, devlet işlerinin görüşülerek karara bağlandığı en
yüksek kuruldu. Divan teşkilatı Orhan Bey zamanında
kurulmuştur. II. Mahmut yaptığı ıslahatlar sırasında Divanı
kaldırarak yerine Bakanlar Kurulu'nu kurmuştur.
Divan, padişah için danışma meclisi niteliğindedir. Divanın
iki özelliği vardır, hem yönetim kurumudur hem de en yüksek
mahkemedir.
vergi alınmaktadır. Dirlik Sistemi uygulanmamaktadır. Bu
eyaletlerin vergi gelirleri açık artırma yoluyla Mültezim adı
verilen şahıslar tarafından toplanırdı (iltizam usulü).
3. İmtiyazlı Eyaletler (Bağlı Beylikler)
İç işlerinde serbest, dış işlerinde Osmanlı Devleti'ne bağlı
Eflak, Boğdan, Kırım ve Erdel gibi eyaletlerdir. Bu eyaletler
Osmanlı Devleti'ne vergi öderler, gerektiğinde orduya asker
gönderirlerdi.
ORDU VE DONANMA
Osmanlı ordusu kara ve deniz kuvvetleri olmak üzere ikiye
ayrılırdı. Kara ordusu; Kapıkulu askerleri, Eyalet askerleri ve
yardımcı kuvvetler olmak üzere üçe ayrılırdı,
Divan üyeleri ve görevleri şunlardır;
1. Padişah: Padişahlar Fatih'e kadar (1475) divanın
başkanı idiler. Fatih'ten sonra padişahlar divan toplantılarına
katılmadılar.
2. Vezir-i Azam (sadrazam): Padişahın mutlak vekili olup
günümüzdeki Başbakan' in konumundadır. Padişah mührünü
taşır, padişah adına tayin ve terfiler yapar ve devlet işlerini
yürütürdü. Sadrazamlar padişah yerine sefere çıktıkları zaman
"Serdar-ı Ekrem"(Büyük Asker) unvanı alırlardı.
3. Vezirler: Günümüzde Devlet Bakanları konumunda
olan vezirler daha çok askeri ve siyasi işlerden sorumlu idiler.
Tecrübeli birer devlet adamı olup vezir-i azamın yardımcısı idiler.
Osmanlı Devleti büyüdükçe sayıları artmıştır.
4. Kazaskerler: Anadolu ve Rumeli Kazaskeri olmak üzere
sayıları ikidir. Adalet, eğitim, kültür ve diyanet işlerine bakarlardı.
Divandaki büyük davalara bakan kazaskerler ayrıca kadı ve
müderrislerin (profesör) tayin ve terfilerine bakarlardı.
Günümüzdeki hem Milli Eğitim hem Adalet Bakanı
konumundaydılar.
5. Defterdarlar: Günümüzdeki Maliye Bakanı'nın
konumunda olan defterdarlar, devletin bütün mali işlerinden
sorumludur. Anadolu ve Rumeli defterdarları olmak üzere sayıları
ikidir.
6. Nişancı: Protokol, yazı ve tapu işlerinde sorumlu idi.
Padişah adına yazılan ferman, berat ve diğer belgelere padişahın
tuğrasını (imzasını) çekerdi. Osmanlı kanunlarını çok iyi bilen
nişancılar gerektiği zaman Divana bilgi verirlerdi.
Bu görevlilerden başka 16. yüzyıldan itibaren divan üyeleri
arasında din işlerinden sorumlu Müftü (Şeyhülislam),
donanmadan sorumlu Kaptan-ı Derya ve dış işlerinden
sorumlu Reis'ül Küttap da katılmıştır.
A. Kapıkulu (Merkez Ordusu) Askerleri
Padişah I.Murat zamanında oluşturuldu. O zaman İslam
hukukuna göre savaş esirlerinin beşte biri hükümdara ayrılırdı.
Padişah da bunları özel hizmetlerinde kullanırdı. Bir bölümü de
saray hizmetlileri arasına alınırdı. I. Murat zamanında PENÇİK
OĞLANI denilen bu savaş esirlerinin sayısı arttı. Bunun üzerine
bu esirlerden düzenli bir ordu kurularak yararlanılmak istendi. Bu
sisteme "Pencik Usulü" denildi. Böylelikle Kapıkulu ocakları
oluşturuldu.
Devşirme Usulü: Kapıkulu ocakları kurulduktan sonra bu
ocaklara sürekli bir kaynak bulmak amacıyla devşirme usulü
oluşturuldu. Buna göre özellikle Balkanlar'da yaşayan Hıristiyan
ailelerin çocukları ailelerinden alınarak İslam dinini, Türkçe’yi ve
Türk gelenek ve göreneklerini öğrenmek üzere Türk ailelerinin
yanına gönderilirdi. Tek çocuklu ailelerin çocukları alınmazdı.
Daha sonra bu çocuklar Acemi Oğlanlar ocağına
gönderilirlerdi.
1. Kapıkulu Piyadeleri
a) Acemi Ocağı: Devşirilen çocukların getirildiği ilk
ocaktır. Burada ilk askeri eğitim verilirdi. Acemi Ocağında
eğitimlerini tamamlayan devşirmelerin bir kısmı enderuna
gönderilirken bir kısmı da diğer Kapıkulu Ocaklarına
gönderilirlerdi.
b) Yeniçeri Ocağı: I. Murat zamanında kurulmuştur.
Osmanlı ordusunun yaya (Piyade) askerleridir. Komutanlarına
Yeniçeri Ağası denilirdi. Yeniçeriler savaş zamanında padişahın
yanında yer alırlardı. Barış zamanında ise Divanın
koruyuculuğunu ve İstanbul'un güvenliğini sağlarlardı.
c) Cebeci Ocağı: Yeniçerilerin silahlarını yapan, tamir eden
ve saklayan ocaktı.
d) Topçu Ocağı: Orduya ait topların yapımı, bakımı ve
savaşlarda kullanılması ile görevli ocaktı. Osmanlılar topu ilk defa
I.Kosova Savaşında kullandılar.
e) Top Arabacılar Ocağı: Topların sefer sırasında
taşınmasıyla görevli idi.
f) Lağımcı Ocağı: Kale kuşatmalarında tünel kazarak
surların altına patlayıcılar koyan ve patlatan ocaktır.
g) Humbaracı Ocağı: Dinamit, bomba, havan topu yapan
ve kullanan ocaktır.
h) Tulumbacı Ocağı: Lale Devri'nde açılan itfaiye ocağıdır.
ı) Doğancı ve Turnacı Ocağı: Haberleşme ve avlanmada
kullanılan kuşları eğitmekle görevli ocaktır.
i) Saka Ocağı: Ordunun su ihtiyacını karşılayan ocaktır.
B. TAŞRA YÖNETİMİ
Osmanlı Devleti'nde, fetihlerle toprakların genişlemesi
üzerine ülke yönetimini kolaylaştırmak için ülke eyaletlere,
eyaletler sancaklara, sancaklar kazalara ve kazalar da
köylere ayrılmıştır.
Eyaletler
Eyaletler idari bakımdan kendi içinde üçe ayrılıyordu.
1 Merkeze Bağlı Eyaletler
Merkeze bağlı eyaletler Anadolu ve Rumeli Beylerbeyliği
olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Merkeze bağlı eyaletleri
Beylerbeyi yönetiyordu. Bu eyaletlerin halkı daha çok
Müslüman Türklerden oluşuyordu.
2. Özel Yönetimi Olan Eyaletler
Trablusgarp, Cezayir, Tunus, Mısır, Basra, Bağdat,
Habeş, Yemen gibi eyaletlerdir. Bu eyaletlerden yıllık belirli bir
8
2. Kapıkulu Süvarileri
Saray etrafında bulunan atlı askerlerdir. Savaşta hükümdarın
sağında ve solunda yer alarak padişahı, ordunun ağırlıklarını ve
hazineyi korurlardı. Altı Bölük halkı da denirdi. Derece ve maaş
yönünden yeniçerilerden üstündüler.
Osmanlı Toplumunun Dini Yapısı
Osmanlı Devletinde yönetime katılmayan, geçimini tarım ve
sanayi alanında üretim yapmak ve ticaretle uğraşmak yoluyla
sağlayan ve devlete vergi veren halka Reaya deniliyordu. Reaya
çeşitli din, dil ve ırklara mensup topluluklardan oluşuyordu.
Osmanlı Devletinde Millet kavramı günümüzdeki
anlamından farklıydı. Aynı din ve mezhepten gelen topluluklar bir
"millet" sayılıyordu. Buna göre Müslümanlardan başka 3 temel
millet daha vardı: Ortodokslar, Ermeniler ve Yahudiler
Sipah ve silahtar; savaş sırasında padişah çadırını
Sağ ve Sol ulufeciler; Saltanat sancaklarını
Sağ ve sol garipler; ordunun ağırlıklarını ve hazineyi
korurlardı.
