. Avrupa Birliği Ülkelerinde Din-Devlet ilişkisi Hukuki Yapı 1 Din Eğitimi 1 Din Hizmetleri Editörler Ali Köse - Thlip Küçükcan istanbul 2008 Yayın No: 389 Sempozyumlar/Paneller- 5 Avrupa Birligi Ülkelerinde Din-Devlet ilişkisi Hukuki Yapı/Din EğitimVDin Hizmetleri Redaksiyon: Cengiz Şeker Kapak tasanmı: MimErnin Sayfa tasanmı: Ender Boztürk Baskı: TDV Yayın Matbaacılık ve Ticaret işlt?tmesi IŞBN 978-975-389-522-4 islam Araştinnalan Merkezi (iSAM) Altunizade icadiye Bağlarbaşı Cad. 40 Bağlarbaşı 34662 Üsküdar-istanbul Tel. (0216) 474 08 50 Faks (0216) 474 08 74 www.isam.org.tr Bu kitap; Türkiye Diyanet Vakti Mütevelli Heyeti'nin 17.05.2006 gün ve 1208/4 sayılı karanyla basılmıştır. Teblig ve müzakerelerin bilim, dil ve düşünce açısından sorumlulugu tebligci ve müzak_erecilere aittir. © Her hakkı mahfuzdur; istanbul, 2008 AB Hukuk Sisteminde Din ve Dini Cemaatler Prof. Dr. Silvio Ferrari Milan Üniversitesi 1. Giriş Bu makale şu temel soruya cevap aramaktadır: Avrupa Birliği'ne üyelik yapan bir devlet için, bu başvuru kabul edildikten ve müzakereler başladıktan soma din ve dini cemaatlerin hukuki durumu konusunda hangi beklentiler söz konudur? İç hukukta ne gibi düzenlemeler yapmak gerekir? Elbette ki her devletin kendi hukuk düzeni olduğundan ve AB'nin talepleri bu özel hukuk düzenine göre hayata geçirildiğinderi, buna kapsamlı bir cevap vermek mümkün değildir. Ancak AB hukuku ve dolayısıyla AB'ye giren herhangi bir devlet tarafından sağlanan hukuka bağlı şartlarla sınırlı olmak üzere bu soru kısmen de olsa cevaplanabilir. Bu sınırlar içinde bile, AB 'yi ve üye devletleri bağlayıcı özel ilişkiler nedeniyle de bu tür sorulan yanıtlamak kolay olmayacaktır. AB bir devlet değildir; ama sahip olduğu güç, devletlerin uluslararası bir kuruluşa normalde atfettikleri güçten çok daha fazladır. AB üye devletleri, dokunulmazlıklarının bir bölümünden vazgeçmişlerdir; bazı alanlarda devletlerin değil, AB'nin kararlan geçerlidir. Fakat birçok alan hala devletlerin sorumluluğundadır. Bunun sonucunda da, AB hukuku ile üye devletle~ hukuklan birbirine girmekte, birbirini etkilemekte, karmaşık bir yapı ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, AB hukuk düzenini net bir. şekilde tanımlamak kolay değildir. Bu konuda dikkate alınması gereken ikinci nokta şudur: üye devletler, AB'nin siyasi kontrolünü geniş ölçüde ele geçirmişler ve tartışma konusu olan meseleleri kendi isteklerine göre yönlendirebilmişlerdir. Bazı AB kararlan, ancak üye devletlerde hakim hukuki ve siyasi geleneklerin dikkate alınmasıyla tam olarak anlaşılabilir (Avrupa Anayasası'nın önsözünde Hıristiyan rtıirasına atıfta bulunulup bulunulmaması yönündeki ta.rtışmalar bu konuda iyi bir örnektir). başvurusu 17 AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi Dolayısıyla, başvurusu yapan bir devlet, AB taleplerini dolaylı yoldan üye devletlerin hukukianın da dikkate alınalıdır. Bu makaleniri ilk bölümü (2-4. alt başlıklar) dirı konusunda AB müktesebatının anlamını açıklamaya yöneliktir: Bunun içirı de, AB hukukunun konuyla ilgili kaynaklan tespit edilecektir. İkinci bölüm (5. alt başlık) üye devletlerin hukuk geleneklerinin AB'ye dolaylı etkilerine atıflar içerecektir. Bu iki bölümdeki irıcelemelere dayanan analizlerimiz ise "Sonuç" bölümünde (6. alt başlık) özet bir şekilde verilecektir. üyelik şekillendirebilecek 2. Avrupa Birliği Müktesebatı Bilirıdiği üzere AB'ye katılan devletlerin, AB'nirı tüm hukuk yapısını oluş­ turan müktesebatı 1 kabul etmeleri, uygulamalan ve yürürlüğe koymalan gerekmektedir. Ancak, Topluluk müktesebatını sadece anlaşmalar, AB kurumlan tarafından tesis edilen düzenleme ve yönergeler (direktifler), Avrupa Adalet Divanı (European Court ofJustice) kararlan olarak dÜşünmek yanıltıcı olabilir. Topluluk İnüktesebatının açık uçlu olma özelliği, Avrupa'nın üniterleşmesi ve AB ile üye devletler arasındaki güç dağılımının tarihi gelişimirıden kaynaklanmaktadır. Bu sebeple, AB kurumlannın doğrudan tesis ettiği hukukun yanın­ da, Topluluk müktesebatının oluşmasında rol oynayan diğer iki hukuk grubu da, üye devletlerin kendi hukukları ile uluslararası hukuktur. AB hukuk sistemirıirı karmaşık yapısına, insan hakları konusu iyi bir örnek oluşturur. AB Antiaşması'nın ('Iteaty on European Union-TEU) 6. maddesi şöyledir: "Avrupa Birliği, üye devletlerin de paylaştığı hürriyet, demokrasi, irı­ san hakları ve temel özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü prensipleri üzerine kurulmuştur. Avrupa Birliği, 4 Kasım 1950'de Roma'da imzalanan İnsan Hakları ve Temel Özgürlükleri Koruma Sözleşmesi, üye devletlerin· müşterek anayasal gelenekleri ve Topluluk hukukunun genel ilkeleriyle2 temirıat altına ı , 2 18 AB Antiaşması ('Iteaty on EU [TEU]} Madde 2: "Birlik, aşağıdaki hedefleri tesis edecektir: [...]AB müktesebatını tam olarak sürdürmek ve onu geliştirmek." Thpluluk müktesebatının tanımı AB hukuku tarafından yapılmamıştır, ancak Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine uygulanan Müzakere Çerçeve Belgesi (Lüksemburg, 3 Ekim 2005. Bu belgenin metni için bk.: http://www.deltur.cec.eu.int/ _webpub/docurnents/negotiation!EU_TR_negotiating_framework.pdf) aşağıdaki açıklamayı içerir: "Müktesebat, sürekli bir