İKTİSADİ KALKINMA VAKFI 1-15 Aralık 2007 İKV GENEL SEKRETERLİĞİ’NE PROF. DR. LERZAN ÖZKALE ATANDI İKV Yönetim Kurulu, 2 yıldır münhal bulunan İKV Genel Sekreterliği’ne İTÜ- İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Fakültesi İktisat Anabilim Dalı Başkanı olup Uluslararası İktisat ve Ekonomik Bütünleşmeler konularında çalışan Prof. Dr. Lerzan Özkale’yi oy birliği ile atadı. Notre Dame De Sion Lisesi’nden mezun olduktan sonra İTÜ İşletme Mühendisliği Fakültesi’ni bitiren Özkale, Brüksel’de Avrupa Toplulukları Komisyonu Genel Sekreterliği Avrupa Parlamentosu ile İlişkiler Dairesi’nde çalıştı. İstanbul Teknik Üniversitesi Rektör Danışmanlığı, Erasmus Kurumsal Koordinatörlüğü, İşletme Fakültesi Dekan Yardımcılığı, İşletme Mühendisliği Bölüm Başkanlığı, Kalite Takım Yöneticiliği görevlerinde bulunan Prof. Dr. Lerzan Özkale, uzun süren çalışmalar sonucunda 1998 yılında Avrupa Parlamentosu’nun ilgili komisyonunda yaptığı konuşmadan sonra Türk Üniversitelerinin Erasmus, Socrates öğrenci ve öğretim üyesi mübadele programına katılımını sağlamıştır. Türkiye’nin Bologna uzmanları arasında bulunan Özkale ayrıca, Avrupa Komisyonu’nun “Avrupa Kredi Transfer Sistemi” danışmanı olarak çeşitli hakemlik ve dış değerlendirmecilik görevlerini yerine getirmektedir. “Türkiye’de ve AT’de Tüketicinin Korunması” yüksek lisans tezi, “İspanya ve Portekiz’in AT Üyeliğinin Türkiye’nin Topluluğa İhracatına etkileri” konulu doktora tezi, “Gümrük Birliği’nin Türkiye Ekonomisine Etkileri”, “Avrupa Para Birliği ve Türk Ekonomisine Etkileri”, “Uruguay Anlaşmalarının tarife dışı engellerde yaptığı değişikliklerin ticarete etkileri”, “Türk Otomotiv Sanayi’nin rekabet gücü” gibi çok sayıda yayını olan Lerzan Özkale, 2002 yılında Profesör oldu. İngilizce ve Fransızca bilen Özkale, birçok uluslararası kuruluşa üyedir. TÜRK VATANDAŞLARINA UYGULANAN VİZE SORUNUNA İLİŞKİN SEMİNERLER DİZİSİ Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ve Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi işbirliğiyle, Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’nın (ATAD) çeşitli kararlarınla haksız uygulama olduğu belirtilen vize konusunda hukuki argümanları irdelemek ve çözüm yolları belirlemek üzere düzenlenen seminerler dizisinin üçüncü toplantısı 6 Aralık 2007 tarihinde İstanbul’da düzenlendi. İKV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu’nun açış konuşmasını yaptığı toplantıda, Abatay davasını Almanya’da ve ATAD’da yürüten avukat Dr. Rolf Gutman, “Ortaklık Anlaşmasında Standstill Hükmünün Getirdiği Hareketlilik: Türkiye – AB Ortaklık Hukukundaki Son Gelişmeler” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Serinin dördüncü toplantısı 17 – 18 Ocak 2008 tarihlerinde , İstanbul TOBB Plaza’da Belçika Federal Meclisi Senatörü ve Leuven Üniversitesi, Avrupa Sosyal Güvenlik Hukuku Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Danny Pieters ve Prof. Dr. W. Schoukens’in katılımlarıyla “Türk Vatandaşlarının 1980 Ortaklık Konseyi Kararlarından Kaynaklanan Sosyal Güvenlik Hakları” başlığı ile gerçekleştirilecektir. Toplantıda ATAD kararları ile teyid edilmesine karşın, AB düzeyinde genel uygulamaya konulmayan Türk vatandaşlarına yönelik sosyal güvenlik hakları irdelenecektir. 