Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni Koç Holding Katılımcıları: Funda Güngör Akpınar, Yatırımcı İlişkileri Koordinatörü Ahmet Çimenoğlu, Ekonomik Araştırmalar Koordinatörü Gökhan Dizemen, Finans Koordinatörü Funda Güngör Akpınar: İyi günler bayanlar ve baylar. Hoş geldiniz, Koç Holding’in 2013 yılı ilk yarı finansal sonuçlarını görüşmek üzere bu öğleden sonra bize katıldığınız için teşekkür ederiz. Bugünkü web-yayınımızda, ilk konuşmacımız Koç Holding Ekonomik Araştırmalar Koordinatörü Sayın Ahmet Çimenoğlu olacak. Sunumu sırasında Ahmet Bey kısaca global ekonomideki ve Türkiye ekonomisindeki temel gelişmelerden bahsedecek. Onun sunumunu takiben, ben sizleri Koç Topluluğu’nun ana sektörleri ve şirketlerindeki önemli gelişmeleri anlatacağım. Ardından Finans Koordinatörümüz Sayın Gökhan Dizemen sizleri Koç Holding’in 2013 yılı ilk yarı konsolide finansal sonuçlarıyla ilgili bilgilendirecek. Her zaman olduğu üzere, sunumun sonunda bir Soru Cevap bölümümüz olacak. Finansal sonuçlar ile ilgili sunumumuzla birlikte özet finansal tablolarımızı sizlere dün göndermiştik. Aynı zamanda, her iki dokümanı da web sitemize yükledik. Önümüzdeki haftadan sonra, web sitemizde bu konferans görüşmesinin kaydını tekrar izleme imkanı ile beraber konuşma metni ve sunumun bir kopyası da olacaktır. Her zaman olduğu üzere, sunumumuz ve Soru Cevap bölümümüz geleceğe yönelik ibareler içerebilir. Tahminlerimiz şu an için öngördüğümüz varsayımlara ve şirketlerimizin mevcut durumlarına dayanmaktadır ve bunlarda değişiklikler olabilir. Şimdi izninizle sözü Sayın Ahmet Çimenoğlu’na bırakıyorum. Ahmet Çimenoğlu: Teşekkürler Funda. Herkese iyi günler diler ve hoş geldiniz demek isterim. Türkiye, Mayıs ayının üçüncü haftasına kadar, özellikle de ekonominin başarıyla yeniden dengeye kavuşturulmasını takip eden süreçte, küresel yatırımcılar için en çekici hedef noktalarından biriydi. Tahvil ve hisse senedi piyasalarındaki sermaye girişleri, gösterge tahvil faiz oranlarında büyük bir düşüşe sebep olarak, bugüne kadar kaydedilmiş en düşük seviyeye gerilemelerine yol açtı. BIST-100 endeksi yıl sonuna kıyasla 22 Mayıs itibariyle %19 oranında artış gösterdi ve tarihindeki en yüksek seviyeye ulaştı. Fitch kredi derecelendirme kuruluşunun Kasım 2012’de Türkiye’nin kredi notunu bir basamak yükseltmesinden sonra Moody’s kredi derecelendirme kuruluşunun 16 Mayıs’da Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 1 / 15 Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir ülke seviyesine çıkarmasıyla birlikte finans piyasalarının hissiyatı bir kez daha arttı. Merkez Bankası, enflasyondaki ılımlı havadan hareketle ve yabancı sermaye girişlerindeki canlanmadan dolayı TL’de meydana gelen değer artışının önüne geçmek amacıyla, Nisan ve Mayıs aylarında politika faizi oranında toplam 100 baz puanlık bir indirime giderek ilgili oranı %4,5 seviyesine çekti. Yukarıda belirtilen hususları toparlamak gerekirse, FED Başkanı Bernanke’nin 22 Mayıs’ta yapmış olduğu, piyasalardaki likiditenin 2013’ün geri kalan kısmında daraltılabileceği yönündeki konuşmasına kadar, Türkiye finans piyasaları çok iyi bir tablo çiziyordu, tüketici güven endeksi güzel bir trend izleyerek artıyordu, özel sektör talepleri uzun zamandır beklenen canlanma belirtilerini göstermeye başlamıştı ve çok büyük ölçekli yatırımların ihaleye açıldığı ve/veya başlatıldığı yönünde haberler yayılıyordu. Ancak Bernanke’nin açıklamaları, gelişmekte olan piyasaların tümünde piyasa hissiyatında ciddi bir kötüye gidiş trendi yarattı. Her ne kadar Türkiye 2012 senesinde cari açığı düşürmeyi ve 2013 senesinde kontrol altında tutmayı başarmış olsa da, Türkiye’nin cari açığı diğer gelişmekte olan piyasalardaki cari açıklardan hâlâ çok daha yüksek bir seviyededir. Bunun yanı sıra, kurumsal sektörlerin önemli boyutta bir açık döviz pozisyonu taşıyor olması, Türkiye için zayıf bir noktayı teşkil etmektedir. Dolayısıyla, Türkiye, FED’in politika değişikliğinden kaynaklanan olası sermaye çıkışlarına karşı en savunmasız ülkelerden biridir. Küresel finans piyasalarında baş gösteren ve etkisi giderek artan ve genişleyen sorunların yanı sıra, Türkiye ekonomisi, Mayıs ayının sonunda patlak veren Gezi Parkı protestolarıyla başka bir darbe daha yedi. Bu protestolar Temmuz ortası itibariyle hemen hemen tamamen sona ermiş olsa da, ekonomik sorunlara ek olarak siyasi ortama hâkim olan belirsizlik havası, TL varlıklarının risk priminin yükselmesine neden oldu. Bu yüzden, bu döneme kadar ekonomik açıdan “tatlı nokta” olarak anılmakta olan Türkiye, birçok insanı gafil avlayan ve sadece birkaç gün içerisinde doruğa ulaşan gelişmeler sonucunda “kusursuz fırtına” olarak değerlendirilmeye başladı. Nihayetinde, 3. slayttan takip edebileceğiniz gibi, gösterge tahvil faiz oranları Mayıs ortasından itibaren 500 baz puandan daha yüksek bir artış gösterdi ve 22 Ağustos itibariyle %9,8’e ulaştı. Mayıs ayında negatif bölgede bulunan reel faiz oranları da yaklaşık %3 oranında keskin bir artış ortaya koydu. Borsa İstanbul gösterge endeksi, Mayıs ayında yaptığı pike göre %25’ten daha yüksek bir oranda düşüş sergiledi. Türk Lirası, hem yabancı portföy yatırımcılarının hem de yerel şirketlerin artan döviz talebine cevaben, kur sepetine karşı yaklaşık %10 oranında değer kaybetti. Merkez Bankası; döviz satmak, TL likiditesini daraltmak, faiz oranları koridorunun üst bandını yukarı taşımak ve makro ölçekte bir dizi ihtiyatlılık tedbiri almak suretiyle döviz piyasalarını sakinleştirmeye çalışmıştır. Ancak yatırımcılar, Merkez Bankası politika faiz oranını arttırmaktan imtina Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 2 / 15 Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni etmeye devam ettiği için, Banka’nın TL’deki değer kaybıyla baş etmeye yönelik daha sert adımlar atma yönündeki kararlılığı konusunda ikna olmamış gibi gözükmektedirler. 