MAVİ AT KAFE

advertisement
ÖZGÜN KONU
Önyargıları Yıkan Mekân
MAVİ AT KAFE
Ankara’da hizmet veren Mavi
At Kafe, şizofreni hastalarına
çalışma imkânı sağlarken,
önyargıları kırmak gibi
önemli bir toplumsal görevi
de üstleniyor.
YAZI Seda Meşeli Allard
FOTOĞRAFLAR Xavier Allard
Ş
izofreni... “En fazla
verelim. Verelim ki yazıyı
önemi de yadsınamaz. Zira
önyargılı olduğumuz
tamamen önyargılarımızdan
şizofreni hastası, hâlsizlik,
psikiyatrik hastalık” yarışması
arınmanın hafifliğiyle okuyalım.
yorgunluk, hayata karşı genel bir
olsa, açık ara galip geleceği
Karancı şizofreniyi şöyle
isteksizlik gibi sorunlar yaşıyor.
kesin. Gazetelere bakılırsa
tanımlıyor: “Yapılan araştırmalar
Dolayısıyla toplumsal hayata
durum içler acısı. Tek bir gün
şizofreni hastalarının normal
dâhil olma, şizofreni hastasının
yok ki cinnet geçirmiş bir
insanlardan daha saldırgan
iyileşmesinde çok önemli bir
şizofrenin (!) işlediği feci bir
olmadığını ortaya koyuyor.
yer tutuyor. Tabii yaşadıkları
cinayet, korkunç bir yaralama
Aslında tam da bu durumun
geniş aileden dışlanma gibi
olayı gerçekleşmesin. Onlar
aksine, şizofreni hastalarının
manevi ve maddi sorunlar
insanlığa sığmaz olayların günah
algılarında sorunlar olduğu için
da işin tuzu biberi oluyor.”
keçileri. Medya bu denli yanıltıcı
başkalarından korkuyorlar...”
İşte tam bu noktadan hareketle
olunca çoğumuzun aklında
Peki nedir o hâlde şizofreni?
Şizofreni Dernekleri Federasyonu
neden “Şizofreni hastalarından
Karancı, “Gerçeğin bazen
harika bir fikir ortaya attı
korkulmalıdır.” yargısının
normalden biraz daha farklı
ve şizofreni hastalarının
oluştuğunu anlamak hiç güç
algılandığı, kişinin kimi
çalışabilmesi için sempatik bir
değil. Halbuki şizofrenler, bırakın
inançlarının realiteden koptuğu,
kafeyi faaliyete geçirdi. Şizofreni
Dernekleri Federasyonu Başkanı
Psikiyatrist Doç. Dr. Haldun
Soygür’ün çabalarıyla açılan
Mavi At Kafe, bu anlamda
Türkiye’de bir ilk. 2009’un
haziran ayından beri Ankara’nın
Beşevler semtinde hizmet veren
Mavi At bünyesinde çalışanların
büyük bir kısmı şizofreni hastası.
Şu anda kafede çalışan ve
yaşları 22-52 arasında değişen
12 kişi, derneğe çok yakın
mesafedeki kafeye her gün
büyük bir hevesle geliyor ve dört
saatlik vardiyalarla çalışıyorlar.
Temizlik, alışveriş, çiçekleri
sulama, servis, onlardan
soruluyor. Amaç, hem onlara
çalışma imkânı sunmak, hem
diğer psikiyatrik hastalıklara
içe dönüklük ya da motivasyon
de başka bir işte çalışabilmeleri
sahip kişilerle karşılaştırmayı,
eksikliği gibi sorunların eşlik
için deneyim kazanmalarını
herhangi bir psikiyatrik
ettiği kronik bir psikiyatrik
sağlamak. Zira kafede
bozukluğu olmayan kişilerden
bozukluk.” ve ekliyor: “Hastalığın
çalışanlardan dördü, başka
bile daha az tehlikeliler.
biyolojik kökeni olduğu kesin
kurumlarda işe başlamışlar bile...
İnandırıcı gelmedi mi? O hâlde
ancak bunun yanında psikolojik
Kafe, ilgi çekici ismini İtalya’daki
bir de şizofreni konusunda
ve sosyal boyutu da var.
bir psikiyatri hastanesinde
araştırmalar yapan, ODTÜ’de
Şizofreni denilince ilk akla gelen
yaşananlara borçlu. Öyle ki
öğretim üyesi Psikolog Prof.
ilaç tedavisi. Bunun yanında
bu hastaneden çıkabilen tek
Dr. Nuray Karancı’ya kulak
toplumsal rehabilitasyonun
canlı, sırtında çamaşır taşıyan
YOLCULUK
| 95
bir attı. 80’li yıllarda toplum
reformlarıyla o zamana dek
kapalı kapılar ardında yaşayan
hastalar, özgürlüğüne kavuşup
toplum içinde yaşamaları için
desteklendiler. Şizofreninin rengi
de mavi olunca ister istemez
mavi at, şizofreni hastaları için
bağımsızlığın, toplumda var
olmanın sembolüne dönüştü.
