7.SINIF YAġAYAN DEMOKRASĠ ÜNĠTESĠ ĠKĠ KURġUN VE 20 MĠLYON ÖLÜ 19. Yüzyılda Osmanlı Devleti Osmanlı Devleti 19. yüzyılda topraklarını koruma ve yenilikler yaparak devletin ömrünü uzatma politikası izledi. Bu dönemde Avrupa'da meydana gelen Fransız İhtilalı ve Sanayi İnkılabı gibi olaylar Osmanlı Devleti'ni olumsuz yönde etkiledi. Fransız Ġhtilalı'nın Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri Fransız İhtilalı ile ortaya çıkan milliyetçilik akımı çok uluslu devletlerin dağılmasını hızlandırdı. Milliyetçilik, her milletin kendi devletini kurup, kendi kendini yönetmesidir. Osmanlı Devleti, bünyesinde birçok etnik topluluğu barındırdığından bu akımın etkisiyle toprakları üzerinde birçok isyan çıktı. Osmanlı Devleti'ne bağlı olan Balkan milletlerinden Sırplar ve Yunanlılar isyan ettiler. Çıkan bu isyanlar azınlıkların bağımsızlıklarını kazanmasında etkili oldu. İhtilalın getirdiği fikirler, Osmanlı devlet adamlarını ve aydınlarını harekete geçirdi. Önce Tanzimat Fermanı, daha sonra Meşrutiyet ilan edildi. Sanayi Ġnkılâbı’nın Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri Sanayi İnkılâbı’nın sonunda sanayileşmesini tamamlayan Avrupalı devletlerin sömürge ve pazar arayışları arttı, bu durumun sonucunda Osmanlı Devleti toprakları üzerinde çıkar çatışmaları başladı. Avrupalı devletler 19. yüzyılda azınlık haklarını ve kapitülasyonları bahane ederek Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karıştılar. Osmanlı Devleti, Avrupa'da meydana gelen bu gelişmeleri yeterince takip edemediğinden dağılması hızlandı. NOT: Osmanlı yönetimine karĢı ayaklanan ilk azınlık SIRPLAR,bağımsızlığını kazanan ilk azınlık RUMLAR(Yunanlılar)dır. XX. YY BAġLARINDA 0SMANLI DEVLETĠ Osmanlı Devleti, XX. yy'a gelindiği zaman siyasî ve askeri üstünlüğünü kaybetmiş ve ayakta kalabilmek için uluslararası denge siyaseti izlemiştir. Avrupa'da ortaya çıkan Fransız İhtilali, Sanayi İnkılâbı Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemiştir. Fransız İhtilali ile birlikte milliyetçilik akımları, Osmanlı Devleti’ndeki azınlıklar arasında yayılmış ve Osmanlı içerisinde birçok ayaklanma çıkmıştır. Sanayi İnkılâbı ile Avrupa'da fabrikalar kurulmuş üretim artmış, mallar hızla ve ucuz bir şekilde piyasaya sürülmüştür. Üretilen malları satmak için pazar arayışına gidilmiş ve böylece sömürgecilik yarışı başlamıştır. Bu durumda Osmanlı Devleti hammadde ve pazar açısının önemli bir konumdaydı. Osmanlı Devleti'ne giren ucuz mallar Osmanlı ekonomisini: olumsuz etkilemiştir. Sömürgecilik, bir devletin başka milletleri, toplulukları siyasi ve ekonomik egemenliği altına alarak güçlenmek istemesi Osmanlı Devleti dünyadaki ekonomik gelişmelere ayak uyduramamıştır. Kapitülasyonların sürekli hale gelmesinden sonra ekonomik olarak dışa bağımlı hale gelinmiştir. Osmanlı Devleti askeri, ekonomik ve siyasi alandaki çöküşü önlemek için Tanzimat ve Islahat Fermanları yayınlanmış fakat başarı elde edilememiştir. Bunun yanında 1876 yılında 1. Meşrutiyet, 1908 yılında II. Meşrutiyet ilan edilmiştir. Meşruti yönetime geçişin tam anlamıyla sağlanamaması, ülke içerisinde karışıklıklara neden olmuştur. Bu karışıklıklardan yararlanan Avusturya, Bosna-Hersek'i işgal etmiş, Bulgaristan bağımsızlığını ilân etmiş, İtalya ise Trablusgarb'ı işgale başlamıştır. Trablusgarb SavaĢı (1911-1912) Nedenleri: İtalya'nın hammadde ve pazar arayışı, Osmanlı Devleti'nin güçsüz bir durumda olması, Trablusgarb'ın önemli yeraltı kaynaklarına sahip olması ve coğrafi olarak İtalya'ya yakın olması. • Osmanlı Devleti'nin donanmasının güçsüz olması, Mısır'ın İngilizlerin elinde olmasıyla Trablusgarb'a kara bağlantısının olmamasından dolayı başarısız olunmuştur. Bu sırada Balkan Savaşlarının başlaması ile birlikte Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kalmıştır. UĢi AntlaĢması (1912) Trablusgarb ve Bingazi İtalyanlara bırakılmıştır. UYARI: Böylece Osmanlı Devleti, Kuzey Afrika'daki son toprağını da kaybetmiĢtir. Rodos ve Oniki Ada, Balkan SavaĢları bitinceye kadar geçici olarak Ġtalyanlara