Yerleşim Durumuna Göre Osmanlı Toplumu
a) Şehirde Yaşayanlar:
Osmanlı Devletinde şehirlerde yaşayan halkı mesleklerine
göre 4 grupta inceleyebiliriz:
1. Askeriler (Ümera)
2. Tacirler(Tüccar)
3. Esnaf ve zanaatkarlar
4. Diğer gruplar
B. Eyalet Askerleri
1. Tımarlı Sipahiler: Tımar sistemi daha önceki Müslüman
Türk devletlerinde gördüğümüz IKTA sisteminin Osmanlılar
tarafından geliştirilmiş şekliydi. Tımarlı Sipahiler kendilerine
DİRLİK verilen kişilerin beslemek zorunda oldukları tamamı
Türklerden meydana gelen atlı askerlerdi. Savaş sırasında
ordunun sağ ve sol kanatlarında durarak, ordu merkezini
yanlardan gelecek saldırılara karşı korurlardı. Kanuni Sultan
Süleyman'ın son zamanlarına kadar devletin en önemli ve en
büyük askeri gücüydü.
Ahilik Teşkilatı:
Anadolu'da 13. yüzyılda yayılmış olan esnaf, zanaatkâr ve
işçileri toplayan teşkilattır. Anadolu Selçuklu Devletinin sosyal
düzeninin sağlanmasında ve Osmanlı devletini kuruluşunda etkili
olan ahilik teşkilatı dinî, ahlakî, sosyal ve ekonomik bir nitelik
taşıyordu.
Ahilikte her mesleğin bir piri ve pir çevresinde toplanan
meslek sahipleri vardı. Bu meslek sahiplerinin güven, doğruluk,
tövbe ve hidayet gibi kurallara uyma zorunluluğu vardı.
Lonca Teşkilatı:
Osmanlı toplumunda esnaflar LONCA adı verilen teşkilatlara
sahiptiler. Her esnaf muhakkak bir loncaya kayıtlı olur, loncasının
koruması ve denetimi altında bulunurdu. Bugünkü tabipler odası,
mimarlar odası, şoförler cemiyeti gibi...
Dükkan açma hakkına GEDİK denilirdi. Gedik'e sahip olmak
için çıraklık, kalfalık yapıp, ustalık belgesini almak gerekirdi.
Loncaların başlıca görevleri şunlardı:
1. Üye sayısını, üretilen malların kalitesini, fiyatını belirlemek.
2. Esnaf arasındaki haksız rekabeti önlemek
3. Esnaf ile devlet arasındaki ilişkileri düzenlemek
4. Üyelerine kredi vermek.
2. Akıncılar: Sınır boylarında oturan Türklerden meydana
gelen hafif süvari kuvvetleriydi. Başlıca görevleri; ordunun keşif
hizmetlerini görmek, kaçan düşmanı kovalamak, düşmanı
oyalamaktı.
3. Azaplar: Kelime anlamı bekâr demektir. Masrafları kendi
şehir ve kasaba halkı tarafından karşılanan gönüllü kuvvetlerdi.
4. Deliler: Düşmana korkusuzca saldırmaları nedeniyle "deli"
olarak adlandırılmışlardır.
5. Gönüllüler: Sınırdaki kasaba ve şehirleri korumakla
görevliydiler.
6. Beşliler: Her beş haneden bir kişi alınarak oluşturulan bu
birlikler sınırdaki kalelerin korunmasında görevlendirilirdi.
7. Yaya Ve Müsellemler: Ordunun önünde giderek yolları
ve köprüleri onarırlardı.
Diğer Gruplar:
Osmanlı şehirlerinde Askerîler, tacîrler ve esnaflardan başka
meslek ve toplum grupları da vardı. Bunların başlıcalar; yabancı
tüccarlar, seyyahlar, yabancı ülke temsilcileri, köyden kente göç
etmiş işsizler, seyyar satıcılardır
C. Yardımcı Kuvvetler
Bir savaş zamanında bağlı hükümetlerin (Kırım, Eflak,
Boğdan) askerleri de Osmanlı ordusuna yardım ederlerdi. Bunlar
içinde en önemlisi Kırım kuvvetleriydi.
Donanma
• Orhan Bey döneminde ele geçirilen Karesioğulları Beyliği'ne
ait donanma Osmanlı donanmasının temelini oluşturur.
• Kuruluş Dönemi'nde istenen güce ulaşamayan Osmanlı
donanması, Fatih zamanında Venedik ve Cenevizlilerle mücadele
edecek bir güce ulaşmıştır. Yükselme Dönemi'nde Karadeniz ve
Akdeniz Osmanlı hakimiyetine alınmıştır.
• Kanuni'den sonra donanmaya verilen önem azaldığı için
Osmanlı donanması giderek gücünü yitirdi. Buna rağmen Sultan
Abdülaziz'in gayretleri ile (1861-1876) Osmanlı donanması
dünyanın üçüncü büyük donanması haline gelmiştir.
• Donanma başkomutanına Kaptan-ı Derya veya Kaptan
Paşa denilirdi. Donanma komutanına Reis, deniz askerlerine de
Levent adı verilirdi.
b) Köylerde Yaşayanlar:
Köylerde yaşayanları şöyle gruplayabiliriz:
1. Çiftçiler: Bunlar dirlik sahiplerinden veya devletten
aldıkları 50.150 dönüm arasında ÇİFTLİK denilen toprakları
işlerlerdi. Ürün vergisi olarak "Öşür" veya "haraç" vergisini
öder, toprak vergisi olarak da ÇİFT RESMİ’Nİ verirlerdi. Üç yıl
toprağını ekmeyen veya terk eden çiftçinin toprağı başkasına
verilirdi. Bu takdirde bu kişiden ÇİFTBOZAN AKÇESİ adıyla bir
vergi alınırdı.
2. Tımar Beyleri: Köylerde yaşayan beyler, çiftçinin
denetimini yapar, güvenliği sağlarlardı.
3. Muaflar: Köylüler arasında hiç vergi vermeyen veya çok
az verenlere " MUAF " denirdi. Derbentçiler, emekli sipahiler,
kalelerde görev yapanlar, din görevlileri, ilim adamları muaflar
içinde yer alıyordu.
OSMANLI TOPLUM YAPISI
Osmanlı Devleti kurulduğunda halkının tamamı Türktü.
Sonraki dönemde toprak genişlemesi sonucu bir çokulus (Yunan,
Bulgar, Sırp, Arnavut, Macar, Hırvat, Sloven, Romen, Arap,
Macar...) Osmanlı yönetimine girdi. Osmanlı Devleti çok uluslu
bir imparatorluğa dönüştü.
NOT: Bu çok uluslu yapının çatırdayarak, Osmanlı Devletinin
parçalanmasına neden olan en önemli dış gelişme Fransız
ihtilalidir.
c) Göçebeler (Konargöçerler):
Türk oymaklarının başındakilere BEY, Arap aşiretlerinin
başındakilere ŞEYH adı veriliyordu. Bunların devletle ilgili işlerini
KETHÜDA denilen yardımcıları yürütürdü. Hayvancılıkla uğraşan
konargöçerler, devlete hayvan veya sürü başına AĞIL RESMÎ
denilen bir vergi öderlerdi.
9
OSMANLI HUKUK SİSTEMİ
Osmanlı Devletinde hukuk iki temele dayanıyordu:
1. Şer'i Hukuk:
Şer'i hukukun kaynaklarını Kur'an, Hadis, İcmâ ve Kıyas
oluşturuyordu. Şer'i hukuk sadece Müslümanlara uygulanırdı.
Kamu hukuku dışında kalan davalarda Müslüman olmayanlar,
kendi dinî kurumlarında yargılanırlardı.
2. Örfi Hukuk:
Türk gelenek ve göreneklerine göre düzenlenmiş kurallarla,
şer'i hukukun esaslarına aykırı olmamak kaydıyla padişahların
buyruklarından oluşurdu. Örfi hukukun esasları Kanunname
adıyla bir araya getirilmiştir.
Bilinen ilk Osmanlı Kanunnamesi Fatih Sultan Mehmet'in
kanunnamesidir. (KANUNNAME-İ ALİ OSMAN)
5. Dirlik Arazi: Geliri devlet memurlarına ve askerlere maaş
ve görev karşılığı olarak verilen topraklardır. Dirlik gelirlerine
göre üçe ayrılırdı:
Devletin mülkiyetinde olan arazilerdir. Osmanlının toprağının
büyük kesimi bu arazilerden oluşur. Kullanılması için halka
dağıtılırdı. Vergisine verileceği yere göre ve vergi miktarına göre
de isimlendirilirdi.
Bunlar
1) Has: Yıllık geliri 100 bin akçeden fazla olan yerlerdir.
Padişaha şehzadelere vezirlere divan üyelerine beylerbeylerine
sancak beylerine verilirdi. Bu kişiler topladıkları bu vergiye karşı
cebelü – tımarlı sipahi beslemek zoruna idiler.
2) Zeamet: Yıllık geliri 20 bin ile 100 bin akçe arası olan
yerlerdir. Orta dereceli devlet verilirdi. Bunlarda cebelü
beslerlerdi.
3)Tımar: Yıllık geliri 3bin ile 20 bin akçe arası olan yerlerdir.
Bunlarda cebelü beslerdi. Üç bölüme ayrılırdı.
Eşkinci tımarı: Savaşta yararlılık gösterenlere verilirdi.
Mustahfaz tımarı: Cami görevlilerine verilirdi.
Hizmet tımarı: Saray görevlilerine verilirdi.
Osmanlı Devletinde Hukukun uygulanışı
Osmanlı Devletinde şer'i ve örfî bütün meseleler şer'î
mahkemelerde çözümlenirdi.
Eyalet, sancak ve kazalardaki mahkemelerde "hakim" olarak
KADI bulunurdu. Kadı'nın verdiği karardan şüphe duyanlar üst
mahkeme olarak Divan-ı Hümayuna başvurabilirlerdi.
