(istiğase) yardım istenilmez, ondan başkası için kurban kesilmez ve onun şeriatinden başka kanunlara muhakeme olunmaz. Allah’ın dışında başkasından (istiğase) yardım isteyen kafirdir. O’nun dışında başka birine kurban kesen kafirdir. O’nun şeriatinin dışında başka kanunlarla hükmeden kafirdir. Bu ve bunun benzeri… Son Olarak: Bilmelisin ki; Allah Resulü’nün savaştığı müşrikler, Salihlere dua ediyorlardı. Allah’u Teala’nın yaratan, rızık veren ve düzen koyan olduğunu tasdik etmelerine rağmen küfre girdiler. Bunu anladıysan Kelime-i Tevhid’in manasını da anlamış ve bir nebi, veli veya melekten (istiğase) yardım dileyen bir Müslüman’ın İslam’dan çıktığını da öğrenmişsindir. Müşriklerden biri dese ki; biz bunu biliyoruz. Fakat bu salihler Allah’a yakın olan kimselerdir. Bizler onlara dua ediyor, onlar için kurban kesiyor, onların yanına giriyor ve onlardan (istiğase) yardım istiyoruz. Bu davranışımızla onların rızasını ve şefaatlerini diliyoruz. Yoksa bizde anlıyor ve iman ediyoruz ki; Allah tek başına ibadete müstahak olan, düzeni koyan ve yaratandır. Sende ona de ki; Senin bu konuşman Ebu Cehil ve emsallerinin tutunduğu yoldur. Onlarda putlara ve velilere dua edip sizin istediklerinizi istiyorlardı. Allah’ın buyurduğu gibi: “O’nu bırakıp da başka dostlar edinenler, “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz” diyorlar.” [Zümer, 3] Ve yine buyurduğu gibi: “Allah’ı bırakıp, kendilerine ne zarar, ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve “İşte bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir, diyorlar.” [Yunus, 18] Öyle ki; sizin zannettiğiniz gibi onlar da, Allah’u Teala’nın, mahlukatın iyilerine (özellerine) kendi katında bir mertebe verdiğini ve insanların bunlara yönelip yardım dilemelerine ve bunları Allah’la aralarında bir vasıta olarak koymalarına razı olacağını zannettiler. Ancak bu Kelime-i Tevhid’i (La İlahe İllallah) bozan şeylerden biridir. Çünkü Kelime-i Tevhid’in gereksinimlerinden biri, araya girecek araçları yok etmektir. {”Ed Dureru’s Seniyye Fi’l Ecvibeti’n Necdiyye” kitabından alıntıdır.} {3} ﻣﮑﺘﺒﺔ اﻟﻬﻤﺔ ّ İSLAM DEVLETİ HİMMET OFİSİ KELiME-i TEVHiDiN MANASINI BiLiYOR MUSUN? | Şeyh Muhammed Bin AbdulVehhab’ın Sözlerinden | Hamd Allah’a, salat ve selam Resulüne, ehline, ashabına ve ona dostluk edenlerin üzerine olsun. Bundan Sonra; Bunlar, Allah’u Teala’nın kulları üzerindeki hakkı olan Kelime-i Tevhid’in (La İlahe İllallah) manasının açıklaması hakkındaki bazı sözlerdir. La İlahe İllallah, kendisine tutunanın selamete erdiği ve sarılanın da korunduğu paha biçilmez, mübarek ve üstün bir kelimedir. La İlahe İllallah, Hanif İbrahim milletinin takva kelimesi ve kopması mümkün olmayan bir kulpudur. La İlahe İllallah, uğrunda kitapların indirildiği, resullerin gönderildiği, bütün mahlukatın yaratıldığı, göklerin ve yeryüzünün ayakta tutulduğu yüce bir kelimedir. Allah’u Teala şöyle buyuruyor: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” [Zariyat, 56] ve yine şöyle buyuruyor: “Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere, “Şüphesiz, benden başka hak ilah yoktur. Öyleyse bana ibadet edin” diye vahyetmişizdir.” [Enbiya, 25] Ancak