EKONOMIK Y AKLAŞIM 75 DIŞ BORÇLAR, ÜRETiM YE iSTiHDAMIN SE.KTÖREL DAGILIMI VE TÜRKiYE EKONOMiSiNDEKi KRiz SERHAN ÇiFTÇiOGLU 1994 Ocağında başlayan finansal kriz ve ardından uygulamaya konulan ve '5 Nisan Kararları' olarak bilinen istikrar paketi sonrasında ekonominin reel sektörleri ciddi bir daralma göstermiştir. 1994'ün ikinci çeyreğinde GSMH %10.6 oranında küçülmüş, sektörler bazında, özel imalat sanayi o/o 20.1, ticaret sektörü % 16 ve tarım % 2.4 oranında daralmıştır (Milliyet, 1994: 7). Süregelen krizin kökleri Çiftçioğlu (1994) tarafından irdelenmiş ve 1980'lerin başından itibaren uygulanmaya çalışılan IMF patentli finansal liberalizasyon politikalarının mevcut krizin boyutlarının bu denli büyük olmasında önemli bir rolü olduğu savunulmuştu. Söz konusu çalışmada devletin mali açıdan liberalizasyonu sağ­ lanmadan (yani bütçe açıkları ciddi olarak azaltılmadan) iç finansal sistemin ve daha sonra da sermaye akışlarının liberalize edilmesinin, TL'ye olan reel para talebini düşürdüğü, bunun da bütçe açıklarının enflasyon, TL'nin değer kaybı ile, iç ve dış borçlanma oranları üzerindeki olumsuz etkilerinin boyutlarını gittikçe arttırdığı ve mevcut krize gelinmesinde önemli bir rol oynadığı görüşüne yer veri 1mişti. Kamu sektörü kaynak açığının ve özel tüketimin GSMH'ya oranla nispeten yüksek bir oranda artması, toplam harcamalann milli gelire oranla daha hızlı büyümesinde ve buna paralel olarak da dış ticaret açığının hem mutlak değer olarak, hemde GSMH'ya oranı itibarı ile I 989'dan bu yana süregelen bir artış göstermesinde belirleyici olmuştur (Bkz. Tablo I ve 2). Artan dış ticaret açıklarına paralel olarak da, özellikle I 99 I 'den bu yana toplam dış borç stoku hızla artmıştır *Yrd. Doç. Dr., Doğu Akdeniz Üniversitesi, Işletme ve Ekonomi Fakültesi, Işletme Bölümü. Ekonomik Yaklaşım, Cilt 6, 5.15, Kış 1995 SERHAN ÇIFTÇIOGLU 76 (Bkz. Tablo 2). 1995 yılında dış borç servısının ll- 12 milyar $ olması beklenmektedir (Ulugay, 1994: 7). Mevcut krizin Türkiye'nin yeni dış kredi kaynakları bulma şansını büyük ölçüde azalttığı gerçeğinden hareket edersek, yukarıda sözü edilen miktarlarda bir dış borç servisinin ciddi makroekonomik etkilerinin olması kaçınılmazdır. Bu makalenin temel hedefini, söz konusu etkilerin neler olabileceği hususunda belirli bir makrockonomik model çerçevesinde öngörülerde bulunmak oluşturmaktadır. Bu bağlamda, bu makale ile, spesifik olarak, 1989'dan bu yana, yüksek oranlı dış borçlanma sürecinde üretim ve istihdamın sektörel yapısında ne yönde değişiklikler olduğu, net dış borç stokunun azaltılması sürecinde bu yapının nasıl bir transformasyona uğrayabileceği ve yapısal değişim sürecinde işsizliğin hangi sektörlerde yoğunlaşabileceğine ilişkin olarak istatistiki verilere dayanılarak analiz yapılacak ve öngörülerde bulunulacaktır. Yukarıda sözü edilen ~onuların analizinde temel alınabilecek modellerin baş­ lıcası, literatürde genellikle 'Bağımlı J?konomi Modeli' (Dependent Economy Model) olarak bilinen ve dışa açık bir ekonominin ticarete konu olan ve ticarete konu olmayan mal ve hizmetleri üreten iki ayrı sektörden oluştuğu varsayımına dayanan model gelmektedir (Dornbusch, 1982). Bu modelin değişik varyasyonlan çerçevesinde, ticarete konu olmayan malların varlığının, ekonominin makroekonomik politikalar veya diğer eksojen şoklam göstereceği tepkilere paralel olarak ortaya çıkacak yapısal değişirnde oynadığı rolün niteliği ve önemi Meade ( 195 l ), Salter (1959), Swan (1960), Alejandro (1964), Dornbusch (1982), Corden (1986), Murphy ( 1986), ve Sac hs ve Larrain (I 993) tarafından irdelenmiştir. bir yansıması olarak ortaya çıkan dış ticaret açık­ larının dış kaynaklı finansınanına paralel olarak ortaya çıkan hızlı dış borçlanma sürecinin, ticarete konu olan ve olmayan malları üreten iki sektörün üretim ve toplam istihdam içindeki nispi paylarını nasıl etkileyebileceğine ilişkin olarak Sachs ve Larmin ( 1993) tarafından geliştirilen model spesifik öngörülerde bulunmaktadır. Bu modele göre gelirinden fazla harcadığı için aşırı dış borçlanmaya giden bir ülkede üretimin yapısı ve kaynakların dağılıını ticarete konu olmayan malları üreten sektör lehine değişecektir. Ancak söz konusu ülke birikmiş dış borçlarını geri ödeme zorunluluğu ile karşı karşıya kaldığı zaman ise yukarıda belirtilen yapısal değişim süreci kendini ters yönde göstermeye başlayacaktır. Net dışborç stokunun azaltılması, o güne kadar sürdürülen yüksek hayat standartının aşağılara çekilmesini, yani toplam harcamaların milli gelirin de altında bir seviyeye düşürülmesini gerekli kılmaktadır. Bu