Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015

advertisement
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
MACARİSTAN ZİGETVAR’DA KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN’IN TÜRBESİNİ
BULMA ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA EKİM 2015’DE YAPILAN KAZI VE
ARAŞTIRMA ÇALIŞMALARI VE BULUNTULAR HAKKINDA RAPOR
27.11.2015
Prof. Dr. Ali Uzay Peker
(Derleyen)
Uzmanlık Alanlarında Hazırladıkları Raporlarla Katkıda Bulunanlar
(Her bölümün yazar/ları metinde belirtilmiştir)
Ali Uzay Peker
Meral Özdengiz Başak
Abdullah Deveci
Fethi Ahmet Yüksel
Harun Yeni
Kazı ve Araştırma Çalışması Ekip Üyeleri
Prof. Dr. Ali Uzay Peker, Mimarlık Tarihçisi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (Başkan)
Meral Özdengiz Başak, Mimar
Abdullah Deveci, Ortaçağ Arkeolojisi Uzmanı, Anadolu Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Fethi Ahmet Yüksel, Jeofizik Mühendisi
Harun Yeni, Osmanlıca Uzmanı, Bilkent Üniversitesi
1
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
İLK TESPİTLER
Prof. Dr. Ali Uzay Peker
Kazı Öncesi Yapılan Çalışmalar
Kanunî Sultan Süleyman’ın Zigetvar’daki türbesinin yerini arama çalışmaları TİKA ve
Zigetvar Belediyesi arasında 24 Kasım 2012 tarihinde imzalanan bir antlaşma ile Pécs
Üniversitesi’nden Doç. Dr. Norbert Pap’ın koordinasyonundaki bir proje çerçevesinde
başlatıldı. 20 Eylül 2013’de düzenlenen uluslararası bir sempozyum ve ardından basılan
Norbert Pap editörlüğündeki Kanunî Sultan Süleyman’ın Sigetvar’daki Hatırası (Pécs, 2014)
başlıklı tebliğ kitabı, yapılan çalışmaların içerik ve niteliği hakkında bilgi sağlıyor. Türbe’nin
yerinin belirlenebilmesi için yapılan çalışmalara Doç. Dr. Norbert Pap, Dr. Erika Hancz, Dr.
Péter Gyenizse, Zita Bognár, Dr. Máté Kitanics ve Dr. Dénes Sokcsevits disiplinlerarası
katkıda bulunmuşlardır.
Resim 1: Leandro Anguissola Planı (1689)
2
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
2015 yılında Zigetvar’ın kuzeydoğusunda Üzüm Tepesi (Szőlőhegy) olarak bilinen
bölgede başlatılan arkeolojik kazı öncesinde yapılan çalışmalar, yukarıda adı geçen yayında
sunulduğu üzere 2013 yılında, Anguissola haritasına (1689) (Resim 1) dayanılarak Sultan
Süleyman’ın Türbesi’nin bulunduğu yer (haritada yukarıda sağda F) olduğu tahmin edilen
alanın tarihi coğrafyasının haritacılık ve jeoenformasyon (GIS) yöntemleriyle modellenmesi;
Osmanlıca, Macarca, Latince, Almanca ve Hırvatça kaynakların derlenip, değerlendirilmesi ile
takip eden 2014 ve 2015 yıllarında, arazide yapılan yüzey araştırmaları, havadan fotoğraflama,
sondajlar ve jeofizik taramalar olarak özetlenebilir.
Yazılı kaynaklar, türbenin yanında bir cami, derviş tekkesi (mevlevihane) ve kışla
yapısı inşa edildiğini, alanın bir palanka ve hendek ile çevrelendiğini, zamanla bunlara yerel
halk ve ziyaretçilere hizmet vermesi amacıyla imaret, medrese, han ve hamam gibi yapıların
eklendiğini ve palanka dışında iki mahalle büyüklüğünde bir yerleşimin oluştuğunu
belirtmektedir (Pap, 2014, 32). Bu tür yerleşim alanları Osmanlı sınır kaleleri palankaların
ortak özelliğidir (Özgüven, 2001, 5). Evliya Çelebi de türbeden söz ederken “Kale-i Türbe-i
Süleyman Hân-ı Aleyh’ir-rahmeti ve’l-gufran” tanımını kullanmıştır (Ayverdi-Yüksel, 2000b,
252). Kanunî türbesinin bir “makam ve cami” nin parçası olarak “Meşhedi Süleyman” adını
aldığını biliyoruz (Ünver, 2001, 305). Yani kale ve türbe bir bütün olarak görülmüştür.
Arkeolojik çalışmaların palankanın bütününü ortaya çıkartma hedefiyle yürütülmesi
yapıların konumları, birbirleriyle ilişkileri ve işlevleri hakkında yeni fikirler oluşturulabilmesi
için elzemdir. Macar araştırma ekibinin yukarıda belirtilen saha çalışmaları, yazılı
kaynaklardan edinilen bilgileri destekler bulgular sağlamıştır. Ayrıca bazı noktalarda
palankaya ait hendeğin izlerinin saptandığı ifade edilmiştir. Buna göre Türbék diye bilinen söz
konusu yerleşkenin Üzüm Tepesi’nde yer aldığı ve kazı alanının da
palankanın içinde
konumlandığı düşünülmektedir.
Kazı Alanını İlk Ziyaret ve İzlenimler (09 Ekim 2015)
Pécs Üniversitesi kazı çalışmasını Üzüm Tepesi’nde 05 Ekim 2015 tarihinde başlatmış
bulunuyor. Ekip olarak 09 Ekim 2015 Cuma günü araziyi ziyaret ettik. Proje koordinatörü Doç.
Dr. Norbert Pap ve kazı alanı sorumlusu Dr. Erika Hancz kılavuzluğunda kazı yeri açmaları ve
buluntuları yerinde görüp inceledik (Resim 2).
3
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Resim 2: Üzüm Tepesi’ndeki kazı alanı (09.10.2015) (Foto: A. U. Peker)
Kazı alanı özel mülkiyetteki bir bağ evinin meyve ağaçları bulunan bahçesinde yer
almakta. Bahçede oluşturulan iki adet açma önemli veriler sağlamıştır. Kazının ilk mimari
buluntusu yukarıdaki fotoğrafta açmaları boydan boya kapsadığı görülen dörtgen bir yapılanma
oluşturan kalın duvarlı binadır.
