tc gazi üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü işletme anabilim dalı

advertisement
T.C.
GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ
SOSYAL BĐLĐMLER ENSTĐTÜSÜ
ĐŞLETME ANABĐLĐM DALI
FĐNANSMAN BĐLĐM DALI
ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASALARI
VE
TÜRKĐYE’NĐN TAHVĐL ĐHRAÇ PERFORMANSI
YÜKSEK LĐSANS TEZĐ
Hazırlayan
Berrin KARACAER
Tez Danışmanı
Doç. Dr. Kürşat YALÇINER
Ankara–2009
ONAY
Berrin KARACAER tarafından hazırlanan “Uluslararası Tahvil Piyasaları ve
Türkiye’nin Tahvil Đhraç Performansı” başlıklı bu çalışma, 04 Kasım 2009
tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda (oybirliği/oyçokluğu) ile başarılı
bulunarak jürimiz tarafından Đşletme Anabilim
Finansman Bilim dalında
Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.
……….
Prof.Dr. Metin Kamil ERCAN
(Başkan)
Doç.Dr. Kürşat YALÇINER
…………………………………….
[Đmza]
Doç.Dr. Mehmet ARSLAN
ÖNSÖZ
Bu tez çalışmasının amacı, finansal sistemin bir parçası olarak gün
geçtikçe önemi artan ve Türkiye’ nin dış borçlanması açısından önemli bir
paya sahip olan tahvil ihraçlarının gerçekleştirildiği uluslararası tahvil
piyasalarının
işleyişini
açıklamak,
bu
piyasalardaki
finansal
araçları
tanımlamak, farklı tahvil piyasalarının önemini vurgulamak ve finansal
piyasalar içerisinde uluslararası tahvil piyasalarının yerini tespit etmektir.
Ayrıca, Türkiye’ nin uluslararası tahvil piyasalarından sağladığı borçları
dönemler itibariyle analiz etmek, diğer ülkelerle karşılaştırmalı olarak bir
performans değerlemesi yapmak ve ortaya konulan bilgiler ışığında dış
borçların yönetimi açısından bir takım öneriler getirmek de bu çalışma için
belirlenen amaçlar arasındadır.
Çalışma,
günümüzde
finansal
piyasaların
çeşitliliğinin
artması,
dolayısıyla uluslararası tahvil piyasası işlem hacminin önemli ölçüde
büyümesi ve ülkelerin dış borçlanma kaynağı bakımından bu piyasaların
önemli bir alternatif araç olarak algılanması açısından önem arz etmektedir.
Tez çalışması boyunca gösterdiğimiz çabada, tez hocam sayın
Doç. Dr. Kürşat YALÇINER’e desteklerinden dolayı teşekkür ederim.
Yüksek Lisans eğitimim süresince sağladığı katkılardan dolayı Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar Kurumu (TÜBĐTAK)’na teşekkür ederim.
Eğitim yaşamım süresince bana hep destek olan ve sabır gösteren
anneme, babama ve kardeşlerime; sevgi, destek ve özveriyle bana kuvvet
veren eşime en içten dileklerimle teşekkür ederim.
ii
ĐÇĐNDEKĐLER
ÖNSÖZ ............................................................................................................Đ
ĐÇĐNDEKĐLER.................................................................................................ĐĐ
KISALTMALAR ........................................................................................... VĐĐ
TABLOLAR ................................................................................................ VĐĐĐ
ŞEKĐLLER ..................................................................................................... X
GRAFĐKLER ................................................................................................. XĐ
GĐRĐŞ ..............................................................................................................1
BĐRĐNCĐ BÖLÜM
ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASALARI
1.1. FĐNANSAL PĐYASALARIN TANIMI .............................................................................. 3
1.2. FĐNANSAL PĐYASALARIN SINIFLANDIRILMASI................................................. 4
1.2.1. Ulusal Finansal Piyasalar.............................................................. 6
1.2.2. Uluslararası Finansal Piyasalar .................................................... 7
1.2.2.1. Uluslararası Para Piyasası ..................................................... 8
1.2.2.2. Uluslararası Borç Senetleri Piyasası .................................... 12
1.2.2.3. Uluslararası Hisse Senedi Piyasası...................................... 13
1.2.2.4. Uluslararası Tahvil Piyasası ................................................. 15
1.3. ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASALARI ................................................................. 17
1.4. ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASALARININ GELĐŞĐMĐ ................................... 18
1.5. DÜNYA EKONOMĐSĐNĐN GENEL GÖRÜNÜMÜ VE ULUSLARARASI
TAHVĐL PĐYASALARININ DURUMU................................................................................. 20
1.6. ULUSLARARASI TAHVĐLLERĐN NĐTELĐKLERĐ .................................................. 46
1.6.1. Đhraç Edenin Niteliği .................................................................... 46
iii
1.6.2. Vade ........................................................................................... 47
1.6.3. Getiri ........................................................................................... 48
1.6.4. Faiz ve Anapara.......................................................................... 48
1.6.5. Fiyat Kotasyonları ....................................................................... 49
1.7.TAHVĐLLERDE
GETĐRĐ
KAVRAMI,
HESAPLANMASI
VE
FĐYATLANDIRMA ...................................................................................................................... 51
1.7.1. Nominal Getiri ............................................................................. 51
1.7.2. Cari Getiri.................................................................................... 52
1.7.3. Vade Getirisi ............................................................................... 53
1.7.4. Süre ............................................................................................ 57
1.7.5. Getiri Eğrileri ve Getiri Farkı........................................................ 59
1.7.6. Getiri Farkı, Getiri Eğrisi ve Ekonomik Gelişmeler Arasındaki
Đlişki....................................................................................................... 63
1.8. ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASASINA TAHVĐL ĐHRAÇ EDENLER ....... 69
1.8.1. Uluslararası Organizasyonlar...................................................... 69
1.8.2. Bağımsız Ülkeler ve Kamu Kurumları ......................................... 70
1.8.3. Şirketler....................................................................................... 71
1.8.4. Bankalar...................................................................................... 72
1.9. ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASASINDA YATIRIMCILAR .......................... 72
1.9.1. Bireysel Yatırımcılar.................................................................... 73
1.9.2. Kurumsal Yatırımcılar ................................................................. 73
1.9.3. Yatırımcıların Uluslararası Tahvilleri Tercih Etme Nedenleri....... 74
1.9.3.1. Likidite .................................................................................. 74
1.9.3.2. Verim.................................................................................... 75
1.9.3.3. Swap Tekniği........................................................................ 75
1.9.3.4. Vergiden Muaf Olma ............................................................ 77
1.9.3.5. Alternatiflerin Çeşitliliği ......................................................... 78
1.9.3.6. Kurumsal Yapının Gelişmişliği.............................................. 79
1.9.3.7. Hamiline Yazılı Olma............................................................ 79
1.9.4. Uluslararası Tahvil Seçiminde Dikkat Edilen Kriterler ................. 79
1.10. ULUSLARARASI TAHVĐL ÇEŞĐTLERĐ ................................................................. 80
1.10.1. Yabancı Tahviller ...................................................................... 80
iv
1.10.1.1. A.B.D. Doları Yabancı Tahvil Piyasası ............................... 82
1.10.1.2. Đngiliz Sterlini Yabancı Tahvil Piyasası ............................... 84
1.10.1.3. Japon Yeni Yabancı Tahvil Piyasası .................................. 86
1.10.1.4. Đsviçre Frangı Yabancı Tahvil Piyasası .............................. 87
1.10.1.5. Kanada Doları Yabancı Tahvil Piyasası ............................. 88
1.10.2. Eurotahviller.............................................................................. 89
1.10.2.1. Faiz Oranları ve Yatırımcıya Sağladığı Haklar Açısından
Eurotahviller ...................................................................................... 93
