izofloran anestezisi altındaki köpeklerde ekg bulguları

advertisement
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
İZOFLORAN ANESTEZİSİ ALTINDAKİ
KÖPEKLERDE EKG BULGULARI
Lale KEPENEK KAVALCI
CERRAHİ ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
DANIŞMAN
Prof. Dr. Bahattin KOÇ
2006-ANKARA
İÇİNDEKİLER
Kabul ve Onay..............................................................................................................ii
İçindekiler....................................................................................................................iii
Önsöz............................................................................................................................v
Şekiller.........................................................................................................................vi
Tablolar..................................................................................................................... viii
Resimler...................................................................................................................... ix
1. GİRİŞ.................................................................................................................... 1
1.1.
1.1.1.
1.1.1.1.
1.1.2.
1.1.3.
1.1.4.
1.1.4.1.
1.2.
1.2.1.
1.2.1.1.
1.2.2.
1.2.2.1.
1.2.2.2.
1.2.2.3.
1.2.3.
1.2.4.
1.2.5.
1.2.5.1.
1.2.5.2.
1.2.5.3.
1.2.5.4.
1.2.5.5.
1.2.5.6.
Anestezi ........................................................................................................ 1
İnhalasyon Anestezisi ................................................................................... 1
İdeal Bir İnhalasyon Anesteziği İlacın Özellikleri........................................ 2
Diazepam ...................................................................................................... 3
Propofol......................................................................................................... 4
İzofloran ........................................................................................................ 5
İzofloran’ ın Organ Fonksiyonlarına Etkisi .................................................. 6
Elektrokardiyografi (EKG) ........................................................................... 8
Kalp ............................................................................................................... 9
Elektrofizyoloji ........................................................................................... 11
Elektrokardiyografik Uygulama.................................................................. 14
Elektrotlar.................................................................................................... 14
Derivasyonlar .............................................................................................. 14
Elektrokardiyografik Ölçüler ...................................................................... 16
Normal Elektrokardiyogram ....................................................................... 16
EKG’yi Bozan Faktörler (Artifakt)............................................................. 19
Anormal EKG ............................................................................................. 20
P Dalgası Değişiklikleri: ............................................................................. 20
QRS Kompleks Değişiklikleri .................................................................... 22
ST Segment ve T Dalgası Değişiklikleri..................................................... 24
Kalp ritm bozuklukları ................................................................................ 25
Elektrolit Bozukluklarının Yol Açtığı EKG Değişiklikleri ........................ 32
Yaşlı Kalp EKG’si ...................................................................................... 33
2. GEREÇ VE YÖNTEM ........................................................................................ 34
2.1.
2.2.
2.2.1.
2.2.2.
2.2.3.
Gereç ........................................................................................................... 34
Yöntem........................................................................................................ 37
Anestezi protokolü ...................................................................................... 37
EKG Trasesinin Alınması ........................................................................... 38
İstatistiksel Analiz....................................................................................... 39
3. BULGULAR ......................................................................................................... 40
3.1.
Kalp Atım Sayısı ......................................................................................... 40
iii
3.2.
EKG Bulguları ............................................................................................ 41
4. TARTIŞMA .......................................................................................................... 45
5. SONUÇ VE ÖNERİLER..................................................................................... 48
ÖZET......................................................................................................................... 49
SUMMARY .............................................................................................................. 50
KAYNAKLAR ......................................................................................................... 51
ÖZGEÇMİŞ.............................................................................................................. 55
iv
ÖNSÖZ
Dünyada veteriner hekimlik gelişen teknolojiyle hızlı bir ilerleme kaydederken, Türkiye’de bu
ilerlemeler ekonomik nedenlere bağlı olarak teknolojinin elverdiği ölçüde izlenip pratiğe
aktarılmaktadır. Operasyona girecek olan hayvanların anesteziye alınması ve bu anestezinin
de operatörün istediği süre ve düzeyde olması için, değişik anestezik maddeler ve anestezi
teknikleri kullanılmaktadır. Özellikle inhalasyon anestezisi, kedi ve köpeklerde geniş bir
endikasyon alanına sahiptir.
Gelişmiş bir inhalasyon anesteziği olan izofloran birçok ülkede olduğu gibi kliniğimizde de
yaygın olarak kullanılmaktadır. İzofloran anestezisi kontrol ve uygulama kolaylığı yanında
ucuz oluşu ve riskli hastalarda güvenle kullanılması tercih nedenidir.
Anestezi sırasında hastanın EKG bulguları anestezinin güvenirliği açışından önemlidir. Bunun
için de bir anestezist için önemli olan, intraoperatif dönemde karşılaşabileceği kalbe ilişkin
değişimlerin değerlendirilmesi yönünden ve referans niteliği taşıyan operasyon öncesi EKG’
yi de dikkate alarak, ikisini karşılaştırıp yorumlayabilmektir.
Veteriner Fakültesi Cerrahi Ana Bilim Dalında zaten rutin olarak uygulanan inhalasyon
anestezisi ve EKG ile hastanın yaşamsal güvenliğinin gerekliliğini meslektaşlarımıza da
aktarmak ve benimsetmek yönünden genel anestezide EKG’nin önemi ve pratiğe aktarılması
bu çalışmanın asıl amacını oluşturmuştur.
Çalışmalarım sırasında desteklerini esirgemeyen Anesteziyoloji ve Reanimasyon Bilim Dalı
Başkanı ve danışmanım Prof. Dr. Bahattin KOÇ’a, Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr.
Zeki ALKAN’a, EKG traselerinin değerlendirilmesindeki yardımlarından dolayı Prof. Dr.
Bahri EMRE’ye, istatistik çalışmalarını yapıp değerlendiren Doç. Dr. Mehmet ORMAN’a,
çalışmanın anestezi uygulamalarında sürekli destek olan Dr. Zeynep PEKCAN’a, bilgi ve
destekleri ile yanımda olan Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyelerine ve çalışma arkadaşlarıma
teşekkürü borç bilirim. Ayrıca yazım aşamasında bilgisayar desteği veren yeğenim Bahtıgül
KEPENEK’e teşekkür ederim.
v
ŞEKİLLER
Şekil 1.1
Kalbin yapısı ve kalp boşluklarında kanın akışı (Guyton, 1996)
Şekil 1.2
Kalbin sinüs düğümü ve purkinje sistemi. Ayrıca A-V düğüm, atriyumun
düğümler
Şekil 1.3
arası yolları ve ventriküllerin dalları (Guyton, 1996)
Bir kalp kası hücresinin depolarizasyon ve repolarizasyonu ve aynı zamanda
çeşitli elektrotlarla kaydedilen potansiyeller (Başoğlu, 1992)
Şekil 1.4
Einthowen derivasyonlarının şeması (Başoğlu, 1992)
Şekil 1.5
EKG kağıdı
Şekil 1.6
Normal bir elektrokardiyogramda çeşitli dalga ve aralıklar (Edwards, 1993)
Şekil 1.7
Alternatif akım karışmasında EKG görünümü (Edwards, 1993)
Şekil 1.8
Solunumu fazla ve derin olan köpeklerde solunum artifaktı görünümü
(Edwards, 1993)
Şekil 1.9
Hareket artifaktında EKG görünümü (Edwards, 1993)
Şekil 1.10
Sağ atrium büyümesinde EKG görünümü (Edwards, 1993)
Şekil 1.11
Sol atrium büyümesinde EKG görünümü (Edwards, 1993)
Şekil 1.12
Sağ ventrikül büyümesinde EKG görünümü (Başoğlu, 1992)
Şekil 1.13
Sol ventrikül büyümesinde EKG görünümü (Başoğlu, 1992)
Şekil 1.14
Biventriküler büyümede EKG görünümü (Başoğlu, 1992)
Şekil 1.15
Dal bloklarında EKG görünümü (Edwards, 1993)
Şekil 1.16
Hiperkalemili veya iskemili EKG görünümü (Başoğlu, 1992)
Şekil 1.17
Sinüs taşikardili EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
Şekil 1.18
Sinüs bradikardili EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
Şekil 1.19
Atrial prematüre kompleksinde EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
Şekil 1.20
Atrial taşikardide EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
Şekil 1.21
Atrial fibrilasyonda EKG görünümü (Edwards, 1993)
Şekil 1.22
Ventriküler prematüre komplekste EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
Şekil 1.23
Ventriküler taşikardide EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
Şekil 1.24
Ventriküler fibrilasyonda EKG görünümü (Edwards, 1992)
Şekil 1.25
Sinüs gecikmesi veya sinüs duraklamasında EKG görünümü (Tilley ve
Burtnick, 1999)
Şekil 1.26
Wolff- Parkinson-White-Sendromunda EKG görünümü (Tilley ve Burtnick,
1999)
vi
Şekil 1.27
Birinci Derece Atrioventriküler Blok’da EKG görünümü (Tilley ve Burtnick,
1999)
Şekil 1.28
Mobitz tip I’de EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
Şekil 1.29
Üçüncü Derece AVB’de EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
Şekil 1.30
Sol Dal Bloku’nda EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
Şekil 1.31
Sağ Dal Bloku’nda EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
Şekil 3.1a
İzofloran anestezisi öncesindeki EKG
Şekil 3.1b
İzofloran anestezisi sırasındaki EKG
Şekil 3.2a
İzofloran anestezisi öncesindeki EKG
Şekil 3.2b
İzofloran anestezisi sırasındaki EKG
Şekil 3.3a
İzofloran anestezisi öncesindeki EKG
Şekil 3.3b
İzofloran anestezisi sırasındaki EKG
vii
TABLOLAR
Tablo 1.1
Diazepam’ ın farklı hayvan türlerindeki dozları (Topal, 2005)
Tablo 1.2
Köpeklerde normal kalp atım sayısı (dakikada) (Edwards, 1993)
Tablo 1.3.
Köpeklerde normal EKG değerleri (Edwards, 1993)
Tablo 3.1
Kalp atım sayıları
Tablo 3.2
Anestezi öncesinde ve anestezi sırasında alınan EKG Parametrelerine
uygulanan eşleşmiş gruplar testi ( T-Testi)
viii
RESİMLER
Resim 2.1
Anestezi Cihazı
Resim 2.2
İzofloran vaporizatorünün görünümü
Resim 2.3
Çeşitli kalınlıktaki endotrakeal tüpler
Resim 2.4
EKG cihazı
Resim 2.5
Diazem, propofol ve izofloranın ticari şekli
Resim 2.6
EKG derivasyonları için elektrotların yerleştirilmesi
ix
1. GİRİŞ
1.1. Anestezi
Hekimliğimizde cerrahi araştırmalar ve sağaltımda önemli yeri olan operasyonlar
sırasında canlının ağrı duymaması, mevcut olan durumunu koruması ve iyileşmenin
çabuk olabilmesi bakımından anestezinin yeri çok önemlidir (Koç ve Sarıtaş, 2004).
Anestezik ilaçların ve değişik anestezi yöntemlerinin bulunması, geliştirilmesi
sonucunda veteriner cerrahide hastalar ağrısız, acısız ve tehlikesiz radikal sağaltıma
kavuşmuşlardır. Operatörler de güvenli ve rahat bir çalışma ortamına ulaşmışlardır
(Koç ve Sarıtaş, 2004).
