84 Yeme bozuklukları ve psikoz _____________________________________________________________________________________________________ Derleme / Review Yeme bozuklukları ve psikoz Vesile ALTINYAZAR,1 Fulya MANER2 _____________________________________________________________________________________________________ ÖZET Yeme bozukluklarında psikoz komorbiditesi anksiyete ve duygudurum bozukluklarından çok daha az incelenmiştir ve bu konudaki bulgular büyük oranda olgu serileri ile sınırlıdır. Bununla birlikte yeme bozuklukları olan hastalarda yapılan çalışmalar, genel popülasyonda şizofreni görülme oranı %0.8-1.2 iken, yeme bozukluğu olan hastalarda şizofreni gelişme riskinin %3-10 arasında olduğu ve şizofreni ve diğer psikotik bozuklukların bulimiya nervozadan kısıtlayıcı tip anoreksiyada üç kat, tıkınırcasına yeme-çıkarma tipi anoreksiyada iki kat daha fazla görüldüğünü bildirmiştir. Hastaların bir kısmında açık bir şekilde sanrı ve varsanılarla olan psikoz varlığının yanı sıra, daha büyük bir hasta grubunda gözlenen hastalığın açık ve yoğun bir şekilde yadsınması, ilişkilerden geri çekilme, affektif küntlük, düşünce rijiditesi ve obsesyonalizm, paranoid düşünceler, bozulmuş beden algısının subsanrısaldan sanrısala kadar değişen niteliklerde olabilmesi diğer yeme bozukluklarına göre anoreksiya nervozayı psikoza daha fazla yaklaştırmakta ve tedavisindeki asıl zorlukları oluşturmaktadır. (Anadolu Psikiyatri Derg 2014; 15:84-88) Anahtar sözcükler: Anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza, psikoz Eating disorders and psychosis ABSTRACT Comorbidity of anxiety and mood disorders were much more studied than comorbidity of psychosis in the eating disorders and findings on this issue largely limited to case series. However, studies demonstrated that the incidence of schizophrenia is 0.8-1.2% in the general population, while in the patients with eating disorders is 310%. Schizophrenia and other psychotic disorders reported that 3-fold increase in restrictive type anorexia and 2fold increase in binging-purging type anorexia compared to bulimia nervosa. The minority of patients exhibit the presence of a clearly psychosis with delusions and hallucinations in eating disorders. However anorexia nervosa more close to psychosis than other eating disorders with a much larger parts of the patients exhibit clear and intense denial of the disease, withdrawal of relations, restricted affect, rigidity of thought and obsessionality, paranoid thoughts, distorted perception of the body ranging from subdelusion to delusion. This feature of disorder constitutes the main challenges in the treatment. (Anatolian Journal of Psychiatry 2014; 15:84-88) Key words: anorexia nervosa, bulimia nervosa, psychosis _____________________________________________________________________________________________________ Yeme bozuklukları tüm toplumlarda sık görülen, genellikle erken ergenlik döneminde başlayan ve erişkin dönemde de süren, yüksek kronisite gösteren (%25), uzun-süreli tedavi gerektiren, yeti yitimi ve ölüm oranları yüksek (%10-15) psikiyatrik bozukluklardandır.1,2 Yeme bozukluklarında yaşam boyu yaygınlık, anoreksiya nervoza (AN) için %0.1-2.1 (subklinik formlar için _____________________________________________________________________________________________________ 1 Yrd.Doç.Dr., Adnan Menderes Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Ruh sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Aydın Doç.Dr., Bakırköy Prof.Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul Yazışma adresi / Address for correspondence: Yrd.Doç.Dr. Vesile ALTINYAZAR, Adnan Menderes Üniv. Tıp Fak. Ruh Sağlığı ve Hastalıkları ABD, 09100 Aydın, Türkiye E-mail: valtinyazar@adu.edu.tr Geliş tarihi: 23.01.2013, Kabul tarihi: 19.05.2013 doi: 10.5455/apd.38073 2 Anatolian Journal of Psychiatry 15:84-88 Altınyazar ve Maner 85 _____________________________________________________________________________________________________ %10), bulimiya nervoza (BN) için %1-3 ve tıkınırcasına yeme bozukluğu (binge eating disorder) için %6 olarak bildirilmiştir.3,4 Psikiyatrik komorbidite yeme bozukluklarını ağırlaştırabilmekte, kronikleşmesine yol açabilmekte ve tedaviye dirençle ilişkili olabilmektedir.6 Yaşam boyu Eksen I psikiyatrik bozuklukların komorbiditesinin tüm yeme bozukluklarında %80-97 arasında olduğu bildirilmiştir. En yüksek komorbidite oranları, duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları ve madde kullanımı ile ilişkili bozukluklarla saptanmıştır.7 Yeme bozukluklarında geçici psikotik atakların oranı %10-15’tir ve bunların şizofreniye ilerleme olasılığı %3-10 arasındadır.3,7 Daha sık olarak, yeme bozukluğu olan hastalarda psikotik belirtiler komorbid şizoafektif ve/veya bipolar bozuklukla birlikte görülmektedir ve bipolar bozukluğun komorbidite oranları tam ve kısmi sendromlu yeme bozukluğunda daha yüksektir.8 Çocuklukta başlayan yeme bozuklukları erişkinlikte affektif psikozlara öncülük edebilmektedir.8 Kişilik bozukluklarının yaygınlık oranı %27-93 arasında olup en sık saptanan %20 gibi yüksek bir oranla paranoid kişilik bozukluğudur.9-11 Şizofreni ve diğer psikozların BN’ye göre AN kısıtlayıcı tipinde üç kat, AN tıkınırcasına yemeçıkarma tipinde iki kat daha sık görüldüğü bildirilmiştir.5 BN ve şizofreni komorbiditesi oldukça düşüktür ve yalnız olgu bildirimleri ile sınırlıdır.12,13 Bir yaygınlık çalışmasında yeme bozukluğu tanısıyla izlenen erkek hastaların yaklaşık üçte birine şizofreni veya diğer psikotik bozukluk tanısının konduğu, yeme bozukluğu olan erkeklerin şizofreni ve diğer psikozları geliştirmede kadınlardan daha yüksek riske sahip oldukları saptanmıştır.14 AN hastalarında görülen mizaç ve karakter özellikleri birçok bakımdan şizofreni hastaları ve hasta yakınlarıyla benzerdir. Artmış zarardan kaçınma (harm avoidance) ve azalmış yenilik arayışı (novelty seeking), düşük kendini yönetme (self-directedness) ve işbirliği yapma (cooperativeness) bunlar arasındadır.15-17 Yeme bozukluklarında beden ağırlığının artmasından duyulan yoğun korku ve beden imgesinin çarpıtılması tipik obsesyonel yapısını kaybedebilir ve sanrısal özellik kazanabilir.18,19 AN hastalarında beden dismorfik bozukluğu %39 oranında saptanmıştır.20 Beden dismorfik bozukluğunun AN ile komorbid olduğu hastalarda AN’nin daha erken başladığı, genel olarak daha ağır bir gidiş gösterdiği, görünümleriyle daha fazla meşgul oldukları, bedensel ilgi düze- yinin daha fazla sanrısal olduğu, durumu gerçekçi olarak değerlendiremedikleri, beden algısı çarpıtılması ve subsendromal psikotik belirtilerin görüldüğü bildirilmiştir.20 Bununla birlikte yeni çalışmalar açık psikotik bozukluktan çok, yeme bozuklukları hasta grubunda subkli-nik veya eşik altı psikotik bulgulara odaklanmaya başlamıştır. Miotto ve arkadaşları21 