Basın Birimi Bilgi Notu – Çocuk Hakları Eylül 2012 Bu bilgi notunun kapsamı nihai değildir ve AİHM için bağlayıcılığı yoktur Çocuk hakları Eğitim Belçika Dil Davası (no. 1474/62, 1677/62, 1691/62, 1769/63, 1994/63 ve 2126/64) 23.07.1968 Çoğunlukla Flemenkçe konuşulan Belçika'nın bazı bölgelerinde yaşayan ve Fransızca konuşan 800'den fazla çocuğun ebeveyni olan başvuranlar, çocuklarının Fransız eğitimine erişimlerinin engellendiğinden şikâyetçi olmuşlardır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bazı çocukların Brüksel'in varoşlarında yer alan altı komündeki özel statüye sahip Fransızca eğitim veren okullara devam etmesini sırf ebeveynleri bu komünlerin dışında yaşadığı için engellemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. Maddesi (ayrımcılık yasağı) ile 1 Numaralı Protokolün 2. Maddesini (eğitim hakkı) ihlal ettiğini tespit etmiştir. Bununla birlikte AİHM aynı zamanda Sözleşmenin, bir çocuğun devlet tarafından verilen ya da devlet tarafından desteklenen ve ebeveynlerin dilinde verilen eğitim hakkını güvence altına almadığını da kaydetmiştir. Alınan önlemler arasında yasada yapılacak bir değişiklik de vardı. Timishev - Rusya Davası (no. 55762/00 ve 00/55974) 13.12.2005 Başvuranın yedi ve dokuz yaşlarındaki çocukları, Çeçen olan babaları yaşadıkları kentin bir sakini olarak kayıtlı olmadığı için ve artık göçmen kartı bulunmadığından (bu kartı Çeçenistan'da kaybettiği mülkünün tazmini için iade etmek zorunda kalmıştır) iki yıldır devam ettikleri okuldan çıkarılmışlardır. Rus yasaları, çocukların eğitiminin, ebeveynlerinin ikamet yerinin kaydına bağlı olmasına izin vermediği için AİHM, 1 Numaralı Protokolün 2. Maddesinin ihlal edildiğine hükmetmiştir. Bu kararın icrası devam etmektedir. D.H. – Çek Cumhuriyeti (no. 57325/00) 13.11.2007 (Büyük Daire) Dava, Çek vatandaşı olup 1996 ile 1999 yılları arasında zihinsel ve sosyal engelliler de dahil olmak üzere özel ihtiyacı olan çocuklara yönelik okullara yerleştirilen 18 Roman çocuk ile ilgilidir. Başvuranlar, iki kademeli bir eğitim sisteminin bulunduğunu ve bu sistemde Roman çocukların (daha basit bir müfredat uygulayan) bu tür okullara ayrılmasının neredeyse otomatik bir süreç Bilgi Notu - Çocuk Hakları Basın Birimi sonucunda gerçekleştiğini iddia etmişlerdir. AİHM, söz konusu tarihte Çek Cumhuriyeti'ndeki özel okullardaki çocukların çoğunluğunun Roman kökenli olduğunu kaydetmiştir. Ortalama/ortalamanın üzerinde zekâ seviyesine sahip Roman çocuklar etnik kökenlerine adapte edilmemiş psikolojik testler bahane edilerek sık sık bu okullara yerleştirilmektedir. AİHM, söz konusu davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan yasanın, Roman çocuklara karşı orantısız bir önyargı oluşturduğundan hareketle, Sözleşmenin 14. Maddesinin ve 1 Numaralı Protokolün 2. Maddesinin ihlal edildiğine hükmetmiştir. Öte yandan yeni çıkarılan yasayla bu tarz özel okullar kaldırılmış ve normal okulların hem özel eğitim ihtiyaçları olan çocuklara hem de sosyal açıdan dezavantajlı çocuklara eğitim vermesi hükme bağlanmıştır. Bu kararın icrası devam etmektedir. Sampanis ve Diğerleri – Yunanistan Davası (no. 32526/05) 05.06.2008 Yunanistan mercileri (herhangi bir örgün eğitimden yoksun olan) bir grup Roman kökenli Yunanistanlı çocuğu tüm bir akademik dönem boyunca okula kaydetmemiştir. 