T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESi III. KUTLU DOGUM SEMPOZYUMU (TEBLİGLER) 20 NİSAN 2000 ISPARTA S.D.Ü. İLAHİYAT FAKÜLTESi YAYINLARI NO: 9 BİLİMSEL TOPLANTıLAR YA YIN NO : 3 TERTİP HEYETi Başkan : Prof. Dr. İsmailYAKIT (Dekan) Sekreter :Yrd. Doç. Dr. Kemal SÖZEN Üyeler :Prof. Dr. Mustafa ÇETİN ·· Prof. Dr. M. Orhan ÜNER Doç. Dr. M. Saffet SARIKAYA ISBN 975-7929-33-6 DİZGİ Ayşe SERİM KAPAK S.D.Ü. Basın ve Halkla İlişkiler BASKI Ali: ...ÇOLAK ' .1 : •. Yayınl~an Tebliğierin Sorumluluğu. Yazariarına Aittir. Yayınlanan tebliğler hltynak gösterilmek şartiyla iktihas ve atıf şeklinde kullanılabilir · ©snü''iııihiyat FakÜi1;s-rısparta-2ooı iSTEME ADRESi S.D.Ü. ilahiyat Fakültesi Merkez KampüsüISPARTA Tel: (0.246) 237 10 61 Fax: (0.246) 237 10 58 II ÇAGIMIZDA HZ. PEYGAMBERi ANLAMAK VE ANLATMAK Ramazan BUYRUKÇU* Giriş Hz. Peygamberi anlamak ve anlatmanın değişik metot ve teknikleri vardır. Bunun en kolay ve yaygın olanı, elde mevcut ve anlaşılması kolay olan Siyer kitaplarından O'nun hayatını, Hadis kaynaklarından da söz, fıil ve takrifleri ile ilgili rivayetleri okumak veya okutmaktır.Ancak ilmi ve teknik gelişmelerin arttığı, sanayi ve bilgi çağının yaşandığı, ilmi ve teknolojik gelişmelerin doğal bir sonucu olarak · kültürel değişim ve yozlaşmalann yaygınlaştığı, ekonomik endişe ve ferdi menfaatlerin manevi değerleri sarstığı, hatta dini değerlerin tartışıldığı çağımızda klasik teknik ve yöntemlerle Peygamberi anlamak ve anlatmak çok kolay olmadığı gibi, çeşitli sosyo-kültürel ve ekonomik problemlerle iç içe yaşayan günümüz insanını inanç bağlamında olmasa bile, bilgilendirme açısından yeterince tatmin etmemektedir. Aynca uzayın sınırlannı zorlayan, hayvanın kopyalanmasını gerçekleştiren hatta insanın kopyalanmasını gündeme getiren bilimsel , ve teknolojik gelişmelerin yaşandığı günümüzde bundan 14 asır önce farklı bir coğrafyada değişik sosyokültürel şartlarda yaşamış olan Hz. Peygamberin anlaşılmasın ihtiyaç var mıdır,sonısu akıllara gelmekte, zaman zaman da sorulmaktadır. İşte biz bu tebliğimizde, çağımızın nitelikleri çerçevesinde günümüzde Hz. Peygamberi yeniden anlamak ve anlatmanın ihtiyaç olup olmadığı; ihtiyaçların ferdin ve toplumun duygu , düşünce ve davranışlan üzerindeki yönlendirici etkisi realitesi ve ihtiyaçlann nedenlerinin sorgulanmasının gerekliliği ilkelerinden hareketle Hz. Peygamberin nasıl anlaşıldığı ve nedenlerini tartışmaya açarak, nasıl anlaşılması ve anlatılması gerektiği hususunda teklifler sunmaya çalışacağız. Yrd. Doç. Dr., S.D.Ü. ilahiyat Fakültesi Din Eğitimi Öğretim Üyesi. Çağıınız ve Nitelikleri Hz. Peygamberi anlamak ve anlatmanın mahiyeti ve melodik değerlendirilmesine geçmeden önce sosyal olaylann analizinde, sosyal kurumlarm incelenmesinde, sosyal yapı ve çevrenin iyi tanınmasının sosyolojik bilimselliğini esas alarak çağımızı ve çağımız toplumlannın niteliklerini belirlemek, hem konunun daha geçerli ve güvenilir değelendirilmesine hem de daha kolay anlaşılınasına imkan verecektir. Başka