1.1.1. İnhalasyon Anestezisi
İnhalasyon anestezisi, genel anesteziyi sağlamak için kullanılan bir anestezi
yöntemidir. Solunum yolu ile yapılan anestezidir. Sürüngenler, kuşlar, evcil ve
yabani hayvanlar olmak üzere tüm türlerde kolaylıkla kullanılabilmektedir (Steffey,
1996; Koç ve Sarıtaş, 2004).
İnhalasyon anestezisinde; solunum sisteminde, anestezi cihazına monte edilmiş
vaporizator aracılığıyla direkt olarak verilen anestezik maddeler kullanılmaktadır
(Bednarski ve ark., 1993; Koç ve Sarıtaş, 2004). Anestezinin sağlanabilmesi için
uygulanan anestezik maddelerin mutlaka alveollerden emilmesi, kan dolaşımına
geçmesi ve beyine ulaşması gerekmektedir (Karaz ve ark., 1996; Apaydın, 2002).
1
İnhalasyonda kullanılan anestezik maddelerin trakeal yoldan alımı ve eliminasyonu
hızlı olmakta, anestezi derinliği kontrol edilebilmektedir. Ancak hastanın sürekli
monitörize edilmesi gerekmektedir (Steffey, 1996; Skarada ve ark., 1996).
İnhalasyon anestezikleri bugün için anesteziyolojide enjektabl anesteziklere olan bazı
üstünlükleri dolayısıyla tercih edilmektedir. Bu üstünlükler şu şekilde sıralanabilir:
1. Anestezinin derinliği, düzeyi ve yaşamsal fonksiyonların kolayca kontrol altında
tutulabilmesi,
2. Anestezi süresinin istenildiği kadar uzatılabilmesi, hayvanın kolayca ve kısa
sürede anesteziden çıkarılabilmesi,
3. Enjektabl anesteziklere göre kaza ve komplikasyonların daha az olması,
4. Yeterli kas gevşemesinin sağlanması,
5. Operatif ve postoperatif dönemlerde solunum, kalp, dolaşım,sindirim, karaciğer
ve böbrek fonksiyonlarını bozmamasıdır (Richard, 1990; Canpolat, 1992).
1.1.1.1. İdeal Bir İnhalasyon Anesteziği İlacın Özellikleri
•
İrkiltici ve hoş olmayan kokuda olmamalıdır.
•
Yeterli kas gevşemesi sağlamalı ve cerrahi işlemler için analjezik özellikler
göstermelidir.
•
Komplikasyon en az düzeyde olmalıdır.
•
Kanamayı uyarmamalıdır.
•
Toksik etkisi olmamalıdır.
•
Biyotransformasyon düzeyi düşük olmalıdır.
•
Kolay ve ucuz olarak elde edilebilmelidir.
•
Patlayıcı olmamalıdır.
•
Saklama süresince bozulmamalıdır.
•
Diğer ilaçlarla kullanıma uygun olmalıdır.
•
Bilinçsizlik ve uyku oluşturmalıdır.
2
•
Refleksleri ortadan kaldırmalıdır.
•
Anestezi kolay kontrol edilebilmelidir.
•
Hızlı indüksiyon gerçekleşmeli ve anesteziden çıkış kolay olmalıdır (Koç,
1996; Skarada ve ark., 1996; Apaydın, 2002).
Günümüzde bu özelliklere en yakın olarak bilinen uçucu anestezik ilaçlardan iki
tanesi de izofloran ve sevofluran’dır (Steffey, 1996).
1.1.2. Diazepam
Benzodiazepine türü ilaçlardandır. Hafif tranklizandır ve minimal düzeyde
kardiovasküler depresyona neden olur. Yüksek intravenöz dozları solunumda
azalma, kan basıncı ve kalbin sol ventriküler vurumunda hafif derecede düşme
meydana getirir. Kalp frekansında artış ve kardiyak çıkışta azalma gözlenebilir
(Morgan ve ark., 2004). Tek başına kullanıldığında EKG’de değişiklik yaratmaz.
Opioid analjeziklerle (morphine, oxymorphine, fentanyl, meperidine, butorpanol)
kombine edildiğinde bradikardi ve iskemik ST segment depresyonu yaratabilir (Koç
ve Sarıtaş, 2004; Topal, 2005).
Genelde premedikasyon için tek başlarına kullanılmayıp diğer ilaçların etkilerini
arttırmak amacıyla kombine olarak kullanılırlar. Tek olarak kullanıldıklarında bazen
hayvanda korkuya ve aşırı hareketlere neden olurlar (Koç ve Sarıtaş, 2004).
Benzodiazepinler sedasyon sağlamak için veya genel anestezi indüksiyonunda oral,
intramüsküler ve intravenöz yollarla uygulanırlar. Genel anestezi indüksiyonunda
güvenli olan yol intravenöz uygulamadır. Tek başına intravenöz diazepam, yavaş,
yavaş
verilmelidir.
Hızlı
enjeksiyonu
bradikardi
oluşturur.
Diazepamın
biyotransformasyonu karaciğerde olur. Biyotransformasyonun metabolitleri idrarla
atılır (Koç ve Sarıtaş, 2004; Morgan ve ark., 2004).
3
Diazepam’ ın farklı hayvan türlerindeki dozları Tablo 1.1’ de verilmiştir.
Tablo 1.1 Diazepam’ ın farklı hayvan türlerindeki dozları (Topal, 2005)
Tür
Uygulama Yolu
Doz (mg/kg)
iv
0,1-0,5
im
0,3-1,0
At
iv
0,05-0,2
Sığır
im
0,5-1,0
Koyun-Keçi
im
0,5-1,0
Kanatlı
im
5,5-11
Domuz
im
0,5-10
Geyik
oral
5
Köpek-Kedi
1.1.3 Propofol
Profol insan anestezisinde geniş kullanım alanı bulan ve Veteriner Hekimlik’te başarı
ile uyarlanabilen bir enjektabl anestezik ajandır. Yüksek lipit çözülebilme özelliği ile
hızlı etkiyen ve intravenöz uygulanan bir preparattır. Suda erimez, lesitin içeren bir
emülsiyon içerisinde çözünebilir hale getirilmelidir. %10 soya yağı, %1,2 yumurta
lesitini ve %2,25 gliserol içeren bir emülsiyonda %1’lik olarak hazırlanır. Propofol
emülsiyonu koruyucu madde içermez. Bu nedenle mikroorganizmaların üremesi ve
endotoksin oluşmasına uygun bir ortam oluşturur. Propofolün hazırlanması ve
kullanılması sırasında tam bir steril teknik uygulanmalı, lastik kapaklar veya
ampullerin boyun kısmı açılmadan önce alkol ile silinmelidir. Sepsis oluşturma
tehlikesinden dolayı, açılan solusyonlar 6-8 saat içerisinde tüketilmelidir (Koç ve
Sarıtaş, 2004; Morgan ve ark., 2004; Topal, 2005).
Propofol sadece intravenöz yolla uygulanır. Enjeksiyondan 20-60 sn sonra arzu
edilen anestezi derinliği oluşur. Anestezi süresi 3-5 dakika ara ile ek dozların
uygulanması sonrasında uzatılabilir. Tek bolus enjeksiyondan sonra, hızlı ve sakin
anestezi indüksiyonu sağlar ve kısa sürede de uyanma görülür. Köpeklerde 30
4
dakikayı aşan sürelerde yapılan infüzyonun uyanma süresini uzatacağı bildirilmiştir
(McKelvey ve Hollingshead, 2000; Topal, 2005).
Propofol genellikle kedi ve köpeklerde inhalasyon anestezisinin indüksiyonunu
sağlamak ve entübasyonunun yapılabilmesi için tek bolus enjeksiyon şeklinde
uygulanır. Propofol sedatif-hipnotiktir. Ancak analjezik özelliği çok azdır
(McKelvey ve Hollingshead, 2000; Topal, 2005).
Propofolün kardiyovasküler sistem üzerine depresif etkisi vardır. Kardiak çıkış ve
sistemik vasküler direnç azalması ile kan basıncını düşürür (Günay ve Balıkçı, 2001).
Propofol ile indüksiyon anında genellikle kardiyak ritim bozuklukları oluşmaz.
Entübasyon süresince geçici supraventriküler taşikardi ve ventriküler ektopi ve nodal
ritim görülebilir (Günay, 1999; Günay ve Balıkçı, 2001).
Anestezi indüksiyonu için total doz kedi ve köpeklerde 6 mg/kg iv dir. Bu dozun
yaklaşık 1/4’ü ya da 1/3’ü 30-45 saniyede istenen anestezi derinliği sağlanıncaya
kadar uygulanır. Propofol sürekli infüzyon şeklinde ise 0,2-0,4 mg/kg/dak dozu ile
kullanılır (Koç ve Sarıtaş, 2004; McKelvey ve Hollingshead, 2000).
1.1.4 İzofloran
Enfluranın izomeri olan izofloran “1-chloro-2,2,2,-trifloroethly difloromethyl ether”
olup birçok özelliğini taşır (Steffey, 1996; Apaydın, 2002). Berrak, stabil bir sıvı
olup, eter kokusunda, yanıcı ve patlayıcı olmayan koruyucu içermeyen uçucu
anestezik ilaçtır (Koç, 1996; Pamuk, 2003). Gün ışığı ve ultraviyole yapısını bozmaz.
Sodalime izoforanı dekompoze etmez. Metallerle tepkimeye girmez (Perk ve
Gülanber, 1999; Apaydın, 2002; Koç ve Sarıtaş, 2004).
Düşük bir çözünürlük katsayısının olması indüksiyonun hızlı bir şekilde oluşmasını
sağlarken aynı zamanda uyanmayı da hızlandırmaktadır (Canpolat, 1992; Günay,
5
1999). Anestezi sonrası metabolizmadan atılımı çok hızlıdır, bu özelliği izofluran’ın
toksik etkisinin en az düzeyde olduğunu göstermektedir (Short, 1987; Steffey, 1996).
Anestezi derinliğinin kontrol edilmesi kolaydır. Yağ dokusunda çözünürlüğünün
düşük olması, obez hayvanlarda birikimini önler. İrritasyona ve sekresyona neden
olmaz. Bronkodilatatör özelliğine sahiptir. İzofloran anestezisi ile çok iyi düzeyde
kas gevşemesi oluşur, son derece stabil seyreder. Kusturucu etkisi yoktur (Koç ve
Sarıtaş, 2004; Topal, 2005).
İzofloran anestezisinde özel bir vaporizatör kullanılmaktadır (Bednarski ve Muir,
1991; Bednarski ve ark., 1993; Karaz ve ark., 1996). Anestezi indüksiyonu % 2,54,5’lik
konsantrasyonla
gerçekleştirilir.
Anestezinin
devamı
%
1-3’lük
konsantrasyonla sürdürülür. Ancak solunum yetersizliği olan olgularda izofloranın
indüksiyon dozu %2-4, idame dozu % 0,5-1,5’dir (Jacobson ve Hartsfield, 1993;
Crystal ve ark., 1994; Johnson ve ark., 1998; Mutoh ve ark., 2001).