Daha küçük yönetim birimlerinde (nahiyelerde) kadı adına
hüküm verenlere NAİB denirdi. Mahkemelerde görülen davalar
ŞERİYYE SİCİLLERİ denilen defterlere kaydedilirdi.
Osmanlı Devleti’nde toprak ve ordu sisteminin temelini
Tımar Sistemi oluştururdu. Bu sistemde devlet “Tımarlı Sipahi’ye
belli bir toprak parçası verirdi. Tımarlı Sipahi, emrindeki
askerlerle bu toprağı ekip biçer, elde edilen gelir, askerlerin
ihtiyaçları ve eğitimi için harcanırdı. Çok disiplinli bir asker
topluluğu olan Tımarlı Askerler, savaş zamanında savaşlara
katılırlardı.
Tımar Sisteminin Faydaları
Vergiler düzenli olarak toplanır.
Bölgenin güvenliği sağlanır.
Devlete yük olmadan asker yetiştirilir, askerlik masrafları
azalır.
Toprak sürekli ekip-biçildiği için üretimin devamlılığı
sağlanmış olur.
Ülke bayındır (imar) hale getirilir.
OSMANLI TOPRAK YÖNETİMİ
OSMANLI DEVLETİNDE FETİH HAREKETLERİ
FATİH VE FETİHLER
A.MÜLK ARAZİ
Bu arazinin mülkiyeti tamamen halka aitti. İki şekilde
isimlendirilirdi.
Öşüriye: Fethedilmeden öncede Müslüman′ın elinde olan
arazidir. Böyle topraklardan öşür vergisi alınırdı.
Hareciye: Gayrimüslimlerin elinde olan arazidir. Fetihten
sonrada sahibine bırakılırdı. Böyle topraklardan haraç vergisi
alınırdı.
B.VAKIF ARAZİ
Geliri sosyal hizmetlere ayrılan arazilerdir. Satılamaz ve başka
gayeler için kullanılamazdı. Vakıf topraklarının gelirlerinden vergi
alınmazdı.
C.MİRİ ARAZİ
Mülkiyeti devlete ait olan topraklardır. Devlet bu toprakları
işletmesi için üzerinde yaşayan kişilere verirdi. Toprağı iyi ekip
biçmeyen veya üç yıl üst üste boş bırakanlardan toprakları geri
alınır, başkasına verilirdi. Amaç; tarımda üretimin devamlılığını
sağlamaktır. Miri arazinin bölümleri:
1. Paşmaklık: Gelirleri padişah kızlarına ve ailelerin
bırakılan topraklardı.
2. Malikâne: Devlet adamlarına hizmetleri karşılığı mülk
olarak verilen topraklardı.
3. Ocaklık: Kale muhafızlarına ve tersane giderlerine ayrılan
sınır boylarındaki araziye denirdi.
4. Yurtluk: Sınırları koruma karşılığında sınır boylarında
ayrılan araziye denirdi.
5. Mukataa: Geliri doğrudan doğruya hazineye kalan
araziye denirdi. Bu topraklardan elde edilecek gelir peşin olarak
mültezim denilen varlıklı kişilere satılır ve mültezimlerden alınan
paralar doğrudan hazineye aktarılırdı. Bu sisteme “İltizam
Sistemi” denirdi.
İstanbul’un Fethi (29 Mayıs 1453)
İstanbul’un Fethinin Nedenleri
1- Osmanlı Devletinin Anadolu ve Rumeli’deki toprakları
arasında kopukluk olması. (Siyasi)
2- Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda ilerlemesi sırasında
Bizans’ın arkada tehlike oluşturması. Osmanlı topraklarına
saldırması. (Askeri)
3- Bizans’ın şehzadeleri kışkırtarak Osmanlı devletinde iç
karışıklıklara neden olması. (Siyasi)
4- Bizans’ın diğer Anadolu beyliklerini Osmanh devletine karşı
kışkırtması. (Siyasi)
5- Bizans’ın Avrupa devletlerini Osmanlı devletine karşı
kışkırtması. (Siyasi)
6- İstanbul’un kara ve deniz ticareti açısından önemli bir
konumda olması. (Ekonomik)
7- Hz Muhammed’in İstanbul’u fethedecek olan komutanı
kutlamış olması. (Dini)
10
İstanbul’un Fethi İçin Yapılan Hazırlıklar
Osmanlı Devleti:
1- Boğazın Avrupa yakasına ( Boğazdan İstanbul’a gelebilecek
yardımları engellemek için) Boğazkesen Hisarı yapıldı.
2- Surları yıkmak için büyük toplar döküldü.
3- Balkanlardan Bizans’a gelecek yardımları engellemek için
Balkanlara bir ordu gönderildi.
4- İstanbul’a denizden gelebilecek yardımları engellemek için
bir donanma hazırlandı.
SINIRLAR GENİŞLİYOR
Osmanlı Devleti İstanbul'un fethinden sonra sınırlarını
her yönde genişletmeyi sürdürmüştür.
Fatih döneminde;
Sırbistan, Mora, Eflak ve Boğdan, Bosna - Hersek Osmanlı
topraklarına katılmıştır.
Venediklilerle yapılan savaşlar kazanılmış ve Arnavutluk
fethedilmiştir.
Akkoyunlularla yapılan Otlukbeli Savaşı kazanılmıştır
(1473). Böylece Osmanlı Devleti'ni tehdit eden bir güç etkisiz
hale getirilmiştir.
1475 yılında Kırım Osmanlı Devleti’nde Bağlanmıştır. Böylece
Karadeniz bir Türk gölü olmuştur.
II. Bayezit döneminde
Venediklilerden Adriyatik kıyılarındaki Modon, Koron, Navarin
ve İnebahtı kaleleri alınmış, Mora'nın fethi tamamlanmıştır.
Bizans
*Haliçin ağzı zincirlerle kapatıldı
*Surlar onarıldı
*Papa ve diğer Avrupa devletlerinden yardım istendi.
Not: Fatih Sultan Mehmet, 6 Nisan 1453’te kuşattığı
İstanbul’u 29 Mayıs 1453’te aldı
Yavuz döneminde
Trabzon'da sancakbeyi olan Yavuz Sultan Selim, Safeviler'in
Anadolu'daki faaliyetleri karşısında babası II. Bayezid'in
mücadelesini yetersiz bulmaktaydı. Yavuz, babasına karşı
ayaklandı. Yeniçerilerin desteği ile padişah oldu.
OSMANLI - İRAN İLİŞKİLERİ
II. Bayezid döneminde Osmanlı - İran ilişkileri, Safevilerin
Anadolu'daki Şii faaliyetleri yüzünden bozulmuştu.
Yavuz Sultan Selim, tehlikenin İran'dan geleceğine inandığı
için İran üzerine yürüdü.
Şah İsmail ile 1514'te yapılan Çaldıran Savaşı'nı Yavuz
Sultan Selim kazandı.
Bunun sonucunda;
a) Doğu Anadolu, Tebriz ve Güneydoğu Anadolu Osmanlı
hakimiyetine geçti.
b)Yavuz, İran seferinden dönerken Turnadağı Savaşı ile
Dulkadiroğulları Beyliği’ni ortadan kaldırdı.
NOT: Böylece Anadolu Türk birliği kesin olarak sağlandı.
İstanbul’un Fethinin Sonuçları:
Türk Tarihi Açısından:
1-Osmanlı Devletinin Anadolu ve Rumeli’deki topraklan arasında
bütünlük sağlandı. (Siyasi)
2-Karadeniz ticaret yolu Osmanlı kontrolüne geçti. (Ekonomik)
3-II. Mehmet “Fatih” unvanı aldı.
4-İstanbul Osmanlı Devletinin yeni başkenti oldu. (Siyasi)
5- Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda ilerleyişi kolaylaştı. (Askeri)
6- Devlet’ten İmparatorluğa geçildi. (Siyasi)
7- Osmanlı Devleti’nin İslam dünyasındaki itibarı arttı. (Dini)
OSMANLI - MEMLÜK İLİŞKİLERİ
Mısır Seferi'nin Nedenleri
• Türk - İslam dünyasının siyasi lideri olma mücadelesi
• Fatih'ten beri süregelen Hicaz su yollan meselesi
• Osmanlı ilerleyişini durdurmak için Memlükler'le Şah İsmail
arasında ittifak yapılması
• Yavuz Sultan Selim'in Baharat Yolu'nu ele geçirerek devleti
ekonomik yönden güçlendirmek istemesi
• Bu nedenlerle sefere çıkan Yavuz Sultan Selim, Memlûk
Ordusu ile Mercidabık Savaşı'nı (1516) yaptı. Savaşı Osmanlı
Devleti kazandı.
Bu savaşla;
• Suriye, Filistin ve Lübnan Osmanlı topraklarına katıldı.
• Bir yıl sonra Yavuz sultan selim orduları ile Sina Çölü'nü
geçerek Mısır'a girdi. Memlûk ordusu ile yapılan Ridaniye
Savaşı'nı (1517) kazandı. Kahire'ye girerek Memlûk Devleti'ne
son verdi.