bir ifade ile günümüz toplumlarını özellikleri itibariyle iyi tahlil etmek, günümüz insanın Peygamberlik kurumuna ve Hz. Peygamberi anlama ihtiyacı olup olmadığı ve ihtiyacın sürekliliğini daha doğru tesbit etmeye kolaylık sağlı(yacaktır. Çağımız, tek cümle ile bilgi ve teknoloji çağıdır. Çağımız toplumlan da bilgi ve teknolojiyi üretme ve kullanma itibariyle tarım, sanayi ve bilgi toplumu olarak sınıflandınlmaktadır. Şüphesiz her sınıftaki toplumlar kendilerine göre farklılıklar ve benzerlikler ihtiva etmektedirler. Ancak genel olarak baktığımızda bilgi özellikle teknoloji~ insan ve topluni'hayatında önemli kolaylıklar sağladığı gibi, milll ve inanevi değerlerde de ciddi değişmelere neden olmaktadır. Bu gelişme ve değişimler toplum yapılanna göre farklılık gösterse de tamamına şöyle veya böyle yansımalan olmuştur. İlın! ve teknolojikbilhassa iletişim alanındaki gelişmeler sonucu milll kültürleri ayıran sınırlar açılsa, ideqlojiler çözülse ve birbirlerine sempati gülücükleri dağıtsa da; başka bir ifade ile dünya ne kadar küreselleşse de, toplumlann küreselleşen dünyada yer alışlan ve ilişkileri yine de farklılık göstermektedir. Farklılıklar ilmi ve teknolojik gelişmelere göre oluştuğu gibi, dini inançlara ve inançlarm gelişmelere etkisine göre de oluşabilmektedir . Bu oluşurnlara baktığımızda; bir tarafta ilmi gelişme ve teknolojik değişmelerle, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmişlik gösteren Batı Toplumu, diğer tarafta yüzyıllardır Batı ile arasında açılmakta olan gelişmişlik uçurumunu fark edemeyen, kendi iç çekişmeleriyle birbirinden bir hayli farklılaşmış İslam anlayışlan içinde gerçek İslam'ın atılım dinamiğini kaybetmiş bir İslam Toplumu yine bu oluşumda zengin bir tarih ve kültür mirasına sahip, anacak onu işlemesini ve geliştinnesini bilemediği için, bir an 114 önce bu mirastan kurtularak Batı'ya geçerek ve bütün problemlerini çözebileceğini ve kalkınabileceğini, hatta temel insan hak hürriyetine kavuşabileceğini hayal eden, ancak Batı dünyasında kendisine bir türlü yer bulamayan,yer bulamayışın da psikolojisi ile zaman zaman övündüğü parlak geçmışının gururunu bırakmak istemeyen, bırakmamak için direnen, bu dualist sosyal yapıda, dindarlık ve laiklik adına yaşanan endişelerle zaman zaman gerçekleştirilen idari, lıuku.kl düzenlemelerle, batıl inanç ve hurafelerin neden olduğu siyası, sosyal, kültürel, ekonomik ve dini alanlarda zorlukların yaşandığı Türk Top!umu. Özellikleri itibariyle çağıİnızı ve toplumları değerlen­ nedenleri farklı o lmakla birlikte günümüz insanının zilınen ve rulıen yeterince mutlu ve huzurlu olmadığını, ilim ve inanç bağlamında yeni arayışlar içinde olduğunu söyleyebiliriz. Psikolojik ve sosyolojik araştırmalar ve görüntülü iletişim de bu düşüncemizi dirdiğimizde; doğrulamaktadır. Sonuç olarak, hangi toplumsal özelliğe sahip olursa olsun çağımız insanı mutlu, toplumu huzurlu değildir. Bilim, teknoloji ve sağlık alanındaki gelişmelere rağmen insanın ve insanlığın mutsuzluğu, ilınl, teknolojik ve ekonomik gelişmelerin sosyokültürel hayat ile din ve ahlak anlayışı üzerindeki etkileriyle dini ve ahlaki değerler üzerinde~i tartışmaların yaygınlaşması, Hz. Peygamberin yeniden anlaşılması ve anlatılmasına, O'nun insanın mutluluğu insanlığın refahı için getirdiği değerlere, ortaya koyduğu ilke ve prensipiere olan ihtiyacın ilml temelleridir .