TÜRKiYE DiYANET VAKFI YAYlNLARI 1172 iSLAM'DA iNSAN MODELi ve .. . HZ. PEYGAMBER ORNEGI ~ (Kutlu Doğum Haftası ANKARA 1995 : 1993) KUR'AN-I KERİM'E KARŞI TUTUM VE DAVRANlŞLARlMIZ Doç. Dr. Mustafa ÇETİN Kur'an-ı Kerim'e karşı tutumumuz konusuna girmeden önce, bu kitap hakkında bazı hususlann belirtilmesi ve onun özelliklerinden bahsedilmesinde konunun daha iyi anlaşılması bakımından yararlar vardır. eşsiz Kur'an-ı Kerim, Allah Teala'nın, Hz. Muhammed (S.AV.) aracılıgı ile gönderdigi evrensel bir mesajıdır. Bu kitap beşeriyeti iki cihanda huzur ve mutluluga ulaştıracak prensipler mecmuudur. Hz. Peygamber, yüce Allah tarafından kendisine vahyedilen Kur'an-ı Kerim'i bizlere emanet olarak bıraktıgını beyan etmiştir. insanlıga Sahih kaynaklarda nakledildigine göre, birgün Hz. Peygamber Mekke ile Medine arasında, Hum denilen bir su başında konuşma yapmak üzere (hutbe) ayaga kalkmış, Allah'a hamd ve sena ettikten sonra, va'z ve nasihatta bulunmuş ve şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar, dikkat ediniz! Ben ancak bir insanım. Rabbimin elçisi (Azrdil)'in gelmesi, benim de ona icdbet etmem yakındır. Ben size iki ağır ve önemli yük (emanet) bırakıyorum. Bunların birisi, içinde doğru yol ve nılr bulunan KitabuUah'tır. Siz Kitabullah'ı esas alın ve ona (prensiplerine) sarıhnız. Diğeride Ehl-i Beytim'dir. Onlan da sizlere emanet ediyorum", buyurmuştur. Ehl-i Beyt hakkında üç defa: "Ehl-i Beytim hususunda size Allah'ı hatırlatınm", diyerek onlara karşı son derece dikkatli ve hassas olunması, saygılı davranılması gerektigini vurgulamıştır( ll. Bu konuşmada Hz. Peygamber'in, müslümanlara emanet ettigi iki önemli ve degerli varlıktan yalnız Kur'an-ı Kerim'den ve ona karşı tutumumuzdan sözedilecek, Ehl-i Beyt konusuna girilmeyecektir. Mademki Kur'an-ı Kerim, yüce Allah'ın mu'ciz ketimıdır ve Hz. Peygamber'in bizlere teblig ve emanet ettigi bir mesajdır. O halde bu mukaddes kitap nedir? Tarifi nasıldır? Hangi hedefi gütmekte ve neleri ihtiva etmekte, ne gibi hususiyetler taşımaktadır? Önce, kısaca bunlan görelim. (ll Müslim, Fadailü's-Sahabe, 36 (4, 1873]; Darimi, Fadailü'l-Kur'an, bel, Müsned, 3, 14, 17, 26, 59; 4, 367, 371. ı: Ahmed b. Han- --KUTLU D O G U M - - - - - - - - - - - - - - 131 - - Kur'an Nedir ve Nasıl Bir Kitaptır? Kur'an kelimesi lügatta, okumak ve okunan kitap anlamlarında kullanılmaktadır(2l. Onun birçok tarifi yapılmıştır. Bunlardan biri de şöyle­ dir: Kur'an: Hz. Muhammed (S.A.V.)'e vahiy yoluyla indiriluıiş, mushaflarda yazılmış, tevatürle nakledilmiş, tilavetiyle (okunması) ibadet olunan mu'ciz bir kelamdır( 3 l. Bu tarifte, Kur'an'ın, Hz. Peygamber'e Allah Teala tarafından indirildiği, mushaf haline getirildiği ve bu hususun tevatürle tesbit edildiği, ibadetin ancak onun okunınası ile yapılabilece­ ği ve mu'ciz bir söz olduğu anlaşılmaktadır. Tarifte geçen tevatür kelimesi, aklın, yalan üzerinde birleşmelerini kabul etmediği