1.10.2.1.1. Sabit Faizli Eurotahviller .............................................. 93
1.10.2.1.2. Değişken Faizli Eurotahviller........................................ 95
1.10.2.1.3. Hisse Senedine Dönüştürülebilir Eurotahviller ............. 97
1.10.2.1.4. Varantlı Eurotahviller ................................................... 99
1.10.2.1.5. Paralel Eurotahviller..................................................... 99
1.10.2.1.6. Sıfır Kuponlu Eurotahviller ......................................... 100
1.10.2.1.7. Birden Çok Para Birimine Bağlı Eurotahviller............. 100
1.10.2.2. Düzenlendikleri Para Birimleri Açısından Eurotahviller..... 104
1.10.2.2.1. ABD Doları Eurotahvil Piyasası ................................. 104
1.10.2.2.2. Japon Yeni Eurotahvil Piyasası ................................. 105
1.10.2.2.3. Sterlin Eurotahvil Piyasası ......................................... 106
1.10.2.2.4. Euro Para Birimli Eurotahvil Piyasası ........................ 108
1.10.2.2.5. Diğer Eurotahvil Piyasaları......................................... 108
1.10.3 Global Tahviller ........................................................................ 109
ĐKĐNCĐ BÖLÜM
ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASALARININ KURUMSAL ÇERÇEVESĐ
2.1. ULUSLARARASI TAHVĐL BĐRĐNCĐL PĐYASASI............................................... 111
2.1.1. Birincil Piyasanın Tanımı .......................................................... 111
2.1.2. Đhraç Sendikasyonu Unsurları................................................... 113
v
2.1.2.1. Sendikasyon Grup Başkanı .............................................. 113
2.1.2.2. Yönetim Grubu ................................................................... 114
2.1.2.3. Garantör Grup .................................................................... 115
2.1.2.4. Satış Grubu ........................................................................ 117
2.1.2.5. Ödeyici Finansal Aracı Kurum ............................................ 117
2.1.2.6. Yeddiemin .......................................................................... 117
2.1.3. Menkul Değer Đhraç Safhaları ................................................... 118
2.1.3.1. Hazırlık Dönemi ................................................................ 118
2.1.3.2. Satış Teklifi Dönemi .......................................................... 119
2.1.3.3. Kapanış Dönemi ............................................................... 120
2.1.3.4. Komisyon, Ücret ve Fiyatın Belirlenmesi........................... 123
2.2. ULUSLARARASI TAHVĐL ĐKĐNCĐL PĐYASASI .................................................. 125
2.2.1. Đkincil Piyasanın Tanımı ............................................................ 125
2.2.2. Piyasanın Katılımcıları .............................................................. 126
2.2.2.1. Brokerlar............................................................................. 126
2.2.2.2. Dealerlar............................................................................. 127
2.2.2.3. Piyasa Yapıcılar ................................................................. 128
2.2.3. Uluslararası Tahvil Dealerları Birliği ve Piyasanın Đşleyişi......... 128
2.3. ULUSLARARASI TAHVĐL TAKAS SĐSTEMLERĐ............................................. 130
2.3.1. Menkul Kıymet Takasının Tarihçesi .......................................... 131
2.3.2. Tahvil Takas Sistemleri............................................................. 132
2.3.2.1. Euroclear Sistemi .............................................................. 132
2.3.2.2. Cedel Sistemi .................................................................... 133
2.3.3.Takas Sistemlerinin Sunduğu Temel Hizmetler ......................... 134
2.3.4. Euroclear ve Cedel Sistemlerinin Karşılaştırılması ................... 135
2.4. ULUSLARARASI TAHVĐL DERECELENDĐRME ............................................. 137
2.4.1. Derecelendirmenin Tanımı........................................................ 138
2.4.2. Derecelendirmenin Tarihçesi .................................................... 140
2.4.3. Derecelendirme Şirketleri, Kredi Notları ve Anlamları ............... 143
2.4.3.1. Moody’s Derecelendirme Sistemi ....................................... 143
2.4.3.2. Standart & Poor’s Derecelendirme Sistemi ........................ 148
2.4.4. Derecelendirme Notlarının Piyasalardaki Anlam ve Önemi ......... 153
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TÜRKĐYE’NĐN ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASALARINDAKĐ
PERORMANSI
3.1. TÜRKĐYE’NĐN ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASALARINA YÖNELME
NEDENLERĐ .............................................................................................................................. 156
3.2. TÜRKĐYE VE ULUSLARARASI FĐNANSAL PĐYASALARIN HUKUKĐ
ĐLĐŞKĐSĐ ........................................................................................................................................ 163
vi
3.2.1. Özel Sektör Dış Borçlanması Açısından ................................... 163
3.2.1.1. 1567 Sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında
Kanun ve Bu Kanuna Dayalı Mevzuat............................................. 164
3.2.1.2. Yabancı Sermayeyi Teşvik Mevzuatı Çerçevesinde Özel
Sektör Dış Borçlanması................................................................... 166
3.2.2. Kamu Sektörü Dış Borçlanması Açısından ............................... 167
3.2.2.1. 4749
Sayılı
Kamu
Düzenlenmesi
Hakkında
Finansmanı ve
Kanun’un
Borç
Getirdiği
Yönetiminin
Yenilikler
ve
Düzenlemeler .................................................................................. 167
3.2.2.2. 1211 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Kanunu. 172
3.3. TÜRKĐYE’DE ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASALARININ ĐŞLEYĐŞĐ .... 173
3.4.TÜRKĐYE’NĐN
ULUSLARARASI
TAHVĐL
ĐHRAÇLARI
VE
DEĞERLENDĐRĐLMESĐ ....................................................................................................... 181
3.4.1 Piyasayla Đlk Tanışma ................................................................ 181
3.4.2.1980-1990 Dönemi Tahvil Đhraçları ............................................ 182
3.4.3. 1990-2000 Dönemi Tahvil Đhraçları ........................................... 184
3.4.4. 2000 Sonrası Tahvil Đhraçları .................................................... 191
3.4.4.1. 2000 Kasım ve 2001 Şubat Krizleri Dönemi....................... 191
3.4.4.1.1. 2000 Kasım Krizi.......................................................... 194
3.4.4.1.2. 2001 Şubat Krizi .......................................................... 198
3.4.4.2. Krizden Çıkış ve Kriz Sonrası Tahvil Đhraçları .................... 201
3.5. ANALĐZ VE DEĞERLENDĐRMELER..................................................................... 213
SONUÇ ............................................................................................................................. 229
KAYNAKÇA................................................................................................233
ÖZET...........................................................................................................246
ABSTRACT.................................................................................................247
vii
KISALTMALAR
AB
: Avrupa Birliği
ABD
: Amerika Birleşik Devletleri
AFHI
: Finansal Garanti Veren Sigorta Şirketleri Birliği
AIBD
: Uluslararası Tahvil Dealerları Birliği
ARCRU
: Arap Para Birimi
BDDK
: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
BIS
: Uluslararası Ödemeler Bankası
CDS
: Tahvil Sigorta Şirketleri
ECU
: Avrupa Para Birimi
EMBI
: Gelişmekte Olan Piyasalar Tahvil Endeksi
EUA
: Avrupa Hesap Birimi
EURCO
: Avrupa Birleşik Hesap Birimi
FED
: Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası
FRN
: Değişken Faizli Tahviller
GSYĐH
: Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
IMF
: Uluslararası Para Fonu
ISMA
: Uluslararası Menkul Kıymet Piyasası Birliği
ĐMKB
: Đstanbul Menkul Kıymetler Borsası
LIBOR
: Hergün Londra Saati Đle 11:00’de, 12 Büyük Bankanın
Katılımıyla Belirlenen Bir Referans Faiz Oranı
NATO
: Kuzey Atlantik Đttifakı
OECD
: Ekonomik Đşbirliği ve Kalkınma Örgütü
SDR
: Özel Çekme Hakları
SEC
: ABD Sermaye Piyasası Kurulu
SPK
: Sermaye Piyasası Kurumu
S&P
: Standart & Poor' s
TCMB
: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası
viii
TABLOLAR
Tablo-1
EMBI Küresel Toplam Getiri Endeksi
Tablo-2
