Doğruluk Yolu: Ders 90 (The Way of

advertisement
Ders 90
Doğruluk Yolu
LESSON 90
THE WAY
OF
RIGHTEOUSNESS
İnsanın Soruları ve Tanrı’nın
Yanıtları [Bölüm 1]
MAN'S QUESTIONS
AND
GOD'S ANSWERS [PART 1]
Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.
Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve
O’nun ile sonsuza kadar esenliğe sahip olmasını isteyen esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri
selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sizlere sunmak üzere bu gün tekrar sizler ile
beraber olabildiğimiz için mutluyuz.
Sevgili Dostlar, Kutsal Yazılarda öğretilenler ile ilgili bize yazdığınız sorular için hepinize
teşekkür ederiz. Size postaladığımız mektupların, kitapların ve kasetlerin, yararlı olduklarını
umuyoruz. Aynı zamanda bize yazmayan ama Doğruluk yolu adlı programı başından sonuna
kadar bağlılık göstererek izleyen dinleyicilerimize de çok teşekkür ederiz. Tanrı her birinizi
bereketlesin ve sağlamış olduğu Kurtuluşun doğru yolunu anlamanız için size yardımcı olsun.
Bu gün ve bir sonraki programımızda biraz farklı bir uygulama yapmayı planlıyoruz. Siz
sevgili dinleyicilerimizden almış olduğumuz bazı soruları yine sizler ile paylaşmak istiyoruz.
Her bir soruya yanıt verirken, yalnızca Kutsal Yazılardaki ayetleri kullanacağız, çünkü
karanlıkta bize rehberlik edecek olan tek güvenli ışık, Tanrı’nın Sözü’dür. Mezmurlar’da bu
konu ile ilgili olarak şunlar yazılıdır: “Sözün adımlarım için çıra, yolum için ışıktır.”
(Mezmur 119:105)
Şimdi sorularınıza bakalım. Bu gün bize yardımcı olmak için bir arkadaşımız bu soruları
okumak üzere stüdyoda bize katıldı.
1.) Teşekkür ederiz. Mektuplardan biri ile bize ulaştırılan ilk soru şu: Doğruluk Yolu adlı
programı hazırlayan kişilerin dini nedir?
Uzun zaman önce Tanrı, yüreklerimize gerçeği—O’nun Gerçeği’ni aramak için istek
koydu. Tek gerçek Tanrı’nın Sözü’nün ne olduğunu kendimiz için bilmek istedik. Kutsal
Kitap’ı {Torah (Tevrat), Mezmurlar (Zebur), Peygamberlerin Kitapları ve Müjde’yi (İncil)}
dikkatle okuduk. İsa Mesih’in, tüm peygamberlerin kendisi hakkında yazmış olduğu Kurtarıcı
olduğunun farkına vardık. İsa, O’na iman eden herkesin sonsuza kadar Tanrı’nın huzurunda
yaşayabilmesi için Adem oğullarının günah borcunu silmek üzere Tanrı’nın verdiği
mükemmel ve nihai kurbandır. Tanrı’dan gelen İsa Mesih, bizi Tanrı’ya götürebilecek olan
tek Kişi’dir. Ve böylece umudumuzu yalnızca O’na bağladık.
(T
U R K I S H
) — N
O V E M B E R
13, 2008
O halde biz kimiz? Bizler, İsa Mesih’in öğrencileriyiz. Kur’an bizden, Kitap Halkı
anlamına gelen, Ehli Kitab olarak söz eder. Diğerleri ise bizi, Mesih’in halkı anlamına gelen
Hıristiyanlar olarak adlandırırlar. Size bizim Hıristiyan olduğumuzu söylerken, hatırlatmak
istediğimiz bir nokta var, o da şu: kendilerini Hıristiyan olarak adlandıran pek çok kişi var,
ama bu durum, onların gerçekten Mesih’in halkı oldukları anlamına gelmiyor. Nasıl bir ağaç
kütüğü suyun içinde kalmakla timsah olamıyorsa (Wolof atasözünden alıntı), aynı şekilde bir
kişi, yalnızca Hıristiyanların yaptıkları şeyleri yaparak bir Hıristiyan olmaz. Bir dine mensup
olmanız size Tanrı ile bir ilişki kurmanızı sağlamaz. Yalnızca İsa Mesih bir kişiyi Tanrı’ya
götürebilir. Mesih’e, Kurtarıcımız, Rabbimiz ve Dostumuz olarak sahip olduğumuz için ne
mutlu bize! O, bizlere Tanrı ile harika bir ilişki ve ölüm ile yüz yüze geldiğimiz zaman tam
bir güvence sağladı. O, her gün bize olan sevgisini ve sadakatini gösterir! Rab İsa Mesih’te
Tanrı bize sonsuz yaşam ile ilgili her şeyi verdi. İsa Mesih’te yüreklerimizin ihtiyaç duyduğu
her şeye sahibiz.