tarafından yapılan yeni bir çalışmada, yeme bozukluğu olan kadın hastalarda SCL-90 ile değerlendirilen psikoz belirtilerinin sıklığı (psikotizm ve paranoid düşünceler) sağlıklı kontrollerden daha yüksek bulunmuştur. Yeme bozukluklarından özellikle AN, şizofreniyle ortak nörobilişsel yetersizlikler göstermektedir ve bunlara dikkati kaydırmada güçlükler (setshifting abnormality), ayrıntıların aşırı uyarısı (overstimulation of detail), zayıf merkezi uyum (weak central coherence),22,23 düşünce rijiditesi, abnormal bedensel algı, ilişkilerden geri çekilme, affektif küntlük, yanlış inanışlar (büyüsel düşünce) da dahildir.24-26 Bunlar özellikle kronik ve karmaşık gelişimsel öyküleri olan hastalarda tedaviye dirençte rol oynayabilir. Bu tür nörobilişsel bozulmanın nörogelişimin erken dönemlerinde beyin hasarına ikincil olabileceği düşünülmektedir.27 Şizofreni ve yeme bozukluklarının, özellikle AN’nin örtüştüğü bir başka alan obsessif kompulsif durumlardır. AN’de yapısal (trait) obsesyonalite, esnek olmayan (inflexible) düşünce, sosyal içe dönüklük, fazlaca itaatkar davranış, sınırlı sosyal spontanite gibi yapısal (trait) özellikler şizofrenideki negatif belirtileri düşündürmektedir.28 Yeme bozukluğu olan hastalar yeme ile aşırı meşgul olmaya ilişkin birçok düşünsel uğraşlar veya ritüeller gösterir. Bunlar psikotik özellikli obsessif kompulsif bozuklukla benzer şekilde büyük oranda benlikle uyumludur (özellikle AN). AN gelişmesinden sonra stabil psikoz geliştiren hastalar incelendiğinde, anorektik psikopatolojilerin psikozda bile sürdüğü görülmüştür.20,29 Bazı yazarlar AN belirtilerinin şizofreninin prodromal bir bulgusu olabileceğini veya daha erken başlangıçlı bir psikoz görünümü olduğunu öne sürmüştür. Diğer yazarlar ise, bozukluğun psikoza karşı bir savunma olabileceği varsayımı tartışmıştır.30,31 Beyin görüntüleme çalışmalarıyla AN hastalarında, bilgisayarlı tomografide beyinde atrofi ve ventriküllerde genişleme bozukluğun erken bulgusu olarak saptanmıştır. Magnetik rezonans görüntüleme (MRI) incelemelerinde ise, Anadolu Psikiyatri Derg 2014; 15:84-88 86 Yeme bozuklukları ve psikoz _____________________________________________________________________________________________________ beyin omurilik sıvısında artışla birlikte total gri madde ve beyaz madde hacimlerinde azalma, ventriküllerde genişleme saptanmıştır. Bu abnormalitelerin kilo onarımından sonra düzelmediği bildirilmekle birlikte, kısmi düzelme olduğunu belirten çalışmalar da vardır. Beyin görüntüleme çalışmalarının bulguları şizofrenide saptanan bulgularla benzerdir.32-35 Yeme bozukluğu olan hastalarda yapılan pozitron emişyon tomografisi (PET) ve fMRI çalışmaları, beyinde kortikal alanlarda artmış aktivasyonu (bilateral medial temporal, sol medial orbitofrontal, anterior singulat) göstermektedir; affektif ve psikotik bozukluklarda da benzer bulgulara rastlanmaktadır.36,37 Sol orta frontal girus ve sağ posterior singulat ve sol medial prefrontal korteks aktivite artışı ile beden memnuniyetsizliği arasında ilişki saptanmıştır.38 Bazı çalışmalarda aşırı malnütrisyon (düşük beden kitle indeksi), oldukça yüksek obsesyonel durum, metabolik bozukluklar, elektrolit veya hormonal bozukluklar, vitamin eksikliği (tiamin gibi), madde bağımlılığı ve iatrojenik nedenlerin (refeeding sendromu gibi) dopaminerjik sistem hiperaktivitesine neden olarak yeme bozukluklarında psikoz gelişmesine yatkınlık