T.B.M.M. B : 98 4.6.1998 Böylece, iki gündemdışı konuşma cevaplandırılmıştır. O:2 4. - İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin'in, öğretim özgürlüğü ve toplumsal barış konusu­ na ilişkin gündemdışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'ın cevabı BAŞKAN - Son gündemdışı konuşma, öğretim özgürlüğü ve toplumsal barış konusunda, İs­ tanbul Milletvekili Sayın Mehmet Ali Şahin'e verilmiştir efendim. Buyurun. (RP sıralarından alkışlar) Süreniz 5 dakika Sayın Şahin. MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; zaman, büyük bir hızla ilerliyor. Şurada, 21 inci Asra iki adım kaldı; dünya, sanayi ötesi topluma geçiş sürecini ya­ şıyor. İncelediğimizde, görüyoruz ki, gelişmiş ülkeleri bu noktaya getiren, eğitim problemini bü­ yük ölçüde çözmüş olmalarıdır. Ancak, kendimize baktığımızda, maalesef, çok acı gerçeklerle kar­ şılaşıyoruz. Okuma-yazma oranında, hâlâ gelişmiş ülkelerin çok gerisindeyiz. Özellikle, nüfusu­ muzun yarısını oluşturan kadınlarımızın üçte biri, hâlâ okuma-yazma bilmiyor. Gene, kadın nüfu­ sumuzun üçte biri, doğum öncesi bir sağlık personeliyle karşılaşmıyor. Bu yüzden, her yıl, doğum sırasında ya da doğuma bağlı sorunlar nedeniyle binlerce kadınımızı kaybediyoruz. Ülkemizde, or­ talama, 1000 kişiye 1 doktor düşüyor; ama, bu, gelişmiş ülkelerde 100'ün altındadır. Değerli arkadaşlarım, bu ve buna benzer sorunları nasıl aşacağız; bunun bir tek cevabı var: Eğitim, tam bir eğitim seferberliği. Bu konuda, hiç şüphesiz ki en büyük görev devlete, devletimi­ ze düşüyor. Şimdi, devletimizin ve tüm eğitim kurumlarımızın, âdeta mevlana gibi kollarını açarak haykırma zamandır: "Gel, her kim olursan ol gel; inançlı da olsan inançsız da olsan, sakallı da ol­ san sakalsız da olsan, saçın uzun da olsa kısa da olsa, başın açık da olsa kapalı da olsa gel; oku, öğ­ ren ve öğrendiklerinle ülkene ve insanlarına hizmet et" deme, çağırma ve davet zamanıdır. (RP sı­ ralarından alkışlar) Ama, maalesef, ülkemizde bunun tam aksi oluyor. Biraz önce, kadın nüfusu­ muzun üçte biri doğum öncesi doktor yüzü görmüyor dedim. İşte, bu açığı kapatacak, onların im­ dadına yetişecek doktor adaylarımızı, öğrencisi bulundukları üniversite ve fakülte kapılarından ko­ vuyoruz. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinin önünde, Çapa Tıp Fakültesinin önünde, şu anda, dramlar ya­ şanıyor, gözyaşları akıyor; kiminin saçı uzun, kiminin sakalı var, kiminin de başında örtüsü var di­ ye... Allah aşkına, gelişmiş ülkeleri böyle mi yakalayacağız? Sanayi ötesi topluma bu uygulama­ larla mı geçeceğiz? Değerli arkadaşlarım, şimdi, armudun sapı üzümün çöpüyle uğraşma zamanı değildir; geniş bir hoşgörü ve uzlaşma anlayışıyla, sorunları çözme ve eğitim açığımızı kapatma zamanıdır. İçinizden şunu söyleyenler olacaktır: Evet; ama, bu ülke, kurallar ülkesidir. Üniversitelerin de kuralları var; bu kurallara herkes uymalı, değil mi. Evet, doğrudur; kurallar var ve bu kurallara herkes uymalıdır; aksi halde, birlikte yaşamamız çok zor olur. Nedir Yükseköğretim Kanununda bu konudaki kural; kılık kıyafetle ilgili kural nedir: Sayın Millî Eğitim Bakanı, Karaman Milletvekilimiz Zeki Ünal'ın bir sorusu üzerine verdiği cevapta, bu kuralı belirtiyor. Yazılı cevapta "Yükseköğretim Kanununun ek 17 nci maddesi bu konuda kural koymuştur" diyor ve devam ediyor Sayın Bakan: "Demokrasi kurallar rejimidir. Ülkemizde, kural­ lar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkardığı yasalar ve bu yasalara dayanılarak çıkarılan tüzük, yönetmelik ve diğer mevzuattan oluşmaktadır." Evet, Sayın Bakan doğru söylüyor; bu konuda kural var ve bu konudaki kuralı Meclis koymuş­ tur. Nedir bu kural: "Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydıyla, yükseköğretim kurumların­ da, kılık kıyafet serbesttir." (FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) - 19-