bırakılmıĢtır. Trablusgarp bölgesinde yaĢayan halk halife yoluyla Osmanlı Devleti'ne bağlı kalarak, kültürel bağ devam ettirilmiĢtir. BALKAN SAVAġLARI (1912-1913) I. BALKAN SAVAġI Nedenleri: o Fransız İhtilali ile birlikte yayılan milliyetçilik akımının Osmanlı Devleti'ne olumsuz etkisi. o Avrupa devletlerinin, Osmanlı içerisinde yaşayan azınlıkları kışkırtması o İngiltere'nin, Rusya'yı Osmanlı üzerindeki politikasında serbest bırakması (Panslavizm) o Osmanlı Devleti'nin merkezi gücünün zayıflaması o Osmanlı Devleti; Bulgaristan, Yunanistan, Karadağ ve Sırbistan'la mücadele etmiştir. o Osmanlı Devleti, dört cephede yaptığı mücadelede başarısız olmuştur. Başarısız olmasının nedeni, ordu içerisinde karışıklıklar olması ve cephelere askeri gücün gönderilememesidir. LONDRA ANTLAġMASI (1913) • Midye-Enez hattının batısında kalan topraklar, Balkan devletlerine bırakılmıştır. (Edirne, Kırklareli...) • Ege adalarının geleceği büyük devletlerin eline bırakılmıştır. • I. Balkan Savaşı devam ederken Arnavutluk bağımsızlığını ilan etmiştir . Osmanlı Devleti'nden ayrılan son Balkan Devleti Arnavutluk'tur. Sonuçları: • Osmanlı Devleti, Ege adalarındaki egemenliğini kaybetmiştir. • Bulgaristan büyük topraklara sahip olarak, Ege denizine kıyısı olmuştur. • Bab-ı Ali Baskını ile İttihat ve Terakkiciler Osmanlı yönetimini tamamen ellerine geçirmişlerdir. • Balkanlarda Türkler azınlık durumuna düşmüş ve günümüze kadar sürecek olan azınlık sorunu ortaya çıkmıştır. • Bu dönemde Balkanlardan Anadolu'ya büyük göçler olmuştur. Bu göçler Anadolu'da ekonomik ve toplumsal sorunları da beraberinde getirmiştir. II. BALKAN SAVASI Nedenleri: I. Balkan Savaşı sonucunda, Balkanlardaki otorite boşluğu. Bulgaristan'ın fazla toprak almasıyla birlikte, diğer Balkan devletlerinin bu duruma tepkisi Balkan topraklarının, Balkan devletleri arasında paylaşılamaması Romanya'nın Bulgaristan'a saldırması ile savaş başlamıştır. I. Balkan Savaşı sonucunda fazla toprak alan Bulgaristan'a karşı diğer Balkan Devletleri'nin mücadelesinde, Bulgaristan mağlup olmuştur. UYARI: Bu karıĢıklıklardan yararlanan Osmanlı devleti, kaybetmiĢ olduğu Edirne ve Kırklareli'ni geri almıĢtır. II. BALKAN SAVAġI’NDAN SONRA YAPILAN ANTLAġMALAR BÜKREġ ANTLAġMASI (10 AĞUSTOS 1913) • Bulgaristan ile Balkan devletleri arasında imzalanmıştır. ÖNEMĠ: Bulgaristan’ın almış olduğu toprakları, Balkan Devletleri arasında paylaşılmıştır ĠSTANBUL ANTLAġMASI (10 EYLÜL 1913) • Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında imzalanmıştır. ÖNEMĠ: Edirne ve Kırklareli Osmanlı Devleti'nde kalmıştır. • Bulgaristan'da yaşayan Türkler azınlık durumuna düşmüş ve Türklerin eğitim, din ve dil hürriyeti sağlanmıştır. ATĠNA ANTLAġMASI (14 KASIM 1913) • Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında yapılmıştır Yunanistan'da kalan azınlık konumundaki Türklere bazı haklar verildi. ÖNEMĠ: Osmanlı Devleti Girit ve Ege Adalarının Yunanistan'a ait olduğunu kabul etmiştir. (Gökçeada ve Bozcaada hariç) ĠSTANBUL ANTLAġMASI (1914) Osmanlı Devleti ile Sırbistan arasında yapıldı. İki ülke arasında ortak sınır kalmadığı için görüşmelerde Sırbistan'da kalan Türklerin hakları ve taşınmaz mallarının durumları karara bağlandı. Balkan SavaĢlarının Genel Sonuçları Osmanlı Devleti Balkan topraklarındaki hâkimiyetini kesin olarak kaybetti. Balkanlardaki Türkler azınlık durumuna düştü ve günümüze kadar devam eden Balkan Türkleri sorunu ortaya çıktı. Bugünkü batı sınırımız büyük ölçüde belli oldu. Balkan topraklarındaki siyasi denge bozuldu. Balkanlardaki Türk nüfusu, yapılan göçler nedeniyle azalırken Anadolu'daki Türk nüfusu arttı. Türk ordusunda yenilik gereksinimi ortaya çıktı. I. DÜNYA SAVAġI(1914-1918) SavaĢın Sebepleri 1. Sömürge rekabeti: Sanayi İnkılabı sonucunda gelişen sömürgecilik anlayışı ile devletlerin hem sanayileri için gerekli olan ham maddeyi bulmak hem de ürettikleri malları satmak için sömürge arayışına başlamaları, 2. Almanya - Fransa çekiĢmesi: Fransa'nın 1871 yılında Almanya'nın eline geçen taş kömürü