İtalya’daki mavi atın ilhamıyla
yoluna devam eden kafenin
sorumluluğunu gönüllü olarak
üstlenen Mine Öz yolunu kafeyle
96 | YOLCULUK
kesiştiren hikâyesini şöyle
ettim. Nereden bileyim buranın,
ifade edebilme becerisi
anlatıyor: “Ben de bir hasta
burada çalışanlara olduğu kadar
kazandırdı. Hem kendime hem
yakınıyım. Anne ve babamı
bana da ilaç gibi geleceğini...”
de insanlara olan güvenim arttı.
ardı arda kaybettikten sonra
Burası sadece Mine Öz’e
En önemlisi de hayata karşı çok
kardeşimde bu rahatsızlık
değil Volga, Zübeyir, Yasemin
daha iyimserim artık.” Volga Bey
çıktı. 20 sene bu hastalıkla
ve diğerlerine de “ilaç” gibi
ise şöyle ifade ediyor Mavi At’ın
yaşadık ve kardeşim bir süre
gelmiş. Zira ziraat mühendisi
onun için önemini: “Kafede en
sonra tedaviyi reddederek
olan Zübeyir Bey, kafenin
sevdiğim şey dostluk ortamı...
2000 yılında yaşamına son
ona kattıklarını anlatmakla
Burada çalışmaktan o kadar
verdi. Burası açıldığında
bitiremiyor: “1985 yılında bu
memnunum ki bırakmayı hayal
bana haber geldi. Önceleri
hastalıkla tanıştım, kafenin
bile edemiyorum. Kafede ne
‘Bir daha şizofreni hastası
ilk çalışanlarındanım. Burası
kadar çok insan olursa benim de
görmek istemiyorum.’ derken,
bana insanlarla çekinmeden
neşem o kadar yerine geliyor.
sonradan ne olduysa kabul
konuşabilme, kendimi rahat
Gelen kişilerle konuşmak, onlara
YOLCULUK
| 97
kendi ellerimle boyadığım
t-shirt’lerimi göstermek beni çok
mutlu ediyor.” Mavi At ekibinin
deneyimleri Prof. Dr. Nuray
Karancı’nın söyledikleriyle ne
de çok örtüşüyor: “Şizofrenide
intihar oranları oldukça yüksek.
Hastalar neleri kaybettiklerinin
farkındalar ve çoğu başkalarına
bağımlı yaşamaya başlıyor.
Çalışmak, hem özgüvenlerinin
hem de özsaygılarının artmasını
sağlıyor. Kişinin kafeye gelmesi
için en basitinden zamana
uyması, özbakımına dikkat
etmesi, sokağa çıkması, otobüse
binmesi, insanlarla iletişime
geçmesi gerekiyor. Bu da hem
hasta hem de ailesi açısından
hastalıkla yaşamayı kolaylaştırıyor
98 | YOLCULUK
en büyük isteğim bu arkadaşların
çok mutlu yaşaması...”
Kafenin misyonu kadar
dizaynı da ilgi çekici. Kapının
önünde sizi koca bir mavi at
karşılıyor, eşikten adım atar
atmaz burnunuza çalınan mis
gibi çay ve börek kokuları
sahiden mest edici... Çayınızı,
kahvenizi yudumlarken bir
yandan raflardaki kitaplara göz
atabilirsiniz. Çok beğendiklerinizi
uygun fiyatlara satın
alabilirsiniz de. Volga Bey’in
nadide resimlerinin süslediği
kitap ayraçları, t-shirt’ler ve
kupalar da bir köşeden size
göz kırpıyor. Kafede doğum
günleri, şizofreni üzerine
tartışmalı film gösterimleri,
karaoke partileri düzenleniyor
ve bu etkinlikler Facebook
sayfasından duyuruluyor.
Ayrıca Mavi At Kafe, şimdilerde
yepyeni bir heyecan yaşıyor.
Rezzan Şüküroğlu’nun
sahibi olduğu Kafes Fırın’ın
sponsorluğunda gerçekleştirilen
ikinci el kıyafet ve kullanılmamış
mutfak eşyaları satışı, kafeye
gitmek için yepyeni ve iştah
kabartıcı bir diğer sebep.
ve süreci normalleştiriyor.”
teker hastalığın onlara neler
Mavi At Kafe, mücadele ettiği
Mavi At Kafe’nin bir diğer
hissettirdiğini, düşündüğünü
zorluklara rağmen ayakta
misyonu ise toplumun şizofreni
anlattıklarını... Öz, bu olayın
kalmaya çabalıyor. Bu kafeye
hastalarıyla empati kurması,
kendisini çok duygulandırdığını
gidin. Ufkunuzu genişletin.
onlara karşı önyargıların
ve soruyu soran kişinin
Maddi imkânsızlıklardan
yıkılması. Mine Öz, bir gün
sorusundan utanıp gözlerinin
dolayı ara ara sendeleyen
kafeye uğrayan bir beyin
dolduğunu paylaşıyor. “Bize
Mavi At’ın düşmesine izin
“Onlarla konuşmak istesem
saldırırlar mı, bize bağırırlar mı?”
vermeyin. Destek verelim de
bana kızarlar mı?” diye
gibi soruları sabırla, yumuşacık
koşsun özgürce dört nala...
kendisine soruşunu hatırlıyor
sesiyle yanıtlıyor her seferinde
suratında hafif bir tebessümle.
Mine Öz ve ekliyor: “Dört yıldır
Sonrasında tüm ekibin bir
buradayım, hiçbirinin en ufak
yuvarlak masanın çevresine
bir taşkınlığını görmedim, hepsi
oturup soruyu soran beye teker
burayı terapi gibi görüyor. Benim
Adres:
Mavi At Kafe Mareşal Fevzi
Çakmak Cad. 31/8
Beşevler-Ankara
0 (312) 212 00 60
YOLCULUK
| 99
Download