Uluslararası Tahvil Đhraç Stoku
Tablo-3
Para Birimi Açısından Uluslararası Tahvil Đhraç Tutarları
Tablo-4
Tahvil Sigorta Şirketlerinin Yıllık Sigorta Hacimleri
Tablo-5
Başlıca Tahvil Piyasalarının Kupon Özellikleri
Tablo-6
Yankee Tahvil Net Đhraç Tutarları
Tablo-7
Bulldog Tahvil Đhraç Tutarları
Tablo-8
Sabit Faizli Tahvillerin Para Birimi Ve Sektörler Açısından Dağılımı
Tablo-9: Değişken Faizli Tahvillerin Para Birimi ve Sektörler Açısından
Dağılımı
Tablo-10 Hisse Senedi Bağlantılı Tahvillerin Para Birimi ve Sektörler
Açısından Dağılımı
Tablo-11 Sterlin Eurotahvil Đhraç Tutarları
Tablo-12 Tahvil Piyasaları: Ana Farklılıkların Özeti
Tablo-13 En Çok Đhraç Gerçekleştirmiş 20 Đhraçcı
Tablo-14 Đlk 20 Garantör Kuruluş
Tablo-15 Tahvil Đhracı ve Konsorsiyum Mekanizmasının Đşleyişi
Tablo-16 Sabit Faizli Uluslararası Tahvil Đhraçlarına Uygulanan Komisyon
Hadleri
Tablo-17 Takas Sistemlerinin Özellikleri
Tablo-18 Moody’s Derecelendirme Sistemi
Tablo-19 Moody’s Ülke Notları
Tablo-20 S&P Derecelendirme Sistemi
Tablo-21 S&P Döviz Cinsinden Ülke Notları
Tablo-22 S&P Ve Moody’s Karşılaştırmalı Derecelendirme Notları
Tablo-23 Alacaklılara Göre Türkiye’nin Dış Borç Stoku
Tablo-24 AB Üyesi Ülkelerde AB Tanımlı Borç Stoku
Tablo-25 Merkezi Yönetim Yurt Dışı Tahvil Đhraçları (1988-1989)
Tablo-26 Merkezi Yönetim Yurt Dışı Tahvil Đhraçları (1990-1999)
Tablo-27 Makro Ekonomik Göstergeler
ix
Tablo-28 Merkezi Yönetim Yurt Dışı Tahvil Đhraçları (2000 Yılı)
Tablo-29 Türkiye’nin Kriz Dönemleri Kredi Notları
Tablo-30 Merkezi Yönetim Yurt Dışı Tahvil Đhraçları (2001 yılı)
Tablo-31 Merkezi Yönetim Yurt Dışı Tahvil Đhraçları (2002-2005)
Tablo-32 Merkezi Yönetim Yurt Dışı Tahvil Đhraçları (2006-2008)
Tablo-33 Borsa Kotundaki T.C. Eurotahvilleri
Tablo-34 Türkiye’nin Kredi Notu Gelişimi
Tablo-35 Borsada Faaliyet Gösteren Aracı Kuruluşlar
x
ŞEKĐLLER
Şekil-1
Sohio/BP Tahvili
Şekil-2
Piyasa Ekranı
Şekil-3
Klasik Bir Swap Đşlemi
Şekil-4
Yen/Dolar Eurotahvil Đlanı
Şekil-5
Tahvil Đhraç Çizelgesi
Şekil-6
Financial Times Đlanı
xi
GRAFĐKLER
Grafik-1 Küresel Reel Gayrisafi Hasıla Büyüme Trendi
Grafik-2 Gelişmiş Ülke Tahvil Getirileri (30 Yıl)
Grafik-3 Yükselen Piyasalar Tahvil Endeksi
Grafik-4 Tahvil Stoku/GSYĐH
Grafik-5 Uluslararası Tahvillerin Bölgeler Açısından Dağılımı
Grafik-6 Gelişmiş Ülkelerin Uluslararası Tahvil Stoku
grafik-7 Gelişmiş Ülkelerin Uluslararası Net Tahvil Đhraçları
Grafik-8 Gelişmiş Ülke Tahvillerinin Kredi Notu Dağılımı
Grafik-9 OECD Ülkeleri Tahvil Piyasası Payları
Grafik-10 Gelişmekte Olan Ülkeler Net Tahvil Đhraçları
Grafik-11 Gelişmekte Olan Ülkelerin Uluslararası Tahvil Stoku
Grafik-12 Uluslararası Tahvillerin Sektörler Açısından Dağılımı
Grafik-13 Tahvil Stokunun Para Birimine Göre Dağılımı
Grafik-14 Getiri Eğrisi
Grafik-15 Yatay Getiri Eğrisi
Grafik-16 Pozitif Eğimli Getiri Eğrisi
Grafik-17 Negatif Eğimli Getiri Eğrisi
Grafik-18 Faiz Oranları ve Getiri Eğrisi
Grafik-19 Yankee Piyasası Kredi Notu Dağılımı
Grafik-20 Borçlanıcılar Açısından Kanada Hükümeti Tahvil Stoku Dağılımı
Grafik-21 Tahvil Stokunun Türlere Göre Dağılımı
Grafik-22 Samurai Tahvil - Yen Eurotahvil Đhraç Tutarları
Grafik-23 10 Yıl Vadeli Türkiye ve ABD Tahvillerinin Đkincil Piyasa Getirileri
ve Türkiye Đçin Risk Primi
Grafik-24 Tahvil Đhraç Artış Hızı
Grafik-25 Tahvil Đhraçlarının Döviz Cinsinden Dağılımı
Grafik-26 Eurobond Đhracının Ortalama Vadesi
Grafik-27 Türkiye’nin Vade-Getiri Karşılaştırmaları
Grafik-28 Türk Tahvillerinin Uluslararası Piyasalardaki Getiri Farkı
Grafik-29 Türkiye’nin Uluslararası Tahvil Đhraçları Đçin Ödenen Risk Primleri
Grafik-30 Dış Borçlanma Maliyeti
xii
Grafik-31 Türkiye’nin Yatırımcı Profili
Grafik-32 Yabancı Kuruluşların TL Cinsi Eurobond Đhraçları
GĐRĐŞ
Uluslararası tahvil piyasaları, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin artan
finansman ihtiyaçları sonucu son yıllarda hızlı bir büyüme içerisine girmiştir.
Günümüzde artık finansal piyasalar bulundukları ülkelerin sınırlarını aşmış,
ülke ekonomilerinin kapsamından çıkıp dünya ekonomik alanlarına yayılan ve
ülkeler arasında sürekli fon akımı yaratan bir konuma ulaşmıştır. Tahvil
piyasaları da bu gelişme içerisinde yerini almaktadır. Hem teknik hem de
işlem hacmi bakımından yaşanan ilerlemeler bu piyasaların akademik bir
çalışmanın konusu olmasını gerektirmektedir.
Ülkemizin
de
uluslararası
tahvil
piyasalarından
gerçekleştirdiği
borçlanmanın toplam borçlanma içindeki payının büyüklüğünün artış
göstermesi böyle bir çalışmayı kaçınılmaz kılmaktadır.
Globalleşmenin etkilerinin en açık şekilde fark edilebileceği finans
alanındaki gelişmelerin ve piyasaların çeşitliliğinin güngeçtikçe artıyor olması,
uluslararası tahvil piyasalarının bu çalışmaya konu edilmesinin önemini bir
kez daha artırmaktadır.
Birinci bölümde, finansal piyasaların tanımına ve sınıflandırılmasına
kısaca değinilerek, uluslararası tahvil piyasalarının tarihsel gelişiminin
açıklanmasının ardından, yaşanan ekonomik gelişmelerle ilişkilendirilerek
piyasanın dünyadaki genel görünümü üzerinde durulacaktır.
Çalışma kapsamında, tahvillerin nitelikleri, çeşitleri ve tahvillere yönelik
temel
kavramlar
belirtilecektir.
Konuyla
ilgili
olarak
tahvillerin
getiri
hesaplamalarına ve fiyatlandırılmasına ilişkin açıklamalar ve örnekler yer
alacaktır. Bu kısımda piyasadaki tahvillerin getiri eğrileri tanımlanacak ve
farklı türdeki getiri eğrilerinin analizine yer verilecektir.
2
Çalışma içerisinde farklı ülkelerin farklı para birimleriyle oluşan tahvil
piyasalarına da bu bölümde değinilecektir. ABD, Đsviçre, Japonya ve Đngiltere
olmak üzere seçilen ülkeler, finans dünyasındaki büyüklük ve önemleri
dikkate alınarak belirlenmiştir.
Đkinci bölümde, bir uluslararası tahvil ihracı bütün yönleriyle ele alınarak,
ihraç safhasında yer alan tüm unsurlar açıklanacaktır.
Çalışmada uluslararası tahvillerle ilgili olarak değinilecek bir diğer konu
tahvillerin derecelendirilmesidir. Bu bölümde, finans dünyasında önemli yeri
olan derecelendirme şirketleri hakkında bilgi verilecek, derecelendirme
kriterleri ve verilen notların ifade ettiği anlamlar açıklanacaktır.
Yer verilecek bir diğer konu uluslararası tahvil takas sistemleridir.
Euroclear ve Cedel sistemlerinin doğuşu, işleyişi ve temel hizmetleri de bu
bölümde açıklanacaktır.
Uluslararası tahvil piyasalarıyla ilgili teorik bilgilerin verilmesi ve dünya
genelinde piyasaya yönelik analizlerin yapılmasının ardından üçüncü
bölümde, konu ülkemiz açısından ele alınacaktır. Bu kapsamda, öncelikle
Türkiye’nin uluslararası tahvil piyasalarına yönelme nedenleri, uygulamadaki
yöntem farklılıkları, borçlanmanın hukuksal çerçevesi, Türkiye’nin dönemler
itibariyle tahvil ihraçlarının değerlendirilmesi ve getiri açısından seçilmiş
ülkelerle karşılaştırılması, tahvil ihraçlarının para birimi ve vade açısından
dağılımı analiz edilerek, saptanan bulgular ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Sonuç bölümünde, dünyada ve Türkiye’de tahvil piyasalarının genel
değerlendirmesi yapılarak, çalışma neticesinde faydalı olacağı düşünülen
hususlar özetlenecektir.
BĐRĐNCĐ BÖLÜM
ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASALARI
1.1.FĐNANSAL PĐYASALARIN TANIMI
Bir ülkede fon kullananlar ile fon arz edenler arasında fon akımlarını
düzenleyen kurumlar, akımı sağlayan araç ve gereçler ile bunları düzenleyen
hukuki ve idari kurallardan oluşan yapıya finansal piyasa denilmektedir. Bu
tanımdan yola çıkılarak finansal piyasalar şu beş ana unsurdan oluşmaktadır:
- Tasarruf Sahipleri (fon arz edenler)
- Yatırımcılar (fon talep edenler)
- Yatırım ve finansman araçları
- Yardımcı kuruluşlar
- Hukuki ve idari düzen
Finansal piyasa; para ve sermaye piyasalarından daha geniş ve bu
piyasaları da kapsamına alan bir kavramdır. Organize bir finansal piyasa,
menkul kıymetlerin ihraç edildiği ve kurallı bir işlem süreciyle el değiştirdiği bir
sistemdir. Birikmiş kamu tasarruflarının yatırıma dönüştürülmesi, dolayısıyla
ekonomik büyümenin sağlanması açısından finansal piyasanın gelişmişliği
son derece önemlidir.
Piyasada fon arz ve talep edenler risk ve vade tercihlerine en uygun
varlık-borç
dengesini
sağlamak
amacıyla
fon
transferlerine
neden
olmaktadırlar. Finansal piyasalarda bu fon transferleri tahvil, hisse senedi ve
4
finansman bonosu gibi çeşitli borç ve özsermaye enstrümanları ile
gerçekleştirilir.1
1.2. FĐNANSAL PĐYASALARIN SINIFLANDIRILMASI
Finansal piyasalar çeşitli açılardan sınıflandırılmaktadır. Đlk sınıflandırma
işlem gören menkul kıymetlerin vadesi açısından yapılabilir. Vade açısından
finansal piyasalar para ve sermaye piyasaları olarak ayrılmaktadır.
