dünya diyabet günü`` bilgi notu - Tekirdağ Halk Sağlığı Müdürlüğü

advertisement
14 KASIM ‘’DÜNYA DİYABET GÜNÜ’’ BİLGİ NOTU
Halk arasında Şeker Hastalığı olarak bilinen Diabetes Mellitus, bulaşıcı olmayan hastalıkların
salgını olarak görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye´de yaklaşık 2,5 milyon,
dünyada 150 milyon diyabetli nüfus bulunduğu, böyle giderse 2025 yılında bu rakamların 2´ye
katlayacağı tahmin edilmektedir. Avrupa´da körlük nedenleri arasında 1. sırada yer almaktadır.
Koroner kalp hastalığından ölümlerin %75´inin, bacak
ampütasyonlarının %50´sinin nedeni, böbrek hastalığının en
önemli sebebi yine şeker hastalığıdır. Ancak şu gerçeği göz ardı
etmemek gerekmektedir. Kontrol altında tutulan diyabet, ortalama
yaşam süresini uzatmakta ve yaşam kalitesini artırmaktadır.Tip 1
ve Tip 2 olmak üzere iki çeşit diyabet bulunmaktadır. Tip 1’de
pankreas harabiyetine bağlı olarak gelişen mutlak insulin eksikliği
vardır, gerçek nedeni bilinmemektedir.
Tip 1 diyabet, genetik yatkınlığı olan kişilerde genellikle viral
enfeksiyonlar, stres veya travma gibi bir olay sonrasında
tetiklenmektedir. Bu hastalarda günlük enjeksiyonlarla insülin
eksikliğinin telafi edilmesi gereklidir.
Tip 2 diyabet genetik zeminde genellikle obezite ve fiziksel
hareketsizliğe bağlı olarak görülmekte olup tüm dünyada tanı
konulan diyabet vakalarının %90'dan fazlasını tip 2 diyabet
oluşturmaktadır. Hastalığın temelinde genetik olarak yatkın
kişilerde yaşam tarzı ile tetiklenen insulin direnci ve zamanla
insulin salgısında azalma söz konusudur. Tip 2 diyabet genellikle
40 yaşından sonra ortaya çıkar ve yaşlanma ile sıklığı artar.
Diyabetin Tedavisi Nedir?
Diyabet tedavisi; ilaç tedavisi, tıbbi beslenme tedavisi ve egzersizden oluşmaktadır. Tip 1 diyabet
tedavisinde kullanılacak tek ilaç insülindir. Tedavi amacı, kan glukozunu normal düzeylerde tutmak,
diyabete bağlı akut ve kronik komplikasyonların oluşumunu önlemek, varsa ilerlemesini durdurmak,
normal büyüme ve gelişmeyi sağlamaktır.
Tip 2 diyabetlinin tedavisinde olumlu yönde uygulanacak yaşam tarzı değişikliğinin yerini tutacak
hiçbir ilaç yoktur. Yaşam tarzı değişikliğinin iki bileşeni olan beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi
ve yeterli fiziksel aktivite bu bireylerde uygulanacak ilk adımdır. Yeterli gelmediği durumlarda hekim
kontrolünde oral anti diyabetik ilaçlar ya da insülin takviyesi yapılabilir.
Yediklerinizin Kan Şekerine Etkisi Nedir? Nasıl Beslenmelisiniz?
Kan şekerini oluşturan asıl kaynak besinler olduğuna göre diyet, diyabet tedavisinin temelidir.
Karbonhidratlar kan şekeri düzeylerini etkileyen temel besin
öğesidir. Öğünlerden sonra, öğünde alınan karbonhidrat
miktarına paralel olarak kan şekeri yükselmeye başlar. Protein
ve yağların kan şekerinin yükselmesinde göz ardı edilecek kadar
az payı vardır. Karbonhidratlar büyük oranda bitkisel kaynaklı
besinlerden (özellikle tahıl grubundan) alınmaktadır.
Karbonhidrat ihtiyacı mümkün oldukça glisemik indeksi düşük
(kan şekerini yavaş yükselten) yiyeceklerden karşılanmalıdır.
Karbonhidratlar tek başlarına alınmamalı, protein kaynaklarıyla
birlikte tüketilmelidir (bulgur pilavı+yoğurt, muz+süt gibi).
Böylelikle kan şekeri daha yavaş yükselecektir. Günlük
beslenme planı oluşturulurken 3 ana 3 ara öğün şeklinde bir
düzenleme yapılmalıdır. Ana öğünler arası yaklaşık 6’şar saat
olmalıdır. Her ana öğünün yaklaşık 3 saat sonrasında birer ara
öğün alınmalıdır. Yani, diyabetli birey hemen hemen her 3
saatte bir besin almalıdır.
Şeker Strese Bağlı Olarak Artar Mı?
Pek çok kişi şekerinin strese bağlı olduğunu iddia etse de,
genelde bu durum aşırı karbonhidrat alımına ve
hareketsiz yaşama bağlı olabilmektedir. Stresin elbette
kan şekerini artırıcı etkisi vardır, ancak 80 mg/dl olması
gereken kan şekeri stres sebebi ile 480’e çıkamaz. En
fazla 25-30mg/dl’lik bir artış olur.
Diyabetik ya da Diyet Ürünler Tüketilebilir Mi?
