M. Meclisi B : 111 20 . 2 . 1978 O : 2 Gizli gizli dahi vardır

advertisement
M. Meclisi
B : 111
Gizli gizli dahi vardır nica halet sende,
Marifet sende, hüner sende, hakikat sende,
Hasça bak zatına kim züfbde-i âlemisin sen,
Merdüm-i didei ekvan olan âdemsin sen.»
tnsanın kendisi böyle olunca görülen ve görülme­
yen uçsuz bucaksız bu âlem, onu elbette düşünmeye,
araştırmaya sevk etmektedir.
«Sonsuzluğa karşı açılmış br pencere, gerçi bizi
sonsuzluğa sahip kılamaz, fakat ne de olsa bizi fa­
nilerin, sonluların tutsağı olmaktan kurtarır. Sonhıluk ilmi demek olan deney,.akıl ve zekânın tümü ol­
madığı gibi, insan da yalnız akıl ve zekâdan ibaret de­
ğildir» diyen düşünür bu gerçeği dile getirmektedir.
İlim, teknik ne kadar gelişirse gelişsin, insanı bu son­
suzluk penceresinden hiç kimse çekip çıkaramayacak,
o kutlu temaşadan onu hiçbir güç men edemeyecek­
tir.
İnsan, inanan bir canlıdır. Onda inanmak asıl, inan­
mamak marazidir. Kaldı ki, inanmamak da bir inanç­
tır. O halde inançsız insan olmaz. Hayat bazan sa­
kin, bazan dalgalı, bazan da fırtınalı bir deniz gibi­
dir. Fırtınada sığınacak limanı bulunmayan geminin
hali haraptır. Hayatımız çeşit çeşit olaylar ve kavga­
lar zincirinden ibarettir. Bu olaylar ve kavgalar için­
de "kendini ve Allahını unutanlar, hele iç alemlerinde
sığınacak bir körfezi bulunmayanlar, zifiri karanlık­
larda çırpınıp dururlar. İman, gönlümüzde parlayan
bir ışık, fırtınalarda sığınacak bir limandır.
x
Konuyu fert planında alıp sosyal hayata taşıdığı­
mız zaman bu gerçek kendisini çok daha belirgin bir
şekilde ortaya koyar. Haşa, «Allah yoksa, onu var et­
meli» diyen kimse, onun sihirli gücüne duyulan ihti­
yacı dile getirmiştir. «Her şey maddeden ibaret» di­
yen materyalist düşüncelerin ve uygulamaların, insanda nasıl bir ruh boşluğu meydana getirdiği bugün ar­
tık herkesin gözünün önünde ve ortadadır. Kaba,
maddesi görüşlerden üslenen bazı siyasal rejimler,
ahlak sistemlerine oturtacak kaide bulamadıkları için,
ahlak anlayışları havada kalmış, her türlü baskı, hat­
ta şiddete rağmen, hırsızlıkların ve rüşvetin önünü
bir türlü alamamışlardır. Her şeyi madde ile izah
edenler, dünyanın en zengin ve müreffeh ülkeleri sa­
yılan İskandinav ülkelerinde alıp yürüyen alkolizmi,
uyuşturucu madde alışkanlığını, intiharları ve hippili­
ği acaba neyle izah ediyorlar? Bu gibi sosyal olayla­
rı hep fakirliğe bağlayanların burada herhalde başka
sebepler aramaları gerekecektir.
Değerli milletvekilleri, yüce Allah, «tnneddine indallahil İslam Allah indinde din, sadece tslamdır»
20 . 2 . 1978
O : 2
buyurur. Gerçekte İslam Dini, hiçbir dine nasip ol­
mayan bir özelliğe sahiptir. Çünkü onun getirdiği
prensipler sadedir. İnsanın yaratılışına ve aklına uy­
gundur. Onun kaynağı olan kitap Kuranı Kerim, bir
noktası bir harekesi zedelenmeden sapa sağlam günü­
müze kadar ulaşmıştır. Islamı tebliğ eden Peygambe­
rin hayatı, en ince noktalarına kadar tespit-edilmiş­
tir. O, sanki bugün yaşamışcasına aydınlık ve her ha­
liyle bilinen bir şahsiyettir.
DOĞAN ONUR (İstanbul) — Vaaz mı ediyor­
sun?
YAKUP ÜSTÜN (Devamla) — Evet, vaaz ediyo­
rum. Vaaz ediyorum, bana eskiden de söylerlerdi;
Parlamentoda, Diyanet İşleri Başkanlığı Bütçesi gö­
rüşülürken, vaaz edilir diye...
BAŞKAN — Siz devam edin sayın hatip.
YAKUP ÜSTÜN (Devamla) — ... Ben de dedim
ki, parlamentodakilerin de vaaza, nasihata ihtiyacı
var. (AP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN — Siz devam edin Sayın Üstün. Bazı
arkadaşlarda alışkanlık halindedir bu müdahale.
YAKUP ÜSTÜN (Devamla) — Bu yönüyle İs­
lam, dünün olduğu kadar bugünün, bugünün olduğu
kadar yarının dinidir. Türk'ün olduğu kadar Arabın,
Arabın olduğu kadar bütün milletlerin dinidir. Hazreti Peygamber, Allah'ın lisanıyla «Ey insanlar, ger­
çekten ben sizin hepinize gelen Allah'ın Peygamberi­
yim» buyurur. Din ilim, iman ve tatbikata dayanan
bir müessesedir. , Bilgisiz iman, tatbikatı olmayan
inanç noksandır. Özellikle İslam dini, ilim ve bilgiye
dayanır, tslamın en büyük düşmanı cehalettir. İman­
sızlık cehaletten doğan bir maraz, taassup ise yanlış
ve eksik öğrenme sonucu meydana gelen bir görün­
tüdür. Islamı tanıyamamak, onunla gerçek anlamıyla
temasa geçememek bir insan için en büyük şanssız­
lıktır. Islanıı yanlış veya kötü temsil edenlerin haline
bakıp, tslamdan yüz çevirmek ise büyük bir hatadır.
Günlük hayatımızda Islamı hatalı yaşayan bazı kim­
seler yüzünden dinden imandan soğuduğunu, hatta
camiye gitmediğini söyleyen bir çok insana rastlarız.
İnsana, beşere ait olan hatanın İslama yüklenmesi,
Müslümanların hatalarından dolayı, Islamda ayıp ve
kusur aranması son derece haksız ve yanlıştır. Şair
İkbal, «İslam güzelliğin ve mükemmelliğin ta ken­
disidir. Onda ayıp ve kusur bulunmaz, görülen ayıp
ve kusur bizim müslümanhğımızda ve uygulayışımızdadır» diyor. Gerçekten tslamda ayıp ve kusur ara­
mak beyhudedir. İnsan için en büyük mutluluk vesi­
lesi olan böylesine yüce bir değeri çocuklarımıza,
— 289 —
Download