şekilde dış ticaret açıkları dış ticaret fazlasına dönüşebilecek ve birikmiş net dış borç stoku geri ödenebilecektir. Dış ticarette açıktan fazlaya geçcbilınek için, üretimin yapısında ve kaynak daEkonominin kaynak 5 iD açığının EKONOMIK Y AKLAŞIM 77 ğılımında ticarete konu olan malları üreten sektör lehine bir değişim önkoşuldur. Ancak dış borçların geri ödenebilmesi için gerekli olan bu yapısal değişim sürecinin, özellikle işsizlik oranı açısından sözkonusu ülkeye önemli bir sosyal maliyeti olması kuvvetle olasıdır. Ortaya çıkacak işsizliğin boyutları, işgücü ve sermayenin iki sektör arasındaki akışkanlık dcreecsine bağlı olacaktır. Yukarıda genel hatları ilc ifade edilen teorik çerçeve, Türkiye ekonomisinin son yıllardaki yapısal değişimi ile tutarlı olması durumunda, önümüzdeki yıllarda net dış borç stokunun azaltılması zorunluluğu ile karşı karşıya kalınınası durumunda, üretimin ve istihdamın sektörel dağılımının hangi yönde değişebileceği hususuna da ışık tutabilecektir. Makalenin birinci kısmı, Sachs ve Ları·aine ( 1993) modelinin tanımlanmasına, ikinci kısım ise istatistiki veriler ışığında 1989'daıı bu yana gözlenen ve büyük ölçüde populist politikaların sonucu olarak ortaya çıkan aşırı dış borçlanma sürecinde üretimin ve istilıdamın sektörel yapısının hangi yönde değiştiğinin analiz edilmesine ayrılmıştır. Son kısım ise makalenin kısa bir özetine ve ana sonuçlarının makrockonomik politikalar açısından ayrılmıştır. 1. MODEL Her ekonomide ticarete konu olmayan, yani ihraç ve ithali söz konusu olmayan mallar vardır. Tanını gereği, ticarete konu olmayan mallar sadeec üretildikleri ekonomi içerisinde tüketilebilirler. Hangi malların ticarete konu olacağı, hangilerinin ise olmayacağını belirleyen iki temel unsur vardır. Bunlardan birincisi, ve en önemlisi, dış ticarete doğal engel teşkil eden ulaşım ınaliyctlcridir. Bir malın ulaşım maliyetini toplanı maliyet içerisindeki payı azaldıkça o malın uluslararası ticaretinin yapılması olasılığı artacaktır. İkinci unsur ise, dış ticaretteki korumacı politikaların varlığıdır. ithalata konan vergiler ve kota uygulamaları, ınalların ülkeler arası serbest akışını cııgelleycbilıncktcdir. Sachs ve Larraine ( 1993) tarafından gcli~tirilen modelin konusu olan ekonominin sırası ilc 'arz' şartlarım, 'talep' yönünü ve, arz ve talep şartlarının etkileşimi ile oluşacak piyasa dengesinin nitcliğ.ini aşağıda tanımlanıaya çalışacağız. 1.1. EKONOMiNiN ARZ KOŞULLARI Ülke ekonomisinin biri ticarete konu olan (T), diğeri ise ticarete konu olmayan (N) iki ayrı mal ürettiğini ve hanehalklarının da tüketim demetlerinin bu iki mal- -78 SERHAN ÇIFTÇIOGLU dan oluştuğunu varsayalım. Her iki malın üretiminde de girdi olarak sadece iş­ gücünün kullanıldığı ve üretimin işgücünün doğrusal bir fonksiyonu olduğunu farzedelim: QT= aıLT QN= a,LN (ticarete konu olan mallar) (ticarete konu olmayan mallar) (l) (2) / LT ve LN sırasıyla T ve N tipi malların üretiminde kullanılan işgucunun miktarlarını, at ve a11 ise işgücünün bu iki tip malın üretimindeki marjinal ve ortalama verimliliğini ifade etmektedir. Ekonomide, gerek T tipi, gerekse N tipi ınalların üretiminde istihdam edilebilecek toplam işgücü miktarı sabit olup, L olarak verilmiştir. Bir diğer varsayım ise ekonomide tam istihdam olduğudur. Bu varsayını forınci olarak denklem (3)'de ifade edilmektedir: (3) ( 1) ve (2)'den faydalanarak (3)'ü daha değişik bir şekilde ifade edebiliriz: (4) ile ifade edilen denklem ekonominin üretim olanakları eğrisini (ÜOE) tanımlayan denklemdir. ÜOE aşağıda Şekil l'de gösterilmiştir. aL n eôin1 = -(~lnJ =.PT b <.lt) PN atL ~ı.:kil l. Üretim Olanakları Eğrisi EKONOMIK Y AKLAŞIM 79 X düzlemi T tipi malların üretimini, Y düzlemi ise N tipi malların üretimini ölçmektedir. Mevcut işgücünün tümü (L), sadeec T tipi malların üretiminde kullanılırsa üretim A noktasında, tam aksi olması durumunda ise, yan işgücünün tümü N tipi malların üretiminde kullanılırsa üretim B noktasında olacaktır. ÜOE'nin mutlak değer olarak eğimi (anlat), T tipi malların (N tipi mallar cinsinden) göreli fiyatıııa (PTIPN) eşittir. 1 . 1.2. TALEP Toplam harcamalar (A) T ve N tipi müne eşittir: A= PTCT + PNCN (5) ınallar için yapılmış olan harcaınaların tü- CT ve CN, T ve N tipi mallar cinsinden, gerek özel, gerekse kamu tarafından yapılan toplam reel tüketim miktarlarını sembolize etmektedir. Her iki çeşit malın tüketiminin, toplanı harcamaların seviyesine ve iki malın göreli fiyat oranına bağlı olmasını bekleyebiliriz. Analizi daha da basitleştirınek için hanehalklarının CT ve CN'yi göreli fiyat oranından bağımsız olarak sabit bir oranda tükettiğini varsayalım. Bir başka deyişle CT/CN oranını sabit olarak kabul edelim. Bunun anlamı ise şudur: Toplam harcamalar arttıkça CT ve CN aynı oranda azalacaktır. Yukarıdaki varsayımlar ışığında, hanehalklarının tüketim seçenekleri aşağıdaki şekil yardımı ile ifade edilebilmektedir. 