SERT İSLAM DA LAYT İSLAM DA SİYONİST SENARYOSUDUR - MAYIS 2005 - Milli Çözüm Dergisi Yazar Orhan YILAN 29 Kasım 2006 El-Kaide örgütünü C.A'nın Kurup kullandığı artık açıkça yazılmaya ve konuşulmaya başlanmıştır. ''Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek'' cinsinden ''Ilımlı İslam'' safsatası da aynı siyonistlerin bir planıdır. CIA'nin Kaidesi! Bush, Rumsfeld ve Rice gibi ABD'nin en üst düzey yöneticilerinin saldırı tehditlerine maruz kalan İran'ın dini lideri Ayetullah Hamaney, El Kaide örgütünü bizzat ABD Gizli servisi CIA'nin kurduğunu iddia ederek, bu gerçeği bütün bölge halklarının bildiğini söyledi. ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'ni hayata geçirmek için bu çalışmaları yürüttüğünü belirten Hamaney, "Ancak ABD'nin bu projesi yenilmeye mahkûmdur" diye konuştu CIA, çuvallamaya devam ediyor!.. İran'da Pentagon'a bağlı Amerikan özel timlerinin, Iran'da vurulacak hedefleri belirlediği haberlerinin çıktığı bir dönemde, geçmiş yıllarda CIA'nın, İran'daki çuvallamalarına bir örnek de Pentagon'un eski akıl hocası Richard Perle'den geldi. 2/Şubat'ta ABD Senatosu'nun İstihbarat Komitesi'ne ifade veren "Karanlıklar Prensi" lakaplı Beyaz Saray eski Danışmanı Perle, birkaç yıl önce İran'ın, CIA'nin ülke içinde oluşturduğu şebekeyi deşifre ederek çökerttiğini, hatta en az 40 muhbirin de idam edildiğini söyledi. CIA‘nın İran'da yakayı ele vermesinde en önemli nedenin muhbirlere daha sıklıkla istihbarat akışı sağlamaları için yapılan baskı olduğunu anlatan Perle, "İran istihbaratı hemen bu trafiği fark etti, böylelikle tüm bağlantılarımız çökertildi ve en az 40 muhbirimiz idam edildi. İran içindeki yapılanmamız çok kötüydü " dedi. Dönemin CIA Ortadoğu sorumlularından, biri, İranlı muhbirlerin mesajlarını Almanya'nın Frankfurt kentindeki CIA merkezine gönderdikleri mektupların arkasına görünmez mürekkeple yazdıklarını, CIA‘nın da aynı yöntemle yanıt yolladığını belirten Perle şöyle konuşuyor: "Ancak Tahran‘ın istihbarat ağını ortaya çıkarması üzerine ilgili birimler LosAngeles'a taşnırken, istihbarat akışı doğrudan İran içinden değil Güney Kaliforniya‘da kümelenmiş muhalif İranlılar üzerinden sağlanmaya başladı. Tahran'ın şüpheli bir şahsın Frankfurt'ta belli bir adrese sürekli mektup gönderip aldığını tespit ettiği, bunun üzerine aynı adrese yazanları, takibe aldığı ve böylece şebekenin ortaya çıkarıldığı sanılıyor." [1] 1/9 SERT İSLAM DA LAYT İSLAM DA SİYONİST SENARYOSUDUR - MAYIS 2005 - Milli Çözüm Dergisi Yazar Orhan YILAN 29 Kasım 2006 Irak petrolü İsrail'e akacak! Şarm eş-Şeyh'te bir tiyatro oynuyorlar. Ateşkes ilan edilmiş! Barış yolu açılmış! Ortadoğu'da silahlar susacakmış! Filistinliler terörden vazgeçecekmiş! Filistinlileri, Ortadoğu'yu, barış isteyen tüm dünyayı kirli bir senaryo ile kandırmaya çalışıyorlar. Senaryo aynı, aktörler aynı, yer aynı, alkışlayanlar aynı! Ama gerçekler bildiğiniz gibi değil. Şarm eş-Şeyh'te barış kararı değil, bütün bölgeyi, özellikle de Türkiye'yi rahatsız edecek kararlar alındı. Aynı senaryoyu Arafat zamanında da denediler. Tutmadı. Senaryonun önünü açmak için Arafat önce tecrid edildi, ardından da gömdüler. Senaryonun önünü açmak için Filistin'in direniş gruplarına karşı devlet terörü uyguladılar. Filistin