yataklarıyla ünlü Alsas - Loren bölgesini geri almak istemesi, 3. Balkanlardaki çekiĢme: Ġngilizlerin Balkanlarda Rusları serbest bırakması ve Rusya'nın Panslavizm politikası ile Avusturya - Macaristan imparatorluğu içerisinde yaşayan Slav ve Ortodoks asıllı milletleri kendi yanına çekmek istemesi, 4. Devletlerarası bloklaĢma: Avrupa devletlerinin çıkarları doğrultusunda kendi aralarında bloklaşmalarıdır. Bunlar; • Üçlü Ġtilaf (AnlaĢma) Devletleri: İngiltere, Fransa, Rusya, • Üçlü Ġttifak (BirleĢme) Devletleri: Almanya, Avusturya - Macaristan imparatorluğu İtalya'dır. SavaĢın BaĢlaması ve GeliĢmesi I. Dünya Savaşı'nı başlatan olay, 28 Haziran 1914'te Saraybosna'yı ziyaret eden Avusturya - Macaristan veliahdının, bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesidir. Bunun üzerine, 28 Temmuz 1914'te Avusturya, Sırbistan'a savaş ilan etti. Böylece I. Dünya Savaşı fiilen başlamış oldu Bunun üzerine Rusya, Almanya, Ġngiltere ve Fransa savaşa girdiler, İtalya önce tarafsız kaldı sonra da itilaf Devletlerinin yanında savaşa girdi. OSMANLI DEVLETĠ KĠMĠN YANINDA Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girmesini istemeyen İtilaf Devletleri bu nedenle Osmanlı Devleti'ne kapitülasyonları kaldırmayı ve ekonomik alanda yardım etmeyi vaadettiler. Ancak Almanya, Osmanlı Devleti'nin kendi yanında savaşa girmesini sağlamak amacıyla Osmanlı devlet adamları ile gizli görüşmelere başladı. Osmanlı Devleti savaşın başlamasıyla birlikte tarafsızlığını ilan etti. Trablusgarp ve Balkan Savaşlarından yenik çıkan Osmanlı Devleti yeni bir savaşa hazır değildi. Osmanlı Devleti'nin SavaĢa Girmesinin Sebepleri 1. Kaybettiği yerleri geri almak istemesi, 2. İngiliz, Fransız ve Rus sömürgesi altında yaşayan Müslüman milletleri bağımsızlıklarına kavuşturmak istemesi, 3. Siyasi yalnızlıktan kurtulmak istemesi, 4. İngiltere, Fransa ve Rusya'nın Osmanlı Devleti'ne karşı düşmanca politikalar izlemesidir. Almanya'nın Osmanlı Devleti'ni kendi yanında savaĢa katmak istemesinde; 1. Savaşı daha geniş alanlara yayarak savaş yükünü hafifletmek istemesi, 2. Osmanlı Devleti'nin jeopolitik konumundan yararlanmak istemesi, 3. Osmanlı halifesinin dinî gücünden yararlanmak istemesi, 4. Rusya'ya, Boğazlar yoluyla yardımda bulunulmasını engellemek istemesi etkili oldu.. Osmanlı Devleti'nin Almanya yanında savaĢa katılmasında; 1. Savaşa Almanya'nın yanında girerse önemli kazançlar elde edeceğini düşünmesi, 2. Osmanlı subaylarının Almanya'ya duydukları hayranlık etkili oldu. 3- 2 Ağustos 1914'te Osmanlı Devleti ile Almanya arasında gizli bir antlaşma yapıldı. Daha sonra Goben ve Breslav zırhlılarının Türk sularına sığınarak Rus limanlarını bombalamaları üzerine Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı'na resmen girmiş oldu (12 Kasım 1914). Osmanlı Devleti'nin SavaĢtığı Cepheler Kendi Sınırları Ġçinde Kendi Sınırları DıĢında Kafkas Cephesi Makedonya Cephesi Kanal Cephesi Irak Cephesi Çanakkale Cephesi Galiçya Cephesi Hicaz - Yemen Cephesi Romanya Cephesi Suriye - Filistin Cephesi Kafkasya Cephesi Enver Paşa tarafından Rusya'ya karşı açıldı. Kafkasları ele geçirerek Orta Asya Türkleri ile bağlantı kurmak, Hazar Denizi'nin doğusundan hareket ederek İngiltere denetimindeki Hindistan'a saldırmak, Kafkasya'daki petrol yataklarının kontrolünü ele geçirmek istenmesidir. Enver Paşa yönetimindeki Türk ordusu Kafkasya'dan Rusya üzerine taarruza başladı. Ancak şiddetli kış şartları sebebiyle pek çok Türk askeri şehit oldu. Bu durumu değerlendiren Ruslar Erzurum, Muş, Bitlis ve Erzincan'ı ele geçirdi. Daha sonra Kafkas Cephesi'ne atanan Mustafa Kemal, Ruslara karşı başarı kazanarak MuĢ ve Bitlis'i işgalden kurtardı (1 Nisan 1916). Rusya 3 Mart 1918 tarihinde Brest Litowsk AntlaĢması'nı imzalayarak savaştan çekildi. Antlaşma sonucunda Rusya, Kars, Ardahan ve Batum'u Osmanlı Devleti'ne bıraktı. Irak Cephesi İngiltere'nin, Türk kuvvetlerinin Hindistan'ı tehdit etmesini önlemek, Bölgedeki petrol yataklarını ele geçirmek Rusya ile birleşip bölgedeki Türk kuvvetlerini etkisiz hale