M. Meclisi B : 36 17 . 1 . 1966 O : 2 Ankara A. Andiçen

advertisement
M. Meclisi
B : 36
Ankara A. Andiçen Kanser Hastanesindeki
röntgen cihazlarından birini uzun süredir işle­
mez halde bırakan «tüpün» ne zaman tamir
edileceğinin ve cihazın ne vakit vatandaşların
istifadesine arz edileceğinin Sağlık ve Sosyal
Yardım Bakanı tarafından sözlü olarak cevap­
landırılmasını rica ederim.
BAŞKAN — Buyurun Sağlık ve Sosyal Yar­
dım Bakanı.
SAĞLIK VE SOSYAL YARDIM BAKANI
EDİP SOMUNOĞLU (Cumhuriyet Senatosu Er­
zurum Üyesi) — Muhterem Başkan, muhterem
arkadaşlar; Ahmet Andiçen Kanser Hastanesin­
de tüpün bozulması ve ne vakit yapılacağı ar­
kadaşımız tarafından sorulmuştur. Döner Ser­
maye Muhasipliğinde o fasılda hemen parası
olmadığı için yapılamamış, bu, döner sermaye­
den aktarma yapıldıktan sonra 13 bin liralık
transfer yapılarak Almanya'ya gönderilmiş ve
tüp gelmiş, yerine takılmıştır. Ben de bizzat
gördüm, derin şua tedavileri içindir, 15 - 20
günden beri faaliyettedir. Hastalara kâfi gel­
mediği için bir üçüncü cihaz koymayı tasavvur
ediyoruz. Bizi bu hususta ikaz ettiği için teşek­
kür ederim. Yakın alâkamızı esirgemiyeceğiz,
takibedeceğiz. Hürmetlerimle.
BAŞKAN — Sayın Nazmi Oğuz, buyuru­
nuz.
NAZMI OĞUZ (Mardin) — Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri, değerli Bakanın cevaplan­
dırdığı sorum ilk bakışta Yüce Meclisi işgal gi­
bi görülebilir. Aslında sorum, kanser cihazının
tedavisinden çok, zihniyetteki kanserin tedavi­
sine matuftur.
Aziz arkadaşlarım, meselenin içyüzü şu:
Ankara'ya ilk geldiğimiz günlerde, başkentin
perişan sokaklarından bir akşam üzeri geçiyor­
dum. iki, son derece perişan ve mustarip ihti­
yara rasladım. Dertlerini sordum. Diyarbakır'­
dan geldiklerini söylediler. Ellerinde kanser
hastanesine sevk kâğıtları vardı. Kendilerini
ertesi günü otelden aldım, hastaneye götürdüm.
Hastanede gördüklerimi burada arz etmeyi zait
addediyorum. Ancak, kanser olduğu katî olarak
teşhis edilmiş bu Türkçe konuşmaktan âciz
Şarklı ihtiyar nineye 26 Şubatta gün verdiler.
Ben kendimi milletvekili olarak tanıtmadım o
müesseseye ve sordum, bunlar Diyarbakır'dan
17 . 1 . 1966
O : 2
geliyor, kendilerini sokakta gördüm ve bura­
ya getirdim, bunları 26 Şubata kadar burada
alıkoymak mümkün değildir, nasıl yapalım, bir
kolaylık göstermez misiniz? Oradaki ilgililer
dediler ki; iki cihazımız vardır, bu cihazlardan
birisi 14 aydır muattaldır.. Aziz arkadaşlarım,
bir vatandaş, Ahmet Andiçen isminde bir va­
tandaş milyonlar sarf etmiş, bir hastane tesis
etmiş ve bunu Devlete hediye etmiş, Devlet
milyonlar sarf ederek hastaneyi teçhiz etmiş
ve bütün personeli hizmete amade hale getirmiş
ve iki de kanser tedavi cihazı koymuş. Arka­
daşlarım, bu iki cihazdan biri 14 aydır bozuk
ve 20 bin lira ile zannediyorduk, şimdi Sayın
Bakanın ifadelerinden öğreniyoruz, 13 bin lira
ile tashihi mümkün, işler hale getirilmesi müm­
kündür. Ama, günde 40 hasta tedavi eden bu
cihaz, sadece ihmal yüzünden, günde kırk mus­
tarip hastanın tedavisini imkânsız bırakmıştır.
Sayın Bakanın ilgilerine yürekten teşekkür
ederim. Ancak birçok hizmet müesseselerinde
aynı hal vâkıdır. Biz son derece Şarkvâri, son
derece alaturka çalışan bir milletiz. Hepimiz
iyi insanlarız, hepimiz vatanseveriz. Ama hiz­
metimizi hiçbir zaman Garplı mânada tahakkuk
ettirememekteyiz. Oradaki arkadaşa sordum;
niçin yaptırtmıyorsunuz, dedim. Verdiği cevap
şu: Birçok milletvekillerine ve birçok senatör­
lere söyledik. Ama bir türlü tamir olmuyor,
biz de daha ileri gidemiyoruz. O zaman ken­
dimin milletvekili olduğumu söyledim ve gel­
dim, Grupta sözlü soruyu yazarak Sayın Mec­
lis Başkanlığına tevdi ettim. Gönül isterdi ki,
milyonlarca para sarf edilerek meydana geti­
rilen bu müesseseyi ufacık ihmallerle muattal
hale getiren kimse o tecziye edilmiş olsun. Ar­
kadaşlarım testiyi kıran da bir, suyu getiren
de bir. Bu zihniyet devam ettiği müddetçe, bü­
tün müesseselerde alaturka davranış devam ede­
cektir. Bir müessesenin başına son derece cev­
val bir arkadaş getirilir, o müesseseyi ihya eder,
kimse onun sırtını okşayıp iyi yapıyorsun de­
mez, yine son derece iyi hazırlanmış, millet hiz-'
metinde faal halde bulunan bir müesseseyi ihmalleriyle perişan eden bir başka zatın karşısı­
na çıkıp, sen niçin ihmalcisin, niye böyle yapı­
yorsun, senin vazifen bu mudur, demez.
Tekrar arz ediyorum; ben 14 aydır binler­
ce hastayı tedaviden mahrum bırakan ihmalci­
nin kim olduğunu ve hiç değilse sicilinde, va-
Download