2.) Teşekkür ederiz. Bir sonraki soruya geldik. Bu soru önemlidir ve net bir yanıt
verilmesini gerektirir. Bu soruyu gönderen dostumuz şöyle yazmıştır: Beni gerçekten
rahatsız eden bir şey var. Kur’an’da peygamberimiz Muhammed’in tüm
Müslümanlara Kutsal Kitap’ta bulunan Tevrat ve Müjde gibi kitaplara
inanmalarını buyurur. Kutsal Kitap’a saygı duyuyorum ve onu okumaya
başladım. Ancak bazı arkadaşlarım Kutsal Kitap’a güvenemeyeceğimizi, çünkü
bozulduğunu ve değiştirildiğini söylüyorlar. Okuduğum Kutsal Kitap’ın orijinal
Kutsal Kitap’tan farklı olduğunu ileri sürüyorlar. Bu konu hakkında ne
diyeceksiniz?
Bu soruyu yanıtlamadan önce peygamberlerin eski kitaplarının “bozulduklarını ve
değiştirildiklerini” ileri süren bu kişilere bizim bazı sorularımız olacak. Kutsal Kitap’ın tahrif
edildiğini öne süren bu düşüncenin kaynağı nedir? Böylesine ciddi bir suçlamanın temeli
nedir? Bize Kutsal Kitap’ın ne zaman değiştirildiğini söyleyin. Onu kim değiştirdi? Kutsal
Kitap nerede değiştirildi? Kutsal Kitap’ta hangi değişiklikler yapıldı? Biri, Kutsal Kitap’ın
değiştirildiğine ilişkin tek bir kanıt verebilir mi?
Kutsal Kitap hakkındaki gerçekleri, eğer içtenlik ile araştırıyorsanız, Tanrı’nın,
peygamberlerine, yazmaları için esinlemiş olduğu kutsal Sözü’nü korumuş olduğunun frakına
varacaksınız. Kutsal Kitap’ın tahrif edildiğini ileri süren kişilerin yaptıkları, yalnızca
söylentilere inanmaktan ibarettir. Tüm bu iddialara rağmen, Kutsal Kitap’ın
değiştirilmediğini kanıtlamak için pek çok delil mevcuttur.
Günümüzde, dünyadaki büyük müzeler ve üniversitelerde, bilim adamları tarafından
korunmuş olan Müjde yazılarının ve tüm Yeni Antlaşma’nın binlerce eski tomarı (Wolof
dilinde: kitaplar) bulunmaktadır. Eski Antlaşma’nın tomarları gibi, Yeni Antlaşma’nın bu
tomarlarının çoğu Muhammed’in zamanından yüzlerce yıl önce mevcuttu. Eğer bu eski
kitapları, bu gün elimizde bulunan kitaplar ile karşılaştırırsanız, Tanrı’nın, Sözü’nü bizler için
ne kadar titizlik ile korumuş olduğunu keşfedeceksiniz. Bu gün elimizde olan ve okuduğumuz
Kutsal Kitap, Muhammed’in zamanındaki Kutsal Kitap’ın aynısıdır.
