On5yirmi5.com Cevdet Said:Cihat fikirle yapılmalı silahla değil Cevdet Said; ”Kur’an’ın lafzında her hangi bir tahrif söz konusu değildir. Ancak maalesef Kur’an’ın manasını ve maksadını anlamada Müslümanlar ihtilafa düştüler.” dedi. Yayın Tarihi : 26 Kasım 2014 Çarşamba (oluşturma : 10/20/2017) Suriye’de yaşadığı köyü Esed’in bombalamasıyla hicret ederek Türkiye’ye yerleşen Bireysel ve Toplumsal Değişmenin Yasaları, Din ve Hukuk, İslam ve Şiddet, Değişim Rüzgârları gibi onlarca eser sahibi Cevdet Said`le Özgün İrade Suriye`deki son gelişmeler ve İslam Dünyası`nın sorunlarını konuştu. İşte o konuşma… Osmanlının yıkılışından sonra Ortadoğu başta olmak üzere İslam dünyası çalkantılı bir süreç geçirdi siz bu süreci nasıl okuyorsunuz? Ortadoğuda bir türlü istikrara kavuşmayan ortamın devam etmesini neye bağlıyorsunuz? Özelliklede son dönemde Müslümanlar içerisinde şiddet daha da artmış durumdadır bunun sebebi nedir sizce? Kitab-ı indiren Allah’a (c.c) hamd olsun. O kitap ki müminler için hidayet kaynağıdır. Aslı itibariyle cihat fikirle yapılmalıdır, silahla değil. Allah (c.c) “Onunla (Kur’an’la) büyük cihat yapın” buyuruyor. Bu ayet cihadın Kur’an’la ve Kur’an’ın ortaya koyduğu fikirlerle yapılması gerektiğini söylüyor. Silah kişiyi ne mü’min ne de kâfir yapar. Yanlış esaslar üzerine bina edeceğimiz bütün fikirler sonuç itibariyle yanlış olacaktır. Dolayısıyla temel ilkeleri doğru belirlemeliyiz. Allah (c.c) insanı öyle bir yapıda yaratmıştır ki onu ikna ettiğinde hem malını hem de ruhunu verir. Resulullah insanlara mal-mülk vaadinde bulunmadı, insanlara İslam’ın hakikatlerini anlattı onların kabul edenleri kabul etti. İkna gücü insanları öyle bir mertebeye ulaştırıyordu ki çocuk olan Ammar’ı, siyahî bir kadın olan Sümeyye’yi ve yine siyah bir köle olan Bilal’ı çektikleri bütün eziyet ve işkencelere rağmen ayakta tutuyordu ve onlar ikna oldukları o dinden asla vazgeçmiyorlardı. Resulullah da onlara Cennet karşılığı sabırdan başka bir şey tavsiye edemiyordu. Şahsen beni Kur’an kurtardı. Kur’an’ın Allah (c.c) tarafından korunmuş olması Müslümanlar için çok büyük bir olay. Dolayısıyla Kur’an Müslümanların ana kaynağıdır. Kur’an’ın lafzında her hangi bir tahrif söz konusu değildir. Ancak maalesef Kur’an’ın manasını ve maksadını anlamada Müslümanlar ihtilafa düştüler. Hatta dört halifenin son ikisi Müslüman olduğunu iddia edenler tarafından öldürüldü. Fitne erken denilebilecek dönemde başladı. GÖZÜMÜN AÇILMASINDA SAİD NURSİ ETKİLİ OLDU Ebu’l Ala el-Mevdudi, Ebu’l Hasan en Nevi, Muhammed İkbal ve benzeri yakın çağımızda yaşayan İslami önderlerin kitaplarını okuyunca benim gözüm açıldı. Bunları okuyunca yaşadığım çağı tanıdım. Bunlara buralı (Türkiye’li) Said Nursi’yi de eklemeliyim. Biz Müslümanlar yaşadığımız çağın gerisinde kaldık Kur’an’da Allah yaratılanlardan bahsederken “sizin (henüz) bilmediklerinizi de yaratır” buyuruyor. Bugün batılılar birçok şeyi keşfederken, aklını çalıştırırken biz çok geri kalmışız. Kur’an “Yeryüzünde gezin