gelişim içindedir ve şunlan kapsar: (1} Birliğin dayandığı antlaşınalann içeriği, ilkeleri ve siyasi hedefleri; (2} Bu antlaşmalara göre kabul edilen mevzuat ve kararlar ile Avrupa Adalet Divanı'nın içtihadı. Birlik çerçevesi içinde aiınmış, yasal bağlayıcılığı olan veya olmayan, kurumlar arası antlaşmalar, kararlar, beyanlar, tavsiye kararlan ve yönlendirici ilkeler; (3} Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası çerçevesinde oluşturulan ortak eyleınler, tutumlar, bildiriler, kararlar ve diğer tasarruflar; (4} Adalet ve İçişleri Politikası çerçevesinde belirlenen ortak eyleınler, ortak tutumlar, imzalanan sözleşmeler, beyanlar ve diğer taSarrutlar; üye ülkeler tarafından v:eya Birlik ve üye ülkeler. arasında imzalanan Birlik faaliyetleri ile ilgili antlaşmalar. Bu taınınianıaya göre, topluluk müktesebatı, bağlayıcı olmayan hukuk kurallannı da kapsar; ancak bu makalede bu konu üzerinde durulmayacaktır. Avrupa Konseyi'nin (European Council} Haziran 1993'teki toplantısında, bu esaslar aşağıdaki şe­ kilde detaylandınlmıştır: "Üyelik, aday ülke kurumlarında Birlik içinde demokrasiyi, hukukun üs-. AB HUKUK SiSTEMiNDE DiN ve DiNi CEMAATLER 1 SILVIO FERRARI alınan temel haklara saygı gösterecektir." Dolayısıyla, AB'nin tanıdığı ve ya- . sal sisteminin gözetilmesini zorunlu kıldığı insan haklan şu temel unsurlardan türemektedir: (a) AB yasal hükümleri; (b) Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi (özellikle 9. maddesi) ; (c) AB üye devletlerinin müşterek anayasal gelenekleri. Bu mekanizma din özgürlüğü alanında da geçerlidir. Bu üç unsur, din özgürlüğü hakkının AB hukukuyla olan bağlantısını değerlendirirken de göz önüne alınmalıdır. Ancak, bu unsurlar aynı etkiye sahip değildir. Farklılık, din özgürlüğünün bireysel ve grupsal boyutları ayırt edildiğirıde ortaya çıkar. Her ne kadar bunlar tam anlamıyla ayırt edilemese de, birirıci boyut daha çok birey, ikincisi ise dini cemaatler üzerine odaklanmıştır. Avrupa Birliği müktesebatı her iki boyutu da kapsar; fakat bireysel din özgürlüğü aslen AB ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerince korunmuşken, grupsal din özgürlüğü üye devletlerin anayasal gelenekleri ışığında ele alınmalıdır. Bu etkileşim aşağıdaki şekilde görsel olarak ifade edilebilir: Din Alanında Topluluk Müktesebatı: Temel ögeler ve Etkileşim Biçimleri AB ontloşmolon; yasal düzenleme ve ~ yönergeler; Adalet Divonı kararlan · Bireysel din hürriyeti Devletler ile dini cemaatler Avrupa insan Haklan Sözleşmesi orasındaki ilişkiler Üye devletlerin onoyasolon Görüldüğü ·şekilde üzere, AB hukuk sisteminde din hürriyetinin konumunu doğru kavrayabilmek için Topluluk müktesebatınm bütün· unsurlan göz önünde bulundurıilmalıdır. tünlüğünü, insan hakianna saygıyı, azınlıklann korunmasını, işleyen bir piyasa ekonomisini, rekabet ve piyasa aktörleriyle başa çıkma gücünü garantileyecek bir Istikrarı gerekli kılar. üyelik, aday ülkenin üyeliğin siyasi, ekonomik ve parasal birliğe katılmayı da içeren yükümlülüklerini yerine getireceğini varsayar. Avrupa Konseyi, Kopenhag, 21-22 Haziran 1993. Başkanlık Karan (Metin için bk.: http://www.consilium.europa.eu/ueDocs!cıns_Data/docs/pressData/en/ed72921.pdf). 19 AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi 3. Bireysel Din özgürlüğünü Koroyan AB Sözleşmesi ve A vmpa İnsan Haklan Hükümleri AB Antiaşması (Treaty on European Union-TEU) madde 6/2'ye göre, Avrupa insan Haklan Sözleşmesi tarafından tanınmış bütün temel haklar, AB hukuk sisteminde genel hükümler olarak uygulanabilir. 3 Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi 9. maddesinin icra edilebilir hale gelmesini sağlayan bu madde bireysel ve grupsal din hürriyetine ilişkin problemlerle başa çıkabilmesi için AB hukukuna sağlam bir temel sunmuştur. Bu temel, Avrupa Topluluğu Kuruluş Antiaşması'na (Treaty Establishing the European Community [TEC]) sorıra­ dan e'klenen ve dine dayalı ayınmcılıkla mücadeleyi amaçlayan bir hükümle güçlendirilmiştir (madde 13): AB antlaşmalar hukuku farklı dini inanış veya itikatlan olan insanlara eşit muamele edilmesini (Avrupa İnsan Haklan Sözleş­ mesi'nin 14. maddesi uyarınca) teminat altına almış ve AB bazı yönerge ve düzenlemeleri ile bu prensibi, gelişmekte olan ülkelere yardım, işbirliği, istihdam vb. 4 alarılarda uygulamaya başlamıştır. Nihayet, tüm AB üye devletleri anayasalarında din özgürlüğünü temina.t altına alan en az bir madde bulunmaktadır. Bu maddeler Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'nin 9. maddesiyle uyumludur ve ortak bir anayasal geleneği şekillendirecek kadar homojendir. 5 Din ve dini cemaatlere dair AB kanunlar manzumesi, bu sağlam temelden yola çıkarak muntazaman gelişmiştir. Yönerge ve düzenlemeler, dirıin etkisinin görüldüğü vergi hukuku, hayvan kesimi, televizyon yayırılan, çalışma saatleri gibi çok çeşitli konularda bir veya daha fazla hüküm içerir. 6 Benzer görüşler Adalet Divanı içtihat Hukuku'na da uygulanabilir. 1976 tarihli "Prais Karan"nın7 da etkisiyle, bireyin dinini ifade etme özgürlüğü AB içtihat Hukuku'nda8 özenle hazırlanmış temel haklar kataloğuna girmiş ve takip eden yıl­ larda hareket özgürlüğü, haftalık tatil gürıleri ve istihdam gibi konularla9 ilgilenen Adalet Divanı, dine ve dini cemaatlere ilişkin çok sayıda karar vermiştir. 