Kısa vadeli fon arz ve talebinin karşılaştığı piyasaya para piyasası denir.
Para piyasasının tipik özelliği kısa vadeli fonlardan oluşmasıdır. Para
piyasalarında vade genellikle bir yılı aşmaz. Para piyasasından sağlanan
fonlar kredi olarak işletmelerin dönen varlıklarının finansmanında kullanılır.
Para piyasasının araçlarını ticari senetler, kaynaklarını ise çeşitli mevduatlar
oluşturmaktadır.
Para piyasası, kendi içinde örgütlenmiş ve örgütlenmemiş para piyasası
olarak da bir ayrıma tabi tutulabilir. Örgütlenmiş para piyasası bir bankalar
sistemidir. Çünkü işletmelerin nakit ihtiyacı çoğunlukla ticari bankalar
tarafından karşılanmaktadır. Para piyasasının en önemli kuruluşları ticari
bankalardır. Ticari bankalar, toplamış oldukları tasarrufları, kısa vadeli fon
ihtiyaçları bulunan kuruluşlara borç vermek suretiyle gelir elde ederek para
piyasasının etkin çalışmasında rol oynamaktadır.
Örgütlenmemiş para piyasası banka sistemi dışında kalan piyasadır.
Bankalar dışındaki kişi ve kuruluşlar da bazen işletmelere kısa vadeli fon
sağlarlar. Vergi oranları tasarrufçuların seçimi işleminde önemli bir yer teşkil
etmektedir. Eğer para ve sermaye piyasalarında işlem yapılması esnasında
1
Thomas D. Simpson, Money,Banking and Economic Analysis, Englewood Cliffs, New
Jersey:Prentice-Holl Đncorparatiro,1996, s.35
5
alınan verginin oransal dengesi kurulmuyorsa sıcak paranın akacağı yön de
buna bağlı olarak değişecektir. Örneğin menkul kıymetler borsasında hisse
senedi alıp satanlardan daha fazla vergi alınması durumunda fon fazlalığı
bulunanlar, doğal olarak vergi oranının daha düşük olduğu veya verginin hiç
olmadığı piyasalara yönelme eğiliminde bulunabilecektir. Sonuç olarak,
tasarruf sahiplerinin daha yüksek getiri arayışları, farklı bir para biriminden de
olsa yüksek getiri sağlayan menkul kıymetlere yönelmelerini ve kaynak
ihtiyacı olan ekonomik birimlerinde daha düşük maliyetli kaynakların peşinde
olmaları finansal işlemlerin büyük bir bölümünün uluslararasında yapılmasına
neden olmuştur.2
Sermaye piyasası orta ve uzun vadeli fon arz ve talebinin karşılaştığı
piyasadır. Sermaye piyasası finansal piyasa kavramından daha dar ve teknik
bir nitelik taşır ve genellikle finansal piyasa kavramı içinde yer alır. Sermaye
piyasasının tipik özelliği ve para piyasasından ayrılan en belirgin niteliği bu
piyasanın orta ve uzun vadeli fonlardan oluşmasıdır. Bu vade bir yıldan fazla
olmalıdır. Sermaye piyasasından sağlanan krediler genellikle, işletmelerin
bina, makine ve teçhizat gibi duran varlıklarının finansmanında kullanılır.
Para piyasasında olduğu gibi sermaye piyasasının kaynakları da
tasarruf sahiplerinin birikimleridir. Sermaye piyasasının en önemli ve yaygın
araçları hisse senetleri ve tahvillerdir.
Para piyasasında vade kısa olduğundan, risk ve faiz oranı daha
düşükken; sermaye piyasasında risk ve dolayısıyla faiz oranı vade arttıkça
daha yüksek olmaktadır.
Bir diğer ayrım finansal piyasaların birincil ve ikincil piyasalar olarak
sınıflandırılmasıdır. Gerek hisse senetleri gerekse de tahvillerin ilk kez
piyasaya sunulması, uluslararası sermaye piyasasının birincil piyasa işlemini,
2
Kürşat Yalçıner, Uluslararası Finansman, Gazi Kitapevi, 2008, s.378.
6
daha önce piyasaya sunulmuş olan menkul kıymetlerin çeşitli amaçlarla el
değiştirmesi ise ikincil piyasa işlemini oluşturur.3
Birincil piyasa menkul kıymetlerin ilk kez arz edildiği piyasalardır. Arz
işlemi yatırım bankaları veya aracı kurumlar vasıtasıyla gerçekleştirilir.
Menkul kıymetin fiyatı da yine bu kurumlar tarafından belirlenir.
Đkincil piyasalar ise birincil piyasası var olan bir menkul kıymetin
yeniden işlem gördüğü piyasalardır. Menkul kıymetin fiyatı ikincil piyasada
oluşan arz ve talebe göre belirlenir.
Finansal piyasalar için yapılabilecek bir diğer ayrım da ulusal ve
uluslararası finansal piyasalar şeklindedir.
1.2.1. Ulusal Finansal Piyasalar
Belirli bir ülkenin vatandaşlarının tasarruflarını, o ülkedeki ihraçcıların
fon ihtiyacı nedeniyle piyasaya sunduğu finansal enstrümanlara yatırdıkları
piyasalardır. Bu piyasanın ihraçcılarının büyük kısmını devlet-yarı devlet
kuruluşlar ve özel şirketler oluşturmaktadır. Ulusal piyasalarda alım-satım
işlemine aracılık eden kuruluşlar o ülkedeki yerleşik yatırım bankaları veya
aracı kurumlardır. Ulusal finansal piyasalar uluslararası finansal piyasalara
oranla sermaye hareketlerini kısıtlayıcı daha sıkı mali kurallara bağlıdır.
Ulusal finansal piyasalar fon arz ve talebinin birbirini karşılamaması
sebebiyle zamanla globalleşmiş olup, ulusal piyasadaki tasarruf ve yatırım
olanaklarının yetersizliği uluslararası finansal piyasalar şeklinde çok daha
büyük ve karmaşık bir piyasa yapısının oluşmasını kaçınılmaz kılmıştır.
3
Yalçıner, a.g.e., s.377.
7
1.2.2. Uluslararası Finansal Piyasalar
Piyasaların ulusal sınırlarını aşarak küreselleşmesi 1960’lı yıllarda
başlamıştır. Ulusal sermaye piyasalarının, fon arz ve talep edenlerin
isteklerini
yeterli
seviyede
karşılayamaması,
uluslararası
piyasaların
doğuşuna yol açmıştır.
Ulusalararası finansal piyasalar, çeşitli nedenlerle kendi ülkeleri
dışındaki piyasalardan finansman sağlamayı amaçlayan devlet veya
şirketlerle, tasarruflarını yine çeşitli nedenlerle kendi ülkeleri dışındaki
kuruluşlara kullandıran kişi ve kuruluşların biraraya gelerek oluşturdukları
piyasalar olarak tanımlanabilir.4
Ekonomide başlıca dört aktör olan devlet,ulusal ve çok uluslu şirketler,
bireyler ve kuruluşlar uluslararası finansal piyasaların gelişimi ile dünyanın
her yerinden fon temin etme ve yatırım yapma imkanına kavuşmuştur. Bu
durum tüm dünyada sermayenin daha etkin kullanımını sağlamıştır.
Đlk kez 1960’lı yıllarda ABD’ de uygulanan Faiz Dengeleme Vergisi’nin
olumsuz etkisini azaltmak için oluşturulan uluslararası finansal piyasalar,
özellikle 1980’li yıllarda dikkat çekici şekilde gelişme göstermiştir. Bu
gelişmenin altında yatan sebeplerden biri yine aynı yıllarda yaşanan
bilgisayar teknolojisindeki yeniliklerdir. Etkin bir piyasanın şartı olan bilgi
iletişimi bu yeniliklerle varolmuş, bankalar ve diğer mali kurumlar arasında
küresel bir iletişim ağının kurulması sağlanmıştır.
Bir diğer neden, ulusal piyasalardaki yatırımcıların riskten korunmak
amacıyla farklı uygulamalara yönelerek çok çeşitli türev finansal araçların
ortaya çıkmalarına sebep olmalarıdır. Yine risk kaynaklı olarak kurumsal
4
Abdullah Akyüz, Uluslararası Finansal Piyasalar ve Türkiye, Đşletme ve Finans Dergisi, sayı:87,
Haziran, 1993, s.11.
8
yatırımcıların portföy yaratma isteği ulusal piyasa sınırlarının aşılmasını
gerektirmiştir.
Finansal piyasalarda 1980’li yıllarda artan esneklikler, ulusal piyasaların
bütünleşmesinin bir diğer nedeni olmuştur. Bu dönemde piyasalara girişçıkış,
vergi
ve
benzeri
mali
düzenlemeler
gibi
katı
uygulamaların
esnekleşmesi, globalleşme eğiliminde olan finansal piyasaların hızını
artırmıştır.
Londra, öteden beri bir numaralı geleneksel euro-merkezdir. Son
yıllarda Frankfurt önemini artırarak Londra’ya rakip konumuna geçmiştir.