4. slaytla birlikte, kısaca Türkiye’deki ekonomik aktiviteden bahsetmek istiyorum. Gayrisafi yurtiçi hâsıla (GSYH), kamu sektörü yatırımları ve tüketim harcamalarındaki kuvvetli büyümeyi takiben, 2013'ün ilk çeyreğinde %3 oranında büyüme gösterdi. Diğer yandan, özel sektör talepleri açısından bakıldığında, faiz oranlarındaki düşüş ve ekonominin güvenilirliğindeki artıştan hareketle ikinci çeyrekte birinci çeyreğe göre çok daha iyi bir başlangıca imza atıldı. Ancak Türkiye'nin bulunduğu ekonomik ve siyasi ortamı, Haziran ayının gelmesiyle birlikte hem küresel hem de yerel ölçekte tamamen değişti. Bu yeni ortamın yarattığı koşullar altında, iç talepte temelde iki kanal üzerinden bir miktar yavaşlama meydana gelmesi çok da uzak ihtimal sayılmaz: Birincisi, tüketici güven endeksi, hem finans piyasalarındaki dalgalanmalardan hem de Gezi Parkı protestolarının sebep olduğu siyasi gerilimdeki artıştan büyük olasılıkla kötü etkilenecektir. İkincisi, Merkez Bankası'nın bankalara ucuz faizle sağladığı TL fonlarının tutarını düşürmeye başlamasından ve bankaları özellikle daha pahalı gecelik krediler vasıtasıyla kendi kendilerini fonlamaları yönünde zorlamasından ötürü faiz oranları artmıştır ve büyük ihtimalle hem krediler hem de mevduatlar açısından artmaya devam edecektir. Bu yüzden, yurtiçi ekonomik aktivitenin hem uluslararası alanda hem de yurtiçinde yaşanan olumsuz gelişmelerden kötü yönde etkileneceğini ve 2013 için öngördüğümüz %4,5 oranındaki büyüme hedefine ulaşmamızın güçleşeceğini düşünüyoruz. Ancak yine de, Türkiye'nin yoğun bir seçim takvimine girmek üzere olduğu göz önünde tutulursa, Hükümet'in yaklaşan seçimlerden önce ekonomik verimlilikte bir çöküş yaşanmasını ve işsizliğin artmasını önlemek maksadıyla, özellikle mali politikalar üzerinden iç talebi canlandırmaya çalışacağına inanıyoruz. Tüm bu faktörler dikkate alındığında, 2013 için yıllık GSYH artışının %3 ilâ %3,5 oranında olacağını öngörüyoruz. 5. slayt ışığında, dış ticaret ve ödemeler dengesiyle ilgili trendleri kısaca özetlemek istiyorum. 2013'ün ilk yarısında Türkiye'nin ihracatı yalnızca %1,3 oranında büyüyebildi. Bunun en önemli nedeni, Türkiye'nin kilit ihracat pazarlarında zayıf bir varlık göstermeye devam etmesidir. İthalat ilk yarıda %7,2 oranında artış göstererek dış ticaret açığının genişlemesine sebep oldu. İthalatın büyümesini tetikleyen temel unsur altın ithalatındaki kuvvetli artıştır. Buna karşın, iç talepteki büyümenin zayıf kalması, nispeten hafif geçen kışın enerji talebinde düşüşe yol açması ve emtia fiyatlarındaki düşüş, ithalattaki büyümenin kontrol altında tutulmasını sağladı. On iki aylık cari işlem açığı, dış ticaret açığındaki artıştan ötürü 2013'ün ilk yarısında yaklaşık 5,9 milyar dolar genişledi. Gelgelelim, turizm gelirlerindeki kuvvetli artış sayesinde, cari işlem açığında beklentilerin aksine çok daha küçük çaplı bir genişleme meydana geldi. Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 3 / 15 Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni 2013'ün geri kalan kısmında iç talebin durağan bir seyir izleyeceği yönündeki beklentimizden hareketle, cari işlem açığının yıl sonuna kadar şu an bulunduğu noktaya kıyasla ancak ve sadece çok düşük bir oranda genişleyeceğini ve yıl sonu itibariyle GSYH'nin %7'sine tekabül eden seviyenin altında kalacağını düşünüyoruz. Makroekonomik görünüme ilişkin sözlerimi, enflasyonla ilgili gelişmelere kısaca değinerek noktalamak istiyorum. 6. slayttan takip edebileceğiniz gibi, 2012 yılını %6,16 düzeyinde kapatan tüketici fiyat enflasyonu, büyük ölçüde gıda ve ulaştırma sektöründe alışılmışın üzerinde seyreden yüksek fiyatlar ve Ocak ayında tütün ve alkolde yapılan vergi artışları nedeniyle, bu yılın Temmuz ayında %8,8'e kadar çıktı. Bunun yanı sıra, Nisan ayında yıllık bazda %1,7'ye kadar gerileyen üretici fiyat enflasyonu, bu seviyeden itibaren TL'nin zayıflığıyla beraber tarım sektörü fiyatlarındaki artışların baskısı altında yükselmeye başladı ve Temmuz ayında %6,6'ya ulaştı. Tüketici fiyat enflasyonunun hedeflenen %5 düzeyinin epey üzerinde seyretmesinden ve yanı sıra, TL'deki zayıflığın önümüzdeki birkaç ay içerisinde fiyatlara yansıyacağının öngörülmesinden ötürü, Merkez Bankası iki arada bir derede kalmış gibi gözükmektedir. Merkez Bankası'nın attığı son adımlar, bu yıl için kabul edilebilir bir büyüme oranına ulaşma hedefine öncelik verileceğinin ve %5 enflasyon hedefinin ikinci plana atılacağının sinyallerini vermektedir. Bu yorum doğruysa, Merkez Bankası muhtemelen politika faiz oranını arttırmayı elinden geldiğince geciktirerek, TL'yi devam eden değer kaybı baskısına karşı savunmasız bırakacak ve nihayetinde enflasyonun büyümesine sebep olacaktır. Bu koşullar altında, %6,5 olan yıl sonu tüketici fiyat enflasyonu tahminimizin epey iyimser olduğunu ve bu tahminimizi %7,5 civarı bir noktaya revize etmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Şimdi