50'den fazla çocuk daha sonra okulun ek binasındaki özel sınıflara yerleştirilmiştir; burada normal sınıflara yeniden entegrasyonları amaçlanmıştır. AİHM, Roman çocuklar başlangıçta teste tabi tutularak hazır sınıflarına gitmelerinin gerekip gerekmediğinin belirlenmediğini ve daha sonraki aşamalarda da normal sınıflara katılacak şekilde ilerleme gösterip göstermediklerinin test edilmediğini kaydetmiştir. AİHM, hem kayıt prosedürü hem de çocukların özel sınıflara yerleştirilmesi bakımından 1 Numaralı Protokolün 2. Maddesinin ve Sözleşmenin 14. Maddesinin ihlal edildiğine ve ayrıca Sözleşmenin 13. Maddesinin de (etkili başvuru hakkı) ihlal edildiğine hükmetmiştir. Bu kararın icrası devam etmektedir. Oršuš ve Diğerleri - Hırvatistan Davası (no. 15766/03) 16.03.2010 (Büyük Daire) Roman kökenli on beş Hırvat, sadece Romanların gittiği sınıflara devam etmeye zorlandıkları ve bundan dolayı eğitsel, psikolojik ve duygusal zarara uğradıkları için ırk ayrımcılığına maruz kaldıklarından şikayetçi olmuştur. AİHM, söz konusu okullardaki özel sınıflara sadece Roman çocukların yerleştirildiğini tespit etmiştir. Hükümet, söz konusu öğrencilerin Hırvatçayı yeteri kadar bilmediklerinden söz konusu ayrıma tabi tutulduklarını ifade etmiştir; ancak, bu öğrencilerin söz konusu sınıflara yerleştirilmesine ilişkin testler dil becerileri üzerine odaklanmamıştır ve çocukların gelişimi net bir şekilde izlenmemiştir. Dolayısıyla başvuranların sadece Roman kökenlilere yönelik sınıflara yerleştirilmesi gerekçelendirilememiştir; Sözleşmenin 14. Maddesi ile 1 Numaralı Protokolün 2. Maddesi ihlal edilmiştir. Bu kararın icrası devam etmektedir. Horvàth és Vadàzi - Macaristan Davası (no. 2351/06) 09.11.2010 (kabul edilebilirlik hakkında karar) Hafif zihinsel engeli olan Roman kökenli iki çocuk, özel eğitim ihtiyaçları olan çocuklar konusunda herhangi bir eğitimi olmayan bir öğretmenin gözetiminde Bilgi Notu - Çocuk Hakları Basın Birimi durumlarını iyileştirme amacı güden bir sınıfa yerleştirilmiştir. Kendilerinin özel bir sınıfa yerleştirilmesi kararının, etnik kökenleri dolayısıyla alındığından ve bu yüzden de ayrımcı olduğundan şikayetçi olmuşlardır. Açtıkları davalardan bir sonuç alamamışlardır. AİHM, davanın kabul edilemez olduğunu ilan etmiştir; çünkü başvuranlar Kamu Eğitim Yasasının 77. Maddesi uyarınca dava açmamışlar ve Macar hukuk mercilerinin davaların birindeki kesinleşmiş kararından itibaren altı ay içinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurma şartına riayet etmemişler ve diğer davada ise ayrımcılıktan şikayette bulunmamışlardır. Ali - Birleşik Krallık Davası (no. 40385/06) 11.01.2011 Başvuran, okulunda çıkan yangın konusunda polisin yürüttüğü soruşturma boyunca söz konusu yangın sırasında yakınlarda bulunduğu gerekçesiyle okula gitmekten alıkonulmuştur. Kendisine başka bir okula gitme teklifi yapılmış ve kendisine karşı suçlamalar düştükten sonra ebeveynleri, kendisinin okula yeniden dönmesi hususunu görüşmek üzere okula davet edilmiştir. Ebeveynleri bu toplantıya gelmemiş ve ayrıca kendisinin okula dönüp dönmeyeceği konusunda karar vermekte gecikmişlerdir. Bu öğrenci yerine bir başka öğrenci alınmıştır. AİHM, eğitim hakkının, belli bir okula devam etme hakkını gerektirmediğini ve disiplin cezaları verilmeyeceği anlamına gelmediğini kaydetmiştir. Başvuran yasalara uygun olarak bir ceza soruşturması kapsamında ve geçici olarak okuldan uzaklaştırılmıştır ve bu süre zarfında kendisine alternatif eğitim imkanları sunulmuştur. Ebeveynleri