İzofloran hayvan türlerinin tümünde güvenle kullanılabilmektedir (Steffey ve
Howland, 1977; Apaydın, 2002) İzofloran’ın köpeklerde MAC (Minimal Alveolar
Konsantrasyon) değeri 1,3 olarak belirlenmiştir (Short, 1987).
1.1.4.1 İzofloran’ ın Organ Fonksiyonlarına Etkisi
•
Kardiyovasküler Sistem Üzerine Etkisi: İzofloran invivo olarak minimal
kardiyak depresyona neden olur (Morgan ve ark., 2004). Kalp kasılımını deprese
eden anestezik ilaçtır. Ancak kardiyak debiyi değiştirmemesi vazgeçilmez bir
özelliğidir (Apaydın, 2002). İzoflurane, doza bağlı olarak, en az düzeyde oluşan
miyokard depresyonu ile periferdeki vazodilatasyona bağlı olarak arteriyel kan
basıncını düşürür (Scheller ve ark., 1990; Steffey, 1996). İzofloran ile sağlanan
anestezide nabız stabildir (Saeki ve ark., 1996). İzofloran doza bağlı olarak sol
ventriküler sistolik performansı bozar. Bununla birlikte performans bozukluğundan
6
etkilenmiş köpeklerde bozukluğun ilerlemesine ya da kronik iskemik miyokard
fonksiyon bozukluklarına yol açmaz (Kim ve ark., 1994). İzofloran kalpte aritmi
meydana getirmez (Topal, 2005). İzofloran SA düğümünün çalışmasını yavaşlatır.
Bu anesteziğin AV düğüme ileti süresini uzatan ve refraktör dönemi arttıran ılımlı bir
direkt etkiye sahip olduğu rapor edilmektedir (Morgan ve ark., 2004). İzofloran
anestezisinde kardiak debinin sürekliliği, baroreseptörlerin korunmasına bağlı olarak
hipotansiyon oluşmasına engel olur (Short, 1987; Cheng ve ark., 1992).
•
Solunum Sistemi Üzerine Etkisi: İzofloran anestezisi sırasındaki solunum
depresyonu diğer volatil anesteziklerde olana benzer, sadece taşipne daha az
belirgindir (Morgan ve ark., 2004). Derin anestezi ile başlangıçta tidal volum artar,
buna ilişkin olarak solunum sayısında azalma gözlenir (Koç, 1996). PCO2 yoğunluğu
anestezi süresine paralel artış gösterir. Operasyon sırasında oluşan ağrı kısmen de
olsa solunum sisteminin depresyonunu önler. Böylece PCO2’nın daha fazla artışı da
engellenmiş olur (Lee ve ark., 1998). İzofloran iyi bir bronkodilatatör’dür.Bu
nedenle bronkospazm bulunan olgularda izofloran önerilir (Mutoh ve ark., 2001;
Morgan ve ark., 2004).
•
Sinir Sistemi Üzerine Etkisi: İzofloran doza bağlı olarak merkezi sinir
sistemini deprese eder (Gwinnutt, 1996). Ventilasyonun sürekliliğinde serebral kan
akımında artış gözlenmez (Artru, 1994). Serebral oksijen tüketimini azaltır. Yüksek
konsantrasyonda serebral kan akımını, dolayısı ile intrakranial basıncı artırır
(Morgan ve ark., 2004). Düşük konsantrasyonda, intrakranial basınç ve serebral kan
akımı üzerine etkisi en az düzeydedir. Bu nedenle noroşirurji’de izofloran
uygulaması iyi bir seçenek oluşturur (Artru, 1994; Apaydın, 2002).
•
Diğer Sistemler Üzerine Etkisi: İzofloran iskelet kaslarını gevşetir. Renal kan
akımı, glomeruler filtrasyon miktarı ve idrar atılımını azaltır. Toplam hepatik kan
akımı izofloran anestezisi sırasında azalır. Bununla birlikte, hepatik oksijen sunumu
izofloran ile halotan ve enflurandan daha iyi korunur. Karaciğer fonksiyon testleri
7
minimal derecede etkilenir (McKelvey ve Hollingshead, 2000; Morgan ve ark.,
2004).
•
Biyotranformasyon ve Toksisite: Karaciğer mikrozomal enzim sistemi
tarafından metabolize edilir. İzofloran’ın % 0,2’si metabolize olur. Bu durum
izofloran’ın önemli üstünlüklerinden biri olarak kabul edilir (Bernard ve ark., 1992;
Düzgün ve Perk, 1998). Trifloroasetik asit temel son üründür. Serum florür düzeyi
yükselebilirse de, enzim tetikleyiciler varlığında bile nefrotoksisite çok az olasıdır
(Morgan ve ark., 2004). Bu nedenle böbrek hastalarında kolayca kullanılabilir (Hall
ve Clark, 1991; Düzgün ve Perk, 1998). İzofloran’ın hepatotoksisitesi yoktur (Short,
1987). İzoflurane anestezisinde karaciğer fonksiyon testlerinde oluşan küçük
değişikliklerin uyanma ile birlikte normale dönüştüğü gözlenmiştir (Perk ve Yücel,
1994; Steffey, 1996).
1.2. Elektrokardiyografi (EKG)
Kalp atımı sırasında oluşan aksiyon akımlarının yazdırılmasına elektrokardiyografi
denir. Bu amaçla kullanılan araç elektrokardiyograf, kağıt üzerine çizilen eğri
elektrokardiyogram adını alır. Kısaca EKG şeklinde gösterilir (Koç ve Sarıtaş, 2004).
Elektrokardiyografi kalp ve damar hastalıklarının tanısında ve incelenmesinde
kullanılan objektif bir muayene yöntemi olup;
•
Kalbin ritm bozukluklarının incelenmesinde,
•
Uyarım merkezleri ve uyarımın iletimine ilişkin aksaklıkların belirlenmesinde,
•
Miyokard bozukluklarının tanınmasında,
•
Kalp
hipertrofileri
ve
kalbin
göğüs
boşluğu
içindeki
durumunun
incelenmesinde,
•
Koroner damar sklerozu ve kalp kapaklarına ilişkin hastalıkların tanısında
büyük önem taşır (Başoğlu, 1992; Koç ve Sarıtaş, 2004).
8
1.2.1 Kalp
Kalp dolaşım sisteminin merkezinde bulunur. Şekil 1.1’ de gösterildiği gibi iki ayrı
pompadan oluşur. Akciğerlere kan pompalayan sağ kalp ve çevre organlara kan
pompalayan sol kalp. Bunların her biri, bir atriyum ve bir ventrikülden oluşan iki
bölmeli bir atım pompasıdır (Yılmaz, 1984; Guyton, 1996).
Şekil 1.1. Kalbin yapısı ve kalp boşluklarında kanın akışı (Guyton, 1996)
Kalp köpeklerde, göğüs boşluğu içinde yatay bir konumda 3-7 kostalar arası boşlukta
bulunur (Yılmaz ,1984).
Kalbin göğüs boşluğu içindeki bağlantıları, kendisinden çıkan ve giren damarlarla
sağlanır. Dorsalde omurgaya aort ile, akciğerlere turuncus pulmonalis ile, diyaframa
v.cava caudalis ile ve göğüs boşluğu girişine de v.cava cranialis ile bağlanır (Koç ve
Sarıtaş, 2004).
9
Kalbin pompalama etkinliği, bu organın innervasyonunu sağlayan otonom sinir
sistemine ait kalbi besleyen çok sayıda sempatik ve parasempatik sinirin yoğun
denetimiyle gerçekleşmektedir (Guyton, 1996; Koç ve Sarıtaş, 2004).
Kalp, kalp kasının ritmik (düzenli aralıklarla tekrarlayan) kasılmasını sağlamak için
ritmik uyarılar doğuran ve bu uyarıları hızla bütün kalbe ileten, özelleşmiş bir
sistemle donatılmıştır. Bu sistem Şekil 1.2’ de gösterilmektedir.
Şekil 1.2 Kalbin sinüs düğümü ve purkinje sistemi. Ayrıca A-V düğüm, atriyumun düğümler arası
yolları ve ventriküllerin dalları (Guyton, 1996)
Şekilde normal ritmik uyarıları doğuran sinüs düğümü (aynı zamanda sinoatriyal
veya
S-A
düğüm
olarak
da
adlandırılır),
uyarıları
sinüs
düğümünden
atriyoventriküler (A-V) düğüme ileten düğümler arası yollar, atriumlardan gelen
uyarıların ventriküllere geçişini geciktiren A-V düğüm, kalp uyarılarını ventrikülerin
bütün bölgelerine ileten sol ve sağ pürkinje lifi demetleri görülmektedir (Guyton,
1996). Bu sistem kalbin ritmik ve düzenli atımlarla çalışmasını sağlar. Tablo 1.2’ de
köpeklerde dakikadaki kalp atım sayısı görülmektedir.
10
Tablo 1.2 Köpeklerde normal kalp atım sayısı (dakikada) (Edwards, 1993)
Yetişkin
70- 160
Dev Irk
60-140
Küçük Irk
70-180
Yavru
70-220
1.2.1.1 Elektrofizyoloji
Elektrokardiyografi’nin
temeli
sayılan
aksiyon
akımları
zar
teorisiyle
açıklanmaktadır. Bu teoriye göre yarı geçirici olan hücre zarının seçici bir niteliği
vardır. Dinlenme durumundaki kalp hücrelerinde pozitif iyonlar hücre dışında,
negatif iyonlar ise hücre içinde yer alırlar. Bu duruma polarizasyon denir. Böyle bir
hücrede içi ile dışı arasında elektriksel bir fark bulunur. Bu fark -20 ile -100 mV
arasında değişir ve çoğunlukla –90 mV olarak kabul edilir. Böyle bir hücrede
elektriksel denge olduğundan denge potansiyeli denir (Nelson, 2003; Koç ve Sarıtaş,
2004).
Dinlenme durumundaki bir hücrede genellikle potasyum iyonları ve protein
anyonları hücre içerisinde, sodyum ve klor iyonları ise çoğunlukla hücre dışında yer
alır. Hücre zarının iç tarafında bulunan çeşitli anyon molekülleri büyük olması
nedeniyle zarı geçemezler ve iç kesimde negatif yükün oluşmasında önemli rol
oynarlar. Klor iyonları zarı kolaylıkla geçebilirler. Ancak, dinlenme durumundaki
hücre zarının iki tarafı arasındaki potansiyel farklılık, klor iyonlarının çoğunu zar
dışında tutabilme yeteneğine sahiptir. Hücre dışında sodyum iyonları içe göre 10 kez,
potasyum iyonları ise hücre içinde dışa göre 30 kez fazladır. Fiziksel yasalara göre
bir tarafta fazla olan iyonların değişim farklılığına göre diğer yöne geçiş istemeleri
doğaldır. Ancak, zarın bazı özellikleri ve elektriksel yük etkileriyle sodyum ve
potasyum iyonlarının içeri ve dışarı haraketleri sınırlanmıştır. Hücre bir ucundan
uyarıldığında uyarı noktasında zarın seçici geçirgenliği kaybolur ve hücre zarının
sodyum iyonlarına karşı geçirgenliği artar. Hücre içine giren sodyum o noktada zarın
11
içini pozitif, dışını ise negatif yapar ve -90 mV kadar olan bu potansiyel fark,
sodyum iyonunun hızla içeri girmesiyle kaybolur. Başka bir deyişle, o noktada zarın
dış yüzeyi negatif, içi ise pozitif bir değer kazanır. Polarize durumun bozulması
anlamına gelen ve depolarizasyon denilen bu olay, hücre zarının uyarılan bu
noktasından
başlayarak
her
yeri
bu
duruma
gelinceye
kadar
sürer.