sözü Funda'ya bırakıyorum. Funda Güngör Akpınar: Teşekkür ederim Ahmet. Tekrardan hepinize iyi günler diyorum. Ahmet'in ortaya koyduğu gibi, 2013'ün ilk yarısı bizim için birçok açıdan oldukça çetrefilli ve zorlayıcı nitelikte olan bir işletme ortamına gebe oldu. Zor geçen bir ilk çeyreği takip eden süreçte, iç talebin Haziran ayından sonra yine durgunlaştığına, tüketici güveninin düştüğüne, ihracat pazarlarının kafa karıştırıcı bir profil çizmeye devam ettiğine ve Türk Lirası'nda önemli bir devalüasyon olduğuna tanık olduk. Koç Grubu olarak biz, nakit pozisyonumuzu kuvvetli bir düzeyde korumamız ve sıkı risk yönetim politikaları uygulamamız sayesinde bu gibi zor zamanlarda sorumluluk almaya her zaman hazırlıklı olmuşuzdur. Buna rağmen, piyasada faaliyet gösteren oyuncuların birçoğu için geçerli olduğu gibi, finans piyasaları ve işletme ortamında yaşanan problemlerin etkisini biz de hissettik. Piyasalardaki gelişmelerin konsolide mali sonuçlarımıza nasıl yansıdığından Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 4 / 15 Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni Gökhan bahsedecek, ben ise, ilk olarak sektörel gelişmelerin ve Koç Grubu'na bağlı şirketlerin faaliyet performanslarının üzerinden geçeceğim. Söze enerji sektörüyle ve Tüpraş ve Aygaz'daki gelişmelerle başlamak istiyorum. 8. slayttan takip edebilirsiniz. 2013'ün ilk yarısı, ham petrol fiyatlarındaki marjın zayıf kalmasından ve ham petrol fiyatları ile işlenmiş petrol ürünü fiyatları arasındaki farkın düşük olmasından dolayı rafineri sektörü için epey zorlu geçti. Net rafineri marjları, hem Tüpraş hem de Akdeniz ortalamasının altında kaldı. Akdeniz kompleks rafineri marjlarının daralmasının altında yatan nedenler, ürün-fiyat rasyolarının düşmesine sebep olan rafineri duruşlarının daha az olması, ham petrol fiyatlarının artması ve Güney Avrupa'daki talebin zayıflaması gibi gelişmeler iken; Tüpraş rafineri marjlarındaki düşüşü tetikleyen faktörler, artan ham petrol fiyatları, doğal gaz fiyatları ve lojistik ve depolama maliyetleri, azalan ürün hacmi ve stok kayıplarıydı. Yılın ilk yarısının bu kadar zorlu geçmiş olmasına rağmen, yılın ikinci yarısının enerji sektörü için çok daha olumlu sonuçlara gebe olmasını bekliyoruz. Zaten Temmuz ve Ağustos aylarında bu yönde epey ümit verici sinyaller de alındı. Arada geçen sürede rafineri marjlarının, kapasite kullanım oranlarının ve stok kazançlarının arttığına tanıklık ettik ve tüm bu artışların yılın ikinci yarısının güçlü bir başlangıç yapmasını sağladığını gördük. Uzun vadeli planlarımıza baktığımızda, Fuel Oil Dönüşüm Projesi'nin (Residuum Upgrading Project - RUP) %77 oranında tamamlanmış olduğunu görüyoruz. Bu projeye istinaden bir hatırlatmada bulunmam gerekirse, RUP için hedeflenen tamamlanma tarihi Kasım 2014'tür ve bu projenin Tüpraş için yıllık bazda ilaveten yaklaşık 500 milyon dolar FVAÖK (faiz, vergi ve amortisman öncesi kâr) sağlaması beklenmektedir. Bu proje, dünyada ve ülkemizde son yıllarda tüketimi azalan yüksek kükürtlü fuel oil ürünlerin (her yıl yaklaşık 4,2 milyon ton) işlenerek, çoğunlukla dizel yakıt olmak üzere, daha değerli ve çevre dostu olan Euro V standardında beyaz ürünlere (yaklaşık 3,5 milyon ton) dönüştürülmesini sağlayacaktır. Yılın ilk yarısı, amiral gemisi statüsündeki ikinci enerji şirketimiz olan Aygaz için, satış hacmindeki kuvvetli büyümenin gelirlerin bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık %10 oranında artmasını sağlaması sayesinde nispeten güçlü geçti. İşletme masrafları da düşük seviyede kalarak, net kârın beklenenden daha iyi bir düzeyde olmasını sağladı. Şimdi 9. slaytta anlatılan otomotiv sektörüne geçelim. 2013'ün ilk yarısında, otomotiv pazarı genel olarak ilk beklentilerimizden daha iyi bir portre çizdi ve PC (binek otomobili) ve LCV (hafif ticari araç)satışlarında yaklaşık %12 oranında bir artış gösterdi. Nisan ve Mayıs aylarında satışlarda çok kuvvetli bir ivme yakalanmasına rağmen, Haziran ayında bu ivmenin biraz yavaşladığı görüldü. Bu dönemde, Koç Grubu olarak, toplam motorlu araç üretiminde, toplam motorlu araç ihracatında ve yurtiçi motorlu araç satışlarında sahip olduğumuz sırasıyla %50, %48 ve %25'lik pazar payımızla otomobil pazarındaki liderlik koltuğumuzu korumaya devam ettik. Otomotiv sektörünün toplamına Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 5 / 15 Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni bakıldığında, Ford Otosan %12,7'lik pazar payıyla ikinci sırada, Tofaş ise %11,8'lik pazar payıyla dördüncü sırada yer aldı. Tofaş LCV pazarında, Ford Otosan ise MCV (orta ticari araç) pazarında başı çekti. Ford Otosan, sağlam ihracat performansının desteğiyle kuvvetli bir dönem geçirdi. Ford Otosan'ın Avrupa'da en çok ihraç edildiği pazar olan Birleşik Krallık'ta, 2013'ün ilk yarısında ticari araç talebinde %7,2 oranında artış kaydedildi. Transit Custom ve Tourneo Custom modelleri, daralan pazarlarda dahi iyi bir performans ortaya koydu ve şirketin pazar payını arttırdılar. Ford, Avrupa'da CV (ticari araç) pazar payını arttırmak için büyük bir gayret göstererek, pazar payını 2008'den sonra yakaladığı en üst seviyeye, %9,3'e çıkarmıştır. Buna bağlı olarak, Ford Otosan'ın 2013'ün ilk yarısında ihraç ettiği ürün adedi bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %14 oranında artış gösterdi. Bunun yanı sıra, %93 olarak hesaplanan