Hamza bin Ladin`den Suriye çağrısı: Acilen harekete

advertisement
Hamza bin Ladin'den Suriye çağrısı:
Acilen harekete geçin
Usame bin Ladin'in oğlu Hamza bin Ladin, tüm Müslümanları Suriye'de devam eden
savaşa 'acilen, ciddi ve organize bir biçimde' destek olmaya çağırdı.
15.09.2017 / 15:00
El Kaide'nin eski lideri Usame bin Ladin'in oğlu Hamza bin Ladin dünyadaki tüm
Müslümanları Suriye'de devam eden savaşa destek olmaya, 'çok geç olmadan ciddi ve
organize biçimde' harekete geçmeye çağırdı. Çözüm adına ortaya konulan projelerin
birer 'aldatmacadan ibaret olduğunu' ifade eden Ladin, ayrıca mülteci kamplarındaki
Müslümanların da unutulmamasını istedi.
El Kaide'nin medya kolu Sahab Medya tarafından yayınlanan yeni ses kaydında Hamza
bin Ladin, Suriye'deki muhaliflere savaşı devam ettirmeleri çağrısı yaparak 'yarı
çözümlere' razı olmamalarını söyledi.
Esed rejimi ve müttefiklerine karşı yedi yıldır yürütülen mücadeleyi öven Ladin,
muhaliflere hitap ederek "Gösterdiğiniz sabır, kararlılık ve cihadınızla dünyayı hayrete
düşürdünüz, bütün bunlarla Müslüman ümmetin yakın tarihinde altın sayfalar
yazmaktasınız." dedi. Konuyla ilgili olarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Cihad ve ribat diyarı Şam’da bulunan sevgili kardeşlerimiz; bizler sizinleyiz. Sizi
destekliyoruz. Tağutu yıkmak, işgalcileri kovmak ve Allah’ın yanına başka hiçbir
otorite koymadan onun şeriatını hakim kılmak gayeleriyle üzerinde sebat ettiğiniz
mübarek cihadı destekliyoruz"
'Yarı çözümleri kabul etmeyin'
Esed'in iktidarda kaldığı 'yarım yamalak çözüm önerilerini' kabul etmemelerini isteyen
Hamza bin Ladin, "Onu [Beşar Esed] koltuğunda oturtan, çöküşün eşiğinden alıp
kurtaran ve Rafizi işgalcileri önünüze çıkaran aynı düşmandır" dedi. Ladin, Suriye
halkının İslami bir yönetim talep ettiği için hedef alındıklarını ifade etti:
"Uluslararası Sistem, hem doğunun hem de batının devletleri sizinle hakiki bir İslami
yönetim istediğiniz için savaşıyorlar. Sizleri kandırmak için aralarında rol taksimleri
yaptılar. Onlara itaat etmeyiniz zira onlar yalancıdır. Onlara itaat etmeyiniz zira onlar
mücrimdir. Onlara itaat etmeyiniz zira onlar verdikleri her sözü ve ettikleri her yemini
mutlaka bozan uslanmaz kafirlerdir."
Hamza bin Ladin'in 2001 yılında Afganistan'da çekilen görüntüleri dışında fotoğrafı bulunmuyor.
'Batı'nın terörist damgası şeref madalyamızdır'
Suriyeli muhalifleri 'cihada' devam etmeye çağıran Hamza bin Ladin, Batı tarafından
'terörist' olarak tanımlanmaktan çekinilmemesi aksine bundan gurur duyulması
gerektiğini belirtti. "Mücahid kardeşlerim; dinimizle gurur duymalı ve şerefi cihadda aramalıyız. Rusya ve
Amerika’nın bize düşman olmasından gurur duymalıyız zira onlar bu devrin
Firavunlarıdır. Onlara karşı duran herkesin kendinle gurur duymaya hakkı vardır; onları
razı etmeye uğraşan kimseler de kendilerinden utanmalıdır. O halde gelin Batı’nın
öfkesinden ve bize olan nefretinden gurur duyalım. Gelin Batı’nın bize “terörist” diye
hitab etmesinden gurur duyalım zira bu bir karalama değil bir şeref madalyasıdır."