halkının öncüleri iğrenç bir şekilde ortadan kaldırıldı. Arafat'ın, Şeyh Yasin'in ve diğerlerinin ortadan kaldırılması ABD ve İsrail'in, bölgedeki diğer işbirlikçileriyle birlikte planladıkları ve uyguladıkları bir senaryoydu. Şimdi önlerinden engel kalmadı ve Filistin'in şehitlerinin kanı üzerinde tepiniyorlar. Mahmud Abbas'ı daha önce de başbakan yaptıkları ne çabuk unutuldu? Şimdi seçimle işbaşına getirdikleri Abbas'a o zaman Arafat neden karşı çıkmıştı? Filistin halkı neden karşı çıkmıştı? Filistinliler neden onu hainlikle suçlamıştı? ABD neden Filistin'e lider kadro belirlemek için komisyon kurmuştu? ABD-İsrail ataması Abbas hükümeti neden sadece 4 ay iktidarda kalabildi? Arafat neden Abbas hükümetinin yetkilerini sınırladı? ABD ve İsrail Abbas'tan neler istedi? Abbas iktidara gelir gelmez neden direniş örgütlerini tasfiye etmeye yönelik girişimler başlattı?.. İsrail istihbaratına yakın bir haber sitesi, zirvede Ortadoğu'da yeni bir eksen kurulduğunu yazdı. "Ortadoğu Dörtlüsü" adlı bu eksen, sadece İsrail-Filistin sorunuyla değil bütün bölgesel gelişmelerle yakından ilgilenecek. Yani ABD ve İsrail'in çıkarlarını koruyacak. "İsrail-Mısır-Ürdün-Filistin ekseni" öncelikle Suriye ve Lübnan üzerinde yoğunlaşacak. Ayrıca bu ülkeler arasında askeri ittifak kurulacak. Zamanla Irak da eksene katılacak. Senaryo 1996'daki Türkiye-İsrail-Ürdün ekseni'ni hatırlatmıyor mu? Eksenin dışında tutulan ülkelere bakın: Türkiye, Suriye ve Suudi Arabistan. Yeni eksen bu ülkelerin kaygılarını da gözetecekmiş. Kim inanır? Bu eksen Türkiye'yi de hedef alıyor. Yani ABD ve İsrail Türkiye'yi de hedef alıyor. Türk-İsrail ekseni ABD ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda İran, Suriye ve Irak'ı hedef alıyordu. Irak işgali ve bugünkü Ortadoğu senaryosu o zamanlar planlandı. Yeni eksen ise, Türkiye, Suriye (Lübnan) ve Suudi Arabistan'ı dışarıda tutuyor. Tabi İran'ı da. Nereden nereye geldik. Türkiye de mi "şer ekseni"ne dahil edildi yoksa? Türkiye ile ABD arasındaki ilişkileri "stratejik ortaklık" gibi süslü kavramlarla ifade edenlerin dikkatini 2/9 SERT İSLAM DA LAYT İSLAM DA SİYONİST SENARYOSUDUR - MAYIS 2005 - Milli Çözüm Dergisi Yazar Orhan YILAN 29 Kasım 2006 çekmek istiyorum. Ayrıca yeni "Ortadoğu Dörtlüsü" Irak petrollerini Ürdün'ün Akabe limanına ve İsrail'in Akdeniz'deki Hayfa ya da Aşkelon limanına taşıyacak boru hattı için ortak çalışacak. Yani Kerkük-Yumurtalık boru hattına karşı Kerkük-Hayfa boru hattı. Burası Türkiye'yi ilgilendirmiyor mu? Ne barışı, ne ateşkesi? [2] Bütün bu şeytani hesaplar - Tüm İslam coğrafyasını avuçlarına almak - Müslüman ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını kendileri kullanmak - Türkiye'yi her yönden zayıflatıp parçalamak ve İslam Dünyasına Liderlik pozisyon ve potansiyelini dağıtmak - Sonunda İsrail'in Dünya hâkimiyetini sağlamak ve tüm insanlığı sömürüp sağmaktır. Kapancızada Nurettin Veren Bey ve Fethullah Gülen: - Sabatay Sevi öldükten sonra Sabataistler (Dönmeler) üçe bölündü. Karakaşiler, Yakubiler ve KAPANCILAR. Başını İbrahim Ağa'nın çektiği gruba "Kapancılar" (Kapaniler) denildi. En kalabalık grup olan Kapancılar İzmir'de oturuyorlardı; üst ve orta sınıfı oluşturan tüccarlardı. Zaten &quot ;Kapani" İbranice'de "İzmirim" demek. Soyadı Kanunu'ndan sonra kapancıların önemli bir bölümü, "Kapani", "Kapancıoğlu", "Kapancı" gibi soyadları alıyorlar. Ünlü Profesör Münci Kapani, Devlet Bakanı Osman Kapani gibi... Ünlü Paker ailesi, yine ünlü Bezmen'ler bu kola mensup olarak biliniyor. Kemal Derviş'in de yine Kapani koluna mensup olduğu ısrarla iddia ediliyor. Kapancılar ile Karakaşiler zamanla birbirlerine düşman oluyorlar. 