Ford Otosan kapasite kullanım oranı, hem Avrupa hem de yurtiçi pazarı ortalamalarından daha iyi bir seviyede seyretmeye devam etti. Tofaş'ın ihracat pazarlarında ortaya koyduğu performans Ford Otosan'ın performansı kadar kuvvetli olmasa da, al-ya da-öde sözleşmeleri marjları desteklemeye devam ediyor. Tofaş'ın genç filosu ve yanı sıra yeni model takdimleri, pazar payının korunmasında veya ele geçirilmesinde kilit unsurlar olmayı sürdürecekler. Tofaş yönetimi, detaylarının önümüzdeki birkaç ay içerisinde duyurulması beklenen yeni B segmenti sedan otomobilimiz üzerinde çalışmaya devam ediyor. Öte yandan, hakkındaki nihai kararın bu yılın ikinci yarısında açıklanması beklenen bir C segmenti hatchback otomobille ilgili fizibilite çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Şu an için yıl sonuna yönelik herhangi bir revizyon yapmış değiliz, ancak Ford Otosan'ın ihracat performansında bir miktar yukarı yönlü risk bulunduğunu düşünüyoruz. Son olarak, traktör şirketimiz olan TürkTraktör yılın ilk yarısında büyük bir kâr marjıyla pazar liderliğini korumaya devam etti. Geçen yılın sonbahar aylarında hasadın verimsiz ve mahsul fiyatlarının düşük olmasından ötürü, bu yılın başında tarım sektöründeki nakit pozisyonu pek parlak değildi ve bu yüzden, bu dönemde talep açısından olumsuz bir başlangıç yapıldı. Ancak Mayıs'ta gelen bahar yağmurları, Temmuz'da toplanan hasadın kuvvetli olması ve bu yılki yüksek mahsul verimliliği, yılın ikinci yarısında çok daha iyi bir performans gösterilmesine önayak olacaktır. Yılın ikinci yarısında ihracat performansının da daha iyi olması beklenmektedir. 2013 yılının ilk yarısında kuvvetli baz yıl etkisinden dolayı ihracatta yaklaşık %10'luk bir daralmaya tanıklık etmiş olmamıza rağmen, TürkTraktör yönetimi, nispeten daha düşük olan bir baz yıl etkisi ve tanıtacağımız yeni meyve bahçesi traktörü sayesinde yılın ikinci yarısında bu gibi bir daralma yaşanmayacağını öngörmektedir. Sırada, 10. slaytta görebileceğiniz gibi, dayanıklı tüketim malları ve amiral gemisi şirketimiz Arçelik var. Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 6 / 15 Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni 2013'ün ilk yarısında dayanıklı tüketim mallarının satışında büyük ölçüde buzdolabı satışlarından gelen destekle %4 oranında büyüme kaydedildi. Şubat ile Mayıs ayları arasında aylık satış rakamlarında kuvvetli bir yıllık büyüme yakalanmış olmasına rağmen, Mayıs ve özellikle de Haziran ayında aylık performansın geçmiş aylara göre nispeten zayıf kaldığı görüldü. Arçelik’in iç pazar satışları, bu yılın ilk yarısında bir önceki yılın aynı dönemine göre hemen hemen durağan bir grafik çizdi, uluslararası satışlarda ise yaklaşık %3 oranında hafif bir azalma meydana geldi. Bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla satışlarda nispi yavaşlama olmasını tetikleyen ana unsurlar, Haziran ayı buzdolabı ve klima tüketiminin zayıf olması ve bu sene yapılan büyük çaplı bir spor aktivitesi bulunmamasıdır. Geçen yıldan hatırlayacağınız gibi, 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası ve Olimpiyat Oyunları’nın televizyon satışları üzerinde olumlu bir etkisi olmuş ve yüksek bir baz yıl etkisi yaratmıştı. Toplam satışlar içinde yurtiçi satışlarının payı %44,5, Batı Avrupa satışlarının payı %27,8, BDT (Bağımsız Devletler Topluluğu) ve Doğu Avrupa satışlarının payı %11,8 ve Afrika satışlarının payı %9,1'di. Arçelik yönetimi, yılın ilk yarısında iç pazarda beklenenden daha düşük bir performans ortaya koyulmasından ötürü, tam yıl büyüme hedefini yılın başında duyurulan %5’e kıyasla biraz kırparak %3 ilâ %4 seviyesine çekti. İhracat hacmi hedefimizi de %5’in üzerine revize ederek, yıl sonu toplam büyüme beklentisini %8’in üzerine yükseltmiş olduk. %10,5 olan FVAÖK hedefimizde ise hiçbir değişiklik yapmadık. Arçelik, bugüne kadar yılın ilk yarısında %10,3 FVAÖK marjı kaydetmiştir, ancak şu an kullanılan POS makinelerinin yerine yazar kasa POS makinelerinin kullanılmasını zorunlu kılacak olan düzenleme yürürlüğe girdikten sonra özellikle bu yılın dördüncü çeyreğinde daha iyi bir performans yakalanacağını tahmin ediyoruz. Bu segmentte yalnızca bir tane rakibimiz bulunduğunu ve toplam pazar büyüklüğünün önümüzdeki üç sene içerisinde yaklaşık 1 milyar avroya ulaşmasının beklendiğini lütfen unutmayınız. Yönetimimiz, ayrıca, bu segmentteki marjların ortalamamızdan daha yüksek çıkacağını düşünmektedir. Son olarak, 11. slayt üzerinden, finans sektörüne ve YKB’daki gelişmelere kısaca değinmek istiyorum. Yapı Kredi, toplam gelirlerde %30’a varan kuvvetli ve sürdürülebilir bir yıllık büyüme kaydetmeye devam etti. Net faiz marjı yıllık bazda olumlu gelişme gösterdi ve bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla +20 baz puanlık bir artış yakalayarak %4,0’e ulaştı. Ücret ve komisyon gelirlerinde bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla, büyük ölçüde tüketici kredileri, hesap işletim ücretleri ve varlık yönetiminin etkisiyle elde edilen %20 oranında bir artış kaydettik. Yapı Kredi, krediler açısından, ikinci çeyrekte kredi kartları, mortgage kredileri, genel amaçlı krediler ve proje finansmanın tetiklediği daha kuvvetli bir performans ortaya koyarak yıl içinde bugüne kadar %12 oranında büyüme kaydetti. Kredi/varlık oranının daha da yükselerek %61’e çıkması, izlediğimiz müşteri-odaklı stratejiyi teyit eder nitelikte bir