bir topluluğun verdiği haberi; vahiy de, yüce Allah'ın, peygamberlerini emir ve yasaklannı bildirmesini ifade eder. Kur'an-ı Kerim, Allah Teala tarafından Hz. Muhammed (S.A.V.)'e 23 yıla yakın bir zamanda, sureler ve ayetler halinde indirilmiştir. Onun birçok yerinde, kendisinin Kur'an adıyla anıldığı görülmektedir. Mesela, Bakara, 2/185. ayetinde, ramazan ayından sözedilirken, Kur'an'ın, "insanlara yol gösteren bir kitap olduğu ve ramazan ayı içinde indirildiği" bildirilmektedir. Buradan, Kur'an lafzının, Allah Teala tarafından Hz. Peygamber'e vahyedilen kelamın özel ismi olduğu anlaşılmaktadır. Kur'an'ın nasıl bir kitap olduğu ve ne gibi özellikler taşıdığını bizzat Allah Teala ve O'nun Peygamber'i açıklamaktadırlar. Bazı örnekler: A- Ayetler: 1- "Elif. Uim. Mfm. İşte bu kitap, kendisinin Allah Teaıa tarafından gönderildiğinde hiçbir şüphe olmayan kitaptır. O, Allah'tan salcı­ nanlar (mütteldler) için bir rehberdir"(4 l. Burada, Kur'an'ın mütteki.lere yol gösteren bir kitap olduğu, mütteki kişilerin ise, müteakip üç ayette: İman, amel, iyi iş ve güzel ahlak sahibi kimseler olduğu açıklanmakta, mutluluğa ancak, bu niteliklerle ulaşılabileceği belirtilmektedir( 5l. 2- "Elif. Uim. Rd. Bunlar, bütün gerçekleri açıklayan kitabın ayetıeridir. Biz onu anlamanız için Arapça bir Kur'an olarak indirdik. Ey Muhammed! Sana bu Kur'an ile kıssalann en güzellerini anlatıyoruz. Halbuki vahyettiğimiz (2) Ezheri, Tehzibü'l-Lüga, Kahire ts., 9. 271; Cevheri, Sıhah, Beyrut, l, 79; el-Hatıb elBagdadi, Tarihu Bagdad, Mısır 1931, 2, 62; Ragıb, Müfredat, Daru'l-Katibi'l-Arabi, ts., 414; İbn Manzür, Lisanü'l-Arab, Beyrut 1955, l, 129; Zerkeşi, Burhan, Mısır 1957, l, 278; Suyütı, İtkan, Mısır 1368/1948, l, 51. (3) Zerkani, Menahilü'l-İrfan. Mısır 1372/1952, ı, 12. (4) Bakara, 2/l, 2. (5) Bakara, 2/3-5. - - 1 3 2 - - - - - - - - - - - - - - - K U T L U DOGUM-- sen önceden, bunlardan habersizdin"(6 l. 3- "Bu Kur'an, insanlan en doğru yola iletir. İyi iş yapan müslümanlara büyü/c mükô..jô..t olduğunu mQjdeler. Ahirete inanmayanlara da acısı büyü/c azô..b hazırladığımızı haber verir"( 7 l. Bunlardan başka daha pek çok ayet, Kur'an-ı Kerim'in insanlığa yarayacak şeyleri kısa ve özlü olarak ihtiva ettiğini bildirmektedir. Bu yüce kitabın ilk ve selahiyetli müfessiri olan Hz. Peygamber de, tabii olarak, onun gaye ve muhtevasını birçok hadisinde beyan etmektedir. B- Hadisler: 1- el-Harisül-Aver(R.A.)'den şöyle rivayet edilmiştir. Dedi ki: "Mescide uğramıştım, baktım ki insanlar habire konuşuyorlar. Hz. Ali'ye vardım ve: "Ey mü'minlerin emiri, halkın camide konuştuklarını görmüyor musun?" dedim. 