Resim 3: Pál Esterházy Planı (1664)
Bu kalıntıların, yukarıda görülen Sultan Süleyman Türbesi ve etrafındaki yapıları
gösteren 1664 tarihli Esterházy planında çizilen türbe ve ek yapılarına ait olma ihtimali Doç.Dr.
Pap tarafından ifade edilmiştir (Resim 3).
4
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Resim 4: Kazı alanında ortaya çıkan yapı kalıntısının duvarları (09.10.2015) (Foto: A. U. Peker)
Yüzeye oldukça yakın keşfedilen bina kalıntısının duvarları incelendiğinde Osmanlı
döneminden kaldığı izlenimini bırakmaktadır (Resim 4, 5, 15, 16). Duvarlar, moloz taş ve
Horasan harcı dolgulu çift cidarlıdır. İç ve dış cidarlar tuğla örgüsüyle oluşturulmuştur.
Zigetvar’a yakın Şikloş’da Malkoç Bey Camisi duvarlarında da benzer tuğla örgüler olduğu E.
H. Ayverdi’nin Macaristan’daki mimari eserleri inceleyen kitabında yer alan restorasyon
öncesine ait eski fotoğraflarda görülebilmektedir (Ayverdi-Yüksel, 2000b, R263-8).
Resim 5: Kazı alanında ortaya çıkan yapı kalıntısından duvar detayı (09.10.2015) (Foto: A. U. Peker)
5
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Bu ölçüde bir yapının duvarının oldukça kalın örülmüş olması önem atfedilen kubbeli
bir bina olma olasılığını gündeme getirir. Ancak bu konu, ileride arkeolojik ve mimari verilerin
yeterli kanıt sağlamasıyla kesinleştirilebilir.
Resim 6: Kazı yeri buluntuları ve kazı yöneticisi Dr. Erika Hancz (09.10.2015) (Foto: A. U. Peker)
Kazı alanından elde edilen buluntular arasında Macaristan’da sadece Osmanlı
döneminde kullanılan kurşun kaplama parçalarına rastlanmıştır. Bu buluntular ve duvar örgüsü,
ulaşılan binanın Osmanlı döneminden olduğu sonucunu destekler. Buluntular arasındaki 1609
tarihli bir Avusturya-Habsburg gümüş sikkesi bugün için tarihlemede kesin bir veri sağlar. Bu
sikke binanın bu tarih öncesinde inşa edilmiş olduğunun kanıtıdır.
Alan ziyareti öncesindeki araştırmamız ile alandaki inceleme ve görüşmeler sonrasında
gördüğümüz, Pécs Üniversitesi’nin Kanunî Sultan Süleyman Türbesi’nin özgün yeri hakkında
yaptığı tarih ve coğrafya çalışmalarının sonuçlarının arkeolojik kazının ilk verileriyle
desteklenir mahiyette olabileceğidir. Ayrıca, Doç. Dr. Norbert Pap önderliğinde oluşturulan
ekibin yaptığı önceleyen çalışmaların oldukça tatmin edici bir bilimsel seviyede olduğu ve kazı
çalışmasının son derece iyi planlanmış olarak düzgün ve bilimsel bir yaklaşımla Erika Hancz’ın
liderliğinde yürütüldüğü görülmüştür (Resim 6).
Ekibimizden Meral Özdengiz Başak ve Abdullah Deveci kazı çalışmalarına danışman
ve gözlemci olarak 12-22 Ekim 2015 günleri arasında eşlik etmiştir. Bu tarih aralığında ekibe
jeofizik mühendisi Yrd. Doç. Dr. Fethi Ahmet Yüksel ve Osmanlıca uzmanı Harun Yeni dahil
olmuş ve arazide incelemelerde bulunmuştur.
6
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
ALANDA YAPILAN JEOFİZİK ARAŞTIRMA SONUCU ÜRETİLEN HARİTA VE
MODELLER
Yrd. Doç. Dr. Fethi Ahmet Yüksel
Ekim 2015’de başlayan kazı çalışmasının doğru bölgede olduğu, ekibimiz jeofizik
mühendisi üyesi Yrd. Doç. Dr. Fethi Ahmet Yüksel tarafından onaylanmıştır. TürkiyeMacaristan işbirliği çerçevesinde alanda başlatılan çalışmalar kapsamında, 26 Ekim - 01 Kasım
2014 tarihleri arasında yapılan jeofizik araştırmalar sonucunda hazırlanan rapor ve bu rapora
ilaveten Dr. Yüksel tarafından hazırlanan iki (2D) ve üç boyutlu (3D) ek değerlendirmeler
sonucu oluşturulan harita ve küp modellerde belirlenen geometrik form veren yüksek genlikli
GPR anomalilerinin lokalize olduğu ve kazısı yapılan lokasyonla uyumlu olduğu görülmüştür
(Resim 7-10). Öte yandan diğer yüksek genlikli GPR anomalilerinin lokalize olduğu yerlerin
arazideki konumlarının işaretlenmesi ve ölçülemeyen yerlerde de jeofizik ölçülerin alınması
gereği ortaya çıkmıştır.
Resim 7: Jeofizik (GPR) profillerinin konumu. (F.A. Yüksel)
7
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Resim 8: Jeofizik (GPR) ölçülerinin 2 boyutlu haritası. Kare işaretli yer kazılan alan (daire işaretli yerler kazılması
önerilen lokasyonlar) (F.A. Yüksel)
Resim 9: Jeofizik (GPR) ölçülerinin 3 boyutlu küp model içinde 97,45 cm derinlik seviyesi (kare işaretli yer
kazılan alan) (F.A. Yüksel)
8
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Resim 10: Jeofizik (GPR) ölçülerinin 3 boyutlu küp modeli (kare işaretli yer kazılan alan) (F. A. Yüksel)
9
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
EKİM
2015
DÖNEMİ
KAZI
ÇALIŞMALARI
VE
BULUNTULARIN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Meral Özdengiz Başak
05 Ekim-06 Kasım 2015 tarihleri arasında devam eden kazı Macar tarafında Pécs
Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Arkeolog ve Türkolog Dr. Erika Hancz başkanlığında
olmak üzere, Béla Simon (Janus Pannonius Müzesi'nde Arkeolog), Dr. Maté Kitanics
(Balkanlar Araştırmacısı - Coğrafyacı), bir öğrenci ve on işçiden oluşan bir ekiple
yürütülmüştür. Ayrıca kazı ekibinin sahada bulunmadığı gün ve gecelerde, kazı alanının
güvenliğini sağlamaya yönelik özel güvenlik elemanları görevlendirilmiştir.
