2 fırat haber Sağlık Sağlıklı Yaşamak İçin Genç Yaşlarda Önleminizi Alın Sağlıklı ve uzun bir hayat yaşamak için genç yaşlarda önlem almak gerekiyor. Egzersiz yapmak, dengeli beslenmek ve belirli aralıklarla sağlık taramaları yaptırmak, sağlıklı yaşlanmanın en temel gereklilikleri arasında yer alıyor. Memorial Etiler Tıp Merkezi Dahiliye Bölümü’nden Uzman Dr. Murat Görgülü, sağlıklı ve uzun bir yaşam için dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında bilgi verdi. Sağlıklı yaşlanmak, kişinin genetik yapısıyla ilgili olduğu kadar yaşam tarzı ve beslenmeyle de ilgilidir. Sigara ve alkol kullanımı, obezite, stresli bir iş hayatı, özensiz bir özel hayat ve sporsuz bir yaşam sağlıksız bir yaşlılığın belirtileridir. Yaşlanmanın önüne geçmek için erken yaşlardan itibaren bazı önemli noktalara dikkat edilmelidir. Sağlıklı yaşam için yapılması gerekenler: 1. Düzenli sağlık kontrolünüzü yaptırın. Böylece belirti vermeyen hastalıkları saptayıp, erken önlem alırsınız. Düzenli sağlık kontrolleri, hem yaşam süresi hem de kalitesi açısından son derece önemlidir. Check- up muayenesi ile hipertansiyon, şeker hastalığı, damar sertliğine bağlı kalp-damar hastalıkları, kan yağlarının yüksekliğinden kaynaklanan rahatsızlıklar, hepatit ve kanser gibi hastalıkların erken dönemde tanısı konulabilir. Bu hastalıklarda erken tanı ile vücutta herhangi bir organ hasarı oluşmadan tedavi sağlanmaktadır. 2. Daha az basit şeker, tuz ve yağ kullanıp meyve sebze ağırlıklı beslenin. Basit şeker ve şekerli ürünler günlük kalori içinde mümkün olduğunca azaltılmalıdır. Basit şekerler hem kan şekerini hızla yükseltir, hem de fazla kalori nedeniyle şişmanlamaya neden olur. Günlük su ve sıvı tüketimi hem sindirimin düzenli olması hem de fizyolojik olayların düzgün oluşması için önemlidir. İnsan vücudundaki birçok biyokimyasal reaksiyon su ile gerçekleşir. 3. Yaşınıza uygun fiziksel aktiviteyi belirleyin ve düzenli olarak yapın, ideal kilonuzu koruyun, doğru beslenin. İnsanlar dengeli ve sağlıklı beslenme konusunda artık daha bilinçli davranmaya başladı. Bu konuda doğru hareket etmek isteyenler öncelikle bazı noktalara dikkat etmelidir. • Öğünler sık ve az olarak alınmalı. • Protein ve karbonhidrat oranlarına dikkat edilmeli. • Alınan besinlerin içerik ve oranları fizyolojik olmalı. • Alınan enerji miktarına dikkat edilmeli. • Şeker ve tatlı tüketimi azaltılmalı. • Su ve sıvı besin alımına dikkat edilmeli. • Besinler, uygun saklanmalı ve uygun pişirilmeli. • Yağ sınırlamasına önem vermeli. • Taze meyve ve sebze tüketimi artırılmalı. • Düzenli egzersiz yapılmalı. • Enerji kaynağı olarak dengeli tahıl ürünleri tüketilmeli. 4. Sigara içmeyin, içilen ortamda bulunmayın. Pek çok zararlı maddeyi barındıran sigara, vücuttaki tüm organ ve sistemleri olumsuz etkileyerek hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Ayrıca sigara cilt ve vücut yaşlanmasının en önemli nedenlerinden biridir. 5. Güneş ışınlarının zararlı etkilerine ve radyasyona çok fazla maruz kalmayın. Bronzlaşma isteği ile uzun saatler güneş ışınlarına maruz kalmak veya solaryuma girmek cilt kanserine zemin hazırlamaktadır. Ultraviyole ışınlarından koruyan cilt ürünlerinin yaz- kış kullanımı ve güneşle ilişkilerin doğru ayarlanması çok önemlidir. 6.Uyku düzeni ve kalitesine dikkat edin. Kişinin gün içinde sarf ettiği efor ve yapısal özelliklerini de göz önüne alarak uyku düzenini ayarlaması çok önemlidir. Uygun sürelerde ve mekanlardaki sağlıklı uyku, vücudun genç ve zinde kalmasını sağlayacaktır. 7.Gündelik yaşamın stresinden uzak durmaya çalışın, kendinize vakit ayırın ve hobi edinin. Stres kişinin sadece psikolojisin değil fiziksel sağlığını da büyük oranda etkilemektedir. Yaşlanmanın önüne geçmek için stres artıran etkenlerden uzak durmak gerekir. 