getirmek istemeleridir. İngiltere, Güney Irak'a ve Aden'e asker çıkardı. Ancak Kutül-Amare adı verilen bölgede Türk kuvvetleri tarafından durduruldu. Bölgeye yeni kuvvetler gönderen İngilizler Bağdat'ı ele geçirerek Musul'a kadar ilerledi. Kanal Cephesi Osmanlı Devleti tarafından Mısır'ı ele geçirmek amacıyla İngiltere'ye karşı açıldı. İngiltere askerî ve teknolojik açıdan üstün olduğu için Türk kuvvetlerini yenilgiye uğrattı. Suriye - Filistin Cephesi Süveyş Kanalı'ndan kuzeye doğru ilerleyen İngiltere'yi durdurmak için açıldı. Türk ordusunun başında Alman General Liman Van Sanders bulunuyordu. Alman generalin başarısız olması üzerine cepheye gönderilen Mustafa Kemal İngiliz kuvvetleri karşısında Türk askerlerini esir düşmekten kurtardı. Bu cepheler Mondros Ateşkes Antlaşması ile kapandı. Mustafa Kemal I. Dünya SavaĢı'nda sırasıyla Çanakkale Cephesi, Kafkas Cephesi ve Suriye Cephesi'nde görev almıĢtır. Hicaz-Yemen Cephesi: Osmanlı kuvvetleri kutsal toprakları korumak amacıyla İngilizlerin kışkırttığı Araplarla savaştı. Bu cephelere yardım ulaştırılamaması sebebiyle Osmanlı Devleti başarılı olamadı ÇANAKKALE GEÇĠLMEZ Yıl 1915. İngiltere'nin başını çektiği İtilaf kuvvetleri, Çanakkale boğazını zorlayarak İstanbul'u işgal etmek, Rusya’ya yardım sağlamak ve savaşı kısa yoldan bitirmek amacıyla harekete geçerler. 18 Mart 1915’teki deniz harekâtında hüsrana uğrayan İtilaf Devletleri 25 Nisan günü Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarırlar ve sekiz buçuk ay sürecek kara muharebeleri başlamış olur. 15 Şubat: Kraliyet donanması Kumkale'den saldırıya geçti. 18 Mart: Müttefik devletler, mayınlara çarpmak suretiyle altı gemisini kaybetti. 25 Nisan: Anzak askerleri hücuma geçti. 6 Ağustos: Müttefik devletler yeniden saldırıya geçti. Müttefik devletler Çanakkale Boğazını geçeceklerine ve hedeflerine ulaşabileceklerine inanıyorlardı. Tarihin belki de en kanlı, en dramatik ve Türklerin kahramanlık destanlarıyla dolu bu savaşlar, İngiliz, Avusturalyalı, Yeni Zelandalı ve Fransız birliklerinin amaçlarına ulaşamayıp geri çekilmeleriyle son bulur. 19 Mayıs 1915 tarihinde Anzak Cephesini yarmak için başlattığımız cephe saldırısı ve Avustralyalıların, Boyun mevkiini ele geçirmek için 7 Ağustos 1915 tarihinde yaptıkları karşı saldırı savaşların en ölümcül olaylarıdır. Tarihin en büyük savunma savaşlarından biri Gelibolu Yarımadası'nda yapıldı. Genç, Tümen komutanı Mustafa Kemal'in azmi düşmana ilerleme imkânı vermedi. 25 Nisan 1915ten itibaren yan düşman saldırılarına karşı 19.Tümen Komutanı Mustafa Kemal önce Arıburnu sonra Conkbayırı, Kireçtepe ve Anafartalar’da düşmanı yenilgiye uğrattı. Bu zaferler Arıburnun'da Mustafa Kemal'in ‘’Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar gelebilir." emriyle bütünleşen Türk askerinin eseridir Çanakkale SavaĢı'nın Nedenleri İtilaf Devletleri'nin, zor durumda bulunan Rusya'ya erzak ve cephane yardımını boğazlar yoluyla sağlamak istemesi. İstanbul’u alarak Osmanlı Devleti’nin savaş dışı bırakılmak istemesi. Balkan Devletleri’ni kendi yanlarında savaşa sokarak Balkanlarda Almanlara karşı yeni bir cephe açmak istenmesi. Çanakkale SavaĢı'nın Sonuçları Dünya Savaşı'nın uzamasında etkili oldu. İngiltere ve Fransa'dan yardım alamayan Rusya'da karşılıklar çıktı. Çarlık Rusyası yıkıldı. Mustafa Kemal'in Türk halk tarafından tanımasına neden oldu. Bu zafer, kurtuluş savaşımızın güç kaynağı oldu 1914'te başlayan I. Dünya savaşı dört yıl sürdü. Amerikan kuvvetlerinin savaşa girmesiyle Almanların batı cephesi çöktü. Böylece Almanya, Avusturya- Macaristan, Bulgaristan ve Osmanlı Devleti’nin içinde yer aldığı İttifak Devletleri yenildi. Dünya SavaĢı’nın Sonuçları: ABD'nin savaşa girmesi ile savaş, İtilaf Devletleri lehine sonuçlanmıştır. Milyonlarca insan hayatını kaybetmiş, dünya barışı tehlikeye girmiştir. Avusturya-Macaristan, Osmanlı Devleti,Rus Çarlığı Alman İmparatorluğu yıkıldı.