Cihangir Mercan İSLAM’IN BAŞKA BİR YANI: MİHMANDAR Son zamanlarda İslam kimliği şiddet, ölüm ve katliamla özdeşmiş durumdadır. Ülkemize ve Batı ülkelerine yönelik terör saldırıları ve bunların sorumluluğun üstlenme biçiminde İslam dinine ait söylemler kullanılması buna sebebiyet vermiştir. Müslüman olan her birey şu an dünyada korkulan bir kişidir. Korku, bu bireylerin toplumdan dışlanmasına, damgalanmasına ve ötekileştirilmesine yol açmaktadır. Türkiye genel itibariyle Müslüman bir ülke olduğu için bu durumdan uluslararası platformlarda; ekonomik, sosyal ve politik açıdan zarar görmektedir. Yaşadığımız coğrafya gereği böyle bir kadere sahip olsak da; Müslümanlara karşı algıyı düzeltmeye en yakın ve Batı tarzı yaşam tarzına sahip bir ülke olarak üzerimize düşeni yeterince yapmıyoruz. İskender Pala’nın Mihmandar eserini okuduğumda birilerinin bu sorumluluğu alarak harekete geçtiğini fark ettim. Öncelikle kitabın konusunun İstanbul’u fethetme arzusuyla yanıp tutuşan Eyüp Sultan olmasına rağmen; kitapta İstanbul’un fethinin Hristiyanlara ait olmasından dolayı olmadığını belirtmeliyim. Yani başka bir deyişle, Eyüp Sultan, seksenine merdiven dayamış biri olarak; İstanbul’un başka bir ilahi dine sahip kişiler tarafından yönetildiği gerekçesiyle fethe çıkmamıştır. Bu şekilde bir motivasyonunun olmamasının sebebi İslam’ın katliam ve şiddet dini olmamasıdır. Eyüp Sultan’a bu cesareti veren Hz. Muhammed’in bir hadisidir ve hadis başlı başına işgalden ve katliamdan bahsetmiyordur: “Konstantinniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden emir ne güzel emir; onu fetheden ordu ne güzel ordudur.” Bu kitapta İslam bir kulun, bir elçi sayesinde, yaratıcıyla olan ilişkisini bence kurgusallaştırmıştır. Başkarakterin kurgunun ötesinde tarihi bir kişilik olması da eserin inandırıcılığını fikrimce artırmıştır. Eyüp Sultan bütün sefer boyunca inancından aşkla bahsetmiştir. İstanbul, ona göre İslam’ı daha fazla hissetmek için bir araçtır. Yazar; Eyüp Sultan’ın yolculuğu sırasında karşılaştığı Cihangir Mercan kişiler tarafından durumunun delilik, bilgelik, cahillik, kutsanmışlık olarak değerlendirilmesinden çekinmemiştir. Bu çok sesli anlatımda ilginç bir demokrasi adaptasyonu sezdiğimi söylemeliyim. İslam’ın ne kadar uygulanmaya geçirilemese de; öğretilerindeki sevgi ve hoşgörüden ötürü aslında demokratik bir inanç sistemi olduğu tartışılabilir. Ben kitabı okuduktan sonra bu fikrin aslında o kadar uçarı olmadığını düşünmeye başladım. İslam, şu anki hâlinden farklı olarak, sorgulayan ve sorgulamayı sevenlerin dini olduğunun altını çizmek istiyorum. Yine de İslam’ın bir nevi buyurmasıyla çıkılan bu fetih yolculuğunun şiddet ve katliamla sonuçlanacağını düşünmek mümkündür. Ancak savaşın dini ve ideolojik boyutunun kişiler ve kurumlar tarafından oluşturulduğunu unutmamak gerekir. Hz. Muhammed’in bu sözü müminleri harekete geçirecek kadar kuvvetli olmasına rağmen, nasıl harekete geçilmesi gerektiğini içermiyordur. Bu doğrultuda kişinin İstanbul’u fethetme biçiminin bütün İslam’a atfedilmesinin sığ bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Nitekim Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettikten sonra uyguladığı politika gurur ve onur vericidir. İşte tam da bu yüzden bu kitapların daha fazla okunup daha fazla yazılması gerektiğini düşünüyorum. İslam’ın itibarının düzeltilmesinin ancak bu yoldan geçtiğine inanıyorum. Sonuç olarak dünyanın pençesinden kıvrandığı terörü tanımlayan öğelerden birinin de İslam olması rahatsız edicidir. Bunu değiştirmek bizim toplumumuzun yaşadığı coğrafya ve insanlığa hizmet etme bağlamında sorumluluğudur. Edebiyat, sinema ve sanat bunun en iyi yoludur çünkü Batı bu tarz açıklamaların bireyselliğe dayandığı için samimiyetine daha çok inanmaktadır. Savaşın ve nefretin, damgalamanın ve öfkenin, ötekileştirmenin ve dışlamanın kimseye faydası yoktur. Düşman olmak aynı bütünün parçası olan canlılar için söz konusu olmamalıdır. Dünya tarihi düşmanlıkların yarattığı insan dışı uygulamalarla doludur. Artık insanoğlunun hata yapma lüksü kalmamıştır. Çünkü bir kez daha yaşanacak bir parçalanma herkesin sonunu Cihangir Mercan getirecek kadar kuvvetli ve benzersiz olacaktır. Bu fikirlerin savunucusu ya da karşıtı olsanız bile kitabı okuyarak düşünce sisteminizi sorgulamanız gerektiğini her şekilde inanıyorum. Ön yargının, şiddetin ve savaşın ancak bu şekilde önlenebileceğine inanıyorum.