Kazı, arazide jeofizik taramalar sonucu elde edilen bulgular doğrultusunda saptanmış
olan belli bir yapıyı ortaya çıkarmayı hedeflemiştir. Bu yapı daha önce, 1971-1972 yılllarında,
Arkeolog Valéria Kováts tarafından kazılarak kısmen gün yüzüne çıkarılmış ve bir “Osmanlı
kamu binası” olarak tanımlanmış, ancak o dönemde projenin iptali üzerine, çalışmalar
tamamlanmadan üzeri tekrar örtülmüştür. Kováts’ın kazı raporlarının günümüze ulaşmadığı
ifade edilmiştir.
Resim 11a-c: Kazı alanından genel görünüş (21.10.2015) (Fotolar: M. Ö. Başak)
Ekibimizin kazıya katıldığı tarihte yaklaşık 7,00x11,50 metre boyutlarında olan açma,
iki haftalık süre zarfında aşamalarla komşu bağlık alan içine doğru büyütülerek, nihayetinde
yapının tamamını içine alacak biçimde, 14,50x11,50 metre boyutlarına ulaşmıştır. Açma
10
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
derinliği ortalama 1,00-1,10 metredir. Kazı gerekli görülen noktalarda derinleştirilmiştir.
Doğal zemin kotunun yaklaşık 0,40-0,60 metre altından duvar kalıntıları çıkmıştır. Yapının
temel alt kotuna doğal zemin kotundan yaklaşık 1,00 metre derinlikte ulaşılmıştır (Resim 11).
Kazıda ortaya çıkarılan temel duvarları yapının plan şemasını belirlememize olanak
sağlamaktadır (Resim 12). Buna göre, başka bir yapıyla bitişmeyen, müstakil bir yapı söz
konusudur. Yaklaşık 6,00x6,00 metre boyutlarında kare planlı bir iç mekanı, 0,90 metre
genişlikte duvarlar çevrelemekte ve bu ana mekana batı yönünde üç birimli dikdörtgen bir
bölüm eklemlenmektedir (Resim 13-14).
Resim 12: Yapı Temel Planı (21.10.2015)
(Çizim şematiktir, bütün ölçüler alınmamıştır)
(Çizim: M. Ö. Başak)
11
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Resim 13: Kazı Alanı (21.10.2015) (Foto: M. Ö. Başak)
Resim 14: Kazı Alanı (21.10.2015) (Foto: M. Ö. Başak)
Yapının, gerek duvar yapım tekniği ve malzemesi, gerekse gün yüzüne çıkan mimari
parçalar ve bezemeler ile küçük buluntular ışığında, bir Osmanlı yapısı olduğu anlaşılmaktadır.
12
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Resim 15: Duvar Detayı: dışta tuğla arası moloz taş dolgu (21.10.2015) (Foto: M. Ö. Başak)
Resim 16: Duvar Detayı: tuğla örgüsü (21.10.2015) (Foto: M. Ö. Başak)
Günümüze ulaşan kalıntıların, temel ve kısmi olarak temel üzerinde yaklaşık en fazla
0,40-0,50 metre yüksekliğe sahip duvarlardan oluşması, üst yapıya dair bilgi edinmemizi
engellemetedir. Bu durum kapı/portal, pencere vb’nin konum ve boyutlarını belirlememize izin
vermemektedir. Bununla beraber, kazıda çıkmakta olan mimari parçalar üst yapıya ve yapının
dekorasyon programına dair ipuçları sunma potansiyeline sahiptir. Gerek duvar kalıntılarının
niteliği gerekse mimari bezemeye ait buluntular önem atfedilmiş bir yapının söz konusu
13
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
olduğunu göstermektedir. Taşıyıcı duvarların kalınlığı, yapının kare planlı oluşu ve kazıda
bulunan kurşun kaplama parçaları yapının kubbe ile örtülü olabileceğini düşündürmektedir.
Resim 17: Mimari buluntuların in situ durumu (17.10.2015) (Foto: Erika Hancz)
Yapı içinden çıkan mimari plastik buluntular arasında muhtemel lento, kaval silme,
sütunce parçaları ile yivli ve eflatun renkli bir parça sayılabilir (Resim 17-18-19). Sözü edilen
yivli parça imal edildiği taşın cinsi ve rengiyle dikkat çekmektedir. Taşın kimyasal analizi ile
Macaristan ve Türkiye'deki ocaklardan çıkan malzemelerle karşılaştırması yapıldıktan sonra
kaynağı hakkında bilgi sağlanabilir. Kazıda ayrıca boyalı sıva parçaları ele geçmiştir (Resim
19b).
Resim 18a, b, c: Lento parçası ve mimari dekoratif parçalar (17.10.2015) ( Fotoğraflar: M. Ö. Başak)
14
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Resim 19a, b: Mimari dekoratif parça (16.10.2015) ve boyalı sıva parçası (08.10.2015)
(Fotoğraflar: Eriak Hancz)
Ekibimizin kazıdan ayrıldığı tarihi takiben bu buluntulara yenileri eklenmiştir. Bunlar
arasında bütünlüğü korunmuş bir pencere lentosu, palmet biçimli taşlar, yıldız ve altıgen motif
bezemeli parçalar ve sıva üstü yazının korunduğu buluntular özellikle dikkat çekicidir (Resim
20, 26, 30).
Resim 20a, b: Pencere lentosu (27.10.2015) ve Mimari dekoratif parça (26.10.2015)
(Fotoğraflar: Eriak Hancz)
15
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Kazıda çıkan küçük buluntular ve seramik parçaları da değerli bilgiler verecektir.
Bütünlüğü korunmuş bir seramik buluntu ele geçmemiş olmakla beraber çıkmakta olan yeşil
sırlı seramik parçaları önemlidir (Resim 21a, b). Macaristan’daki diğer bazı Osmanlı dönemi
palankalarında yeşil sırlı seramik buluntular ortaya çıkmıştır. Küçük buluntular arasında ise
metal ağırlık, yüzük, kemer tokası gibi gündelik hayata dair ipuçları sunabilecek parçalar
mevcuttur.
Resim 21a, b: Seramik tabak parçaları (22.10.2015) ve yeşil sırlı reamik parçası (21.10.2015)
(Fotoğraflar: M. Ö. Başak)
Yapının iç mekan zemin döşeme kaplamasının günümüze ulaşmadığı görülmüştür.