kendisinin yeniden okula dönmesine ilişkin toplantıya katılmamış ve okuldan ihraç edilmesini önlemek üzere okulla zamanında irtibat kurmamışlardır. Dolayısıyla 1 Numaralı Protokolün 2. Maddesinin ihlali söz konusu değildir. Miras ve nesep tayini Marckx - Belçika Davası (no. 6833/74) 13.06.1979 Evli olmayan bir Belçikalı anne, evli anne ve çocuklarına tanınan hakların kendisine ve kızı Alexandra'ya verilmediğinden şikâyetçi olmuştur: Diğer hususların yanı sıra nesep ilişkisi tesis etmek üzere çocuğunu tanıması (ya da bu yönde dava açması) gerekiyordu (evli annelerin ise sadece doğum belgesini göstermeleri yetiyordu); bu tanıma annenin çocuğuna miras bırakma yeteneğini kısıtlıyordu ve çocukla annenin ailesi, onun anneannesi ve teyzesiyle yasal bir bağ oluşturmuyordu. Kızının meşru bir çocuğun sahip olduğu aynı haklara sahip olmasını sağlamak için annenin evlenmesi ve daha sonra Alexandra'yı evlat edinmesi (ya da meşrulaştırma sürecinden geçmesi) gerekiyordu. AİHM, Alexandra'nın annesiyle nesep oluşturması, annesinin ailesiyle ve miras haklarıyla yasal bağ olmaması ve annesinin mülkiyetini istediği gibi dağıtma özgürlüğü bakımlarından her iki başvuran açısından 8 ve 14. Maddelerin ihlal edildiğine hükmetmiştir. Karar verildiği sıralarda evli ve evli olmayan ebeveynlerin çocukları arasındaki farklı muameleleri gidermeye yönelik bir yasa teklifi Belçika parlamentosundan geçiyordu. Alınan tedbirler (kanun değiştirilmiştir). Bilgi Notu - Çocuk Hakları Basın Birimi Inze – Avusturya Davası (no. 8695/79) 28.10.1987 Başvuran, evlilik dışı doğduğu için annesi vasiyetname bırakmadan ölünce annesinin çiftliği üzerinde yasal olarak miras hakkına sahip olmadığından şikayetçidir. 23 yaşına kadar çiftlikte çalışmış olmasına karşın kendisinden genç üvey erkek kardeşi tüm çiftliği tevarüs etmiştir. Başvuran sonunda kardeşinden annesinin kendisine bırakılmasını istediği küçük bir arazi parçasını almıştır. AİHM başvuranın daha fazla yer alamayacağını düşündüğü için anlaşmayı kabul ettiğini kaydederek 1 Numaralı Protokolün 1. Maddesiyle bağlantılı olarak 14. Maddenin ihlal edildiğine hükmetmiştir. Tedbirler alınmıştır. Mazurek – Fransa Davası (no. 34406/97) 01.02.2000 Gayrimeşru bir ilişkiyle dünyaya gelen başvuranın miras hakkı, annesinin mirasında meşrulaştırılmış bir çocuk daha hak sahip olduğu için o dönemde (1990) yürürlükte olan yasaya göre yarıya indirilmiştir. AİHM, Avrupa'da başvuranın durumundaki çocuklara oranla ayrımcılığın önlenmesine yönelik net bir eğilim olduğunu kaydetmiştir. Bu çocuklar, kendi kontrolleri dışındaki olaylardan dolayı haksızlığa uğratılmamalıdır. Dolayısıyla AİHM 14. Maddeyle bağlantılı olarak 1 Numaralı Protokolün 1. Maddesinin ihlal edildiğine hükmetmiştir. Alınan tedbirler (kanun değiştirilmiştir). Ayrıca bkz. Merger ve Cros - Fransa Davası (no. 68864/01) 22.12.2004 Camp ve Bourimi - Hollanda Davası (no. 28369/95) 03.10.2000 Eveline Camp ve bebeği Sofian, Sofian'ın babası Abbi Bourimi Sofian'ı tanımadan ve Camp ile evlenmeden (açığa vurulan niyeti buydu) önce vasiyetname bırakmadan ölünce ailece kaldıkları evden çıkmak zorunda kalmışlardır. O dönemde yürürlükte olan Hollanda yasalarına göre Bourimi'nin mirasını ebeveynleri ve kardeşleri paylaşmıştır. Sonra eve yerleşmişlerdir. Daha sonra Sofian meşru ilan edilmiş, fakat bu karar geriye doğru işlemediği için Sofian babasının varisi yapılmamıştır. Bourimi'nin Camp ile