Çünkü asıl olan insanın mutluluğu ve insanlığın huzurudur. Ayrıca Müslüman için peygamberi anlama ihtiyacı dine olan, dinin doğru aniaşılmasına olan ihtiyaçla da yakından ilgilidir .Yani Hz. Peygamberi anlama ve anlatmanın ihtiyaç olması Hz, Peygamberin kimliği ve konumu ile bağlantılıdır. Dinin doğru yaşanınası için doğru anlaşılması gerekir. Dinin doğru anlaşılması için de Kur'an'la birlikte Hz. Peygamberin iyi ve doğru anlaşılması zorunludur, önemli bir ihtiyaçtır. Çünkü sünnet bir manada Kur'an'ın tefsiridir, bir başka ifade ile ilah1 alemden dünyev1 aleme geçiştir. Peygamberler, hem dünyada hem de ahirette insanlığın mutluluğa 115 ulaşınalarmı sağlamak amacıyla yüce All ah tarafından elçilerdir .Onların asıl görevleri Allah'tan aldıklan ilahi mesajlan insanlara tebliğ etmek, onlara hakikat yollarını göstermek, onlara önderlik ve örneklik yapmaktır. Son Peygamber olan Hz. Muhammed (s.a.v.) de aynı misyonu icra etmiştir. O kedisine inanan insanlara rehberlik etmiş, onlara örnek bir hayat sergilemiştir . görevlendirilnıiş Hz. Peygamber Müslümanlar için ideal bir şahsiyettir. O'nun söz ve davranışlarında inanan kimseler için güzel bir örnek vardır. Nitekim Kur'an'da "Andolsun ki, Allah'ın resülün de sizin için Allah'ı ve ahireti arzu eden ve Allah 'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır, buyrulmuştur: Bu nedenle hangi asırda yaşarsa yaşasın O'na inanan insaniann ideal bir Müslüman olabilmesi, O'nu tanımalan, anlamalan, O'nun çizgisini, ilke ve davranışlarını doğru anlaınalan, benimserneleri ve uygulamalar ile mümkün olacaktır . Çünkü Hz. Peygamberin söz, fiil ve takTirleri olarak tanımlanan sünnet, Kuran'dansonra İslam'ın ikinci temel kaynağıdır. Bu nedenle günümüzde Hz. Peygaınperi anlamak ve anlatmak bir ihtiyaç mıdır? Sorusunlfll cevabı müslüman için "evet"olacaktır. Ancak inanç boyutuyla Peygamberi almanın gerekliliği düşüncesi tarihi süreç içerisinde hem peygamberin anlaşılınasını eksik bırakmış, hem Müslümanın dini ve ahlaki hayatını formelleştirıniş hem de Müslümanın sosyal, kültürel ve ekonomik anlayış ve yaşayışını olumsuz yönlenditıniştir. Müslüman ülkelerin içinde bulunduğu sosyal, kültürel,ekonoınik ve ahlaki durumlan düşüncemizi doğrulamaktadır. Dolayısıyla Müslümanların Hz. Peygamberi günümüzde yeniden anlamaya olan ihtiyaç dinen de bir zorunluluktur. Kaldı ki, Hz. Peygamberi yeniden anlama ve anlatmanın ihtiyaç oluşu sadece Müslümanlar için değil, yukanda da ifade edildiği üzere bütün insanlık içindir. Kur'an'ın ifadesi ile "O'nun bütün insanlara, müjdeleyici ve uyarcı olarak gönderilmesi" yani "aleınlere rahmet olarak gönderilmesi" O'nun tebliğ etmekle görevtendirildiği dinin, yani İslam'ın genel manasının Hz, Adem 'den Hz. Muharnıned'e kadar Allah tarafından gönderilmiş o 1an bütün dinlerin ortak adı olması, bugün farklı diniere mensup insaniann da O'nu yeniden anlamasının gerekliliğinin dini temeli olarak ifadelendirilebilir . 