oluşturabildiği bildirilmiştir.7,39-41 AN’nin iyileşme döneminde bazı şizofreni benzeri belirtilerin gözlenmesi, yeme bozukluklarında eş zamanlı olarak psikozun gelişmesini açlık ve metabolik bozukluğun olası rolüne bağlayan düşünceleri güçlendirmiştir.39 Yapılan çalışmalar dopaminerjik sisteme odaklanmış ve AN’de değişmiş dopamin (DA) işlevlerinin kanıtları saptanmıştır. Beyin omurilik sıvısında DA metabolitlerinin miktarı düşmüştür ve iyileştikten sonra da aynı durumun sürdüğü gösterilmiştir. Ödül uyarıya uygun yanıt ile ilişkili bölge olan antero-ventral striatumda artmış D2/D3 reseptör bağlanması saptanmıştır ve AN’de iyileştikten sonra da sürdüğü saptanmıştır.42,43 Dorsal kaudat ve dorsal putamende artmış D2/D3 reseptör bağlanması zarardan kaçınma puanlarıyla pozitif olarak bağlantılı bulunmuştur. Ayrıca AN’de saptanan bozulmuş görsel discriminant öğrenme, DA sinyal işlevlerinde bozulmayı yansıtmaktadır.44 DA sisteminin işlev bozukluğu (özellikle striatal devrede), ödül sistemi, affekt, karar verme, yürütücü işlevlerin kontrolünde değişikliklere yol açabilmekte, stereotipik motor hareketlere ve azalmış yiyecek alımına neden olabilmektedir.44,45 Oldukça yeni bir çalışmada, DA agonistlerinin AN’nin hayvan modelinde anorektik davranışı inhibe ettikleri gösterilmiştir.46 AN yüksek oranda aileseldir ve AN’li probandların aile üyelerinde göreli risk 11.3 olarak Anatolian Journal of Psychiatry 15:84-88 hesaplanmıştır.47 İkiz çalışmaları AN’nin genetik geçişini yaklaşık olarak %50-80 tahmin etmektedir ve kalıtım oranları şizofreni ve bipolar bozukluk ile benzerdir.48,49 Genetik bağlantı (linkage) çalışmaları AN ile kromozom 1p33p36 arasında güçlü ilişki saptamıştır ve bu bölgede HTR1D (5-hydroxytryptamine (serotonin receptor 1D), OPRD1 (opioid receptor delta 1) genleri kodlanmaktadır. AN ile ilişkisi güçlü bulunan 1., 4., 13. ve 14. kromozomlar ve zayıf olan 10. ve 11. kromozomlardır. 50,51 Dopamin transporter 1 geni (DAT1) VNTR polimorfizmi kısa alelleri (7 ve 9 tekrar kopyası), dopamin D2 reseptör geni polimorfizmleri (-141 Indel-/C, 2730T˃C, 932C ˃G,939 C˃T, 957C ˃T, 725bp 3’ G ˃C, 10620C ˃T) ile AN arasında ilişki saptanmıştır.51,52 AN kısıtlayıcı tipte hem akut, hem de iyileşme evresinde 5-HT2A reseptörlerinde azalma, 5-HT1A reseptörlerinde artış, striatumda D2 reseptörlerinde artış olduğu ve iyileştikten sonra da seratonin-dopamin disregülasyonunun sürdüğü düşünülmektedir.37,43 Tedavi planında psikozla komorbid yeme bozukluklarında sonlanma kötü beklenmekle birlikte, dopaminerjik sistem üzerine etkili ilaçlardan daha fazla fayda görmektedirler.53 DadicHero ve arkadaşları54 tarafından sunulan bir olgu bildiriminde 15 yaşında bir kadın hasta anksiyete, depresyon, kendine güven (selfesteem) azalması, feminizasyon korkusu ve yineleyen psikotik nöbetlerle başvurmuş ve iki yıl yoğun psikoterapiye ek olarak olanzapin ve paroksetin kullandıktan sonra düzelmiştir. Subsendromal psikotik bulguların araştırılması tedavi planı için önemli olabilmektedir. Sonuç olarak içe çekilme, affektif küntlük, düşünce rijiditesi, obsesyonalite ve kendilik algısındaki bozuklukların tüm yeme bozuklukları arasında AN’yi psikoza daha fazla yaklaştırmakta ve AN’nin altında yatan nörobiyolojik ve nöroendokrin değişkenler, nörobilişsel bozulma ve beyin görüntüleme çalışmalarıyla da desteklenen veriler ışığında daha özgün farmakoterapi (atipik antipsikotikler, anksiyete