1 c CN i 1 ı D c~ C '------il B o Cr .)t.:kil 2. Handı;ılkları Tlikt.:tim St.:ÇL'nt.:kkri SERHAN ÇIFTÇIOGLU 80 Hanehalklarının tüketim seçenekleri OC çizgisi üzerinde yer almaktadır. Toplam harcamalar düşük bir düzeyde ise tüketim demeti B gibi bir noktada, toplam harcaınaların yüksek bir düzeyde olması durumunda ise tüketim D noktası gibi bir noktada oluşımıktadır 1.3. PiYASA DENGESi 'Bağımlı Ekonomi' modelinin en temel varsayımı ticarete konu olmayan malların ihraç ve ithalatı olası olmadığı için, bu tip malların yurtiçi tüketiminin yurtiçi üretime eşit olacağıdır. Buna karşın, ticarete konu olan mallar ihraç veya ithal edilebilmektedir. Bu ise, bu tip ınalların yurtiçi tüketiminin, yurtiçi üretim miktarından farklı olabileceği anlamına gelmektedir. Modelin bu özellikleri daha forme! olarak şu şekilde ifade edilebilir: QN= eN (6) DTD= Qr- CT (7) Denklem (7) dış ticaret dengesinin (DTD) T tipi mal birimi cinsinden, T tipi malların üretimi ilc tüketimi arasındaki farka eşit olduğunu ifade etmektedir. Piyasa dengesinin nasıl oluştuğunu ve niteliğini, tüketim seçeneklerini belirleyen OC eğrisini, ÜOE ile beraber gösteren Şekil 3'ün yardımı ile analiz edebiliriz: QN,QN c F Q~=C~ ı ı ı ı ı ı ı ıı C"" Q /'<= ı _L_ A ı ı QT, ~~kil .). l'iy:ıs;ı D~ng~si Cr EKONOMIK Y AKLAŞIM 81 OC çizgisi üzer.in.de hanehalk ları. tü.ketir~nin ~ .noktasında .?ld~ğL~n.u vars~alı.m. Bu noktada N tıpı malların tüketımı CN , T tıpı malların tuketıı111 ıse CT mık­ tarlarında olacaktır. N tipi malların tüketiminin üretimine eşit olması zorunluluğu, üretimin B noktasında olacağı anlamına gelmektedir. Bunun nede~ ise üretimin ancak B noktasında ~ması durumunda N tipi malların üretimi (QN ) bu tip malların tüketiryine (CN ) eşit olmasıdır. Bu noktasına tekabül eden T tipi mal üretimi ise QT olarak gösterilmiştir. ARcak bu tip malların, A noktasına tekabül eden tük~tim mi~tarı ise sadec13CT ,Rlac~ktır. Şekil 3'?en görülebileceği gi?i ekonomı böyle bır durumda (QT -CT ) mıktarında dış tıcaret fazlası verecektır. Buna karşın toplam harcamaların göreceli olarak yüksek olduğu tüketim noktasını sembolize eden D noktasında üretimin sektörel yapısı F noktası tarafından btp lirlenlf)ektedir. F noktasına tekabül eden N tipi malların üretimi ve tüketimi (QN = CN ), B noktasına göre çok daha fazla olmaktadır. D noktasında, N tipi malların tüketimi yanında, T tipi malların tüketimi de aynı oranda artmaktadır. J\9cak böyle bir durumda, F noktası ile belirlenen ulusal üretim sonucunda ancak QT kadar T tipi mal üretilmektedir. Bu ise terfiarn hprcamaların göreceli olarak yüksek olduğu D noktasında ekonominin (CT - QT ) miktarında dış ticaret açığı vereceği anlamına gelmektedir. · A ve D gibi değişik toplam harcama düzeylerine tekabül eden iki değişik Wketim noktasını mukayese etmek, ekonomide harcaınaların artması ile üretimin yapısında ve kaynakların sektörel dağılımında ortaya çıkacak değişiklikleri anlamamız açısından faydalı olacaktır. Toplam harcamaların artması ile hem T tipi mallara, hem de N tipi mallanı olan talep artmaktadır. N tipi mallara olan talebin artması, üretimin de aynı oranda artmasını gerektirmektedir. Çünkü ancak bu şe­ kilde bu tip malların piyasa dengesi sağlanmış olacaktır. Ancak, N tipi malların üretiminin artabilmesi için T sektöründe istihdam edilen işgücünün bir kısmının N sektörüne kayması gerekecektir. Bu ise, toplam talebin artması durumunda, N tipi malların üretimi artarken, T tipi malların üretiminin ise azalacağı anlamına gelmektedir. Bunun nedeni ise T tipi nıallarda, artan talebin, ithalat yolu ilc karşılanabilmesine karşın, N tipi mallarda artan talebin ancak üretim artışı ilc karşılanabileceği varsayımıdır. Yukarıda özetiediğimiz Sachs ve Larraine (I 993) modelini, ulusal gelirinden fazla tüketen ve bu aşırı tüketimi de geçmişte dış borçlanma ile finanse eden bir ekonomi üretimin yapısının ve kaynak dağılımının sektörel bazda nasıl etkileneceğini analiz etmek için kullanabiliriz: Şekil 3'de, D noktasına tekabül eden bir tüketim düzeyine sahip bir ekonomiyi, ürettiğinden daha fazla tliketcn ve bunu da dı~ borçla kar~ ı lay an bir ekonomi ola- 82 SERHAN ÇiFTÇiOGLU Tüketimin göreccli olarak yüksek olduğu durumlarda, daha önce belirtildiği gibi, üretimin yapısı ve