3 4 s 6 7 8 9 20 AB Antiaşması ('Iteaty onEU-Kısaca TEU) Madde 6/2'de Avrupa insc:ın Haklan Sözleşmesi'ne yapıian ·atfın gerçek manası ve kapsamı halen tartışmalıdır; bk. Jose carlos Moitinho de Almeida, La religion et le droit communautaire, in European Consortium for Church-State Research, Religions in European Union Law, Milano, Bruylant-Giuffre-Nomos, 1998, s. 10; Philippe Manin, L'Union europeenne. lnstitutions ordre juridique contentieux, Paris, Pedone, 2005, s. 490. Burıiann bir listesi için bk. Gerhard Robbers (ed.), Religion-Related Nonns in European Union Law, http://www.uni-trier.de/-ievr/EUreligionlaw/ Bk. bu makalenin 4. alt başlığı. Konuyla ilgili hükürrıierin bir derlernesi için bk. Gerhard Robbers (ed.), Religion-Related Nonns, Marea Ventura,La laicita nell'Unione europea. Diritti, mercato, religione, Torino, Giappichelli, 2001, s. 126-33. AAD, Dava No: 130/75, Prais v. Council [1976] E.C.R. 1589, parag. 6-19. Bk. Koen Lenaerts, Piet van Nufl'el, Robert Bmy, Constitutional law of the European Union, London, sweet and Maxwell, 2005, s. 737. Din ve dini cemaatleri ilgilendiren Avrupa Mahkemesi kararlarının bir listesi için bk.: http://www.uni-trier.de/-ievr/eng/eughe.htm#10-1976. Buniarın en önemlilerinin eleştirel incele~ AB HUKUK SiSTEMiNDE DiN ve DiNi CEMAATLER 1 SILVlO FERRARI AB hukuk sisteminde dini konular pek kapsamlı şekilde yer almaz. AB hukuku, din ile ancak iş hukuku, gümrük hukuku, veri koruma ve AB'yi ilgilendiren diğer bazı alanlar10 söz konusu olduğunda ilgilenmektedir. ful?acası din, genel anlamda AB'rıin yetk.irılik alanı dışında kalmakta, bu nederıle de AB'rıin bu konudaki görüşlerini dlif;erıleyen çok kapsamlı ve tutarlı bir hükümler kümesi bulunmamaktadır. AB antlaşmalarında 11 ulusal anayasalar veya irısan haklan sözleşmelerindeki gibi dini hükümler yer almaz. Zaten Avrupa Adalet Divanı'nın içtihatlarına baktığımız zaman da burılar arasında eline ilişkirı pek fazla karar olmadığını görürüz. Bu konudaki kararlar genelde ülkelerin kendi anayasa mahkemelerinden veya Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'nden çıkmaktadır. Bunurıla birlikte, AB kurumlan AB yetkirılik alanı dahilirıde bireysel din özgürlüğüyle ilgili problemierin ele alınabileceği hukuki mekanizmalardan da yoksun değildir. Dini cemaat ve grupların din özgürlüğü söz konusu olduğunda dumm farklı­ dır: AB kurumlan bu konuya pek girmek istemezler. Bu isteksizliğin temel nedeni, AB ile üye devletler12 arasındaki güç dağılımını düzerıleyen kurallardan kaynaklanmaktadır. Devletlerin kendi kimlikleriyle daha yakından ilişkili olan kültür ve eğitim gibi konular, üye devletlerin sorumluluğuna bırakılmıştır. AB bu konuda, Avrupa Topluluğu Kuruluş Antiaşması (TEC) 13 madde 5/2'de belirtildiği gibi, ancak tali bir rol üstlenen, koordinasyon sağlayan, tamamlayıcı ve destekleyici bir konumdadır. AB antlaşmalarında dinden bahsedilmez. Din, ulusal kimlik gibi ülkelere ait bir olgu_ olarak göriilür. Bu nederıle de kültür ve eğitim alanında uygulanan kriterler, muhtemelen daha geniş bir ölçekte, din alarıında da uygulanır. Nitekim, AB kurumlannın kültürel alana yönelik ilgisi dini alana yönelik olandan çok daha fazladır. AIDsterdam Antiaşması'nın 11 numaralı deklarasyonu bu yönelimi çok açık bir şekilde yansıtır: "AB, üye devletlerdeki kilise- 10 11 12 13 mesi için bk. Jose Carlos Moitifu'lo de Alıneida, La religion, s. 9-20; Louis-Uan Christians, Droit et religion dans le Traire d'Arnsterdarn. Une etape decisive?, in Yves Lejeune (coord.), Le Traire d'Arnsterdarn. Espoirs et deceptions, Bruxelles, Bruylant, 1998, s. 200-202. '!emel esas, Adalet Divaru taraiindan Udo Steyrnann v. Staatssecretaris van Justitie (dava no: 196/87, 5 Ekim 1988) davasında şöyle doğrulanrnışt:ır: "Avrupa Ekonomik Topluluğu çerçevesinde, din veya felsefe temelli bir topluluğa katılma, ekonomik bir faaliyet olarak kabul edilebildiği ölçüde Topluluk hukukunun uygulama alaruna girer. Avrupa Birliği'nin kapsama alaru genişlemiş olmasına rağmen, bu esas halen geçerlidir. Bk. Michel Puechavy, La protection des droits de l'hornrne dans !'Union Europeenne, in Adoraci6n castro Jover (ed.), Iglesias, confesiones y comunidades religiosas en la Union Europea, Bilbao, Universidad del Pais Vasco, 1999, s. 57. Bk. Sophie van Bijsterveld, Religions and Cornrnunity law: separate worlds and growing understanding?, in European Consortiurn for Church-State Research, Religions, s. 30-33. Birlik yetki ikamesi esasına göre, özel yetki alaruna girmeyen konularda, eğer öngörülen hedefler üye ülkelerce yeterince gerçekleştirilrnerniş ise Birlik bunlan gerçekleştirrnek için harekete geçer. Kültür ve eğitim alanında AB yetkileri için bk. Koen Lenaerts, Piet van Nulfel, Robert Bray, Constitutional law, s. 305-1 ı. 21 AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi ler ile dini dernek veya cemaatlerin ulusal hukuktaki. konumlanna saygı gösterir; bu konuda ön yargısızdır." Bu hükümden anlaşılan şudur: (a) AB, üye devletlerde mevcut kilise-devlet ilişkilerini belirleyen sistemleri standartlaştırmaya­ caktır. Kilise-devlet ilişkileri uluscil hukuklar tarafından düzenlenecektir: Dolayı­ sıyla Danimarka, devlet kilisesini; İtalya, papalık ile devlet arasında imzalanan antlaşmayı (Concordat); Fransa, din-devlet ayrımını, her birinin hukuk sistemi AB'nin şart koştuğu temel haklan ihlal etmediği sürece muhafaza edebilecektir. (b) AB, dini cemaatlerin bir üye devlette sahip oldukları hukuki statüyü ortadan kaldırabilecek nitelikte bir mevzuatı yürürlüğe koymayacaktır. 