ZAHİD EL-KEVSERİ VE BAĞLILARI HAKKINDA www.tavhid.org 1 ّ ْ َّ الر ْح َمن َّ الل ِه ِالر ِح ِيم ِبس ِم ِ M. 1952 tarihinde ölen Zahid el Kevseri aslında Düzceli bir Çerkez'dir ve Osmanlı medreselerinde tahsil görüp faaliyet gösterdikten sonra Cumhuriyet'in kuruluşuyla beraber M. Kemal'e muhalefet ederek Mısır'a gitmiş ve faaliyetlerini orada sürdürmüştür. Kendisini Hanefi-Maturidi ekolunun takipçisi gibi gösteren bu şahıs aslında bu maske altında bizzat rasullerin ortak daveti olan tevhide ve de Allah Rasulunun ashabı başta olmak üzere selef-i salihine düşmandır kısacası bu şahsın asıl düşmanlığı bizzat yüce İslam dininedir. Bu şahıs ve benzerlerinin gayesi islam öncesi atalarının putperest inancını İslam adı altında devam ettirmektir (Allahu a'lem) Zira bu kişi Cehm bin Safvan, Cad bin Dirhem, Muhyiddin İbnul Arabi gibi nerede bir zındık, mülhid varsa yüceltmiş; Enes bin Malik (ra) İbn Huzeyme, Darimi, İbn Ebi Şeybe, Abdullah bin Ahmed gibi imamları ve de onların takipçisi İbn Teymiye, Muhammed bin Abdulvehhab gibi alimleri de tahkir etmiştir. Aslında mezhebinin lazımı bütün selef imamlarını; Buhari, Muslim, İmam Ahmed, İmam Malik, İmam Şafii hatta Ebu Hanife'yi tekfir ve tadlil etmesini gerektirdiği halde tepki çekmemek için olsa gerek bu imamlara -bildiğimiz kadarıyla- açıktan dil uzatmamış ancak bu imamlardan nakledilen selef akidesini tecsim ve teşbih içerdiği gerekçesiyle yerden yere vurmuştur. Halbuki şu tenkid ettiği alimlerle selef alimlerinin akidesi aynıdır. Selef imamlarından nakledilen akide metinlerini inceleyenler bunu rahatlıkla müşahede ederler. http://tavhid.org/tr/forum/index.php?board=61.0 Zaten selef imamlarından öte onun teşbih ve tecsim adını verdiği fakat aslında tenzihin ve tevhidin bizzat kendisi olan sıfatlarla alakalı hususlar bizzat Kuran ve Sünnetin açık nasslarında ifade edilmiştir. İşte bu bahsettiğimiz Kevseri isimli şahıs neşrettiği birtakım kitaplarla ilmi muhitlerde kısmi de olsa bir etki yapmış ve günümüzdeki selef düşmanı akımların beslendiği kaynaklardan birisi haline gelmiştir. Türkiye'de de son yıllarda Ebubekir Sifil isimli yazar Kevseri ekolunu canlandırmaya çalışmaktadır. Bu doğrultuda Kevseri'nin Makalat isimli kitabını tercüme etmiş ve değişik platformlarda da tevhid ve sünnet aleyhindeki görüşlerini yaymaya çalışmaktadır. Yalnız Kevseri'nin muasır temsilcileri hocalarının aksine laik rejimle gayet uyum içerisinde hareket etmekte ve Kevseri ekolunu sadece selef itikadına muhalefet yönünden gündeme getirmektedirler! Öyle görülüyor ki bu, son yıllarda iyice ön plana çıkan şeytan ve hizbinin İslama karşı yürüttüğü küresel çaptaki savaş çerçevesinde tevhid akidesi etrafında şüphe uyandırma faaliyetidir. Ancak "muhakkak ki şeytanın hilesi zayıftır" (Nisa: 76) Bizler tevhidin yakın tarihteki en büyük muhaliflerinden birisi olan Kevseri ve Türkiye'deki takipçilerinin ortaya attığı şüpheleri Allahın izniyle zaman ve fırsat buldukça aydınlatmaya gayret edeceğiz. Tevfik Allahtandır. 2