kaynakların dağılıını N sektörü lehine deği~ecektir. Ancak söz konusu ülkenin 'zanıanlararası bütçe kısıtlaması' (intertemporal budgct constraint bu durumun bir noktada deği~nıesini zorunlu kıl­ maktadır. Türkiye' nin 1994 başından itibaren içine girdiği kriz durumunun gösterdiği gibi, dış kredi kaynaklarının, söz konusu ülkenin birikmiş dış borçlarını geri ödeycbileceğine ilişkin inançlarını kaybetmesi halinde hanehalklarının, firmaların ve devletin, ulusal gelirden daha fazla harcayabilınelcri olanağı da ortadan kalkmaktadır. Bu şartlar altında ise ekonomi, dış borç servisini yapabilmek için, dış ticaret açıklarını, dı~ ticaret fazlasına dönüştürme zorunluluğu ile karşı karşıya kalmış olacaktır. Dış ticaret açıklarından dış ticaret fazlasına geçebilme, Şekil 3'de gösterildiği gibi toplam harcaınaların D noktasından A noktası gibi göreceli olarak düşük bir tüketim seviyesine indirilmesini gerekli kılmaktadır. rak dü~ünebiliriz. Toplam talebin azalması ile ekonominin karşı kar~ıya kalacağı yapısal dönüşüm neleri içermektedir? Bu modele göre, tüketimin A noktasında olması durumunda ekonomide üretimin yapısı B noktası ilc belirlenmektedir. B noktasında, T tipi ınalların üretimi (QT 13 ) F noktasına nispetle (QTr) daha fazla olacak, N tipi malların üretimi (QN 13 ) ise azalacaktır. Toplam harcamaların azalması ilc hem T tipi, hem de N tipi mallara olan talep azalmasına rağmen, T tipi malların üretimi niye artmaktadır? N tipi mallara olan talebin azalması, dış satım imkanı olmayan bu sektörde üretimin zorunlu olarak düşmesine yol açmaktadır. Üretimin azalması ise, bu sektörde kullanılan kaynakların bir bölümünün atıl duruma gelmesine, yani bu sektörde istihdam edilen işgücünün bir kısmının işsiz kalmasına yol açacaktır. Diğer yandan, T tipi ınalları üreten sektörde, talep daralması, herhangi bir üretim düşüşüne neden olmaktadır. Bunun nedeni ise, bu sektörün, yurtiçi talebin azaiınası ile ortaya çıkacak olan üretim fazlasını dış pazaı:Iara ihraç etme imkanına sahip olduğu varsayımıdır. Ekonominin tam istihdamda olduğu varsayımı, N sektöründe işini kaybedeceklerin tümünün, ekonominin yapısal değişimini tamamiayacağı sürecin sonunda T sektöründe istihdam edileceği anlamına gelmektedir. Bu sektörde daha fazla kaynak kullanıını ise, ekonominin yeni denge noktasında T tipi malların üretiminin eskiye nispetle daha fazla olması sonucunu doğurmaktadır. Şekil 3'de bu durum,T tipi ınalların üretiminin QTF' den QTB 'ye çıkması olarak gösterilmektedir. Bu husus modelin önemli bir özelliğine işaret etmektedir; Dış ticaret açıklarından, dı~ ticaret fazlasına geçiş, toplam talebin daraltılması yanında arz açısından ekonominin ticarete konu olmayan ınalları üreten bir yapıdan ticarete konu olan ınalları üreten bir yapıya dönüşmesi ve kaynakların bu sektöre akışı ile mümkün olmaktadır. .,·ıa 1 vw·rmnr !tt'rt rtırtttwmemur"·~ EKONOMIK Y AKLAŞIM 83 Net dı~ borç stokumı azaltına zorunluluğu ilc kar~ı kar~ıya kalan bir ekonomide, yukarıda sözü edilen bir yapısal dönü~üm sürecinde i~sizliğin ciddi oranda artması olasılığı vardır. N tipi malları üreten sektörün daralınası sonucunda işi­ ni kaybedeceklerin, T sektörü genişleme durumunda olsa bile, uzunca bir süre işsiz kalmaları sözkonusu olabilmektedir. Yapısal dönüşüm sürecinde ortaya çı­ kacak olan işsizliğin boyutlarını ve süresini belirleyen belli ba~lı etkenler Gehrels ( 1991) tarafından, işini kaybedeceklere ödenecek olan tazminatların miktarı, daralmakta ve genişlemektc olan sanayiler arasındaki coğrafi mesafe, genişlemektc olan sanayi bölgelerinde yeni işçiler için gerekli olabilecek ilave konutların olup olmadığı ve işsiz kalanların, yeni iş imkanlarının ortaya çıktığı sektörde istihdam edilebilmeleri için gerekli olan becerilere sahip olup olmadığı şeklinde sı­ ralanmıştır. Bunların yanında, iş gücünün daralmakta olan sektörden, genişlemekte olan sektöre akışını yavaşlatacak olan bir diğer olgu ise, genişlemektc olan sektörde üretimin artabilmesi ve yeni istihdam olanakları yaraulabilmesi için ilave yatırımlara gerek bulunduğu ve bunun da zaman aldığı gerçeğidir. ll. 1989-7993 DÖNEMiNDE TÜRKiYE EKONOMiSiNDEKi YAPISAL DEGiŞiMiN ANALiZi Bir önceki kısımda, ortaya konmuş olan model çerçevesinde yapılmış olan analizler, "5 Nisan Kararları" ilc uygulanıaya konulnmş olan sıkı maliye ve para politikaları sonucunda ortaya çıkmış olan rcscsyon ve önümüzdeki yıllarda ekonominin geçirmek zorunda kalabileceği yapısal dönüşüm sürecinde artması muhtemel olan işsizliğin niteliğine ve hangi sektörlerde yoğunlaşabileceğine ilişkin öngörüler içermektc