0: "Bunu gerçekten yaptılar mı?" diye sordu. "Evet" dedim. Hz. Ali: Ben Rasıllüllah (S.A.V.)'i, "Dikkatli olun, ileride fitneler kopacak" derken işittim ve: Ey Allah'ın Rasıllü, bunlardan kurtuluşun çaresi nedir? diye sordum. O da: "Çare Allah kitabı Kur'an'dır: onda, sizden önce gelip geçenlerin haberleri, sizden sonra geleceklerin haberleri ve aranızda meydana gelecek olayların hükümleri vardır. O, hak ile batılı birbirinden ayıran ciddi bir kitaptır; saçma sapan söz (şaka ve oyuncak) değildir. Allah onu zalimlik ve cebbarlığından dolayı terkedip bir kenara atanı mahveder. Onun dışında doğru yol arayanları Allah şaşırtıp saptırır. O, Allah'ın sağlam ve kopmaz ipidir. O, hikmetli bir zikir ve doğru yoldur. Sapık ve kötü niyetli kişiler onu bozamaz. Onu okuyan diller zorluk çekmez. Bilginler ona doymaz. Fazla okunınakla ondaki haz, lezzet ve taravet kaybolmaz; incelikleri ve hayret verici özelliği tükenmez. O öyle bir kitaptır ki, cinler onu işittiklerinde: "Biz gerçekten hayranlık veren bir Kur'an dinledik O, hakka ve doğruya götürür. Bunun için biz de ona iman ettik" demişlerdi(8). Kur'an'a uygun konuşan kişi doğru söylemiştir; onunla amel eden sevabını alır; onunla hükmeden hükmünde adil olur. Ona çağıran doğru yolu göstermiş olur"(9 l. 2- Ebu Said el-Hudri (R.A.)'den rivayete göre, Hz. Peygamber (S.A.V.), Yüce Allah'ın kudsi bir hadiste şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Kur'anı Kerim okumak suretiyle bana dua etmeye ve beni zikre fırsat bulamayanlara, isteyenlere verilen sevabm en iyisi (efdali)'ni veririm". Hz. Pey(6) (7) (8) (9) Yusuf, 12/l, 2, 3. İsra, 17/9, ı o. Cin, 72/l-2. Tirmizi. Fadailu'l-Kur'an, 14; Darimi, Fadailü'l-Kur'an, ı. --KUTLU D O G U M - - - - - - - - - - - - - - 1 3 3 - - gamber: "Allah kelamı Kur'an'ın diger sözlere olan üstünlügü, yaratıklarına üstünlügü gibidir" buyurmuştur(ıoı. rivayetine göre, Rasıllüllah (S.A.V.) Kerim, Allah'a gökler, yerler ve onlarda bulunanlardan daha se,rimlidir"( 11 l. 3- Abdullah İbn Allah'ın Amr (R.A.)'ın şöyle buyurmuştur: "Kur'an-ı Kur'an-ı Kerim'e Karşı Tutumumuz Bu yüce kitaba karşı tutumumuz elbette ki, Allah Taala'nın emrettigi ve Rasıllü'nün anladıgı, degerlendirdigi ve uyguladıgı tarzda olmalıdır. Zira Allah, insanların durumunu en iyi bilendir. Hz. Peygamber de, müslümanlara her hususta kılavuzluk eden mükemmel bir örnektir. Yüce Allah her şeyden önce, Kur'an üzerinde düşünülmesini ve ına­ dogru olarak anlaşılmasını, sonra da prensiplerinin hayatta tatbik edilmesini bildirmektedir. Örnekler: nasının 1- "Sonra onu (Kur'an'ı) açıklamak d~ bize düşer•'(ızı. Buradan anlaşıldıgına göre, Allah Teala Kur'an'ın bir yerinde mücmel (kısa) olarak söyledigi bir hususu başka yerlerinde mufassal (geniş) olarak zikreder ki, böylece onun manası anlaşılsın. Buna, Kur'an'ın Kur'an'la tefsiri denir. Bu da bize, Kur'an'ı anlamaya çalışırken onu, parça parça degil, bir bütün içinde ele alıp degerlendirmemiz gerektigini gösterir. 