Dünya Tarihi Açısından
1-Bizans Devleti (Doğu Roma İmp.) tarihe karıştı. (Siyasi)
2-Ortaçağ kapandı Yeniçağ başladı.(Kültürel)
3-Surların top gülleleri ile yıkılabileceği anlaşıldı. Avrupa’da
derebeylerine ait şatolar yıkıldı. Feodalite zayıfladı, merkezi
krallıklar güçlendi. (Siyasi)
4-Doğu ticaret yolları (İpek ve Baharat Yolu) Türklerin eline
geçince Avrupalılar yeni ticaret yolları aramaya başladılar. Böylece
Coğrafi Keşifler başlamış oldu. (Ekonomik)
5- Fetih’ten sonra İtalya’ya kaçan Bizanslı bilginler ve sanatçılar,
Rönesans’ın başlamasında etkili oldu. (Kültürel)
Fatih Sultan Mehmet’in Anadolu’da Yaptığı Fetihler
1- Amasra Cenevizlilerden alındı. (1459)
2- Sinop İsfendiyar oğullarından alındı. (1460)
3- Karadeniz’de önemli bir liman olan Trabzon alındı. (1461)
Böylece Trabzon Rum İmparatorluğuna son verildi.
4- Akkoyunlu Devleti ile 1473 yılında Otlukbeli Savaşı yapılarak
son verildi. Doğu Anadolu’nun güvenliği sağlandı.
Mısır Seferi'nin Sonuçları
• Memlûk Devleti sona erdi. Böylece Türk - İslam dünyasının
liderliği Osmanlılara geçti.
• Suriye, Filistin, Mısır, Hicaz Osmanlı topraklarına katıldı.
Osmanlı sınırları Kuzey Afrika'ya kadar ulaştı.
• Halifelik kurumu Osmanlılara geçti.
• Hicaz Emirliği Osmanlılara bağlandı.
• Baharat Yolu'nun denetimi Osmanlılara geçti.
• Venedikliler Kıbrıs için Memluklulara ödedikleri vergiyi
Osmanlı Devleti'ne ödemeye başladılar.
UYARI: Bu sırada Portekizlilerin Ümit Burnunu keşfederek
Hindistan yolunu bulmaları üzerine Osmanlı Devleti Baharat
Yolu'ndan istediği sonucu elde edemedi
Fatih Sultan Mehmet Dönemindeki Diğer Gelişmeler:
1-İlk Altın Osmanlı parası Fatih zamanında basılmıştır. Bu olay bize
Osmanlı ekonomisinin çok güçlü olduğunu gösterir.
2- Divan teşkilatına Sadrazam (Vezir-i Azam başkanlık etmeye
başladı.
3- İstanbul’da Sahn-ı Seman Medresesi açıldı.
4- Topkapı Sarayı yapıldı.
5- Cülus bahşişi geleneğini başlattı.
6- Saraydaki Enderun Mektebi yapıldı.
11
DENİZLERDE MÜCADELE
Denizcilik alanında ilk adımı atan Çaka Beydir. Osmanlı Beyliği bir
süre sonra ele geçirdiği beyliklerin gemi ve denizcilerini kullanarak
denizlere açıldı.
Dönemlere göre Osmanlı Denizciliğinin Gelişimi
Orhan Gazi(1326-1362):
Bu dönemde Osmanlı Devleti denizci bir beylik olan
Karesioğullarını topraklarına katarak bu beyliğin donanmasından
faydalanıldı.
Yıldırım Bayezid(1389-1402):
Bu dönemde Gelibolu, Osmanlı donanmasının üssü oldu. Burası
tersane olarak kullanıldı.
Fatih Sultan Mehmet(1451-1481):
1- Ege adalarının alınması(Taşoz, İmroz, Limni, Bozcaada,
Gökçeada, Semadirek, Midilli, Eğriboz) (1456-1470) Bu fetihler
sonunda Ege kıyıları ve boğazların güvenliği sağlandı.
2- Kırım alındı. (1475) Böylece Karadeniz bir Türk Gölü haline
geldi.
3- İtalya’daki Otranto şehri ele geçirildi. (1480) Ancak kısa bir
süre sonra kaybedildi.
4- 1479 yılında Adriyatik Denizindeki Zanta, Ayamavra ve
Kefalonya adaları alındı.
5- Venediklilerle savaşıldı. (1463-1479). Bu savaşlar sonunda
yapılan anlaşmayla Venediklilere Karadeniz ve Ege Denizinde
ticaret yapma hakkı verildi.Bundaki amaç Karadeniz ticaretini
yeniden canlandırmaktır.
Kanuni döneminde
Batıda
Macaristan'dan Belgrat alınmıştır. Belgrat Balkanlardan Orta
Avrupa'ya geçen yol üzerinde çok önemli bir konuma sahipti. Bu
nedenle Osmanlıların Orta Avrupa'ya yapacağı seferler için
önemli bir askeri üs haline getirilmiştir.
Macarlarla yapılan Mohaç Meydan Savaşı (1526) büyük bir
zaferle sonuçlanmıştır. Bu zafer sonucunda Macaristan Osmanlı
egemenliğine alınmıştır. Mohaç zaferi aynı zamanda Fransa kralı
Fransuva'nın da Şarlken'in baskısından kurtulmasını sağlamıştır.
Bu gelişmeler uzun zaman devam edecek olan Osmanlı - Fransız
dostluğunun da başlamasına ortam hazırlamıştır. Osmanlı Devleti
Fransa'ya çeşitli ayrıcalıklar (kapitülasyonlar) vererek Avrupalı
devletlerin kendisine karşı bir güç birliği oluşturmasını
engellemiştir.
Kanuni döneminde Osmanlı Devleti, Avusturya ve Almanya'ya
da üstünlük sağlamış Osmanlı sınırları Viyana'ya kadar ulaşmıştır.
Ancak 1529'da Viyana kuşatıldıysa da alınamamıştır. Bu
dönemde Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında İstanbul
Antlaşması (1533) yapılmıştır. Bu antlaşma ile Avusturya,
Osmanlı Devleti'nin Macaristan'daki hakimiyetini ve yıllık vergi
ödemeyi kabul etmiştir. Bu durum Avusturya'nın Osmanlı
Devleti'nin üstünlüğünü kabullendiğinin göstergesidir.
II. Bayezid (1481-1512):
» Karadeniz kıyısında bulunan Kili ve Akkerman kaleleri alındı.
Böylece Kırım ile karadan bağlantı sağlanmış oldu.
» Venediklilerden Modon, Koron, İnebahtı ve Navarin kaleleri
alındı. (Mora Yarımadasında)
» Akdeniz'de faaliyet gösteren Türk korsanlarını devlet
hizmetine alarak donanmayı geliştirdi.
Yavuz Sultan Selim (1512-1520):
Donanmayı Genişletti. Barbaros Hayrettin Paşa Bu dönemde
Osmanlı hizmetine girdi.
Kanuni Sultan Süleyman (1520-1546):
1- Yavuz zamanında Osmanlı hizmetine giren Barbaros
Hayreddin Paşa'yı kaptanıderya yaptı. Osmanlı donanması
Akdeniz'in en etkili gücü oldu. Barbaros Hayreddin Paşa’nın
Osmanlı hizmetine girmesiyle Cezayir’in Osmanlı Devletine
bağlandı. 1533(Kaptan-ı Derya: Osmanlı Deniz kuvvetlerinin
başkomutanıdır. Aynı zamanda divan toplantılarına katılırdı.)
2- Rodos Şövalyelerinin Osmanlı ticaret gemilerine saldırması
üzerine Rodos’un alındı.( 1522) Böylece Anadolu, Suriye ve Mısır
ticaret yollarını güvenliği büyük ölçüde sağlandı.
3- Sakız adası alındı. 1566
4- Preveze Deniz Savaşı-(1538)
Türklerin Akdeniz’e hakim olmalarından rahatsız olan
Avrupalılar bir Haçlı donanması hazırladılar. Yapılan Deniz
Savaşını Osmanlı donanması kazandı.
Doğuda
Kanuni Döneminin önemli mücadele alanlarından biride İran
Oldu.1534 Kanuni tarafından Irakeyn Seferi denilen sefer
yapıldı. Sefer sonunda Bağdat ve Irak alındı.
İran savaşları 1555 te imzalanan Amasya Antlaşması
(doğuda yapılan ilk anlaşma) ile sona erdi. Anlaşma
sonucunda Azerbaycan ve Irak toprakları tamamen Osmanlının
eline geçmiş oldu.Anlaşma1576 ya kadar sürdü
Anadolu’da
Osmanlılar Kuruluş ve Yükseliş dönemlerinde Anadolu'daki
Türk beyliklerini de egemenlikleri altına alarak Anadolu'da Türk
siyasal birliğini kurmayı başarmışlardır.
Osmanlı Fetihlerinin Sonuçları
* Ülke sınırları genişlemiştir.
* Devleti tehdit eden güçler etkisiz hale getirilmişti
* Yönetim birimi, yönetici, asker sayıları ile vergi gelirleri ve
bayındırlık harcamaları artmıştır.
* Farklı ırk, din ve kültürlerden insanlar egemenlik altına
alınmıştır. Bu durum Osmanlı Devleti'nin çok uluslu bir toplumsal
yapıya kavuşmasına, kültürel etkileşimin yaşanmasına ortam
hazırlamıştır.
* Anadolu'da Türk birliği kurulmuştur.
* Devletin ticaret yolları üzerindeki etkinliği artmıştır.
* Osmanlı Devleti'nin denizlerde egemenliği güçlenmiştir.
Bu zaferle Osmanlıların Akdeniz’deki hâkimiyeti
pekişti. Haçlı Donanmasına karşı kazanılan ilk zaferdir.