idi. Ancak, modelin bu öngörülerinin ııc denli ciddiye alın­ ması gerektiği, bu öngöri..ilerin, ekonominin, dı~ borçların hızla arttığı son yıl­ lardaki yapısal deği~imi ilc tutarlı olup olmadığının ortaya konnıasına bağlı bulunmaktadır. Bu bağlamda, bu kısmın ana hedefi, ekonominin 1989'dan bu yana kamu sektöründeki kaynak açığının, özel tükctinıin, dış ticaret açıklarının ve dı~ borçların izlemiş oldukları trendlere paralel olarak GSYİH' nın ve istihdamı n sektörel yapısı ve dağılımında ne yönde değişiklikler olduğunu saptamaktır. Ancak sözkonusu makroekonomik değişkenlere ilişkin istatistiki veriler ışığında analize geçmeden, pratikte hangi sektörlerin ticarete konu olan, lıaııgilcriııin ise ticaretelonu olmayan mal ve hizmetler ürettiğine dair bazı somut saplamalarda bulunmak faydalı olacaktır. Sac hs ve Larrain' in ( 1993) de gözlemlediği gibi tarım, madencilik ve imalat sanayinin ürettiği mallar, ticarete konu olına niteliği (diğer sektörlere göre) nisbeten çok daha fazla ınallar olarak kabul edilmektedir. Doğal olarak bunların dışında kalan eneı:ji ve hizmetler sektörleri, ticaret konusu olma vasfı oldukça düşlik nıal ve hizmetleri ürctnıektedir. Genel olarak hizmetler sektörü alt sektörler itibarı ilc in::;aat, ticaret, ulastırnıa ve haberlesnıe, kamu lıizıııctleri ve di.. ;, ~ -- ı SERHAN ÇIFTÇIOGLU 84 ğer hizmetlerden oluşmaktadır. Ancak bu sınıflandırmanın kesin olmadığını özellikle Dornbusch ( 1982)'un belirttiği gibi gelişmekte olan ekonomilerde gerek yüksek ithal vergileri, gerekse kota uygulamaları ile korunan imalat sanayinin bir kıs­ mının ticarete konu olmayan mallar üreten bir konumda olabileceğini ve teknolojik gelişmelerin, hizmetler sektörünün ürettiği hizmet ve mal türlerinin bazılarını ticarete konu olan ınallar sınıfına sokabileceğini hatıriatmakta fayda vardır. Dornbusch (1993)'un gözlemlediği gibi Türkiye'de hükümetler, özellikle l 989 yılından itibaren daha populist politikalar izlemeye başlamıştır. Tablo 1'den görülebileceği gibi bütçe açıklarındaki artış sonucunda kamu sektörü borçlanma gereksiniminin (KSBG) GSMH'ya oranı devamlı olarak artarak l989'daki% 7.2'den 1993'de % 16.3'e çıkmıştır. Kamu sektöründeki kaynak açığının artması yanında özel tüketimin GSMH'ya oranla çok daha hızlı artması, ekonominin dış kaynak ihtiyacının sürekli artmasına ve dolayısı ile dış ticaret açıkları ile beraber dış borç stokunun belirgin bir şekilde artışına yol açmıştır (Bkz. Tablo 1 ve 2). Tablo 1: Temel Makroekonomik Göstergeler 1989 1990 1991 1992 1993 7.2 3.1 1.6 10.2 ll 9.4 14.5 4.1 0.4 14.9 10.6 6.4 16.3 14.0 7.6 KSBG/GSMH (%) Özel Tüketim* GSMH* *Reel olarak yıllık büyüme hızları(%) Kaynak: D.P.T. ( ll)lJ4c). s.5. Tablo 4 ve s.6lJ, Tablo 39; ve Ekonomist ( 19l)4 ), s.l2. Tablo 2: Dış Ticaret ve Dış Borç Gelişimi (milyar$) D.T.D.* GSMH** D.T.D./GSMH Dı~ Borç Stoku * D.T.D.: Dı~ Ticarcı 1989 1990 1991 1992 1993 -4.2 ı 07.6 %3.9 41.7 -9.5 151.3 %6.3 49.0 -7.3 150.2 %4.9 . 50.4 -8.1 158.2 %5.1 55.5 -14. ı 170.8 %8.3 67.3 Dengesi ** GSMH'ya ili~kin değerler D.I'.T. ( 1994c), s.7, Tablo 5'deki veriler kullanılarak hesaplan ıııı~ı ır. Kaynak: D.P.T. ( Jl)<J4c), s.52. TABLO 22. EKONOMIK YAKLAŞIM 85 Tablo 2'den görülebileceği gibi gerek özel, gerekse kamu harcamalarındaki nispeten hızlı artışın sonucu olarak dış ticaret açığı sadece mutlak değer olarak artınaınış, aynı zamanda GSMH'ya oranı da sürekli artarak 1989'daki % 3.9'dan ı 993'de % 8.3 çıkmıştır. Dış ticaret açıklarındaki artışa paralel olarak, dış borç stoku ı 989'daki 41.7 milyar $ olan seviyesi nden ı 993'deki 67.3 milyar $' a çıkınıştır (Bkz. Tablo 2). Dışborç stokundaki bu artışa paralel olarak, üretimin yapısında ticarete konu olmayan sektörlerin nispi ağırlığı artmıştır: Tablo 3'den görülebileceği gibi ticaret konusu olan malları üreten tarım, madencilik ve imalat sanayinin GSYİH içindeki toplam payı 1989'da % 40.9 iken bu oran 1993'de % 36.8'e düşmüştür. Ticaret konusu olmayan ınalları üreten enerji ve hizmetlerin toplanı payı 19!N'da % 59, I iken bu oran 1993'tc % 63.2'ye yükselmiştir. Doğal olarak bu değişikliklerin üretimin yapısındaki değişiklikler yanında, nispi fiyatlardaki değişiklikler ve teknolojik gelişmelerin ve faktör verimliliği artışının N sektöründe, T sektörüne göre daha hızlı olmasından da kaynaklanmış olması olasılığı vardır. Dolayısı ile GSYİH'da, N sektörü lehine gözlenen bu değişimin, isihdamın sektörel dağılımında gözlenen değişikli~lerle de tutarlı olup olmadığını incelemek gerekmektedir. Tablo 4'den görüleceği gibi, T sektörünü oluşturan tarım, madencilik ve imalat sanayiinde