Başyazı - İnşaat Mühendisleri Odası

advertisement
Başyazı
Suçlu ayağa kalk !
İnşaat mühendisliği mesleği ve uygulama alanları ne zaman gündemin ilk sırasında yerini alsa, bilinir ki bir felaket yaşanmıştır ve inşaat mühendislerinin yapacağı değerlendirme kamuoyu açısından önem teşkil etmektedir.
Ne yazık ki felaketler mesleğimizin önemini açığa çıkartıyor; deprem, su taşkını ve farklı doğa olaylarının yol
açtığı yıkım sonrasında medyanın ilgisi İnşaat Mühendisleri Odası’ndan yapılacak mesleki-teknik açıklamalara
yöneliyor.
Şaşırtıcı değil; medya felaketlere bile magazinsel yaklaşıyor, vahametin derinliğinden ve yaşanan ölümlerden
izlenme oranlarını yükseltmeye çalışıyor. Medyanın ilgi alanına hızla giren felaket haberleri yine aynı hızla gündemden düşüyor.
Aksi olsaydı, felaketler yaşanmadan, ölümler olmadan, iç karartan görüntüler oluşmadan yapılan uyarılar dikkate alınır, önlem alınması, afetlerin yol açtığı yıkımın önüne geçilmesi noktasında yapılan uyarılar, bu çerçevede
gerçekleştirilen bilimsel-mesleki etkinlikler gündemde kendisine yer açardı.
Medyayı etkisi altına alan bu sakat yaklaşımının nereden kaynaklandığı ise çok açıktır. Gelmiş geçmiş merkezi ve
yerel yönetimler, önleyici değil, “yara sarmayı” hedefleyen bir yaklaşımın ötesine geçememiştir; yara sarmanın
bile gereği gibi yapıldığını iddia etmek zor görünmektedir.
Başta İstanbul olmak üzere Marmara, Trakya ve Karadeniz’de etkili olan ve onlarca insanımızın ölmesine yol açan
su taşkınları, mühendislik mesleğine duyulan ilgiyi artırdı ama yukarıda özetlemeye çalıştığımız sağlıklı olmayan
yaklaşımın tipik bir örneğini oluşturması açısından dikkat çekiciydi.
İnşaat Mühendisleri Odası; deprem, su taşkınları, fırtınalar sonucu karşı karşıya kalınan manzaranın nedenleri
ve benzer felaketlerin yaşanmamasını sağlayacak çözüm yolları ile ilgili düşüncelerini kamuoyuyla paylaşmakta,
konularla ilgili kongre ve sempozyum düzenlemekte, raporlar hazırlamakta, mevzuatta yapılması gereken değişiklikleri ve uygulamanın nasıl olması gerektiğine ilişkin görüşlerini tartışmaya açmakta, bu çerçevede siyasi erki
harekete geçmeye, önlem almaya çağırmaktadır.
Bütün bu çabanın hak ettiği ilgiyi gördüğünü söylemek mümkün değildir. Ne siyasi iktidar, ne yerel yönetimler
ne de medya ve kamuoyu meslek odalarının çağrılarını dikkate almaktadır. Anlaşılan o ki, felaket kapıyı çalana
kadar, bütün bu girişimler akademik, sıkıcı ve haber değeri taşımayan gelişmeler gibi algılanmakta, görmezden
gelinmektedir. Felaket başladığında da zaten iş işten geçmekte ve popüler haberciliğe dair başka saikler devreye girmektedir.
1999 depremlerinden bu yana, depremin her yıl dönümünde, her sene farklı farklı bölgelerde yaşanan su taşkınlarında, depreme bile hacet kalmadan binalar yıkıldığında, çatılar uçtuğunda, minareler kendi kendine çöktüğünde, karayolu, demiryolu kazalarında İnşaat Mühendisleri Odası hamasi söylemleri bir tarafa bırakarak, asıl
yapılması gerekenlere dikkat çekmeye çalışmakta, siyasi erki adım atmaya çağırmaktadır.
Depremler ve yaşanan son sel felaketi bir kez daha göstermiştir ki, su taşkınları ve yer hareketleri doğanın iç
dengesiyle ilgilidir; doğanın kendisini yenileme sürecinin bir parçasıdır. Yağmurun beklenenden fazla yağması
ve de depremler doğa hareketleridir ancak ne yazık ki ülkemizde doğal afet olarak yaşanmaktadır.
Doğa olaylarının doğal afete dönüşmesine neden sağlıksız kentleşme, kaçak yapılaşma, yeşil alanların yok edilmesi, kentsel değerlerin çıkar gruplarına peşkeş çekilmesi, mevcut durumu ve ihtiyacı gözeten planlamalarının
yapılmaması, mevzuat değişikliklerinin gerçekleştirilmemesidir.
Siz, kent içindeki bütün dere yataklarını imara açarsanız, siz kalkıp kaçak yapılaşmaya oy uğruna göz yumarsanız,
siz yapı denetim sistemini uygulamaktan ısrarla kaçınırsanız, meslek alanlarına dönük düzenlemeleri yapmazsanız, mesleki yetkinlik ihtiyacına dönük hiçbir adım atmazsanız felaketlere davetiye çıkartıyorsunuz demektir.
Asıl ilginci; bütün bunları yapmadığınız halde, siz kalkıp suçu vatandaşların üstüne atmaya, sorumluluktan kurtulmaya çalışırsanız, hiçbir şey olmamış gibi pişkin pişkin ekranlarda boy göstermeye devam ederseniz, bütün
bir toplumla, acılı ailelerle, depremden, selden maddi, manevi zarar görenlerle alay ettiğiniz sonucu doğar ki,
bütün çaresizliğe, baskılara, tehditlere rağmen bu halkın tavrınızı görmezden gelmesi, adınızı “kara kaplı deftere” yazmaması mümkün değildir.
Zamanı geldiğinde, “suçlu ayağa kalk” diyen demokratik irade öne çıkacak, kaderinizin belirleyicisi olacaktır.
İnşaat Mühendisleri Odası, bütün bilgi ve birikimini, mesleki-bilimsel yaklaşımını, toplumsal yarar uğruna kullandırmaya; demokratik hukuk devletini, sosyal devlet anlayışını savunmaya ve gereğini yerine getirmeye hazırdır.
İMO Yönetim Kurulu
14 TMH - 455 - 2009/3
Download