Zürich, Brüksel,Paris, Amsterdam, Milan ve Lüksemburg
diğer önemli
euro-merkezlerdir.
Uluslararası piyasalar uluslararası para, tahvil, hisse senedi ve ticari
senet piyasalarından oluşmaktadır.
1.2.2.1. Uluslararası Para Piyasası
Europara piyasası olarak da isimlendirilen uluslararası para piyasaları,
uluslararası finansal piyasada serbestçe dolaşımı sağlanmış para türlerinden
oluşturulmuş kısa vadeli likit sermaye havuzudur.
Europara piyasasının doğuşu 1950’lerin sonunda eurodoların finansal
sisteme katılmasıyla başlamıştır. Eurodolar, ABD dışında kullanılan doları
ifade etmektedir.
Uluslararası alanda bulunan likit fazlalıkların değerlenmesine aracılık
eden europara piyasası, kaynak bulma çabasında olan finansal aktörler için
bir havuz niteliğindedir. Bu piyasanın vazgeçilmez aktörlerinden biri de ticari
bankalardır. Piyasanın oluşumunda ve gelişiminde tartışılmaz rolü olan ticari
9
bankalar, bankalararası para piyasasından euro para piyasasının doğumunu
sağlamış ve bu iki piyasayı birbirlerinden beslenir bir yapıya ulaştırmıştır.
1970 ve özellikle 1980’li yıllarda işlem potansiyeli son derece artan
europara piyasalarının, gerek devletlerin ödemeler bilançosu açıklarının
kapatılmasında gerekse yatırımların finansmanında yer alması nedeniyle
günümüzde önemi daha da artmıştır.
Gelişen piyasa hacmiyle birlikte bu piyasada faaliyet gösteren birçok
ticari banka bulunmakta, bunlardan 20-30 kadarı uluslararası yüksek işlem
kapasitesine sahip ticari banka grubu arasında bulunmaktadır. Đşlem
kapasitesi ve konumu açısından Londra piyasası öne çıkmaktadır.5
Uluslararası Ödemeler Bankası eski yöneticisi R.LARRE’ın belirttiği gibi:
”Europara piyasasını bütünleyen en önemli bileşke operasyonları kendi
aralarında gerçekleştiren ticari bankalardır. Diğer bir ifadeyle europara
piyasası bankalar arası para piyasasında gerçekleşen ve yine büyük oranda
bu ortak piyasaya hizmet arz eden bir oluşumdur.” 6
Dünya ekonomisinin 1950’li yıllardaki büyümesiyle ülke ekonomileri de
finansal sistemlerini yeniden düzenlemişlerdir. Bu yeni düzenlemeyle kur
politikaları
ve
sermaye
hareketleri
serbestlik
kazanmıştır.
Esneklik
kazandırıcı bu yeni düzenlemeler, değişik biçimlerde finansman talebinde
bulunan ekonomik birimlerin ulusal piyasaların haricinde, uluslararası finansal
piyasalara da başvurmaya başlamalarına yol açmıştır. Bir ileri adım olarak
ekonomik
birimler
milli
paralarını
işlem
yaptıkları
ülke
parasıyla
değiştirebilecekleri bir döviz piyasası aramaya başlamışlardır. Özellikle
Avrupalı yatırımcıların, finansal aracı kurumların daha verimli buldukları için
dolar fazlalıklarını Londra piyasasında değerlendirmeleri nedeniyle, düşük
5
Simon Yves, Techniques Financieres Đnternationales, Economica, 1998, s.213.
6
Yves, a.g.e., s.215.
10
maliyetli dolar cinsinden borçlanmalarını Newyork yerine Londra piyasasına
yöneltmesi europara piyasasının ilk işaretidir.
Bundan sonraki gelişme 1973-1974 petrol krizi ile yaşanmıştır. Krizden
kazançlı çıkan petrol üreticisi ülkelerin ödemeler dengesinde fazlalıklar
oluşmuş, oluşan bu likid bolluğu için az risk ve yüksek getirili bir döviz
piyasası aranmıştır.
Diğer taraftan, krizin batı ülkelerinin ödemeler dengelerinde meydana
getirdiği açıklar nedeniyle yatırım projelerinde finansman yetersizliği ile
karşılaşılmıştır.
Đşte bu iki durum europara piyasasının farkedilmesini sağlamıştır.
1980’lerde ise ulusal faiz oranlarındaki düzensiz dalgalanmalar etkisini
göstermiştir. Ulusal faiz oranlarının düzensiz dalgalanması ve bu sürecin
uluslarası piyasada arbitraj işlemi yapan finansal aktörleri harekete geçirmesi
sonucunda europara sistemi devleşmiştir.
Europara işlemleri bankalar konsorsiyumu aracılığıyla toplam parasal
borçlanmanın %1’inden daha az olmak şartıyla talep edilen komisyon
karşılığında organize edilir. Bu düşük komisyon tutarını iyileştirmek isteyen
bankaların işlem hacmini artırma yönündeki çabaları europara piyasalarının
da gelişmesinde etkili olmuştur.
Sonuçta europara piyasalarının birçok ulusal piyasada uygulanan kredi,
miktar, faiz ve vade kısıtlamalarından bağışık olmaları, karşılık oranlarına
bağlı olmamaları, esnek koşullarda borç almak ve vermek isteyen tarafların
uluslararası platformda bu piyasalarda buluşmasına yol açmıştır.7
7
Joel Metais, Aspects Contemparains Des Marches Capitaux, Resue d’Economie Fiancieres,
sayı:18, 1988, s.33.
11
Europara piyasalarında hem kısa vadeli hem de uzun vadeli işlemler
yapılabilmektedir. Bir yılı aşan işlemler uluslararası banka kredisi ya da Euro
kredi olarak adlandırılır.
Eurokrediler, bankaların içinde bulundukları ülke parasının dışındaki
paralarla (europaralarla) açtıkları kredilerdir.8 Orta ve uzun vadeli ödünç
verilebilir fonlardan oluşan piyasalardır. Kredi, uluslararası bankaların
sendikasyonuyla sağlanır. Europara piyasasında faaliyet gösteren bankalar
toplamış oldukları kısa vadeli euro mevduatı kullanarak eurokredi açarlar. Bu
krediler büyük işletmelere, özel kurumlara, egemen devletlere veya
uluslararası kuruluşlara sağlanabilir. Borçlanan kurumun isteğine bağlı olarak
farklı para birimleri kullanılabilir, ancak genellikle kullanılan para birimi ABD
Doları’dır.9 Euro kredi piyasasında borçlanan birim geri ödeme garantisi
vermez. Bu nedenle riski bankalar üstlenmektedir. Böylece bankalar kısa
vadeli euro mevduatları orta ve uzun vadeli varlıklara dönüştürmek gibi bir
fonksiyonu yerine getirmiş olurlar.
Yeterince tanınmamış ve yüksek derecede risk taşıdığından tahvil ve
bono ihraç ederek uluslararası sermaye piyasalarına girme olanağına sahip
olamayan birçok firma ve kurum, euro kredilerin avantajlarından faydalanarak
uluslararası
sermaye
piyasası
kaynaklarına
ulaşma
imkanına
kavuşabilmektedir. Eurokrediler birçok ödünç alıcının tek bir işlemle büyük
miktarlarda fon sağlamasına olanak verdiğinden borçlanma maliyetini önemli
ölçüde düşürmektedir. Ayrıca; sendikasyon süreci ile fon kaynağı birkaç
ödünç verici arasında çeşitlendirildiğinden, bir büyük ödünç vericiye aşırı
derecede bağlanmanın sakıncaları giderilmiş olur.
8
Halil Seyidoğlu, Uluslararası Finans, 4. Baskı, Đstanbul, Güzem Cem Yayınları, 2003, s.303.
9
Seyidoğlu, a.g.e., s.305.
12
Eurokredi piyasası kolaylıkla ve çabucak kullanılabilecek bir kaynaktır.
Đşlemler standart ve basittir. Dolayısıyla tüm işlemlerin tamamlanması dört ile
altı hafta arasında bir zaman almaktadır.
Eurokredilerin borçlanacak olanın özel ihtiyaçlarına uydurulabilen esnek
bir yapıya sahip olması da, bu piyasanın gelişmesine neden olan başka bir
üstünlüğüdür.10
1.2.2.2. Uluslararası Borç Senetleri Piyasası
Europara piyasalarından doğrudan kısa ve orta vadeli ödünç para
fonları sağlamak için kullanılan araçlara genel bir ifadeyle uluslararası ya da
euroborç senetleri piyasası denmektedir. Euro senet piyasaları iki ana gruba
ayrılmaktadır: Taahhütlü ve taahhütsüz borçlanma araçları. Taahhütlü
araçlar, değişik biçimlerdeki euroborç senetleri satışını kapsamaktadır.
Taahhütsüz araçlar ise euro finansman bonolarından oluşmaktadır.11
Euro finansman bonoları, dünyanın her tarafındaki yurtiçi finansman
bonoları gibi, kısa süreli finansman amacıyla, işletmeler veya bankalar
tarafından çıkartılan borçlanma araçlarıdır.12 Đstenilen her sanayileşmiş ülke
parası cinsinden çıkartılabilirler. Uygulamada ise %90’ının Amerikan
Doları’na bağlı olduğu görülmektedir.