yaratılışın nasıl başladığına bakın” diyor. Ancak bugün yaratılışla ilgili keşifleri gayri Müslimler gerçekleştiriyorlar. Benim gözümün açılmasında Said Nursi, Malik bin Nebi gibi insanların yanında tebliğ cemaati de etkili oldu. İlk olarak hacda onarla tanıştım. Daha sonra gençlik yıllarımda öğretmenlik yaparken bir gün Cuma namazını kıldık ve birisi çıktı konuşma yapmaya başladı. Kıyafeti de Arapların kıyafetine benzemiyordu. Dedi ki, ben Hindistan’dan geliyorum. Sizlere teşekkür etmeye geldim, siz Araplar bizlere bu yüce dini getirdiniz, bizim Müslüman olmamıza vesile oldunuz. Ben bu konuşmadan çok duygulandım ve dedim ki, demek ki bu davetin aslı iknaya dayanıyor. SAİD NURSİ’DEN ÇOK ETKİLENDİM Ben Said Nursi’nin kitaplarını okudum, beni en çok etkileyen olaylardan biri şuydu: Said Nursi hapiste iken insanlar arasında yayılmış; “o keramet gösteriyormuş, bazen insanlarla aynı safta camide namaz kılıyormuş” diye. Hukuk fakültesinde okuyan bir öğrenci izin alarak hapiste onunla görüşmüş ve ona demiş ki; “senin keramet gösterdiğini söylüyorlar ben senden fazla bir şey istemiyorum sadece şu tesbihi masanın bu ucundan hareket ettirerek diğer tarafa götürmeni istiyorum. Kerametini görmek istiyorum.” Said Nursi bu gencin teklifi karşısında gülüyor ve diyor ki, “seninle benim durumum şuna benziyor. Zengin bir adamın çok sevdiği bir oğlu varmış, adam oğlunu sevindirmek için ona değerli taşlardan yapılmış mücevherat almak istemiş oğlunu mücevheratçıya götürünce çocuk duvarda asılı balonları görmüş ve onlara vurulmuş, ilada babasına onlardan almasını ısrar etmiş ve mücevherat almamış. İşte sen bu çocuk gibisin sen balon istiyorsun, ben ise balon satmıyorum. Ben Kur’an’ın hakikatlerini anlatıyorum.” Ben ondan çok etkilendim ömrünü Kur’an hakikatlerini açıklamaya adamış bir adamdı o. İslam dünyasının çok büyük sorunları var. Efendimiz veda hutbesinde; “benden sonra birbirinizin boynunu vurarak kâfirler olmayınız” “Hepiniz Adem’densiniz Adem ise topraktandır” “Arabın Acem üzerine bir üstünlüğü yoktur, üstünlük ancak takva iledir” buyurmasında, çok şiddetli ikazda bulunmasına rağmen maalesef Müslümanlar birbirinin boynunu vurur oldu. ZORLAMAYLA İMAN OLMAZ İSLAM DAVET VE İKNA DİNİDİR Hâlbuki zorlamayla, sertlikle ne iman ne de küfür olur. İslam davet ve ikna dinidir. Eğer kişiyi ikna edebiliyorsan İslam’ın hakikatlerine inanır ve her şeyini o yolda verir. Eskiden krallar, yöneticiler çok büyüktü ellerinde büyük yetkiler vardı. Ancak bugün Batıya baktığımızda da Batı bu noktada büyük bir değişim gerçekleştirdi. Artık halklar söz sahibi oldu. Biz Müslümanlar ise birçok konuda olduğu gibi bu konuda da geri kaldık. Hâlbuki Müslümanların elindeki kitapta Şûra adında bir sûre var, Allah (c.c) Peygambere müminlerle istişare etmesini emrediyor. Peygamber efendimiz bu kuralı işletmiştir. Çıkacağı savaşlar hakkında ashabıyla istişare etmiştir. Bütün bunlar siyer kitaplarında yazılıdır. Peygamberin hayatına bakarsak Kur’an’ın istişare emrini nasıl