116 Hz. Peygamberi Farklı Anlama Temayülleri ve Nedenleri Geçmişte ve günümüzde Müslümanların İslam anlayışını genelde Kur'an ve sünnet belirlemiştir. İsHl.m, Kur'an ve sünnetin doğru anlaşılınasına göre şekillenmiştir. Dolayısıyla İslam'ın doğru anlaşılması ve yaşanınası Kur'an'ın anlaşılması kadar Peygamberin sünnetinin doğru anlaşılınasına bağlıdır. Ayrıca Kur'an'ın doğru anlaşılmasında da sünnetin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Çünkü sünnetin kaynağı tartışılabilir olmakla birlikte Kur'an'dır. Sünnet, Kur'an nurunun bir yansıması, Kur'an'ın hayata bir açılımı, O'nun yaşanmış bir tefsiridir. Hz. Peygamberin risalet hayatı Kur'an-i düşüncenin uygulamaya geçirilmesinden ibarettir. Bu nedenle Hz. Peygamberin hayatını sağlıklı bir şekilde tanımak hem Kur'an'ın hem sünnetin doğru anlaşılınasına katkı sağlayacak, hem de gerçek İslami anlayış ve yaşayışın belirlenınesini kolaylaştıracaktır. Bu anlamda, Hz Peygamberi Peygamberlik öncesi ve sonrası yakından tanımış olma! an nedeniyle sahabenin peygamber anlayışı ayrı bir önem arz etmektedir. Sahabe; Hz Muhammed'i insan, resul, öğretmen, komutan, hakim ve devlet başkanı olarak tanımış, Hz. Peygamberin söz, fiil ve takrirleri hakkında farklı anlayışlar göstermişlerdir. Şüphesiz anlama, anlayış ve davranış insanın yetenek ve kabiliyeti ile ilgili bir olgu olduğu kadar, insanın eğitirp.i,yaşadığı çevrenin sosyal, kültürel ve ekonomik yapı ve şartlan ile de ilgili bir olgudur. Kanaatimizce sahabenin sünnet anlayışı ve uygulamalarındaki farklılıklar onlann anlama, yetenek ve kabiliyet, bilgi birikimi,yorum ve değerlendirme farklılıkları gibi insani nedenler yanında sosyal, kültürel, ekonomik, özellikle de dinl-siyasi nedenlere dayanmaktadır. Bir başka ifadeyle sebepler ferdi olabileceği gibi,sosyal içerikli de olabilir. Sebep ister ferdi olsun ister sosyal, sahabenin sünnet anlayışlannı; zahiri ve şekli sünnet, fıkhl ve ictihadl sünnet veya"rivayeti ve dirayeti" esas alan sünnet anlayışları şeklinde sınıflandırmak mümkündür. Zahiri ve Şekil Sünnet Anlayışı ve Günümüze Etkileri: Yukarıda da ifade edildiği üzere,Hz. Muhammed; gerek bir insan olarak, gerekse insanlan hakka davet etmek,dinl inanç,ibadet ve ahlaki kurallan öğretmek hakikatleri açıklamakla yükümlü bir elçi, 117 askeri hareketleri yöneten komutan,devleti yöneten bir devlet başkanı olarak insanlarla konuşuyor,emirler veriyor,tavsiyelerde bulunuyor, kısaca çeşitli vesilelerle insanlarla iletişim kuruyordu. Bazı sahabe tarafından Hz. Peygamberin Peygamberi söz, fıil ve davranışlan yanında insani söz ve davranışlan da aynen olduğu gibi, yani illet,sebep,hikmet,maksat, söylediği ortam ve şartlar, maslahatlar dikkate alınmaksızın lafzi