5-Hint Deniz Seferleri 1538-1553 Portekizlilerin
Kızıldeniz ve Basra Körfezinin girişini kapatarak Müslüman ticaret
gemilerini engellemeleri nedeniyle Hint Okyanusuna dört deniz
seferi düzenlendi. Yemen ve Aden’de bazı kalelerin alınmasına
rağmen Türk Denizcilerinin Hint Okyanusunu iyi tanımamaları ve
bu seferlere gereken önemin verilmemesi nedeniyle istenilen
sonuca ulaşılamadı.
6-Turgut Reis tarafından Trablusgarp İspanyollardan alındı.
(1551)
12
Sokullu Mehmet Paşa (1564-1579):
Kanuni’nin son zamanlarında sadrazamlığa getirilen Sokullu
Mehmet Paşa Kanuni, II. Selim ve III. Murat’a
Sadrazamlık yapmıştır. Başarılı çalışmalarından
dolayı bu döneme Osmanlı tarihinde
Sokullu dönemi denir.
1- 1566 tarihinde Sakız adası alındı.
2- Kıbrıs’ın Alınması 1571
"Osmanlı Devleti, özellikle Anadolu,
Suriye ve Mısır bölgelerine egemen
olduğunda, bu ülkeler için stratejik ve merkezi
bir üs konumunda olan Kıbrıs, Venedik'in
idaresindeydi. Kıbrıs kralı, zaman zaman Osmanlı aleyhine
kurulan ittifaklara destek vermiştir. Ayrıca Akdeniz de ticaret
gemilerini yağmalamışlardır. Bu nedenlerden dolayı Lala Mustafa
Paşa komutasındaki ordu Kıbrıs adasını fethetti
Sinop Baskını(1853):
Karadeniz ve Kırıma yağılan seferlerde bir üs olma özelliği
taşıyan Sinop 1853 yılında Ruslar tarafından basılmış ve buradaki
Osmanlı donanması yakılmıştır. Bu baskın Osmanlı ve
müttefikleri ile Rusya arasında Kırım Savaşının çıkmasına neden
olmuştur.
İngiltere ve Fransanın desteğini alan Osmanlı Devleti savaşı
kazanmış Ruslarla 1856 yılında Paris Antlaşması(1856)
imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti bir Avrupa devleti
sayılmış toprak bütünlüğü Avrupalı devletlerin garantisi altına
girmiştir. Ayrıca Rusya Karadeniz’de donanma
bulunduramayacaktı.
4.KONU: OSMANLI’DA HOŞGÖRÜ VE BİRLİKTE YAŞAMA
KÜLTÜRÜ
Hoşgörü: Kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine
aykırı düşen görüşlere sabırla, hem de yan tutmadan katlanma
demektir. İzin verme, iyi karşılama anlamlarına da gelir.
Sosyal ilişkilerde bir tarafın, bazen farkında olmadan, , bazen
de bilerek diğer tarafa zarar verebilecek bir durum yaratması
durumunda, diğer tarafın bunu görmezden gelerek veya
cevabından vazgeçerek ödün vermek tahammülünü
(erdem)gösterebilmesidir. Tasavvuf’ta Mevlana hoşgörü'ye en
güzel örnektir. Hoşgörülü olmak insanlarla ilişki kurmanın en iyi
yoludur.
Osmanlı Devleti, farklı din ve ırktan birçok milleti kendi içinde
barındırmasına rağmen 600 yıl kadar yaşamayı ve bu toplulukları
Osmanlı Milleti adı altında bir arada tutmayı başarmıştır. Bundaki
en önemli etken izlediği hoşgörü politikasıdır.
Osmanlı Devletinde yabancılar birçok hakka sahipti.
Bunlardan Bazıları;
* İnançlarını ve kültürlerini rahatça yaşayabilirlerdi
* Gayrimenkul satın alabilirlerdi
* Kendilerini diğer insanlardan farklı hissetmezlerdi.
* Adalet konusunda Müslümanlarla aynı haklar sahiplerdi.
* Gayrimüslimler can ve mal güvenliğine sahiptiler
* Serbestçe ticaret yapabiliyorlardı vb..
Kıbrıs’ın fethiyle Doğu Akdeniz ticaret yollarının
güvenliği tam olarak sağlandı
3- İnebahtı Deniz Savaşı 1571: Kıbrıs’ın Osmanlılar
tarafından alınması üzerine Avrupalılar bir haçlı donanması
hazırladılar. Osmanlı donanması haçlı donanması tarafından
tamamen yakıldı. Osmanlı Devleti kısa zamanda yeni ve daha
güçlü bir donanma oluşturdu.
4- Girit’in Alınması:1575 te başlayan ve 24 yıl süren
kuşatmanın ardından Girit'in Osmanlı topraklarına katılması ile
(1699) Doğu Akdeniz'de Venedik'in yüzyıllardır süren
hakimiyetine son verilmiştir..
Not: Girit kuşatmasının 24 yıl sürmesi Osmanlı
donanmasının bozulmaya başladığını gösterir
5- Tunus İspanyollardan alındı. 1574
6-Lehistan Osmanlı Devleti’ne bağlandı. (1575
7-İspanyollarla yapılan Vadi-üs Seyl Savaşı sonunda Fas
alındı.1577
Not: Fas’ın alınmasıyla Kuzey Afrika’nın fethi
tamamlandı. Osmanlı Devleti’nin Atlas Okyanusuna kıyısı
oldu
Sokullu’nun Kanal Projeleri
a) Don-Volga Kanalı Projesi
Don ile Volga (İdil) nehirlerinin
birbirlerine en fazla yaklaştığı yerde
Karadeniz ile Hazar denizlerinin birbirlerine
bağlanması amaçlanmıştır.
Bazı Örnekler;
- 1492 yılında İspanya’da yok edilme tehlikesi yaşayan
Museviler, sultan II. Bayezit tarafından Osmanlı
topraklarına getirilmiş ve yerleştirilmişlerdir.
- 1908’de açılan Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında 130
milletvekilinin 80’i Müslüman, 50’si gayrimüslim idi.
Yukarıda belirtilen tüm bu noktalar Osmanlıdaki hoşgörüye
birer kanıttır.
b)Süveyş Kanalı Projesi
Akdeniz ile Kızıldenizi birbirine
bağlamaktır.
5.KONU: OSMANLI’NIN İLK BAŞKENTİ: BURSA
c)İzmit-Sapanca Kanalı Projesi: İzmit
Körfezi-Sapanca Gölü-Sakarya Nehri
üzerinden Karadeniz'e alternatif bir boğaz
açmayı düşünmüştü
Sonraki Dönemlerdeki Gelişmeler
Çeşme Baskını(1770):1768 de başlayan Ruslarla yapılan
savaş sırasında 1770 yılında Ruslar Çeşme/İzmir’e gelerek
Osmanlı donanmasını yakmış ve tüm gemilerimiz batmıştır.
Yaşanılan bu yenilgiden kısa bir süre sonra Ruslarla K.Kaynarca
Antlaşması imzalanmıştır Bu anlaşma ile Osmanlı Kırımın
bağımsızlığını tanımak zorunda kalmış ve Ruslara Karadeniz’den
geçiş hakkı vermiştir.
Çeşme Baskının yaşanmasından sonra dönemin hükümdarı
III. Mustafa, Baron Dö Todt isimli Fransız mühendisi donanmayı
iyileştirmesi için görevlendirmiş, Cezayirli Gazi Hasan Paşa
tarafından da1773 te Tersane Hendesehanesi adıyla bugünkü
Deniz Harp Okulu’nun temelini atmıştır. Bu olay nitelikli deniz
subaylarının yetiştirecek bir dönemin başalngıcı olmuş 1784 ten
itibaren Mühendishane-i Bahri Hümayün adını almıştır.
Ulu Camii
Bursa’nın en önemli tarihi
yapılarının başında Ulu
Camii geliyor. Yıldırım
Bayezid tarafından yaptırılan
caminin inşasına 1396 yılında
başlanmış olup yapı 1399
yılında tamamlanmıştır.
Caminin dış görünümü sade
sayılsa da iç görünümü etkileyicidir. Caminin her duvarında
Allah’ın birliğini ifade eden Arapça “vav” harfi yazılıdır.
13
Yeşil Camii
Bursa’nın Yeşil semtinde yer
alan Yeşil Camii, içinde
bulunduğu külliyenin önemli
bölümlerinden biridir. Caminin
kuzey cephesinde yer alan taç
kapıdaki Arapça kitabede yapının
mimarı olarak Hacı İvaz Paşa
gösterilmiş, yapım tarihi ise Aralık 1419 olarak belirtilmiştir.
Yapımına Çelebi Mehmet döneminde başlanan yapı 2. Murat
devrinde tamamlanmıştır.
Osman Gazi Türbesi
Osmanlı Devleti’nin kurucusu
olan Osman Gazi’nin Türbesi,
Tophane semtinde yer alıyor.
Osman Gazi; padişahlığı
döneminde, bir Bursa kuşatması
sırasında oğlu Orhan Bey’e şehir
içindeki kubbeli bir yapıyı işaret
ederek, öldüğünde buraya gömülmek istediğini vasiyet ettiği
söylenir. Bursa’nın fethinden sonra Osman Gazi, Gümüşlü
Kümbet adıyla anılan Sainte Elie adlı Bizans manastırının şapeli
üzerine yapılan türbeye gömülmüştür.