İmparatorlukların yerine milli devletler kuruldu. Litvanya, Çekoslovakya, Polonya, Macaristan, Türkiye devletleri kuruldu, Dünya barışını korumak için Cemiyet-i Akvam(Milletler Cemiyeti) kuruldu, Dünyaya faşizm, sosyalizm gibi düşünce akımları yayılarak, yeni yönetim şekilleri ortaya çıkmıştır. Dünyadaki siyasi ve askeri güç dengeleri değişmiştir. Dünya Savaşı'ndan en karlı çıkan devletler İngiltere ve Fransa oldu, DÜNYA BARIġI NASIL KORUNACAK? Wilson Ġlkeleri (8 Ocak 1918) Bu ilkelerin yayınlanma amacı, dünya barışını sağlamak, ülkeler arası mücadelelere son vermektir. Wilson ilkelerine göre; • Bütün milletler, kendi geleceğine kendisi karar verecektir. • I. Dünya Savaşı'nda yenen devletler, yenilenlerden savaş ve toprak tazminatı almayacaktır. • Dünya barışını tehdit eden silahlanmaya son verilecektir. • Devletlerarası barışı sağlamak için Milletler Cemiyeti kurulacaktır. Wilson ilkeleri görünürde dünya barışını sağlamaya yöneliktir. Fakat sömürgeci devletler bu ilkeleri kendi lehlerine çevirmişlerdir. Bunun yanında Wilson ilkelerine uymayarak, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmişler ve dünya barışını tehlikeye sokmuşlardır. Paris BarıĢ Konferansı (18 Ocak 1919) • I. Dünya Savaşı sonucunda, yenilen devletlerin durumlarını görüşmek ve yapılacak olan barış antlaşmalarının esaslarını tespit için konferans düzenlenmiştir. • Bu konferansta barış görüşmelerinin yapılması beklenirken, Osmanlı Devleti'nin toprakları paylaşılmış, Batı Anadolu toprakları, Yunanistan'a bırakılmıştır. UYARI! Batı Anadolu'nun İtalya yerine Yunanistan'a bırakılmasının nedeni, güçlü bir İtalya'nın Akdeniz'de varlığının İngiltere'nin sömürge yollarını tehdit edebileceği düşüncesidir. Güçlü bir İtalya yerine, güçsüz olan Yunanistan tercih edilmiştir. UYARI! Avrupa devletleri, kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmişlerdir. Batı Anadolu'nun Yunanistan'a bırakılması Yunanistan'ın İzmir'i işgaline zemin hazırlamıştır. Mondros AteĢkes AntlaĢması (30 Ekim 1918) • Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşından yenik çıktıktan sonra, ölüm fermanı olan Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştır. • İtilaf Devletleri savaş devam ederken, Osmanlı Devleti'nin topraklarını kendi aralarında paylaşmışlardı. Artık Mondros Antlaşması ile birlikte, Osmanlı Devleti'nin toprakları resmen işgale hazır hale gelmiştir. Bu antlaĢmaya göre; • Boğazlar bütün devletlere açık olacak ve yönetimi İtilaf devletlerinde bırakılacak. • Osmanlı ordusu terhis edilecek ve orduya ait cephaneye el konulacak. • Ulaşım yolları İtilaf Devletleri'nin denetimine bırakılacak. • Donanma, İtilaf Devletleri'nin kontrolünde olacak. • İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durumda karşılaşırsa, herhangi stratejik bir bölgeyi işgal edebilecekti. (7. madde) • Doğu Anadolu'daki 6 ilde(Bitlis, Erzurum, Sivas, Diyarbakır, Elazığ, VanBESDEV) karışıklık çıkarsa, İtilaf Devletleri buraları işgal edebilecekti (24. madde) ÖNEMĠ: o Osmanlı Devleti fiilen sona ermiştir. o Osmanlı Devleti, boğazlar üzerindeki hakimiyetini kaybetmiştir. o Anadolu toprakları işgale açık hale gelmiştir. o Osmanlı ordusunun terhis edilmesi, ulaşım ve iletişim bölgelerin kaybedilmesi, donanmanın İtilaf devletlerinin elinde olması Osmanlı Devleti'ni savunmasız bırakmıştır. o İtilaf Devletleri 7.madde ile birlikte işgallere zemin hazırlamıştır. o 24. madde ile Doğu Anadolu Bölgesi'nde bir Ermeni devleti kurmak amaçlanmıştır. İtilaf Devletleri'nin, bu ateşkes antlaşmasından sonra Anadolu'yu işgallere başlaması asıl emellerini ortaya koymuştur. I. Dünya SavaĢı Sonunda Yapılan BarıĢ AntlaĢmaları Versay Antlaşması: Almanya ile İtilaf Devletleri arasında Sen Jermen Antlaşması: Avusturya ile İtilaf Devletleri arasında Nöyyi Antlaşması Bulgaristan ile İtilaf Devletleri arasında Triyanon Antlaşması: Macaristan ile İtilaf Devletleri arasında Sevr Antlaşması: Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanmıştır.(10 Ağustos 1920) ÖNEMLĠ! Ancak Ġtilaf Devletleri I. Dünya SavaĢı’ndan sonra Osmanlı Devleti’ni aralarında nasıl paylaĢacaklarına karar veremediklerinden Sevr AntlaĢması hazırlanıncaya kadar ön antlaĢma olan Mondros AteĢkes AntlaĢması’nı imzaladılar. DÜNYA HEPĠMĠZĠN Dünya Sağlık Örgütü|WHO) • 1946yılında kurulan bu örgüt, verem, çiçek, AİDS, hepatit gibi salgın hastalıklarla mücadele etmektedir. • 1947 yılında Türkiye bu kuruluşa katılmıştır. BirleĢmiĢ Milletler Gıda ve Tarım Örgütü(FAO) • Dünyadaki doğal kaynakların azalması, tarımsal üretimin düşmesi, küresel ısınmayla birlikte gelen kuraklıklar bu örgütün kuruluşunda etkili olmuştur. • Dünyadaki en önemli sorun olan açlığa karşı önemli tedbirler almaktadırlar. Günümüzdeki yoksul ülkelere besin yardımı yapmakta ve bu yardımları teşvik etmektedirler ÇEVRE KĠRLĠLĠĞĠ İnsanın doğaya hakim olma sürecinde hava, su ve toprak kirliliği önemli derecede artmıştır. Toprak kirliliğine neden olan bilinçsizce gübreleme ilaçlama ve sanayi kuruluşlarının atıkları topraktaki canlı ve bitkilere zarar vermektedir. Bilinçsiz bir şekilde ormanların kesilmesi erozyon ve toprak kayıplarına neden olmaktadır. Bu durum suların kirlenmesine ve tarım topraklarının azalmasına neden olmaktadır. Hava kirliliğine neden olan sanayinin gelişmesi ile birlikte fabrikaların açılması, bu fabrikalardan çıkan kimyasal zararlı gazlar, otomobillerden çıkan gazlar insan sağlığını tehdit etmektedir. Hava kirliliği solunum sistemi hastalıkları ve akciğer kanserine yol açmaktadır. Su kirliliğine neden olan sanayi atıkları, zehirli madde atıkları suda yaşayan canlılara zarar vermektedir. Türkiye'de bulunan Marmara denizi, Haliç ve İzmir Körfezi'nde su kirliliği görülmektedir. Bu kirliliğin nedeni, insanların bilinçsizce bu suları kirletmeleridir. Çevre Kirliliğine KarĢı Alınması Gereken Önlemler Zararlı yakıt kullanımı yerine jeotermal ve güneş enerjisi tercih edilmelidir. Yeşil alanların tahrip edilmesi önlenmeli, ağaçlandırma çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Sanayi tesislerinin, verimsiz topraklar üzerine kurulması ve zararlı atıkları arıttıktan sonra doğaya bırakılmalıdır. Gübreleme ve ilaçlama konusunda insanlar bilinçlendirilmelidir. Sanayide dönüşümü olan cam, karton gibi maddeler kullanılmalıdır. GREENPEACE Greenpeace küresel çevre sorunlarına dikkat çekmek, yeşil ve barış dolu bir gelecek için çözümler bulunmasını zorlamak amacıyla şiddet içermeyen farklı eylemlere başvuran ve kampanyalar yürüten bağımsız bir örgüttür. Greenpeace hükümetlerden, şirketlerden veya siyasi partilerden maddi destek aramamakta veya kabul etmemektedir. Greenpeace bu amaçla; Okyanuslar ve yaşlı ormanların korunması, İklim değişikliğini durdurabilmek için fosil yakıtların kademeli olarak sonlandırılması ve yenilenebilir enerjilerin teşvik edilmesi, Nükleer silahlanma ve nükleer kirliliğe son verilmesi, Zehirli kimyasal maddelerin ortadan kaldırılması, Genleri ile oynanmış organizmaların doğaya bırakılmasının önlenmesi çalışmalarını yürütmektedir. TERÖR VE SAVAġ Terör; baskı, şiddet ve korku yoluyla siyasi, sosyal ekonomik, hukuki düzeni bozmaya yönelik eyleme denir. Terör uluslararası barışı tehdit eden önemli bir unsurdur. Terörün temel amaçları içerisinde, mevcut devlet yönetimini yıpratmak ve devlet otoritesini zayıflatmak vardır. Uluslararası çıkar çatışmaları, gruplaşmalar, hammadde ve pazar arayışı, ekonomik ve siyasi mücadeleler 20. yy'ın başından itibaren başlayan I. Dünya Savaşı'nın nedenleridir. Bu savaşta milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. Okullar, evler, hastaneler köprüler yıkılmış, açlık, yokluk ve salgın hastalıklar baş göstermiştir. 20. yy’in ortalarına gelindiği zaman II. Dünya Savaşı çıkmış yine milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir. Görülüyor ki savaş, insan hayatını önemsemeyen, dünya barışını bozan, açlık ve yoksulluk getiren bir olaydır. Dünyada görülen bu uluslararası sorunları, barışçı yollarla çözmek, bu savaşların kötü sonuçlarına çözüm getirmek için uluslararası örgütler kurulmaya başlamıştır. BirleĢmiĢ Milletler Birleşmiş Milletler 1945 yılında kurulmuştur. ABD, İngiltere, Sovyetler Birliği ve Çin'in öncülüğünde kurulan bu örgüt, dünya barışı ve güvenliğini sağlamak için çalışmalar yapmıştır. Birleşmiş Milletlerin amaçları arasında; • Uluslararası ilişkileri pekiştirmek, • Ekonomik, sosyal, kültürel ve toplumsal sorunlar konusunda uluslararası işbirliği sağlamak. • Uluslararası insan haklarının korunmasında uzlaşmacı bir tavır sergilemektedir. Birleşmiş Milletler, dünya barışını ve güvenliğini sağlamak amacıyla kurulmasına rağmen, kuruluşundan günümüze kadarki dönemde ortaya çıkan savaşlar ve savaşın olumsuz sonuçları karşısında yeterliliği tartışılmaktadır. 