modülatörleri, prokognitif ajanlar gibi) seçeneklerine gereksinme duyulduğunu göstermektedir. Hastaların bir kısmında açık bir şekilde sanrı ve varsanılarla olan psikoz varlığının yanı sıra, daha büyük bir hasta grubunda gözlenen hastalığın açık ve yoğun bir şekilde yadsınması, kendilik algısındaki çarpıtmalar, gerçekliğin test edilmesinde ve değerlendirilmesinde bozulma, bozulmuş ayırt etme gücü ve hataların farkına varma ve düzeltmede zorluk gibi bulgular AN’yi psikoza yaklaştırmakta ve tedavisindeki asıl Altınyazar ve Maner 87 _____________________________________________________________________________________________________ zorlukları oluşturmaktadır. Eşik altı psikotik bulgular olarak da tanımlanabilecek bu tür bulgular üzerinde AN’yi daha iyi tanımak ve tedavi edebilmek için daha fazla araştırmaya gerek vardır. KAYNAKLAR 1. Hoek HW, van Hoeken D. Review of the prevalence and incidence of eating disorders. Int J Eat Disord 2003; 34:383-396. 2. Treasure J, Claudino AM, Zucker N. Eating disorders. Lancet 2010; 375:583-593. 3. Hudson JI, Hiripi E, Pope HG Jr, Kessler RC. The prevalence and correlates of eating disorders in the National Comorbidity Survey Replication. Biol Psychiatry 2007; 61:348-358. 4. Sanlier N, Yabanci N, Alyakut O. An evaluation of eating disorders among a group of Turkish university students. Appetite 2008; 51:641-645. 5. Blinder BJ, Cumella EJ, Sanathara VA. Psychiatric comorbidities of female inpatients with eating disorders. Psychosomatic Medicine 2006; 68:454-462. 6. Zaider TI, Johnson JG, Cockell SJ. Psychiatric comorbidity associated with ED symptomatology among adolescents in the community. Int J Eat Disord 2000; 28:58-67. 7. Sarró S. Transient psychosis in anorexia nervosa: review and case report. Eat Weight Disord 2009; 14:139-143. 8. McElroy SL, Kotwal R, Keck PE Jr. Comorbidity of eating disorders with bipolar disorder and treatment implications. Bipolar Disord 2006; 8:686-695. 9. Wonderlich S, Mitchell JE. The role of personality in the onset of eating disorders and treatment implications. Psychiatr Clin North Am 2001; 24:249-258. 10. Matsunaga H, Kaye WH, McConaha C, Plotnicov K, Pollice C, Rao R. Personality disorders among subjects recovered from eating disorders. Int J Eat Disord 2000; 27:353-357. 11. Rosenvinge JH, Martinussen M, Ostensen E. The comorbidity of eating disorders and personality disorders: A meta-analytic review of studies published between 1983 and 1998. Eat Weight Disord 2000; 5:52-61. 12. David AS, Farmer AE, Murray RM. Schizophrenia and bulimia. International Journal of Eating Disorders 198; 65:771-775. 13. Deckelman MC, Dixon LB, Conley RR. Comorbid bulimia nervosa and schizophrenia. Int J Eat Disord 1997; 22:101-105. 14. Striegel-Moore RH, Wilson GT, Wilfley DE, Elder KA, Brownell KD. Binge eating in an obese community sample. Int J Eat Disord 1998; 23:27-37. 15. Cassin SE, von Ranson KM. Personality and eating disorders: a decadein review. Clin Psychol Rev 2005; 25:895-916. 16. Halmi KA, Tozzi F, Thornton LM, Crow S, Fichter MM, Kaplan AS, et al. The relation among perfectism, obsessive-compulsive personality disorder and obsessive compulsive disorder in individuals with eating disorders. Int J Eat Disor 2005; 38:371-374. 17. Halmi KA. Anorexia nervosa and bulimia nervosa. A Martin, F Volkmar (Eds.), Lewis’s Child and Adolescent Psychiatry, New York, Lippincott, Williams & Wilkins, 2007, p.592-602. 