Yapı iç ve dış zemin kotları hakkında, açma kesitlerinde saptanmış olan farklı seviyelerdeki
muhtemel yapı döküntüsü katmanlarının değerlendirilmesinden sonra fikir ileri sürmek
mümkün olabilir.
16
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Bu raporun yazıldığı tarih itibariyle, yapının işlevini kesin olarak belirlememizi
sağlayacak bir buluntu henüz gün yüzüne çıkmamıştır. Öte yandan yapı tam olarak kıbleye
yönelmiştir (Resim 12). Bu yöneliş iki işlevi akla getirir: cami veya türbe. Kare plana
eklemlenmiş üç birimli son cemaat yeri olan camiler yaygındır ve bölgede de benzerleri olduğu
bilinmektedir. Boyutları açısından ele alındığında, bağımsız bir yapı olarak inşa edilmiş küçük
ölçekli camiler/mescitler mevcut olmakla beraber, söz konusu 36 metrekarelik kapalı ibadet
mekanı, yapıyı benzerleri arasında oldukça küçük kılmaktadır. Yapının bir cami olması
durumunda ancak sınırlı bir cemaate hizmet verebileceği açıktır. Bu yapı bir cami olarak
düşünülürse, yazılı kaynaklarda geçen, Sokollu Mehmet Paşa tarafından tekke ve türbe ile
ilişkili olarak palanka içinde inşa edilmiş olan cami olabilir. Öte yandan sürdürülmekte olan
kazıda, yapının bütün temel duvarları ortaya çıkarıldığı halde, bir minare temeline
rastlanmamış olması dikkate değerdir. Oysa, türbe ve caminin 1692 yılındaki tahribatına dair
1693 tarihli Almanca belgelerde, Dr. Maté Kitanics tarafından yukarıda adı geçen yayında
sunulduğu üzere, bir “kule (Thuern)” (minare?) ve “tepesindeki (Spitz)” “kalay” kaplamadan
söz edilmektedir (Pap, 2014, 105-6). Kazıda ayrıca bir mihrap izine de rastlanmamıştır.
17
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
KAZI ALANINDA ORTAYA ÇIKAN MİMARİ BULUNTULARIN MİMARLIK VE
SANAT TARİHİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Prof. Dr. Ali Uzay Peker
Üzüm Tepesi’nde, Ekim 2015’de yapılan kazıda temelleri ortaya çıkan yapının cami
olduğuna dair kesin bir fikir verebilecek mihrap, minare, kitabe v.b. mimari buluntu ortaya
çıkmamış olması yapının cami olduğu fikrini ifade etmemize imkan vermez. Öte yandan, kazı
alanında ortaya çıkan yapıya ait plan Osmanlı türbe mimarisinde yaygındır. Fakat kare planlı
türbelerin on altıncı yüzyılda sayıca çok azaldığı da bir başka gerçektir. Bu yüzyılda Sultan ve
ailesi için yapılan türbelerin çoğu sekizgen planlı, bir kaç örnek ise altıgendir. Balkanlarda,
örneğin Bosna Hersek’de, bu döneme ait Osmanlı türbeleri de büyük oranda sekizgen planlıdır
(Ayverdi-Yüksel, 2000a, 100). Bu noktada, Osmanlı türbelerine kısa bir bakış bazı fikirler öne
sürmemizi sağlayabilir.
Elimizdeki en erken tarihli belgeye göre Zigetvar’daki Kanunî Sultan Süleyman
Türbesi 1576 yılında mevcuttu (Pap, 2014, 66). Kanunî 1566 yılında vefat ettiğine göre türbe
bu iki tarih arasında bir dönemde inşa edilmiştir. Aynı dönemden 1577 tarihli İstanbul
Ayasofya’daki II. Selim Türbesi, Üzüm Tepesi’nde ortaya çıkan yapıda olduğu gibi üç bölümlü
bir revağa sahiptir. Ancak türbe çokgendir (Resim 22, 23).
Resim 22: İstanbul’da II. Selim Türbesi (1577) (Foto: Sinan Doğan)
18
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Resim 23: İstanbul Ayasofya Haziresindeki Türbelerin Planları.
II. Selim Türbesi (1577); 2. III. Murad Türbesi (1599); 3. III. Mehmet Tübesi 1608)
Ardından 1599’da inşa edilen aynı yerdeki III. Murat’ın Türbesi’nin önünde de yine üç
bölümlü bir revak bulunur ve yapı yine çokgendir (Resim 24 a, b).
Resim 24a, b: İstanbul III. Murat Türbesi (1599) (Sol Foto: Mustafa Cambaz; Sağ Foto A.U. Peker)
İstanbul Süleymaniye’deki 1566 tarihli Kanunî Sultan Süleyman Türbesi de çokgen
planlı ve revaklıdır (Resim 25). Burada da revak üç gözlüdür; ancak binayı boydan boya
dolaşan ve dış galeri oluşturan bir diğer revak öndeki revakla sağ ve solda birer kemer
aracılığıyla birleşerek dört gözlü bir giriş bölümü oluşturur.
19
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Resim 25: İstanbul Süleymaniye’de Kanunî Türbesi (1566) (Fotolar: A.U. Peker)
Ayrıca, İstanbul’daki Şehzade Mehmed Türbesi (1548) ile Kanunî tarafından inşa
ettirilen Yavuz Sultan Selim Türbesi (1522) de çokgen planlı ve üç göz revaklıdır. Daha geç,
1619 tarihli İstanbul Sultanahmet I. Ahmed Türbesi ise kare planlı ve üç gözlü revaklıdır.
Ayrıca on beşinci yüzyılda, Bursa Yıldırım Beyazıd Türbesi (1406) üç gözlü revağa sahip kare
bir türbe olduğu gibi, Bursa Muradiye türbeleri arasında kare ve çokgen 15. yüzyıl türbeleri de
bulunmaktadır (II. Murad Türbesi (1451) kare, Şehzade Mustafa/Cem Sultan Türbesi (1479)
altıgen, Şehzade Mustafa (1555-56) sekizgen). Bu türbelerin giriş kısmında üç gözlü revak
değil birer veranda, altında da portal yer alır. Bursa Yeşil Türbe adıyla tanınan Çelebi Sultan
Mehmet Türbesi (1451) ise çokgendir. İstanbul Mahmut Paşa Türbesi (1473) de çokgendir.