Yeşil Türbe
Yeşil Türbe, 1421 yılında
Yıldırım Bayezid’in oğlu Sultan
Mehmed Çelebi (I.Mehmed)
tarafından yaptırılmıştır. Yeşil
Türbe’de Sultan Mehmed Çelebi,
oğulları Şehzade Mustafa, Yusuf
ve Mahmut, kızları Sitti Hatun,
Selçuk Hatun, Ayşe Hatun ve dadısı Daya Hatun’a ait sekiz
sanduka bulunmaktadır.
Orhan Gazi Türbesi
1281-1362 yılları arasında
yaşayan ve Osmanlı Devleti’nin
ikinci padişahı olan Orhan
Gazi’nin mezarının bulunduğu
türbe Osman Gazi Türbesi’nin
hemen yanında yer alıyor.
Türbe, Bursa’nın fethinden önce
şehrin manastırı olarak kullanılan Sainte Elie manastırının bir
bölümü üzerine yapılmıştır.
Koza Han
Bursa, hanları ile de ünlü olan
bir şehrimiz. Hanların içinde en
çok bilineni ise Ulu Camii
yakınında yer alan Koza Han.
Han, 1491 yılında dönemin
Osmanlı padişahı 2. Bayezid
tarafından Mimar Abdül ula bin
Pulat Şah’a yaptırılmıştır. Günümüzde hanın üst katında ipek
ürünleri satan birçok dükkan yer alırken, alt katında ise
kafeteryalar yer almaktadır.
Bursa Saat Kulesi
Bursa’nın önemli
simgelerinden biri olan Saat
Kulesi, Tophane semtinde,
Osman Gazi ve Orhan Gazi
türbelerinin yakınında yer alan
park içinde yer alıyor. İlk olarak
Sultan Abdülaziz döneminde
yaptırılan saat zamanla yıkılmış ve yerine günümüzdeki saat
1905 yılında tekrar yapılmıştır.
Emir Sultan Camii ve Külliyesi
Şehrin en önemli
camilerinden olan Emir Sultan
Camii ve ve Külliyesi;
15.yüzyılda, Sultan Mehmed
Çelebi’nin hükümdarlığı sırasında,
Yıldırım Bayezid’in kızı Hundi
Fatma Hatun tarafından kocası
Emir Sultan adına yaptırılmıştır.
Irgandı Köprüsü
En dikkat çekici yapılardan
biri üzerinde arasta (çarşı)
bulunan Irgandı Köprüsü.
Köprü, 1442 yılında, Pir Ali oğlu
Tüccar Muslihiddin tarafından
Mimar Abdullah oğlu Timurtaş’a
yaptırılmıştır.
Floransa’nın Ponte Vecchio ve Venedik’in Ponte Rialto,
Bulgaristan’ın Osmanlı köprüleriyle birlikte Irgandı Köprüsü;
dünya üzerinde yer alan dört arastalı köprüden biridir.
Muradiye Külliyesi
1425-1426 yılları arasında
Sultan 2.Murat tarafından
yaptırılan şehrin en önemli dini
yapılarından biri olan Muradiye
Külliyesi; cami, hamam, imaret,
medrese ve türbelerden
oluşmaktadır. Külliyede yer alan
türbeler İstanbul’daki Eyüp Sultan ve Semerkant’taki Şah Zinde
türbeleriyle birlikte Türk-İslam Dünyası’nın en önemli
türbelerinden sayılmaktadır. Kanuni Sultan Süleyman’ın Konya’da
öldürttüğü oğlu Şehzade Mustafa’nın türbesi de burada yer
almaktadır.
Bursa Kent Müzesi
6 Osmanlı padişahına ait
balmumu heykelleri ve şehrin
topografik maketi gibi
materyallerle, Bursa’nın 700
yıllık bir dönem boyunca
yaşadığı değişim ve gelişimi
gözler önüne seren bir kültür
merkezi olan Bursa Kent Müzesi şehrin etkileyici
müzelerinden.
Bursa Kalesi
Bursa Kalesi ya da
günümüze ulaşan bölümü ile
Saltanat Kapısı, Bursa’nın en
tarihi yapılarından biri. M.Ö 7.
yüzyıl’da Bursa’nın yer aldığı
coğrafyaya yerleşen ve M.Ö. 327
yılında bağımsız bir krallık haline
gelen Bithynialıların; Bursa Kalesi’ni milattan önce 1. yüzyıl’da
inşa ettikleri düşünülen kalenin günümüzde ayakta kalan en
önemli ve en popüler bölümü görselde görülen Saltanat Kapısı.
Osmanlı Evi Müzesi
Bursa’nın Muradiye
semtinde, Muradiye Camii ve
Külliyesi’nin hemen karşısında
yer alan Osmanlı Evi‘nde
dönemin günlük yaşantısına
dair fikir sahibi olabilirsiniz.
14
Yıldırım Camii ve Külliyesi
Yıldırım Bayezid tarafından
1390’lı yılların sonlarına doğru
yaptırılan Yıldırım Camii ve
Külliyesi şehrin en önemli tarihi
yapılarından biri. Külliyede yer
alan birçok yapıdan günümüze;
cami, medrese, hamam,
darüşşifa ve türbe kalmıştır.
Ticaret, Osmanlı ile Avrupa devletleri arasındaki etkileşimi
daha da arttırdı. Birçok ürün bu sayede Avrupa’da kullanılmaya
başlandı. Osmanlı’da halı, madenî ve seramik eşyalarda
kullanılan lale figürü özellikle Hollanda’da büyük ilgi
gördü.
Avusturya elçisi Busbecq‟in (Busbek) İstanbul’dan Avrupa’ya
taşıdığı lale, Hollanda’da “Türklerin Lalesi” olarak yaygınlaştı.
Zamanla bir tutkuya dönüşen lale yetiştiriciliği sanata da yansıdı,
birçok Hollandalı ressamın eserine konu oldu.
Cumalıkızık Köyü
Osmanlı sivil mimarisinin en
muhteşem örneklerini günümüze
ulaştıran köyde, toplam 270 adet
Osmanlı dönemi evi
bulunmaktadır.
LALE DEVRİ (1718-1730):
1718 Pasarofça Antlaşması’ndan 1730 Patrona Halil İsyanı’na
kadar süren, zevk ve eğlencenin hakim olduğu, lalelerin simge
haline geldiği döneme lale devri denmiştir.
Dönemin padişahı III. Ahmet’tir.
Bu dönemde:
İbrahim Müteferrika ve Sait Efendi tarafından ilk matbaa
açıldı.
Yalova’da kağıt fabrikası açıldı.
Büyük şehirlerde kütüphaneler açıldı.
İstanbul’da kumaş fabrikası ve çini imalathanesi açıldı.
Yeniçerilerden itfaiye örgütü oluşturuldu.
Avrupa’nın büyük kentlerine geçici büyükelçilikler açıldı.
İlk defa çiçek aşısı uygulandı.
Yerli malı kullanımına önem verildi.
6.KONU: OSMANLI-AVRUPA ETKİLEŞİMİ
Osmanlı Devleti ile Avrupa devletleri önce savaş
meydanlarında karşılaştılar. Savaşlar siyasi ilişkilere, siyasi
ilişkiler ticari ilişkilere, ticari ilişkiler de kültürel olarak
iki uygarlığın etkileşimine neden oldu. Osmanlı kültürü
Avrupa’yı, Avrupa kültürü de Osmanlı’yı etkiledi.
Türk Modası
Osmanlı Devleti ile Avrupa devletlerinin etkileşiminde elçilerin
önemli katkısı oldu. Özellikle Osmanlı elçilerinin ziyaretleri
Avrupa’da büyük yankı uyandırdı. Ziyaretler ile kültür ve sanat
alanında Osmanlı esintileri Avrupa’ya yayıldı.
Yine XVII. yüzyılda Fransa’ya elçi olarak gönderilen Süleyman
Ağa ve maiyeti kısa sürede halkın hayranlığını kazandı. Maskeli
balolarda Türk kültürünü yansıtan elbiseler giymek moda oldu.
Süleyman Ağa evini halılar, minderler, divan adıyla meşhur
olacak sedirler, gül suyu kokan eşyalar ile döşedi ve evi büyük
ilgi gördü. Avrupa’da Alla Turka (Türk Usulü) denilen Türk
Modası başladı.
XVIII. (18.) YÜZYIL ISLAHATLARI
Bu dönemde Osmanlılar
Avrupa’dan geri kaldıklarını
kabullenmişler ve bu geriliğin
nedenleri ile ilgili çareler
düşünmüşlerdir. Fakat bulunan
çareler ve alınan önlemler dar
bir çevreyle sınırlı kalmış,
yüzeysel olmaktan öteye
gidememiştir. Avrupalılaşarak onların bilimini almaya çalışan bazı
kişiler, tutucular ve çıkarları uymayan bazı kişiler tarafından feci
şekilde öldürülmüş, dönem kanlı ayaklanmalara sahne olmuştur.
Türk müziği
XVII. yüzyılda Evliya Çelebi’nin de yer aldığı Osmanlı elçilik
heyeti Viyana’ya doğru yola çıktı. Şehre büyük bir kalabalık
hâlinde mehter takımı ile girdi. Osmanlı heyetini izleyen halk
şaşkınlık ve hayranlık içindeydi. Böylece Osmanlı müziği
Avrupa’da tanınmaya başladı.