Depolarizasyondan hemen sonra, hücre zarı yeniden sodyuma karşı geçirimsiz
duruma döner ve hücre zarı tekrar seçici geçirgenliğini kazanır. Bu kez zarda
potasyum iyonlarına karşı geçirgenlik arttığında, içeride yüksek derişimde bulunan
bu iyonlar dışarıya çıkarak depolarizasyon noktasında -90 mV kadar potansiyel
farklılık yeniden oluşur. Repolarizasyon denen bu dönemde, elektriksel potansiyel
farklılığın sağlanabilmesine karşın, özellikle sodyum iyonu ve potasyum iyonu
yönünden normal iyon dengesi bozulmuştur. Yani sodyum iyonunun dışarı verilmesi,
potasyum iyonunun içe alınması gerekir ki bu da, etkin Na+- K+ pompası ile yerine
getirilir ve sonunda tam anlamıyla polarize durum sağlanarak hücre, yeni bir uyarıya
yanıt verecek duruma gelmiş olur (Şekil 1.3) (Başoğlu, 1992; Koç ve Sarıtaş, 2004).
12
Şekil 1.3 Bir kalp kası hücresinin depolarizasyon ve repolarizasyonu ve aynı zamanda çeşitli
elektrotlarla kaydedilen potansiyeller (Başoğlu, 1992)
13
1.2.2 Elektrokardiyografik Uygulama
1.2.2.1. Elektrotlar
Elektrotlar alkollü pamuklarla veya iletimi kolaylaştırıcı jel ile deriye tutturulur. Bu
amaçla hipodermik iğneler de kullanılabilir. Köpeklerde kullanılan elektrotlar klasik
olarak beş tanedir. Kırmızı (RA=Sağ kol), sarı (LA = Sol kol), yeşil (LF = sol bacak)
standart ekstremite derivasyonları içindir. Siyah (RF = Sağ bacak) uç ise toprak hattı
görevini yapar. Beyaz (V) uç ise göğüs derivasyonu içindir (Uçak, 2000; Koç ve
Sarıtaş, 2004).
1.2.2.2. Derivasyonlar
Bir derivasyon iletici kablolarla cihaza bağlı iki elektrot tarafından oluşturulan
devredir. Köpeklerde elektrokardiyografi uygulamaları sırasında kullanılan yedi
derivasyon vardır. Bunlardan bipolar taraf derivasyonları I,II,III olarak gösterilirler.
Unipolar taraf derivasyonları ise aVR, aVL, aVF olarak gösterilir. Unipolar göğüs
derivasyonu V olarak gösterilir. Bipolar derivasyonları köpeklerde Einthoven
sistemine göre alınmaktadır. Bu insandaki elektrokardiyografik Einthoven teorisinin
hayvanlara uygulanmış şeklidir. Bu teoriye göre kalp frontal bir düzlem üzerinde bir
eşkenar üçgenin ortasında bulunur. Bu üçgenin köşelerini sağ omuz, sol omuz ve
pubis oluşturur. Elektrodlar bacak bileklerine veya dirsek hizasına yerleştirilir. Buna
göre; kırmızı elektrot sağ ön bacağa, sarı elektrot sol ön bacağa, yeşil elektrot sol
arka bacağa ve siyah elektrot sağ arka bacağa tutturulur. Elektrokardiyografi alınacak
köpekler sağ taraflarına yatırılıp EKG’leri alınır (Başoğlu, 1992; Guyton, 1996;
Uçak, 2000) (Şekil 1.4).
14
Şekil 1.4 Einthowen derivasyonlarının şeması (Başoğlu, 1992)
15
1.2.2.3. Elektrokardiyografik Ölçüler
Elektrokardiyogramı oluşturan çeşitli dalga ve aralıkların normal olup olmadığını
anlamak için biçim ve yönlerinin saptanmasından ayrı olarak süre ve amplitüdlerinin
(yükseklik veya derinlik) ölçülmesi gereklidir. Dalga ve aralıkların süreleri saniye,
amplitüdlerin birimi milivolttur. Ölçme ve elektrokardiyogramları değerlendirme
işini kolaylaştırmak için bütün dünyada bazı değişmez ölçüler kabul edilmiştir.
Kağıtlar belli bir hız ile döner. Aygıtların çoğunda bu hız saniyede 25 mm veya 50
mm dir. Elektrokardiyogram kağıdı bir mm’lik aralıklarla birbirini kesen dikey ve
yatay çizgilerle küçük karelere bölünmüştür. Dikey çizgiler arası dalga ve aralıkların
sürelerini, yatay çizgiler arası dalgaların amplitüdlerinin saptanmasında kullanılır. İki
ince dikey çizgi arası 0.02 saniye, iki ince yatay çizgi arası 0.1 mV’u gösterir (Şekil
1.5) (Edwards, 1993; Koç ve Sarıtaş, 2004).
Şekil 1.5 EKG kağıdı
1.2.3 Normal Elektrokardiyogram
Kalpte elektriksel gerilim farkı bulunmadığı ya da kalbin her kesiminde aynı
olduğunda elektrokardiyogramda düz bir doğru çizilir ki buna izoelektrik çizgi ya da
sıfır çizgisi denir. Normal bir elektrokardiyogramda bu izoelektrik çizgiye göre
pozitif ve negatif bir takım girinti ve çıkıntılar vardır (Şekil 1.6). Bunlar P dalgası,PR
16
aralığı, QRS kompleksi, ST segmenti, T dalgası ve QT aralığıdır (Yılmaz, 1984;
Edwards, 1993; Uçak, 2000).
Şekil 1.6 Normal bir elektrokardiyogramda çeşitli dalga ve aralıklar (Edwards, 1993)
P dalgası - Atriumların depolarizasyonunu yansıtır. İlk yarısını sağ atriumun, ikinci
yarısı sol atriumun depolarizasyonunu gösterir. Sino-atrial düğümden başlar, atriyoventriküler düğüme kadar iner (Koç ve Sarıtaş, 2004; Uçak, 2000).
P-R Aralığı - Sino-atrial düğümden çıkan uyarının ventriküllere ulaşabilmesi için
geçen sürenin karşılığı olan P-R aralığı, P dalgasının başlangıcından Q dalgasının
17
başlangıcına kadar olan uzaklık olarak ölçülür (Edwards, 1993; Uçak, 2000).
QRS Kompleksi - Ventriküler depolarizasyon anlamına gelir. Ventriküllerin
sistolünde çizilir (Koç ve Sarıtaş, 2004; Uçak, 2000).
S-T Segmenti - QRS kompleksinin sonu ile T dalgasının başlangıcı arasında kalan
parçadır. Ventiküllerde depolarizasyonun bitimi ile repolarizasyonun başlangıcı
arasında geçen süreyi gösterir. S-T segmentinin çizilmesi döneminde kalpte
elektriksel potansiyel farkı bulunmadığından izoelektrik çizgi üzerindedir. 0,2 mV
değerindeki yükselti veya çöküntüler normal kabul edilmektedir (Edwards, 1993;
Yılmaz, 1984).
T-Dalgası - Ventriküllerin repolarizasyonunu gösterir ve diyastolü sırasında çizilir
(Koç ve Sarıtaş, 2004).
Q-T Aralığı - Ventriküllerin depolarizasyon ve repolarizasyonu için geçen toplam
süreyi yansıtır. QRS kompleksinin başlangıcından T dalgasının bitimine kadar olan
uzaklığı kapsar (Edwards, 1993; Uçak, 2000).
Yukarıda bahsedilen dalga ve aralıkların köpeklerdeki değerleri Tablo 1.3’de
gösterilmiştir.
Tablo 1.3 Köpeklerde normal EKG değerleri (Edwards, 1993)
Genişlik (sn)
Yükseklik (mV)
P dalgası
0,04
P-R aralığı
0,4
0,06- 0,13
QRS
Küçük Irk
0,05
2,5
kompleksi
Büyük Irk
0,06
3,0
S-T segmenti
T dalgası
0,2
Pozitif veya negatif olabilir. R’ nin yüksekliğinin ¼’ünden daha
yüksek olmayacak.
Q-T aralığı
0,15-0,025
*II. Derivasyon, hız:50 mm/sn, Yükseklik: 1 cm=1 mV
** 0,1 mV EKG kağıdında 1 kareye denk, 0,02 sn EKG kağıdında 1 kareye denk gelir.
18
1.2.4 EKG’yi Bozan Faktörler (Artifakt)
•
Alternatif akım karışması: İzoelektrik çizgi üzerinde karışan akımın
frekansına göre saniyede 50-60 adet oluşan küçük titreşimler şeklinde görülmektedir
(Şekil 1.7). Ya elektrokardiyografın toprak bağlantısının kusurlu olduğu durumlarda
ya da deriye iyi tutturulmamış elektrodlar nedeniyle ortaya çıkmaktadır (Başoğlu,
1992; Tilley ve Burtnick, 1999) .
Şekil 1.7 Alternatif akım karışmasında EKG görünümü (Edwards, 1993)
•
Solunum artifaktları: Solunumu fazla ve derin olan köpeklerde ortaya
çıkmaktadır (Şekil 1.8). İzoelektrik çizginin kayması ile kendini gösterir (Edwards,
1993; Nelson, 2003).
Şekil 1.8 Solunumu fazla ve derin olan köpeklerde solunum artifaktı görünümü (Edwards, 1993)
19
•
Hareket Artifaktları: EKG alımı sırasında oluşabilecek ürkme, çabalama
ve titreme sonucu oluşmaktadır (Edwards, 1993; Koç ve Sarıtaş, 2004) ( Şekil 1.9).
Şekil 1.9 Hareket artifaktında EKG görünümü (Edwards, 1993)
1.2.5 Anormal EKG
1.2.5.1. P Dalgası Değişiklikleri:
Elektrokardiyograafi’de atrium depolarizasyonunu P dalgası görüntüler. Bu dalga
değişiklikleri atrium büyümesi doğrultusunda fikir verir. Atrium büyümesi P dalgası
değişiklikleriyle saptanır (Bahar, 1989; Koç ve Sarıtaş, 2004).
20
•
Sağ Atrium Büyümesi (P Pulmonale): P dalgasının amplitüdü yüksektir
(Edwards, 1993) (Şekil 1.10).
Şekil 1.10 Sağ atrium büyümesinde EKG görünümü (Edwards, 1993)
•
Sol Atrium Büyümesi (P Mitrale): P dalgasının amplitüdü normal, süresi
artmış ve çentiklidir (Edwards, 1993; Bahar, 1989) (Şekil 1.11).