ve şekli olarak kabullenmiş ve yaşanmıştır. Bu uygulama geleneksel bir anlayış içinde günümüze kadar ulaşmış, Peygamber anlayışımızı şekillendirmiştir. Hz. Peygamberin sözlerinin tamamen lafz1, fiilierinin de bütünüyle şekli olarak benimsenip, davranış haline getirilmesi--zaman zaman din adına çeşitli sıkıntılara neden olmuş ve olabilmektedir. Peygamberi bu şekilde anlayan ve böyle davranan bazı sahabe ve günümüz müs 1ümanlarının tutumlan her ne kadar Peygamber sevgisine dayalı olarak harfi harfıne Peygamberi taklid etme ve O'na benzeme şeklinde değerlendirilebilirse de-genellikle öyledir. Sünneti bütüncül bir yaklaşımla . ~ göz öniliıe aldığımızda Kur' an-ı esas aldığımızda; Peygamber sevgisine dayalı duygusal lafzi ve şekli Peygamber anlayışı uğruna, çoğu zaman farkında olmaksızın Kur'an ve sünnetin ruhunu ihlal ve ihmal etmek şeklinde değerlendirilebilir. Daha genel bir ifadeyle özün, ruhun şekle feda edilmesi sonucunu doğurabilir, doğurmaktadır. Öyle ki rivayetleri esas alan bazı sahabiler Hz. Peygamberin giydiği elbisenin rengi,satık sannası, parmağına taktığı yüzüğün niteliği gibi kılık-kıyafet, yediği yemeğİn türü, miktan, yemek yeme şekli gibi yeme-içme ile ilgili kişisel zevk ve tercihlerini dahi örnek almaya, giyim kuşamı, yemek tercihi ve şekli ile O'na benzerneye çalışmışlardır. Bugünde benzeri anlayışlar hala canlı ve yaygındır. Halbuki Hz.Muhamned Peygamberlik öncesi de benzeri zevk ve tercihlerini yaşıyordu. Fıkhi ve İcitihadi Sünnet Anlayışı ve Günümüze Yansımalan: Sahabeden bazılan özellikle hayatlarında Peygambere daha yakın olan ilmi ve idari yönü güçlü olanlar Hz. Peygamberin söz ve fıillerini; kaynağı, sebebi,maksadı,söylendiği ortam ve şartlan, 118 sürekliliği ve rivayetin yanında bağlayıcılığı yönüyle değedendirmişlerdir. Bu salıalıeler dirayete önem vermişler, Peygamberin söz ve davranışlarını anlamaya gayret ve özen göstermişlerdir. Kendi dönemlerinin şartları içerisinde toplumun ihtiyaçları doğrultusunda önemli tahlil ve tenkitlerde bulunmuşlardır. Hatta bazları hadisleri yorumla kalmamışlar, ortaya çıkan yeni problemlere yönelik sünnete dayalı içtihatlarda bulunmuşlardır. içtihatlar sadece hüküm çıkannakla sınırlı kalmayıp, değiştirme ve yenileştirmeye yönelik idari ve siyasi uygulamalar şeklinde gerçekleştirilmiştir. İdari, siyasi, hukuki; dini, ahlaki ve ekonomik alanlarda değiştirme ve yenileştirmeye yönelik olarak fıkh1 ve ictihad1 sünnet anlayı-şını benimseyenlerin yııkarıda da ifade edildiği üzere,genelde peygambere en yakın yöneticilerden ve zamanın ilmi ehlinden oluşması dikkat çekicidir. Şüphesiz bu anlayışı benimseyen sahabenin anılan niteliklere sahip kişilerle sınırlı olduğunu söyleyemeyiz. İdari görevlerde bulunan bu sahabenin, toplumun ihtiyaçlarını karşılamak ve ortaya çıkan problemleri çözümlernek zarureti onları fıkhi ve ictihad1 sünnet anlayışına sevk etmiştir, denilebilirse de onların bu düşünce ve uygulamalarında peygamberin yönetici niteliğini iyi anlama ve kendilerininde yönetici