2- "Sana öğüt verici Kur' an'ı, insanlara ne indirildiğini açıklaman için gönderdik; onlar bunun üzerine düşünsünler"( 13l. Bu ayette, Kur'an'ı açıklama ve tefsir etme güveninin Hz. Peygamber'e verilmiş oldugu belirtilmektedir. Nitekim O da bu beyan vazifesini hakkıyle yerine getirmiş, Kur'an'ın izah edilmesi gereken yerlerini yeteri kadar açıklamıştır. Şayet bunu yapmamış olsaydı peygamberlik görevini yapmamış olurdu. Buna teblig vazifesi denir. Her peygamber tebligle görevli oldugu gibi Hz. Peygamber de görevlidir. Yüce Kur'an'da bu husus şöyle belirtilmektedir: "Ey Peygamber! Sana Rabbin tarafından gönderileni herkese bildir. Böyle yapmazsan peygamberlik vazifeni yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur"0 4 l. Buradan anlaşıldıgına göre, Hz. Peygamber, Kur'an'ın hem lafız 3- "Biz sana, ve metnini, hem de hayırlı manasını insanlara ulaştırmıştır. ve bereketli bir kitap indirdik ki, insanlar (lO) Tirmizi, Fadailu'l-Kur'an, 25; Dfuimi, Fadailü'l-Kur'an, 6. (ll) Darimi, Fadailü'l-Kur'an, 6. (12) Kıyame, 75/19. (13) Nahl, 16/44. (14) Maide, 5/67. - - 1 3 4 - - - - - - - - - - - - - - K U T L U DOGUM-- ayetlerini inceden ineeye düşünüp taşınsınlar; akılları olanlar öğüt alsın­ lar"(l5l. 4- "Bunlar Kur'an'ı derinden düşünüp taşınmıyorlar mı? Yoksa yüreklerine kilitler mi vurulu?"(l6J. 5- "Onlar bu sözü (Kur'an'ı) hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine, daha önce geçmişteki atalanna gelmeyen bir şey mi geldi?"( I?). 6- "... Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü liif anlamıyorlar"(l 8 l. Hz. Peygamber de, Kur'an'a karşı tutumumuzun ne olacağı konusunda gerekli açıklamaları yapmakta, Kur'an'ın anlaşılmasının lüzum ve önemini belirtmekte, kurtuluşun ancak, Kur'an'ı doğru aniayıp tam olarak uygulamakta olduğunu vurgulamaktadır. Örnekler: 1- "Sizin en hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir"(l 9 l. Yüce Peygamber bu hadisinde, öğrenmekten maksadın, Kur'an'ın hem okunuşu­ nun, hem de manasının öğretilmesi olduğunu ifade etmektedir. Zira anlamadan, körü körüne bir şeyi ezberlemek, tam ve kamil manada onu öğrenmek demek değildir. Yalnız Kur'an'ı yüzünden okuruakla yelinrnek, mana ve hükümlerini anlamaya çalışmamak doğru bir davranış olamaz. Matlüb olan, ilahi kelamın manasını anlamaya çalışmak ve Allah'ın mesajından haberdar olmaktır(20 l. Hatta Hz. Peygamber, göklerin ve yerin akıllara durgunluk veren harikalarından sözeden: "Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akıl sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır"(2 ll ayeti üzerinde düşün­ meyenleri yermektedir. Rasülüllah, bu ayeti okuyup da akıl yormayanların, onu okumuş bile alamayacaklarını bildirerek şöyle buyurmuştur: "Bu ayeti iki çene si arasında geveleyerek çiğneyip de manasını düşünme­ yen basfretsizlere yazıklar olsun'i22l. Demek ki, önemli olan, Kur'an'ı sa- dece okuyup geçmek değil, onun hedef gösterdiği hususlar üzerinde enine, boyuna düşünmek ve onlardan gerektiği şekilde yararlanmaktır(23 l. 2- "İçinizden öylegruplar türeyecektir ki, siz, onlann namazlan yanın(15) (16) (17) (18) (19) (20) (21) (22) (23) Sad, 38/29. Muhammed, 47/24. Mü'minün, 23/68. Nisa, 4/78. Buhart, Fadiiil, 21 (VI, 108); Dfuinıi, Fediiilü'l-Kur'an, 2 [2, 712). Ayni, Umdetü'l-Kart, Beyrut ts., 20, 43. Al-i İmran, 3/190. İbn Kesir. Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim, Mısır 1953, 1, 440. Taberi, Canıiu'l-Beyan, Mısır 1954, IV, 209; A. H. Akseki, İslam, İst.. 327. --KUTLU D O G U M - - - - - - - - - - - - - 1 3 5 - - da kendi namazlarınızı, oruçları yanında oruçlarınızı, ameLLeri (iyi işleri) yanında arneLLerinizi basit ve küçük göreceksiniz. Onlar Kur'an'da okuyacaklardır. Fakat, Kur'an'ınfeyzi onların boğazlarını geçmiyecektir. Onlar, okun avı delip geçtiği gibi dinden çıkacaklardır"( 24l. Bu hadisten anlaşıl­ dıgına 1 göre, Kur'an ı yalnız diliyle okuyn..ıp da, üzerinde düşünmeyen; manasını anlamayanlar, ondan gerefti gibi yararlanamayacaklar, onun esprisini kavrayıp, kalp ve ruhlarına yerleştiremiyeceklerdir(25l. gereğini olduğu gibi uygulayan mü'min, kokusu güzel turunç meyvesi gibidir. Kur'an okumayan, fakat, gereğini uygulayan mü' min, tadı güzel olan ve fakat kokusu bulunmayan hurmaya benzer. Kur'an okuyan, fakat gereğini uygulamayan mündjik, kokusu hoş, tadı acı olanfesleğen gibidir, Kur'an okumayan mündjik ise, tadı da, kokusu da acı ve kötü olan Ebucehil karpuzuna benzer"(26l. Hz. Peygam- 3- "Kur'an okuyan, hoş, tadı ber bu hadisi ile, Kur'an okumanın iyi ve müspet bir faaliyet oldugunu, onun hükümlerini uygulamanın yararları bulunduftunu belirtmekte, bunların mutlaka samirniyetle yapılmasının gereftine dikkat çekmektedir. Onun prensiplerinin tatbik edilebilmesi için de mutlaka, içine aldıgı hususların doftru olarak anlaşılması icabeder. Bu da, Kur'an dilinin ve onun anlaşılınasına yardımcı olan ilimierin iyi bilinmesi ile gerçekleşebi­ lir. İşte o zaman insan içi, dışı bir, dengeli bir varlık haline gelebilir. Bir başka ifade ile kişi, okuduguna içtenlikle inanır, gereftini uygulamaya çalışırsa, o vakit münafıklıktan, çifte standart uygulamaktan kurtulabilir. Yoksa o kişi mutsuz olur. Deminden beri serdedilen ayet ve hadislerden de anlaşıldıgı gibi Kerim, kendisini bütün insanlıga duyurmak ve anlatmak için gönderilmiştir. Ancak, onun manaları ihata olunup bitirilemez(27l. Hiç bir kimse, muayyen bir zamanda, Kur'an'daki meknılz (gizli) hakikatleri anladıftını iddia edemez. Akıllar kemale erdikçe, Kur'an'ın ilham ettifti hakikatler daha iyi anlaşılır( 28 l. Ahmed Emin, bir kişinin, bu ilahi kitabın manasını kavrayabilmesi için, onda kullanılan dili bilmesinden başka, aklen ve kültür bakımından da onun seviyesine ulaşması şarttır, demektedir( 2 9l. Gerçekte ise, kişinin, Kur'an'ın seviyesine ulaşması Kur'an-ı (24) Buhari, Fadail, 35 (VI, ı 15); Müslim, Zekat, No. 142-53; Muvatta', Kur'an, 4. (25) Kastallani, İrşadü's-Sari, Mısır 130711889, VII, 477; Kamil Miras, Buhari Terid Terc., İst., 1947, ll, 286. (26) Buhari, Fadail, 35 (VI, 115); Müslim, Misafirin, No. 