Şekil 1.11 Sol atrium büyümesinde EKG görünümü (Edwards, 1993)
21
1.2.5.2. QRS Kompleks Değişiklikleri
Elektrokardiyografi’de ventrikül depolarizasyonu QRS kompleksi görüntüler. Bu
dalga değişiklikleri ventriküler büyüme doğrultusunda fikir verir (Bahar, 1989;
Nelson, 2003).
•
Sağ Ventrikül Büyümesi (RHV): Q dalgası tersine dönmüştür ve çok derindir
(Başoğlu, 1992; Edwards, 1993) (Şekil 1.12).
Şekil 1.12 Sağ ventrikül büyümesinde EKG görünümü (Başoğlu, 1992)
•
Sol Ventrikül Büyümesi (LVH): QRS kompleksinin süresi ve amplitüdü
artmıştır (Bahar, 1989; Edwards,1993) (Şekil 1.13).
Şekil 1.13 Sol ventrikül büyümesinde EKG görünümü (Başoğlu, 1992)
22
•
Biventriküler Büyüme (BVH): Geniş QRS kompleksi, derin Q dalgası ve P
mitrale veya P pulmanale görülür ( Edwards, 1993; Tilley ve Burtnick ve
ark., 1999) (Şekil 1.14).
Şekil 1.14 Biventriküler büyümede EKG görünümü (Başoğlu, 1992)
•
Dal Bloku: His demeti dallarında iletimin gecikmesi ve kesilmesi ile ortaya
çıkan iletim bozukluğudur. QRS kompleksinin süresinin arttığı ve şeklinin
bozulduğu görülür (Başoğlu, 1992; Koç ve Sarıtaş, 2004) (Şekil 1.15).
23
Şekil 1.15 Dal bloklarında EKG görünümü (Edwards, 1993)
1.2.5.3. ST Segment ve T Dalgası Değişiklikleri
Ventriküllerin repolarizasyonunu gösterirler (Başoğlu, 1992).
•
Miyokard İskemisi: Basit iskemiler, dev T dalgalarına yol açar ve bunların
reverzibl olduğu kabul edilir (Şekil 1.16). Bu görünüşe hiperkalemilerde de
rastlanır (Başoğlu, 1992).
Şekil 1.16 Hiperkalemili veya iskemili EKG görünümü (Başoğlu, 1992)
•
Perikardit: Göğüs derivasyonunda saptanır. Erken dönemde S-T segment
yükselmesi çok belirgindir. Patolojik Q dalgası yoktur. Daha geç dönemde S-
24
T normale dönüşürken ters T dalgası görünümü oluşur. Perikard boşluğunda
sıvı birikmesi veya perikard kalınlaşması varsa bütün derivasyonlarda QRS
kompleksi düşük voltajlı olup, küçüktür (Yılmaz, 1984; Bahar, 1989).
1.2.5.4. Kalp ritm bozuklukları
Sinüs İmpuls Oluşumundaki Bozukluklar
•
Sinüs taşikardi: Dakikada 150-180 arasındaki düzgün kalp atımlarını
belirtmektedir. R-R aralığının süresi kısalır (Şekil 1.17). (Yılmaz, 1984;
Tilley ve Burtnick, 1999; Koç ve Sarıtaş, 2004).
Şekil 1.17 Sinüs taşikardili EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
•
Sinüs Bradikardi: Kalp atımları düzgün, yavaş ve dakikada 60-70 kadardır.
R-R aralığının süresi uzar (Şekil 1.18) (Tilley ve Burtnick, 1999; Koç ve
Sarıtaş, 2004).
Şekil 1.18 Sinüs bradikardili EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
25
Supraventriküler İmpuls Oluşumundaki Bozukluklar
•
Atrial Prematüre Kompleks: Uyarımın sinüs düğümü yerine ektopik atrial
düğümlerden çıkan atımlardır. Kalp hızı genellikle normal, ritmi düzensiz
olabilir. Ektopik atımın P-R aralığı normal, P-R aralığı kadar veya daha
uzundur. P dalgasının şekli değişiktir, pozitif, negatif ve bifazik olabilir (Şekil
1.19). QRS genelde normaldir (Tilley ve Burtnick, 1999).
Şekil 1.19 Atrial prematüre komplekste EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
•
Atrial Taşikardi: Atrial taşikardi, atrium orijinli ektopik ve hızlı bir ritimdir.
Bu aritmi yüksek frekanslı bir dizi atrial ekstra sistol şeklinde de
tanımlanabilir. Şekil 1.20’de görüldüğü gibi, EKG’de trasenin tümünde
yüksek bir frekans ve R-R aralıklarının eşit olduğu, fakat P ve T dalgalarının
birleştiği gözlenir (Başoğlu, 1992).
Şekil 1.20 Atrial taşikardide EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
26
•
Atrial Fibrilasyon: Atrial fibrilasyon, hızlı, organize olmayan ve
toplam
olarak düzensiz ventrikül ritmine yol açan bir atriyum aktivitesidir (Başoğlu,
1992). Şekil 1.21 ‘deki EKG trasesinde görüldüğü gibi, P dalgası yerine
dalgalanmalar görülür (f dalgası). QRS kompleksinin amplitüdü ve şekli
normaldir (Tilley ve Burtnick, 1999).
Şekil 1.21 Atrial fibrilasyonda EKG görünümü (Edwards, 1993)
Ventriküler İmpuls Oluşumundaki Bozukluklar
•
Ventriküler
Prematüre
Kompleks:
Uyarımın
sinüs
düğümü
yerine
ventriküllerden kaynaklanmasıyla oluşan atımlardır. Şekil 1.22’de görüldüğü
gibi, QRS kompleksi geniş ve biçimsizdir. P dalgası görülmez (Tilley ve
Burtnick, 1999).
Şekil 1.22 Ventriküler prematüre komplekste EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
27
•
Ventriküler Taşikardi: Ventriküllerden kökenini alan ve belli bir hızda sık
tekrarlayan ektopik atımlardır. EKG trasesinde (Şekil 1.23), P-QRS ilişkisi
yoktur. P dalgaları QRS kompleksi içindedir. QRS kompleksi geniş ve
biçimsizdir (Bahar, 1989).
Şekil 1.23 Ventriküler taşikardide EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
•
Ventriküler
Fibrilasyon:
Farklı
ventriküler
fibrillerin
toplam
desenkronizasyonu ile ortaya çıkan ve ventriküler miyokardın titreşimini
ifade eden bir bozukluktur (Bahar, 1989).
EKG trasesinde P ve QRS
görülmez (Şekil 1.24). Tamamıyla düzensiz ve hızlı bir ritm vardır (Tilley ve
Burtnick, 1999).
Şekil 1.24 Ventriküler fibrilasyonda EKG görünümü (Edwards, 1992)
İmpuls İletimindeki Bozukluklar
•
Sinüs Gecikmesi veya Sinüs Duraklaması: Sinüs düğümünün şiddetli bir
28
inhibisyonla kısa süre uyarı çıkaramamasıdır. Genellikle aralıklı ve seyrek
bazen de ritmik ve sıktır. EKG trasesinde P-QRS-T dizisi sinüs karakterlidir
(Şekil 1.25). R-R aralıkları normalin iki katıdır (Başoğlu, 1992; Tilley ve
Burtnick, 1999).
Şekil 1.25 Sinüs gecikmesi veya sinüs duraklamasında EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
•
Wolff- Parkinson-White-Sendrome: Bu sendrom Kent demeti tarafından
oluşturulan bir ventriküler pre-eksitasyon ve süpraventriküler taşikardili
paroksismal girişlerle birlikte bulunan özel bir ritmolojik durumdur (Şekil
1.26). EKG trasesinde normal kalp hız ve ritmi, normal P dalgası, kısa P-R
aralığı görülür. QRS kompleksi normal ya da genişlemiş olabilir (Başoğlu,
1992; Tilley ve Burtnick, 1999) .
Şekil 1.26 Wolff- Parkinson-White-Sendrome’unda EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
•
Birinci Derece Atrioventriküler Blok: Atrioventriküler ileti gecikmesidir. Bir
lezyona bağlı olabildiği gibi fonksiyonel olarak da şekillenebilir. EKG
29
trasesinde kalp hızı genelde normal ve ritmiktir (Şekil 1.27). P ve QRS
kompleksi normaldir. P-R aralığında 0,13 saniyenin üzerinde uzama vardır
(Bahar, 1989; Başoğlu, 1992; Tilley ve Burtnick, 1999).
Şekil 1.27 Birinci Derece Atrioventriküler Blok’da EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
•
İkinci Derece Atrioventriküler Blok (AVB2): Bazı sinüzal impulslar
antrioventriküler kavşaktan geçebildikleri halde bazıları iletilemezler. Bloke
olan P dalgalarının sayısına göre iletilen P dalgalarının sayısına bakarak şu tip
bloklar belirlenebilir. Gerçek AVB2’ de iletilen P dalgaları bloke olan P
dalgalarından daha fazladır. İleri AVB2’de iletilen P dalgaları bloke olan P
dalgalarından daha azdır (Başoğlu,1992).
Ayrıca 2 tip AVB’ daha vardır. Bunlar Mobitz tip I ve Mobitz tip II’dir.
Mobitz tip I’de QRS kompleksiz P dalgaları görülür. P dalgası normaldir. PR aralığı genelde değişkendir (Şekil 1.28). P dalgası bloke olana kadar atımlar
normaldir. QRS süresi normaldir. Ventriküler hız bloklanmış P dalgaları
yüzünden atrial hızdan düşüktür (Tilley ve Burtnick, 1999).
Şekil 1.28 Mobitz tip I’de EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
30
Mobitz tip II’de QRS kompleksiz P dalgaları görülür. P normaldir. P-R aralığı
sabittir. QRS kompleksinin dalgalarının görünümü anormaldir. His demetinin
bifurkasyonundan önce blok oluşmaktadır, bu nedenle de QRS kompleksinin
süresi uzamıştır (Tilley ve Burtnick, 1999).
•
Üçüncü Derece Atrioventriküler Blok (AVB3): Sinuzal impulsların
ventriküllere hiç geçemediği iletim bozukluğudur. Böylece atrium ve
ventrikül atımları tamamen ayrıdır. Aralarında hiçbir ilişki kalmaz. EKG
trasesinde P dalgası normaldir. QRS dalgası dal bloku varsa uzun ve
düzensizdir, dal bloku yoksa normaldir (Şekil 1.29). P-P ve R-R aralıkları
genelde sabittir (Bahar, 1989; Başoğlu, 1992).
Şekil 1.29 Üçüncü Derece AVB’de EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
•
Sol Dal Bloku: His demetinin sol dalında oluşan iletim bozukluğudur. QRS’
nin süresi uzamıştır (Şekil 1.30). QRS I, II, III ve aVF derivasyonunda
pozitiftir. Blok aralıklı veya sürekli olabilir (Tilley ve Burtnick, 1999).
Şekil 1.30 Sol Dal Bloku’nda EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
31
•
Sağ Dal Bloku: His demetinin sağ dalında oluşan iletim bozukluğudur. EKG
trasesinde geniş QRS kompleksi görülür (Şekil 1.31). S dalgasının amplitüdü
ve süresi uzamıştır (Tilley ve Burtnick, 1999).