Üzerinde diyet ibaresi bulunan her besin diyabetliler için
uygun olmayabilir. Diyet ürünlerin özelliği en az %25
oranında daha düşük enerji içermeleridir. Ancak herhangi
bir besinin düşük enerjili olması hiç şeker içermediği
anlamına gelmemektedir. Bu tür besinlerin içinde glikoz veya sofra şekeri olabileceği için ambalajdaki
içindekiler bölümü dikkatlice okunmalıdır. Öte yandan üzerinde diyabetik yazan besinlerde ilave
olarak glikoz veya sofra şekeri bulunmaz. Yapay tatlandırıcı içerirler. Etiketinde şekersiz yazısı
bulunan besinlere dışarıdan şeker katılmadığı, ancak kan şekerini artırıcı etkilerinin söz konusu olduğu
bilinmelidir. Dolayısıyla diyabetli bireyler belirli yiyeceklerden kısarak bu ürünleri tercih edebilirler.
Katkı Maddeleri Ve Tatlandırıcılar Zararlı Mıdır? Diyabetliler Tarafından Tüketilebilir Mi?
Hiçbir tatlandırıcı ve katkı maddesi toksik değildir, toksik olan dozudur. Günümüzde en fazla
kullanılan yapay tatlandırıcılardan sükraloz ve aspartam üzerinde 200’ü aşkın bilimsel çalışma
yapılmış, yüksek dozlarda kullanımında dahi zararlı bir etkiye sahip olmadığı görülmüş, Dünya Sağlık
Örgütü tarafından onaylanmıştır
Lifli Besinlerin Tüketimi Neden Önemli Ve Gereklidir?
Lifli (posalı) besinler, midenin barsaklara boşalma hızını ve ince bağırsaklardan glikoz emilimini
yavaşlatarak kan şekerini dengelemektedir. Aynı zamanda kan kolesterolü ve kan basıncını da arzu
edilen seviyelerde tutmaya yardımcı olmaktadır. Midede, su ile birlikte şişerek tokluk hissi
vermektedir. Bu nedenle lifli besinlerin tüketimi arttırılmalıdır.
Hangi Besinlerde Lif (Posa) Bulunur?
o Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, soya fasulyesi, kuru barbunya)
o Sebze ve meyveler (kabukları ile yenilebilenler mümkünse soyulmadan)
o Kepekli ve tam tahıllar (esmer ekmek, bulgur, kepekli pirinç / makarna / erişte /un)
Çocuklarda Tip 2 Diyabet’in Belirtileri Tip 1 Diyabet’ten Farklı Mıdır? Çocukluk Çağında Tip 2
Diyabet Ne Tür Yakınmalara Neden Oluyor?
Tip 2 Diyabette Tip 1 Diyabette olduğu gibi çok su içme, çok idrar yapma ve iştah artması gibi
bulgularla başvurur. Tip 1 Diyabet’in tersine, Tip 2 Diyabet vakalarında bulgular, uzun süre önce
başlamıştır ve bu çocukların ailelerinde birden fazla kişide Tip 2 Diyabet öyküsü alınır.
Lif Oranı Glisemik İndeksi Etkiler Mi?
Besinin lif miktarı arttıkça sindirimi gecikir,
midenin boşalma hızı ve kan şekerini yükseltme
özelliği azalır. Bu nedenle buğday ekmeği, pirinç,
bal yerine; tam buğday ya da çavdar ekmeği,
bulgur, kuru fasulye gibi glisemik indeksi düşük,
lif oranı yüksek besinlerin tüketimi
önerilmektedir.
Portakal suyunun glisemik indeksi neden portakaldan daha
yüksek?
Portakalın glisemik indeksi 59 iken, portakal suyunda bu oran 67
olarak karşımıza çıkmaktadır. Hem posası sıkacakta kaldığı için,
hem de sıvı halde tüketildiği için portakal suyu kana daha hızlı
karışmakta ve kan şekerini daha hızlı yükseltmektedir. O nedenle
meyveleri bütün olarak tüketmek glisemik indeksi düşürmektedir.
Su yemekle birlikte mi tüketilmeli?
Öğünle birlikte fazla miktarda sıvı tüketimi mide boşalmasını
hızlandırmakta, kan şekeri daha hızlı yükselmektedir. Bu yüzden
yemekle birlikte çok fazla sıvı alımı önerilmemektedir.
Diyabetlilerin Egzersiz Yapması Sakıncalı Mıdır?
Fiziksel aktivite ve egzersiz her birey için sağlıklı ve
gereklidir. Ancak diyabetli bireylerin düzensiz ve süresi
belli olmayan aktivitelerden kaçınması gerekir. Çünkü
egzersiz ve fiziksel aktivite genel olarak kan şekerini
düşürür. Egzersiz ve fiziksel aktivite yapılacaksa ek
karbonhidrat alınmalıdır. Düzenli aynı saatte egzersiz
yapılıyorsa buna göre bir beslenme planı yapılabilir.
Kan şekeri 250 mg/dl’nin üzerinde olduğu durumlarda
aktif sporlardan kaçınılmalı, bol su tüketilerek hafif
yürüyüşler yapılmalıdır.
* Şeker hastalarının kesinlikle oruç tutmamaları gerekmektedir.
**Tip 1 diyabetli çocukların katıldığı diyabet kampları diyabetli kardeşlerimize diyabetle yaşam,
insülin enjeksiyonu teknikleri, diyabette beslenme ve psikososyal açıdan destek sağlayan, onlara
yalnız olmadıklarını hissettiren bir organizasyondur.
Ayrıntılı bilgi için http://www.diyabet.gov.tr/ziyaret edebilirsiniz.
TEKİRDAĞ HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ
Download