gelişme oldu. Kredi kartıyla toplam işlem hacmi, kredi kartı edinme hacmi, kredi kartı ihraç hacmi, kredi kartı sayısı ve ticari kart toplam işlem hacmi de dahil, kredi kartlarıyla ilgili tüm Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 7 / 15 Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni parametrelerde pazar payımızı arttırarak bu dönemde pazardaki liderlik pozisyonumuzu korumaya devam ettik. Mevduatlar açısından baktığımızda, Yapı Kredi, ikinci çeyrekte ortaya koyduğu daha kuvvetli performansla yıl içinde bugüne kadar %10 olan sektörel büyümenin üzerine çıkmayı başardı. Mevduat ürünlerindeki büyüme, temelde yerel para cinsinden mevduat ürünlerinde kaydedilen büyümeye dayanmaktadır. TL mevduat hesaplarındaki pazar payımız, TL mevduat maliyetlerinde sektör genelinden daha iyi bir gelişme kaydetmemiz ve birebir mevduat fiyatlama yaklaşımımız sayesinde %8,4’e ulaştı. Varlık kalitesindeki gelişimin beklentilerimizle uyumlu bir grafik çizdi ve takipteki krediler (NPL) oranı %3,5 olarak kaydedildi. Risk maliyeti (tahsilatlardan sonra net) %1,14 olarak görülürken, spesifik kuvertür %66’ya yükseldi. 12 Temmuz 2013 itibariyle, Yapı Kredi, sigorta şirketlerinin Allianz Grubu’na satışını tamamlayarak, 15 yıllık bir münhasır bankasürans anlaşmasına adım attı. Buna göre, 1,2 milyar TL değerindeki sermaye kazancı bir sonraki çeyrekte deftere kaydedilecek ve Aralık 2012’ye kıyasla, YKB’nin sermaye yeterlilik oranı üzerinde solo bazda yaklaşık 80 baz puanlık ve konsolide bazda yaklaşık 90 baz puanlık olumlu bir etki yaratacaktır. Bununla birlikte, sektörel değerlendirmelerle ve şirketlerimizi ilgilendiren önemli hususlarla ilgili sözlerimi burada sonlandırıyorum. Şimdi, faaliyet gösterdiğimiz ilgili sektörlerde ve işletme ortamında görülen bu gelişmeler ışığında, Gökhan hem kombine bazda hem de segment bazında kaydedilen finansal performansı kısaca değerlendirecek. Gökhan Dizemen: Teşekkür ederim Funda. Şimdi, rapor edilen rakamların analizini sizlerle paylaşmak istiyorum. 13. slaytta, Koç Grubu’nun kombine bazda elde ettiği mali sonuçlar gösterilmektedir. İlk çeyrekte yaptığımız web yayınında ayrıntılı olarak açıkladığımız gibi, segmentlerimizin finansal performanslarının sunumunda, ortak girişimleri muhasebeleştirmeye yönelik özkaynak yöntemi yerine, ortak girişimlerin ve iştiraklerin ilgili K/Z (Kâr/Zarar) kalemlerinin tümünün raporlanan segment rakamlarına dahil edildiği tam-konsolidasyon yöntemini kullanıyoruz. Finansal raporlarımız ve yatırım sunumlarımızda bu çerçeveye “kombine finansal raporlama” olarak atıf yapıldığını tekrar hatırlatmak isterim. 13. slaytta da görebileceğiniz gibi, Koç Grubu 2013’ün ilk yarısında 56,8 milyar TL ciro, 3,3 milyar TL faaliyet kârı ve 2,9 milyar TL net kâr elde etti. Azınlık payı sonrası olarak bakıldığında, Koç Holding’in 2013’ün ilk yarısındaki konsolide net kârı 1 milyar TL'dir. Şimdi, segmentlerin brüt satışlar veya gelirlerimize yaptıkları katkıları analiz etmek üzere 14. slayta geçelim. Daha önceden de belirttiğim gibi, toplam gelirlerimiz 2013’ün ilk yarısında 56,8 milyar TL’yi buldu. Otomotiv ve Finans sektörlerinde bir önceki yılın aynı dönemine göre Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 8 / 15 Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni kaydettiğimiz olumlu gelir performanslarımız, Enerji sektöründeki olumsuz performansımızı dengelemekte ve böylece, Grup seviyesinde bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla ortaya koyduğumuz performansın durağan bir grafik çizmesini sağlamaktadır. Enerji sektörü gelirlerinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yaşanan düşüşün altında yatan neden, Tüpraş’ın ihracat satış hacminin daralmadır. Diğer yandan, 2013’ün ilk yarısında Otomotiv sektöründe gelirlerde %8 oranında bir artış sağlanmasının temel sebebi olarak, Tofaş ve Ford Otosan’ın ihracat hacimlerindeki artış ön plana çıkmaktadır. 15. slaytta, Koç Grubu’nun faaliyet kârı performansı gösterilmektedir. Toplam gelirler ele alındığında, Finans, Otomotiv ve Dayanıklı Tüketim Malları sektörlerinde bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla ortaya koyduğumuz olumlu yöndeki faaliyet kârı performanslarının Enerji sektöründen gelen olumsuz etkiyi dengelediği görülüyor. Buna bağlı olarak, Grup’un 2013’ün ilk yarısında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla ortaya koyduğu toplam faaliyet kârı %2 oranında bir büyüme gösterdi. Finans sektöründe kaydedilen kuvvetli kârlılık performansı, net faiz marjlarında görülen iyileşmeye ve kârlı perakende sektörlerinde kredi hacimlerinin büyümesine dayanmaktadır. Otomotiv sektöründe genel gelirlerde kaydedilen %8 oranındaki büyüme de faaliyet kârı seviyesine yansıdı. Dayanıklı Tüketim Malları sektörüne baktığımızda, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla gelirler açısından kaydedilen performansın paralel seyretmesine rağmen, döviz kurlarındaki net artışların diğer faaliyet kârları kapsamında rapor edilen ticari alacaklar ve borçlar üzerindeki olumlu etkisi sayesinde faaliyet kârının %34 oranında arttığı görülüyor. Faaliyet kârı açısından bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla kötüye giden tek sektör olan Enerji sektöründeki bu gidişatın temel sebepleri, net rafineri marjlarındaki düşüş ve enerji ve ulaştırma maliyetlerindeki artış olarak göze çarpıyor. 