243; Darimi, Fedailü'l-Kur'an, 6. (27) M. H. Yazır (Elmalılı). Hak Dini, İstanbul 1935, Mukaddime, 16. (28) Mustafa Reşit Belgesay, Kur'an Hükümleri ve Modern Hukuk, İst. 1963, l 13. (29) Ahmed Emin, Fecru'l-İslam, Mısır 1965, 196. - - 1 3 6 - - - - - - - - - - - - - - - K U T L U DOGUM-- mümkün değildir. A. Emin'in bu sözünde mübalağa vardır. Çünkü onda, gerçeğini yalnız Allah'ın bildiği müteşabihler de vardır. O halde, müteşabihlerin dışındakileri anlama seviyesine ulaşılabilir. Aslında müfessir için lazım olan bir kısım ilimlerle mücehhez olmayan kişilerin Kur,an,ı tefsir etmey"rc kalkışması ihtisasa saygısızlıktır. Bu konuda son derece duyarlı ve dikkatli olunması gerekir. beri müslümanlar, Kur'an'ın manasını anlamaya çaonun özünü kavrayabilmişler, ışığında yürüyerek ilerlemişler, ölmez eserler vererek insanlığa örnek olmuşlardır. Bazı zamanlarda da, Kur'an'ı yalnız okuruakla yetinmişler, yüzeyde ve kabukta kalmışlar, onun ruhunu anlayamamışlar, prensiplerini uygulayamamış ve geri kalmışlardır. Özellikle son bir kaç asırda, müslümanların çoğu, Kur'an'ı anlama hususunda gereken dikkat ve hassasiyeti gösterememişlerdir. Sadece onu evlerde, kabirierde ve matem günlerinde tekrarlar hale gelmişlerdir. Hatta okuyuculara para karşılığında okutarak, ondan medet ve uğur bekler duruma düşmüşlerdir. Böylece, Kur'an'a hizmet ettiklerini, geçmişlerine karşı dini görevlerini yaptıklan­ nı sanmışlardır. Halbuki o, sadece ölüler için okunan bir kitap değildir. Aksine bir hayat kitabıdır. Onda batıl inançlara yer yoktur. Türbelerden (Susuzdede gibi) ve falcılardan( 30l asla yardım ve medet beklenemez. Yardım, yalnız Allah'tandır. Kur'an'ı bilen ve anlayan, kesinlikle hak yoldan sapmaz ve boş şeylere tapmaz; ne isteyecekse sadece Allah'tan ister. Mehmet Aldf Ersoy bugünkü müslümanların acıklı durumlarını ne güzel dile getirmektedir: On dört asırdan lışmışlardır. Bazı çağlarda Ya açar Nazm-ı CeW'in, bakarız yaprağına; Yahud üjler, geçeriz bir ölünün toprağına. İnmemiştir hele Kur'an, bunu hakkıyla bilin. Ne mezarlıkta okunmak ve ne de fal bakmak içinf( 31 l. Yine, tam bir din kültürü alamamış bir kısım müslümanlar, Kur'an'ı anlamaya çalışmanın ve ayetleri üzerinde düşünmenin esas görev oldu(30) Susuzdede: İzmir/ Göztepe'deki bir yatırın adıdır. Halk, orada bir errrıişin yattığına ve insaniann imdadına yetişliğine inanmaktadır. Bu yüzden, adeta tapareasma onu ziyaret etmekte, her türlü isteklerini ona sunmaktadırlar. Özellikle cuma günü, orası kadın ve kızlarla dolup taşmaktadır. Bir de, köy ve şehirlerimizde, dinle ilgisi olmayan bazı kişiler, "falcı geldi!" diyerek sokak sokak dolaşmakta, pek çok insanı, yalan yanlış. sözlerle aldatıp paralarını almaktadırlar. Kur'an'ı ve İslam'ı bilenler.böyle şey­ lere inanmazlar. (31) M. A. Ersoy, Safahat, İstanbul 1989. 