3/9 SERT İSLAM DA LAYT İSLAM DA SİYONİST SENARYOSUDUR - MAYIS 2005 - Milli Çözüm Dergisi Yazar Orhan YILAN 29 Kasım 2006 Mesela Gazeteci Abdi İpekçi'nin Büyükada'da tanıştığı Esin Dölen ile evlenmesine İpekçi'nin ailesi karşı çıkıyor. Çünkü İpekçiler Karakaşi. Kız tarafı ise Kapancı! Bu bilgiler, Soner Yalçın'ın, Beyaz Türklerin Büyük Sırrı "Efendi"yi, Yalçın Küçük'ün "Tekeliyet"ini okuyanlar, ya da bu konulara ilgi duyanlar için yabancı değil. Peki ama şimdi durup dururken biz niye yazdık. Nurettin Veren yüzünden.. Nurettin Veren, Fethullah Gülen'in İzmir'de ilk yola çıkarken yanındaki üç isimden biri. Neredeyse 30 yıl Fethullah Hoca'nın sağ kolu görevini üstleniyor. Ancak şimdi kavgalı. Fethullah Hoca ile ilgili zehir zemberek açıklamalar yapıyor. Ancak bizim asıl dikkatimizi çeken Nurettin Veren'in Cumhuriyet'teki yayını durdurulan röportajında ailesiyle ilgili verdiği bilgiler. Bakın ne diyor Veren: "Ben İzmir'de doğma büyüme insanım. Ailem normal bir İzmirli. İzmir'in ileri gelen eşrafından KAPANCI Sülalesi! Dönertaştaki hanlar, oteller, çiftlikler halamın. İzmir'in en önde gelen sülalesi!" [3] Şimdi soralım: •1. Herkesin kalbindeki ve gelecekteki gelişmeleri bildiğine inanılan keşif ve keramet sahibi! Fethullah Gülen, 30 yıl önce birlikte yola çıktığı 3 kişiden birisi olan ve şimdi araları bozulunca bütün foyalarını ortaya koyan Nurettin Veren'in bir sabataist dönme Yahudisi olduğunun, nasıl farkına varmamıştır? •2. Ya da, o zamanda bu hareketin: 4/9 SERT İSLAM DA LAYT İSLAM DA SİYONİST SENARYOSUDUR - MAYIS 2005 - Milli Çözüm Dergisi Yazar Orhan YILAN 29 Kasım 2006 - Milli Görüş'ün yükselişini önlemek. - Müslümanları layt-pısırık hale getirmek. - Amerikan aşığı bir nesil yetiştirmek gibi amaçlarla, Siyonist dış güçler ve içerideki sabataist-masonik çevrelerce başlatıldığını bile bilenimi, katılmış ve kullanılmıştır? 3. Veya, Fethullah Gülen'in saf ve samimi tabanı ve talebeleri fark edip, Risalei Nurun sağlam ve İslam istikametine ve Milli cepheye yöneldiklerini gören, Siyonistler, acaba "Artık biz yaramayan Türkiye'yede yar ol olmasın" diye kasıtlı olarak gözden çıkarıp kötülemeğe ve kirli çamaşırlarını deşifre etmeye mi başlamıştır? ABD'nin Gizli İslam Projesi: Kadınların imametinden, Ilımlı İslam projesi ve Endonezyalı binlerce imamın eğitimine kadar, Amerika'nın İslam dünyasına yönelik "hassasiyeti" göz yaşartıyor. Müslümanlardan ziyade, bu işleri kafaya takan ABD yönetimi, Müslümanları ‘eğitmeye' kesin kararlı. Washington yönetiminin "Ilımlı İslam" projesi çerçevesinde dünya çapında devreye soktuğu gizli plan doğrultusunda, CIA ile önemli bakanlıklara bağlı kadrolar, 10 milyar dolarlık bütçeyle camileri onarıp imamlara eğitim veriyor, konferanslar organize ediyor. ABD'nin önde gelen haftalık haber dergilerinden US News & World Report, Bush