16. slaytta gösterilen Grup’un toplam net kârlılık performansına baktığımızda, temelde Finans ve Otomotiv sektörlerinin etkisiyle tetiklenen %7 oranında bir artış görüyoruz. Net gelirler seviyesinde artan net döviz kayıplarının finansal varlıklar ve borçlar üzerinde yarattığı olumsuz etkiye rağmen, Enerji sektörünün faaliyet kârı açısından bir önceki yılın aynı dönemine göre verdiği açık, Tüpraş’ın Fuel Oil Dönüşüm Projesi için hak kazandığı yatırım indirimlerine bağlı ertelenmiş vergi varlığı gelirleri sayesinde net gelirler seviyesinde kısmen dengelendi. Dayanıklı Tüketim Malları sektörüne baktığımızda, sektörün temelde ticari alacaklar ve borçlarda yaşanan net döviz kazançları sayesinde faaliyet kârı performansı açısından bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla elde ettiği %34 oranındaki başarının değerinin, ticari alacaklar ve borçların olumlu döviz kazancı etkisini dengeleyen finansal varlıklar ve borçlardaki net döviz kayıplarından dolayı net gelirler seviyesinde azaldığını görüyoruz. Koç Holding’in bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla konsolide net kâr açısından ortaya koyduğu performans 17. slaytta gösterilmektedir. Grup’un 2013’ün ilk yarısında elde ettiği konsolide net gelirler, bir önceki yılın aynı dönemine göre durgun ve hareketsiz bir tablo çizdi. Konsolide net gelirlerin %45’lik kısmını Finans, %33’lük kısmını Otomotiv, %10’luk Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 9 / 15 Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni kısmını Dayanıklı Tüketim Malları ve %7’lik kısmını Enerji sektöründen elde edilen gelirler oluşturmaktadır. 18. slaytta, ihracat ve yurtdışı gelirler konusunda ortaya koyduğumuz performans gösterilmektedir. Kombine bazda baktığımızda, 2013’ün ilk yarısında ihracat ve uluslararası ticaret gelirlerinde küçük oranlarda olmak üzere sırasıyla %1 ve %2 oranlarında düşüş yaşandığı görülüyor. 19. slaytta, 2013 senesinde yaptığımız toplam yatırımlar gösterilmektedir. 2013'ün ilk yarısında Grup’un yaptığı toplam kombine yatırımlar yaklaşık 2,6 milyar TL tutarındadır; bu dönemde en büyük yatırımlar Enerji ve Otomotiv sektörlerinde gerçekleştirildi. Şimdi de, risk yönetimiyle ilgili konularla devam edelim. Her zaman vurguladığımız gibi, bilanço yapısının kuvveti, hem genel olarak Holding açısından hem de bağlı şirketler açısından azami önem taşır. 20 slayttan da görebileceğiniz gibi, Holding seviyesindeki net nakit pozisyonumuz Haziran 2013’ün sonu itibariyle 858 milyon dolara tekabül ediyor. Diğer yandan, Holding seviyesindeki toplam brüt borç tutarı, bir önceki web yayınımızda detaylarını paylaştığımız Koç Holding’in ilk Euro tahvil ihracından sonra, Haziran 2013 itibariyle 750 milyon dolara ulaştı. 2013’ün ilk çeyreğinde 2,7 milyar dolar olan finans sektörü hariç konsolide net borcumuz, bu dönemde yaklaşık 3,4 milyar dolara çıktı. Finans sektörü hariç toplam net borcumuz 4,5 milyar dolar, toplam net borç / FVAÖK çarpanı ise 1,6’dır. Bu noktada, Tüpraş'ı satın almak için kurduğumuz Enerji Yatırımları A.Ş.’nin borcunun Haziran 2013 itibariyle 330 milyon dolara düşmüş olduğunu hatırlatmakta fayda var. İlgili borcun geri ödemesinin 2015'e kadar tamamlanacağını ve dolayısıyla, Koç Holding ve Aygaz'ın 2015 senesinden itibaren Tüpraş'ın temettülerini almaya başlayacağını öngörüyoruz. 21. slaytta görebileceğiniz üzere, holding seviyesinde 227 milyon dolar tutarında küçük bir uzun vadeli döviz pozisyonu taşıyoruz. Konsolide kısa vadeli döviz pozisyonumuz ise 3,6 milyar dolardır ve bu 3,6 milyar doların 1,7 milyar doları Tüpraş ve Aygaz stoklarının döviz bağlantılı fiyatlandırmasından kaynaklanan doğal korumalı döviz pozisyonlarına (natural hedge) tâbidir. Reel K/Z tablosunu etkileyen bir pozisyona yol açan etkin ortaklık oranına göre ağırlıklandırılmış döviz pozisyonu yaklaşık 1,5 milyar dolardır ve bunun yine önemli bir bölümünü doğal korumalı döviz pozisyonları oluşturmaktadır. Öte yandan, kısa vadeli net döviz pozisyonunun K/Z tablosuna etkisi açısından bakıldığında, Tüpraş’ın Fuel Oil Dönüşüm Projesi’nin finansmanı için aldığı 1,4 milyar dolar tutarındaki kredilerden doğan döviz kaybının Tüpraş’ın K/Z tablosu üzerindeki olumsuz etkisinin sınırlı düzeyde kaldığı, çünkü ödenen ve tahakkuk eden faizleriyle birlikte ilgili döviz kaybının bir “TL cinsinden gösterge kredinin” faiz maliyetine istinaden projenin inşaat aşamasında sermayeye çevrilebileceği, unutulmaması gereken diğer bir önemli noktadır. Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 10 / 15 Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni Daha önceki web yayınlarımızda bahsettiğimiz gibi, Koç Holding’in küresel iş çevrelerinde geçtiğimiz yıllarda yaşanan belirsizliklerle başa çıkmak üzere en iyi hazırlanmış şirketlerden biri olduğuna inanıyoruz. Tüm holding çapında son derece ihtiyatlı bir risk yönetim politikası uygulamaktayız. Koç Grubu’na bağlı şirketlerde, spekülatif döviz pozisyonları tutmuyoruz. Şirketlerimizin borçluluk durumunu ve likiditesini sakin ve rahat seviyelerde tutabilmek için, şirketlerimizin net mali borçlanma ve cari oranlarını belirli sınırlar dahilinde takip ediyoruz. Böylece sunumumun sonuna gelmiş bulunuyorum. Dinlediğiniz için teşekkür ederim. Artık soruları alabiliriz. Soru & Cevap Bölümü OPERATÖR: İlk soru BTG’den Sayın Maria Kransikova‘ya ait. Lütfen devam edin. KRANSIKOVA M: Merhabalar. Öncelikle sunumunuz ve