18. Srinivasagam NM, Kaye WH, Plotnicov KH, Greeno C, Weltzin TE, Rao R. Persistent perfectionism, symmetry, and exactness after longterm recovery from anorexia nervosa. Am J Psychiatry 1995; 152:1630-1634. 19. Friederich HC, Herzog W. Cognitive-behavioral flexibility in anorexia nervosa. Curr Top Behav Neurosci 2011; 6:111-123. 20. Grant JE, Kim SW, Eckert ED. Body dysmorphic disorder in patients with anorexia nervosa: prevalence, clinical features, and delusionality of body image. Int J Eat Disord 2002; 32:291-300. 21. Miotto P, Pollini B, Restaneo A, Favaretto G, Sisti D, Rocchi MB, et al. Symptoms of psychosis in anorexia and bulimia nervosa. Psychiatry Res 2010;175:237-243. 22. Kerbeshian J, Burd L. Is anorexia nervosa a neuropsychiatric developmental disorder? An illustrative case report. World J Biol Psychiatry 2009; 10:648-657. 23. Roberts ME, Tchanturia K, Stahl D, Southgate L, Treasure J. A systematic review and meta-analysis of set-shifting ability in eating disorders. Psychol Med 2007; 37:1075-1084. 24. Nozaki T, Motoyama S, Arimura T, Morita C, Koreeda-Arimura C, Kawai K, et al. Psychopathological features of anorectic patients who dropped out of inpatient treatment as assessed by the Minnesota multiphasic personality inventory. Biopsychosoc Med 2007; 1:15. 25. Signorini A, Bellini O, Pasanisi F, Contaldo F, De Filippo E. Outcome predictors in the short-term treatment of anorexia nervosa: an integrated medical-psychiatric approach. Eat Weight Disord 2003; 8:168-172. 26. Shapiro Jr DH, Blinder BJ, Hagman J, Pituck SA. Psychological “sense of control” profile of patients with anorexia nervosa and bulimia. Psychol Rep 1993; 73:531- 541. 27. Favaro A, Tenconi E, Santonastaso P. Perinatal factors and the risk of developing anorexia nervosa and bulimia nervosa. Arch Gen Psychiatry 2006; 63:82-88. Anadolu Psikiyatri Derg 2014; 15:84-88 86 Yeme bozuklukları ve psikoz _____________________________________________________________________________________________________ 28. Yum SY, Caracci G, Hwang MY. Schizophrenia and eating disorders. Psychiatr Clin North Am 2009; 32:809-819. 29. Yamashita Y, Takei N, Kawai M, Mori N. Anorexia nervosa as a phenotype of cognitive impairment in schizophrenia. Br J Psychiatry 1999; 174:558. 30. Kelley L, Kamali M, Breean T. Anorectic symptomatology as a prodrome of schizophrenia: four case reports. Eur Eat Disord Rev 2004; 12:230233. 31. Hugo PJ, Lacey JH. Disordered eating: a defense against psychosis. Int J Eat Disord 1998; 24:329-333. 32. Katzman DK, Lambe EK, Mikulis DJ, Ridgley JN, Goldbloom DS, Zipursky RB. Cerebral gray matter and white matter volume deficits in adolescent girls with anorexia nervosa. J Pediatrics 1996; 129:794-803. 33. Palazidou E, Robinson PS, Lishman WA. Neuroradiological and neuropsychological assessment in anorexia nervosa. Psychol Med 1990; 20:521527. 34. Golden NH, Ashtari M, Kohn MR, Patel M, Jacobson MS, Fletcher A, et al. Reversibility of cerebral ventricular enlargement in anorexia nervosa, demonstrated by quantitative magnetic resonance imaging. Journal of Pediatrics 1996; 128:296-301. 35. Van den Eynde F, Suda M, Broadbent H, Guillaume S, Van den Eynde M, Steiger H, et al. Structural magnetic resonance imaging in eating disorders: a systematic review of voxel-based morphometry studies. Eur Eat Disord Rev 2012; 20:94-105. 