"Kriz, „yaratıcı yıkım‟-„inovasyon ekonomisi‟ kuramları ve üniversitelerimiz" Kıbrıs Gazetesi, 8 Eylül 2009. Kriz, ‘yaratıcı yıkım’-‘inovasyon ekonomisi’ kuramları ve üniversitelerimiz Doç.Dr. Mesut Yalvaç Yakın Doğu Üniversitesi 21.Yüzyılın ilk büyük küresel ekonomik krizinin finans alanı ile birlikte diğer tüm alanlardaki etkisi, son günlerdeki iyimser öngörülere rağmen hala sürmektedir. Krizin bu olumsuz etkisi önce hafif şiddette ama artık çok kuvvetli olarak KKTC‟yi de tüm alanlarıyla sarsmaktadır. Bu şok sarsıntılardan KKTC‟nin en güçlü ve en önemli alanlarından biri olan Yükseköğretimin de nasibini aldığı görülmektedir. Bu yazının amacı, KKTC‟deki Üniversiteleri ve tüm alanları etkisi altına alan kriz ile ilgili önemli bazı saptamaları, öngörüleri ve önerileri gündeme getirmektir. Başta iktisatçılar olmak üzere tüm çevreler 21.Yüzyılın bu ilk büyük küresel ekonomik krizinin gerçek nedenlerini anlamak ve bu krizden çıkış yolları bulmak için büyük çaba sarf ederken, bu büyük krizin önce finans çevrelerinin sonra da zincirleme reaksiyonla diğer tüm alanların üzerine Karl Marx‟ın gölgesini düşürdüğü gözlenmektedir. Bunun önemli kanıtlarından biri Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)‟nin çöküşüyle gözden düşen Marx‟ın yapıtlarının birden hatırlanması ve yine dünyada çok satmaya başlamasıdır. Diğer bir kanıt ise ekonomi ve ekonomi ile ilgili alanlar başta olmak üzere her alandaki literatürde Marx‟tan yapılan alıntı ve aktarmaların artmasıdır. Kimilerine göre beklenen, kimilerine göre beklenmeyen bu kriz durumunda, elbette, yıldızı yeniden yükselerek parlayan başkaları da bulunmaktadır. Karl Marx‟tan çok farklı biri olan Joseph Schumpeter onlar içinde çok önemli biri. 90‟ların ortasında yoğunlaşan tartışmalarla kabul gören “İnovasyon Ekonomisi”nin kuramcısı olan Schumpeter‟in 1929 Büyük Buhran ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında geliştirdiği, “İnovasyon Ekonomisi” kuramının da temelini oluşturan ve uzun süredir gözden kaçan bir başka kuramı “Yaratıcı Yıkım” bu kriz durumunda artık yeni ilgi odağı. Aynı Karl Marx‟ın yapıtları gibi Joseph Schumpeter‟in yapıtlarına yapılan alıntı ve aktarmalar da ekonomi ve ekonomi ile ilgili alanlar başta olmak üzere hemen hemen her alandaki literatürde artmaktadır. Schumpeter‟in, “Kapitalizm doğası gereği bir ekonomik değişim biçimi ya da yöntemidir… Asla durağan olamaz. „Yaratıcı Yıkım‟ süreci kapitalizmin asli olgusudur” (Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi, 1966) şeklinde açıklama getirdiği „Yaratıcı Yıkım‟ kuramı, ve bu kuramı temel alan „İnovasyon Ekonomisi‟ kuramı, bugün, “düzen bozucu stratejik inovasyon”, “uygulama inovasyonu”, “ürün inovasyonu”, “süreç inovasyonu”, “deneyim inovasyonu”, “pazarlama inovasyonu”, “iş modeli inovasyonu”, “yapısal inovasyon”… mekanizmalarının temelini de oluşturmaktadır. 21.Yüzyılda toplumların 1 "Kriz, „yaratıcı yıkım‟-„inovasyon ekonomisi‟ kuramları ve üniversitelerimiz" Kıbrıs Gazetesi, 8 Eylül 2009. sürdürülebilir gelişmeyi sağlayabilmesi ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi yakalayabilmesi; işsizlik ve bölgesel farklılıklar başta olmak üzere toplumsal sorunlarını çözebilmesi ve yaşam kalitesini yükseltebilmesi, yukarıda dile getirilen inovasyon mekanizmalarıyla inovasyon performansını artırmasına bağlıdır. Bu inovasyon mekanizmalarından oluşan bir sistemde, yeni mekanizmalar eskilerinin yerlerini alırlar. Yenilenme ve yeniden yapılanma süreci tüm yapılara (ekonomik, sosyal, kültürel, eğitim, sağlık vd.) nüfuz eder ve sistematik bir çöküşü tetikleyerek yapısal bir dönüşümün