1970-1989 yılları arasında Bulgaristan'ın kendi ülkesinde 1,5 milyon Türk ve diğer farklı ırktan topluluklara karşı yapmış olduğu asimilasyon hareketi ve zorunlu göç ettirmelerine karşı Birleşmiş Milletler tarafından gerekli önlemler alınmamıştır. Bunun yanında ABD ve müttefikleri olan güçlerin Irak'ta, bir milyon beş yüz sivil insanı öldürmesine, Rumların 1974 yılında Türklere karşı yaptıkları katliamlara Birleşmiş Milletler yetersiz kalmıştır. NATO (Kuzey Atlantik AntlaĢması) 1949 yılında kurulan NATO, uluslararası siyasi, ekonomik ve önemli alanlarda işbirliğini ve dayanışmayı güçlendirmek için önemli çalışmalar yapmaktadır. Belçika, İngiltere, Kanada, Danimarka, İtalya, Portekiz, Türkiye, ABD, Hollanda gibi devletler NATO'ya üyedir. Türkiye NATO'ya 1952 yılında girmiştir. Dünya barışını korumak için dünyanın birçok yerinde önemli görevler üstlenmiştir. BirleĢmiĢ Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) 1946 yılında kurulan UNESCO, Birleşmiş Milletlere yardımcı bir kuruluştur. Bu örgütün kuruluş amacı, uluslararası alanda bilim, kültür ve eğitim alanlarındaki sorunlara çözüm bulmaktır. Eğitim ve öğretimin dünya çapında yaygınlaştırılması, bilgi ve iletişim alanlarında sosyal düzenlemeler, uluslararası bilim ve teknolojik olanakların ortaya konması, ortak kültür miraslarının korunmasında önemli çalışmalar yapmaktadır. Türkiye, UNESCO'ya üyedir. BirleĢmiĢ Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNĠCEF) 1946 yılında kurulan bu örgüt, savaşların olumsuz sonuçları karşısında önlemler almak için önemli çalışmalar yapmaktadır. Savaşlarla birlikte ortaya çıkan yoksulluk, kıtlık, sağlık sorunları, beslenme ihtiyaçları gibi Konularda çocuklara yardım etmektedir. Bunun yanında yeni doğan, büyümekte olan gençlerin sorunlarına da çözüm aramaktadır. Avrupa Birliği (AB) 1958 yılında, Almanya, Belçika, Fransa, Hollanda, İtalya ve Lüksemburg'un Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) olarak kurmuş olduğu bu birlik, daha sonraları Avrupa Birliği (AB) adını almıştır. İlk olarak kömür ve çelik alanlarında ekonomik işbirliği şeklinde atılan adımlar, daha sonra uluslararası ekonomik, sanayi, siyaset, insan hakları ve dış politika çerçevesinde gelişmeye başlamıştır. Avrupa Birliğine üye ülkeler, kendi aralarındaki işbirliği ile hareket etmektedir. Eğitim, bilim, teknoloji, sanayi alanlarında ortak fikirler ileri sürerek büyük gelişmeler sağlamışlardır. Türkiye Avrupa Birliği üyesi değildir. Fakat tam üyelik için gerekli girişimlerde bulunmaktadır. Uluslar Arası Para Fonu (IMF) 1944 yılında kurulan bu örgüt, uluslararası ekonomik sistemin işlemesinde ortaya çıkan sorunları çözmek ve ekonomik sıkıntı çeken devletlere kredi sağlamak amacı ile kurulmuştur. Dünya Savaşı’ndan sonra birçok devlet ekonomik sıkıntılar çekmiştir. Bu sıkıntıları gidermek için maddi kaynaklara ihtiyaç duyan devletler bazı şartlar karşılığında IMF'den para almaktadır. Türkiye ekonomik yardıma ihtiyaç duyduğu için, İMF'den ekonomik yardım almıştır. Dışa bağımlı olmadan ekonomik planlar ortaya koymak için, çağdaş bilim ve teknolojik gelişmeler, üretim artışı kalkınma planları gibi konularda mali atılımlar yapmalıyız NEDEN YAġATMALIYIZ? ĠNSANLIĞIN ORTAK MĠRASLARI Miras, nesilden nesile gelecek kuşaklara aktarılan maddi ve manevi her şeydir. Düşünce, sanat ve edebiyat ürünü, doğal zenginlikler, tarihi eserler ve bilim insanlığın ortak mirası olarak değerlendirilir. Bilimsel, sanatsal ve teknolojik ürünler sadece ortaya çıktığı