yönetiminin "İslam dininin çehresini değiştirmek için" milyar dolarları aşan bütçeyle gizli bir projeyi devreye soktuğunu yazdı. David E. Kaplan imzalı yazıda Amerika'nın iki yıldır, İslam dininde reform yaşanması için dünya çağında olağanüstü gayret gösterdiği ileri sürüldü. Haberde, Ulusal Güvenlik Kurulu, Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve CIA'nın, "İslam Dünyasına Yardım Eli" başlıklı gizli bir stratejide anlaştığı yazıldı. Gizli metinde dünya çapında ılımlı İslam'ın elinin güçlendirilmesine yönelik çalışmalar ile insan dininde yaşanan değişikliklerle yakından ilgili olması gibi kararlar yer aldı. 5/9 SERT İSLAM DA LAYT İSLAM DA SİYONİST SENARYOSUDUR - MAYIS 2005 - Milli Çözüm Dergisi Yazar Orhan YILAN 29 Kasım 2006 Amerika'nın dini bir mücadele yürütme gücünün sınırlı olduğu, bu nedenler demokrasi, kadın hakları ve hoşgörü gibi değerleri benimseyen partnerlere güvenmek gerektiği konusunda uzlaşmaya varıldı ve bu partnerler şöyle sıralandı: Müttefik İslam devletleri, özel vakıflar ve sivil toplum örgütleri. Haberde, bütçesi 21 milyar doları aşan USAID'ın, bunun yarıdan fazlasını "İslam dünyasına yardım" için kullandığı ve 24 ülkede İslami radyo ve televizyon programlarına, dini okullara, İslami düşünce üretim kuruluşlarına, ılımlı İslam'ı teşvik eden faaliyetlere mali yardım yapıldığı kaydedildi. [4] Diyanet'e tasfiye Apartman kiliselerin mantar gibi bittiği, binlerce misyonerin cirit attığı Türkiye'de, 77 bin caminin 22.780'inde din görevlisi yok. 9 bin 102 camide ise din hizmetleri karın tokluğuna çalışan vekil imamlarla yürütülüyor. Son 10 yıldır tek bir Kur'an Kursu öğreticisinin atanamadığı Kur'an Kursları'nda da tablo vahim. Rapora göre 1996 yılından beri Kur'an kursu öğretici kadrosu verilmeyen Diyanet'te 3 bin Kur'an Kursu atama bekliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın hazırladığı bir rapor, hıristiyan misyonerlerinin faaliyetlerinin yoğunluğu nedeniyle tartışma konusu olan ülkemizde, Hıristiyan misyonerlerine karşı en büyük mücadeleyi vermesi gereken Diyanet'in nasıl zor durumda bırakıldığını bütün çıplaklığıyla ortaya koydu. Diyanet tasfiye mi edilmek isteniyor Milletvekillerine de dağıtılan raporun; "Sayıların Diliyle Diyanet İşleri Başkanlığı" başlıklı bölümünde verilen rakamlar, din hizmetlerinin nasıl bir vurdumduymazlıkla engellendiğini gözler önüne seriyor. Diyanet'in raporuna göre halen 22 bin 780 camide hiçbir din görevlisi bulunmuyor. Türkiye'de toplam 77 bin 151 caminin bulunduğu hatırlatılan raporda, 22 bin 780 boş camiye karşılık, 9 bin 102 camide de özlük haklarından yoksun ve 2/3 maaşla hizmet veren vekil imamlarla hizmet verilmeye çalışılıyor. "Her yıl bin 700 personelin emekli olduğu ve bin 500 civarında personelinde istifa, ölüm, kurum değişikliği gibi nedenlerle Diyanet'ten ayrıldığı" vurgulanan raporda, "Mevcudu korumak için yılda 4 bin 200 görevlinin atanmasına ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç karşılanmadığı takdirde gelecek on yıl göz 6/9 SERT İSLAM DA LAYT İSLAM DA SİYONİST SENARYOSUDUR - MAYIS 2005 - Milli Çözüm Dergisi Yazar Orhan YILAN 29 Kasım 2006 önüne alındığında kardoların yarısı boşalmış olacaktır" denildi. Raporda, "Dini ve milli değerlerimizi zedeleyici hareketlere fırsat vermemek için kadrosuz camilere kadro tahsisi yapılarak münhal kadrolara atama izni verilmelidir" uyarısı yapıldı. 