çalışanların toplam istihdam içindeki payı 1990'da % 61.8 iken, bu oran çok az gerileyerek 1993'tc % 6l.28'e düşmüştür. Bunun anlamı ise istihdaının sektörel dağılımında kayda değer değişiklik olınadığıdır. Tablo 3: GSYIH'nın Sektörel Da~ılımı (Cari Fiyatlarla, %) 1989 1993 17.4 2.1 21.4 14.3 21.4 Toplam 40.9 36.8 (4) ENERJİ 2.3 56.8 2.7 60.5 59.1 63.2 (1) TARIM (2) MADENCiLiK (3) İMA LA T SANA Yİ (5) HİZMETLER Toplam ( 1), (2) ve (3 ): Ticarete konu olan ınalları üreten sektörler. (4) ve (5): Ticarete konu olmayan ınalları üreten sektörler. Kaynak: D.P.T. ( llJl)4e). s.5, Tablo 4. ı. ı SERHAN ÇIFTÇiOGLU 86 Tablo 4: Ticarete Konu Olan Malları Üreten Sektörlerde Çalışanların Toplam Istihdam Içindeki Payı(%) 1 '' ** 1990* 1991* 1992* 1993** 61.50 61.50 61.32 61.28 Eki ın Nisan K3ynak:Yukarıda belirtilen yüzdcliklcr. D.P.T. ( 19lJ3) s.27, Tablo 1X'deki veriler kullanılarak hesaplanıııı~tır. imalat sanayiinde üretimde çalı~anlar indeksinin (Bkz. Tablo 5) lenen azalma eğilimi daha fazla dikkat çekicidir. değerinde göz- Tablo 5: Imalat Sanayinde Üretimde Çalışanlar Indeksi* (1986= 100) 19X9 1990 1991 1992 1993 ı 02.9 102.0 90.2 X3.X 83. ı * Kamu ve Ö1J.~I Sektör tnplaıııı. Kaynak:.D.İ.E ( 1()94). s.5(ı. gibi, bu indeksi n değeri I 989'da I 02.9 iken I 993'te 83. I 'e gerilemi~tir. Bir ba~ka deği~le I 989 ilc 1993 arasında imalat sanayiinde üretimde çalı~anların sayısında% 21.6'lık bir azalma meydana gelmiştir. imalat sanayiinde istihdam edilenlerin toplam sayısına baktığımızda I 989'da bu rakamın 616,631 iken 1992'de S I 3, 794'de düştüğünü görmekteyiz (D.P.T., 1993:32). Bu olgu, GSYİH ve imalat sanayi istihdamında gözlenen değişikliklerin birbiriyle tutarlı olduğunu göstermektedir. Tablo 5'den görüldüğü imalat sanayiindeki istihdamcia gözlenen bu gerilemeye kar~ın, ticarete konu olmayan ınalları üreten alt sektörlerden birisi olan in~aat sektöründe çalı~anların toplam istihdam içindeki payı Tablo 6'dan görülebileceği gibi, I990'da % 4.8 iken, 1993'te % 6.3'e çıkmıştır. Tablo 6: Inşaat Sektöründe Çalışanların Toplam Istihdam Içindeki Payı(%) 1990* 1991* 1992* 1993** 4.8 5.2 5.5 6.3 * Ekiııı ** Nisan • Kaynak: Yukarıda hdirıilcıı yü!.dcliklcr D.P.T ( 1993). s. 27. Tablo IX'dcki veriler kullanılarak lıesaplanrııı~lır. EKONOMIK YAKLAŞlM 87 İnşaat sektöründe çalı~anların toplanı istihd<J.nı içindeki payının artmasına paralel olarak, bu sektördeki yıllık inşaat miktarı (yüz ölçümü olarak) özellikle dış borçlanmanın hızlandığı 1992 ve 1993 yıllarında ciddi bir artı~ göstermiştir. Tablo 7'den görülebileceği gibi yıllık inşaat hacmi I989'da 62,924,000 m2 iken, bu hacim I992'de 73,076,000 m2, 1993 yılında da 83,086,000 m2 olarak gerçekleşmiştir. Tablo 7: Yıllık Inşaat* Hacmi (l000m 2) * 19R9 lt)l)() llJYI llJY2 IYlJ3 62924 60063 61460 73076 ~30~0 inşaat ruhsaliarına göre. Kaynak:D.P.T. ( 1994c). s.l4, Tablo 14 . . İlk kısımda tanımladığımız teorik model, dış borçlanmanın arttığı dönemlerde, ticarete konu olan malları üreten sektörlerin üretiminde daralımı olacağını öngörmekte idi. Ancak bu öngörü, sabit teknoloji ve sabit işgücü verimliliği varsayımına dayanmaktadır. Teknolojik gelişmeler ve fiziki sermayenin birikimine paralel olarak işgücü verinıliliğinin artması ve dolayısı ile üretimin, istihdaının azaldığı sektörlerde bile artış trendi içinde olması olasıdır. Gehrels ( 1991) tarihsel olarak işgücü verimliliğinin göreli olarak daha sermaye yoğun olan T sektöründe, N sektörüne göre daha hızlı arttığını ifade etmektedir. Tablo I ve 8'den görülebileceği gibi, imalat sanayi 1989 ile 1993 arasında GSMH' dan daha hızlı büyü müştür. imalat sanayiindeki istihdamın I 989'dan bu yana devamlı azaldığını düşünürsek, böylesine hızlı bir büyümenin ancak imalat sanayiindeki işgücü verimliliği ve çalışan başına katma değerin oldukça yüksek bir oranda artmalarından kaynaklanmış olabileceği sonucu çıkmaktadır. Tablo 9 ve 1O' dan görülebileceği gibi 1986 ve 1991 arasında imalat sanayinde verimlilik endeksi toplam olarak o/o 30 oranında artarken, işgücü başına katına değer ise 1985- 1990 döneminde toplam olarak % 58.5 oranında artmıştır. Tablo 8: Imalat Sanayi Büyüme Hızı*(%) * 1989 IY90 1991 *1992 1993 3.3 10.4 2.4 5.X Y.3 19'ö7 Ün.:tici fiyatlarıyla. Kaynak: D.P.T. ( 1tJCJ4a), s.), Tablo3; D.P.T. (ı 994b), sJ, Tablo 1.2 '' SERHAN ÇIFTÇIOGLU Tablo 9: Imalat Sanayinde Verimlilik Indeksi* (1986= 100) 1987 107.5 1987 100 1988 105.5 1989 105.5 1990 116.5 1991 130.6 *Karını ve Üt.d Sektör Toplaını Kaynak: Külteoğlu (llJlJ4). s.J(ı Tablo 10: Imalat Sanayinde Çalı~an Başına Katma Değer Endeksi* (1985 =100) * Kamu ve Kaynak: 1985 1986 1987 1988 1989 1990 100 129.1 132.1 134.1 113.9 158.5 Özel Sektör Toplaıııı Kül'teoğlu ( llJlJ4 ), s.l (ı Tablo 9 ve Tablo 1O' dan görülebileceği gibi Türkiye' de imalat sanayİndeki vebasına katına del'Ter özellikle 80'li yılların ortasından sonra olrimlilik ve isoücü j.b '.» b ' ... dukça yüksek bir hızla artma eğilimi içerisinde olmuştur. Aynı trendin l 99 l 'den sonra da devam etmiş olduğu, bu sektördeki istihdamın azalmasına rağmen imalat sanayinin GSMH' dan daha hızlı bir oranda büyümüş olmasından anlaşılmaktadır. imalat sanayii içinde önemli bir alt sektör olan. otomotiv sanayiindeki verimlilik ile ilgili veriler bu savı desteklemektedir. Koruma oranlarının sürekli indirilmesi, bu sektörde yeni teknoloji ve yatırımları teşvik etmiş, 1992'den 288.7 milyon dolarlık yatırım yapılırken, 1993'te 405.1 milyon dolarlık yatırım yapılmıştır. Bunun sonucunda, otomotiv sanayiinde 1985'de saat başı 13 araba üretilirken, 1994 başında bu oran, saat başı 34 arabaya yükselmiştir (Akyol, 1994: 17). ortaya konan veriler ışığında yapılan analizler, dış borçlanmanın artmış olduğu 1989'dan bu yana üretimin ve istihdam ın sektörel yapısında Sach ve. Larraine (ı 993) modelinin öngörülerine benzer bir dönüşümün yaşandığını ortaya koymuştur. Bir başka deyişle, ticarete konu olmayan mal/hizmetleri üreten sektörlerin GSYİH ve toplanı istihdam içindeki nispi payları artmıştır. Önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin net dış borç stokunu ciddi bir oranda azaltına zorunluluğu ile karşı karşıya kalması durumunda, üretimin ve istihdanıın sektörel dağılımının, tanı ters bir yönde değişınesi beklenmelidir. Genel olarak hizmetler sektörü daralırken, ticarete konu olan sektörleri içeren tarım, madencilik ve imalat sanayinin üretim ve toplam istihdam içindeki nispi payınm artmasını bekleyebiliriz. Alt sektörler itibarı ile özellikle in~aat, ulaştırma ve haberleşme, kişisel hizmetlere tiBu kısımda EKONOMIK Y AKLAŞIM 89 caret sektörlerinin daralmasını, veya en azından büyüme oranlarının göreli olarak azalmasını bekleyebiliriz. Böyle bir deği~im sürecinde, ticarete konu olmayan mal ve hizmetleri üreten bu sektörlerde i~sizliğin artması olasılığı yüksek· görünmektedir. Söz konusu i~sizliğin boyutları ve süresi, işgücünün daralmakta olan sektörden geni~lemekte olan sektöre ne denli hızlı aktarılabileceğini bağlı olacaktır. Bu aktanının hızını ise hangi etkenierin belirleyeceği daha önce ele alın­ mıştır. lll. SONUÇ Bu makale ile, Türkiye' nin dış borçlanmasının artış gösterdiği 1989-1993 döneminde üretimin ve istihdamın sektörel dağılımında ne yönde değişiklikler olduğu, Sachs ve Larraine ( 1993) modelinin öngörüleri ışığında analiz edilmiştir. Kamu ve özel sektördeki kaynak açıklarının artışına paralel olarak dış borçlar 1989- I 993 döneminde ciddi oranda artmıştır. Sachs ve Larraine modeli, toplam .. harcamaların milli gelire oranla daha hızlı arttığı dönemlerde ulusal üretimin sektörel yapısının ticarete konu olmayan malları üreten sektör lehine değişeceğini, ve buna paralel olarak da kaynakların ticarete konu olan malları üreten sektörden ticarete konu olmayan malları üreten sektöre kayacağını öngörmektedir. Türkiye ekonomisinin 1989-1993 dönemine ilişkin verilerden, GSYİH'nın ve toplam 1 istihdamın sektörel dağılımında, ticarete konu olmayan malları üreten enerji ve ,hizmetler sektörlerinin nispi payının arttığını, ticareti konu olan malları üreten tarım, madencilik ve imalat sanayinin nispi payının ise sabit kaldığı gözlemlenmektedir. Özellikle, ticarete lwnu olmayan ınalları üreten bir alt sektör olan inşaat sektörünün toplam istihdam içindeki payı artmış ve in~aat miktarı özellikle l 992 ve 1993 yıllannda ciddi bir artış göstermiştir. imalat sanayiinde, üretimde çalışanların azalmasına rağmen, bu sektördeki verimliliğin ve çalışan başına katma değerin 1986 sonrasında nispeten yüksek bir artma eğilimi içerisinde olmasından dolayı 1989- l 993 döneminde imalat sanayii yüksek bir oranda büyüyebilmiştir. 