36. Gordon CM, Dougherty DD, Fischman AJ, Emans, SJ, Grace E, Lamm R, et al. Neural substrates of anorexia nervosa: a behavioral challenge study with positron emission tomography. J Pediatr 2001; 139:51-57. 37. Kaye WH, Fudge JL, Paulus M. New insights into symptoms and neurocircuit function of anorexia nervosa. Nat Rev Neurosci 2009; 10:573-584. 38. Goethals I, Vervaet M, Audenaert K, Jacobs F, Ham H, Van Heeringen C. Does regional brain perfusion correlate with eating disorder symptoms in anorexia and bulimia nervosa patients? J Psychiatr Res 2007; 41:1005-1011. 39. Mavrogiorgou P, Juckel G, Bauer M. Recurrence of paranoid hallucinatory psychoses after beginning a fasting period in a patient with anorexia nervosa. Fortschr Neurol Psychiatr 2001; 69:211214. 40. Peters TE, Parvin M, Petersen C, Faircloth VC, Levine RL. A case report of Wernicke's encephalopathy in a pediatric patient with anorexia nervosa--restricting type. J Adolesc Health 2007; 40:376-383. Anatolian Journal of Psychiatry 15:84-88 41. Altinyazar V, Kiylioglu N, Salkin G. Anorexia nervosa and Wernicke Korsakoff's syndrome: atypical presentation by acute psychosis. Int J Eat Disord 2010; 43:766-769. 42. Kaye WH, Frank GK, McConaha C. Altered dopamine activity after recovery from restrictingtype anorexia nervosa. Neuropsychopharmacology 1999; 21:503-506. 43. Frank G, Bailer U, Henry S, Drebets W, Meltzer C, Kaye W. Increased dopamine D2/D3 receptor binding after recovery from anorexia nervosa measured by positron emission tomography and (11C) raclopride. Biological Psychiatry 2005; 58:908-912. 44. Lawrence A. Impaired visual discrimination learning in anorexia nervosa. Appetite 2003; 20:85-89. 45. Yin H, Knowlton B. The role of the basal ganglia in habit formation. Nature Neuroscience Rev 2006; 7:464-476. 46. Verhagen LA, Luijendijk MC, Hillebrand JJ, Adan RA. Dopamine antagonism inhibits anorectic behavior in an animal model for anorexia nervosa. Eur Neuropsychopharmacol 2009; 19:153-160. 47. Bulik C, Sullivan PF, Tozzi F, Furberg H, Lichtenstein P, Pedersen NL. Prevalence, heritability and prospective risk factors for anorexia nervosa. Arch Gen Psychiatry 2006; 63:305-312. 48. Strober M, Freeman R, Lampert C, Diamond J, Kaye W. Control family study of anorexia nervosa and bulimia nervosa: Evidence of shared liability and transmission of partial syndrome. Am J Psychiatry 2000; 157:393-401. 49. Klump KL, McGue M, Iacono WG. Genetic and environmental influences on anorexia nervosa syndromes in a population-based sample of twins. Psychol Med 2001; 31:737-740. 50. Grice DE, Halmi KA, Fichter MM, Strober M, Woodside DB, Treasure JT, et al. Evidence for a susceptibility gene for anorexia nervosa on chromosome 1. Am J Hum Genet 2002; 70:787-792. 51. Bergen A, Yeager M, Welch R, Haque K, Ganjei JK, Mazzanti C, et al. Association of multiple DRD2-141 polymorphism with anorexia nervosa. Neuropsychopharm 2005; 30:1703-1710. 52. Monteleone P, Maj M. Genetic susceptibility to eating disorders: associated polymorphisms and pharmacogenetic suggestions. Pharmacogenomics 2008; 9:1487-1520. 53. Dadić-Hero E, Ružić K, Grahovac T, Valković T, Petranović D. Treatment strategy in schizophrenia combined with eating disorder. Psychiatr Danub 2011; 23:95-97. 54. Dadić-Hero E, Ruzić K, Pernar M, Kabalin M, Medved P. Olanzapine treatment in anorexia nervosa: case report. Psychiatr Danub 2009; 21:122-125.