Fert’den Cemââte, Cemâât’den Devlete Geçişin İlk Adımı: Hicret 141 Çağımız mezhepçilik çağı değil, İslâmî İnkılâb ve hareket çağıdır... Mezhepsizlik, İslâm ve müslümanlar için ne kadar büyük bir tehlike ise; mezhebcilik de en az o kadar büyük bir zarar ve tehlike arz etmektedir. İslâmî hareketlerde mezhebî normlar değil; dinî ve imânî normlar esas olarak alınmalı, hareket ve vahdet bu genel normlar üzerine bina edilmelidir. Onun için; siyâsî, içtimâî, kıyâmî, cihâdî, inkılâbî ve usulî hareketlerde ‘hayatta olan’ ve el’ân İslâmî misyonunu icrâ etmeye devam eden ‘Müslümanların Veliyy’ülEmrinin’ emirleri ve Cihanşümul İslâm İnkılâbı’nın kudsî hattı doğrultusunda bulunmaya dikkat edilmeli; mezhebî, şahsî, fevrî, indî, kavmî, coğrafî çıkışlardan kaçınılmalıdır. Ve bu noktadan hareketle; cuma ve bayram namazlarının, İslâmî hareketlerin en büyük üssü ve karargâhı olduğu vakıâsı aslâ göz ardı edilmemeli; pratiği olmayan, hayatla ve vakıayla ilgisi bulunmayan ve ‘inkılâbî hedefler’ göstermeyen bâsit sloganlar artık, terk edilmelidir. Asrımıza ve gelecek tüm asırlara inkılâbî ve kıyamî damgasını vurmuş bulunan ve ümmet-i Muhammedin (asm) ‘en büyük imamlarından biri olan İmam Humeyni (ra)’nin tüm dünya müslümanlarına yaptığı vasiyetnamesindeki şu ibareler, bu hususta (cum’a konusunda); bizlere ışık tutmalıdır: “(Müslümanlar) ...‘Vesvâs-i hannas’lara, Hakk’a karşı körü körüne inat eden, doğru din öğretisine karşı neidüğü belirsiz şahıs ve çevrelerin ‘bu gibi hususlarda’ ilhâm kaynağı olamayacağı ve bu tür yanlışlıklardan artık ‘rücu' edilmesinin lâzım geldiği, aklî ve şer'î bir zaruret olarak tezâhür etmektedir. Böylece; gerçek Müslümanlar, yeni ve şuurlu bir hareket dönemine girmiş olacak, dağınık, yanlış ve karmaşık tavır ve hareketlerde bulunmaktan kaçınacak, İslam İnkılâbı’nın “Halkla birlikte Hak için” biçimindeki usülünü esâs alarak, emperyalist kâfirlerin kendi bölgelerindeki uzantılarının ve uşaklarının rahatını kaçıracak ve mülevves saltanatlarını şiddetle sarsacaktır, inşaallah…