Doğrudan borçlanmaya olanak veren kısa vadeli ve devredilebilen euro
borç senetleri grubuna giren borçlanma araçları içinde; döner nitelikte
taahhütlü senetler, senet çıkarma taahhütleri ve destekleme amaçlı senet
10
Seyidoğlu, a.g.e., s.305.
11
Seyidoğlu, a.g.e., s.311.
12
Abdurrahman Fettahoğlu, Finansal piyasalarda yenilikler ve 1980 sonrası Türkiye, Banka ve
Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara, 1991, s.75.
13
çıkarma taahhütleri yer alır. Bu borçlanma olanakları, uluslararası yatırım ve
ticaret bankalarının, euroborç senetlerine orta vadeli ödeme taahhüdü verip
bunların yatırımcılara satışına aracılık etmeleri biçiminde sağlanmaktadır.
Borçlanma, orta vadeli kredi desteğinde, çok sayıda bankanın oluşturduğu
sendikasyon grubunca sağlanır. Finansal dalgalanmalardan kaynaklanan
bonoların satılamaması veya geri ödemelerinin yapılamaması durumunda
sendikasyon grubu orta vadeli kaynaklarıyla kısa vadeli bonoları satın alır
veya itfayı gerçekleştirir. Taahhütlü ve menkulleşmiş olmaları nedeniyle çok
likit bir ikincil piyasası bulunan euro borç senetleri, euro kredilere göre çok
daha ucuz bir finansman kaynağı oluşturmaktadır.
1.2.2.3. Uluslararası Hisse Senedi Piyasası
Bir ekonomik birimin, talep ettiği likid kaynağı, ulusal piyasası dışındaki
bir uluslararası piyasada, bir bankalar konsorsiyumu aracılığıyla hisse senedi
ihraç ederek sağladığı piyasalardır.
Uluslararası piyasalarda hisse senedi satışı yabancı hisse senedi ve
euro hisse senedi olmak üzere iki şekilde olur.
Yabancı hisse senedi, belirli bir yabancı piyasadaki yatırımcılara
satılmak amacıyla, o ülkenin yatırım kuruluşları tarafından tamamen veya
kısmen taahhütlü olarak çıkartılan hisse senetleridir. Đhraç edilen hisse
senetleri çoğunlukla satışa sunulacakları yabancı ülkenin ulusal parası ile
çıkartılır, ancak bu zorunlu değildir. Hisse senetleri satışa sunuldukları
yabancı sermaye piyasasında borsaya kayıtlı veya kayıtsız olabilirler.13
Yabancı hisse senedi ihracı yoluyla firmalar, hisse senetlerinin likiditesini
artırmış ve kendi yurtiçi piyasasından sağlayamayacağı büyüklükte fon
sağlamış olur.
13
Seyidoğlu, a.g.e., s.371.
14
Euro
hisse
senetleri,
bir
konsorsiyumun
taahhüdü
altında
ve
konsorsiyum tarafından aynı anda dünyanın bir çok sermaye piyasasında
satışa sunulan menkul kıymetlerdir. Euro hisse senetleri mülkiyet hakkı veren
ancak genellikle oy hakkı olmayan senetlerdir. Pazardan hisse senetleri ile
özkaynak sağlanması, ya mevcut hisse senetlerinin yerli ve yabancı
borsalara kaydettirilmesi ya da yeni hisse senetlerinin yabancı yatırımcılara
satışı şeklinde olur.
Euro hisse senedi çıkartan sendikanın bir yönetim
grubu, taahhütçüler grubu ve satış grubu vardır. Her mali kuruma, rolüne
göre komisyon verilir.14
Đlk euro hisse senedi ihracı, 1976 yılında Arcan Aluminium tarafından
5 milyon adet hisse senedinin Kanada, ABD ve Avrupa piyasalarına ihracıdır.
Bu tarihten sonra gerçekleştirilen en büyük Euro hisse senedi ihraçları kamu
iktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesi ile ilgili olarak gerçekleştirilmiştir.
Özelleştirilecek kuruluşların satışı yapılacak paylarının yurt içi piyasadaki
yatırımcıların gücünü aşacak derecede büyük olması, diğer ülke piyasalarına
da satış yapılmasını zorunlu kılmıştır. Hedef pazarlardaki her ülkeye belirli
oranlarda hisse senedi kotası ayrılmış ve oluşturulan organizasyonla Euro
hisseler bu ülkelerde satışa sunulmuştur. British Telecom ve Telefonos de
Mexico Euro hisse senedi ihracına verilebilecek başarılı örneklerdir.15
Türkiye’de de Türk Telekom ve Turkcell gibi büyük şirket özelleştirmelerinde
bu yöntem uygulanmıştır.
Dünyadaki
en
büyük
hisse
senedi
piyasası
Amerika
Birleşik
Devletleri’ndedir. Bu ülkede NYSE ve AIMEX borsalarının dışında Nasdaq
piyasası ile Philadelpia, Boston, Pasific ve Cincinnati gibi borsalar vardır.
ABD’den sonra Japonya ve Đngiltere de dünyanın en büyük borsaları
arasında yer alır.
14
Seyidoğlu, a.g.e., s.373.
15
Yalçıner, a.g.e., s.426.
15
1.2.2.5. Uluslararası Tahvil Piyasası
Uluslararası tahviller yabancı tahviller, eurotahviller ve global tahviller
olarak ayrılmaktadır. Yabancı tahviller belirli bir ülkede, o ülkenin para
birimiyle, yabancı bir ihraçcı tarafından ihraç edilen tahvil çeşidiyken;
eurotahviller ihraç edildikleri ülkenin para biriminden farklı bir para birimiyle
ihraç edilen tahvillerdir. Global tahviller ise, eş zamanlı olarak birden çok
piyasada işlem gören tahvillerdir.
ŞEKĐL-1’de bir tahvil örneği yer almakta olup, bu çalışmanın konusu
olan
uluslararası
incelenecektir.
tahviller
bundan
sonraki
bölümlerde
ayrıntılarıyla
16
Kaynak: Alövsat Müslümov, “Tahvil Piyasaları”, (Erişim) http://www3.dogus.edu.tr/amuslumov, Şubat 2008, s.7.
Şekil-1: Sohio/BP Tahvili
17
1.3. ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASALARI
Uluslararası tahviller, özel şirketler veya hükümetler tarafından tahvili
çıkaran kuruluşun bulunduğu ülke dışında satışa sunulan bir menkul kıymet
türüdür. Uluslararası tahviller uluslararası sermaye piyasalarının en önemli
finansal araçlarıdır. Ulusal kurallardan ve yaptırımlardan arındırılmış olması,
farklı yatırım amaçlarına uygun donanımlı yatırım araçları sağlaması
nedeniyle uluslararası tahvil piyasaları uluslararası piyasalardan kaynak
sağlamayı amaçlayan pek çok borçlanıcı tarafından tercih edilmektedir.
Ulusal piyasadan sağlanan fonların maliyetinin yüksek olması bu tercihi
desteklemektedir.
Uluslararası tahvil, yeni bir menkul değer türü olmamakla birlikte dünya
ekonomisinin globalleşmesi ve gelişmekte olan ülkelerde yaşanan kaynak
sorunları nedeniyle bugüne dek büyük gelişme göstermiştir. Ödemeler
dengesi açıklarını öncelikle ulusal piyasadan çözmek isteyen hükümetler, bir
süre sonra dış finansal kaynaklara başvurma zorunluluğunda kalmaktadırlar.
Bütçe açıkları, vergisel gelir yetersizliği ve ulusal kaynakların zayıflığı
uluslararası finansal piyasaların süratle gelişmesine neden olmuştur.
Ulusalararası tahviller, tahvil çıkaran kuruluşun kendi ülkesi dışında
satılan tahvilleri olarak tanımlanmaktadır. Bu piyasanın ayırıcı özelliği
tahvillerin borçlunun dışında, diğer ülkelerde satılabilmesidir.16
Ulusalarası tahvil piyasası yabancı tahvil, eurotahvil ve global tahvil
piyasasından oluşmaktadır. Yabancı tahviller, yabancı bir piyasada, o ülkenin
para birimiyle satışa sunulan tahvillerdir. Yabancı borçlanıcılara yerel
piyasalarda ihraç edilirler ve genellikle ulusal para birimi cinsinden
adlandırılırlar. Yabancı tahvil ihracı ulusal piyasa otoritelerinin denetimi
altındadır.
16
Öztin Akgüç, Finansal Yönetim, 7.Baskı, Đstanbul, Avcıol Basım-Yayın, 1998, s.679.
18
Düzenlenmiş olduğu para biriminin resmi para olarak kullanıldığı ülkeler
dışına ihraç edilen tahviller Euro tahvillerdir. Genellikle hamiline göre
düzenlenen tahviller uluslararası bir sendikasyon vasıtasıyla aynı anda bir
çok ülkede satışa sunulur. Sendikasyon değişik ülkelerde faaliyet gösteren
finansal kuruluşlardan oluşur.17
Global tahviller ise, kayıtlı bir borsası bulunan aynı zamanda birden çok
piyasada işlem gören tahvil çeşitleridir.
Bu tahvil çeşitleri ileriki kısımlarda ayrıntılarıyla incelenecektir.