2008 yılı Ocak ayında düzenlenecek son kollokyumda ise, Kassel İdare Mahkemesi Yargıcı Dr. Klaus Dienelt, Darmstadt İdare Mahkemesi Başkanı Dr. Wolfram Molitor, Türkiye - AT Ortaklık Hukuku Uzmanı Dr. Völker Pfaff, Federal Polis Akademisi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Stoppa ve Prof Dr. Westpfahl; vize uygulamasının hukuka aykırılığını vurgulayıp vizenin aşamalı olarak kaldırılması konusundaki çözüm önerilerini ortaya koyacaklardır. Toplantılara ilişkin detaylı bilgiye www.ikv.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. CUMHURBAŞKANI GÜL VE FRANSA BAŞBAKANI FILLON BİRARAYA GELDİ İzmir’in Dünya Expo 2015 Fuarına adaylığı için temaslarda bulunmak üzere Fransa’nın başkenti Paris’e giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gezi kapsamında Fransa Başbakanı François Fillon ile Türkiye’nin Paris Büyükelçiliği’nde biraraya geldi. 27 kasım 2007 tarihinde yapılan ikili görüşmede Ermeni soykırımı, terör ve Türkiye - AB müzakere süreci konuları ele alındı. Görüşmenin ardından basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Gül, Fransa’nın Türkiye’nin AB yolunda bir engel oluşturmayacağı ve Aralık ayında açılması beklenen iki yeni başlığa da karşı çıkmayacağı izlenimini edindiğini söyledi: Türkiye’nin kendi üzerine düşenleri Türk halkının çıkarına olduğu için yapması gerektiğini belirten Gül, müzakere sürecinin teknik bir süreç olduğunu ve burada belirlenen değişikliklerin zaten Türkiye’nin yapması gereken değişiklikler olduğunu söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’nin Akdeniz Birliği önerisine de değinen Cumhurbaşkanı Gül, Akdeniz Birliği’nin Türkiye’nin AB üyeliğinin alternatifi olamayacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, Fransa Meclisi’nden geçtikten sonra Senato aşamasında soğutulan Ermeni soykırımını inkar edenlere hapis cezası verilmesini öngören inkar yasasının da gündeme gelmeyeceğini söyledi. Fransa Başbakanı’nın Ermeni soykırımı konusunu tarihçilere bırakma önerisini desteklediğini belirten Gül, İnkar yasası’nın yeniden gündeme geleceğine inanmadığını ifade etti. Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılması konusunu da değerlendiren Cumhurbaşkanı Gül, Fillon ile konuyu görüşmediklerini ifade etti. Ancak genel olarak parti kapatmalarda demokratik kuralların işlemesi gerektiği görüşünü savundu. YUNANİSTAN VE BİRARAYA GELDİ TÜRKİYE DIŞİŞLERİ BAKANLARI Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Yunanistan’ın başkenti Atina’ya giden Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, 4 Aralık 2007 tarihinde Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni ile biraraya geldi. Toplantı kapsamında iki bakan yeni bir ''güven artırıcı önlemler'' paketini imzaladı. İmzalanan yeni pakette daha çok askeri konularda önlemlerin yer aldığı belirtildi. Bu