T.B.M.M. B : 97 29.4.1993 0:1 İBRAHİM HALİL ÇELİK (Devamla) — Sufî şair, tarikat kurucu sıfatıyla, Türklerin ma­ nevî hayatı üzerinde asırlarca müessir olmuş büyük bir şahsiyettir. "Pîr-i Türkistan" lakabıyla, 9 asırdır tebcil edilen Yesevi şöhreti ve nüfuzu, yalnız Türkis­ tan sahasına münhasır kalmayarak, çok geniş bir sahaya yayılmıştır. Tarihî şahsiyeti pek çoktan unutularak, Türk muhitlerinde, asırlardan beri tamamıyla menkıbevî bir hüviyet almış, Yesi'de türbesi bulunan ve yeniden, Kültür Bakanlığımızın, Sayın Fik­ ri Sağlar'in... (Uşak Milletvekili Fahri Gündüz'e hitaben) Bakın, değerli dostum ayakta; dışarıya kaçmadan beni dinlerse... ... Sayın Fikri Sağlar tarafından Kültür Bakanlığımızın bütçesiyle sağlanan o onarımı orada görünce, benim göğsüm kabarmıştır. Huzurlarınızda kendilerine teşekkür etmeyi borç biliyo­ rum. Yani, doğruya "doğru", eğriye "eğri" diyeceğiz. Şimdi, bu üniversite münasebetiyle, Türklerin dinî ve edebî tarihinde bu kadar geniş ve devamlı bir tesir icra eden büyük bir velinin tarihî şahsiyetini, dinî ve edebî bakımlardan icra ettiği devamlı tesiri, en umumî hatlarıyla tespite çalışacağız. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim, rahmetli Özal'la, Türkî cumhuriyetlere, Orta Asya'nın tslamî cumhuriyetlerine yaptığımız seyahatin manevî hazzını, gerek Şah-ı Nakşiben­ dî Hazretlerinin, gerek Şeyh Yusuf Hamadani ve gerekse Hoca Ahmet Yesevi Hazretlerinin bu­ lundukları makamlarda bulmuştuk. Ahmet Yesevi, 11 inci Asrın ikinci yarısında, Garbi Türkistan'ın şimdiki Çimkent Şehri­ nin biraz doğusundaki Sayram Şehrinde doğmuştur. İbrahim adlı bir şeyhin oğludur. Ahm^t, 7 yaşında babasını kaybedince, ablasıylâ birlikte Yesi'ye giderek oraya yerleşmiştir. İlk tahsilimi Arslan Baba an'anesinde geçirmiş, sonra da, Maveraünnehir'in büyük İslam merkezi olan Buhara'ya giderek, devrin en ileri gelen âlim ve mutasavvıflarından Şeyh Yusuf Hamadani'ye in­ tisap etmiştir. Sonradan da şeyhinin postuna geçmiştir. İslam Asya'sının her tarafından tarikatların kuvvetlendiği, her köşede tekkelerin yüksel­ diği bu esnada, Doğu Türkistan'da, Kulca civarında, Yedisu havalisinde ve yine kuvvetli bir İslamlaşma cereyanıyla inkişaf eden bu harakete, Ahmet Yesevi Hazretleri damgasını vurmuştur. İşte, Ahmet Yesevi, bu müsait şartlar içinde, Sir-derya havalisinde, Taşkent ve mülhaka­ tında, Seyhun ötesindeki bozkırlarda büyük bir nüfuz kazandı. Onun etrafında toplananlar, Islamİyete, yeni, fakat çok kuvvetli ve samimî rabıtalarla bağlanmış göçebe yahut köylülerdi. İslam ilimlerini ve İran edebiyatını çok iyi bilmekle beraber, müritlerine, dervişlik adabını telkin için, anlayabilecekleri bir dil ile hitap etmek mecburiyetinde kaldı. Bugün edebiyatımız­ da, hece vezniyle yazdığı bu şiirlere "Hikmet" adını veriyoruz. Biliyorsunuz, AhmeÇ. Yesevi'nin Divan-ı Hikmet'indeki şiirleri, hâlâ bugün, Anadolu'nun birçok yerinde, birçok tekkede ve zaviyede okunmaktadır. j Ahmet Yesevi, inandığı fikirleri yaşayan bir mürşittir. Hazreti Muhammed'e (A.S.V.) tut­ kunluğu dolayısıyla, onun yaşadığı yıllardan fazla yaşamamak istemesi, çok büyük ibretamiz bir olaydır. Biliyorsunuz, Hazreti Muhammed (A.S.V.) ufuk insan, gaye Peygamber 63 yaşında vefat ettiği için, o da yerin altına çekilmiş ve güneş yüzü görmeden 120 yıl yaşadığı rivayet edilir. — - 95 —