Birlik ve sabır çağrısı yapılan konuşmada Suriye için dünyadaki tüm Müslümanlar 'çok
geç olmadan organize ve ciddi şekilde' harekete geçmeye davet ediliyor. Güvenlik uzmanları, Hamza bin Ladin'in örgütün gelecekteki liderliği için hazırlandığını
savunuyor. El Kaide'nin eski lideri Usame bin Ladin'in oğlu Hamza bin Ladin tarafından
yayınlanan ses kaydının tam metni şu şekilde:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla,
Bütün hamdler alemlerin Rabbi olan Allah’ındır. Muttakilerin yardımcısı olan Allah’tan
başka ibadet edilecek ilah olmadığına, Muhammed’in onun kulu ve elçisi olduğuna
şehadet ederim. Selam onun, ehlinin ve sahabesinin üzerine olsun.
Ey sevgili ümmetim,
Ey bize sevgili olan Şam diyarının şerefli insanları,
Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu!
Ey tağutlara karşı ayaklanan ve en yüksek seslerle bu ayaklanışın sadece Allah
yolunda olduğunu ilan edenler, Sevdiğiniz ne varsa onları verdiniz, Allah yolunda ve
Müslümanların yeryüzündeki şan ve şerefini geri getirmek adına her şeyi feda ettiniz.
Kalplerinizi, en değerli ruhlarınızı, gözünüzün nurları olan evlatlarınızı, kocalarınızı
ortaya koydunuz. Sizin halinizi şu kelimeler belki açıklar;
Yolumdan geçerken bana zorluklar vardır,
Kalbim idrak etti ve sabretti,
Hüzün zamanı da gelip geçecek,
Aynı saadet zamanının gelip geçtiği gibi,
Şu kısacık ömrü hayatta,
Ahvalin sebat ettiği görülmüş değildir,
Gösterdiğiniz sabırla, kararlılıkla ve Cihadınızla dünyayı hayrete düşürdünüz, bütün
bunlarla Müslüman ümmetin yakın tarihinde altın sayfalar yazmaktasınız. Sabrınız
imrenilecek taklit edilmesi gereken bir hal aldı, azminiz izlenecek bir örnek oluşturdu,
ve cesaret sizden öğrenilir oldu. Allah sizleri İslam ve Müslümanlar adına sizleri
mükafatlandırsın.
Cihad ve ribat diyarı Şam’da bulunan sevgili kardeşlerimiz; Bizler sizinleyiz. Sizi
destekliyoruz. Tağutu yıkmak, işgalcileri kovmak ve Allah’ın yanına başka hiçbir
otorite koymadan onun şeriatını hakim kılmak gayeleriyle üzerinde sebat ettiğiniz
mübarek cihadı destekliyoruz.
Bizler sizinleyiz…Sizin neşeniz bize tatlı gelir, mutluluğunuz kalplerimizi zevk ile
doldurur ve başarılarınız ve zaferleriniz yüzlerimize canlılık ve gülücükler getirir.
Bizler sizinleyiz…Sabrettiğiniz zorluklar bizi üzer, sizin ızdırabınız yüreklerimizi kanatır
ve resimleriniz gözlerimizi yaşla doldurur. Her zaman Allah’tan size kolaylık
getirmesini, zafer nasib etmesini, sizi kendi katından bir yardımla desteklemesini
dileriz.
O halde sabrediniz; ki Allah size zafer nasib etsin. Azmediniz; ki Allah ayaklarınızı sabit
kılsın. “Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar.
Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz.(139) Allah, bilendir,
hüküm ve hikmet sahibidir.”(Nisa, 104) Sizler Kur’an ve Sünnete sımsıkı sarılı
olduğunuz sürece, sizlere verebileceğim tek tavsiye sabırda sebat ediniz zira size vaad
edilen Allah’ın izniyle cennetlerdir.
Yıpranmayınız ve hüzünlü olmayınız. Yarım yamalak hazırlanmış çözüm önerilerini
kabul etmeyiniz, varacağınız yere varmadan sakın ola yolda durmayınız yoksa bu
yolda feda edilenler zayi olur ve mübarek devriminiz vakitsiz sona erer. Amellerinizi
ahireti düşünerek icra ediniz, o zaman karşılaştığınız zorluklar sizler için gözünüzde
küçülür.