Kelime-i Tevhid‘in (La İlahe İllallah) bir lafzı ve manası vardır. Söz kabuktur, mana ise çekirdektir. Söz kabuktur, mana ise incidir. Çekirdek olmadan kabuk, inci olmadan kabuk ne işe yarar ki? Kelime-i Tevhid, manasıyla beraber cesetteki ruh gibidir. Ruh olmadan nasıl ki, cesetten bir fayda elde edilemiyorsa, aynı şekilde mana olmadan da ‘Kelime-i Tevhid’den (La İlahe İllallah) bir fayda elde edilmez. Bil ki; Allah sana rahmet etsin, bu kelimeden maksat, dil ile söyleyip de manasından bihaber olmak değildir. Münafıklar bu kelimeyi söyledikleri halde cehennemin en alt tabakasında kafirlerin bile altındadırlar. Ancak bu kelimeden kasıt (La İlahe İllallah) dil ile söylemekle beraber kalp ile bilmek, bu kelimeyi ve ehlini sevmek ve ona karşı çıkanlara ise kin besleyip düşmanlık göstermektir. Bu Yüce Kelimenin Manası Nedir? Eğer denilse ki; Kelime-i Tevhid’in (La İlahe İllallah) manası, Allah’tan başka yaratıcı yoktur (demektir). Bu bilinen bir şeydir. Mahlukatı Allah’tan başka kimse yaratamaz ve bu konuda Allah’a kimse ortak değildir. Eğer denilse ki; Kelime-i Tevhid’in manası, {1 } Allah’tan başka kimse rızık veremez. Bu da aynı şekilde bilinen bir konudur. Bu konu hakkında iyice düşün ve –Allah seni muvaffak kılsın– yaratanın ve rızık verenin manasını sorduğun gibi ilahın manasını da sor. Kelime-i Tevhid’in (La İlahe İllallah) Manası: Allah’tan başka kendisine ibadet edilen hak bir mabud yoktur. Bu kelime nefiy ve ispat (reddetme ve kabul etme) içermektedir. Buna Salihler ve evliyaların yanı sıra Allah Resulü de dahil olmak üzere Allah’tan başka her bir mahlukattan ilahlığı nefyedip (reddedip) bütünüyle ortağı olmayan Allah’ın olduğunu ispat etmektir. Bunda Allah’tan başka hiç kimsenin bir hakkı yoktur, ne yakınlaştırılmış bir meleğin ne de gönderilmiş bir nebinin. El İlahiye: İlah kelimesinden türemiştir. İlah ise; ibadet edilendir. İlim ehlinin icmasıyla bu kelimenin tefsiri budur. Her kim, Allah’tan başka bir şeye ibadet ederse onu kendisine ilah edinmiş olur. Eğer bunu tamamıyla kesin bir şekilde öğrenmek istiyorsan? Şu iki şeyi bilmen gerekir: Birincisi: Bilmelisin ki; Allah Resulü’nün savaştığı, öldürdüğü, mallarını ganimet aldığı ve kadınlarını helal kıldığı kafirler, rububiyet tevhidini yani Allah’tan başka işleri düzene koyan, rızık veren, öldüren ve yaşatanın olmadığını kabul ediyorlardı. Delili ise Allah’ın şu sözüdür: “De ki: “Sizi gökten ve yerden kim rızıklandırıyor? Ya da işitme ve görme yetisi üzerinde kim mutlak hâkimdir? Ölüden diriyi, diriden ölüyü kim çıkarıyor? İşleri kim yürütüyor?” “Allah” diyecekler.” [Yunus, 31] Bu büyük ve önemli bir konudur. Bilmelisin ki, kafirler bunların hepsine şahitlik eder ve kabul ederlerdi. Aynı zamanda sadaka verir, hac ve umre yapar, ibadet eder ve Allah’tan korktukları için bazı haramları terk ederlerdi. Ancak buna rağmen bu, onları İslam’a sokmadığı gibi kanlarını ve mallarını da haram kılmadı. Ancak onların kanlarını ve mallarını helal kılan ve onları küfre sokan ikinci konu ise: Onlar, Allah’ın ilahlıkta bir olduğuna şahidlik etmiyorlardı. O ki, ortağı olmayan tek olan Allah’tan başkasına dua edilmez, O’nun dışında başkasından {2}