Basın Bülteni

advertisement
WWF-Türkiye
Doğal Hayatı Koruma Vakfı
Büyük Postane Cad.
No:19 Kat:5 34420
Bahçekapı, İstanbul
Analiz
Tel: +90 212 528 2030
Faks: +90 212 528 2040
www.wwf.org.tr
7 Aralık 2015
2013
Paris’teki iklim müzakerelerinde Türkiye’yi ne
bekliyor?
Küresel iklim değişikliğini durdurmak için Paris’te başlayan müzakerelerde son haftaya
girildi. Taraflar, 11 Aralık’a kadar sürecek görüşmeler sonucunda 2020 yılından sonra
yürürlüğe girecek yeni bir küresel anlaşma üzerinde uzlaşmaya çalışacak. Kritik hafta öncesi
Türkiye’nin iklim değişikliğini durdurmak için yaptığı önerileri, pazarlık masasında
Türkiye’yi bekleyen riskleri ve başka ülkelerle ekonomik karşılaştırmalar içeren detaylı bir
analizi sizlerle paylaşıyoruz. Konu hakkında daha detaylı bilgi veya grafik ve fotoğraf
konusunda destek almak için bizlere ulaşabilirsiniz.
Bilgi için:
Özgür Gürbüz, İletişim Müdürü, WWF-Türkiye
ogurbuz@wwf.org.tr
T: 0212 528 20 30 0549 794 54 37 F: 0212 528 20 40
***
Türkiye ne taahhüt ediyor?
Türkiye iklim politikasını en başında beri gelişmiş ülkelerle kıyaslanmaması gerektiği
argümanı üzerine kurdu. Burada haklılık payı var. Türkiye'nin sera gazı emisyonları 2013
yılında küresel emisyonların yüzde 0,94'üne denk geliyordu. Kişi başına düşen
emisyonlarda ise 6,04 ton ile dünya ortalamasının biraz altında, 182 ülke arasında 81.
sırada yer alıyoruz.
Bu verileri baz alan Türkiye, net bir azaltım hedefi yerine artıştan azaltım hedefi belirledi.
1990-2013 arasında emisyonlarını %110 oranında artıran Türkiye, emisyon artışının devam
edeceğini, bununla beraber 2030 yılında emisyonlarını, herhangi bir iklim politikası
uygulamayacağı referans senaryoya kıyasla %21 oranında azaltabileceğini söyledi. Bu
taahhüdün tercümesi şöyle: Türkiye herhangi bir iklim politikası uygulamadığı durumda
seragazı emisyonlarını 15 yıl içerisinde bugünkü değerinin 2,5 katına, 1 milyar 175 milyon
tona çıkaracak. Bunu yaparken de, emisyon artış hızını ikiye katlayacak. Türkiye’nin Paris
için verdiği taahhüt ise emisyon miktarını 929 milyon tonda sınırlamak. Bu senaryoda kişi
başına düşen emisyon rakamı 11 tona (nüfus 2030’da 86 milyonu bulursa ) yaklaşacak.
Bunu yaparsak, kişi başına düşen emisyonda Japonya, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerin,
bugünkü AB ortalamasının bile üstüne çıkacağız. Türkiye’yi pazarlık masasında zorlayan
rakamlardan birisi bu.
Grafik 1: Türkiye’nin Paris taahhütü ve WWF-Türkiye-İPM senaryosu
Türkiye yalnız kalabilir
Türkiye'nin ulusal katkısını diğer gelişen ülke ekonomileriyle kıyaslayınca, ekonomimizin
geleceğine ilişkin önemli ipuçları yakalamak mümkün. Dünya ekonomisinin ve sanayi
üretiminin lokomotifi haline gelen Çin, “kişi başına” göstergelerde Türkiye'ye benzer gelir,
enerji kullanımı ve karbon emisyon rakamlarına sahip. Çin, ulusal katkı beyanında emisyon
artış hızını yavaşlatacağını, emisyonların 2030 yılından önce zirve değerine ulaşıp aşağıya
doğru yöneleceğini belirtti. Başka bir gelişen ülke Meksika ile ekonomisi neredeyse
tamamen kömüre bağlı olan Güney Afrika da 2030'a kadar emisyonlarında düşüş eğilimini
başlatacaklarını ortaya koydu. Meksika hem milli gelir hem de kişi başına düşen emisyon
miktarında Türkiye ile hemen hemen aynı durumda ama 2030 yılı taahhüdü Türkiye’den
daha iddialı.
Grafik 2: Türkiye ve Meksika’nın kişi başına düşen emisyon miktarının yıllara göre karşılaştırılması.
12
10
8
Meksika
6
Türkiye
4
2
0
2012
2030
Türkiye ve Rusya ‘sıcak hava’da buluştu
Melbourne Üniversitesi’nin yaptığı bir çalışma, Türkiye’nin pazarlık masasında işini
zorlaştıracağa benziyor. Çalışmada, yapabileceğinden az taahhütte bulunan ülkeler deşifre
ediliyor ve ülkelerin indiriyormuş gibi yapıp aslında arttırdıkları emisyonlar da “sıcak hava”
diye adlandırılıyor. Avustralya’daki üniversitesinin son çalışmasında Türkiye’nin 2030
hedefinin olağan durum (referans) senaryosunun üzerinde ve 506 milyon ton sıcak havaya
sahip olduğunu belirtiyor. Türkiye, alabileceği hedefi almayan ülkeler arasında dünya
ikincisi de denebilir. Birincilik koltuğunda ise 533 milyon tonla Rusya yer alıyor. Sıcak hava
meselesi önemli çünkü Türkiye’nin de yer almak istediği emisyon ticareti mekanizması,
Kyoto döneminde ortada fazla sıcak hava olması nedeniyle çalışmamıştı. Ülke hedefleri
gerçekçi olmazsa karbon hisselerinin fiyatları düşük kalıyor ve emisyon ticareti işlemiyor.