225 ve 1955, 169 (Süleymaniye Kürsüsünde "Çin ve Mançuryada" 2. kitap). --KUTLU D O G U M - - - - - - - - - - - - - - 1 3 7 - - ğundan gaflet etmektedirler; onun ışığında yürüyerek iman ve ahlak sahibi, çalışkan; herkese yararlı, medeni ve ileri bir insan olmanın, ahirette de sonsuz mutluluğa erişmenin önemini unutmaktadırlar. Sonunda da, bir takım bulıranlara düşmekte, stresiere girmekte ve bocalayıp kalmaktadırlar. Kurtuluş için başka milletlerden ve yabancı fikirlerden medet ummaktadırlar. Bu durumlarıyla onlar, çağlayanlar arasında durup da, susuzluktan ölen veya hazine üzerinde oturup da dilenen ve açlıktan kıvranan insanlara ne kadar benzemektedirler(32l. "Halbuki, bu apaçık hüsrdnın ta kendisidir"(33l. Hepimizi mutlu eden şudur ki, son zamanlarda müslümanlar, yeniden uyanmaya ve Kur'an'a karşı tutumlarını değiştirmeye başlamışlar­ dır. Kur'an'ın doğru olarak anlaşılması ve prensiplerinin uygun bir tarzda uygulanması konularında ciddi çalışmalara girişmişlerdir. Bu gayretler, diğer müslüman milletlerde görüldüğü gibi, milletimizde de açık bir şekilde görülmektedir. Çağdaş bilginlerimizden, Elmalılı Muhammed Harndi Yazır'ın çalışmalan bunun tipik bir örneğini teşkil eder. Elmalılı, yazdığı, "Hak Dini Kur'an Dili" adlı 9 ciltlik tefsiriyle, Kur'an'ın manasını, güzel bir şekilde Türkçe'ye kazandırmıştır. Bundan başka daha bir çok Türkçe tefsir meydana getirilmiştir. Henüz tamamlanmamış, değerli tefsirler de yazılmaktadır. Bu çalışmaların toplumumuzun Kur'an kültürünü elde etmesinde önemli rolleri bulunmaktadır. Ancak büyük halk yığınları ve hatta bazı aydınlar, Kur'an'ın manasını açıkla­ yan eserleri okuma yerine, para karşılığında (sevap için) Kur'an akutturınayı tercih etmektedirler. Bu yanlış bir davranıştır ve geriliğe sebeptir. Onu herkes kendisi okumalıdır. Değerli bilginlerimizden bir zat, Kur'an-ı Kerim'e karşı tutumumuzun ve geri kalış sebebini şöyle belirtmektedir: "Eğer müslümanların, ellerinde Kur'an gibi bir kitaplan olduğu halde geri kalmışlıkları­ nın sebebi sorulursa, denilebilir ki, bu, Kur'an'ı anlamak yerine, ya evlere bereket getireceği inancıyla, onu bir torbaya koyup evip duvarına asmaları, yahut da, sadece matemli günlerinde ölülerine dua makamın­ da okumaları yüzündedir. Oysa Kur'an-ı Kerim kendisini okuyanlara, Kur'an'ı anlamaya, bunun için de üzerinde durup düşünmeye davet etmiş ve bu davetini sık sık tekrarlamıştır"(3 4l. yanlışlığını Esas itibariyle biz müslüman Türkler, diğer müslüman milletiere (32) Zerkfuıi. age., I, 374, 375; Mustafa Çetin, Kur'an'ı, Anlama Usulü, İzmir 1980, 13. (33) Hacc, 22/1 1; Zümer, 39/15. (34) İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Tarihi, Ankara 1988, 36. Krş: İ. Cerrahoğlu, Diyanet Derg., Ankara 1991, Cilt: 27, Sayı: 4, Sayfa: 33-53. - - 1 3 8 - - - - - - - - - - - - - - K U T L U DOGUM-- göre, Kur'an'a karşı son derece saygılı, duyarlı ve dikkatli bir milletiz. Okuyabilenlerimiz onu okur, duygulanır; mushafı öper başının üstüne kor; kesinlikle göbekten aşağıya indirmez. Muhafaza