kapsamda “güven artırıcı önlemler paketi” beş önemli başlıkta işbirliğinin geliştirilmesini içeriyor: • • • İki ülkenin askeri komutanlarının düzenli görüşmeler gerçekleştirmesi; NATO çerçevesinde barışı destekleme harekatlarına katılmak üzere müşterek bir hareket birliği kurulması; Birleşik bir kara birliği teşkil edilmesi; İKTİSADİ KALKINMA VAKFI 1-15 Aralık 2007 • • Birleşik doğal afet, kurtarma ve insani yardım görev birliğinin oluşturulması; Trakya'da, Türk-Yunan sınırındaki birliklerin komutanları arasında görüşmelerin yapılması. olarak tanımlandı. Japonya’nın ana malzemelerde (demiryolu malzemeleri, gemi sanayii), motorlu taşıtlar ve diğer araçlarda yüksek rekabet edebilirliğe önem verdiği belirtildi. Çin ve Hindistan söz konusu olduğunda; Çin, radyo ve televizyon alıcıları, ofis makineleri ve telekomünikasyon ekipmanları gibi sektörlerde yüksek rekabet edebilirlik sergilemesine rağmen, sektörel uzmanlık profili güçlü bir şekilde tekstil, giyim ve deriye yöneldi. Artan küreselleşme ve Çin’in önemli bir ticari partner olarak ortaya çıkışı, üye devletlerin toplam ticareti içindeki AB-içi ticaretin nisbi payını düşürdü. Bununla birlikte, AB-içi ticaret hâlâ üye ülkelerin ihracat ve ithalatlarının geniş payını açık ara oluşturmaya devam etti: 2005’te AB-15, üretim ihracatlarının % 59’unu, ithalatların % 60’ını diğer AB-15 üyesi ülkelere gerçekleştirmiştir. Ancak 1988’de bu oranlar sırasıyla 64 % ve 67 % idi. AB-içi ticaretinde göreceli olarak önemli ölçüdeki düşüş, genişlemenin de önemli rol oynadığı AB-15 üye ülkelerinin giderek dışa açılmasındaki artış ile açıklanabilmektedir. “ A B - e k a e k t 2 b e Ayrıca basın toplantısında iki ülke Dışişleri Bakanları, Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis'in 2008 Ocak ayı sonunda Türkiye’yi ziyaret edeceğini açıkladı. AVRUPA KOMİSYONU, AVRUPA’NIN REKABET GÜCÜ EN YÜKSEK ALTI SEKTÖRÜNE İLİŞKİN RAPOR HAZIRLADI Avrupa Komisyonu’nun 26 Kasım 2006 tarihinde yayımladığı “AB Sanayi Yapısı 2007, Zorluklar ve Fırsatlar” isimli çalışmada, AB25 içindeki en rekabetçi altı üretim sektörü ilaç, makine ve ekipman, uçak, uzay gemisi, metal olmayan maden ürünleri, baskı ve yayıncılık ile bilimsel araçlar olarak belirlendi. Çalışma, AB ekonomisini sektörel bir bakış açısıyla ele alırken, sektörlerin rekabet gücü AB’de ve dünyadaki ihracat rakamları esas alınarak incelendi. Çalışmanın sektörel yaklaşımı her bir sanayi kolunun performansı ile ilgili bilgi verirken, AB ekonomisinin rekabet edebilirliğinin de genel olarak açıklanmasına katkı sağlaması hedeflendi. Söz konusu altı temel sektörün, üretim sanayiindeki ihracatın % 34’ünü oluşturduğu ortaya koyuldu. Radyo ve Televizyon alıcıları, elektronik radyo dalga ve hatları, ofis makineleri, giyim, tekstil, diğer araçlar, demiryolu ve diğer taşıma araçları ile temel madenler sıralamanın sonunda yer aldı. Rapordaki bilgilere göre, sanayileşmiş ülkelerin bütününe bakıldığında, üretimde AB‘nin rekabet edebilirliği oldukça olumlu olarak gerçekleşti. Piyasa hizmetlerinde AB