14 Bu taahhüdün sınırlan henüz kesirıleşmemekle birlikte, mesela istihdam konusunda eşit muameleye' işaret eden bir AB yönergesi bu sınırların neler olabileceği konusunda güzel bir örnek oluşturur: Dini cemaatlerin iş ve istihdam faaliyetlerine 15 eşit muamele zorunluluğu getirmek, bu cemaatlerin (en azından bir kısmının) bazı üye devlet hukukları tarafindan bahşedilmiş statülerini önemli ölçüde değiştirebilirdi. Bu nedenle, dini kururnlar bu yönergeyi uygulamaktan muaf tutulmuşlardır.1 6 11 numaralı deklarasyon, sınırlı bir hukuki değere1 7 sahip olsa da yetki ikamesi* (TEC madde 5), ulusal kimliklere saygı (TEC madde 6) ve üye devletlerin kültürel çeşitliliği (TEC madde 151) konularını ele alan bazı temel AB hukuk prensipleriyle uyurnludur. Bu deklarasyonun içeriği, AB Anayasası'nın yürürlüğe girmesiyle birlikte bağlayıcı bir mevzuat hükmüne dönüşecektir; çünkü AB Anayasası'nın 52. maddesi, 11 numaralı deklarasyonun içeriğini neredeyse harfi harfine tekrar etmektedif.18 14 15 16 17 18 22 Bu deklarasyon hakkında bk. Louis Leon Christians, Droit et religion, s. 214-23; R. Stot:z, Die Bedeutung der Erkliirung zum Status der Kirchen im Amsterdamer Vertrag, in österreichisches Arehiv für Recht und Religion, 46, 1999, s. 64-70. 27 Kasun 2000 tarihli ve 2000/78/EC sayılı, istihdam ve İŞ konusunda eşit muamele için genel bir çerçeve belirleyen Konsey Yönergesi. Yönergenin 4. maddesine göre "Üye devletler özellikle din veya inanca dayanan kiliseler ve diğer kamu kuruluşlan ya da özel kuruluşlarm İŞ faaliyetleri söz konusu olduğunda bir kiş_inin dinine ya da inancına dayanan farklı bir muamelenin, bu faaliyetlerin ya da bunlann gerçekleştirildigi bağlamm nite!igi dolayısıyla, kişinin dininin ya da inananın kuruluşun özellikleri açısından gerçek, meşru ve geJrekçeli bir iş şartı oluşturması nedeniyle, aynıncılık teşkil etmeyecegini öngören bu yönergenin kabui edildiği tarihte yürürlükte olan ulusal mevzuatlannı muhafaza edebilecek veya bu yönergenin kabui edildiği tarihte mevcut olan bu uiusal uyguiamalan içine alan yeni mevzuat öngörebileceklerdir. Bu farklı muamele üye devletlerin yasal hükümleri ve ilkeleri ile topluiuk hukukunun genel ilkeleri göz önünde buiundurularak uygilianacak ve başka bir nedenie aynıncılığa gerekçe teşkil etmeyecektir." Bk. S. Griller, D.P. Droutsas, G. Falkner, K. Forg6, M. Nentwich, The 'freaty of Amsterdam. Facts, Analysis, Prospects, Wien-New York, Springer, 2000, s. 171. Yetki ikamesi (subsidiarire) ilkesinin amacı, vatandaşa en yakın (en yararlı) karann, Topluiuk düzeyinde girişilecek faaliyetin yerel, bölgesel ve ulusal düzeydeki olanaklar açısından yerinde olup alınadığı sürekli şekilde denetlenerek alırunasını sağlanıakt.ır. Daha açık bir dille, bu ilke uyannca Avrupa Birliği, ancak kendi girişimi yerel, bölgesel veya ulusal girişimden dalıa etkin alacaksa harekete geçer. Bu ilke oranlılık ve gereklilik ilkeleri ile sıkı sıkıya bağlıdır. AB'nin girişimi, Antlaş­ ma'nın hedefine ulaşmak için gerekli olanın dışına çıkınanıalıdır (çev.). Bu madde hakkında bk. Gerhard Robbers, State and Church in the European Union, in (ed.), State and Church in the European Union, Baden-Baden, Nomos, 2005, s. 585-88. AB HUKUK SiSTEMiNDE DiN ve DiNi CEMAATLER 1 SILVIO FERRARI Sonuç itibariyle, AB hukukunun kilise-devlet ilişkilerine yönelik esaslı bir yaklaşımı olduğu söylenemez. Görünen o ki, kilise-devlet ilişkileri doğrudan doğruya ne AB hukuku (ki AB bu konuyla ilgili herhangi bir yasa çıkarma konusunda isteksizdir) ne de Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi (ki esas olarak bireysel din özgürlüğüyle ilgilenmektedir) tarafından düzenlenecektir. 4. Avrupa Birliği üye Devletlerinin Anayasal Gelenekleri ve Devletin Dini Cemaatlerle ilişkisi üye devletlerin ortak anayasal geleneklerinin anlanu ve temel haklann yorumunda Adalet Divanı'nın bunlan ne oranda dayanak olarak göreceği, hukukçular tarafından hala tartışılmaktadır. 19 Bu konuya ginneden önce cevaplanınası gereken bazı sorulan hatırlamakta yarar vardır: 'Dinler ve dirıi cemaatler konusunda AB üye devletlerinde anayasal gelenekler var mıdır?' 