1.4. ULUSALARASI TAHVĐL PĐYASALARININ GELĐŞĐMĐ
Uluslararası tahvil piyasalarının ilk gelişimi 19. yy’a uzanmaktadır. Bu
gelişmenin nedenlerinden biri 19.yy’da ortaya çıkan aracılık yüklenimi
anlaşmalarıdır. Böylece borçlanıcılar için uygun bir ortam yaratılmıştır.
Sonrasında yaşanan mali piyasalardaki istikrarsızlık sonucu 1944
yılında uygulanmaya başlanan Bretton Woods Sistemi, mali piyasaların
gelişimini belirleyen en önemli unsur olmuştur. 2. Dünya Savaşının da
etkisiyle savaştan çıkan ülkelerin yeniden onarılması için finansman ihtiyacı
dolayısıyla tahvil ihraçları artış göstermiştir. Bu dönemde kurulan Dünya
Bankası’nın gerçekleştirdiği tahvil ihraçları da bu piyasaya güvenin artmasını
sağlamıştır. Bu yıllarda Newyork, tahvil piyasasının merkezi haline gelmiştir.
Avrupa ülkelerinden borçlanıcılar, ABD piyasalarının kaynakları, iç piyasada
değerlendirmede kısıtlamalarının olması ve sermaye bolluğu nedeniyle ABD’
17
Yalçıner, a.g.e., s.403.
19
ye yönelmiş ve 1960 yılında 860 milyon dolar olan ihraçlar, 1962’de 1.2
milyar, 1963’de 1.5 milyar dolar’a ulaşmıştır.18
Sermaye
çıkışını
önlemek
için
1963
yılında
ABD,
Amerikan
yatırımcılarının satın alacağı yabancı tahviller üzerine Faiz Eşitleme Vergisi
(Interest Equalization Tax) Yasası’nı çıkarmıştır. Bu vergiyle, ABD ile Avrupa
borçlanma faizini aynı düzeye getirmek amaçlanmıştır. Bir kaç yıl sonra
Amerika
Rezerv
Kurulu,
Amerikan
ortaklıklarıyla
doğrudan
yabancı
yatırımların finansmanını kısıtlamıştır. Doları desteklemek için alınan bu
önlemler, Amerika tahvil piyasasını yabancı borçlanıcılar için daha az çekici
hale getirmiş ve aynı zamanda Amerikan ortaklıkların yabancı işlemleri için
offshore finansmanı ihtiyacı yaratmıştır. Bu durum 1960’ların başında
Eurotahvil piyasasının gelişimine öncülük ederek, yatırımcılar ve borçlanıcılar
tarafından etkili ve yeni bir piyasanın yaratılmasını sağlamıştır.
Piyasanın önemli gelişmelerinden bir diğeri de takas merkezlerinin
kurulmuş olmasıdır. 1968 yılında Brüksel’de Euroclear, 1971 yılında da
Lüksemburg’da Cedel takas sistemleri kurulmuştur. Bunlar tahvillerin fiziksel
olarak teslimini ve değişimini sağlayan takas merkezleridir. 1969 yılında
Ulusararası Tahvil Dealerları Birliği (AIBD)’ nin kurulmasıyla piyasanın
kurumsal yapısının yerleşmesi tamamlanmış sayılmaktadır.
Ancak tahvil piyasalarında yaşanan bu olumlu gelişmelerin ardından
dünya ekonomisi için sıkıntılı bir dönem başlamıştır. 1974 petrol krizi ve
doların devalüasyonu sonucunda yüksek faizler ve bankacılık sisteminin
çökeceği
beklentisiyle
tahvil
ihraçlarında
%70
oranında
azalma
gerçekleşmiştir.19 Krizin atlatılmasıyla 1980’den sonra tahvil piyasaları eski
18
19
Frederich G. Fisher, Eurobonds, London, Euromoney Publications, 1988, s.11.
Raci Kaya, “Uluslararası Tahvil Piyasaları ve Türkiye’nin Yeri”, Hacettepe Ünv., Yükseklisans
Tezi, Ankara, Şubat 1996, s.27.
20
performansına kavuşmuş, ihraç miktarları güngeçtikçe artan bir gelişme
sergilemiştir.
1990’lı yıllarda ise yaşanan resesyon dönemi, hükümetlerin vergi
gelirlerinde önemli azalmalara yol açmıştır. Bu durum karşısında finansman
ihtiyacıyla
karşılaşan
hükümetler
borçlanmak
için
uluslararası
tahvil
piyasalarına yönelmiş, böylelikle piyasanın gelişimi artmıştır. Bu yıllarda baş
gösteren ekonomik durgunluk nedeniyle, vergi gelirlerinin düşmesi ve
hükümet harcamalarının artması sonucu bütçe açıkları özellikle, gelişmiş
ülkelerde büyük boyutlara ulaşmıştır. Bu açıkların finansmanı amacıyla
uluslararası tahvil piyasalarına olan talep artmıştır.20
Son yıllarda yeni finansal tekniklerin ortaya çıkması, bilgisayar ve
haberleşme teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler uluslararası tahvil
piyasasının bugünkü işlem hacmine ulaşması ve kurumsal bir yapıya
kavuşması sonucunu doğurmuştur.
1.5. DÜNYA EKONOMĐSĐNĐN GENEL GÖRÜNÜMÜ VE ULUSLARARASI
TAHVĐL PĐYASALARININ DURUMU
Dünya ekonomisi, 2000’li yılların başından 2007 yılının ortalarına kadar
düşük enflasyon-yüksek büyüme ortamının görüldüğü, likidite bolluğunun ve
risk iştahının yüksek olduğu bir dönem yaşamıştır. Ancak 2007 yılı
ortalarında ABD konut piyasasında başlayan krizin ardından dünya
ekonomisinde belirsizlik giderek artmış, piyasalara istikrarsızlık ve ekonomik
durgunluk hakim olmuştur.21 Finans piyasalarında başlayan ve ardı ardına
banka batışları ile hız bulan kriz, zaman içinde reel piyasalara da sıçramış;
20
Merrill Lynch, “Size and Structure of The World Bond Market”, Fixed Income Research, Ekim
1994, s.2.
21
T.C. Maliye Bakanlığı, Yıllık Ekonomik Rapor, 2008, s.185.
21
özellikle gelişmiş ülkelerde durgunluk belirtileri baş göstermiştir. Küresel
büyüme düşerken, dünya ekonomisinde yaşanan bu benzersiz çöküş
karşısında ülkeler ayrı ayrı ve birlikte bir çok tedbiri gündeme getirmek
zorunda kalmıştır.
Yine bu dönemde petrol ve gıda fiyatlarındaki hızlı artış eğilimi,
enflasyonist baskıların tüm dünyada artmasına neden olmuştur. Finansal
krizin beraberinde getirdiği resesyon endişeleri, ciddi boyutlara ulaşan
enflasyonla birleşince dünya ekonomisinde stagflasyon endişeleri artmıştır.22
Finans piyasalarında 2006 yılında izlenen sakin seyir, 2007 ve 2008
yıllarında yerini dalgalanmalara bırakmış ve piyasalarda likidite sıkıntısıyla
devam etmiştir.
Bu süreç, 2007 yılının Şubat ayında ABD ekonomisinin durgunluğa
gireceğine ve Çin Hükümeti’nin sermaye girişlerini kısıtlayacağına yönelik
endişelerle başlamıştır. Japonya’da faiz oranlarının düşüklüğü ve petrol
fiyatlarındaki
yaşanmıştır.
yükselişle
beraber
de
dünya
borsalarında
düşüşler
23
Şubat dalgalanmasının ardından 2007 yılının ikinci yarısında, ABD’de
yüksek riskli konut kredileri piyasasında başlayan sorunların artmasıyla ikinci
ve büyük dalgalanma gerçekleşmiştir.
2008 yılına gelindiğinde ise, finansal dalgalanmanın etkisi, ABD’nin riskli
konut kredileri ve türev ürünleri piyasalarının ötesinde küresel bir boyut
kazanmıştır.
Yaşanan dalgalanmalar, ülkelerin hem reel piyasalarını hem de finans
22
T.C. Maliye Bakanlığı, Yıllık Ekonomik Rapor, 2008, s.192.
23
BIS, 78th Annual Report, Haziran 2008, s.134.
22
piyasalarını ciddi şekilde etkilemeye başlamış; küresel resesyon tedirginliği
ve dünya ekonomisine ilişkin belirsizliklerin artmasıyla birlikte, piyasalarda
likidite sıkıntısı giderek artmıştır.
2008 yılının son döneminde kriz, finans piyasalarındaki etkisini
hızlandırmış ve ABD’nin en büyük yatırım bankalarından Lehman Brothers’ın
iflası ile tüm dünya piyasalarında ciddi kayıpların yaşandığı bir süreç
başlamıştır. Yatırım bankası Merrill Lynch ve Goldman Sachs’ın ardından,
dünyanın en büyük sigorta şirketi American International Group’un finansal
durumunun kötüye gitmesi de piyasalarda dalgalanmaları artırmıştır.
Borsalarda
yaşanan
yüksek
kayıplar
üzerine,
alınan
tedbirler
de
güçlendirilmiştir.