performansı söz konusu olduğunda, zayıf üretkenlik performansıyla bağlantılı olarak düşük büyüme oranı ile, AB rekabet edebilirliği çok daha az olumlu bir görüntü çizdi. AB’ye göre, Amerika, Japonya, Çin ve Hindistan’ın performansı farklı sektörel rekabet edebilirlik profilleri sergiledi. Uçak ve uzay gemisi, bilimsel araçlar, baskı ve yayıncılık ABD’de en yüksek karşılaştırmalı üstünlükler indeksini sergileyen üç önemli sektör t ç ç i i n a d l t e k ı i ü e e n t i m r ö ü i l a ç , m a k i n e v e r e Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ise, Yunanistan'ın Türkiye’nin AB sürecine verdiği destekten büyük memnuniyet duyduklarını, bu desteğin güçlenerek devam etmesini de beklediklerini söyledi. Türkiye ile Yunanistan arasındaki diyalog sürecinin, atılan önemli adımlarla artık bir ortaklık ilişkisine dönüştüğünü ifade eden Babacan, enerji, ticaret, bankacılık, turizm ve ulaştırma gibi sektörlerde sağlanan gelişmelerin bunun açık bir kanıtı olduğunu belirtti. i r s Görüşme sonrasında yapılan ortak basın toplantısında Dışişleri bakanları, Türkiye ile Yunanistan arasında açıklanmış olan 5 yeni güven artırıcı önlemin, iki ülke arasındaki ilişkileri ilerletme yönündeki ortak iradenin kanıtı olduğunu söylediler. İyi komşuluk ilişkilerine büyük önem verdiklerini ifade eden Yunanistan Dışişleri Bakanı Bakoyanni, Türkiye'nin AB süreciyle birlikte yeni bir dönemin başladığını, bunun sadece Türk halkı için değil, ikili ilişkiler ve bütün bölge için yeni bir dönem anlamına geldiğini kaydetti. AB konusunda, bölgede güvenliğin ve istikrarın hakim olması ve güçlü bir demokrasi için Türkiye'nin AB'ye üye olmasının şart olduğunu söyleyen Dora Bakoyanni, Kıbrıs sorununun kalıcı ve adil çözümü için, iki toplum ve iki devlet temeline dayanmasının son derece önemli olduğunu belirtti. Bakoyanni, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin bu çerçevede değerlendirilmesi ve AB kriterleri bağlamında tam üyelik amacının gerçekleştirilmesi gerektiğini ifade etti. 5 k i e p m m a i n i g , , u m ç e t a k a , l u o l z a m a y y a n s m a d e n ü ü n l e i r v e y a y ı n , b a k r c ı l ı k i ı s l e b i l i m e l s a a ç l a o r b l a a r e l i l e k r n d i ” r Rapordaki verilere göre, AB üretim sanayiindeki sektörel büyüme oranları yeni gelişen ekonomilerle karşılaştırıldığında dünya ortalamasının altında gerçekleşti. Fark, radyo ve televizyon malzemeleri ile ofis makineleri olmak üzere iki bilgiiletişim sektöründe daha da açığa çıktı. AB’nin yüksek büyüme oranı gerçekleştirdiği sektörler kimyasal, mineral petrol arıtma ve nükleer yakıt, gıda ve içecek, kağıt hamuru ve kağıt ürünleri, madensel olmayan mineral ürünler, ahşap ve ahşap ürünler ile üretilmiş metal ürünler olarak ortaya koyuldu. Ancak bunların içinde AB’nin lider konumunda olduğu sektörlerin oldukça az olduğu belirtildi. Ayrıca, AB’de deri ve ayakkabı, giyim, tekstil olmak üzere üç üretim sektörü olumsuz büyüme oranı gösterdi. Dünyada da söz konusu sektörlerdeki büyümenin durgun ve olumsuz olmasının