'Eğer varsa, bunlar nelerdir?' Bunlar AB kurumlan tarafından referans kabul edilebilecek ortak bir kilise-devlet ilişkisi modeli oluşturmaya yeterli midir? Kilise-devlet ilişkilerinde bir Avrupa modeli var mıdır? İlk bakışta, ulusal hukuk sistemleri büyük bir çeşitlilik arz etmektedir: Mesela bir devlet kilisesi olan veya kilise ile devletirı birbirinden ayrıldığı bir sistemi uygulayan ya da dirıi cemaatlerle ·sözleşmeler ve antlaşmalar imzalayan farklı devletler mevcuttur. Fakat bu çeşitliliğirı arka planında kilise-devlet ilişkilerini belirleyen ortak bir Avrupa kalıbı vardır. Bu kalıbı üç temel özellik ve bir öncü prensip şekillen­ dirmektedir ki, farklı şekil ve boyutlar halinde olsa da bunlan her üye ülkede görmek mümkündür.2o Söz konusu özelliklerin ilki din özgürlüğü konusunda bireysel haklann korunmasıdır. AB.devletlerirıin hem anayasalan hem de irnzaladıklan uluslararası sözleşmeler2 1 iki konuya odaklanan hukuki bir esas içerir: (a) Her vatandaşın başka diniere mensup olan (veya hiçbir dine mensup olmayan) diğer vatan19 20 21 Bu konuda bk. Marco Ventura, La laicitiı, s. 92-94. Avrupa modelinin detaylı bir incelemesi için bk. Silvio Ferrari, The European Pattern of Church and State Relations, in Comparative Law, v. 20, Tokyo, Nihon University, 2003, s. 1-24. Aym konu üzerinde diğer bakış açılan için bk. John T.S. Madeley- Zsolt Enyedi (eds.), Church and State in Contemporary Europe: The Chimera ofNeutrality, London, Frank cass, 2003; John T.S. Madeley, A Framework for t:p.e Comparative Analysis of Church-State Relations in Europe, in West European Politics, v. 26, n. 1, Jan. 2003, s. 23- 50; Marco Ventura, La laicitiı, s. 98-116; Francesco Margiotta Broglio, n fenomeno religioso nel sistema giuridico dell'Unione europea, in Francesco Margiotta Broglio, Cesare Mirabelli, Francesco Onida, Religioni e sistemi giuridici. lntroduzione al diritto ecclesiastico comparato, Bologna, Mulino, 1997, s. 114 ff. ; Veit Bader, Regimes of Governance of Religious Diversitiı in Europe: The Perlls of Modeling (Bu bildiri IMISCOE AIDsterdam toplantısında sunulmuştur, 26-28 Mayıs 2005). Avrupa Adalet Divanı'na göre, AB üyesi devletler tarafından imzalanan insan haldan konusundaki uluslararası sözleşmeler, AB müktesebatının biçimlenmesine katkıda bulunmuştur. Bk. Michel Puechavy, La protection, s. 63; Koen Lenaerts, Pietvan Nuffel, Robert Bray, Constitutionallaw, s. 737. 23 AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi daşlarla eşit bir şekilde inancını ifade etme hakkını ve inanç tercihinin politik ve medeni haklarını sınırlamamasını teminat altına almak; (b) Herhangi bir dini cemaatin mensuplarının bir araya gelme, inançlanrÜ tatbik etme ve devletin hukuk sistemi içinde yasal dini cemaat ve dernek kurmalanna izin vermek. 22 Elbette ki, münferit sistemlerdeki hukuki düzenlemelere bakıldığında, 23 din özgürlüğünün nasıl korunduğu (ya da korunmadığı) konusunda göz ardı edilemez farklılıklar su yüzüne çıkmaya başlamaktadır. Ancak bu farklılıklar sı­ nırlı kalmakta ve Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi içtihat Hukuku tarafından asgari düzeye indirilmeye çalışılmaktadır. Dolfiyısıyla, din özgürlüğünün AB'de ortak bir hedef olarak şekillendiğini ve komünizmin yıkılmasından sonra, Yaşlı Kıta'nın diğer bölümlerine de yayıldığını söylemek mümkündür. Söz konusu din özgürlüğü kavramının temelinde bireysel vicdani egemenlik, yani, hukuki zeminde2 4 hiçbir olumsuz sonuç doğurmamak üzere, her bireyin mutlak özgürlük ortamında kendi vicdanına uygun addettiği din veya inanç konusunda karar verme hakkı yatar: Doğu Avrupa'da olduğu kadar Batı Avrupa'da da, din değiştirenler, ateistler ve azınlıktaki bir dinin mensuplan, bütün vatandaşlada paylaştıklan eşit ve ortak politik ve medeni haklar konusunda, dini ve vicdani kanaatleri yüzünden herhangi bir kısıtlamayla karşılaşmazlar. Din özgürlüğü kavramı iki temel fikre dayanır: Birincisi, her birey bir dini benimseme hakkına sahip olduğu kadar, onu terk etme veya değiştirme hakkına da sahiptir: Bir dini cemaatten aynlan bir kimse (o cemaate doğuştan ait olsa bile), devletin her vatandaşı için teminat altına aldığı bir haktarı faydalanır. İkincisi, bir dini inanç ile bu inancın tatbik edilmesi birbirinden ayn şey­ lerdir. Din özgürlüğü uygulanırken Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'nin 9. maddesinde yer alan "kamu düzeni, sağlık veya ahlak, diğer şahısların hak ve özgürlüklerinin korunması" gibi kamu menfaatine yönelik değerler gözetilmelidir. Hareketlerinde, yazdıklarında veya söylediklerinde, bahsi geçen sınırlan ihlal eden bir dini cemaat mensubu, diğer şahıslar nasıl cezalandınlıyorsa aynen öyle cezalandırılır ve bu cezadan kurtulabilmek için dininin emirlerine itaat ettiği bahanesine sığınamaz. Ancak, özgürlüklerin bu şekilde sınırlandınlması, dini inanışın kendisini değil, yalnızca belirli birdinin tezahürlerini kapsar. Hiç kimse sadece dini bir topluluğa mensup olmaktari dolayı cezalandınlamaz. 22 AB üye devletlerinin hukuk düzenleri için bk. Lars Friedner (ed.), Religious entities as legal persons, proceedings of the conference of the European Consortium for Church and State Research (Höör, November 17-20, 2005). Hukuki kişilik kazanma hakkı konusunda bk. Avrupa Adalet Divanı'nın Sidiropolous and others v. Greece davası, Thmmuz 1o, 1998, parag. 40. 2 3 Bu farklılıklar için bk. Louis-Uan Christians, Droit et religion, s. 198-200. 24 Bu kuralın istisnalan vardır: Bazı ülkelerde -örneğin Danimarka veya İngiltere'de- en önemli devlet merciieri belli bir dini ikrar etmek zorundadır. Fakat bu gibi hükümler, kayda değer bir sembolik değer taşısa da, çok sınırlı sayıda iriSanı ilgilendirir. 