T.B.M.M. B:85 27.5.2003 0:1 Yine, biraz önce değerli konuşmacıların ifade ettiği gibi, Gediz Nehrindeki Ergene benzeri kir­ liliğin ortaya koymuş olduğu tablonun altını çizmekte de fayda görüyorum. Hele hele bir Tuz Gölü gerçeği var ki... Konya'nın, milyonluk bir şehrin evsel atıklarının kıvnla kıvnla akmış olduğu bir Tuz Gölü gerçeğini, doğrusu, Türkiye'de, aklı izanı olan hiç kimsenin kolay kolay içine sindirebileceğini zannetmiyorum. Yani, koca bir şehrin evsel atıkları Tuz Gölüne akıyor. Yine, benzer kirlilik Van Gölünde de söz konusudur. Yani, sanayileşme trendinde, sanayileşme sürecinde çok daha mesafe alması gereken ülkemizin, Türkiye'nin, çevre kirliliğiyle çok erken tanıştığını, denizlerini, nehirlerini, göllerini, yeraltı sulanm, havasını ve toprağım önemli ölçüde kirlettiğini... Gelişmiş sanayi ülkelerinin, ileri sanayi ülkelerinin artık terk etmiş oldukları, müthiş çevre kirliliği yayan, müthiş çevre kirliliğine sebebiyet veren tesisleri, ucuz işgücü, düşük seviyedeki çevre bilinci dolayısıyla, bizim ülkemize, bir noktada, bize bunları ambalajlayıp takdim ediyorlar, biz de onları alıyoruz; ama, kurmuş olduğumuz ve bu çevre kirliliğini yoğun olarak üreten tesisler sayesinde, ülkemizin geleceğini, çocuklarımızın geleceğini, çevremizin geleceğini, ne yazık ki tehlikeye düşürüyoruz. Değerli arkadaşlar, Çevre ve Orman Bakanlığının Kuruluş Kanununun müzakeresi sırasında, çevre düzeni planının Bakanlığımız tarafından yapılmasıyla alakalı söz konusu madde üzerinde ar­ kadaşlarımız burada görüşlerini serdederken, bu kürsüden, bu işi Bayındırlık Bakanlığının yap­ masının doğru olacağım söyleyenler olmuştur. Benim için veyahut da hepimiz için, daha doğrusu "akıl için yol birdir" derler ya, işte o fasıldan olmak üzere, planı kim yaparsa yapsın, hangi idare yaparsa yapsın, ama, mutlaka ve mutlaka, olmazsa olmaz bir parçası olarak, çevre parametresini, o planın 1 inci maddesine yazsın; ama, Türkiye'de çevre hassasiyetleri noktasında geçmişteki çok acı tecrübeleri, bu Meclis kürsüsünden ben, bundan önceki dönemlerde -20 nci Dönemde, 21 inci Dönemde- dile getirdim. Ülkenin reisicumhurları bile ÇED süreci tamamlanmamış yatırımların temellerini atmaya giderken, hep takdir edersiniz ki, Cumhurbaşkanı böyle yaparsa, yani, bir sürece ve çevreye saygı göstermezse, duyarlılık göstermezse, elbette ki, sadece ve sadece gayesi para kazanmak olan yatırımcıların, çevreye, insana, insanın geleceğine saygı duymasım beklemek boşuna bir gayret olur.(AK Parti sıralarından alkışlar) HALUK KOÇ (Samsun) - Samsun, Sayın Bakan... ILYAS SEZAİ ÖNDER (Samsun) - Samsun'da da var Sayın Bakan; felaket yayıyor ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE(Devamla) - Tabiî, burada Samsunluların hak­ kını da yememek lazım. Oradaki bir mobil santralın... Ben, göreve geldiğimin ilk gününde Çevre Bakanlığı uzmanı arkadaşlarımdan brifing alırken, Samsun'daki mobil santralla alakalı bana çok ciddî bir rapor hazırlayın ve getirin dedim; inşallah, mahallinde, milletvekili arkadaşlarımızla bir­ likte, bu konuda hassasiyeti olan Samsun'daki bütün milletvekili arkadaşlarımla birlikte bir in­ celeme yapacağız. Onların duyarlılıkları, bizim duyarlılıklarımızdır. Arkadaşlarımızın çevreye gös­ termiş oldukları duyarlılığı, ülkemizdeki çevreye karşı sivil toplumun yükseltmiş olduğu sesi, Çev­ re ve Orman Bakanlığı olarak fazlasıyla paylaşıyoruz, onlara gönülden destek veriyoruz; çünkü, bu, sadece bir kuruma, bir kişiye bırakılamayacak kadar çok önemli bir konudur, bunun altını kalın çiz­ gilerle çiziyorum; ama, ben, yine, bir kez daha burada tekrarlamakta fayda görüyorum ki, kanunlar, yasalar, tüzükler, genelgeler ne derlerse desinler, ne yazarlarsa yazsınlar, ne kadar mükemmel hazır­ lanırlarsa hazırlansınlar, eğer çocuklarımıza anaokulundan başlamak üzere eğitimin her kademesin­ de sağlıklı bir çevre bilincini kazandıramazsak, sürdürülebilir bir çevre anlayışını geleceğe taşımamız mümkün olmayacaktır. -268-