Sonuçta Sultan Süleyman dönemi hanedanlık türbeleri çokgen ve üç göz revaklıyken, 15.
yüzyılda hem çokgen hem kare, hem üç gözlü revaklı hem de verandalı türbeler inşa edilmiştir.
Ayrıca 17. yüzyılda kare planlı üç göz revaklı türbeler bulunur. Macaristan’a gelince, Pecs’deki
İdris Baba Türbesi (17. yüzyıl) çokgen planlıdır. 17. yüzyıl sonundan bir resimde Buda’daki
1543-48’e yıllarına tarihlenen Gül Paba Türbesi’nin de sekizgen olduğu anlaşılmaktadır.
20
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Bu örnekler arasında 15. ve 17. yüzyıllar için farklı şekillerde türbelerden
bahsedebiliriz. On altıncı yüzyılda ise türbelerin çoğunlukla çokgen olduğu anlaşılır. Ancak,
Osmanlılar on altıncı yüzyılda veya Kanunî döneminde sadece çokgen türbe yaptırdılar gibi
bir ifade kullanmak doğru olmaz. Üzüm Tepesi’nde çıkan kare planlı yapının türbe olduğuna
dair başka kanıtlar oluştuğu taktirde bir türbe olarak değerlendirilmemesi için neden yoktur.
Çünkü Osmanlı türbe geleneğinde kare türbe uygulaması bulunmaktadır.
Öte yandan yapının 1663-64 yılında (1074 H.) Avusturyalılar tarafından tahrip edildiği,
aynı yıl Sultan IV. Mehmet tarafından türbenin biraz daha büyütülerek tahkim edildiğini Evliya
Çelebi’den öğreniyoruz (Ayverdi-Yüksel, 2000b, 252). Aynı bilgiyi Türbe’nin Süleymanköy
güneyinde olduğunu bildiren Budapeşte Başşehbenderi (konsolos) Rum Bey oğlu Fahreddin
Bey de vermekte (Ayverdi-Yüksel, 2000b, 255). Eğer türbe on yedinci yüzyılda esaslı bir tamir
gördüyse, yeniden kare planda inşa edilmiş de olabilir. Kazı alanında gelecekte ortaya
çıkabilecek bir kitabe veya yeni buluntular bu ve benzeri sorulara yanıt oluşturabilir.
Resim 26: Yıldız ve Altıgen Motifli Taşlar (26.10.2015) (Fotoğraf: Erika Hancz)
Öte yandan kazı alanında bulunan altı kollu yıldız ve altıgen şekillerinden oluşan taşa
işlenmiş geometrik kompozisyon ilginçtir (Resim 26). Feridun Ahmed Bey’in Nüzheti
esrâru’l-ahbâr der-seferi Sigetvar (Sigetvarname) (1569) adlı eserinde Nakkaş Osman’a ait
olduğu düşünülen bir minyatür bulunur (Parladır, 2007, 75). Bu resim Kanunî Sultan
21
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Süleyman’ın cenazesinin Sigetvar’dan Belgrad’a doğru yola çıkışını gösterir (Resim 27).
Minyatürde cenazenin yerleştirildiği at arabasının kenarına işlenen altın yaldızlı bezeme içinde
altı kollu yıldız ve altıgen motifleri yer alır. Bu motifler kazı alanında bulunan mimari parçanın
üzerindekilerle aynıdır (Resim 27b).
Resim 27a,b: Nakkaş Osman Sultan Süleyman’ın Cenazesi (sol) ve detay (Sigetvarname, 1569)
Yine aynı eserde Kanunî Sultan Süleyman’ın Erdel elçisini kabulünü gösteren bir sahne
yer alır (Parladır, 2007, res. 2). Yerdeki halı üzerinde altı kollu yıldız ve altıgenlerden oluşan
bir bezeme kompozisyonu görülür (Resim 28a). Buradaki fark, altı kollu yıldızların altıgenlerin
ortasında
olmasıdır.
Matrakçı
Nasuh’un
(1480-1564)
Süleymannamesi’nde
Sultan
Süleyman’ın culüs törenini gösteren bir minyatürde ise bu kez Topkapı Sarayı kapısı üzerinde
altı kollu yıldızlar ve etrafında altıgen şekillerden oluşan desenler yer alır (Resim 28b). Bunlar
da kazı alanında bulunanlarla aynıdır.
22
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Resim 28a, b: Kanunî Sultan Süleyman’ın Erdel elçisini kabulü (Sigetvarname’den, 1569) (solda),
Sultan Süleyman’ın culüs töreni (Süleymanname’den) (1561?)
Yine İstanbul’daki Sultan Süleyman Türbesi’nin pencere vitraylarında, altı kenarlı
yıldız ve altıgen şekillerden oluşan ve kazı alanında çıkan taşa oyulmuş bezemeye benzeyen
bir kompozisyon görülür (Resim 29).
Resim 29: İstanbul Kanunî Türbesi’nde altıgen bezeli vitraylar (1566) (Foto: A.U. Peker)
23
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Kanunî Sultan Süleyman’ın yaptırdığı Şehzade Camii ahşap pencere kapağında da bu
motifler yer alır (Türeli, 2011, 58). Öte yandan bu geometrik kompozisyon Türk mimarisinde
Sultan Süleyman dönemi öncesinde de görülür. Bursa Yeşil Camii üst kat pencere
şebekelerinde, (1420); Diyarbakır Safa Camii pencere şebekelerinde (1478) yer alır (Mülayim,
1982, 56, 84-5). Gebze Çoban Mustafa Paşa Camii şadırvan şebekelerindee (1523) olduğu gibi
Sultan Süleyman dönemindeki daha yaygın uygulama dikkate alınınca, daha önce çeşitli
yerlerde uygulanan bu kompozisyon Sultan Süleyman döneminde yeni bir içerik ve popülarite
kazanmış olabilir.