yanında, AB içindeki büyüme oranları önemli ölçüde daha düşük olarak gerçekleşti. Raporun üye ülkeler bazındaki bulgularına göre, Finlandiya, Macaristan, İrlanda, Lüksemburg, İsveç ve İngiltere elverişli sanayi yapısı ve ortalamanın üstünde performanslarıyla sektörel büyümeyi yakaladı. Buna karşılık, İtalya ve Çek Cumhuriyeti’nin, sanayi yapısı ve sektörlerinin rekabet edebilirliği olumsuz olarak rapora yansıdı. Diğer üye ülkelerin konumu ise daha karmaşık olarak tanımlandı: Belçika, Fransa ve Almanya elverişli sanayi kompozisyonundan yararlanırken, sektörlerinin rekabet edebilirliğinin ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etki gösterdiği tespit edildi. Avusturya, Danimarka, İspanya, Yunanistan, Hollanda, Polonya, Portekiz ve Slovakya’da sanayi kompozisyonu bütün olarak ekonominin büyümesini kolaylaştırmazken, sektörel rekabet gücü büyüme faktörü olarak ortaya çıktı. Raporda, talep giderlerindeki kademeli geçişin Özel tüketimde açısından, mal giderleri ve özel tüketim dağılıma bakıldığında, hizmetlere doğru en temel değişim olarak görüldüğü açıklandı. giyim, ayakkabı, mobilya, ve diğer ev İKTİSADİ KALKINMA VAKFI 1-15 Aralık 2007 ekipmanlarının payında olduğu gibi, yiyecek ve içeceklerin payının da geçen otuz yıllık süre içerisinde azaldığı göz önüne alınarak, diğer tüm kategorilerde, temel olarak da hizmetlerin özel tüketimdeki payının arttığı bilgisi yer aldı. verebilmesi için çalışmalar yapıldığı belirtildi. Bu çerçevede Müsteşarlık tarafından Avrupa Komisyonu’na iletilen yeni onaylanmış kuruluş adaylarının değerlendirilme sürecinin ise halen devam ettiği ifade edildi. SEKİZİNCİ AB-HİNDİSTAN ZİRVESİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ Bilindiği üzere, uygunluk değerlendirme kuruluşları arasında özel bir kategori olan onaylanmış kuruluşlar, Yeni Yaklaşım Direktifleri kapsamındaki bir ya da daha fazla teknik düzenleme çerçevesinde faaliyet göstermek üzere yetkili kuruluşlar tarafından yetkilendirilen özel kuruluşlar veya kamu kuruluşlarıdır. Ulusal olmayan yüzün üzerinde onaylanmış kuruluşun faaliyet gösterdiği Türkiye’den onaylanmış kuruluş olarak faaliyet göstermek için yapılan başvurular arasında otomatik olmayan tartı aletleri, elektronik uyumluluk, tıbbi cihazlar ve makine emniyeti alanlarında yetki almak isteyen ulusal kuruluşlar bulunuyor. Sekizinci AB-Hindistan Zirvesi 29-30 Kasım 2007 tarihlerinde Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de gerçekleştirildi. Zirveye AB’yi temsilen Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso, AB Dönem Başkanı Portekiz’in Dışişleri Bakanı José Socrates ve Avrupa Komisyonu’nun Ticaretten Sorumlu Üyesi Peter Mandelson katılırken, Hindistan’ı Başbakan Dr. Manmohan Singh temsil etti. Zirve kapsamında iki taraf arasında yürütülen serbest ticaret anlaşması (STA) müzakereleri başta olmak üzere, enerji, iklim değişikliği, bölgesel konular, Afrika, Ortadoğu barış süreci ve Pakistan’daki durum gibi konular ele alındı. Zirve sonucunda AB ile Hindistan arasında yürütülen iki