Şekil 1.31 Sağ Dal Bloku’nda EKG görünümü (Tilley ve Burtnick, 1999)
1.2.5.5 Elektrolit Bozukluklarının Yol Açtığı EKG Değişiklikleri
Hiperpotasemide T dalgası dik bir görünüm alır ve yüksekliği QRS kompleksinden
büyük olur (Bahar, 1989; Başoğlu,1992).
Hipopotasemide QT aralığı uzar, T dalgası alçalır ya da inversiyona uğrar. Kalp için
hiperpotasemiden daha az zararlıdır (Bahar, 1989; Başoğlu, 1992).
Sodyum değişiklikleri kalp ritmi üzerine dikkate değer bulgular yaratmaz (Bahar,
1989; Başoğlu, 1929).
Hiperkalsemi en çok hiperparatirodizm’de görülür. QT aralığı kısalır, ST segment
yükselir (Bahar, 1989; Başoğlu, 1929).
Hipokalsemide QT aralığı uzar (Bahar, 1989; Başoğlu, 1929).
32
1.2.5.6 Yaşlı Kalp EKG’si
Kalp yetmezliği olmayan, belirgin üfürüm bulunmayan ve sadece anormal yorgunluk
semptomu gösteren yaşlı hayvanlarda, daha önce anlatılan anormalliklerin bir çoğu
bulunur (Başoğlu, 1992).
Çalışmanın amacı köpeklerde izofloranın kalbin çalışması üzerine etkilerini
elektrokardiyogramda görmek ve bu etkileri belirlemektir. Bu değişiklikleri
belirleyebilmek için anestezi öncesi ve sırasında alınan EKG’ leri yorumlayıp
değerlendirmeyi pratiğe aktarmak ve rutine oturtmaktır.
33
2. GEREÇ VE YÖNTEM
2.1 Gereç
Araştırmanın materyalini Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi kliniğine
getirilen ve operasyona alınan çeşitli yaş, ırk, ağırlıkta ve cinsiyette 20 köpek
oluşturdu.
Anestezik girişimler, otomatik ventilatörlü ve dijital kumandalı, çift vaporizatörlü
kapalı sistemle çalışan ve soda-lime’lı Junior 620 (AMS Turkey) marka anestezi
cihazı aracılığıyla gerçekleştirildi (Resim 2.1).
Resim 2.1 Anestezi Cihazı
34
Isofloranla çalışma yapılacağı için Isotech ® vaporizatör kullanıldı (Resim 2.2).
Resim 2.2 İzofloran vaporizatorünün görünümü
35
Entübasyon için, hayvanın büyüklüğüne göre 4.0 – 9.0 mm iç çapında balonlu tip tek
kullanımlık endotrakeal tüpler kullanıldı (Resim 2.3).
Resim 2.3 Çeşitli kalınlıktaki endotrakeal tüpler
Köpeklerin EKG’leri Petaş PM 150 marka tek kanallı, yazıcılı EKG cihazı ile alındı
(Resim 2.4)
Resim 2.4 EKG cihazı
36
Olgularda premedikasyon için 2 mL’lik ampüllerde bulunan diazepam (10 mg/ml)
(Diazem®, Deva, İstanbul, Türkiye), indüksiyon için propofol (10 mg/mL)
(Propofol®, Fresenius, İstanbul, Türkiye) ve idame için izofloran (Isoflurane-USP,
Abbott,İstanbul,Türkiye) kullanıldı (Resim 2.5).
Resim 2.5 Diazem, propofol ve izofloranın ticari şekli
2.2 Yöntem
2.2.1 Anestezi protokolü
Daha önceden muayene edilip operasyon randevusu verilen köpekler
kliniğe
geldiğinde genel muayeneleri yapıldı. 12 saat aç bırakılmış olan hayvanlar 0,2 mg/kg
Diazepam’ın anestezi indüksiyonundan 2-3 dak önce intravenöz uygulanmasıyla
premedike edildi. Anestezi indüksiyonu; propofol solusyonunun 6 mg/kg dozda
intravenöz yolla yavaş şekilde enjekte edilmesiyle sağlandı. Hemen ardından uygun
çaptaki endotrakeal tüplerle entübasyon gerçekleştirildi. Anestezi cihazının hasta
konnektörü, hayvanın trakeasına yerleştirilmiş olan endotrakeal tüpe bağlandı ve
spontan solunumu sürmekte olan hayvanın anestezisi Izofloran-oksijen karışımıyla
sürdürüldü. Uygulama süresince, vaporizator %2 ile %5 arasında açık tutuldu.
37
Spontan solunumun deprese olmasıyla birlikte, dakikada 12-15 arasında aralıklı
pozitif basınç ventilasyonu yaptırıldı ve Tidal Volüm, 15 mL/kg olarak ayarlandı.
2.2.2 EKG Trasesinin Alınması
Operasyondan önce genel muayene sırasında steteskopla hayvanların kalbi askulte
edildi.
0,2 mg/kg dozda Diazepam’la premedike edildikten sonra, 6 mg/kg dozda
propofol’le anestezi indüksiyonu sağlanan hayvanlar sağ taraflarına yatırıldı (Resim
2.6). EKG elektrotları extremitelere iletkenliğin sağlanması için jel sürülerek
tutturuldu. Hemen ardından kağıt hızı
50 mm/sn’ye ayarlanarak I, II, III,
aVR,aVL,aVF derivasyonları elde edilip traseleri alındı.
Resim 2.6 EKG derivasyonları için elektrotların yerleştirilmesi
38
İlk traselerin diazepam + propofol’le alınmasının nedeni; hayvanların uyanıkken
korkudan ve heyecandan meydana gelen titremelerin, yine heyecandan dolayı
solunumlarının fazlalaşmasının ve hareket etmelerinin EKG dalgalarını bozmasından
dolayı (artifaktların meydana gelmesi) düzgün trase alınamamasıdır.
İlk traseleri alınan hayvanlar hemen entübe edilerek izofloranla anestezi idamesi
sağlandı. Anestezi derinleştiğinde (genelde 15. dak) I, II, III, aVL, aVR, aVF
derivasyonları elde edilip traseleri alındı. Değerlendirmeler II. Derivasyonda alınan
traseler üzerinden yapıldı.
2.2.3 İstatistiksel Analiz
Yapılan çalışmada yazdırılan elektrokardiyogramların her birinde dalgaların şekli
incelenerek P,QRS ve T dalgalarının amplitüdleri, P, T ve QRS kompleksinin
süreleri ve P-R ve Q-T aralıklarının süreleri ve dakikadaki kalp atım sayıları
belirlendi.
Belirlenen bu değerlere eşleşmiş gruplar testi yapıldı ve önemlilik düzeyi p< 0.05
olarak kabul edildi.
39
3. BULGULAR
3. 1 Kalp Atım Sayısı
İzofloran anestezisi öncesinde alınan kalp atım sayıları çalışmaya alınan 20 köpekte
100-142 arasında bulunmuştur. İzofloran anestezisine alındıktan sonra alınan kalp
atım sayıları ise 82-132 arasında bulunmuştur. İzofloran anestezisinden önce ve
izofloran anestezisi sırasında alınan kalp atım sayıları köpeklerde birebir
incelendiğinde 20 olguda da izofloran anestezisi sırasında kalp atım sayılarının
düştüğü gözlenmiştir (Tablo 3.1). Bütün olgularda bu düşüş normal sınırlar içinde
kalmıştır. Tablo 3.2’ de görülebileceği gibi izofloran anestezisinde kalp atım
sayılarında p < 0.001 düzeyinde önemli farklılıklar saptanmıştır ve istatiksel olarak
anlamlı bulunmuştur.
Tablo 3.1 Kalp atım sayıları
Diazem+Propofol
İzofloran
1
136
120
2
120
94
3
111
87
4
130
120
5
115
96
6
100
88
7
112
90
8
130
103
9
140
120
10
136
125
11
100
94
12
136
89
13
142
125
14
107
82
15
130
92
16
135
116
17
137
123
18
145
132
19
136
117
20
132
113
40
3.2 EKG Bulguları
İzofloran anestezisi öncesinde ve İzofloran anestezisi sırasında kalbin sinüzal ritimli
olarak çalıştığı gözlenmiştir. Kalbin çalışmasının son derece düzenli ve ritmik olduğu
görülmüştür. Buna örnek olarak aşağıdaki traseler verilmiştir (Şekil 3.1a-b).
Şekil 3.1a İzofloran anestezisi öncesindeki EKG
Şekil 3.1b İzofloran anestezisi sırasındaki EKG
41
2. olguda izofloran anestezisi öncesinde T dalgası pozitifken, izofloran anestezisi
sırasında T dalgası negatif olmuştur (Şekil 3.2 a-b).
Şekil 3.2a İzofloran anestezisi öncesindeki EKG
Şekil 3.2b İzofloran anestezisi sırasındaki EKG
42
3. olguda izofloran anestezisi öncesinde T dalgası pozitifken, izofloran anestezisi
sırasında T dalgası negatif olmuştur, aynı zamanda derinleşmiştir (Şekil 3.3 a-b).
Şekil 3.3a İzofloran anestezisi öncesindeki EKG
Şekil 3.3b İzofloran anestezisi sırasındaki EKG
15. olguda anestezinin 45. dakikasında kalpte bradikardi şekillendi. İ.V laktatlı ringer
verilip, 0.05 mg/kg dozda atropin İ.V verildi. Birkaç dakika sonra kalp tekrar eski
ritmine kavuştu.
Tablo 3.2’de görüldüğü gibi izofloran anestezisinde EKG’de P dalgasının sürelerinde
p<0.05 düzeyinde, P-R aralığının sürelerinde p< 0.05 düzeyinde T dalgasının
amplitüdlerinde p<0.01, QT aralığının sürelerinde p<0.01 düzeyinde farklılıklar
saptanmıştır ve istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur.
43
Tablo 3.2 Anestezi öncesinde ve anestezi sırasında alınan EKG Parametrelerine uygulanan eşleşmiş gruplar testi ( T-Testi)
Parametreler
P dalgası süresi
Olgu
Anesteziden Önce
Anestezi Sırasında
T değeri
x ± Sx
x ± Sx
20
0,0365 ± 0,00109
0,0345 ±0,00135
0,214
20
0,2000 ± 0,01617A
0,1635±0,00949A
0,037
20
0,1015 ± 0,00406A
0,1095±0,00276A
0,028
20
0,0264 ± 0,00163
0,0287±0,00162
0,066
20
1,4700 ± 0,08648
1,4900±0,07067
0,770
20
0,0375 ± 0,00204
0,0405±0,00246
0,230
20
0,2035 ± 0,01847A
0,2675±0,01859A
0,005
20
0,1870 ± 0,00599A
0,2120±0,00760A
0,06
20
126,5000 ± 3,15603A
106,3000±3,60635A
0,000
(sn)
P dalgası amplitüdü
(mV)
P-R aralığı süresi
(sn)
QRS kompleksi süresi
(sn)
QRS kompleksi amplitüdü
(mV)
T dalgası süresi
(sn)
T dagası amplitüdü
(mV)
QT aralığı süresi
(sn)
Kalpatım sayısı
(dk)
* Harf taşıyan parametrelerde önem vardır.