işlettiğini görürüz. Bugün İslam dünyasındaki cemaatler diğerlerine galip gelmekle iktidar olacaklarını zannediyorlar. İstişare ilkesini geliştirmiyorlar, hürriyet ve serbestliğe inanmıyorlar. Ancak bu şekilde bir istikrara ve sonuca varmak mümkün değildir. “Din’de ikrah yoktur” ayetinin içi boşaltılmıştır bugün. Güç ve kuvvet kullanarak, IŞİD ve benzeri harici grupların yaptığı gibi bir devlet kurulamaz, buna imkân yoktur. Çünkü kaba kuvvete dayalı şeylerle ne iman ne de küfür gerçekleşir. İnsanlar inanmadıkları bir şeyi kabullenmezler. Bu ilkeyi iyi kavramalıyız. İnsan tabiatı zorla bir şeyi kabullenmeme, içselleştirmeme üzerine yaratılmıştır. IŞİD’İN YAPTIKLARININ İSLAM’LA ALAKASI YOKTUR Hocam Müslüman dünya ne zaman güzel bir şey yapmaya kalksa Batı bunu engellemeye çalışıyor. Müslümanları kendi haline bırakmıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz.. Evet, doğru ancak Batı kendi içinde Demokrasiyi yerleştirdi. Seçimler yapılıyor. Kavga gürültü olmadan insanlar yöneticilerini seçiyor. Bizde ise bir diktatör ölünce hemen bunun yerine başka bir diktatör geçiyor. Biz bütün problemlerimizi Batıya yıkmakla kurtulamayız. Müslüman dünya aklını çalıştırarak kendini geliştirmeli. IŞİD’in yaptıklarının İslam’la alakası yoktur, sen insanlara zorla bir şeyi kabul ettiremezsin. Bu er-geç geri tepecektir. Bugün Avrupa devletlerinde askeri inkılâplar oluyor mu, olmuyor. Ancak Mısır’da oluyor çünkü orada Ezher şeyhi çıkıyor ve bu ayaklananları öldüren Allah’a yaklaşır diye fetvalar veriyor. Bu tür adamlar bizim içimizden çıkıyor maalesef. Bugün Müslümanların en büyük problemi Kur’an’ı ve İslam’ı olması gerektiği gibi anlamamış olmalarıdır. Ben Kur’an‘ı doğru anlayabilmek için çok uğraştım. Bugün fikirle cihat yapılması lazım, Ben 1965’de ilk defa hapse girdim. Hapse girme sebebim hürriyetleri savunduğum ve rejimi tenkit ettiğimden dolayıydı. O dönemde “Âdem’in oğlunun mezhebi” adında bir kitap yazdım. O kitabı yazmaktaki gayem kimseyi ikna etmek değildi, bilakis görüşlerimi serdetmek istedim. Sonra ikinci kitabımı yazdım o da “Âdem’in ilk oğlu gibi ol” adıyla yayınlandı. Akabinde “Din ve insan hakları” adlı kitabım çıktı. Bunlar Türkçe’ye ve birçok dile tercüme edildi. Kitaplarım 30 yıldır basılıyor. Efendimiz insanları ikna ile işe başladı ve Müslümanların zayıf olduğu dönemlerde asla savaşmadı, kendisine bunun sebebi sorulduğunda savaşla emir olunmadığını söylüyordu. 23 ARAP DEVLETİ BUGÜN BÖLÜK-PÖRÇÜK VAZİYETTE Hocam efendimizin Medine dönemi savaşlarını nasıl yorumluyorsunuz? O zaman peygambere savaş için izin verildi. Peygamber önce İslam’ı anlattı, Müslüman toplum oluşturdu sonra bu toplumdan tehlikeleri savmak için savaştı. Biz bugün Mekke dönemi yaşıyoruz. Bugün Arap dünyasında doğru düzgün akıllı adam yok, olaylar hep yanlış yorumlanıyor. İkinci dünya savaşından sonra Avrupa’nın birçok merkezi şehirleri yerle bir edilmişti, adamlar sadece ülkelerini imar etmekle kalmadı, bugün bir araya gelip birleşik Avrupa’yı kurdular. 