olmaları etkili olmuştur. O'nun sünnetini illet,maksat ve maslahatlar doğrultusunda değerlendirmişlerdir. Bu anlayışa, sadece rivayetleri esas alan ve bu anlayışa sahip olan sahabelerde tepki gösterenler, hatta tavır alanlar olmuştur. Onlar düşünce ve uygulamalarını lafzi ve şekli sünnet anlayışlarına göre temellendirilmişler, bu hususta fetva vermekten ve ictihada gitmekten uzak durmuşlardır. Rivayeti ve dirayeti esas alan sünnet anlayış ve uygulamaları daha sonraki ilim anlayışımızı, bilhassa hadis, fıkıh ve fıkıh usulü ilimlerine kaynaklık etmiştir. Hatta itikadi ve arneli mezhep imamlarının görüşlerini şekillendirmiştir .Bu düşünce ve uygulamalar mezhep imamlannın görüşleri şeklinde gününüz ilim anlayışına, dini anlayış ve yaşayışa da büyük ölçüde aynen yansımıştır. Hatta ilmi düşüncelerin Ayet ve Hadislerle temellendirilme ihtiyacı ve zorunluluğu Ayetlerin te'vili Hadis uydurma gibi olumsuzluklada birlikte ilirnde sınıdandırmaya da neden o lmuştur. Fıkhi ve ictihadi sünnet anlayışının günümüze taşman olumsuz yansımaları ise, Hadislerin dini, ilmi, siyasi, idari düşüncelerimizi destekler şekilde 119 yorumlanması daha da olumsuzu düşüncemize uygun düşen veya yorumlanamayan hadislerin zayıf veya uydurma şeklinde değerlendirilmesidir. Dün olduğu gibi fıkh1 ve ictihad1 sünnet anlayışı, ilmi-idari endişe ve menfaatlerle günümüzde de suistimaliere neden olabilmektedir. Bu suistimaller, bu anlayışa ikaz ve itirazların oluşmasına, tepki olarak da şekli ve lafz1 sünnete yönelişlerin artmasına ve yaygınlaşmasına ortam hazırlamaktadır, diyebiliriz. Geçmişte ve günümüzde Müslümanların İslam anlayışını genelde Kur'an ve sünnet belirlemiştir. İslam, Kur' an ve sünnetin doğru anlaşılınasına göre şekillenmiştir .Sahabeden günümüze Kur'an ve sünnet ortak referans ··olmakla birlikte, yııkanda da açıklandığı üzere, ortaya farklı dini anlayış ve yaşayışlar çıkabilmiştir. Farldılıklar islama düşünce zenginliği kazandırmış, sadece İslam dünyasına değil, Avrupa' da da fikri gelişmelere ortam ve imkan hazırlamış ise de; zaman zaman ifrat-te:frit noktasına ulaşarak, Hz. Peygamberin ve O'nun tebliğ ettiği dinin farklı anlaşılması ve yaşanmasına, O'nun sosyal, siyasi, ilmi ve iktisadi alanlara farklı ve eksik yaklaşılmasına neden olmuştur. Farklı anlayışlar, dini birlik ve bütünlüğü sarstığı gibi, idari, siyasi, hukukl, sosyal, kültürel ve ekonomik pek çok probleme de kaynaklık etmiş, hatta ortam ve imkan hazırlamıştır. 1 Daha da düşündürücü olanı yııkarıda, ifadelendirmeye olum\u ve olumsuz gelişmelere kaynaklık eden Hz. Peygamberin söz ve davranışlarının nasıl anlaşılması ve uygulanması gerektiği konusunun hala tartışılan değerler arasında yer alması ve süreklilik kazanmasıdır. çalıştığımız çağında sahabe döneminden başlayan bu farklı sünnet nedenleri, bu anlayışın günümüz din ve ilim anlayışına özellikle sosyo-kültürel ve ekonomik hayata yansımaları, ilmi platformlarda tartışılarak, Hz. Peygamberin günümüzde nasıl anlaşılması gerektiği hususunda fikir birliği