44
4. TARTIŞMA
Hayvanların anesteziye alınmadan önce EKG’lerinin alınıp değerlendirilmesi ve
anestezi sırasında doğru uygulamaların yapılması bir anestezistin EKG’yi iyi ve
doğru yorumlamasına bağlıdır (Bahar, 1989).
Diazepam minimal düzeyde kardiovasküler depresyona neden olur. Yüksek İ.V
dozları solunumda azalma, kan basıncı ve kalbin sol ventriküler vurumunda hafif
derecede düşme meydana gelebilir. Kalp frekansında artış ve kardiyak output’ta
azalma meydana gelebilir (Morgan ve ark., 2004). Tek başına kullanıldıklarında
EKG’de değişiklik yaratmazlar. Opioid analjeziklerle (morphine, oxymorphine,
fentanyl, meparidine, butorpanol) kombine edildiklerinde bradikardi ve iskemik ST
segment depresyonu yaratabilirler (Koç ve Sarıtaş, 2004; Topal, 2005). Propofol ile
indüksiyon anında genellikle kardiyak ritim bozuklukları oluşmaz. Entübasyon
süresince geçici supraventriküler taşikardi ve ventriküler ektopi ve nodal ritim
görülebilir (Günay ve Balıkçı, 2001). Yapılan çalışmada Diazem + Propofol
indüksiyonunda 20 olguda hastanın hem EKG’si alınmış ve sürekli olarak
monitörden
izlenmiştir.
Bu
dönemde
EKG’de
herhangi
bir
değişikliğe
rastlanmamıştır. Bu literatür bilgilere dayanarak indüksiyonda alınan EKG’ler
normal EKG olarak değerlendirilmiş olup, yukarıda bu konuda çalışmış olan
araştırmacılarla paralellik saptanmıştır.
İzoflorane kalpte aritmi meydana getirmez (Topal, 2005).
Yapılan 20 olguda alınan EKG’lerde aritmiye rastlanmamıştır. Bulunan bu sonuç
literatür bilgiyle uyumludur.
İsofloran ile başlangıçta arteriyel kan basıncının azaldığı fakat bütün vasküler
sistemde geçişin sağlandığı ve kardiyak performansın genelde stabil kaldığı
görülmektedir. Ventriküler iletimi deprese etmez ve kalp hızı genellikle stabildir
45
(Canpolat, 1992; Steffey ve Howland, 1978; Günay ve Balıkçı, 2001).
Bu çalışmada tüm olgularda kalbin çalışmasının son derece düzenli ve ritmik olduğu
gözlendi. Bulunan bu sonuç literatür bilgiyle uyumludur.
Bazı EKG’lerde saptanan ST segmentindeki yükselme ve depresyon, T dalgasındaki
değişikliklerin anestezi ile birlikte görülen hipoksiden kaynaklandığı düşünülmüştür
(Balıkçı ve Günay, 2001).
Bu çalışmada 2. ve 3. olguda izofloran anestezisi öncesinde alınan EKG trasesinde T
dalgası pozitifken, izoflorane anestezisi sırasında T dalgası negatif değere dönüşmüş
ve 3. olguda T dalgasının derinleşmiş (amplitüdü artmış) olduğu gözlenmiştir. Bunun
nedeninin anestezi ile birlikte görülen anestezik madde dozuna veya nedenini
açıklayamadığımız hastaya bağlı olarak gelişen hipoksiden kaynaklanabileceği
düşünülmüştür.
Diazem
tek
başına
kullanıldığında
EKG’de
değişiklik
yaratmaz.
Opioid
aneljeziklerle (morphine, oxymorphine, fetanyl, meperidine, butarpanol) kombine
edildiklerinde bradikardi ve iskemik ST segment depresyonu yaratabilirler (Koç ve
Sarıtaş, 2004; Topal, 2005). Köpeklerde izofloran anestezisi altında epidural morfin
uygulanması, kardiyovasküler sistem üzerine belirgin etkisi yoktur (Pekcan, 2005).
Troncy ve ark. (2002) Epidural analjezik uygulamalarını kardiyovasküler sistem
açısından güvenli bulmuşlardır; sadece köpeklerin %10 unda hafif düzeyde
kardiyovasküler
depresyon
kaydetmişler,
kristalloid
solusyonlarla
bu
hiportansiyonun engellenebileceğini bildirmişlerdir (Pekcan, 2005).
15. olguda kalpte bradikardi şekillendi. İntravenöz kristalloid solusyon verilip, 0.05
mg/kg dozda atropin intravenöz yapıldı. Birkaç dakika sonra kalp tekrar eski ritmine
kavuştu ve sorun giderildi. Bradikardinin nedeninin epidural yoldan yapılan
46
morfinden kaynaklandığı düşünüldü.
İzofloran, SA düğümünün çalışmasını yavaşlatır. Bu anesteziğin AV düğüme ileti
süresini uzatan ve refraktör dönemi arttıran ılımlı direkt etkiye sahip olduğu
görülmektedir (Morgan ve ark., 2004).
EKG’de P dalgasının sürelerinde p<0.05 düzeyinde, P-R aralığının sürelerinde
p<0.05 düzeyinde önemli farklılıklar saptandı. Bulunan bu farklılık izofloranın SA
düğümünün çalışmasını yavaşlatmasından kaynakllandığı düşünüldü.
47
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Veteriner hekimliği alanında EKG’nin yaygınlaştırılması ve pratiğe uygulanırlığını
amaçlayan bu çalışmada anestezi öncesi ve sırasında alınan EKG’ler karşılaştırıldı.
İzofloran anestezisinin EKG üzerine etkileri değerlendirilip bir kez daha kalp üzerine
olan güvenirliği saptandı.
Anestezi öncesi hayvanların EKG’ lerini alıp değerlendirmek; anestezi sırasında
EKG de oluşacak bir patolojinin anesteziden mi yoksa kalpteki bir bozukluktan mı
kaynaklı olduğunu belirlemek ve müdahale edip sorunu çözmek açısından önemlidir.
Bu nedenle her anestezistin EKG’yi çok iyi bilmesi ve yorumlaması gerekmektedir.
48
ÖZET
İzofloran Anestezisi Altındaki Köpeklerde EKG Bulguları
Çalışmanın amacı köpeklerde izofloranın kalbin çalışması üzerine etkilerini
elektrokardiyogramda görmek ve bu etkileri belirlemektir. Bu değişiklikleri
belirleyebilmek için anestezi öncesi ve sırasında alınan EKG’ leri yorumlayıp
değerlendirmeyi pratiğe aktarmak ve rutine oturtmaktır.
Çalışmada, operasyondan 12 saat öncesinden aç bırakılmış köpeklerin genel
muayeneleri yapıldı. 0,2 mg/kg diazepamın i.v uygulamasıyla premedike edildikten
sonra, 6 mg/kg’lık dozda propofol’le anestezi indüksiyonu sağlanan hayvanlar sağ
taraflarına yatırıldı. EKG elektrotları extremitelere bağlanan köpekler kağıt hızı 50
mm/sn’ye ayarlı EKG cihazında I, II, III, aVR, aVL, aVF derivasyonları elde edilip
EKG’leri alındı. Hemen entübe edilenerek izofloranla anestezi idamesi sağlandı.
İzofloran anestezisinin 15. dakikasında hayvanların tekrar EKG’leri alındı. İzofloran
anestezisi öncesinde alınan EKG’yle, izofloran anestezisi sırasında alınan EKG’ler
karşılaştırılıp değerlendirildi. Değerlendirmeler II. derivasyonda ve 50 mm/sn hızla
alınan EKG’ler üzerinden yapıldı.
Elde edilen EKG’lerin her birinde P, QRS ve T dalgalarının amplitüdleri, P, T
dalgaları, P-R ve Q-T aralıkları ile QRS kompleksinin süreleri belirlendi. Kalp atım
sayıları belirlendi ve değerlendirildi.
P dalgasının ve P-R aralığının sürelerinde p < 0,05 düzeyinde, T dalgasının
amplitüdünde p < 0,01 düzeyinde, Q-T aralığının süresinde p < 0,001 düzeyinde
önemli farklılıklar saptanmıştır.
Sonuç olarak izofloranın kalp üzerine minimal düzeyde olumsuz etki ettiği ve EKG’
yi okumanın anestezinin güvenirliği açısından önemli olduğu bir kez daha görüldü.
Anahtar Sözcükler: Anestezi, Köpekler, İsoflurane, EKG
49
SUMMARY
ECG Findings in Dogs under Isoflurane Anesthesia
This study was carried out to investigate and find out the effects of isoflurane on the
electrocardiogram in dogs, and in order to determine these changes; applications and
evaluations of the ECGs that are taken before and during the operation were tried to
be made more practical and routine.
In the study, medical examinations of the dogs that are not given any food and drink
for 12 hours before the operation are made. The animals that were medicated by 0.2
mg/kg dose of Diazepam in i.v way were laid in the right lateral recumbency, after
the anesthetic induction obtained by 6 mg/kg dose of propofol solution. ECG
electrode clips were attached to the extremities of the dogs and leads I, II, III, aVR,
aVL and aVF were recorded by an electrocardiograph that had a paper speed of 50
mm/sec. Instantly by intubation, continuation of the isoflurane anesthesia was
provided. In the 15th minute of the isoflurane anesthesia, ECG recordings of the
animals were taken again. The ECG taken before and during the anesthesia were
compared and evaluated. The evaluations were made on lead II and ECGs that were
taken at a paper speed of 50 mm/sec.
In each of the ECGs P, QRS and T wave’s amplitudes, P, T waves, P-R and Q-T
intervals and duration of the QRS complex were determined. Heart beat rates were
determined and evaluated.
In P wave and P-R interval duration in a level of p < 0.05, in T wave amplitude in a
level of p < 0.01 and in Q-T interval duration in a level of p < 0.001 significant
changes were determined.
Consequently, it was seen again that isoflurane has a minimum negative effect on
heart and the importance of ECG readings for the reliability of the anesthesia.
Key Words: Anesthesia, Dogs, Isoflurane, ECG
50
KAYNAKLAR
APAYDIN, N. (2002). Köpeklerde Isoflurane ve Sevoflurane Anestezisinin
Hemodinamik ve Biyokimyasal Parametrelerle olan Etkilerinin Karşılaştırılması. A. Ü. Sağ.
Bil. Doktora Tezi.
ARTRU, A. A. (1994). Intracranial volume/pressure relationship during desflurane
anesthesia in dogs: Comparison with isoflurane and thiopental/halotane. Anesth. Analg.
79:751-760.
BAHAR, M. (1989). EKG ve Anestezi, Logos Yayıncılık, İstanbul.
BAŞOĞLU, A. (1992). Veteriner Kardiyoloji, Çağrı Basın Yayın Organizasyon, Ankara.
BERNARD, J. M., DOURSOUT, M. F., WOUTERS, P., HARTLEY, C. J., MERIN, R.G.,
CHELLY, J. E. (1992). Effects of sevoflurane and isoflurane on hepatic circulation in the
chronically instrumented dogs. Anesthesiology. 77: 541-545.
BEDNARSKI, R. M., GAYNOR, J. S., MUIR III, W. W. (1993). Vaporizer in Circle for
Delivery of Isoflurane to Dogs. JAVMA. 202(6):943-948.