Çektiğiniz acılar dayanılmaz bir hale geldiğinde sabrın yolundan ayrılmayınız
Zira bugün sabrınız acıdır ancak yarın tatlı olacaktır
Niceleri zamanı sabırla mağlub edip, kendilerine çok sevimli olan gayelerine
ulaşmıştır
Şam diyarındaki Mücahid kardeşlerim!
Ey dinlerini müdafaa edenler, halkının koruyucuları, kardeşlerini ve sevdiklerini
kaybedenler…
Ey zindandaki kardeşlerini ve bacılarını kurtaranlar…
Ey halkının acılarını hafifletenler…
Ey kuşatmaları yarıp geçenler…
Sizlere verecek birkaç tavsiyem var, kabul eyleyiniz.
Sizler için olan korkumdan ve muhabbetimden dolayı korkmaktayım, o yüzden beni iyi
dinleyiniz.
Tavsiyelerime gelirsek; Allah’ın, “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve kendi aranızda
bölünmeyin” emrine itaat edin. Alimlerin ve sizin için her zaman en iyisini isteyen
emirlerinizin rehberliğinden sapmayın.
Benim sevgili Mücahid kardeşlerim; mülteci kamplarındaki mazlum erkek, kadın ve
çocukları ihmal etmeyiniz. O kamplara bir kere gözlerinizin şahit olması sizin
sorumluluk duygunuzu arttırması gerekir. Mülteci kampları feryad etmekte; amansız
açlık, deriyi delip geçen soğuk, hayatın en zoru burada…
Yine de size şunları hatırlatıyor aynı mülteci kampı; cefama sabredilmekte, yeter ki
tağutlar koltuklarından sökülüp atılsın. Başa gelen musibetler önemini yitirmekte,
yeter ki Allah’ın şeriatı devamlı hakim olsun. Izdırabım hafiflemekte, zira belki bir umut
şu içimdeki insanlara şerefli ve saygılı bir hayat kurarsınız.
O halde, kampın arzularını boşa çıkartmayın ey şerefli kardeşlerim.
Sevgi ve muhabbetten gelen bir dikkat çağrısına gelirsek, o da şudur; Vermiş
olduğunuz savaşın önemi çok fazladır ve sonuçları dağlar kadar olacaktır. Düşmanınız
kurnazlıkta ustadır ve sizin hamlelerinizi boşa çıkarmak, saflarınızı bölmek, gücünüzü
dağıtmak, aranıza nifak tohumları ekmek ve sizi kökten kaldırıp atmak için gece
gündüz uğraşmaktadır. Düşman her birinizle ayrı ayrı savaşmaktadır. Bu durum sizin
her zamankinden daha uyanık ve daha temkinli olarak hep beraber Allah’ın ipine,
Kitabına ve peygamberinin sünnetine sımsıkı sarılmanızı gerektirmektedir. Düşman
tarafından başlatılan “girişimlere” takılmamanız gerekir zira bunlar size karşı kurulmuş
komplolardan başka bir şey değildir.
Katil işgalciyi üzerinde kadınlarınızın ve çocuklarınızın kanları olduğu halde, sizi
acımasızca öldürürken hepimiz gördük. Ertesi gün de şefkatli bir doktor kılığında size
yanaşıp kendini, yaralı bir kurbanı kurtarmak isteyen birisi veya barışın samimi bir
destekçisi olarak tanıttığına da şahit olduk! Hangi barıştan söz ediyoruz...zira bunlar
evleri içindekilerle beraber yok eden, bütün şehirleri içinde yaşayan insanlarla birlikte
dümdüz eden aynı düşmandır! Hangi barıştan söz ediyoruz…zira düşman zalim
Beşşar’ı hala koltuğunda oturtan, onu çöküşün eşiğinden alıp kurtaran ve Rafızi
işgalcilerin saflarını sizin güçleriniz Şam’ı fethetmesin diye önünüze koyan aynı
düşmandır.
Uluslararası Sistem, hem doğunun hem de batının devletleri sizinle hakiki bir İslami
yönetim istediğiniz için savaşıyorlar. Sizleri kandırmak için aralarında rol taksimleri
yaptılar. Onlara itaat etmeyiniz zira onlar yalancıdır. Onlara itaat etmeyiniz zira onlar
mücrimdir. Onlara itaat etmeyiniz zira onlar verdikleri her sözü ve ettikleri her yemini
mutlaka bozan uslanmaz kafirlerdir. Şu asil ayetlere kulak veriniz; “Ey iman edenler,
eğer küfre sapanlara itaat ederseniz, sizi topuklarınız üzerinde gerisin-geri çevirirler,
böylece büyük hüsrâna uğrayanlara dönersiniz.