Peygamberler, Tanrı’nın sözlerini, hayvan derilerinden ya da bitki liflerinden yapılmış
olan tomarlar üzerine yazdılar. Yahudi yazıcılar Tanrı’nın Sözü’nü parşömen tomarlar üzerine
kopya ettiler. Eğitim görmüş olan bu yazıcılar, yazdıkları kopyanın orijinal metin ile aynı
olmaları konusunda özel bir dikkat sarf ettiler. Bir kitapta yer alan harflerin kaç tane oldukları
sayıldı ve o kitabın ortasındaki harf, yazılan kopyanın, orijinalinin aynı olduğunu
garantilemek için konuldu. Eğer bir hata olsaydı, tomarın tamamı yok edilirdi. Bu Yahudi
2
yazıcılar, Tanrı’nın Sözü ile oynamanın, Tanrı’nın Kendisi ile oynamak olduğuna inanan
kişilerdi! Belki 1947 yılında bulunmuş olan ünlü Ölü Deniz Tomarları hakkında bilginiz
vardır. Bu Eski Antlaşma tomarlarının İsa doğmadan yüz yıl önce kopya edildiklerini biliyor
muydunuz? Buna rağmen bu eski tomarlar bin yıl sonra kopya edilen tomarlar ile
uyumludurlar! Kutsal Kitap değiştirilmedi!
Kutsal Kitap’ı hiç kimse gerçekten değiştiremez. Eğer biri Kutsal Kitap’ı değiştirmek
isteseydi, o zaman Kutsal Kitap’ın tüm kopyalarını değiştirmesi gerekecekti. Bunun yapılması
imkansızdır! Mesih’in zamanını izleyen dönemde bilim adamları, Kutsal Kitap’ı İbranice,
Aramice ve Grekçe gibi orijinal yazım dillerinden farklı pek çok dile çevirmeye başladılar.
Bu durumda dünyada mevcut olan Kutsal Kitapların hepsini hiç kimse değiştiremezdi. Bu
gün, Kutsal Kitap (kısmen ya da tamamı) iki binden fazla farklı dilde yazılıdır. (Not: İngilizce
dilinde, bizler düzinelerce harika çeviriler ile bereketlenmiş durumdayız.) Tanrı kutsal
Sözü’nü korudu ve O’na hizmet edenler Söz’ü dünya insanlarının dillerine çeviriyorlar, çünkü
Tanrı, Sözü’nü herkesin kendi kulakları ile işitmesini, kendi zihinleri ile anlamasını ve kendi
yüreklerine kabul etmesini ve böylelikle kurtulmasını istiyor.
Her Şeye Gücü Yeten Tanrı, Sözü’nü, Şeytan’dan ve Sözü’nü değiştirip tahrif etmek
isteyenlerden koruyabilecek güçte midir? Evet, Tanrı Sözü’nü koruyabilir ve korumuştur!
Allahüekber! Tanrı büyüktür! Dünyanın başlangıcından bu güne kadar Şeytan’ın Tanrı’nın
Sözü’nü, insanların zihninde değiştirmek için çaba sarf ettiğinin elbette frakındayız. Örneğin,
Kutsal Kitap’ın ilk kitabı olan Yaratılış’ta, Tanrı’nın Adem’e şöyle dediğini duyduk: “Bu
ağaçtan yediğin gün, kesinlikle öleceksin!” Ama Şeytan, Adem ve Havva’ya, ‘Kesinlikle
ölmeyeceksiniz!” diyerek Tanrı’nın söylediği sözü inkar etti. Şeytan, böylelikle Tanrı’nın
Sözü’nü değiştirmeye çalıştı. Bildiğiniz gibi, Adem ve Havva Şeytan’ın söylediğine inanmayı
seçtiler ve yasaklanmış olan meyveyi yediler. Bu davranışlarının bir sonucu olarak, aynen
Tanrı’nın söylemiş olduğu gibi, canları öldü ve bedenleri yaşlanmaya ve ölmeye başladı.
Sevgili dostlar, Tanrı’nın Sözü emindir. Şeytan yalancı ve aldatıcıdır. Şeytan insanları
kandırmak ister ve onların Kutsal Kitap’ın değiştirildiğine inanmalarını arzu eder. Ama Rab
İsa Mesih şöyle der: “Kutsal Yazı geçerliliğini yitirmez.” (Yuhanna 10:35) “Yer ve gök
ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır!” (Matta 24:35)
3.) Bu net yanıt için teşekkürler. Şimdi sırada üçüncü soru var: İsa’yı neden Tanrı’nın
Oğlu olarak adlandırıyorsunuz? Tanrı doğurmaz ve doğurulmamıştır, bu
nedenle İsa nasıl O’nun Oğlu olabilir?