8. Yaz ya da kış aylarında fırsat bulduğunuz zamanlarda mutlaka tatil yapın. Tatil yapmanın ruh ve beden sağlığına çok önemli katkıları vardır. Tercihe göre gidilecek kısa ya da uzun tatiller, kişinin günlük yaşamın stresinden uzaklaşmasını ve dinlenmesini sağlayacaktır. 9. Kendinizle barışık olun, bolca gülün ve hayata olumlu bakın. Kişinin iç dünyasındaki huzuru gülümseme ve pozitif bir bakış açısı ile dışarı yansır. Bilimsel araştırmalar ile gülmenin vücuttaki pek çok sisteme faydalı olduğu kanıtlanmıştır. 10. Sevdiğiniz insanlarla vakit geçirin. Sevgi ve paylaşım, sağlıklı ve mutlu bir insanın olmazsa olmazlarıdır. Genç ve sağlıklı kalmak isteyen kişilerin mutlaka ailelerine ve sevdiklerine zaman ayırması gerekir. Çileğin Faydaları Saymakla Bitmiyor C vitamini içeriği portakal ve limondan bile yüksek olan çilek içeriği ve faydalarıyla mevsiminde tüketilmesi gereken meyvelerden. Bir ara öğününüzde bir porsiyon çilek tükettiğinizde günlük C vitamini ihtiyacınızın yarısını karşılamış oluyorsunuz. Böylelikle bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor, hücre hasarından koruyor. Göz sağlığı için oldukça faydalıdır. Lutein içeren nadir besinlerden olan çilek makula dejenerasyonu için koruyucudur. Kırışıklıklarınıza bile faydalı olan çilek vücutta kolajen sentezini hızlandırarak cilt elastikiyetini sağlar. Antioksidan içeriği zengin olan çilek düzenli tüketildiğinde kansere karşı koruyucu etkiye sahiptir. Bunu içeriğindeki ellagik asit sayesinde daha etkili kılar. Araştırmalarda ellagik asitin kanserli hücre gelişimini baskıladığı belirtilmekte. İçeriğindeki flavonoidlerle kalp dostudur, kötü kolesterolü düşürüp, kalp damar sağlığını korur. Salisilik asit içerir, üre ve ürik asit yüksekliğinde olumlu etkisi vardır, böbrek taşlarının düşmesini sağlar. Artrit hastalarında enflamasyonu azaltıcı etkisiyle olumlu etkisi vardır. Potasyum içeriğiyle vücuttan ödemin atılmasını sağlar, dolaşımı hızlandırır, kan basıncını düzenler. Hiper tansiyonu olanların sıklıkla tüketmesi faydalıdır. Lif içeriğiyle özellikle diyabetlilerde kan şekerini dengeler, tokluk hissini artırır. Dolayısıyla zayıflama diyeti uygulayanlarda tatlı krizlerini engeller. Nisan / 2013 Çocuklara “Antibiyotik Yerine Şalgam” Özellikle yoğun çalışanlar ve beslenmesine dikkat edemeyenler bağışıklık sistemleri zayıfladığı anda grip ve soğuk algınlığı ile yüz yüze geliyor. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirici özelliği ile vücut direncini artıran şalgam suyu tam da bu anda ihtiyaç duyulan doğal şifa kaynağı. Yüzyıllardır Anadolu’da yemeklerin, özellikle de etlerin yanında hazmettirici olarak tüketilen şalgam suyu vücut direncini artırarak hastalıklara karşı koruyucu özellikler sunuyor. İçeriğindeki AB-C grubu vitaminlerle kalpdamar hastalıklarının yanında boğaz iltihabına da iyi gelen şalgam suyunun faydaları saymakla bitmiyor. Soğuk algınlığının ilerleyip boğaza hatta ciğerlere indiği durumlarda en iyi bitkisel çözüm; göğsü yumuşatıp, akciğer ve bronşları temizleyen şalgam suyu. Vücuttan toksinleri atmaya yarayan ve kansızlık için ideal bir ilaç olan şalgamın yaprakları da kökü gibi kalsiyum, demir, bakır ve iyot içeriyor. Çocuklarının gazlı içecek- ler içmesi konusunda endişe duyan aileler, bitkisel bazlı bu içeceği onların günlük demir, bakır ihtiyaçlarının karşılanması açısından da oldukça önemsiyorlar. Anti-enfeksiyon olarak bilinen bu doğal içecek, annelerin grip mikrobuna maruz kalmış çocuklarına gönül rahatlığıyla içirebilecekleri ender ürünlerden. Aileler, küçük yaşlarda sık sık hasta olan çocuklarını mümkün olduğu