1994 başında başlayan ve gittikçe derinle~en kriz sonucunda yeni dış borçlanma olanakları büyük ölçüde azalmıştır. Bu durum devam ettiği sürece, mevcut net dış borç stokunun faiz ve ana para geri ödemeleri, toplam harcamaların milli gelirin altında bir seviyeye çekilmesini zorunlu kılacaktır. Net dış borç stokundaki bu olası azalmaya paralel olarak, ekonominin belirli bir yapısal dönüşüm süreci içine girmesi ve bu dönüşüm sürecinde dış ticaret açıklarının ciddi oranda azalması ve hatta açıkların fazlaya dönüşmesi gerekecektir. Bu makalede temel alınan teorik model, dış ticaret açıklarından dış ticaret fazlasına geçilip net dış borç stokunun ciddi oranda cli.işürülebilmesinin, ticarete konu olan malları üreten sektörün 90 SERHAN ÇiFTÇiOGLU üretim içindeki nispi paymın artması ve diğer sektörün nispi payının ise azalması ile mümkün olacağını öngörmektedir. Bir başka deyişle, dış borç geri ödeme sürecinde ticarete konu olmayan malları üreten alt sektörler olan, inşaat, ulaştırma ve haberleşme, ticaret, kişisel hizmetler ve kamu hizmetleri gibi sektörlerin büyüme hızlarında ciddi oranda düşme olması ve hatta bu sektörlerin bazılarının daralması ve buna paralel olarak bu sektörlerde işsizliğin artması olasılığı vardır. Ekonominin yapısal dönüşüm sürecinde artması muhtemel olan işsizliğin boyutları ve süresi, daralacak olan sektörlerde işini kaybedeceklerin genişiernekte olan sektörlere nispeten hızlı bir şekilde kaY.dırılıp kaydırılaınayacağına bağlı olacaktır. İşgücünün sektörlerarası akışkanlık hızını belirleyen etkenierin başında işini kaybedeceklerin becerilerinin genişlemektc olan sektörlerde istihdam edilebilmeleri için uygun olup olmadığına ve genişlemektc olan sektörlerin bulunduou cocrrafi böloelerde ilave isuücü için konut olanakları olUl) olmadıama b b b ',;b b bağlı olacaktır. Bu nedenle, ekonomik krizle başlayan ve önümüzdeki yıllarda devam etmesi olası olan yapısal dönüşüm sürecinde artabilecek olan işsizliğin asgariye indirilebilmesi için, devletin şimdiden, daralması muhtemel sektörleri tespit ederek, sendikalar ile işbirliği içerisinde genişleyecek olan sektörlerde gerekli olabilecek becerileri kazandıracak eğitim programları düzenlemesi ve genişleyecek olan sektörlerin bulunduğu bölgelerde ortaya çıkması olası konut açığına yönelik olarak sosyal konut projelerinin ağırlıklı olarak bu bölgelere kaydınlması faydalı olacaktır. NOTLAR 1. ÜOE'nin mutlak değer alarak eğiminin (a 1 ıfaı). PTIPN'ye eşit olması üretim teknolojisinin doğ­ rusal niteliğinden ve kar maksimizasyonundan kaynaklanmaktadır. Bu iki varsayımdan dolayı her tip malın piyasa fiyatı, her birim malın üretiminde kulanılan işgücünün maliyetine eşitti.r Herbirim T tipi ınal üretiminde 1/at miktarında işgücü kulanılınaktadır. Ekonomide, işgücünün birim maliyetinin W olduğunu varsayarsak, bir birim T tipi ınal üretmenin ınaliyelinin W/a 1, bir birim N tipi mal üretmenin maliyetinin ise w/arı olduğu görülecektir. Üreticilerin kar maksimizasyonu sonucunda ise a~ağıda (a) ve (b) ilc ifade edilmi~ eşitlikler sağlanını~ olacaktır. Pt- W/at (a) PN= W/an (h) (a)'nııı (b)'ye bölünmesi ilc l),.r/PN = aıılat olduğu görülebilir. EKONOMIK Y AKLAŞIM 91 KAYNAKÇA Alcjandro. C.. ( 1964,) Dcvaluation in a scnıi-industrializccl country: the casc of Argentina. Massachusclls 1nstitutc of Technology Press. Canı bi rdgc. Akyol, T .. (1994), "Mesela Otomotiv", Milliyet, 17 Kasım 1994. Çiftçioğlu. S., ( 19Y4). "Türkiye Ekonomisindeki Krizin Rasyonel Beklentiler Yakla~ınıı ilc Analizi", h'konomik Yakla 1wn, 5112 (ilkbahar). 15-34. Cordcn. W .M .. ( llJS6). ··ınrıation, Exchange Ralcs and the World Economy", cago Press. Chicago. Tlıe University of Chi- Dornbusclı, R.. ( 19S2) Opcn Economy Macroeconoınics, Basic Books, Ine. Publishers, New York. Dornbusch. R., ( 1093 ). Stabilization. Debt and Reform, 1-larvester Wheatsheaf, Hertfordshire. D.P.T. ( 1993), Temel Makrockonomik Göstergeler. Aralık. Ankara D.P.T. ( 1994a). Temel Makrockonomik Göstergeler. Ağustos Ankara. D. P.T. ( 1994h ), Temel Makrockonomik Göstergeler. Ocak, Ankara. D.P.T. ( l94c). Temel Makrockonomik Göstergeler, Ekim, Ankara. Gehrcls. F., ( 1991) Essays in Macroecononıics of an Opcn Econoıny, Springcr- Verlag, New York. Ekonomist (1994) Türkiye 1994,23 Ocak. Köftcoğlu. F.. ( 1994), ''Kri.zdcn Çıkış için Son Hamle: Özelleştirme", lk.tisatpergisi, No.34~ (Nisan): 16-23. Meadc, J., ( 1956). 'The Price cord. Novembcr. Milliyet ( 1994). 1 Eylül 1994. Adjuslnıcnt and the Australian Balance of Payıncnts", l:'conomic Re- Murphy. R., ( 19B6), "Productivity shocks, non-traded goods, capital accumulation". EurofJean Economic Review 30, 1OH 1-1095. Sachs, J. and Larrainc, F., ( 1993 ), "Macroeconomics, Harvcster Whcatsheat', New York. Sal ter. E.. ( 1959). "I nternal and Extcrnal Balan ca: The Role of Priccs and Expcnditurc Effccts", Economic Record. August. S wan. T.. ( 1960). "Economic control in a dcpcndcııt economy", Ecmıomic Ra·ord 36, S 1-66. Ulagay. 0 .. ( 1994). ''Gerçek Durumuımızun Farkırıda ınıyız?". Milliyet Gazetesi, 25 Ekim. T.C. Ba~bakanlık Devlet İstatistik Enstilüsü(l994), Sanayi Üretim Indeksi. Ankara.