oluşturularak kamuoyunun aydınlatılması gerekir. Bilgi anlayışlannın Hz. Peygamber Nasıl Anlaşılınalı ve Anlatılmalı? Dini doğru anlayabilmek ve yaşayabilmek, ilim ve teknolojide çağdaş uygarlığı yakalayabilmek için Hz. Peygamberi 120 doğru anlamak ve anlatmak zorundayız. Sadece sevgiye dayalı duygusal yaklaşımla Peygamberin insani zevk ve tercihlerini şekilsel olarak taklit etmekten ibaret olan Peygamber anlayışı veya O'nun mucizelerini duygusal bir şekilde aktararak Hz. Peygamberi aniatma . düşüncesi ne kadar eksikse, yetersizse, sadece akla dayalı düşünsel yaklaşımla Peygamberi kendi ilmi, idari, siyasi, dini ve ideolojik düşünce ve tercihlerine temel oluşturmak şeklindeki Peygamber anlayışı da o kadar eksik ve yanlıştır. Hele hele mevcudiyetlerini birbirlerine tavır alış, birbirlerini inkar şeklinde devam ettirme duygu ve düşünceleri, din ve Peygamber adına daha tehlikeli bir anlayıştır. Günümüzde Kur' ani bir Peygamber -anlayışına ihtiyaç vardır. Duygu ve düşünce boyutuyla riya ve takiyyeden uzak, insani ve Peygamberi özellikleri, ilkeleri ve uygulamalan ile örnek alınması gereken bütüncül bir sünnet anlayışı ile Peygamberi anlamak ve anlatmak, ihtiyaç ve zarureti vardır. Şayet Peygamberin sünnetini doğru anlar ve ıyı yorumlayabilirsek asırlardır birikmiş pek çok problemimizi çözer, ilmi ve dini gelişmemizin önünü açabiliriz. Hz. Peygamber insani ve Peygamberi hususiyederi ile doğru anlaşılır ve anlatılırsa öğrenci, öğretmen, hakim, savcı, komutan, siyasetçi ve yönetici olarak herkesin O'ndan alabileceği örnekler bulunabilir. Bunun ötesinde insan olarak; Yaratıcıya, kendimize, hemcinsierimize karşı görev ve sorumluluklarımızı öğrenmemiz ve yerine getirmemizde, canlı cansız bütün varlıklarla olan ilişkilerimizde, kainatı işleme ve şekillendirmemizde, çevreyi düzenlememizde, O'nun emir, tavsiye ve uygulamalanndan örnekler seçmemiz mümkün olabilir. Kısaca; mutlu insan ve huzurlu toplum olabilmek için cahili yerine Kitabi Peygamber anlayışını oluşturmamız, yaygınlaştırmamız, hakim kılmamız gerekir. Peygamber sevgisiyle, Peygambere benzeme adına,oluşturulacak Kitabi Peygamber peygamber anlayışı anlayışına karşı çıkmamalıyız. Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle düzenlenen ilmi sempozyumlann Kur'ani Peygamber anlayışının oluşması ve yaygınlaşmasına vesile olacağı düşüncesiyle, hepinizi saygıyla selamlanm. 121 Kaynaklar 1) ERUL Bünyamin, Sahabenin Sünnet Vakfı Yay .Ankara 1999 Anlayışı, Türkiye Diyanet Türk Aydını ve Yakın Tarih Perspektifi Türkiye'de İslam Gerçeği" Kutlu Doğum Haftası, Türkiye Diyan et Vakfı, Ankara 1990 s, 77 -84 2) OCAK, A. Yaşar, "Çağdaş İçinde 3) KIRBAŞOGLU, M. Hayri, İslam Düşüncesinde Sünnet, Fecr Yay. Ankara 1993 4) GÖRMEZ, Mehmet, Sünnet Ve Hadisin Anlaşılması Ve Yorumlanmasında Metodoloji Sorunu, Türkiye Diyanet Vakfı,Yay. Ankara 1997 5) KILIÇ, Recep, "Hz. Peygamberin Hayatından Davranış Modelleri" Hz. Peygamberi Anlamak, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1999, s.31-80 122