Bu kompozisyonla ilişkili bir başka konu da iki üçgenin içiçe geçmesinden oluşan altı
kollu yıldız ve bunun oluşturduğu geometrik şekle İslam dünyasında Süleyman Peygamber’in
yüzüğüne atıfla Mûhr-i Süleyman adı verilmiş olmasıdır (Türeli, 2011, 96). Kanunî Sultan
Süleyman’ın Süleymaniye Külliyesi’ndeki sekizgen türbesinin (Resim 25) Kudüs’te daha önce
Süleyman Peygamber’in tapınağının olduğu düşünülen Moriah Tepesi’nde inşa edilen yine
sekizgen planlı Kubbet-üs Sahra’ya (691) benzediği, döneminde vakfiye ve yazıtlarda
"Süleyman-i Zaman" olarak adlandırılan Sultan Süleyman’ın Süleyman Peygamber’e atıfta
bulunduğu belirtilmiştir (Necipoğlu, 1985, 100-1). Bu durumda, Kanunî Sultan Süleyman’ın
tarihte Süleyman’ın Mührü adı verilen altı köşeli yıldız motifini özellikle benimsemiş olduğu
veya en azından sanatçı ve tasarımcıların bunu Sultan’ın yaşama alanıyla özdeşleştirmek
istediği söylenebilir. Dolayısıyla bu buluntuyla kazı alanındaki temelin bir Sultanî yapıya, belki
de türbeye ait olma olasılığı güçlenir.
Resim 30: Kazıda bulunan palmet motifleri (29.10.2015) (Foto: Erika Hancz)
24
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
Ayrıca kazılar sırasında bulunan palmet motifleri dikkat çekici (Resim 30). İstanbul
Kanunî ve Şehzade türbelerinin duvarlarının üst bitiminde parapet oluşturacak şekilde dışta
uzanan palmet dizileri ile benzerlik kurulabilir. Fakat Balkanlarda inşa edilen bazı camilerin
giriş kapıları üzerinde de palmet dizilerinin olduğunu biliyoruz. Örneğin Banyaluka’da Ferhat
Paşa Camii giriş kapısı üzerinde (Ayverdi-Yüksel, 2000a, R58). Ayrıca, Üsküp’de Yahya Paşa
Camii portali üzerinde de palmet dizileri yer alır (Kumbaracı, 2008, R86). Bu aşamada, “çıkan
yapı kare planlı olduğu için türbe olması mümkün değildir” denemeyeceği gibi, “taşa işlenmiş
geometrik bezeme ve palmet motifleri yapıyı Kanunî’nin türbesi kılar” da denilemez. Bu
sonuncu buluntular bizi ancak yapının bir türbe olduğu fikrine yaklaştırabilir. Ancak kesin bir
şey söyleyebilmek için yeni verilere ihtiyaç olduğu bir gerçektir.
25
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
KAZI ÇALIŞMASININ DEĞERLENDİRİLMESİ
Meral Özdengiz Başak ve Abdullah Deveci
Dr. Erika Hancz başkanlığında sürdürülen alan çalışmaları, her gün 08:00-16:00 saatleri
arasında, hava koşullarının izin verdiği ölçüde devam etmiştir. Ekibimizin Macaristan’da
görevli olduğu dönemde dört gün sürekli yağmur yağmasından dolayı kazı yapılamamıştır.
Ancak Macar kazı ekibi özverili bir çalışma sergilemiş, hava muhalefeti nedeniyle ortaya
çıkmış olan iş günü kayıpları mümkün olduğunca tatil günlerinde yapılan ek çalışmalarla telafi
edilmiştir.
Kazı alanındaki çalışmaların bilimsel yöntemlere uygun biçimde ve titizlikle
yürütüldüğü gözlemlenmiştir. Metal dedektörüyle düzenli aralıklarla yüzey taraması yapılması,
yerden kumandalı hava aracı (drone) ile alanın hava fotoğraflarının alınması gibi yöntemlerle,
rutin kazı ve belgeleme çalışmaları desteklenmiştir. Buluntulara zarar verilmeden ulaşılmış ve
gerekli geçici korumalarla kazı sürdürülmüştür. Buluntuların bağlamlara göre tasnif edildiği ve
envanterlerinin çıkarıldığı görülmüştür. Bu özellikleriyle kazı sonuçlarının doğru
değerlendirilmesi mümkün olacaktır. Öte yandan, kazı evi olarak hizmet vermekte olan bağ
evinin sunduğu olanaklar kısıtlıdır. Özellikle kazıda çıkmakta olan buluntu sayısının artmasına
paralel olarak, mekan ve kalifiye eleman (arkeolog/öğrenci) ihtiyacı olduğu görülmüştür. Buna
rağmen kazının başarıyla ilerlediğini ve kısa sürede önemli bilgilere ulaşıldığını belirtmek
gerekir.
Yapılmakta olan kazı çalışmalarının palankanın bütün mimari unsurlarını kısa zamanda
ortaya çıkartabilmesi için, daha geniş bir bilimsel ekiple daha çok sayıda işçinin yer alacağı
çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Macar araştırma ekibinin, jeofizik taramalar doğrultusunda
belirlemiş oldukları komşu alanlarda kazının genişletilmesinin büyük önemi vardır. Bunun
gerçekleşebilmesi için Macar bilim ekibiyle ortak çalışma olanaklarının belirlenmesi
gerekecektir. Macar ekibin sahip olduğu teknik imkanların gözden geçirilmesi suretiyle
gerekirse kendilerine Türkiye’den tarama, fotogrametri ve malzeme analizi gibi konularda
destek verilebilir.
26
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
KAZIDA ÇIKAN YAZILAR VE ARŞİV / KAYNAK ÇALIŞMASI HAKKINDA
TESPİT VE ÖNERİLER
Harun Yeni
Resim 31a,b,c: Sıva Üstü Yazı (27.10.2015) (Fotoraflar: Erika Hancz)
Ekibimizin Osmanlıca uzmanı Harun Yeni’nin görüşüne göre, yukarıda fotoğrafları
verilen duvar parçalarındaki sıva üstü yazılar sadece birkaç harften oluştuğu için kesin bir şey
söylemek mümkün değil. Osmanlıca olduğu düşünüldüğünde, üstteki yazı (Resim 29a, b) iki
farklı biçimde, “dutalım” veya “duyalım” olarak okunabilir. Öte yandan, yazının Arapça olma
ihtimali de bulunmakta. Bu durumda Arapça uzmanı Ahmet Beyatlı’nın yorumuna göre,
“adında”, “adına sahip” anlamında, “zû-nâm” şeklinde okunması mümkün. Ancak, her iki
durumda da kırığın başladığı yerde “m” harfinden sonra devam eden bir harf daha bulunmakta
olduğunu da belirtmek gerekir.
