Geleceğimizi daha yükseklere taşımak 21.07.2007 / Veysi Seviğ "Türkiye potansiyeli çok yüksek bir ülkedir. Öyle ki şekillenen dünya üzerinde Türkiye'nin; insanı, coğrafyası ve kültürel birikimiyle 21. asrın şekillenmesinde önemli bir rol oynaması gerekir". Bu sözcükler bir bilim adamı, bir süre beraber çalışmaktan gurur duyduğum Prof. Dr. Sayın Özer Ertuna'ya aittir. Türkiye'nin sahip olduğu coğrafi konum ile tarihsel dokusu, geçmişten günümüze intikal eden paha biçilmez kültürel varlıklar dikkate alındığında dünyada eşi bulunmayan bir açıkhava müzesinin varlığından bahsedebilir, sahipliğinden dolayı da gurur duyabiliriz. Türkiye genç bir nüfusa sahiptir. Genç nüfusun varlığı bir ülke için bulunmaz bir nimettir. Çünkü genç nüfusun üretimde kullanılması halinde milli gelirde ortaya çıkması muhtemel artışın sağlayacağı ekonomik refah düzeyinin Türkiye'yi bugünkü yapısından farklı bir alana taşıması söz konusu olabilir. Bu görüşlerin haklılığını Devlet Planlama Teşkilatı'nın 2023 yılı vizyonu ile 2000 yılında hazırladığı, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda ve 2006 yılında hazırladığı 9. Kalkınma Planı'nda okumak ve öğrenmek mümkündür. 8. Kalkınma Planı'nda Türkiye'de milli gelirin yılda yüzde 6,5 oranında artması öngörülmüştür. 2007-2013 dönemini kapsayan 9. Kalkınma Planı'nda ise öngörülen milli gelir artışı yıllık ortalama yüzde 7'dir. Bu tahminlerin tutturulması mümkündür, ancak üzülerek belirtelim ki ülkemizde yapılan kalkınma planlarına uygun ekonomi politikaları üretilememekte ve devamlı bir biçimde öngörülen plan ilkelerinden sapmalar olmaktadır. Oysa ülkemizde kararlı bir biçimde plan ilkelerine uygun davranılması ve bunun sonucunda da ülkemizin ekonomik büyüme açısından Avrupa Birliği verilerine uygun bir ülke konumuna gelmesi artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Türkiye günümüzde elinde olan ekonomik olanaklarını iyi değerlendirememekte ve kullanamamaktadır. Bir süredir yaşanan ekonomik rehavetin maliyeti iyi hesaplanamadığı için ülkemiz artık sıcak para ile günü geçiştirir hale gelmiştir. Ekonomik açıdan yapılanmanın amacı halkın refahını artırmak ve değişen dünya koşullarına uygun bir yapılanmaya yol açmaktır. Bu bağlamda öncelikle yapılması gereken ülkemizde var olan ekonomik kaynakların iyi belirlenmesi ve bu alanların iyi değerlendirilmesidir. Bu arada yoğun emek arzının yine aynı düzeyde yaratılacak taleple üretken hale getirilmesi de kanımızca başarıya ulaşmanın başlangıç yoludur. Bu değişimin sağlanabilmesi için milli israf politikasından milli tasarruf ve üretkenlik politikasına yönelmek zorunlu olmaktadır. Bu değişimde yurtseverlik önde gelen unsurdur. Ekonomik hedeflere varmak için kullanılabilecek araçlardan birkaç tanesi devletin gerektiği kadar küçülmesi, ekonomik yaşamda yol gösterici olması ve yabancı sermayenin yatırımcı olarak ülkeye girişini sağlamaktır. Türkiye tarihi dokusunu ve zenginliğini dünya gezginlerine yeterince tanıtamamış, buna karşılık güneş ve kapalı devre deniz banyosu turizmi ile döviz girdisi sağlamaya çalışan bir ülke konumuna gelmiştir. Oysa ülkemiz kültür turizmi açısından da önemli bir konumdadır, bu konumunu yeterince kullanamaktadır. Yeraltı zenginlikleri açısından ülkemiz yine gerekli beceriyi gösterememekte, bu nedenle de adeta yeraltı zenginliklerinin üzerinde oturan bir kitle oluşturmaktadır. Yapılan çalışmalardan ülkemizin iklim yapısı açısından dünyanın sayılı eğitim yapılabilir ülkelerinden olduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda uluslararası eğitim yapabilen ve komşu ülke gençlerine açık çalışan eğitim kurumlarımız yeterli değildir. Buna karşılık gençlerimizin önemli bir bölümü yabancı ülkelerde eğitim yapmayı tercih etmektedir. Yapılan çalışmalar ve mevcut veriler Türkiye'nin içinde bulunduğu sorunları kısa bir sürede aşabileceğini göstermektedir. Böyle bir başarının sağlanabilmesi için planlı bir ekonomi poltikasının izlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle yapılacak olan plan çalışmalarına tüm kesimlerin katılımını sağlamak ve mutabık kalınan ilkeler çerçevesinde hareket etmek gerekmektedir. Türkiye'yi seçim sonrasında yeni yüzyılın eşiğinde layık olduğu yere taşımak herkesin görevidir. Dünya üzerinde saygın bir ülke konumunda kalabilmek için yapılması gerekenleri belirlerken çok dikkatli olmak zorunda olduğumuzu da belirtmekte bu bağlamda yarar görmekteyiz. Kaynak: http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=73761&YZR_KOD=157&ForArsiv=1