ÖN SÖZ Kelam ilmi İslam’ın ilk asrında en önce kurulan İslami disiplindir. Bu yönüyle o, İslam ilke ve inançlarını sapkın inanç ve düşüncelerden temizlemek ve müdafaa etme amaç ve gayesini taşımıştır. Bu yüce gayesi ve İslam’ın inanç sistemini konu edinmesi yönüyle kelam ilmine Ebu Hanife tarafından “fıkhu’l-ekber” (en büyük ilim) adı verilmiştir. Kelam ilmi Müslümanlar tarafından başka hiçbir tesir olmadan kurulmuş bir disiplin olması hasebiyle yüzyıllar boyunca en önemli ilim dalı olarak kalmaya ve değer verilmeye devam edilmiştir. İslam Felsefesi de Kelamdan teşekkül eden-ortaya çıkan disiplin olması dolayısıyla ilk dönemlerden itibaren büyük önem verilen bir İslami ilim olmuştur. İşte Batı’da oryantalizm çalışmalarının başlamasından itibaren Batılı müsteşrikler Müslümanların ilk dönemlerden itibaren büyük önem verdiği kelam ilmi, dolayısıyla da İslam felsefesine diğer İslami disiplinlerin yanında ağırlık vermek suretiyle ele alıp incelemişlerdir. Bunu, Müslüman toplumların inançlarının niteliklerini/mahiyetini öğrenmeye olan ihtiyaçları dolayısıyla yapmışlardır. Son iki yüzyılda bu konuda en fazla etkin olan ülkenin Almanya olduğu tespit edilmektedir. Ancak son dönemlerde Alman oryantalizm geleneğinin, özellikle de inanç ve düşünce (Kelam-İslam Felsefesi) bağlamında bilinmesinin zorunluluğu konusu daha da önemli hâle gelmiştir. Zira bu alanda detaylı çalışmalar mevcut de- vii ğildir. Bunun için çalışmamız bu hususta bir ilk olma özelliği taşımaktadır. Almanya’nın kendi Müslüman Din Dersi öğretmenlerini ve Din görevlilerini yetiştirmek üzere açmaya başladığı İslam İlahiyat Merkezleri’nin (Zentrum für Islamische Theologie) varlığı, konunun önemini açıkça gözler önüne sermektedir. Şöyle ki, bilindiği üzere büyük çoğunluğunu Almanya’da yaşayan Türklerin oluşturduğu Müslümanlara, şu anda Türkiye’den giden Din Dersi öğretmenleri ve Din görevlileri hizmet vermektedirler. Ancak yakın gelecekte zikrettiğimiz İslam İlahiyat Merkezlerinden mezun olan ve Almanya’da doğup büyüyen, dolayısıyla da Türkiye’yle bağları çok sıkı olmayan Müslüman-Türk öğretmen ve Din görevlileri Türklere hizmet vermeye başlayacaktır. Bu durum bu merkezlerde verilen eğitim-öğretimin niteliğine bağlı olarak gerek Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkileri olumlu ya da olumsuz etkilemesinin yanı sıra Almanya’da yaşayan Türklerin anavatanlarıyla olan bağlarını özellikle dini gelenek alanında oldukça etkileyecektir. Bu merkezlerde yetiştirilecek Din dersi öğretmenleri ve Din görevlilerine verilecek ilahiyat eğitim-öğretiminde Kelam ve İslam Felsefesi oldukça belirleyici anahtar konumundadırlar. Zira bu iki alan İslam’ın inanç ilkeleri ve düşüncesiyle, yani usul ile ilgilenmektedirler. Araştırmamızda Almanya’da özellikle bu alanlarda İslam İlahiyat Merkezlerinde verilen öğretimin mahiyeti, temellerinin neler olduğu üzerinde durulmak suretiyle, Türkiye’de İlahiyat Fakültelerinde verilen öğretim ile arasındaki farklılıklar ortaya konulmak istenmiştir. Tüm bu etkenlerden hareket etmek suretiyle sunduğumuz araştırmanın amacı ve kapsamı Alman müsteşriklerin kelam ilmi ve İslam felsefesi konusunda tarihsel süreç içerisinde yaptıkları araştırmalar ve bu ilimlerin Alman üniversitelerinde geçirdiği evreler hakkında bir takım veriler elde etmektir. Mezhepler Tarihi çalışmaları da araştırmanın kapsamı içerisinde olduğu hâlde ayrıca değinilmemesinin nedeni Alman oryantalistlerince bu dalın Kelam içerisinde ele alınmış olmasındandır. Araştırmamız büyük oranda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri viii ix Koordinasyon Birimi tarafından desteklenen 2010/218 No’lu “Tarihsel Süreç İçerisinde Almanya’da Kelam Alanında Yapılan Çalışmalar ve Kelam Eğitimi”, adlı BAP projemize (Özcan Taşcı, Çanakkale 2014) dayanmaktadır. 2011 yılında gittiğimiz ve üç ay süreyle araştırmamız için kaynak toplamanın yanı sıra ders verdiğimiz Almanya’nın Bamberg Üniversitesi İslam Bilimleri Enstitüsü bölüm başkanı Prof. Dr. Patrick Franke yardımlarını eksik etmemiştir. Bundan dolayı kendisine teşekkürlerimizi sunmaktayız. Prof. Dr. Özcan TAŞÇI Çanakkale 2014 ix