BEDNARSKI, R. M., MUIR III, W. W. (1991). Closed system delivery of halotane and
isoflurane with a vaporizer in avesthetic circle. Vet. Ser. 20(5): 353-356.
CANPOLAT, İ. (1992). Köpeklerde yeni bir inhalasyon anesteziği olan isoflurane ile
halotane’ın karşılaştırılması. F. Ü. Sağ. Bil. Doktora Tezi.
CHENG, E.Y., KAY, J., HOKA, S., BOSJNAK, Z. J.,COON, R. L., KAMPINE, J.P. (1992).
The influence of isoflurane on the vascular reflex response to lung inflation in dogs.
Anesthesiology. 76: 972-978.
CRYSTAL, G. J., KIM, S., SALEM, R., KHOURY, E. (1994). Nitric oxide does not mediate
coronary vasodilation by isoflurane. Anesthesiology. 81: 209-220.
DÜZGÜN, O., PERK, E. C (1998). Köpeklerde ketamin indüksiyonu ile gerçekleştirilen
isoflurane anestezisi ve kan tablosuna etkileri üzerine araştırmalar. İstanbul Üni. Vet. Fak.
Der. 24 (2): 379-401.
EDWARDS, N. J., (1993). ECG Manual for the Veterinary Technician,W. B. Saunders
Company, USA.
GUYTON, A. C. (1984) MEDICAL PHYSIOLOGY, ÇAVUŞOĞLU, H. (1996) Tıbbi
Fizyoloji, Yüce Yayımları, İstanbul.
51
GÜNAY, C. (1999). Köpeklerde enfluran, isofluran ve propofol anesteziklerinin
karşılaştırılması. F. Ü. Sağlık Bil. Doktora Tezi.
GÜNAY, C., BALIKÇI, E. (2001). Köpeklerde propofol ve isofluran anesteziklerinin bazı
klinik ve elektrokardiyografik (EKG) bulgular üzerine etkilerinin karşılaştırılması. Kafkas
Üniv. Vet. Fak. Derg. 7(1): 87-93.
GWINNUTT, C.L. (1996). Clinical Anaesthesia “Maintenance of anaesthesia: Inhalational
(Volatile) Agents and Intravenous Infusions” Oxford . Chapter 5. p.: 92-97
HALL, L. W., CLARKE, K.W. (1991). Veterinary Anesthesia “General Pharmacology of
the Inhalation Anesthetics” London. Chapter 6. p.:108
JACOBSON, J. D., HARTSFIELD, S. M. (1993). Cardiovascular effects of intravenous
bolus administration and infusion of ketamine-midazolam in isoflurane-anesthetized dogs.
Am. J. Vet. Res. 54 (10): 1715-1720.
JOHNSON, R.A., STRILER, E., SAWTER, D. C., BRUNSOND, B. (1998). Comparison of
isoflurane with sevoflurane for anesthesia inductıon and recoveryin adult dogs. Am. J. Vet.
Res. 59(4):478-481.
KARAZ, A. Z., COURT, M. H., DODMAN, N.H. (1996). Influence of vaporizer setting on
mask induction of dogs with isoflurane using an in-circuit vaporizer. Vet. Surg. 25: 244-248.
KIM, Y. D., HEIM, K., LEES, D., MYERS, A. F. (1994). Effecets of isoflurane on regional
coronary blood flow and myocardial tissue pressure inchronically instrumental dogs.
Anesthesiology. 81: 877-887.
KOÇ, B. (1996). Veteriner Anesteziyolojisi ve Reanimasyon. Öğrenci Ders Notları, A. Ü.
Vet. Fak. ANKARA.
KOÇ, B., SARITAŞ, Z. K. (2004). Veteriner Anesteziyoloji ve Reanimayon, Medipress
Matbaacılık Yayıncılık, Malatya.
LEE, D. D., MEYER, R. E., SULLIVIAN, T.C., DAVIDSON, M. G., SWANSON, C. R.,
HELLYER, P. W. (1998). Respiratory depresant and skeletal muscle relaxant effecets of
low-dose pancuronium bromide in spontaneusly breayhing, isofluraneanesthesized dogs. Vet.
Surg. 27: 473-479.
MCKELVEY, D. HOLLINGSHEAD, K. W. (2000). Small Animal Anesthesia and
Analgesia, Mosby,USA.
MORGAN, E.G., MİKHAİL, S. M., MURRAY, J. M., LARSON, C. P. Clinical
Anesthesiology. Klinik Anesteziyoloji. CUHRUK, H., TULUNAY, M. (2004), Güneş
Kitapevi, Ankara.
52
MUTOH, T., KANAMARU, A., SUZUKI, H., TSUBONE, H.,NISHIMURA, R., SASAKI,
N. (2001). Respiratory Reflexes in spontaneously breathing anesthetized dogs in response to
nasal adminitration of sevoflurane, isoflurane or halotane. Am. J. Vet. Rec. 62(3): 311-319.
NELSON, O. L. (2003). Small Animal Cardiology, Elsevier Science, USA.
PAMUK, K. (2003). Köpeklerde Halotan ve İzofloran Anestezisinin İntraoküler Basınca
Etkisinin Karşılaştırılması. A. Ü. Sağ. Bil. Doktora Tezi.
PERK, E. C., GÜLANBER, E. (1999). Anesteziyoloji ve Reanimasyon, Ders Notları,
İstanbul: Teknik Yayınları, s.: 51-53.
PERK, E. C., YÜCEL, R. (1994). Köpeklerde genel anestezi ve kan tablosu ilişkileri. İst.
Üniv. Vet. Fak. Der. 20(1): 33-50
RICHARD, B. W. (1990). Inhalation Anaesthhetics; Today and Tomarrow. Univercity of
California. San Francisco, California 94143,USA.
SAEKI, Y., HASEGAWA, Y., SHIBAMOTO, T., YAMAGUCHI, Y., HAYASHI, T.,
TANAKA, S., WANG, H., KOYAMA, S.(1996). The effects of sevoflurane, enflurane, and
isoflurane on baroreceptor-symathetic reflex in rabbits. Anesth. Analg. 82:342-348.
SCHELLER, M.S., NAKAKIMURA, K., FLEISCHER, J. E., ZORNOW, M. H. (1990).
Cerebral effects of sevoflurane in the dog; comparison with isoflurane and enflurane. British
Journal of Anaesthesia. 65: 388-392.
SHORT, C. E. (1987). Principles, Practice of VETERINARY ANESTHESIA, “Inhalant
anesthesial”. London. Sdney, Chapter 7. p.: 84-86.
SKARADA, R. T., BEDNARSKI, R. M., MUIR, W. W., HUBBELL, J. A. E., (1996).
Handbook of Veterinary Anesthesia, “Inhalation Anesthesia”. Philadelphia, London, Madrid.
Chapter 9. p.: 133-141
STEFFEY, E. P. (1996). Inhalation Anesthetics. Chapter 11: Lumb and Jones Veterinary
Anesthesia. Third Ed. Ed: THURMON et all. Williams and Wilkins Co. U. S. A p.:297-322.
STEFFEY, H., HOWLAND, D. (1977). Isoflurane potency in the dog and cat. Am. J. Vet.
Res. 38(11): 1833-1836.
STEFFEY, H., HOWLAND, D. (1978). Potency of enflurane in dogs: Comparison with
halotane and isoflorane. Am J Vet Res. 39(4):573-577.
TILLEY, L.,P., BURTNICK, N., L.,(1999). ECG Electrocardiography for the Small Animal
Practitioner, Teton NewMedia, USA.
53
TOPAL, A., (2005). Veteriner Anestezi, Nobel Tıp Kitapevleri, İstanbul
TRONCY, E., JUNOT, S., KEROACK, S., SAMMUT, V., PİBAROT, P., GENEVOIS, J.,
CUVELLIEZ, S. (2002). Results of preemptive epidural administration of morphine with or
without bupivacaine in dogs and cats undergoing surgery: 265 cases (1997-1999). JAVMA
221(5):666-672.
UÇAK, D. (2000). Elektrokardiyografi, Nobel Tıp Kitapevleri, İstanbul.
YILMAZ, B. (1984). Fizyoloji, Hacettepe Taş Kitapçılık, Ankara.
PEKCAN, Z., (2005). Köpeklerde Epidural Morfin ile Fentanil Bantların Postoperatif
Analjezi Üzerine Etkileri. A. Ü. Sağ. Bil. Doktora Tezi.
54
ÖZGEÇMİŞ
I-
Bireysel Bilgiler
Adı: Lale
Soyadı: Kepenek Kavalcı
Doğum Yeri ve Tarihi: Ardeşen/Rize 05.12.1966
Uyruğu: Türkiye Cumhuriyeti
Medeni Durumu: Evli
İletişim Adresi ve Telefonu: Orta Doğu Çamlık Sitesi 24. Cadde No.3
Karakusunlar Ankara 0(312)2860626
II-
Eğitimi
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans
Programı (1995-)
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi (1984-1990)
Trabzon Lisesi (1980-1983)
Karma Ortaokulu (1977-1980)
İskenderpaşa İlkokulu(1972-1977)
Yabancı Dili: İngilizce
III-
Ünvanları
Veteriner Hekim (1990)
IV-
Mesleki Deneyimi
-Ankyra Hayvan Hastanesi (2001-2004, Ankara)
-Anima Veteriner Kliniği (1990-2001, Ankara)
55
V-
Üye Olduğu Bilimsel Kuruluşlar
Veteriner Hekimler Odası
Veteriner Hekimler Derneği
VI-
Aldığı Kurslar ve Katıldığı Eğitim Seminerleri
-9. Ulusal Veteriner Cerrahi Kongresi (Eylül 2004, Ankara Üniversitesi, Antalya)
-Tıbbi Atık Sempozyumu (Haziran 2004, Çevre ve Orman Bakanlığı-Ankara
Büyükşehir Belediyesi-İstaç, AŞ., Ankara)
-Mide ve Bağırsak Hastalıkları Teşhis ve Tanı Semineri (Mart 2004, IAMS
Company-Propet, Ankara)
-Pet Hayvanlarında Mide ve Bağırsak Hastalıkları Eğitim Kursu (Aralık 2003, Word
Small Animal Veterinary Association-WSAVA, İstanbul)
-Pet Hayvanlarından Veteriner Onkoloji Kursu (World Small Animal Veterinary
Association-WSAVA, İstanbul)
-2. Ulusal Küçük Hayvan Veteriner Hekimliği Kongresi (Şubat 2002, Uludağ
Üniversitesi, Bursa)
-Acil Müdahale ve Yoğun Bakım Eğitim Kursu (Şubat 2001, World Small Animal
Veterinary Association-WSAVA, İstanbul)
-Dermatoloji Eğitim Kursu (Şubat 2001, World Small Animal Veterinary
Association-WSAVA, İstanbul)
-Kedilerde Kronik Böbrek Yetmezliği Semineri (Mayıs 200, Propet Firması, Ankara)
-Köpekte Kanser, Böbrek Yetmezliği, Kusma ve Urolithiasis Semineri (Haziran
1999, Mopsan Firması, Ankara)
56
Download