24 AB HUKUK SiSTEMiNDE DiN ve DiNi CEMAATLER 1 SILVIO FERRARI AB ülkelerinde devlet ve din arasındaki bağlantının ikinci temel prensibi, devlet ve dini cemaatlerin karşılıklı özerkliğidir. Bir madalyonun iki yüzü gibi, bu iki prensip de birbiriyle çok yakından bağlantılı iki yön arz eder: Bir tarafta dini cemaatlerin doktrinel ve örgütsel özerkliği, diğer tarafta ise devlete dini bir çehre kazandırma teşebbüslerine karşı devletin sahip olduğu özerklik. Birinci açıdan ele alındığında, dini cemaatlerin bağımsızlığı ve özerkliği birçok AB ülkesi anayasasında teyit edilmiştir: Örneğin Polanya Anayasası'nın 25. maddesine göre "Devlet, kiliseler ve diğer dini organizasyonlar arasındaki ilişki, karşılıklı özerkliklere saygı ve kendi alanlarında karşılıklı bağımsızlık ilkelerine dayanmaktadır." Benzer düzenlemeler diğer birçok AB ülkesi anayasasında, 25 birçok devletin çeşitli dini cemaatlerle yapnuş olduğu antlaşma ve mutabakatlarda, 26 ulusal anayasa mahkemeleri27 ve Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi kararlarında da2 8 yer almaktadır. Ancak, bu durumda bile genel kurala bazı istisnalar getirilmektedir. Devlet kilisesinin tanındığı 29 ülkelerde dahi -ki bu durum özellikle Kuzey Avrupa için geçerlidir- söz konusu kilisenin piskoposu siyasi otoriteler tarafından belirlenmekte ve kilisenin din adamlan kamu görevlisi sayılmaktadır. Bu durum, dini cemaatlerin özerk konumlannın sınırlandınlması anlamına gelir: Ancak söz konusu durum ç6k az sayıda ülke (Danimarka, Finlandiya ve İngiltere) için geçerlidir. Dahası, devlet kilisesi sistemi tüm Avrupa'da gerilemekte30 ve söz konusu üç ülkede (Danimarka, Finlandiya ve İngiltere) dahi dini cemaatlerin özerkliği, genellikle kolektif din hürriyeti ilkesinin bir sonucu ve nihayetinde devlet otoritesinin durmak zorunda olduğu bir sınır sayılmaktadır. 25 örnek olarak bk. Almanya '!emel Hukuku'nun (Weimar Anayasası) 137. maddesi, İtalyan Anaya8. maddesi. İrlanda Anayasası'nın 44. maddesi, Portekiz Anayasası'nın 41. maddesi. (Weimar CUmhuriyeti 1919 ile 1933 arasında Almanya'yı yönetmiş olan cumhuriyetin adıdır. Bu dönem Alman tarihinde Weimar Dönemi diye bilinir [çev.]). Bu hüküınlerin açıklaması için bk. Roland Minnerath, La libertiı religiosa tra norme costituzionali e norme concordatarie, in Quademl di diritro e politica ecclesiastica, 1999/1, s. 87-96. örnek olarak bk. Macaristan Anayasa Mahkemesi karan 4/1993 (ll.2) (text in Balasz Shanda, Legislation on Church-State Relations in Hungary, Budapest, Ministry of Cultural Heritage, 2002, in particular sect. A (c). 153-55). Bk. the Hasan and Chaush v. Bulgaria davasındaki cümle, Ekim 26, 2000, ri. 62 (uygulama 30985/96), www.cmiskp.echr.coe.int/tkp 19 7/portal.asp?sessionld=820504&skin=hudoc-en&action=request. Diğer bir karar için bk: (Supreme Holy Council of Muslim Community v. Bulgaria, uygulama 39023/97, 16 Aralık. 2004;www.echr.coe.int!Eng/Press/2004/Dec/ChamberjudgmentSupreme HolyCounciloftheMuslimCommunityvBulgaria16122004.htrn). Mahkeme, "Dini cemaatlerin özerklikleri, demokratik bir toplumda çoğulculuk için vazgeçilmez bir unsurdur" şeklinde karar vermiştir. Bu ülkeler hakkında bk. H. Legrand, Les relations entre l'Egiise et l'Etat dans la tradition luthenenne allemande et nordique, in L'arınee canonique, XLIII, 2001, s. 25-46; Derek H. Davis, Religious liberty in Northern Europe in the Twenty-first Century, Waco, Baylor Univ., 2000. Bu makalenin daha sonraki sayfalarına bk. sası'nın 26 27 28 29 30 25 AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi Bu özerkliğin uygulamada ne anlama· geldiği ülkeden ülkeye değişmekle birlikte bu konuda iki belirgin eğilim bulunmaktadır: (1) Cemaatterin Doktrinel Özerklikleri: Cemaatler devletin herhangi bir müdahalesi olmaksızın kendi inanç sistemlerini özgür şekilde belirlerler. Bu özerklik türü hemen her yerde saygı görmektedir. Birçok ülkede (örneğin Almanya'da) dini cemaatler, örgütsel özerklikten faydalarurlar; kendi hukuki ve idari yapılanın oluşturabilirler. Hatta, dini cemaatler, normal olarak laik karakterli örgütlere koşulan şartlan yerine getirmekle mükellef değillerdir: örneğin, devlet ve laik örgütler arasındaki işbirliği genelde kendi iç sistemlerinin demokratik yapısına tabi iken, benzer bir koşul dini yapıya sahip örgütler için söz konusu değildir. Fikir özgürlüğü laik yapıdaki birçok sosyal grup dahilinde devlet tarafından teminat altına alınmışken, aynı güvence, muhalif bir şahsın sadece çekilme hakkının olduğu dini cemaatlerde söz konusu değildir. AB devletleri, dini cemaatlerin kapılannın eşiğinde durur ve eşikten içeriye ancak helirli ciddi durumlarda girer (örneğin cemaat içerisinde bir suç işlenmişse) . Tekrar edecek olursak, dini cemaatlerin inançlan ve dahili teşkilatıanmalan her halükarda kamu yetkililerinin kontrolünden arındırılmıştır. (2) Devletin Özerkliği: Dini cemaatlerin özerkliği, bir bakıma, günümüzde temelini yalnızca vatandaşların istekleri ve temel insan haklannın oluştur­ duğu, erkleri her türlü dinsel kontrolden uzak olan devletin özerkliğine benzemektedir. Bunun anlamı, devlet mevzuatının hazırlanmasında göz önünde buIundurulan prensip ve değerlerin, artık belirli birdinin kurallarına -vatandaş­ ların çoğurıluğu o dini benimsemiş olsa dahi- doğrudan atıf yapılarak ~­ lanmamasıdır. 