gerçekleşmesine de neden olur. Çünkü inovasyonun temelini oluşturan sürdürülebilirlik paradigma dönüşümünün temel taşıyıcısıdır. “Bugün olan bu mudur?” sorusuna verilen yanıt ise ilgili çevrelerce tereddütsüz evet olmaktadır. İlgili çevreler, 1929 Büyük Buhranı ve İkinci Dünya Savaşı sonrası şekillenen küresel ekonomik sistemin çökmekte olduğunu, aslında 1970‟lerin başındaki krizle sarsılmaya başlayan sanayi devriminin neo-liberal paradigmasının, emperyal ulus devlet kapitalizminin çöküşünün yaşandığını, önce hammadde sektörünün, sanayi komplekslerinin ve şimdi de finans sektörünün çökmekte olduğunu, diğer tüm alanların da sırada olduğunu dile getirmektedirler. „Yaratıcı Yıkım‟ ve ona dayalı „İnovasyon Ekonomisi‟ kuramlarına göre bunu yeniden yapılanma süreciyle birlikte yeni bir sistematik yapılanma izleyecek. Bu yeniden yapılanma sürecine kafa yoranlar ve bu yeni yapıları oluşturanların yeni sistematik yapılanmanın nimetlerinden yararlanacağı da çok açıktır. Bu yeni sistematik yapılanma ile ilgili bir öngörüye göre, bilginin teknolojiye, teknolojinin ise ürüne dönüşmesi süreci ile yaratılan „Bilgi Toplumu‟ paradigması ve onun 21.yüzyıldaki en önemli altyapılarından olan „Bilginin Yönetimi‟ ve „Bilgi Toplumu Teknolojisi‟nin ekonomik, sosyal, kültürel, eğitim, sağlık vd. tüm alanlardaki yükselişi doruğa çıkacak. Yeni sistematik yapılanmada her alandaki temel ekonomik girdilerin hammaddeden bilgiye dönüşüm süreci tamamlanacak. Yukarıda dile getirilen öngörüde, Bilgi toplumunu ve onun altyapıları olan „Bilginin Yönetimi‟ ve „Bilgi Toplumu Teknolojileri‟ni var eden en önemli unsur ise inovasyon bilinci yüksek nitelikli insan kaynağıdır. İnovasyon bilincinin gelişmesi aile içinde başlayan ve tüm eğitim kademelerinde ve yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Bu süreç içinde „Yükseköğretim‟ kademesinin ayrı bir yeri olduğu da belirtilmelidir. Bu kademe inovasyonun ana taşıyıcılarından olan yaşam boyu öğreniciliğin ve bilimsel araştırma ve geliştirme çalışmalarının en yoğun gerçekleştirildiği kademe olarak görülmektedir. İşte tam da bu noktada, bu yeni sistematik yapılanmada, özellikle de hammaddesi zaten bilgi olan, insanlık için bilgiyi kullanarak bilgi üreten, bilgiyi paylaşan, bilgiyi teknolojiye ve ürüne dönüştüren alanların başında gelen Üniversitelerin, çok önemli ve aynı zamanda çok da avantajlı bir konumda oldukları söylenmelidir. 2 "Kriz, „yaratıcı yıkım‟-„inovasyon ekonomisi‟ kuramları ve üniversitelerimiz" Kıbrıs Gazetesi, 8 Eylül 2009. Toplumlara sürdürülebilir bir gelecek için önderlik eden, toplumların sürdürülebilir gelişmesi için Ar-Ge ve yükseköğretim faaliyetlerini gerçekleştiren temel bir aktör olan, inovasyon mekanizmaları gelişmiş, inovasyon performansı yüksek Üniversitelerin önem ve avantajlarını; nitelikli insan kaynağından, bilgiden, bilgi kültürüne dayalı kurumsallaşmadan ve yönetimden, teknolojiden, Ar-Ge‟den, yenilenmeden, inovasyondan, ve bunların tümüne bağlı toplam kaliteden aldığı da söylenmelidir. Bu açıdan bakıldığında, KKTC için çok önemli ve avantajlı konumda bulunan Üniversitelerin, kendileri ve toplumdaki diğer tüm yapılar için krizlerden etkilenmeyecek yeni sistematik yapılanmaları gerçekleştirme sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için gerekli düzenlemeler yapılmalı, acil moral ve maddi destek sağlanmalı ve teşvik edilmelidir. O halde, KKTC‟nin tüm paydaşları, krize karşı yeni sistematik yapılanmaya ve gerekli düzenlemeleri yapmaya, verilecek moral ve maddi desteğe, daha fazla gecikmeden, öncelikle KKTC‟deki Yükseköğretim kurumlarından başlanmasına ne dersiniz? 3