toplumun değil, bütün insanlığın malıdır. Bir toplumda ortaya çıkan ürünler, kültürler arası etkileşim yoluyla bütün toplumlara yayılır. Bu nedenle ürünler insanlığın ortak mirası olarak değerlendirilir. İnsanlığın ortak miraslarından bazısını ele alalım. a) Ġnsanlığın Sanat Mirası İnsanların; doğayı, düşünce ve duyguları kendinden bir şeyler katarak ortaya koymuş olduğu özgün ürünlere sanat denir. Roman, öykü, tiyatro, mimari, müzik vb. sanat dalları vardır. Sanat anlayışı İlk Çağdan günümüze kadar gelişme göstermiş ve gelişmeye devam etmektedir. İlk olarak insanlar mağara duvarlarına resimler çizerek sanat eserleri ortaya koymuşlardır. Hindistan, Anadolu, Mezopotamya ve Çin Uygarlıkları dönemindeki sanatsal faaliyetler diğer kültürleri de etkilemiştir. Türkiye'de, çevremize baktığımız zaman Anadolu Selçuklu devleti ve Osmanlı devleti döneminden kalan mimari eserleri görmekteyiz. Bu yapılar, bizlere kalmış olan miraslardır. Bizlere düşen görev bu eserleri korumaktır. b) Ġnsanlığın DüĢünce Mirası İnsanlar, doğaya hakim olmak için mücadele ederken çevresindeki olayları iyi gözlemleyerek, olaylar arasında ilişki kurmuştur. Bu gözlemlerden etkilenerek düşünce hayatı gelişmeye başlamıştır. İlk Çağ, Orta Çağ ve Yeni Çağ'daki yetişen bilim adamları düşünce hayatının gelişiminde önemli rol oynamışlardır. İlk Çağ'da; Tales, Sokrat, Konfüçyüs, Buda, Heraklit ve Aristo gibi bilim adamları yetişmiştir. Birunu, İbn-i Sina, İbn-i Rüşd, Harezmi, İmam Gazali ise İslam bilim adamlarıdır. 15. ve 16. yy'da Avrupa'da görülen Rönesans ve Reform hareketleri, Avrupa'nın düşünce yapısını değiştirmiştir. Aydınlanma Çağı ile insanlar pozitif bilimlere yönelmiş ve skolastik düşünce önemini yitirmiştir. Avrupa'daki bu gelişmeler, bütün dünyayı etkilemiştir. c) Ġnsanlığın Bilim Mirası Dünyada varolandan yola çıkarak, deney ve gözlem yoluyla neden-sonuç ilişkisi içersinde incelenilerek ulaşılan kurallı bilgiler topluluğuna bilim denir. Bilim İlk Çağ’dan itibaren gelişmeye başlamıştır. Babiller'de görülen Astronomi ve Matematik alanındaki çalışmalar bütün dünyayı etkilemiştir. Pascal, Dekart, Kopernik, Kepler, Galileo, Newton gibi bilim adamları Yeni Çağ’da yetişmiştir. Bu bilim adamları insanlığın ortak mirası olan bilime önemli katkılarda bulunmuşlardır. Ortak Miras Özellikleri Geçmişten günümüze kadar, süregelen insanların birikiminden oluşur. Ortaya çıkan ürün, tek bir ulusun mirası değildir. Tüm uluslar bu mirastan yararlanabilir. İnsanlar ortak mirasın korunmasında duyarlı olarak, tüm insanlığa yarar sağlamalıdır. Ortak mirası korumak, geliştirmek ve nesillere aktarmak gereklidir. Ortak Mirasa Nasıl Katkıda Bulunuruz? Ortak mirasa katkıda bulunulması ve korunması tüm insanlığın görevidir. Ortak mirasa katkıda bulunmak dünyada yaşanan sorunların çözümüne de katkı sağlar. Günümüzde insanlık ortak mirasa daha da katkıda bulunarak eşitlik anlayışını geliştirmeye çalışmakta ve insanlık için sorun olan birçok olaya bilimsel çözümler getirmektedir. Ortak mirasın korunması amacıyla da dünyada birçok müze ve kütüphane kurulmuştur. Buralarda geçmişteki ortak mirasın ürünleri sergilenmekte ve insanlığın hizmetine sunulmaktadır. Ortak mirasın korunmasında faaliyet gösteren önemli kuruluşlardan birisi de Dünya Anıtlar Vakfı'dır. Bu kuruluş tarihî alanları belirlemekte ve korunması için çeşitli önlemler almaktadır. Günümüzde üretilen teknik araçlar ve bilgisayarlarda ortak miras ürünleri kayıt altına alınıp kopyaları saklanmaktadır. Bilgisayarlar istenilen bilgiye daha kolay ve çabuk ulaşılmasını sağlamaktadır. Ortak mirasın korunmasında devletlerin yasal düzenlemeler yapması ve bu konuda vatandaşlarına küçük yaşlardan itibaren eğitim verme& de oldukça önemlidir. Dünya Miras Listesindeki Doğal ve Kültürel Varlıklarımız 1. İstanbul'un Tarihi Alanları 2. Göreme ve Kapadokya Milli Parkı 3. Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası 4. Hattuşaş (Boğazköy) 5. Nemrut Dağı 6. Xanthos - Letoon 7. Pamukkale - Hierapolis 8. Safranbolu şehri 9. Truva Arkeolojik Kenti