19. yüzyılın başlangıcına kadar olan dönemdeki gibi, devletin hukuk vaz ederken belirli bir din öğretisine bağımlı olduğunu bildiren hükümlere artık yer olmadığını görmek için bugünün AB devletleri anayasalarına bakmak yeterlidir: Hala birçok anayasada yer alan, Thnn'ya, dineve dini cemaatlere yönelik atıflar, din özgürlüğünü sağlama ve devletle dini cemaatler arasındaki ilişkileri disiplin altına alma amacını taşımaktadır. J . Din-devlet aynşması, bu ikisinin işbirliği yapmayacaklan anlamına gelmez. Komünizmin çökmesinden sorıra, devletler ile dirıler arasındaki işbirliği, istisnai bir vakıa değil, sanki tüm Avrupa'da bir kural haline geldi. Bu işbirliği, farklı kapsamlarda ve farklı konularda, çeşitli hukuki şekillerde gerçekleşmiş olabilir; ancak, sıkı bir ayınının olduğu veya Fransa •daki gibi laiklik bayrağı­ nın dalgalandığı devletlerde dahi, bir tarafta kamu yetkililerinin, diğer tarafta dini cemaatlerin bulunduğu işbirliği sistemi sadece yürürlükte değil, aynı zamanda yükseliştedir. işbirliğine yönelik söz konusu eğilimi açıklayan iki neden vardır. Bir taraftan, dini veya dini olmayan bütün sosyal örgütlerle işbirliği yönündeki eğilim, 26 AB HUKUK SiSTEMiNDE DiN ve DiNi CEMAATLER 1 SILVIO FERRARI vatandaşlann mutabakatı ile kurulan modern Avrupa Devleti'nin genetik şif­ resine kazınmıştır. Devlet yönetimi sosyal gruplarla işbirliği halinde gerçekleş­ tirilmektedir: Dini cemaatler bu çerçevede yerlerini alnuşlardır ve devletler tıp­ kı diğer sosyal örgütlerle olduğu gibi bu cernaatlerle de işbirliği gerçekleştirme­ ye hazırdır. Diğer taraftan, devletler nazannda (kültürel ve ahlaki veya politik açıdan) dinler, toplumsal kaynaklar bakırnından önemli bir değeri korumaktadır: Küreselleşmenin yarattığı göreceliliğe karşı önemli bir kaynak oluşturur, teknolojik gelişmeleri kontrol edecek ahlaki yönelimleri belirler, istikrar ve sosyal uyumu desteklerler. Bu durum, birçok hukuk sisternirıde dirıin, sanat ve bilimle birlikte niçin kamusal güçler tarafından korunması ve teşvik edilmesi gereken kamu menfaatinin bir "uygarlaşrna unsuru" olarak kabul edildiğini açık­ larnaktadır. Modem devletin dini cernaatlerle işbirliğine olan rneyli, tesadüfi değildir. Dini toplurnun temelini oluşturan değerler ile sivil toplurnun temelini oluşturan değerler arasındaki uyum ne kadar fazlaysa, ikisi arasındaki işbirliği o kadar çok; tersi dururndaysa o kadar azdır. örneğin, hemen her devlet, doğrudan veya dalaylı olarak dini cernaatlere maddi destekte bulunur, ancak bu destek eşit olarak taksim edilmemektedir: Cernaatlerin bir kısmı fazla bir kısmı az destek görürken, diğerleri neredeyse hiç destek görmez. Birçok devlet, ulusal eğitim sisternirıde din öğretirnirıe yer verir. Ancak, bütün dinler öğretilrnernekte, öğ­ retilen diniere de eşit ağırlıkta yer verilınernektedir. Devletin çeşitli din veya cernaatlerle işbirliği, genellikle seçici ve kaderneli bir şekilde gerçekleşmektedir: İnanq:nlarını sivil toplurnun temelini oluşturan prensiplerle bağclaşacak şekilde davranmaya teşvik eden eski ve oturmuş dinler, yeni diniere veya farklı bir değer sistemini esas alan dini cernaatlere nazaran, devletle çok daha fazla işbir­ liği imkarn elde ederler. Ancak destek elde etmekte başansız olmak, baskı altında olmakla ayın şey değildir: Öğretiler dini bir cemaat tarafından icra edildiği ve rnensuplann teşvik edildiği davranışlar hukuki sınırlar clahilirıde kaldığı sürece, söz konusu öğreti ve davranışlar din özgürlüğü prensipleri tarafından korunur ve her ne şekilde olursa olsun aynıncılığa sebep olarak gösterilernez. Demokratik bir toplumda, idealleri ve hayat tarzlan nüfusun çoğunluğunun benimsediğinden çok farklı olanlar da vatandaşlık hakianna sahiptirler ve kamuoyunun tercihierirlin oluşmasına katkıda bulunurlar. Bu üç özellik -bireysel din özgürlüğünün korunması, dini cernaatlerin özerkliğine saygı, devletle dini örgütler arasındaki "seçici" işbirliği- kilise-devlet ilişkilerirıin Avrupa sisternirıdeki yapılanmasını tanımlamaktadır. öte yandan kilise-devlet ilişkisini yönlendiren temel bir prensip vardır. Bu prensip şu iki ana fikri banndırır: (a) Bir ülkede geleneksel olarak paylaşılan sosyal ve kültürel değerlere en uzak olan dini cemaatler dahi, varlıklarını sürdürmelerirıin yamnda gelişmelerine de imkan verecek bazı temel özgürlüklerden faydalanrna27 AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi lıdır; (b) Bu temel özgürlüklerin bütün cemaatlere verilmesiyle birlikte, devletin dini cemaatlerle olan işbirliğinde makul bir farklılaşmanın gerçekleşmesi kabul edilebilir bir durumdur. Bu yönlendirici prensibin nasıl uygulandığı ve haklarm tanımlanan iki alanda -özgürlük ve işbirliği alanlannda- nasıl taksim edildiği ulusal mevzuatlan ilgilendirir. Burada açıklamaya çalıştığırruz sistem, ancak bir paradigma veya ideal modeldir. Bu ideal model herhangi bir AB ülkesinde kusursuz olarak uygulanan bir model değildir. Fakat, her bir devlet kendine has özelliklere sahip olsa da, bu model AB Antiaşması'nın 6. maddesinde anılan "üye devletlerde müşterek anayasal gelenekler" ifadesine bir içerik kazandırmakta ve AB kururrılanna dini nasıl yomrrılamalan gerektiği konusunda yardımcı olmaktadır. "Melezleştirmek" ve "Türdeşleştirmek" Arasında: AB üyeliğinin Gizli Etkisi Anayasal gelenekiere atıfta bulunan AB Antiaşması'nın 6. maddesinin yanısıra, AB'de yer almanın daha dolaylı, ama daha etkili başka yollan da vardır