yarı yıl sonuçlarının aktarıldığı bu yayın için çok teşekkür ederim. Ben, tek başına Koç Holding’in profiliyle ilgili birkaç noktanın aydınlatılmasını istiyorum. Yılın ilk yarısı için temettü ödemelerinin ne boyutlarda olduğunu ve yılın ikinci yarısında bu konudaki beklentinizin ne yönde olduğunu, yani 2013 için tam meblağın ne olacağını söyleyebilir misiniz? İkinci soruma gelecek olursam, bahsettiğiniz döviz pozisyonunu anlamaya çalışıyorum. Dediğinize göre, tek başına Koç Holding’in toplam döviz pozisyonu 227 milyon dolar. O zaman Euro tahvil ve dolar üzerinden elde ettiğiniz gelirleri Türk Lirası’yla çevirmiş olmalısınız. Bu konuya açıklık getirebilirseniz sevinirim. Ve son olarak, bu sorularıma cevap aldıktan sonra muhtemelen bilançoyla ilgili bir soru daha soracağım. DİZEMEN G: İlk yarı temettü ödemesi 546 milyon Türk Lirası tutarında. Bunu mali raporumuzun özkaynak hareket tablosu altında bulabilirsiniz. Yaklaşık 300 milyon dolara tekabül ediyor. Yılın ikinci yarısında başka bir temettü ödemesi yapmayı beklemiyoruz. İkinci sorunuza gelecek olursam, Holding seviyesindeki kısa vadeli net döviz pozisyonumuz söylediğiniz gibi 227 milyon dolara tekabül ediyor, ama bunun için Euro tahvilleri Türk Lirası’yla takas etmiş değiliz, tahviller hâlâ ABD Doları’nda tutuluyor. Bu bizim net nakit pozisyonumuz. Net nakit pozisyonu, brüt nakit pozisyonundan borçlar çıkartılarak bulunuyor. Dolayısıyla Euro tahvillerinin Türk Lirası’na çevrildiğini söyleyemeyiz. OPERATÖR: Sıradaki soruyu Pacific Life’tan Sayın Lori Johnston soracak. Lütfen devam edin. JOHNSTON L: Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 11 / 15 Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni Aradığınız için çok teşekkür ederim, gerçekten minnettarım. Merkez Bankası’nın, bildiğiniz gibi, elinde kalan, bedeli ödenmemiş tahvillerin fiyatlarının oldukça hızlı düşmesi ve Türk menkul kıymetlerinin getirilerinin artması karşısında ne düşünüyor olabileceğiyle ilgili yorumlarınız ve beklentilerinizi öğrenebilir miyim? Merkez Bankası’nda çalışmadığınızın farkındayım, ama yine de onların ne düşündüğü konusunda sezgisel veya tahmini bir şeyler söyleyebilir misiniz, merak ediyorum. İkinci sorum olarak, Türk Lirası’ndaki değer kaybının yılın ikinci yarısında faaliyet gösterdiğiniz sektörlerden herhangi birinde ihracat performansınızı olumlu yönde etkilemesini bekliyor musunuz? ÇİMENOĞLU A: Merkez Bankası’yla ilgili olarak, biliyorsunuz, bana kalırsa gösterge faiz oranındaki her türlü direkt artışı engellemeye çalışıyorlar. Sunum sırasında bahsetmiş olduğum gibi, en az yaklaşık %3 oranında olmak üzere bu yıl için bir miktar büyüme kaydetmeye hâlâ öncelik verdikleri yönünde sinyaller alıyoruz. Fakat Türk Lirası’ndaki zayıflık devam ediyor ve büyük olasılıkla daha da devam edecek. Bu yüzden, Merkez Bankası’nın gösterge faiz oranlarını ve faiz oranları koridorunu arttırmak zorunda kalması hiç de sürpriz olmaz. Dolayısıyla, yurtiçi ve yurtdışında yaşanan tüm gelişmeler göz önünde tutulduğunda, Merkez Bankası’nın ileride Türk Lirası’yla ilgili olarak para politikasında daha sıkı şartlar uygulamaya koyduğunu görebiliriz. GÜNGÖR AKPINAR F: İhracat performansıyla ilgili sorunuza cevap vermem gerekirse, bildiğiniz gibi diğerlerine kıyasla daha kuvvetli ihracat rakamları ortaya koyduğumuz iki temel segment var: Dayanıklı Tüketim Malları ve Otomotiv. Otomotiv sektöründe yılın ilk yarısında Avrupa pazarındaki problemler dikkate alındığında aslında epey kuvvetli bir grafik çizildi. Bu performansın yılın ikinci yarısı boyunca da sürmesini bekliyoruz, ancak önceden de belirtildiği gibi, özellikle Ford Otosan için olmak üzere henüz resmi rakamlarımıza yansıtmadığımız bir miktar yukarı yönlü risk bulunduğunu düşünüyoruz. Arçelik’e gelecek olursak, yılın ikinci yarısının Arçelik için daha iyi geçeceğini düşünüyoruz. Fakat yine belirtilmesi gerekir ki, toplam yurtdışı satış beklentilerimizde başlangıçta önümüze koyduğumuz hedef %10’dan yüksek bir artış sağlamaktı, ama birinci yarı yıl sonuçlarından ötürü bu hedefimizi toplamda yaklaşık %5’e düşürmeye karar verdik, ki bu yine de yılın birinci yarısına kıyasla daha iyi bir yarı yılın bizi beklediğini gösteriyor. JOHNSTON L: Anladım. Çok teşekkür ederim. OPERATÖR: Sıradaki soru SHIP’den Sayın Jeff Kaczmarski’ye ait. Efendim lütfen devam edin. Sayın Jeff Kaczmarski, lütfen sorunuzu yöneltiniz. Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 12 / 15 Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni KACZMARSKI J: Merhaba. Merak ettiğim şu… Holding seviyesinde 858 milyon dolara tekabül eden epey yüksek bir likiditeye sahipsiniz. Türk hisse senetlerinin ve tahvillerinizin performansı göz önünde tutulduğunda, hisse senetlerinizi ya da ihraç ettiğiniz tahvillerinizi geri satın almayı düşünüyor musunuz, yoksa bunu zaten yaptınız mı ya da ilerisi için bu tip bir planınız var mı? GÜNGÖR AKPINAR F: Şu aşamada bu gibi bir planımız yok. Hisse senedi piyasasında belirli ortak girişimlerimiz (JV) var ve net varlık değerimizin (NAV) neredeyse %90’ından fazlası kote edilmiş durumda. Fakat bunların her birinde zaten kontrol gücü veren paylara sahibiz. Kuvvetli nakit pozisyonumuz devam ettiği sürece, sadece bilançomuzu koruma kabiliyetimizi muhafaza etmek için değil, aynı zamanda ve belki de daha önemlisi, önümüze çıkabilecek M&A (birleşme ve satın alma) fırsatlarını değerlendirebilmemiz