kadar antibiyotikten uzak tutmaya çalışıyorlar. Böyle durumlarda alternatif tıbbı ve bitkisel çözümleri arayanlara fiyatının uygunluğuyla da dikkat çeken şalgam suyu oldukça cazip geliyor. Şalgamın (Brassica napus) köklerinin sebze olarak yenilebilen turpgillerden bir bitki olduğunu belirten, Kulak Burun Boğaz Mütehassısı Operatör Dr. Sezai Yavaşça şunları söyledi: “100 gr şalgam içerisinde 23 kalori, 0.2gr yağ, 24mg fosfor, 35mg kalsiyum, 188mg magnezyum, yanında B1, B2, B3 ve C vitaminleri ihtiva eder. Havuç (Davas carota) maydanozgiller familyasından etli kökleri için yetiştirilen bir bitki olup, A, B, C, D ve E vitaminleri yönünden zengindir. Adana ve Mersin yöresinde bu iki mucize sebzenin bulgur ile fermente edilmesi suretiyle hazırlanan şalgam suyu tamamen organik bir karışım olup, hiçbir kimyasal katkı içermez. Yıllardır çok sevilerek içilen ve güney illerimizin vazgeçilmezi olan şalgam suyu, bu gün tüm dünyada ciddi araştırmalara konu olmaktadır.” Ayakkabı Alırken Bunlara Dikkat Edin! Yaz aylarında günün uzun olması sebebiyle kış aylarına göre ayakta kalma süresi bir iki kat artıyor. Uzmanlar, yanlış seçilen ve özellikle sıkan ayakkabının ayak sağlığında bir çok soruna neden olduğunu belirterek, vücut ağırlığının tam oturduğu zaman olan akşama doğru ayakkabı alınmasını tavsiye ediyor. "Bedenin bütün yükünü ayaklar taşıyor. Bu yükü rahat taşıtacak doğru ayakkabı seçimi çok önemli." diyen Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Mustafa Salmaz, her şeyden önce ayak yapısına göre ayakkabı tercih edilmesini öneriyor. Salmaz, dar ayakkabı giyilmesinden şiddetle kaçınılması gerektiğini ifade ederek, "Dar ayakkabı, ayakta kemik eğriliği, şekil bozukluğu, yürüme güçlüğünün yanı sıra nasır ve tırnak batmasına yol açıyor. Kan dolaşımını engelliyor. Ayrıca, bel ve bacak ağrısına yol açarak çabuk yorulmaya neden oluyor." uyarısında bulundu. Ayaktaki sağlık sorunlarının büyük çoğunluğunun yanlış ayakkabı seçiminden kaynaklandığını vurgulayan Salmaz, günlerin uzun olduğu yaz aylarında ayakta kalma süresinin, kış aylarına göre bir iki kat daha arttığını, bu sebeple yazın ayakkabı seçiminin daha da önem kazandığının altını çizdi. Toplum olarak ayakkabı seçerken rahatlığından ziyade moda ve dış görünüşe önem verildiğine değinen Uzman Dr. Mustafa Salmaz, şu tavsiyelerde bulundu: "Ayak sağlığı, modadan, ayakkabının dış gö- rünüşünden çok önemli. Yazın hava alabilen, ayakları terletmeyen, doğal malzemelerden üretilen ayakkabılar tercih edilmeli. Ayakkabı kesinlikle çorapsız giyilmemeli. Çorap ayaktaki terlemeyi çeker. Çorapsız giyilen ayakkabıda ter çekilmeyeceği için ayaklarda mantar ve sürtünmeye bağlı yaralar oluşabilir. Ayakta oluşan mantarın da tedavisi güçtür ve sık sık tekrarlama ihtimali vardır. Özellikle şeker hastaları asla ama asla çorapsız ayakkabı giymemeli. Çünkü ayakta oluşan yaralar, şeker hastalarında bazen tedavi edilemiyor ve ayağı kaybetme riski oluşuyor." İnsan hacminin gün boyu genişlediğini, bu genişlemenin en çok ayaklarda görüldüğüne dikkat çeken Salmaz, en uygun ayakkabı almada doğru zamanının bu sebeple akşama doğru olduğunu dile getirdi. Salmaz, "Bazıları öğleden sora diyor ama bence en uygun zaman akşam üzeri. Çünkü gün boyunca ayaklar şişiyor. Bu şişkinlik akşama doğru doruk noktasına ulaşıyor. Vücut ağırlığı akşama doğru tam olarak yerine oturuyor. Dolayısıyla sabah saatlerinde alınan ayakkabı akşama doğru ayağı sıkabilir. Ayakkabı alımı için en uygun zaman akşama doğru olan zamandır. Bu zaman diliminde alınan ayakkabı ayakları sıkmaz. Mümkünse tercih bağcıklı ayakkabıdan yana kullanılmalı. Boğazı sıkan ayakkabı da kan dolaşımını engelleyebilir." bilgilerini verdi.