Bu nemli soruyu daha önce sık sık yanıtladık, ancak şimdi memnuniyet ile yeniden
yanıtlayacağız. Böyle önemli bir konuda bilgisiz kalmak ölümcül olabilir! (Wolof) atasözünün
söylediği gibi, “Siz onu bilmeden önce bilgisizlik sizi öldürecektir!” Soruyu soran kişi şöyle
der: “İsa’yı neden Tanrı’nın Oğlu olarak adlandırıyorsunuz? “ dinleyicilerimize öncelikle
hatırlatmamız gereken şey, İsa’ya “Tanrı Oğlu” ünvanını bizim vermediğimizdir. İsa’yı Oğlu
olarak adlandıran Tanrı’dır! İkinci olarak değineceğimiz nokta, “Tanrı’nın Oğlu” adı,
Tanrı’nın bir eş aldığına ve ondan bir oğul sahibi olduğu anlamına gelmez. Daha önce
görmüş olduğumuz gibi, İsa’ya Kutsal Kitap’ta, yüzlerce isim ve ünvan verilmiştir. Bu isimler
ve ünvanlar, O’nun kim olduğunu daha iyi anlamamıza yardımcı olurlar. Örneğin, İsa,
“Kapı” olarak adlandırılır, ama bu unvan, İsa’nın tahta ya da çelik gibi bir metalden yapılmış
bir kapı olduğu anlamına gelmez. İsa aynı zamanda, “Yaşam veren Yiyecek” (Yaşam
Ekmeği) olarak da anılır, ama bu da pek tabii ki O’nun yediğimiz balıklı pilav (Senegal’in
ulusal yemeği) gibi bir yiyecek olduğu anlamına gelmez. Tanrı’nın peygamberleri Mesih’i
“Tanrı Kuzusu” olarak adlandırdılar, ama bu ünvan İsa’nın bir koyun olduğunu göstermez.
Benzer şekilde Tanrı, İsa’yı Oğlu olarak adlandırdığı zaman, Tanrı’nın bir eş alıp bu eş
3
aracılığı ile bir çocuğa sahip olmadığını bilmeniz gerekir. Aksini söylemek, küfürdür! Eğer
ben Senegal’den ayrılırsam, beni “Senegal’in bir evladı” olarak çağırırlar, çünkü ben bir
Senegalli’yim. Ama bu, Senegal ülkesinin bir eş alıp, ondan bir çocuk sahibi olduğu anlamına
gelmez. Benzer şekilde, Tanrı, melekler ve peygamberler Mesih’i “Tanrı Oğlu” olarak
çağırdılar, çünkü O, Tanrı’dan geldi. İsa, bakire bir kızdan doğdu. Yersel bir babaya sahip
değildi. O, dünyaya gelip doğmadan önce de zaten göklerde yaşıyordu, çünkü İsa,
“Kelamullah”tır, yani, başlangıçta Tanrı ile birlikte olan Söz’dür. Kutsal Yazılar bu konuda
şu beyanda bulunurlar:
“Başlangıçta Söz vardı. Söz, Tanrı ile birlikteydi ve Söz Tanrı’ydı. Söz insan olup
aramızda yaşadı. O’nun yüceliğini, Baba’dan gelen lütuf ve gerçek ile dolu biricik Oğul’un
yüceliğini gördük. Tanrı’yı hiç bir zaman hiç kimse görmedi. Baba’nın bağrında bulunan ve
Tanrı olan biricik Oğul O’nu tanıttı. (Yuhanna 1:1, 14, 18)
İsa, Tanrı’nın Sonsuz Oğlu’dur. Yeryüzünde insan bedeninde görünen Tanrı Sözü’dür.
Tanrı Sözü nedir? Siz belki Tanrı Sözü’nün Tanrı’nın, peygamberlerine yazmaları için
esinlediği Kutsal Yazılar olduğunu söyleyeceksiniz. Haklısınız. Peygamberlerin Yazıları
bizler için Tanrı tarafından bize gönderilen mektuplara benzeyen Tanrı’nın Sözü’dürler. Ama
size bir başka kentte yaşayan bir arkadaşınız hakkında bir soru sormamıza izin verin.