23 Arap devleti bugün bölük-pörçük vaziyette bırakın İslam devletini Birleşik Arap devleti dahi oluşturamadılar. Bir dönem Mısır’la Suriye ittifak kurmuştu. Sonra bu ittifakı bozma kararı aldılar. Ben o sırada asker idim komutana “siz yanlış yapıyorsunuz, bu ittifakı daha da geliştirmeniz gerekirken bozuyorsunuz” dedim. Dediler ki bu adam bizim işimizi karıştırıyor bunu hapse atmalıyız. Bende, “ben bu işte yokum isterseniz beni hapse atın” dedim. Beni ayırıp başka bir yere gönderdiler ve 1961’de Suriye’de askeri inkılâp yaptılar ve böylece Suriye ve Mısır arasındaki birlik bozulmuş oldu. Birlik bozulunca daha mı iyi oldu sanki hayır her geçen gün daha kötü oldu ve sonuçta geldiğimiz nokta ortada. BÜYÜK BİR UYANIŞ VAR GELECEK DAHA İYİ OLACAK Sizin söylediklerinize göre İslam dünyası daha kötü bir duruma doğru mu gidiyor? Evet, ancak büyük bir uyanış var, kesinlikle sonuçta gelecek daha iyi olacak. Şahsen ben nasıl uyandı isem Müslüman toplumlar da uyanacak ve demokrasiyi, yani hürriyetleri savunup, serbestçe yöneticilerini seçecekler hiç değişmeyen liderlere tapmaktan veya tapındırmaktan vazgeçecekler. Müslüman dünya sonuçta benim söylediğime gelecek, halklar bütün bu olup biteni sorgulayacak, bu anlamsız savaşlara son verecekler. Geçmişte bir taraftan Humeyni’ye diğer taftan Saddam’a silah verdiler ve birbiriyle savaştırdılar. Birçok insan öldü sonuçta ne oldu, ne fayda sağlandı her iki tarafta tam bir cehalet içerisindeydi. Humeyni Saddam’a karşı savaşı durdurduğunda “ben bu kararı almakla sanki zehir içiyorum demişti.” Bu nasıl anlayış böyle, bu anlayışla biz hiçbir yere varamayız. SİLAHLAR KİŞİNİN KANAATİNİ DEĞİŞTİRMEZ FİKİRLER DEĞİŞTİRİR İbrahim (as) insanlara “ellerinizle uydurduklarınıza mı tapıyorsunuz” diyordu. Bugün insanlar kendi elleriyle insanlığı yok edecek silahlar üretiyor, bunlarla övünüyor hatta silahlara tapınıyorlar. Bu silahlar hiçbir kişinin kanaatini değiştirmez, fikirler ancak insanların kanaatlerini değiştirir. Bu IŞİD’in yaptıkları tam bir cehalet ve sonuç itibariyle yıkımdan ibarettir. Sonuçta göreceksiniz İslam dünyası için yıkım ve gözyaşından başka hiçbir şey getirmeyecektir. Sadece onlar değil savaş üslubunu metod edinen herkes için durum aynıdır. Masum insanları öldürmekle cennete gidilmez TÜRKİYE’DE İNSANLAR YÖNETİCİLERE ARTIK TAPINMIYOR Türkiye’yi nasıl görüyorsunuz. Gidişatı nasıl okuyorsunuz? Türkiye’nin gidişatını güzel görüyorum, insanlar yöneticilere artık tapınmıyor, seçim sonucuna göre hükümetler kuruluyor, yöneticiler belirleniyor. Hatta okula giden çocuklara dahi devletin yardım verdiğini duydum bu çok güzel gelişme, bu kız çocuklarının da okuması lazım ki, bilinçli bir toplum oluşsun. ORTADOĞU’DAKİ YÖNETİCİLERİN KAHİR EKSERİYETİ AMERİKA VE İSRAİL AJANIDIR Bugünlerde Amerika öncülüğünde Batılıların yeniden Orta Doğu`ya saldırmasına ne diyorsunuz? Suriye meselesinde eğer Rusya veto hakkını kullanmasaydı Amerika kullanacaktı. Dolayısıyla Rusya’nın vetosundan dolayı Amerika çok