için de bu çalkantılı zamanlarda bu kuvvetli nakit pozisyonumuzu devam ettirmemiz gerektiğine inanıyoruz. Hisse senetlerinin geri satın alınmasına gelecek olursam, Euro tahvil piyasasındaki trendleri takip ettiğimizi söyleyebilirim. Yatırımcılar için de olumlu sonuçlanacağı yönünde bir kanaate vardığımız takdirde bunu yapacağız. Ayrıca, bu konuda Holding’e yapılacak her türlü geribildirimi her zaman memnuniyetle karşılayacağımızı da belirtmeliyim. KACZMARSKI J: Pardon, söylediğinizin ikinci kısmını anlayamadım. Ne dediniz? GÜNGÖR AKPINAR F: Euro tahvil piyasasında belirli hisse senetlerini geri satın almaya karar verseydik bunu takdirle karşılayıp karşılamayacağınız konusunda geribildirimleriniz olursa, bunları her zaman memnuniyetle karşılayacağımızı söylüyorum… KACZMARSKI J: Tahvillerin geri satın alınmasından mı, yoksa hisse senetlerinin geri satın alınması için yeni tahvillerin ihraç edilmesinden mi bahsediyorsunuz? Açıklamanızda anlamadığım nokta buydu. GÜNGÖR AKPINAR F: Hayır, hayır, hisse senetlerini geri satın almak amacıyla yeni tahviller ihraç etmek gibi düşüncelerimiz yok, planlarımız arasında kesinlikle böyle bir şey yok. Hem fiyatların desteklenmesi açısından hem de tahvil piyasasındaki geri satın alımlar açısından… KACZMARSKI J: Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 13 / 15 Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni Evet. GÜNGÖR AKPINAR F: …bu tip aksiyonların yatırımcılarımızın beklentileriyle de uyuşup uyuşmadığını zaman zaman değerlendirmemiz ve düşünmemiz gerektiğini biliyorsunuz. KACZMARSKI J: Pekala. Serbest piyasadan herhangi bir tahvil geri satın aldınız mı ve eğer aldıysanız, bu tahvil veya tahvilleri elden mi çıkaracaksınız, yoksa bilançonuzda mı tutacaksınız, buna açıklık getirebilir misiniz? GÜNGÖR AKPINAR F : Elbette. Nisan ayında yaptığımız Euro tahvil ihracı bizim ilk Euro tahvil ihracımızdı ve bugüne kadar, sizin de muhtemelen bildiğiniz gibi, herhangi bir satın alma işlemi gerçekleştirmedik. Hisse senetleri geri satın alımı ise genelde yaptığımız bir şey değil, ancak yine tekrarlamalıyım ki, bu konuda da yatırımcılarımızdan gelen geribildirimlere her zaman kulak kabartıyoruz. KACZMARSKI J: Tahvil geri satın alma konusunda sizi harekete geçirecek belirli kâr seviyeleri veya fiyat seviyeleri var mı? GÜNGÖR AKPINAR F: Şu an açıklayabileceğim bir şey yok. Planlarımızda bu tip bir şey yok. KACZMARSKI J: Anladım. Çok teşekkür ederim. OPERATOR: Sıradaki soru Ekspres Yatırım’dan Sayın Alper Akalın’a ait. Efendim lütfen devam edin. AKALIN A: Merhaba, sunum için teşekkürler. Birkaç sorum olacaktı. İlk olarak, RMK Marine’nin katıldığı savaş gemisi ihalesinin son durumunu merak ediyordum. Değişiklik yapılacağına dair bazı haberler duyduk, ancak Holding’in bu konuda yaptığı resmi herhangi bir duyuruya rastlamadık. İkinci soruma gelecek olursam, Koç Holding bu yılın sonunda yapılacak Milli Piyango ihalesine katılmayı düşünüyor mu? Son sorum olarak, ülkede son günlerde hâkim olan siyasi gerilimin dozu düşünüldüğünde Holding’in büyüme stratejisinde herhangi bir değişikliğe gidilecek mi merak ediyorum. Örneğin, Koç Holding’in yakın gelecekte büyüme Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 14 / 15 Koç Holding 2013 2.Çeyrek Finansal Sonuçlar – Internet Yayını Deşifre Metni stratejisi uyarınca devlet ihalelerini ikinci plana atıp daha çok özel sektör ihalelerinin peşinde koşacağını söyleyebilir miyiz? Teşekkür ederim. GÜNGÖR AKPINAR F: Anladım. RMK Marine ve savaş gemisi ihalesiyle ilgili sorunuzdan başlamam gerekirse, bildiğiniz gibi şirketimiz bu konuda herhangi bir bildirimde bulunmadı. Gazetelerde bazı haberler yer aldı, ancak ortada resmi nitelikli bir gelişme olmadığı için herhangi bir duyuru yapma gereği duymadık. Milli Piyango ihalesine gelecek olursam, bildiğiniz gibi, daha önceden belirttiğimiz gibi, çok kuvvetli bir nakit pozisyonuna sahibiz ve hem yurtiçi hem de yurtdışında karşımıza çıkabilecek farklı M&A fırsatlarıyla oldukça ilgiliyiz. Ancak şu an itibariyle, mutlak surette katılmaya karar vermiş olduğumuz, açıklayabileceğim spesifik herhangi bir ihale yok. Hazırlık aşamasındaki her türlü ihaleyi değerlendiriyoruz, fakat henüz herhangi bir ihaleye katılma kararı vermiş değiliz. Koç Grubu’nun büyüme stratejisiyle veya genel portföy yönetimiyle ilgili sorunuza gelecek olursam, Türkiye piyasaları, finans piyasaları ve benzeri unsurlarda yaşanan gelişmeler karşısında stratejimizde herhangi bir değişikliğe gidilmediğini söyleyebilirim. Hâlâ farklı özelleştirme ihaleleri, M&A ihaleleri ve ikincil piyasa fırsatlarını araştırmaya ve sıfırdan yatırım piyasasını takip etmeye devam ediyoruz. Burada açıklamış bulunduğumuz tüm planlar bildiğiniz gibi zaten kayıtlara da geçirilmiş durumda. Dolayısıyla, stratejimizi aklımızda tutarak hareket etmeye devam edeceğiz. Teşekkürler. OPERATÖR: Şu anda başka bir soru bulunmuyor. Kapanış konuşmalarınızla devam edebilirsiniz. GÜNGÖR AKPINAR F: Tamam, teşekkürler. Bir kez daha web yayınımıza katıldığınız için teşekkür etmek istiyorum. Bu yayının deşifre metnini ve sunumumuzu internet sitemizde yayınlayacağımızı hatırlatmak istiyorum. Daha sonra başka sorularınız olduğu takdirde, hepinizin çok iyi bildiği gibi, bizlere e-mail yoluyla ulaşabilirsiniz veya sizlerle telekonferans düzenleyebiliriz. Tekrar teşekkürler. Hoşçakalın. Koç Holding Yatırımcı İlişkileri 15 / 15