Yukarıdaki fotoğraflarda altta görülen üçüncü parçanın bir sayı olduğu anlaşılmakta
(Resim 31c) fakat okunuşu nasıl tuttulduğuna göre değişmekte. Buna göre “851” sayısını
verebileceği gibi, tersten tutunca “157” veya “957” olarak da okunabilir. Diğer yandan bu
okumalardaki “1” sayısı kesin değil. Çünkü sayının kuyruğu epey kıvrımlı bitirilmiş veya
başlanmış. Bu da bu işaretin sayı değil bir harfin parçası olabileceği ihtimalinin de olduğunu
gösteriyor. Bu haliyle sayıyı bir tarih olarak alırsak 957 yılını verir. Bu da Miladi olarak
27
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
1550’lere denk gelmekte. Ancak bu okuma, bulunduğu alanın kronolojisinde anlamlı bir
zamana yönlendirmiyor. Bu okumalar, kazıdan çıkacak yeni yazı buluntularıyla
kesinleştirilebilir.
Kanunî Sultan Süleyman Türbesi Araştırma projesi kapsamında değerlendirilen arşiv
ve kaynakların daha detaylı bir tarama ve araştırılmaya ihtiyaç duyduğu ifade edilmelidir.
Osmanlı kaynaklarının yalnızca türbenin yeri ve inşası ile ilgili olan kısımlarının değil, aynı
zamanda sonraki dönemlerdeki izlerinin sürülmesinin de türbe ve etrafındaki Osmanlı
yerleşimin tarihi açısından gerekli olduğu düşünülmektedir. Dr. Erika Hancz 2013 yılında
hazırladığı rapor-makalesinde ve ziyaretimiz sırasında, yazılı kaynakların araştırılması
açısından halen yapılması gerekenler olduğunu ve böyle bir araştırmanın projeye ciddi katkılar
sağlayacağını ifade etmiştir.
Arşiv kaynakları noktasından bakıldığında, halihazırdaki araştırma, arşivlerde genel bir
taramanın yapılmış olduğunu göstermektedir. Türbenin inşasını izleyen yıllara dair yapılacak
daha detaylı ve kapsamlı bir arşiv araştırması da önceki çalışma süreci kadar önem
taşımaktadır. Zira sonraki yıllara dair kayıtların, buranın genel panoramasına ve ayrıca ortaya
çıkışı ve inşasına dair veriler sunma ihtimali de vardır.
Arşiv kaynaklarına defter serileri açısından bakıldığında, merkezî yönetimin bir tür
karar kayıtları olarak nitelenebilecek olan Mühimme Defterleri serilerinin Zigetvar seferi
dönemine dair olanlarının gözden geçirildiği görülmektedir. Bu defter serilerinin, türbe ve
etrafındaki palankanın inşa dönemi olarak tahmin edilen 1570’lere dair olan kayıtlarının da
incelenmesi faydalı olacaktır. Dr. Erika Hancz’ın belirttiği gibi, bu yerleşime dair sonraki
dönemlerde askerî muhafız kayıtlarının olduğu göz önüne alındığında, bu serinin 1570’lere
dair defterlerinin incelenmesi sonucu belli verilere ulaşma ihtimali söz konusudur.
Osmanlı sosyo-ekonomik tarihinin temel kaynaklarından olan Tapu Tahrir Defterleri
de yine gözden geçirilmesi gereken bir başka kaynak grubudur. Bahsi geçen 2013 tarihli
raporda 503 numaralı Tapu Tahrir Defteri’ne bakıldığı ve türbeyle ilgili bir kaydın olmadığı
ifade edilmektedir. Zigetvar tahriri olarak Başbakanlık Osmanlı Arşivi Kataloğu’nda kayıtlı bir
başka tapu tahrir defteri daha mevcuttur. 638 numaralı olarak kayıtlı olan bu defterin tarihi
1592-93’tür. Söz konusu defterin, özet (icmal) defter olmasına karşın türbe civarındaki
yerleşime dair veriler içermesi muhtemeldir. Arşiv kataloğunda bölgenin mufassal (detaylı)
tapu tahrir defteri bilgisi bulunmamakla birlikte, bununla ilgili olarak, diğer belge türleri ile
ilgili olduğu gibi, Başbakanlık Osmanlı Arşivi başta olmak üzere diğer arşivlerde de detaylı bir
28
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
tarama yapılması faydalı olacaktır. Özellikle Maliyeden Müdevver Defterler serisinin, bu tür
defterleri içermesi söz konusu olabilmektedir. Katalogta yer alan bu iki icmal defterin ve
onların var olması muhtemel mufassal versiyonlarının yanı sıra, Başbakanlık Osmanlı
Arşivi’nde tarihsiz olarak belirtilen bir Zigetvar mufassal defteri parçası daha mevcuttur.
Ayrıca Geza David, 1579 tarihli olarak belirtilen ve Münih Bayerische Staatsbibliothek’te
olduğunu ifade ettiği bir mufassal defterden bahseder. İlk etapta dikkat çeken bu tapu tahrir
kayıtlarının ortaya koyması muhtemel veriler sonucu, söz konusu türbe etrafındaki yerleşimin
demografik ve sosyo-ekonomik boyutları ortaya çıkartılabilir.
Bu defter serilerinden başka, timar organizasyonuyla bağlantılı olarak tutulan ruznamçe
defterleri ile garnizon görevlilerinin görevlendirme ve maaşlarıyla ilgili mustahfız kayıtlarıın
yine söz konusu bölge açısından önemli veriler sunma potansiyeli vardır. Şimdiye kadarki
süreçte önemli bir kısmı değerlendirmeye alınmış görünen bu kayıtların, yalnızca türbenin yeri
ekseninde değil, sonraki süreç adına da değerlendirilmeleri türbe etrafında gelişen yerleşimin
niteliğiyle ilgili olarak ortaya konulacak tarihine önemli katkı sağlayacaktır.
Bu kaynakların değerlendirilmesiyle birlikte, arşivlerde yapılacak olan katalog
taramaları sonucu çıkan münferid, ayrı, belgelerin de araştırmaya katkı sağlaması muhtemeldir.
Bu çerçevede Türkiye’deki Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi,
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyud-i Kadime Arşivi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi
önemlidir. Eski bir katalog olan Flügel kataloğu, yurtdışındaki belli başlı arşivlerde de,
özellikle Viyana Arşivi’nde, bir süre araştırma yapılması gerektiği izlenimi oluşturmuştur.