evlenme ve Sofian'ı tanıma niyetini kaydeden AİHM, Sofian'ın babasının mirasından mahrum bırakılmasının orantısız olduğunu ve 8 ve 14. Maddelerin ihlali anlamına geldiğini tespit etmiştir. Tedbirler alınmıştır. Pla ve Puncernau - Andora Davası (no. 69498/01) 13.07.2004 Evlat edinilen bir çocuk olan Antoni, mirastan mahrum bırakılmıştır ve daha sonra annesi aile mülkiyetindeki ömür boyu irtifa hakkını kaybetmiştir; bunda Andora mahkemelerinin vasiyetteki bir maddenin (varisin "meşru ve kurallara uygun evlilikten" doğması şartı) sadece biyolojik çocuklar için geçerli olduğu şeklindeki yorumu etkili olmuştur. AİHM, Antoni'nin ebeveynlerinin "meşru ve kurallara uygun bir evliliği" olduğunu ve söz konusu vasiyetnamede evlat edinilen çocukların mirastan yoksun Bilgi Notu - Çocuk Hakları Basın Birimi bırakıldığına dair bir şey olmadığını kaydetmiştir. Mahkemelerin kararı "evlat edinilen bir çocuğun yargı yoluyla miras haklarından mahrum bırakılması" anlamına gelmiştir ki, bu da "açık biçimde ayrımcılık yasağına aykırıdır" ve 8. ve 14. Maddelerin ihlalini oluşturmaktadır. Bu kararın icrası devam etmektedir. Brauer – Almanya Davası (no. 3545/04) 28.05.2009 Başvuran, 1 Temmuz 1949'dan önce evlilik dışı doğan çocukları etkileyen bir yasa uyarınca kendisini tanımış olan babasından miras alamamıştır. Demokratik Almanya Cumhuriyeti (başvuranın yaşamının büyük bir bölümünü burada geçirmiştir) yasaları uyarınca geçerli olan eşit miras hakları, Almanya birleştiği zaman Almanya Federal Cumhuriyetinde yaşayan babası açısından geçerli olmamıştır. AİHM 8 ve 14. Maddelerin ihlal edildiğine hükmetmiştir. Bu kararın icrası devam etmektedir. Stagno - Belçika Davası (no. 1062/07) 07.07.2009 İki kız kardeş, annelerine karşı miraslarını kötü yönettiği iddiasıyla mahkemede dava açamadıklarından şikayetçi olmuşlardır; küçüklerin bu tür davaları açmalarına izin verilmiyordu ve rüşte erdiklerinde ise dava zamanaşımına uğramıştı. AİHM 6. Maddenin 1. Paragrafının (adil yargılanma hakkı) ihlal edildiğine hükmetmiştir. Bu kararın icrası devam etmektedir. Derdest dava Fabris – Fransa Davası (no. 16574/08) 21.07.2011 - Büyük Daire’ye gönderilmiştir Dava, evlilik dışı bir ilişkiden dünyaya gelen ve 40 yaşında iken annesiyle nesep ilişkisi mahkeme kararıyla kurulan başvuranın miras haklarıyla ilgilidir. Daire kararında AİHM, 1972 ve 2001 tarihli yasaların geçici hükümlerini uygulama konusunda ulusal mahkemelerin, bir yanda M.'nin meşru çocuklarının uzun zaman önce iktisap ettikleri haklar ve diğer yanda Fabris'in maddi çıkarları arasında doğru bir denge kurduklarını kaydetmiştir. Dolayısıyla 1 Numaralı Protokolün 1. Maddesi ile bağlantılı olarak Sözleşmenin 14. Maddesi ihlal edilmemiştir. Mirasın henüz dağıtılmamış olduğu Mazurek - Fransa Davasının tersine AİHM, Fabris ile annesinin meşru çocukları arasındaki muamele farkının, söz konusu amaçla orantılı olduğunu tespit etmiştir. Dava Büyük Daireye havale edilmiştir ve 04.04.2012 tarihinde duruşması yapılmıştır. Tavel - İsviçre Davası (41170/07) Başvuran ve annesi, annesinin yeniden evlenip ve soyadını değiştirmesi üzerine bazı ödeneklerden ve aile mirasından mahrum kalmışlardır. 8 ve 14. Maddelere dayanmaktadır. Bilgi Notu - Çocuk Hakları Basın Birimi Kişisel Kimlik Odièvre – Fransa Davası (no. 42326/98) 13.02.2003 (Büyük Daire) Evlat edinilmiş olan başvuran, üç biyolojik erkek kardeşi olduğunu öğrenmiştir. Kimliklerini öğrenmek için bilgi talebi, kendisi annenin adının gizli tutulduğu özel bir işlemle dünyaya geldiği gerekçesiyle reddedilmiştir. Başvuranın biyolojik annesinin mirasçısı olması da mümkün değildi. 