Mehterden etkilenen Beethoven, Mozart gibi
müzisyenler eserlerinde Türk müziği nağmelerine yer
verdiler. Mozart’ın “Türk Marşı” Beethoven’ın “Büyük
Senfoni” adlı eserleri buna güzel bir örnektir.
I. Mahmut Islahatları ( 1730 – 1754)
Bu dönemde askeri alanda ilk defa yenilik yapıldı.
Topçu ve humbaracı ocakları düzenlendi.
Orduda, takım, tabur, bölük ve alay kavramları getirildi.
Subay yetiştirmek için kara mühendishanesi açıldı.
Halk kütüphaneleri açtı.
Zeamet ve tımar sistemini yeniden düzenlemek için
kanunlar çıkarttı.
III. Mustafa Islahatları ( 1757 – 1774)
Ekonomik alanda tedbirler alındı.
Topçu ocağı yeniden düzenlendi.
Deniz subayı yetiştirmek için deniz mühendishanesi açıldı.
Gemi yapımına önem verdi.
Avrupa’daki tıp ve astronomi alanındaki bazı kitapları
Türkçeye çevirttirdi.
Türk kahvesi
Süleyman Ağa içtiği kahve ile de ilgi odağı oldu. Böylece
kahve Fransa’da yaygınlaştı. İngiltere’de de moda hâline gelen
kahvenin tüketildiği Türk kahvehaneleri açıldı. Zaman içinde
kahvehaneler Avrupa’da sosyal hayatın vazgeçilmez unsurları
oldu. Kahvenin Türk usulüne göre tüketilmesi modası da
yaygınlaştı. Avrupalılar, Osmanlı topraklarından ülkelerine geri
dönerken kahve değirmenleri, kahve fincanları ve kaşıklar
getirdi. Günümüzdeki “Kafe” kültürü işte böyle ortaya çıktı.
I. Abdülhamit Islahatları ( 1774 – 1789)
Sürat topçuları adında yeni bir ocak kurdu.
Yeniçeri sayımı yapıldı.
Ulufe ticareti önlendi.
İstihkam okulu açıldı.
Türk sanatı
Avrupa’da, zenginler evlerinin bir odasını Türk köşesi olarak
Türk çinileri, halıları ve divanlarla süslemeye başladılar.
Türk kilim ve halı motifleri Avrupalı ressamların resimlerinde yer
aldı.
Günlük eşyalar dışında mimari alanda da Osmanlı
mimarisinin estetik unsurları Avrupa’da çeşitli eserlerde yer
almaya başladı. XVIII. yüzyılda Almanların inşa ettiği aşağıda
fotoğrafı bulunan ve Almanya sınırları içindeki Schwetzinger
(ġatzinger) Camisi Osmanlı mimarisine olan hayranlığı
yansıtır.
III. Selim Islahatları ( 1789 – 1807)
Islahatların genel ismi Nizam-ı Cedid’tir. Aynı zamanda
kurulan ordunun adı da Nizam-ı Cedid’tir.
 Nizam-ı Cedit adında yeni bir ordu kurdu.
 Ordunun masraflarını karşılamak için İrad-ı Cedit adında
bir hazine oluşturdu.
 Avrupa şehirlerine sürekli elçilikler açtırdı.
 Matba-i Amire adında devlet matbaası kurdu.
15
XIX. (19.) YÜZYIL ISLAHATLARI
Bu dönemdeki ıslahatlar diğerlerine göre daha köklü ve geniş
kapsamlıdır.
II. Mahmut Islahatları (1808 – 1839)
1826 yılında Yeniçeri Ocağını kaldırdı.
Asakir-i Mansure-i Muhammediye adında bir ordu kurdu.
1831 yılında ilk nüfus sayımı yapıldı.
Divan teşkilatı kaldırılarak bakanlıklar sistemi getirildi.
Takvim-i Vekayi adında ilk resmi gazete çıkartıldı.
İlköğretim zorunlu hale getirildi.
Avrupa usulünde eğitim yapan tıp ve harp okulu açıldı.
Avrupaya öğrenci gönderildi.
Polis ve posta teşkilatı kuruldu.
Tımar sistemi kaldırılarak memurlara maaş bağlandı.
Özel mülkiyet hakkı tanındı.
Devlet dairelerine resmini astırdı.
Giyim kuşam düzenlendi. (fes, ceket, pantolon..)
Osmanlıda Matbaa
Osmanlı Devleti’nde yaşayan Musevi ve Ermeni azınlıklar
1493’den itibaren matbaayı kullanarak kendi dillerinde kitaplar
basmışlardır.
Osmanlı Devleti, Lale Devri’nde Batı’nın ilerleyişini takip
etmek için Avrupa ülkelerine elçilikler açmış ve konsoloslar
atamıştır. Bunlardan biri olan ve Fransa’ya elçi olarak atanan 28
Mehmet Çelebi’den, Fransa’nın uygarlık, eğitim, askerî alandaki
gelişmeleri takip ederek rapor etmesi istenmiştir. 28 Mehmet
Çelebi’nin oğlu olan Said Mehmet Efendi, gelişmenin eğitimden
kaynaklandığına ve bunun için matbaanın gerekli olduğuna
inanmıştır.
Osmanlı Devleti’nde Türk matbaacılığının ortaya çıkmasında
önemli şahsiyetlerden biri İbrahim Müteferrika’dır. 1719 yılından
itibaren matbaacılıkla ilgilenen İbrahim Müteferrika, 1726 yılında
Matbaanın Gerekleri adlı bir dilekçeyle dönemin sadrazamı
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ile şeyhülislama başvurdu. Ancak
sadece din dışı kitapların basımı için izin alabildi. 1727 yılında
da Sait Efendi ile birlikte ilk Osmanlı matbaasını kurdu.
Matbaanın Osmanlı Devleti’ne geç gelmesinin
nedenleri;
1. Dinî tutuculuk,
2. Teknik nedenler,
3. Toplumun hazır olmaması,
4. Hattatlık mesleğinin yaygın ve geleneksel bir uğraş olarak
etkin olmasıdır.
Abdülmecid Islahatları
Tanzimat Fermanı: (1839) Bu ferman ile Osmanlı
vatandaşlarının can ve mal güvenliğinin sağlanması,
mahkemelerin açık hale getirilmesi, kanun önünde eşitliğin
sağlanması, vergilerin herkesin gelirine göre düzenlemesi ve
herkesin mal edinebilmesi gibi haklar sağlanmıştır.
Islahat Fermanı: (1856) Bu ferman ile Hıristiyan ve
Musevileri küçük düşürücü lafların kullanılmaması, azınlıkların
kilise ve okul açması, din ve mezhep özgürlüğünün tanınması,
herkese serbest ticaret yapabilme hakkı gibi haklar tanınmıştır.
Osmanlıda Gazetecilik
Matbaanın kullanılmaya başlamasıyla halkın hayatında
görülen önemli gelişmelerden biri gazetelerin yayımlanmasıdır.
Osmanlı’da yayımlanan ilk Türkçe Resmî Gazete Takvim-i
Vakayi’dir. Takvim-i Vakayi 1831 yılında haftalık olarak
yayımlanmaya başladı. Gazete iç haberler, dış haberler, askerlik
işleri, bilimler tayinler, ticaret ve fiyatlar bölümlerinden meydana
gelmekteydi.
Yayımlanma amacı ise halkı eğitmek, haber ve kanunların
duyurulmasını sağlamaktı. Ayrıca ülkeye gelen gemiler, dışarıdan
alınan ve dışarıya satılan ürünlere ait bilgilere de yer veriliyordu.
Gazete zaman içinde ülke içinde yaşayan farklı milletlerin de
okuyabilmesi için Arapça, Rumca, Ermenice ve Fransızca olarak
da yayımlanmıştır.
Ülkenin her bölgesinde dağıtılan bu gazeteyi başka Türkçe
gazeteler izledi. Gazete halkın yaşamında önemli bir yer edindi.
Osmanlıda Haberleşme
XIX. yüzyıl başlarında Avrupa’nın büyük bölümünde halkın
mektubunu gönderebildiği, gazetesini alabildiği postaneler
bulunmaktaydı.
Haberleşme alanında bir ıslahat yapılması gereği duyan
Osmanlı devlet adamları 1840‟da Posta Nezareti’ni kurdular.
İllere postaneler açıldı. Ülke sınırları içinde halkın mektup,
paket ve paraları düzenli bir Şekilde ulaştırılmaya başlandı.
Ayrıca gazete ve resmî evraklar da posta yoluyla ülkenin çeşitli
yerlerine ulaştırıldı.
Osmanlı Devleti de telgrafı 1854 yılında Kırım Savaşı
sırasında kullanmaya başladı. Telgraf, kısa sürede hatların
çekilmesiyle ülke içinde en önemli haberleşme aracı hâline geldi.
Osmanlıda Ulaşım
XIX. yüzyılda bilim ve teknolojinin büyük gelişme gösterdiği
Avrupa’da buharlı makinelere dayalı ulaşım araçları kullanılmaya
başladı. Buharlı gemiler ve trenler ulaşımı hızlandırdı ve
kolaylaştırdı. Osmanlı Devleti de bu teknik gelişmeleri
yakından izleyerek kendi topraklarında yaygınlaşması için çaba
gösterdi.