ettiğinde de, yüksek yerlerde bulundurur. Gerçekten bu, milletimizin takdirierin üstünde olan meziyet ve özelliğidir. Bu tutum, Kur'an'ın özü ile ilgili değil şek­ liyle ilgilidir. Bir müslümanın, Kur'an'ın sadece şekil ve lafzına önem vermesi, okuyucunun güzel sesinden etkilenmesi ve ürpermesi yeterli olamaz. Bu davranışımız, o ilahi mesaja karşı tatminkar bir tutum kabul edilemez. Önemli olan, bunlar yanında, Allah kelamının hedef ve esprisini kavramak, prensiplerini hayata geçirmektir. Onun manasını anlamak, içine aldığı gerçekleri öğrenmek ve hükümlerini uygulayarak huzurlu bir hayat yaşamak ve ilerlemek, hem en tabii hakkımız ve hem de kaçı­ nılmaz görevimizdir. Ayrıca gençliğimizi şuurlu ve şahsiyetli olarak yetiştirmek de iman ve idealimizin gereğidir. Bunun gerçekleştirilmesi, insanımızı kalıp ve şekilcilikten kurtarmak, taklitten uzak tutmak ve Kur'an'ın özüne yöneltmekle mümkündür. Kur'an'ın mana ve muhtevasını anlamak için şöyle bir metot uygulanabilir: Önce, en çok okuduğumuz ve dinlediğimiz surelerden başlamak suretiyle, Kur'an'ın Türkçe tefsirlerini okumak, kelimelerin ve ayetlerin manalannı anlamaya çalışmak gerekir. Özellikle, Fatiha suresi, namazlarda okuduğumuz diğer sure ve ayetler gibi kısa olanlardan başlamalıyız. Yine, ramazanlarda pek çok camide, diğer vakitlerde bazı camilerde mukabdeler okunmaktadır. Buralara Kur'an-ı Kerim'i dinlemeye gelmezden evvel, okunacak surderin en azından meallerini, mümkünse tefsirlerini iyice okuyarak gelmek yararlı olur. Belki ilk anlarda, bu zor gelebilir. Fakat, ısrarla ve sabırla buna devam edildiği, lafızdan çok, öze yönelmek istendiği takdirde, kısa zamanda, Kur'an'ın manasından zevk alınmaya baş­ lanacak ve bu ilahi mesajın manası anlaşılacaktır. Şanlı bir tarihe sahip olan ecdadımız, Kur'an-ı Kerim'i aniayarak okumuş, üzerinde düşünmüş, onun gösterdiği nurlu yoldan yürüyerek ilerlemiş, sonunda da huzurlu ve mutlu bir hayat sürmüşlerdir. Aynı zamanda aralanndan pek çok alim ve mütefekkir yetişmiş, ölmez eserler vererek İslam medeniyetini kurmuş, dünya ilim ve medeniyetine kendi damgasını vurmuşturC35l. müslüman fikir ve bilim adamları; medeniyete hizmetleri bilgi için bkz: Haydar Bammat, Visages de L'İslam, Lausanne 1958, p: 14; terc.: Bahadır Dülger, İslamiyetin Manevi ve Kültürel Değerleri, Ankara 1963, 130 vd.; Süheyl Ünver, İslam Ansiklopedisi, İst. 1935, 121, 230; Baran Carra de Vaux, Les penseurs de L'İslam, Paris 1921, II, 195-391. (35) Kur'an ışığında ilerlemiş hakkında geniş ----KUTLUDOGUM---------------------------- 139 İşte Kur'an-ı Kerim karşısındaki tutumumuz, çağın şartlarını da dikkate alarak, sure ve ayetlerinin manalannı doğru olarak anlamak ve prensiplerini uygulamak tarzında olmalıdır. Yüce Allah'ın bizlerden istediği tutum ve davranış budur. Asıl o vakit, dünyada huzurlu ve ebedi hayatta mutlu olabiliriz. - - 1 4 0 - - - - - - - - - - - - - - K U T L U DOGUM--