3 bin Kur'an kursu Raporun Kur'an Kursları ile ilgili rakamlarıda yürek sızlatan bir gerçeği ortaya koyuyor. Çünkü rapora göre Kur'an Kursları'nda da Kur'an eğitimi hiç bir sosyal güvencesi olmayan ve ayda sadece 150 milyon lira ile çalışan geçici öğreticiler tarafından yürütülüyor. Raporda, "Kur'an kursu öğreticiliği kadrolarına 1996 yılında bu yana atama yapılamamıştır. Ayda 150 YTL ile çalışan 3 bin geçici öğretici bulunmaktadır. Bu öğreticilerin hiç bir sosyal güvenceleri yoktur!" denildi. Misyonerler cirit atıyor Diyanet'in karşı karşıya bırakıldığı bu hazin tabloya karşılık, ABD destekli misyoner kiliselerinin Türkiye'de cirit attığı biliniyor. Diyanet hiç bir sosyal güvencesi olmayan ve ayda sadece 150 milyon lira karşılığı hizmet vermeye çalışan Kur'an Kursu hocalarıyla hizmet vermeye çalışırken, Hıristiyan misyonerler kaynağı belli olmayan milyonlarca dolar harcayarak İncil başta olmak üzere misyoner kitapları dağıtıyor. Ekonomik durumu kötü olan aileleri para yardımlarıyla kandırarak Hıristiyanlaştırmaya çalışıyor. [5] Diyanet Özerkleştiriliyor! M. Aydın'ın yasa tasarısı, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı devlet içinde özerkleştirerek adeta Vatikanlaştırmaktadır. Genelkurmay Başkanı Org. Özkök, Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmada irticai faaliyetlere dört buçuk paragraf ayırmıştır. Konuşmada anılan fikirlerin Türkiye'de irticai yapılanmanın özünü dile getirdiğini söylemek mümkün değildir... En büyük irticai gelişme, AKP hükümeti tarafından hazırlanan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın statüsünün değiştirilmesine dair kanun tasarısında kendisini ortaya koyuyor... DİB'ye YÖK modeli verilecek. Cumhurbaşkanı ve 7/9 SERT İSLAM DA LAYT İSLAM DA SİYONİST SENARYOSUDUR - MAYIS 2005 - Milli Çözüm Dergisi Yazar Orhan YILAN 29 Kasım 2006 Başbakan'ın atamalarda bir yetkisi kalmayacak. DİB'nın büyük illerin müftülerinin de temsil edileceği bir kurul tarafından yönetilecek ve Diyanet İşleri Başkanı'nı bu kurul belirleyecek. Ayrıca il müftülerinin de seçimle görevlendirileceğinden bahsediliyor. Bu tasarı sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş esaslarına meydan okumak değil, Türk tarihinde din-devlet ilişkilerinin felsefesini yok saymaktır... Üniversitelerin ciddi bir desteği olmadan bile YÖK'ün AKP hükümetinin canını okuduğu göz önüne alınır ise Aydın'ın kendi ifadesi ile YÖK'leştireceği DİB'nın ortaya çıkaracağı sakıncalar kendiliğinden anlaşılmaktadır. [6 ] Yani Sömürücü sermayenin Türkiye şubesi TÜSİAD'ın taşeron kuruluşu TESEV tarafından hazırlanan ve D.İ Bakanı Mehmet AYDIN tarafından vizyona sokulan yeni Diyanet düzenlemesi; ılımlı yani Siyonizm ve Emperyalizmle uyumlu İslam'ın tehlikeli bir adımıdır. [1] Milli Gazete - 14.Şubat.2005 [2] Milli Gazete - 11.Şubat.2005 - İbrahim Karagül - Yeni Şafak) [3] Milli Gazete / 17 03 2005 / Kulis Ankara [4] Akşam / 20 04 2005 / [5] Milli Gazete / 16 04 2005 / [6] Akşam / 24.04.2005 / Ümit Özdağ 8/9 SERT İSLAM DA LAYT İSLAM DA SİYONİST SENARYOSUDUR - MAYIS 2005 - Milli Çözüm Dergisi Yazar Orhan YILAN 29 Kasım 2006 9/9