taraflı STA müzakerelerinin 2008 yılı içinde bitirilmesi gerektiği konusunda uzlaşmaya varıldı. Bu çerçevede AB ile Hindistan arasında 2007-2010 dönemi için Hindistan’da kalkınmanın desteklenmesi amacıyla sağlık, eğitim, sivil havacılık ve kültürel işbirliğini kapsayan ve 260 milyon Avro bütçe öngören bir mutabakat zaptı imzalandı. Zirve’de ayrıca bilimsel ve teknolojik işbirliği anlaşmasının yenilenmesi kararlaştırıldı. Öte yandan, siyasi düzeyde, Birleşmiş Milletler çerçevesinde çok taraflılığın geliştirilmesinin, insan hakları, temel haklar ve iyi yönetişimin teşvik edilmesinin gerektiği vurgulandı. Bilindiği üzere, AB ile Hindistan arasında STA müzakerelerine başlanmasına ilişkin Yönerge 23 Nisan 2007 tarihinde kabul edilmiş ve görüşmelere 28-29 Haziran 2007 tarihlerinde başlanmıştır. Müzakerelerin konu başlıklarını malların ticareti, hizmetlerin ticareti, yatırımlar, ticareti kolaylaştırma, kamu ihaleleri, fikri mülkiyet hakları, rekabet ve anlaşmazlıkların çözümü oluşturuyor. Bu çerçevede Türk yetkililer 4 Ekim 2007 tarihinde bilgilendirilmiştir. TÜRKİYE’DE ONAYLANMIŞ KURULUŞLAR ARASINA BİR YENİSİ EKLENDİ Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından onaylanmış kuruluşlar arasına, Meyer Yönetim ve Belgelendirme Hizmetleri A.Ş.’nin de katıldığı bildirildi. Şirket, bundan böyle, gaz yakan cihazlar ve basınçlı ekipman konusunda onaylanmış kuruluş olarak faaliyet gösterecek. Bilindiği üzere TSE, Türk Loydu Vakfı ve Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) Kasım 2006’da Türkiye’nin ilk onaylanmış kuruluşları olarak belirlenmişti. Böylece, Asansörler Direktifi’nde TSE, Gaz Yakan Cihazlar Direktifi’nde Türk Loydu Vakfı ve Yapı Malzemeleri Direktifi’nde TÇMB’nin onaylanmış kuruluş olarak uygunluk değerlendirmesi yapabilmesi öngörülmüştü. Ocak 2007’de, bu kurumlardan TSE ve Türk Loydu Vakfı’nın sorumluluk alanlarına Yeni Yaklaşım Direktifleri de eklenmişti. Meyer Yönetim ve Belgelendirme Hizmetleri A.Ş.’nin onaylanmış kuruluş olarak belirlenmesine ilişkin Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, ulusal onaylanmış kuruluşların sayısının artırılmasının yanında, bu kuruluşların Türk Cumhuriyetleri, Akdeniz ve Ortadoğu ülkeleri ile başta Çin olmak üzere, Asya ülkelerinde faaliyet gösteren üreticilere de hizmet AB genelinde faaliyet gösteren onaylanmış kuruluşların listelendiği NANDO bilgi sistemine şu linkten ulaşılabilir: http://ec.europa.eu/enterprise/newapproach/nando/ MALTA VE G. KIBRIS’IN AVRO’YA GEÇİŞİ RESMEN AÇIKLANDI Avrupa Komisyonu`nun Ekonomi ve Parasal İşlerden Sorumlu Üyesi Joaquin Almunia, G. Kıbrıs ve Malta’nın 1 Ocak 2008 tarihi itibariyle Avro para birimine geçeceğini resmen açıkladı. 