ki, bu da üye devletlerdeki kilise-devlet ilişkilerini etkileyebilir. Siyaset ve sosyal bilimciler, AB devletlerinin kilise-devlet sisterrılerinin değiştiğirıin ve "dostane aynlık" 31 diye adlandınlan ortak bir zemine doğru kaydığının altını çizmektedirler. Aslında bu geçiş, halen kilise ve devletin katı bir şekilde bir arada olduğu ya da tamamen pyn olduğu devletleri ilgilendirmektedir. Bir yandan Fransa neredeyse bir yüzyıldır sürdürdüğü "devletin hiçbir dini tanımayacağı" yolundaki politikasını yumuşatma eğilimindedir ki, devlet okullannda din öğretmek veya mabet inşasını finanse etmek, artık "Fransız usulü laiklik" (la!cite ala française) ilkesine32 ihanet sayılmamaktadır. Diğer yandan devlet kilisesi sistemi ortadan kalkmakta ya da bunu uygulayan devletler tarafından köklü değişikliklere uğratılmaktadır: Mesela İsveç devlet kilisesi sistemini terk etti; Norveç de terk etmek üzeredir. Firılandiya'da33 bu sis' temin en temel özelliklerinden biri değiştirildi; İngiltere'de ise sürekli olarak tartışma konusudur. Eski komünist Avrupa ülkelerinde 34 devlet-kilisesi veya devlete dayalı kilise sistemi, dini geleneği Lutheryan olanlar arasında bile itibar 5. 31 32 33 34 28 Bk. Alfred Stepan, Religion, Democracy and the "Twin Tolerations", in Journal of Democracy, 11.4 (2000), s. 42. Bk. Rene Remond, La laicire n'est plus ce qu'elle etait, in Etudes, avril 1984, s. 439-448 ; Jean-Paul Wıllaime, Europe et religions. Les enjeux du XXI siecle, Paris, Fayard, 2004, s. 279-345. Finlandiya'da 2000 yılından itibaren, Lutheryan Kilisesi piskoposlan, artık devlet başkanı tarafın­ dan değil, kilise üyeleri tarafından seçilınektedir. Bk. Juha Seppo, Church and State in Finland, in European Journal for Church and State Research, 7, 2000, s. 214 and 8, 2001, s. 242 Bk. Silvio Ferrari, W. Cole Durham Jr., Elizabeth Sewell (eds.), Law and Religion in post-Communist Europe, Leuven, Peeters, 2003. AB HUKUK SiSTEMiNDE DiN ve DiNi CEMAATLER 1 SILVIO FERRARI görmedi. Bu konuda Avrupa'daki güçlü eğilim, "devletin taruması" veya "farklı dinlerin tescil edilmesi" gibi genelde dini cemaatlerle sözleşme (antlaşmalar, mutabakatlar, din temsilcileriyle müzakere edilmiş kanunlar) ilişkisiyle de bağ­ daştırılan çeşitli şekiliere doğru kaymaktadır. Bu dönüşümün ana nedeni, dini çoğulculuk anlayışının gelişmesi ve dinin Avrupa'da giderek güçlenmesidir: Avrupa'da dini gruplarm sayısının her geçen gün artması, dirıin siyasi ve sosyal önemini yerıiden kazanması, tüm dinlerin tanınmasını da (Fransa'da olduğu gibi), tek bir dine bağlı olmayı da (Kuzey Avrupa ülkelerinde olduğu gibi) zorlaştırmaktadır. Acaba AB, üye ülkelerin kilise-devlet sistemlerindeki bu dönüşüme katkı sağlayabilir mi? Ben, en azın­ dan iki sebeple, katkı yapabileceğini düşünüyorum. Birincisi, AB'ye girmek demek, bağlayıcı bir hukuki ilişkiler ağının parçası olmak demektir. Bu devletler arasındaki ilişkiler artmaktadır ve bu alışverişler sebebiyle her hukuk sistemi saflığını kaybetmeye ve melezleşmeye mahkum olarak kirlenmektedir. üye devletlerin hukuk sistemlerinin kilise-devlet ilişki­ leri konusunda ortak bir düzene doğru yol almalan da bu şekilde açıklanabilir. İkincisi, bir devletin, dokunulmazlığının bir parçasını AB için feda ettiğinde, halen kendisinin tam kontrolünde olan diğer büyük parça üzerinde oluşabilecek kopmalan engellemesi zordur. Tecrübeler göstermiştir ki, dirıle hiç ilgisi olmayan konularda AB kanunlan kilise-devlet ilişkilerinde beklenmeyen ve önceden tahmin edilemeyen etkilere sahip olabilir: AB hukukunun, üye ülke hukuklan üzerinde gizli, ancak yine de belirleyici "türdeşleştirici" bir etkisi vardır. AB 'ye katılan her ülke, AB üyeliğinin bir parçası olan bu melezleştirici ve türdeşleştirici etkileri dikkate almalıdır. 6.Sonuç AB Antıaşması'nın 49/1. maddesine göre "6/1. maddede düzenlenen esaslara saygı gösteren her Avrupa devleti AB'ye üyelik için başvurabilir." Tüm üye ülkelerde müşterek olan bu esaslar "özgürlük, demokrasi, insan hakianna ve temel haklara saygı ve hukukun üstünlüğü"dür. Bunlar, farklı kaynaklardan beslenen ve sürekli gelişim gösteren karmaşık ve dinamik kanunlar manzumesi olan "Topluluk müktesebatı"nın bir parçasıdır. Yeni bir devlet AB üyesi olduğurıda bu yaşayan mirası kabul etmeli ve yeni anayasal geleneklerin de Topluluk müktesebatının bir parçası olduğundan hareketle, bu mirasın değişi­ mine katkıda bulunmalıdır. Din hürriyeti ve devletler ile dini cemaatler arasındaki ilişkiler, açık hükümler getiren ancak farklı başvurular için açık kapı bırakan AB hukuk sistemi tarafından düzenlenmiştir. Böylece, her bir üye ülkenin çeşitliliği saygıyla karşı­ lanabileceği gibi müşterek yapıya bir katkı olarak da görülebilir. Aynı sonucu 29 AB ÜLKELERiNDE DiN-DEVLET iLiŞKiSi AB üyeliğinin gizli etkisi için de söyleyebiliriz: Bu etki alanı içerisinde üye devletler belirli bir modeli benimsemeye zorlanmazlar, ama onlara içinde çeşitli modellerin bulunduğu bir alan sunulur.' Din alanında veya devlet ile dini cemaatler arasındaki ilişkiler alanında Türkiye'nin farklılığı AB üyesi ülkelerininkinden daha belirgindir. Ancak, hiçbir şey bize bu farklılığın Topluluk yapısının bütününü zenginleştirici bir biçime sokulamayacağını düşündüremez. 30