sevindi. Onlar bizim sırtımıza binmek, bizi kullanmak istiyorlar. Ortadoğu’daki yöneticilerin kahir ekseriyeti Amerika ve İsrail ajanıdır. Bugünkü Birleşmiş Milletlerin takip ettiği siyaset Roma’lıların vahşi siyasetinin devamıdır. Hz. İsa (as)’ın anlayışı değildir. Türklerin tenkitlerinden çok rahatsız oluyorlar. Diğer Arap toplumların da bu hale gelmesinden korkuyorlar. Türkiye toplumu savaş istemiyor bu güzel bir şey, savaş kültürü kalıcı oluyor. Humeyni davasını sonuçta savaşa çevirdi ve sonuç ortada. SURİYE’DE ER-GEÇ HALK GALİP GELECEKTİR Suriye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Suriye mukaddes bir beldedir, er-geç halk gerçekleri anlayacak ve galip gelecektir. Orası İbrahim Peygamberin mücadele verdiği bölgedir. Sonra Hicaz’a gitmiş ve Kâbe’yi inşa etmiştir. Olayları derinlemesine düşünüp yorumlayacak ve problemlerin aslını idrak edecek büyük düşünürlere ihtiyacımız var bugünlerde. BİR TOPLUM İŞGALE UĞRADIĞINDA KENDİLERİNİ SAVUNMA HAKKI VARDIR Peygamber Efendimizin Medine’de girdiği savaşları mevcut yapıyı muhafazaya yönelik olduğunu söylediğiniz bugün Gazze’de Hamas’ın mücadelesi de buna mı benziyor sizce? Bir toplum işgale uğradığında kendilerini savunma hakkı vardır. Bu sadece İslam’da değil aynı zamanda Birleşmiş Milletlerde de böyledir. Ancak Müslümanlar kendi içlerinde savaş kültüründen kaçınmalılar. Çünkü bu kalıcı ve sonuç itibariyle yıkıcı oluyor. Terör sadece İslam dünyasında yok, terör Batıda da var. İsrail’de İshak Rabin’i aşırı dinci bir Yahudi öldürdü. Amerika’daki Oklahoma olayını ve benzeri olayları da biliyoruz. MÜSLÜMANLARIN İSLAM’I DOĞRU-DÜRÜST ANLAYIP UYGULADIKLARI BİR MEDİNE’Sİ YOK Sonuç olarak siz savaş kültürünün Müslümanlara bir fayda getirmeyeceğini söylüyorsunuz. Ancak tekrar soruyorum Efendimizin Medine’de girdiği savaşları nasıl anlayacağız? Şu an Müslümanların İslam’ı doğru-dürüst anlayıp uyguladıkları bir Medine’si yok. Şuan Mekke dönemine benzer bir dönem yaşıyoruz. Yakın tarihe baktığımızda görüyoruz ki Müslüman halkların bulunduğu bölgelerde belirli aralıklarda hep inkılâplar oluyor. Ve bu hiç durulmuyor bu savaş kültüründen geliyor. MÜSLÜMANLAR OLARAK İSLAM’I DOĞRU ANLAYIP UYGULARSAK… Yakın gelecekte Suriye’de ne gibi gelişmeler olabilir? Suriye olayı şu an şeytanların elinde Rusya veto hakkını kullandı. Amerika kendi çıkarını düşünüyor. Rusya, Suriye rejimine silah veriyor çünkü Akdeniz’de söz sahibi olmak istiyor. Amerika’nın derdi ise kendi çıkarları ve artık askerinin Ortadoğu’dan tabutla dönmesini istemiyor, başkalarını savaştırmak istiyor. Ben inanıyorum ki, biz Müslümanlar olarak İslam’ı doğru anlayıp uygularsak Amerika’ya da, Rusya’ya da galip geleceğiz, mesele bizde bitiyor. Suriye’nin problemi şu an halkın elinden çıkmış durumda, halk insan gibi yaşamak istiyor ancak çıkarcılar buna engel oluyor. Ancak er-geç Suriye halkı gerçeği tecrübeyle de olsa anlayacak ve muzaffer olacaktır… Bu dökümanı orjinal adreste göster Cevdet Said:Cihat fikirle yapılmalı silahla değil