2004 yılında AB’ye üye olan G Kıbrıs ve Malta’yı, gelişmiş ülkeler arasında en geniş kullanım alanına sahip olan para birimi olarak nitelendirdiği Avro’yu kabul ettikleri için kutlayan Almunia, bu iki ülke bankalarına Avro banknotları ve madeni para gönderimine başlandığını söyledi. RUSYA’DA PARLAMENTO SEÇİMLERİ YAPILDI 2 Kasım 2007 tarihinde Rusya’da yapılan parlamento seçimlerini, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in liste başından aday olduğu Birleşik Rusya Partisi kazandı. Rusya Merkez Seçim Komitesi tarafından yapılan açıklamaya göre, Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in liste başından aday olduğu Birleşik Rusya Partisi, oyların yüzde 64.1’ini, Komünist Parti oyların yüzde 11.6’sını, aşırı milliyetçi Vladimir Jirinovski’nin liderliğindeki Liberal Demokrat Parti oyların yüzde 8.2’sini, Adil Rusya Partisi oyların yüzde 7.8’ini ve Tarım Partisi oyların yüzde 2.3’ünü kazandı. Seçim sonuçlarına göre Birleşik Rusya Partisi, 450 milletvekilinin bulunduğu Rusya Parlamentosu’na 306, Liberal Demokrat Parti 45 ve Adil Rusya Partisi 42 milletvekili göndermeye hak kazandı. Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından konuşan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, sonuçların halkın kendisine güvendiğini gösterdiğini ve Rusya'nın siyasi istikrarına işaret ettiğini ifade etti. Parlamento seçimleri sonrasında, uluslararası gözlemciler seçim sürecine ilişkin olarak ve seçimlerin adil olmadığını ve Avrupa’nın demokratik standartlarını karşılamadığını açıkladı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi adına seçimleri takip eden Heyet Başkanı Luc Van den Brande, yaptığı açıklamada, seçimlerde gerçek bir kuvvetler ayrılığı olmadığını, daha ziyade Devlet Başkanı Vladimir Putin’in politikaları için düzenlenen referandum niteliğinde olduğunu söyledi. İKTİSADİ KALKINMA VAKFI 1-15 Aralık 2007 Yönetimin seçim kampanyası üzerinde yoğun bir etkisi olduğunu ifade eden Van den Brande, sonucu etkilemeye yönelik suiistimaller olduğunu ve oy kullanmada gizlilik ilkesinin ihlal edildiğini savunarak, seçimlerin adil olduğunun kesinlikle söylenemeyeceğini ifade belirtti. Avrupa Komisyonu'nun Dış İlişkilerden Sorumlu Üyesi Benita Ferrero-Waldner ise, seçim sürecinde, ifade ve toplanma özgürlüğü gibi temel hakların ihlal edildiğini söyledi. FerreroWaldner, seçimler sırasında demokrasinin gelişimi açısından birçok kaygı verici unsurun bulunduğunu ifade etti. Almanya Hükümet Sözcüsü Thomas Steg ise, seçimlerin Batı standartları ile karşılaştırıldığında özgür ve demokratik olmaktan çok uzak olduğunu kaydetti. AVRUPA PARLAMENTOSU VE AVRUPA PARLAMENTERLER MECLİSİ ARASINDA ANLAŞMASI İMZALANDI KONSEYİ İŞBİRLİĞİ Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Hans-Gert Pöttering ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı (AKPM) Rene van der Linden, 28 Kasım 2007 tarihinde Brüksel’de iki kurumun halihazırda yürüttüğü tamamlayıcı girişimlerin güçlendirilmesi amacıyla bir işbirliği anlaşması imzaladı. Bu şekilde, her iki kurum arasında mükerrer iş yapılmasının önüne geçilmesi ve ortak düzenlenen toplantı ve oturumlara ilgili komitelerden üyelerin çağrılarak ve raportörler arasında düzenli iletişim sağlanarak koordinasyonun artırılması amaçlanıyor. Ayrıca, AP ve AKPM, ortak seçim izleme misyonlarına ilişkin işbirliğini artırma önerisinde