Osmanlı Devleti ilk buharlı gemiyi 1827 yılında
İngiltere’den satın aldı. İstanbul’da, ulaşımda kullanılan bu
gemilerin sayıları zamanla arttı. Ulaşım, düzenli hâle getirilerek
1851 yılında şirket-i Hayriye kuruldu. Şirket-i Hayriye,
vapurlarıyla İstanbul Boğazının iki yakasını birleştirdi. Kayıklarla
yapılan kısa mesafeli yolculuklar yerini konforlu ve hızlı vapurlara
bıraktı. Vapurlar sayesinde ulaşım kolaylaştı. Böylece
önemli yerleşim yerleri hâline geldiler.
II. Abdülhamid Islahatları
I. Meşrutiyet: (1876) Padişahın yetkilerinde kısıtlamalar
oldu. Halk ilk kez seçeceği temsilciler ile yönetime katılma hakkı
elde etti. Osmanlı Devleti ve Türk tarihinin ilk anayasası Kanun-i
Esasi yapıldı.
II. Meşrutiyet: (1808) I. Meşrutiyet’te kabul edilen Kanuni Esasi’de bazı değişiklikler yapılarak tekrar yürürlüğe sokuldu.
7.KONU: SEYAHATNAMELERDE OSMANLI KÜLTÜRÜ
Seyyah, gezmeyi görmeyi kendisine iş edinen kimselere
denir. Gezgin, turist.
Seyahatname, bir yazarın gezip gördüğü yerlerden edindiği
bilgi ve izlenimlerini anlattığı esere denir.
Seyahatnameler bir yerin bir kültürün bir devletin tanınması
için önemli kaynaklardır.
Seyyah denilince aklımıza ilk olarak Evliya Çelebi,
seyahatname denilince de Evliya Çelebinin Seyahatnamesi
gelmektedir. Evliya Çelebi gibi bizden seyyahlardan başka
Osmanlı topraklarını yabancı birçok seyyah ziyaret etmiştir.
Yabancı seyyahlar Türkler hakkında şu gözlemlerde
bulunmuşlardır.
 Türkler temizliğe önem verirler.
 Türkler misafirperverdir.
 Türk askeri çok cesurdur.
 Türkler yardımlaşma ve dayanışmaya önem verirler.
 Türkler hoşgörülüdür.
 Türkler gösterişten uzak bir yaşam sürerler.
 Türkler ailelerine çok önem verirler.
 Türkler arasında kavga, gürültü, küslüğe çok az rastlanır.
8.KONU: OSMANLI DEVLETİ’NDE TOPLUMSAL VE
EKONOMİK DEĞİŞİM
Osmanlı Devleti’nin Avrupa karşısında XVII. yüzyıldan itibaren
gerilemeye başlamasıyla devlet adamları bu duruma çareler
aradılar. XVIII. yüzyıldan itibaren gerçekleştirilen
ıslahatlarla Avrupa’daki kurum ve gelişmeler alınarak
ülkenin ilerlemesi yönünde çalışmalar yapıldı.
Islahatlardan en önemlileri haberleşme ve ulaşım alanındaydı.
16
Osmanlıda Demiryolları
Ulaşım alanında buharlı gemilerden sonra ikinci atılım demir
yolu yapımıyla gerçekleştirildi. 1856 yılında ilk demir yolu
hattımız İzmir ile Aydın arasında inşa edilmeye başladı. İlk
demiryolunun burada yapılmasında nüfusunun kalabalık
olması ve bölgenin ticaret potansiyelinin gelişmiş olması
önemli rol oynamıştı.
Zaman içinde Anadolu ve Rumeli topraklarında demir yolu
ağı genişledi. 1888‟de İstanbul’u Avrupa’ya bağlayan
demir yolu açıldı. “Orient Express” treni ile çok sayıda turist
İstanbul’a geldi.
Demir yolları sayesinde ulaşım kolaylaştı ve ucuzladı.
Bu sayede ülkenin yer altı ve yer üstü kaynakları ve ürünleri
tüketim bölgelerine taşındı, ihracat arttı.
Osmanlı Devleti’nde Bankacılık Faaliyetleri
1. Osmanlı Devleti’nde bankacılık faaliyetleri Tanzimat
Dönemi’nde başladı.
2. Bankacılık alanındaki faaliyetlerle bu dönemde yabancı
sermaye sahipleri ve Galata’da oturan gayrimüslimler
uğraşıyordu.
3. Osmanlı Devleti’nde ilk banka 1847 yılında İstanbul’da
Bank-ı Dersaadet adıyla kuruldu. (Osmanlı Devleti’nin bu bankayı
kurmaktaki amacı paranın değerini korumaktı.)
4. 1856’da merkezi Londra’da olan Bank-ı Osmani kuruldu.
1863’de bu bankanın adı Bank-ı Osmani-i Şahane (Osmanlı
Bankası) olarak değiştirildi.
5. Osmanlı Bankası’na, para basma yetkisi verildikten sonra
hem devlet bankası hem de ticari banka olarak faaliyetlerini
sürdürdü.
Osmanlı Bankası 2001yılında
Garanti Bankasına devredilmiştir.
Yeni Eğitim Kurumları ve Galatasaray Lisesi
Osmanlı Devleti hukuksal, siyasal ve sosyal alanda
gerçekleştirilecek yenilikleri yaşama geçirecek aydın kadrolara ve
bu kadroların yetiştirilmesi için, geleneksel eğitimin dışında
batılı programları da bünyesinde barındıran bir eğitim
kurumuna ihtiyaç duymaktadır. İstanbul’da daha ziyade
yabancıların ve gayrimüslim Osmanlıların devam ettiği çeşitli
okullar vardır ancak bunlar çoğunlukla yabancı devletlerin
denetimindeydi. Esas amaç Osmanlı Devleti’nin etkin olacağı
batılı eğitim kurumlarını oluşturabilmekti. Bu amaç
doğrultusunda 1 Eylül 1868’de Sultan Abdülaziz’in de
katıldığı bir törenle Mekteb-i Sultani adıyla yeni bir
kurum faaliyete geçirildi. Dönemin Paris Büyükelçisi Cemil
Paşa ile Hariciye Nazırı Fuad Paşa’nın çabalarıyla kurum
Fransa’daki lise eğitimine denk ve aynı kalitede öğrenci
yetiştirmeye başladı. Dersler ağırlıklı olarak Fransızca
okutulmaktaydı. 1908 yılında müdür Tevfik Fikret Bey’in
yaptığı yeniliklerle; ilk, orta ve lise için 3’er yıllık program
hazırlanarak eğitim süresini 9 yıla çıkartıldı.
Cumhuriyet döneminde Sultani yerine Galatasaray
Lisesi adını aldı. Genel kültür dersleri Türkçe verilmeye
başlandı. 1967 yılında okula kız öğrencilerde kabul edildi. 14
Nisan 1992 yılında Fransa Cumhurbaşkanı ile 8. Cumhurbaşkanı
Turgut Özal arasında imzalanan protokolle ilkokul ve üniversite
eğitimini de kapsayan Galatasaray Eğitim Öğretim Kurumu
hayata geçirildi. 1994 yılında yapılan yasal düzenlemenin
ardından Galatasaray Üniversitesi’ne dönüştürüldü.
6. Tanzimat Dönemi’nde Mithat Paşa’nın girişimleriyle
“Memleket Sandıkları” kuruldu.
7. Mithat Paşa tarafından “İstanbul Emniyet Sandığı” açıldı.
Bu kuruluşlar daha sonra bütün vilayetlere yaygınlaştırıldı.
8. 1888’de, ülke genelinde yaygınlaşmış olan
sandıkların görevini yürütmek, çiftçiye uygun
kredi vererek tefecinin elinden kurtarmak
amacıyla çağdaş finans kuruluşu olarak
Ziraat Bankası kuruldu.
Osmanlı Devleti’nin Para Politikası
1. İlk Osmanlı parası Osman Bey tarafından bastırıldı. (İlk
Osmanlı parası gümüştendi)
2. Osmanlı Devleti’nde ilk altın para II. Mehmet (Fatih)
döneminde bastırıldı.
3. Osmanlı ülkesinde 19. yüzyıla kadar sadece altın ve
gümüşten yapılmış madeni paralar kullanıldı. Bu paralardan altın
olanına “sikke”, gümüş olanına “akçe” denirdi.
4. Akçe Osmanlı Devleti’nde tedavülde (geçerli) olan bir para
olmakla birlikte piyasada geçerli diğer paraların değerini
belirlemede ölçek olarak kullanılırdı.
5. Osmanlılarda çeşitli zaman dilimlerinde, akçe, para, kuruş,
altın, mecidiye gibi paralar geçerli oldu.
6. Osmanlı Devleti’nde, 1839 yılında “kaime” adıyla ilk kâğıt
para bastırıldı.
7. Devlet ekonomik sıkıntıya düştüğü dönemlerde
bankalardan borç alarak iç borçlanmaya gitti.
8. 1844 yılında devlet darphanesi para basmakla yetkili olan
tek kuruluş haline geldi.
9. Sultan Abdülmecit döneminde “mecidiye” adı verilen
gümüş para bastırıldı. (Yüz kuruş bir Osmanlı lirası olarak tespit
edildi.)
10. Kapitülasyonlar ve Avrupa sanayinin gelişiminin
İzlenememesi Osmanlı Devleti’nde dıştan alımı (ithalatı)
artırırken dışa satışı (ihracatı) azalttı. Bu durum Osmanlı
parasının sürekli değer kaybetmesine neden oldu.
17
Download