Sıcak Hava Sıralaması
Ülkelerin gerçekleştirmeleri gereken emisyon azaltımı ve Birleşmiş Milletlere
sundukları azaltım hedefleri arasındaki fark
Ulusal Katkıda
Sıcak
MtCO2e
Ulaşması gereken hedef
Belirtilen Hedef
Hava
Rusya
2926
2393
533
Türkiye
929
423
506
Paraguay
333
104
229
Vietnam
591
426
165
Bangladeş
200
109
91
Kaynak: Melbourne Üniversitesi
“Türkiye geç kalırsa eksi büyüme ile karşılaşabilir”
WWF-Türkiye ve İstanbul Politikalar Merkezi'nin, Bilkent Üniversitesi'nden Prof. Dr. Erinç
Yeldan ve ODTÜ'den Doç. Dr. Ebru Voyvoda ile beraber gerçekleştirdiği analize göre
Türkiye'nin 2030 yılında emisyonları, BM'ye sunulmuş referans senaryonun %47, emisyon
azaltım senaryosunun ise %33 aşağısında gerçekleşebilir. Enerji verimliliği ile yenilenebilir
enerji kaynaklarına öncelik verilmesi ve karbon vergisi, bunu başarabilmek için ilk akla
gelen araçlar. Böyle bir dönüşümün maliyeti yüksek değil. Ekonomik büyüme ile emisyon
elektik
üretimi
-2014uygulama koymada geciktiğimiz
azaltımı el eleTürkiye'de
yol alabilir. Emisyon
azaltımını
programını
takdirde ise maliyetler oldukça yükselebilir, eksi büyüme rakamları söz konusu olablir.
20%
Türkiye'nin hedefleri, ne AB hedefleriyle, ne de diğer gelişen ülke ekonomileriyle uyumlu.
Fosil yakıt kullanılarak
Bunun başlıca nedeni, elektrik üretiminde kömür kullanımının
önemli oranda artmasını
üretilen elektrik
öngören enerji politikaları. Enerji Bakanlığı'ndan üst düzey temsilciler yeni iklim anlaşması
Fosil yakıt kullanılmadan
devreye girmeden kömür yatırımlarını tamamlamamız
gerektiğini
üretilen
elektrik boşuna tekrarlamıyorlar.
Türkiye emisyon konusundaki bütün sorumluluğu elektrik üretim sektörüne yıkmış gibi
80%
gözüküyor. Enerji verimliliğinin
nasıl geliştirileceği, sanayide nasıl bir dönüşüm
sağlanacağı, ulaşım altyapısının fosil yakıtlardan nasıl arındırılabileceği gibi kritik konulara
iklim politikamızda ya da stratejik planlarda yeterince yer verildiğini söylemek zor.
Paris sonrası Türkiye'yi ne bekliyor?
Paris'e giderken, ülkelerin sunmuş olduğu ulusal katkılar, yüzyılın sonunda 2,7 – 3,7°C
daha sıcak bir gezegene işaret ediyor. Mevcut taahhütler, iklim değişikliğinin yıkıcı
etkilerinden korunmamız için yetersiz. Ancak, bir dönüşümün başladığını da görmek
gerekiyor. UEA İcra Kurulu Direktörü Fatih Birol önümüzdeki 5 yıllık dönemde
yenilenebilir kaynakların küresel enerji pazarındaki büyümenin ana sürükleyicisi olacağını
söylüyor. Dünyanın bir numaralı kömür tüketicisi olan Çin kömür kullanımını
sınırlandırmaya hazırlanıyor, Dünya Bankası, EBRD ve ihracat-ithalat bankaları da dahil
olmak üzere pek çok finans kurumunun kömür yatırımlarından elini çeliyor. Kömürün hem
finansmanı hem de toplumsal kabulü zorlaşıyor. Dünya Ticaret Örgütü, düşük emisyonlu
mal ve hizmetlerin gümrük muafiyetine tabi tutulmasını müzakere ediyor. Gelişen ülke
ekonomileri kendilerine enerji ve karbon yoğunluğu düşük kulvarlar yaratmaya çalışıyor.
Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadeleye ulusal katkısının, enerji ve sanayi
politikalarının bu gerçeklerle uyumu ise tartışmalı. Türkiye'nin de bir an önce düşük
karbonlu kalkınma kulvarına girmesi gerekiyor. Türkiye daha önceki süreçlerde geç kaldı ve
mevcut, çevre ve sağlık açısından sorunlu enerji sistemini yenileme fırsatını da kaçırmış
oldu. Bu defa, daha gerçekçi bir hedefle hem iklim değişikliğinin etkilerini azaltabilir hem
de enerjide fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine geçişi sağlayan
atılımı gerçekleştirebilir.
WWF-Türkiye
WWF-Türkiye dünyanın en büyük, deneyimli ve bağımsız doğa koruma kuruluşlarından WWF
ağının bir parçasıdır. Beş milyonu aşkın destekçiye ve 100’den fazla ülkede etkin bir küresel ağa
sahip WWF’in misyonu, dünyanın biyolojik çeşitliliğini koruyarak, yenilenebilir kaynakların
sürdürülebilirliğini sağlayarak; kirlilik ve aşırı tüketimin azaltılmasını teşvik ederek gezegenimizin
doğal çevresinin bozulmasını durdurmak ve insanın doğayla uyum içinde yaşadığı bir geleceğin
kurulmasına katkıda bulunmaktır.
Download