C. Senatosu B : 34 înlsan hayatında ibaldet kadar işin, iş kadar dinienırıemn ve eğlenmenin yeri vardır. İslam terbiyesindeki hedeflere göre, Allah adı ile yapılan her meşru iş, Allah yoluna götüren her hareket ve her ahlaki davranış ibadettir. Allaih ile din ile ilgisi kesilmiş kimselerin ruhunda bir ağırlaşma, bir soğuma hâsıl olur ki, bu hal giderek kişiyi adi bir yaratık haline getirir, intihar, psikolojisi içine sokar. İnsan, ruh ve beden unsurlarından oluşan bir terkiptir. Bu terkip, evreni temsil eden bir özelliğe ve dünyayı etkileyecek: güce, yeterli bir enerjiye sa­ hiptir. İslam terbiyesinde aktiflik esastır. Hayatın, devamı, yükselmesi, gelişmesi faaliyet ve mücadele ile mümkündür. İnsan, içinde yaşadığı dünyayı, kâi­ natı tanıyacak, öğrenecek, evrendeki nimet ve kül­ fetlerden istifade edecektir. Eğitimin en muteber he­ deflerinden biri de budur...» BAŞKAN — Sayın Doğan, şu anda bir dakika da süreniz geçti. Ben hatırlatmış bulunuyorum, lüt­ fen efendim. LÛTFİ DOĞAN (Devamla) — Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım; bağlamaya çalışıyorum. «Tembellik, uyuşukluk, zamanı boşa geçirmek Allahın nümeStlerine sırt çevirmektir. Kâinatın kanun­ larını, sırlarını araştıran, tanıyan, hayat şartlarını kolaylaştıran ve yükselten ^kişiler Allahın nimetle­ rini insanlığın istifadesine arz etmiş olmanın bahti­ yarlığı içinde mesutturlar. Allahın insana verdiği ruh ve beyin gücü öyle bir nimettirki, insan bu nimet ve himmetle dünyayı idare etme ve yükselme payesini kazanmıştır. İslam eğitiminde ahenk, itidal, denge hakimdir. Kişinin birbirine zıt, çeşitli ferdi arzularıyla sosyal talep ve idealler arasında ilgiler bulması, yetişen ne­ sillerin, yetişimdkte olan, geçmiş nesiller ve bütün de­ virler ile ilişki kurması ahenk, itidal ve denge niza­ mının gereğidir. Toplum içinde birbiriyle çatışan fertler, gruplar, nesiller ahenk, itidal ve denge niza­ mından uzaklaşmanın huzursuzluğu içinde mustarip ve perişan olmaya mahkûmdurlar. Kötü değerin iyi değeri kovması gibi, kötü terbiye de iyi terbiyeyi ko­ var. Şu anlamda ki, bir ferdin kötülüğü, bunalım ve ıstırabı ruhlar arası temas yoluyla cemiyetteki diğer fertlere sirayet eder, toplumu sarar, şiddet eylemle­ rinin ve anarşik olayların temelinde yatan, üzüntü veren durum işte budur.» 9 . 2 . 1980 O : 2 Muhterem senatörler; Sayın Başkanımın müsamahasını suiistimal etme­ mek için geri kalan kısmı okumak fırsatını bulama­ mış durumdayım. Milli eğitim camiamıza ve aziz Türk Milletine, Mili Eğitim Bütçemizin hayırlı olmasını Allalhtan diler, hepinizi hürmetlerimle selamlarım. (Alkışlar) BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın Doğan. Söz sırası Sayın Orhan Çalış'ta. Buyurun Sayın Çalyış. ORHAN ÇALIŞ (Bolu) — Sayın Başkan, muhte­ rem senatörler; Son günlerin güncel konularından biri de üniver­ siteler ve akademiler arasındaki fakülteler kurulup, kurulamayacağı konusudur. Bu hususta kısa bir ma­ ruzatta bulunmak istiyorum. Türk Milli Eğitiminin tayin ve tespitinde bütün rolün Milli Eğitim Bakanlığında ve ona bağlı kuru­ luşlarda bulunması gerekli iken, bugün ellerimizde do­ laşan bazı mahkeme ilâmları, fakültelerin açılıp, açıla­ mayacağı hususunda ağırlık kazandırıp ve yol gös­ terici bir mahiyet almış bulunmaktadır. «Davacı Ankara Üniversitesi; Davalı İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi». Bu hususta bir Danıştay kararı, bir Anayasa Mahkeme­ si kararı.. Neticeleri ne olursa olsun, meselenin bu hale gelmiş olması hepimizi üzüyor. Konunun bu hale getirilmeden, bü yüksek öğretim müesseseleri arasın­ da ve Milli Eğitim Bakanlığının riyaseti altında bu meselenin halledilmesi ve yapılması lazım gelenin de yapılması gerekli idi. Halbuki, bu özerk kuruluşları­ mızdan Ankara Üniversitesi 1978 yılında Anayasa Mahkemesine bir iptal davası açıyor. Zabıtlarda da bulunması düşüncesi içinde kısaca birkaç kısım oku­ yacağım. «Esas 1977/131, karar 1978/42, karar tarihi 15 . 6 . 1978. İptal davasını açan Ankara Üniversitesi. İptal davasının konusu : 8 . 8 . 1977 günlü 2095 sayılı İktisadi ve Ticari İlimler Akademileri Kadro Kanununun 2 nci maddesinin 3 ncü fıkrasıyla, 3 ncü maddesinin 2 nci fıkrasının iptaline karar veril­ mesi istenmiştir.» Anayasa Mahkemesinin bu husustaki kararı: «Sonuç: 8 . 8 . 1977 günlü, 2095 sayılı Yasanın 2 nci mad­ desinin 3 ncü tümcesinde yer alan (Bu kadrolar, Aka- — 50 —