bulundu. KÜLTÜRLERARASI DİYALOG YILI RESMİ OLARAK BAŞLADI 2008 Avrupa Kültürlerarası Diyalog Yılı, 4 Aralık 2007 tarihinde Avrupa Komisyonu’nun Eğitim ve Kültür’den Sorumlu Üyesi Jan Figel tarafından Brüksel’de resmi olarak başlatıldı. Jan Figel törende yaptığı konuşmada kültürel farklılıklardan kaynaklanan sorunlara değindi ve Türk besteci ve piyanisti Fazıl Say gibi Avrupa sanat ve kültüründe iz bırakan isimlerden seçilen ‘Kültür Büyükelçileri’nin bu projeye önemli katkıları olacağını vurguladı. Diğer isimler arasında Brezilyalı yazar Paulo Coelho, Slovak Orkestra Şefi Jack Martin Handler, Eurovizyon şarkı yarışmasını kazanan Sırp Marija Serifovic yer alıyor. Figel’e göre, ayrıca, ‘Çeşitlilik içinde Birlik’ sloganıyla Külterlerarası Diyalog Yılı’nın, 2008 yılından sonra da sürdürülecek stratejik girişimlere temel oluşturması amaçlanıyor. Bu çerçevede, 10 Milyon Avro bütçeyle kültürlerarası diyaloğa ilişkin bilgi kampanyası, anket gibi çeşitli çalışmalar yapılmasının yanı sıra yedi Avrupa projesinin finanse edilmesi planlanıyor. 2008 yılının ikinci yarısında sunulması beklenen bu projeler kent kültürü, sanat, gençliğin katılımı, medya ve göç gibi konulara odaklanacak. Ayrıca her üye ülkeden bir proje sunulmak üzere toplam 27 projeye kaynak ayrılması ve 2008 yılı boyunca Brüksel’de kültürlerarası diyaloğun farklı yönlerini ele alan altı seminer düzenlenmesi öngörülüyor. Figel, küreselleşme çağında, Avrupa kültür gündeminin önceliklerinden biri olan kültürel çeşitliliği destekleyen faaliyetlere ağırlık verileceğini açıkladı. Kültürlerarası Diyalog Yılı kapsamında gerçekleştirilecek etkinlik ve projelere şu adresten ulaşılabilir: www.dialogue2008.eu KOBİ’LER İÇİN 7. ÇERÇEVE PROGRAMI Türkiye’de 7. Çerçeve Programı konusundaki en önemli bilgi ve başvuru kaynağı olan TÜBİTAK AB Çerçeve Programları Ulusal Koordinasyon Ofisi ve İstanbul Sanayi Odası bünyesinde kurulu Avrupa Bilgi Merkezi‘nin işbirliğiyle, 7. Çerçeve Programı’nın temel özellikleri ve programın KOBİ’lere sunduğu avantajlar konusunda bilgi sunmak üzere “KOBİ’ler için 7. Çerçeve Programı” başlıklı bir kitapçık hazırlandı. İKV’nin de konsorsiyum üyesi olduğu Avrupa Bilgi Merkezi kanalıyla duyurulan kitapçık tanıtımında, Türkiye’nin katılımcı ülkeler arasında yer aldığı 53,2 milyar Euro’luk bütçesiyle dünyanın en büyük sivil Ar-Ge Programı olan 7. Çerçeve Programının, katılımcılara fon sağlamanın ötesinde, bilimsel araştırmalara katma değer sunan bir program olduğu belirtildi. Programın ayrıca, katılımcılara ileri teknolojiye ve yeni pazarlara erişim ve sektördeki kilit oyuncularla işbirliği yapma fırsatlarını sunduğu bildirildi. Yakın geleceğin teknolojilerinin geliştirildiği işbirliği ortamlarının oluşumunu destekleyen ve teknolojik işbirliği ortamlarına giriş hakkı tanıyan programı “Ar-Ge’nin Şampiyonlar Ligi” olarak adlandırmanın mümkün olduğu belirtildi. Kitapçığın elektronik versiyonuna ulaşmak için tıklayınız. http://www.abmistanbul.org/files/BilgiBankasi/Yayinlarimiz/KOBIlerIcin7.Cerce veProgrami.pdf