Hangisini tercih edersiniz? Arkadaşınızın size yalnızca bazı mektuplar yazmasını mı, yoksa
yanınıza gelip fiziksel varlığı ile sizi ziyaret etmesini mi? Elbette bizzat gelip sizi ziyaret
etmesini istersiniz, çünkü o zaman bu arkadaşınız ile yüz yüze konuşabilirsiniz. Benzer
şekilde, Tanrı yüce olduğu ve O’nun için imkansız hiç bir şey bulunmadığı için ve O,
Kendisini bize tanıtmak ve bizim için ne istediğini bize söylemek istediği için sizce bize
yalnızca mektup göndermeyi mi ister yoksa bizi ziyaret etmek amacı ile bizzat Kendisi mi
gelmek ister? Sevgili dostlar, peygamberlerin ilan ettiği iyi haber, Tanrı’nın, günahlı
insanlığı ziyaret etmek için bizzat geleceğidir.
Müjde’de, Tanrı’nın, Sözü’nü insanları günahlarından kurtarabilmesi için onların arasında
bir İnsan olarak yaşamak üzere dünyaya gönderdiğini keşfederiz. Göklerden gelen bu İnsan
İsa Mesih’tir. İsa, Tanrı Oğlu olarak anılmaya layıktır, çünkü O, başlangıçta Tanrı ile birlikte
olan Söz’dür. İsa, Tanrı’nın Sonsuz Oğlu’dur, Tanrı’nın mükemmel temsilcisidir – Tanrı’nın
karakterini insana açıklayan Kişi’dir. Genç bir erkekten genellikle, ‘aynı babasına benziyor’
diye söz ederiz. Aynı şey İsa için de geçerlidir. İsa, Tanrı’nın benzeyişini taşır. İsa’yı tanımak,
Tanrı’yı tanımak ve O’nun nasıl olduğunu bilmektir. Kutsal Yazılar bu konuda şöyle yazar:
“Tanrı eski zamanlarda peygamberler aracılığı ile bir çok kez çeşitli yollardan
atalarımıza seslendi. Ama bu son çağda her şeye mirasçı kıldığı ve aracılığı ile evreni
yarattığı kendi Oğlu ile bize seslenmiştir. Oğul, Tanrı yüceliğinin parıltısı, O’nun varlığının
öz görünümüdür. Güçlü sözü ile her şeyi devam ettirir. Günahlardan arınmayı sağladıktan
sonra, yücelerde ulu Tanrı’nın sağında oturdu.” (İbraniler 1:1-3)
Söylenecek son bir sözümüz var. Tanrı, İsa’yı neden Tanrı Oğlu olarak adlandırdığını tam
olarak anlamanız gerektiğini söylemez. Sadece, bu gerçeğe inanmanız gerektiğini söyler.
Tanrı’nın, peygamber Davut’a Mezmurlar’da şu sözleri yazması için esin verdiğini hatırlayın:
“Oğul’u öpün (O’na saygı gösterin ve boyun eğin), ki öfkelenmesin, yoksa izlediğiniz yolda
mahvolursunuz, çünkü öfkesi bir anda alevleniverir. Ne mutlu O’na sığınanlara!” (Mezmur
2:11, 12) Tanrı aynı zamanda elçi Yuhanna’ya da Müjde’de yazması için şu esini verdi:
4
“İsa, öğrencilerinin önünde bu kitapta yazılı olmayan başka bir çok doğaüstü belirti
gerçekleştirdi. Ne var ki yazılanlar, İsa’nın Tanrı’nın Oğlu Mesih olduğuna iman edesiniz
ve iman ederek O’nun adı ile yaşama kavuşasınız diye yazılmıştır.” (Yuhanna 20:30, 31)
“Oğul’a iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Ama Oğul’un sözünü dinlemeyen yaşamı
görmeyecektir. Çünkü Tanrı’nın gazabı böylesinin üzerinde kalır!” (Yuhanna 3:36)
Bizi dinlediğiniz için teşekkürler. Tanrı’nın isteği ile bir sonraki yayınımızda daha çok
sorulara ve yanıtlara yer vererek devam edeceğiz.
Siz, Kutsal Kitap’taki şu sözler üzerinde düşünürken, Tanrı sizi bereketlesin:
“İnsan soyu ota benzer, bütün yüceliği kır çiçeği gibidir. Ot kurur, çiçek solar, ama
Rabbin Sözü sonsuza kadar kalır.” (1. Petrus 1:24, 25)
5
Download