Hayır, sizin mevlânız Allah'tır. O, yardım edenlerin en hayırlısıdır.
Kendisi hakkında hiç bir ispatlı delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koştuklarından dolayı
küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin
konaklama yeri ne kötüdür. And olsun, Allah size verdiği sözünde sadık kaldı; siz O'nun
izniyle onları kırıp-geçiriyordunuz. Öyle ki sevdiğiniz (zaferi) size gösterdikten sonra,
siz yılgınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve emir hakkında çekiştiniz. Sizden kiminiz
dünyayı istiyor, kiminiz de ahireti istiyordu. Sonra (Allah) denemek için sizi ondan
çevirdi. Ama (yine de) sizi bağışladı. Allah mü'minlere karşı fazl (ve ihsan) sahibi
olandır.” (Al-i İmran, 149-152)
Şu asil ayetler açıkça gösteriyor ki, hareket etme, girişimde bulunma fırsatı sizin
elinizdedir. Bu fırsatı gerçeğe dönüştürmenin yolu da, küffara ve müttefiklerine sırtınızı
dönmenizden, onlara karşı dikkatli olmanızdan; sadece ve sadece bir ve tek olan
Allah’ı kendinize veli ve yardımcı edinmenizden, saflarınızı münakaşadan fikir
ayrılıklarından ve Allah’a itaatsizlikten uzak tutmanızdan geçer. Eğer böyle olursanız,
Allah düşmanlarınızın kalplerine korku salacak ve vaad ettiği zaferini nasib edecektir.
Sevgili Şam’ımızdaki Mücahid kardeşlerim; Dinimizle gurur duymalı ve şerefi cihadda
aramalıyız. Rusya ve Amerika’nın bize düşman olmasından gurur duymalıyız zira onlar
bu devrin Firavunlarıdır. Onlara karşı duran herkesin kendinle gurur duymaya hakkı
vardır; onları razı etmeye uğraşan kimseler de kendilerinden utanmalıdır. O halde
gelin Batı’nın öfkesinden ve bize olan nefretinden gurur duyalım. Gelin Batı’nın bize
“terörist” diye hitab etmesinden gurur duyalım zira bu bir karalama değil bir şeref
madalyasıdır. Gelin onları sinirlendiriyor olmamız sebebiyle kendimizden gurur
duyalım zira Allah’ın izniyle Allah bizi böyle olduğumuz için ödüllendirecektir.
Rahman olan Allah buyuruyor ki; “Medine halkına ve çevresindeki bedevilere,
peygamberden geri kalmaları, kendi nefislerini onun nefsine tercih etmeleri yakışmaz.
Bu, gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, 'dayanılmaz bir açlık'
(çekmeleri) , kâfirleri 'kin ve öfkeyle ayaklandıracak' bir yere ayak basmaları ve
düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir
amel yazılmış olması nedeniyledir. Şüphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez.”
(Tevbe, 120)
Benim Müslüman ümmetim, Endonezya’dan Fas’a ve arasında kalan tüm Müslüman
beldelerde yaşayan kardeşlerim…
Bu çetin sınav sadece Şam’ın değildir; karşı karşıya olduğumuz durum İslam dininin
kendisinin hedef alınmasıdır. Düşman İslam’ın ne surette olursa olsun ayakta
durmasını istemiyor. Haçlılar ve Rafızi müttefikleri İslam topraklarını parça parça işgal
etmekteler. Eğer isterseniz Irak’a ve Yemen’e sorunuz, onlar size meselenin gerçeğini
anlatsınlar. Ribat ve cihad diyarı Şam’da ise düşman elinden ne geliyorsa yaparak
insanlarımızı yok etmek için uğraşıyorlar. Bir sonraki hedefleri olarak da gözleri İki
Kutsal’ın Diyarına dikilmiş durumdadır.