8. Madde veya 14. Madde ihlal edilmemiştir: Fransa söz konusu farklı menfaatler, yani kamu yararı (başta yasadışı kürtaj olmak üzere kürtajların ve bebeklerin terk edilmesinin önlenmesi), çocuğun kişisel gelişimi ve kökenlerini bilme hakkı, annenin uygun tıbbi koşullarda doğum yapmak suretiyle sağlığını koruma hakkı ve ilgili diğer ailelerin fertlerinin korunması arasında adil dengeyi gözetmiştir. Ayrıca, başvuran, annesinin rızasının alınması yoluyla kimliğinin açıklanmasını talep edebilirdi. Bunun yanı sıra, başvuran kendisini evlat edinen ebeveynlerinin mirasçısı olabilirdi ve annesinin doğal çocuklarıyla aynı konumda değildi. Jäggi – İsviçre Davası (no. 58757/00) 13.7.2006 Başvuranın, biyolojik açıdan babası olduğuna inandığı ölmüş bir şahsın bedeni üzerinde DNA testi yaptırmasına izin verilmemiştir. Dolayısıyla babalık ilişkisi kurulamamıştır. AİHM, 8. Maddenin ihlal edildiğine hükmetmiştir: DNA testi için bedene çok fazla müdahale edilmesi gerekmemektedir; aile herhangi bir felsefi ya da dini itirazda bulunmamıştır ve başvuran ölen şahsın mezarının kira sözleşmesini uzatmamış olsaydı, mezar zaten açılmış olacaktı. Godelli – İtalya Davası (33783/09) 25.09.2012 Dava, bir çocuğun doğumuyla ilgili bilgilerin gizliliği ve annesi tarafından terk edilmiş kişinin kökenlerini öğrenememesi ile ilgilidir. 8. Madde (özel ve aile hayatına saygı hakkı) ihlal edilmiştir: AİHM İtalyan sisteminde çocuğun menfaatlerinin dikkate alınmadığını kaydetmiştir. AİHM, annenin kimliğini ifşa etmemeyi tercih ettiği davalarda mevzuatın, doğumda resmi olarak kabullenilmeyen ve sonradan evlatlık verilen çocuğun kökenleriyle ilgili olan fakat kimlik saptayıcı nitelikte olmayan bilgilerin veya rızası dâhilinde biyolojik annesinin kimliğinin açıklanmasını talep etmesine imkan tanımadığından bahisle, farklı menfaatler arasında adil bir denge kurulmadığını kaydetmiştir. Vatandaşlık Genovese – Malta Davası (no. 53124/09) 11.10.2011 Dava, (İngiliz anne ile Maltalı babanın evlilik dışı ilişkisinden İskoçya'da (Birleşik Krallık) dünyada gelen) İngiliz başvurana gayrimeşru çocuk olduğu gerekçesiyle Malta vatandaşlığının verilmemesiyle ilgilidir. Evlilik ilişkisi dahilinde doğan ya da annesi Maltalı olan çocuklar Malta vatandaşlığına hak kazanıyordu. Basın Birimi Bilgi Notu - Çocuk Hakları 1975 tarihli Avrupa Evlilik Dışı Doğan Çocukların Yasal Durumu Sözleşmesinin 20'den fazla Avrupa ülkesinde yürürlükte olduğunu ve evlilik dışı doğum temelinde muamele farklılığı gerekçelendirmek için "son derece önemli nedenlerin" olması gerektiğini kaydeden AİHM, 8. Maddeyle (özel hayata saygı hakkı) bağlantılı olarak 14. Maddenin (ayrımcılık yasağı) ihlal edildiğine hükmetmiştir. 2007 tarihinde Malta söz konusu yasayı değiştirerek başvuranın durumundaki kişilere vatandaşlık hakkı getirilmiştir. Bununla birlikte AİHM, şikayetin 2007'de yapılan bu değişikliklerden önce Genovese'nin vatandaşlık hakkıyla ilgili olduğunu vurgulamıştır. Basın İrtibat: +33 (0)3 90.21.42.08 AİHM'in basın bildirilerine aşağıdaki adresten üye olabilirsiniz (RSS): http://echr.coe.int/echr/rss.aspx (Bu bilgi notunun Türkçe çevirisi, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı’nın katkılarıyla hazırlanmıştır.)