قُلْ هَلْ يَسْ تَوِي ال َذ۪ينَ يَعْلَمُونَ وَال َذ۪ينَ َلَ يَعْلَمُون

advertisement
Kasım 1987
HURAFELER
Kemal Küreli
‫قُ ْل ه َْل يَسْ تَ ِوي الَ ۪ذينَ يَ ْعلَمُو َن وَالَ ۪ذينَ ََل‬
‫يَ ْعلَمُو َن‬
Muhterem Müslümanlar
Hurafe, İslam dininin temel inanç ve ibadet
esaslarına uymayan fakat dindenmiş gibi gösterilen
asılsız, uydurma inanç ve adetlere denir. Bir başka
ifadeyle hurafe, dine sonradan karışmış uydurma
garip hikaye ve rivayatler demektir.
Değerli Kardeşlerim,
Hurafeler, yani batıl inançlar hem dinin asli
prensiplerine, hem de kişinin fikri tekamülüne
engel teşkil eder. Oysa islam Dini tekamüle değil
taassuba karşıdır. Buna rağmen halkımız arasında
hurafelere inananlar azımsanmayacak kadar çoktur.
Çok çeşitli yerlerde görüyoruz ki bazı kimseler
bazı mahallerdeki ağaçlara bez bağlamakta, gelin
teli asmakta, tuz serpmektedir. Bazıları da
türbelere, pencerelerine, eşiklerine veya mezar
taşlarına mum yakmakta, kandil asmaktadırlar.
Böyle yapmakla niyetlerinin ve dileklerinin yerine
geleceğine inanmaktadırlar. Bu tür inanışların
cümlesi hurafedir. İslama aykırıdır.
Bu arada şunu da üzelerek ifade etmek isteriz
ki, günümüzde üfürükçü ve muskacı olarak
faaliyette bulunan bir takım inanç sömürücüleri
maalesef
mevcuttur.
Böyleleri,
bir
takım
safsatalarla dolu olan bazı "Cinci kitaplarından ve
yıldıznamelerden"
yararlanarak
geleceğe
dair
hükümler çıkarmaktadırlar.
Değerli Kardeşlerim:
Yine halkımızın arasında görülen ve en
yaygını olan yanlış inançların biri de Fala
inanmaktır. Dinimize göre herhangi bir şekilde
olursa
olsun,
fal baktırmak
ve falcıların
söyledikleri
sözlere
inanmak
yasaktır.
Bir
müslümanın falcıya fal baktırıp
da onun
söylediklerine inanması haramdır. Zira Dinimizin
emirlerine göre gaybı ancak Allah (c.c.) bilir.
Allah'ın bildirmediği bir şeyi "Ben biliyorum"
diye iddia edenler. İslamın iman esasları çerçevesi
dışına çıkarlar, bu hususta Dinimizin kesin
buyrukları vardır. Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.)
şöyle buyuruyor: "Her kim arrafe (yani çalınan bir
şeyi veya yitiğin yerini haber verene) gelip ondan
bir şey sorar da ona inanırsa, o kimsenin kırk gün
namazı kabul olmaz". (1)
Sevgili kardeşlerim, kendisini idare etmekten
aciz olan falcılara, üfürükçülere koşarak, onların
dedikleriyle davranışları ayarlamaya çalışmak,
insana yarar değil zarar getirir.
Fal baktırmak, fala inanmak veya bazı
nesnelerde uğur veya uğursuzluk aramak İslam'da
yasaktır. Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) bir
hadisi
şeriflerinde
şöyle
buyurur;
"Kuşun
ötmesinden, uçmasından, uğursuzluk kabul etmek
ufak taş, nohut ve baklalarla fal açmak, kum
üzerine hatlar çizmek bunlardan geleceğe dair
hükümler çıkarmak sihir ve kehanet nevinden dinci
sihir ve kehanetin ise İslam'da yeri yoktur.
Gerçek böyle olmasına rağmen toplumumuz
arasında hala canı sıkılınca muskacıya, başı
ağrıyınca üfürükçüye koşanlar bulunmaktadır.
Yine
halkımız arasında
görülen
yanlış
inançlardan biri de kabirlerden, türbelerden toprak
alıp yeni doğan çocukların beşiğinde veya üzerinde
bulundurma adetidir. Bu toprak beşikte bulunduğu
zaman güya cadılar çocuğu boğmazlarmış. Bu
inanç asılsızdır, hurafedir. Bu adet tıp açısından da
sakıncalıdır. Taze çocuk çok temiz bakım ister.
Mikroplardan onu korumak gerek. Mezardan
alınan toprak mikroplu olabilir. Belki çocuğun
ölümüne bu sebep olur, yoksa cadı çocuğu
öldürmez zira cadı diye bir şey yoktur.
Aziz Müslümanlar,
Bir de hastalanan çocuklar için kurşun veya
mum dökmek adeti görülmektedir. Bunlarda batıl
inançtır. Hastalanan çocuk kurşun dökmekle değil
doktorun verdiği ilaçları kullanmakla iyileşir.
Ayrıca yıldız kaymasında, köpek ulumasında,
kulağın
çınlamasında,
göz
seğirmesinde,
bacalardan dumanın çeşitli şekillerde tütmesinde
uğur veya uğursuzluk olduğuna inananlar da
çoktur. Oysa bunlarda batıl inançtır. Dikkati çeken
bir yanlış inançta iki bayram arasında nikah
kıyılmaması, salı günü işe başlanmaması, cuma
günü ev süpürülmemesidir. Bunlar da asılsızdır.
Daha ne inançlar var ki anlatmaya zaman müsait
değildir.
Değerli Kardeşlerim,
Hurafenin, safsatanın olduğu yerde bilimsel
düşünce zayıflar. İlmin yok olduğu yerde de her
türlü zararlı inanç ve düşünce gelişme ortamı bulur.
İlk hitabı ile okumayı öğrenmeyi ve
araştırmayı emreden din İslamdır. "Hiç bilenlerle
bilmeyenler bir olur mu" (3) diyen bizim kutsal
kitabımız Kuranı Kerimdir. "İki günü eşit olan
zarardadır" buyuran bizim Peygamberimizdir.
Bizler, Modern düşünebilen insanlar, bu
gerçeklere kulağımızı tıkayıp da Din istismarcısı üç
beş mütakallibenin peşine düşersek elbette
yanılırız, elbette geri kalırız. Artık görevimiz
"neden böyle, niçin böyle oldu" diye zaman
harcamak değildir. Görevimiz en yüce din olan
İslamı iyi tetkik etmek, onu öğrenerek yanlışı
atmak, doğruyu kabullenmektir. Şu bir gerçektir ki
doğru ve hak olan görülünce yanlış ortadan kalkar.
***
(1) Riyazu's Salihin, C.3, S.219, Hadis No: 1701
(2) A.g.e., s.219, Hadis No: 1702
(3) Zümer Suresi, ayet:
Download