بِسْمِ اّٰلله ِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪ يمِ اِنَّ اْلْ ِنْسَانَ لَف۪ي خُس

advertisement
HAKKI SÖYLEMEK
‫بِ ْس ِم ه‬
‫الر ۪ح ِيم‬
َّ ‫الر ْحمٰ ِن‬
َّ ِ‫اّٰلل‬
‫سانَ لَف۪ ي ُخ ْسر‬
ْ ‫َو ْال َع‬
ِ ْ ‫ص ِر ا َِّن‬
َ ‫اْل ْن‬
‫ت‬
ِ ‫صا ِل َحا‬
َّ ‫ع ِملُوا ال‬
َ ‫ا َِّْل الَّذ۪ ينَ ٰا َمنُوا َو‬
‫صب ِْر‬
َّ ‫ص ْوا ِبال‬
َ ‫ق َوت َ َوا‬
َ ‫َوتَ َوا‬
ِ ‫ص ْوا ِب ْال َح‬
Aziz Müslümanlar,
Bu hutbemizde "Hakkı Söylemek"
hususunu belirtmeğe çalışacağız. Cenabı Hak
okuduğumuz ayeti kerimelerinde "Asr'a kasem
olsun ki, şüphesiz insan, ziyandadır. Ancak
iman ve Salih amellerde bulunanlar ve
birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler
müstesna" (1) buyurmaktadır.
Müslümanlık, doğruluğa, hak ki
söylemeğe büyük önem vermiştir. Zira hak söz,
yüksek ahlakın icaplarındandır. Hak söz,
imanın sesi, hakkı söylemek, Mümin'in şiarıdır.
Bir hadisi şerifinde Peygamberimiz
(S.A.V.) "Haklar kıyamet gününde sahiplerine
iade edilecektir. Hatta boynuzlu koyundan,
boynuzsuz koyunun öcü alınacaktır" (2)
buyurmuştur.
Hakkı söylemek için imanlı bir yürek
lazımdır. Resüli Ekrem (S.A.V.) Efendimize
bağlanan
Asrı
Saadet
müslümanları,
Mekke'den, Medine'ye Hicret edenler ve onlara
yardım edenlerin Medineli Ensar, Hakkı
dinlemek, Hakka itaat etmek, her yerde hakkı
söylemek üzere biat etmişlerdi. Onlar
haksızlığa katiyen tahammül etmezlerdi.
Peygamberimiz
(S.A.V.)
Hadis'i
şeriflerinde şöyle buyuruyor, "Haksızlık
etmekten sakınınız. Zira haksızlık kıyamet
gününde zulmettir. Cimrilikten de sakınınız.
Zira cimrilik sizden evvelkileri helak etmiştir.
Onları birbirinin kanını dökmeye, Allah'ın
haram kıldığı şeyleri helal görmeye sevk
etmiştir". (3)
Muhterem Kardeşlerim,
Zulme, zalime sükût, onu putlaştırmak
olur. Biliniz ki bir zamanlar Mısır'da hüküm
sürmüş olan Firavun'a, "Ene rabbü küm'ül a'la,
Ben sizin yüce Rabbınızım!" dedirten
etrafındaki Hakkı söylemeden korkan; zulme
boyun eğen insanlarda Hz. Muhammed
Mustafa
(S.A.V.)
şirkin
ve
küfrün
katmanlaştığı, ahlaksızlığın umumileştiği,
batılın kükrediği, zulmün ve cehlin
yaygınlaştığı koyu bir sapıklık asrında yetişti.
Hakka sebat, hakkı söylemekte ısrar neticesi o
karanlık
asrın
dalaletleri
parçalanmış,
günahlarla kararmış o korkunç çöller ebedi bir
kurtuluş sabahına kavuşmuştu. Günahlar
bataklığına, ayrılıklar cehennemine dönen
Arabistan,
kısa
bir
zaman
içinde
Peygamberimizin getirdiği Kuran ve yaydığı
imanla cennet bahçelerine döndü.
Muhammedi Medrese ne kadar feyizli
olmuştu ki Hakka ulaşmada ve doğruyu
ayırmada Hz. Ebu Bekir, kuvvet ve adalette,
hakka itaatte Hz. Ömer, yumuşaklık ve
cömertlikte Hz. Osman, şecaatte, ilimde, dini
hükümlerde Hz. Ali, siyasette ve sevkvü
idarede Hz. Sa'd, sadakatta ve güvenilir
olmakta Hz. Ebu Ubeyde, dini uğrunda mihnet
ve meşakkatlere tahammül hususunda Hz. Bilal
(R. Anhüm eçmain) gibi zevatı kiram birer
iman ve fazilet rehberi olmuşlardır.
Kitap ve sünnet nuru etrafında
pervaneleşen bir topluluktan daha mes'ud bir
millet bul mak imkansızdır. Onlar dalalet
asr'ını, iman, salih amel, hakkı ve sabrı yayma
güçleriyle parçalamışlardı.
Muhterem Müslümanlar,
Hüsrandan kurtulmak isterseniz, iman'a,
İslam ahlakına sarılınız. Hakkı elden, hak sözü
dilden bırakmayınız. Hakkı tutmak, hakka
davet etmek, hakkı söylemek, Müminlerin
şiarıdır. Batıllara sarılmak, hakka, düşmanlık,
yalan, iftira, hiya net gibi ahlaksızlıklar,
münafıkların, kafirlerin mesleğidir. Hayat
iman'da, Hak Kuran'da, kurtuluş İslam
yolundadır.
***
(1) El Asr Suresi, Ö Nasuhi Bilmem Tefsiri cilt 8 Sahife:4090.
(2) Riyazü's-Salihin Cilt: 1 Sahife : 235
(3) Riyazü's-Salihin Cilt : 1 Sahife : 252
Ekim 1980
Download