Araştırma projesinin Osmanlı tarihi kaynaklarıyla bağlantılı olarak halihazırda önemli
ölçüde değerlendirmeye aldığı kroniklerin, hem içerik olarak hem de dönemsel olarak daha
geniş bir çerçevede ele alınmasının araştırmaya katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Bu
kapsamda Zigetvar seferi döneminde yazılmış olan Sigetvarnâme türündeki tarihsel anlatılarla
birlikte hem söz konusu döneme ait hem de sonraki dönemlerde yazılmış olan kroniklerin
kapsamlı ve karşılaştırılmalı olarak ele alınması planlanmaktadır.
Osmanlı arşiv ve yazılı kaynakları açısından yapılan bu değerlendirme, ilk etapta
yapılan genel bir değerlendirme olup, hem söz konusu kaynaklarla çalışmaya başlandıktan
sonra hem de projenin Macaristan ayağında Osmanlı kaynaklarıyla ilgilenen araştırmacılarla
yapılacak olan detaylı yazışma/görüşmelerin ardından daha belirgin ve planlı bir hal alacaktır.
29
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
TEŞEKKÜR
TİKA Balkanlar ve Doğu Avrupa Daire Başkanı Dr. Mahmut Çevik projenin başından
itibaren organizasyonun oluşturulması ve takibinde sağladığı yüreklendirici destekle
çalışmamızın gerçekleştirilmesine imkan sağlamıştır. Kendisine teşekkür ederiz. Ayrıca,
Macaristan’da görevli bulunduğumuz süre içinde, TİKA Budapeşte Koordinatörü Pınar Özcan
Küçükçavuş’a sürekli ilgisi ve çalışmalarımızı kolaylaştıran lojistik ve organizasyon desteği
için teşekkür ederiz. Aynı ofisten Cafer Tayyar Beşli’ye de gösterdiği yakın ilgi ve
misafirperverlikten dolayı teşekkür ederiz. Şoförümüz Elnur İsmailov hem seyahatlerimizi
sorunsuz gerçekleştirmemizi sağlamış hem de gösterdiği ilgi ve Macarcadan yaptığı günlük
hayatı kolaylaştırıcı çevirilerle Macaristan’da evimizde hissetmemizi sağlamıştır. Kendisine
teşekkür ederiz. TİKA Macaristan masasından Nilüfer Atalay Barca, Yasemin Melez Biçer ve
Filiz Şahinci Ankara’dan verdikleri lojistik destekle seyahat ve çalışmalarımızın
gerçekleştirilebilmesine önemli katkıda bulunmuşlardır. Onlara da teşekkür ederiz.
Çalışmalarımızı gerçekleştirdiğimiz iki haftalık süre zarfında, başta Kazı Başkanı Dr.
Erika Hancz olmak üzere, tüm ekibin gösterdikleri içtenlikli işbirliği sayesinde verimli bir
gözlem ve çalışma dönemi geçirilmiştir. Ekibimizin kazıdan ayrıldığı tarihi takiben bu işbirliği,
devamlı bilgi akışı ile sürmüştür. Tarafımıza iletilen bilgiler aracılığıyla kazıda çıkan
buluntular hakkında daha fazla fikir edinebildik. Dr. Erika Hancz ve ekibine teşekkür ederiz.
Türbe araştırma grubuna başkanlık eden Pécs Üniversitesi Doğu Akdeniz Bölgesi ve Balkan
Araştırmaları Enstitüsü yöneticisi Doç. Dr. Norbert Pap da çalışmalarımız sırasında dostane bir
yaklaşımla bilgilendirici ve yardımcı olmuştur. Kendisine teşekkürü bir borç biliriz.
30
Zigetvar Türbe Kazısı TIKA Raporu Kasım 2015
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Aslanapa, O (2011) Türk Sanatı. İstanbul: Remzi Kitabevi
Ayverdi, E. H. – Yüksel, A (2000a) Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri: Yugoslavya, cilt II/3.
İstanbul: Fetih Cemiyeti.
Ayverdi, E. H. – Yüksel, A (2000b) Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri: RomanyaMacaristan, cilt I/1-2. İstanbul: Fetih Cemiyeti.
Kumbaracı, L. B. (2008) Üsküp’te Osmanlı Mimari Eserleri. Çev. S. Engüllü. İstanbul: Mas.
Kuş, A., Şimşek, F., Dıvarcı, İ., (2007) Ottoman Heritage in Rumelia: Albania – Macedonia,
1. Istanbul: Hazinedaroğlu.
Mülayim, Selçuk (1982) Anadolu Türk Mimarisinde Geometrik Süslemeler: Selçuklu Çağı.
Ankara: KTB.
Necipoğlu-Kafadar, G. (1985) “The Süleymaniye Complex in Istanbul: An Interpretation,”
Muqarnas, 3, 92-117.
Özgüven, Burcu, (2001) ‘The Palanka: A Characteristic Building Type of the Ottoman
Fortification Network in Hungary,’ EJOS– Electronic Journal of Oriental Studies, Proceedings
of the XIth International Congress of Turkish Art, Utrecht, 4/34, 1-12.
Pap, Norbert
Nyomda.
(2014) Kanunî Sultan Süleyman’ın Sigetvar’daki Hatırası. Pécs: Molnár
Pap, Norbert – Kitanics, Máté, (2015) “Nagy Szulejmán szultán szigetvári türbéjének kutatása
(1903-2015),” Mediterrán és Balkán Fórum, 4, 2-44.
Parladır, Şebnem (2007) “Sigetvar Seferi Tarihi ve Nakkaş Osman.” Sanat Tarihi Dergisi,
16/1, 67-108
Tamás, K. P. – Balázs S. (2014) Macaristan’da Osmanlı Türk Mimarisi. Türkinfo.
Turan, Ö – İbrahimgil, M. Z. (2004) Balkanlardaki Türk Mimari Eserlerinden Örnekler.
Ankara: TBMM.
Türeli, İdil (2011) Türk Sanatında Altı Köşeli Yıldız: Mühr-i Süleyman. İstanbul: Kitabevi.
Ünver, A. S., (2001) “Kanunî Sultan Süleyman’ın Son Avsturya Seferinde Hastalığı, Ölümü,
Cenazesi ve Defni,” Kanunî Armağanı, der. U. İğdemir. Ankara: TTK, 302-6.
Varga, S., Pap, N., Hancz, E., Kitanics, M., (2015) Szigetvar 1566. Pécs: Publikon Publishers.
31
Download