Şam’ın Müslümanlarını harekete geçirmek ve bu uluslararası Haçlı-Rafızi saldırılarını
durdurmak için, Müslümanlar –bütün Müslümanlar- Şam ehli ile omuz omuz durmalıdır,
elinden gelen yardımı, desteği ve teşviği onlara ulaştırmalıdır. İslam ümmetinin
vücudu –özellikle de Suriye yarası—çok fena şekilde yıprandı ve durumu kötüleşti ve
acil olarak tedaviye ihtiyaç duymaktadır. Eğer bu yarayı tedavi edebilirsek, diğer
yaraları da sarabiliriz. Ve eğer bu yarayı görmezden gelirsek, yara vücuda yayılacak
ve bizlerin tüm vücudu iyileştirmek için elinden artık hiçbir şey gelmeyecek.
Çok geç olmadan, Şam ehlini desteklemek için acil, organize ve ciddi bir şekilde
harekete geçilmesi gerekmektedir. Şam davası tüm ümmetin davası halini almalıdır.
Bizler Şam’ın tağutlara karşı zafer elde etmesini istiyoruz, biz bu diyarın asil şeriat ile
yönetilmesini istiyoruz. Bizler Şam ehlinin şeref ve haysiyet dolu bir şekilde
yaşamasını istiyoruz. Bizler Şam’ın Allah korusun kendisini bir diğer Filistin’e
dönüştürmesi yerine Şam diyarından yola çıkan Mücahid ordularının Kudüs’ü özgür
kılmasına (Allah’ın izniyle) gözlerimizle tanıklık etmek istiyoruz.
Bu umutların ve korkuların arasındaki Mücahidlerin sizden görecekleri yardıma çok
ihtiyaçları vardır, Müslüman kardeşlerim…onlara yardım ediniz ve onları destekleyiniz
ki onlar koydukları hedeflere doğru olan yolculuklarına devam edebilsinler.
Ey Müslümanlar! : Peygamber Muhammed’in ( Salat ve selam onun üzerine olsun) bize
söylediği benim ümmetim tek vücuttur hadisinin hakkını verin, Allah’ın bizleri kardeş
kıldığı üzere, kardeşliğin hakkını verin!
Sizlerin karınları tokken, kardeşleriniz ölecek mi?
Sizler güvenlik içerisindeyken, kardeşleriniz korku içinde mi yaşayacak?
Onlara vereceğiniz destek onlar için soludukları oksijen gibidir, onlarla birlikte olmak
için yollara düşmeniz yedikleri ekmek gibidir, bunlar olmadan yaşayamazlar, o halde
onları ekmeksiz ve nefessiz bırakmayınız.
Şam Cihadına olan katılımınız sizin için bir rahmet kaynağı olacaktır. Şam Cihadındaki
her şey ilahi boyutlara ulaşır.
Genç bir Müslüman, kendi nefislerine zulmedenlerden dahi olsa, Mücahid ve Muhacir
olursa, sadece Şam topraklarına ulaşmış olması sebebiyle bir kahraman olur ve belki
yolun sonunda Allah tarafından bir şehid olarak seçilir. Şam davasını desteklemek için
edilen her kelam sıradan olmaktan çıkar; hak olur, belki de hakkı söyleyen bir tweet
ahirette sahibi için bir mükafat kaynağı olur. Şam davası için harcanan her dirhem
Allah katında başka bir boyuta ulaşır…bir kimse eğer mücahid olur ise, işte bu
dünyada olmayan bir tür dirhemdir ve Hesap Gününde sahibini savunmak için ayağa
kalkacaktır.
Allah’a ve Hesap Gününe gerçekten inanan her Müslüman elinden gelen ne ise o
şekilde Şam’daki kardeşlerini desteklemelidir.
Ey İslam gençliği…şunu hayatınıza kazıyın: Ya İslam şerefle yaşayacak ya da bizler
öleceğiz.
Ya Allah, Şam’daki kardeşlerimize yardım et onlara destek ol.
Son olarak, Allah işleri üzerinde tek güç sahibidir lakin insanların çoğu bilmez.
Son duamız şudur; tüm hamd ve övülme alemlerin Rabbi olan Allah’ındır.
Kaynak: Mepa News
© 2015 Mepa News Tüm Hakları Saklıdır!
Kaynak Gösterilmeden Alıntı Yapılamaz!
Tasarım ve Yazılım: Mepanews
Download