Bu süreçte, finansal krizin Avrupa finansal sistemini de ciddi şekilde
etkilediği ortaya çıkmış; Đngiltere, Almanya, Lüksemburg, Hollanda, Fransa,
Belçika, Đzlanda gibi birçok Avrupa ülkesinde bankalardan ardı ardına
olumsuz haberler gelmeye başlamıştır. Bu gelişmelerle birlikte Avrupa ve
Asya Borsalarında tarihi düşüşler yaşanmış, ABD Kongresi’nin kurtarma
planını vergi indirimleri ve teşvikler içeren 150 milyar dolarlık ek revizyonla
kabul etmesi bile piyasalardaki dalgalanmaları hafifletmemiştir.24 Yasanın
uygulanıp etkili olabilmesinin zaman alacağı yönünde endişeler ve bankacılık
sektöründeki güvensizliğin had safhaya ulaşması ile şiddeti artan krizi
önlemek amacıyla Avrupa’nın en büyük ekonomilerinin liderleri bir araya
gelerek zor durumdaki finans kuruluşlarını desteklemek için birlikte çalışma
kararı almışlardır. Avrupa merkez bankaları piyasaya para enjekte ederken,
bir çok ülkede mevduat garanti sınırları yükseltilmiş ya da tüm mevduatlar
garanti altına alınmıştır. Dünyanın önde gelen merkez bankaları acil olarak
faiz indirimine gitmek zorunda kalmış; Amerikan Merkez Bankası, Avrupa
Merkez Bankası, Đngiltere, Kanada, Đsviçre ve Đsveç merkez bankaları
koordineli şekilde; Çin, Tayvan, Hong Kong ve Güney Kore merkez bankaları
24
BIS, 78th Annual Report, Haziran 2008, s.145.
23
ise bireysel olarak faiz indirmiştir. Ayrıca tüm dünyayı saran küresel krize
karşı ülkeler ardı ardına, toplam tutarı 5 trilyon doları alan önlem paketleri
açıklamış, G7 ülkeleri de ortak bir müdahale planı üzerinde anlaşmaya
varmıştır.25
2007 yılı Temmuz ayında ABD’de başlayan finansal krizle birlikte
küresel büyüme, 2007 yılının son çeyreğinde duraklamış ve 2007 yılında
dünya ekonomisinde büyüme yüzde 5 olarak gerçekleşmiştir.
Gelişmiş ülke ekonomilerinde, yaşanan finansal dalgalanmanın daha
şiddetli hissedilmesi sonucu, büyüme 2007 yılında, yüzde 3’ten yüzde 2,6’ya
gerilemiş; ABD, Japonya ve Euro Bölgesi’nde büyüme yavaşlamış ve
sırasıyla yüzde 2; 2,1 ve 2,6 olarak gerçekleşmiştir. Gelişmekte olan ülkeler
ve yükselen piyasa ekonomileri ise, 2007 yılında, ABD’de başlayan kriz
karşısında göreceli olarak daha dayanıklı bir duruş sergilemiş ve 2007 yılında
yüzde 8 büyüme kaydetmiştir. Söz konusu büyümede yüzde 11,9 ile Çin ve
yüzde 9,3 ile Hindistan baş rolü oynamıştır.
2008 yılında ise, finansal piyasalarda yaşanan sorunların, reel
ekonomiye etkisi artmış; bankaların kredi imkanlarını kısması, yatırım ve
tüketim faaliyetlerini olumsuz yönde etkilemiştir. Böylece bir çok ülkede
büyüme önemli ölçüde düşmüş; yılın ikinci yarısından itibaren ise büyümeye
yönelik endişeler, özellikle Avrupa ülkelerine yönelmiştir. Başta Almanya,
Đngiltere, Fransa ve Đtalya olmak üzere Avrupa ekonomilerinde büyüme
açısından yavaşlama kaydedilmiştir.
Gelişmiş ülkelerde gözlenen bu durum, gelişmekte olan ülkelerin
büyüme hızlarında da bir miktar yavaşlamaya neden olmuştur. Yavaşlayan
yurt dışı talep, tüm gelişmekte olan ülkelerde ihracat performansını tehdit
25
T.C. Maliye Bakanlığı, Yıllık Ekonomik Rapor, 2008, s.195.
24
etmeye başlamış, azalan sermaye girişleri bu ülkelerde ekonomik canlılığın
devamını riske sokmuştur.26
Grafik-1’de 2002-2008 yılları arasında dünya ekonomisinin büyüme
trendi yer almaktadır.
Kaynak: IMF Word Economic Outlook, Ekim 2008
Grafik-1: Küresel Reel Gayrisafi Hasıla Büyüme Trendi
Borsalar ve kurlardaki bu gelişmelerin yanı sıra küresel ekonomik
görünümdeki bozulma, tüm ülkelerin borçlanma maliyetlerinde artışlara yol
açmıştır.
Bu kapsamda, gelişmiş ükelere ait faiz gelişmeleri incelendiğinde, ABD
ile ilgili gelişmelerin öne çıktığı gözlenmektedir. ABD 30 yıllık tahvil getirileri
2007 yılında 60 baz puanlık artış sergilemiştir.27 ABD’deki yükselişler diğer
gelişmiş ülke getirilerini de beraberinde sürüklemiştir. Euro Bölgesin’de de
European Central Bank’ın faiz artışına devam edeceği beklentisi de getirileri
26
BIS, 78th Annual Report, Haziran 2008, s.156.
27
T.C. Hazine Müsteşarlığı, Kamu Borç Yönetimi Raporu, Kasım 2008, s.11
25
artırmaya devam etmektedir. Aynı şekilde Japonya için de Japon Merkez
Bankası’nın faiz artışları 30 yıllık tahvil getirilerini yükseltmektedir. Gelişmiş
ülkelerin 30 yıllık tahvil getirilerinin seyri Grafik-2’de verilmektedir.
Kaynak: Bloomberg, Haziran 2008
Grafik-2: Gelişmiş Ülke Tahvil Getirileri (30 Yıl)
Son yıllarda küresel ekonomiyle gerek ticari gerekse finansal bağları
güçlenen
gelişmekte
olan
ülkelerin,
gelişmiş
ülkelerdeki
olumsuz
gelişmelerden etkilenmesi ise kaçınılmaz görülmektedir. Nitekim, ülkemizin de
aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin risk primleri yükselmiştir.
Gelişmekte Olan Piyasalar Tahvil Endeksi (EMBI) 2002 ile 2007 yılları
arasındaki gelişmiş ülkeler bazında Tablo-1’de yer almaktadır.
26
Tablo-1: EMBI Küresel Toplam Getiri Endeksi
2002
225
2003
283
2004
316
2005
350
2006
384
2007
409
57
230
117
230
98
169
254
395
341
150
62
281
67
390
99
464
110
201
284
452
431
162
97
393
81
446
126
562
123
228
308
511
485
172
129
484
83
505
156
636
134
256
333
567
514
177
151
562
126
580
184
561
152
283
353
637
591
185
177
634
112
633
198
811
165
309
377
691
633
197
188
563
230
230
175
-
241
261
194
-
253
121
280
207
-
260
133
337
215
101
271
154
394
224
112
289
159
425
240
117
578
262
297
-
630
268
323
-
643
285
337
-
676
299
349
713
373
Irak
525
237
271
-
102
115
Lübnan
Macaristan
Mısır
Nijerya
Pakistan
Polonya
Rusya
Sırbistan
Tunus
148
137
122
376
160
280
348
112
177
142
140
586
160
290
426
127
195
144
150
656
107
312
475
138
212
148
155
727
112
327
538
108
143
215
153
161
760
123
340
568
117
149
236
168
171
111
373
607
121
160
TÜRKĐYE
213
279
307
336
356
392
Ukrayna
241
289
310
334
353
372
EMBI Global
Latin Amerika
Arjantin
Brezilya
Dominik Cumhuriyeti
Ekvador
El Salvador
Kolombiya
Meksika
Panama
Peru
Şili
Uruguay
Venezuela
Asya
Çin
Endonezya
Filipinler
Malezya
Vietnam
Avrupa, Orta Doğu, Afrika
Bulgaristan
Fas
Güney Afrika
Kaynak: IMF Global Financial Stability Report, Nisan 2008
27
Grafik-3’de yükselen piyasalara ait tahvil endeksinin, özellikle 2008
yılının son aylarında önemli şekilde artış gösterdiği izlenebilmektedir.
Kaynak: Cbonds, EMBI+, Eylül 2008
Grafik-3: Yükselen Piyasalar Tahvil Endeksi
Dünya tahvil piyasasının büyüklüğü 2007 yılı başında 45 trilyon dolar
olarak hesaplanmıştır. Bu tutarın 25,2 trilyon dolarlık kısmı Amerikan tahvil
piyasasına aittir. Birçok aracı kurumun ve büyük şirketlerin yer aldığı
Amerikan tahvil piyasasında günlük işlem hacmi 923 milyon dolardır. 2007
yılı itibarıyle dünya tahvil piyasasında işlem gören tahvil adedi ise
111.454’tür. Günümüzde, eurotahvil ihracı dünya tahvil piyasasındaki menkul
kıymet ihraçlarının %80'ini oluşturmaktadır.28
Grafik-4’de seçilmiş ülkeler için 2006-2008 yılları arasında tahvil
stokunun gayri safi yurtiçi hasıla (GSYĐH) içindeki payı yer almaktadır.
Japonya dışındaki ülkeler için 2008 yılında bu oranda düşüş yaşanmış ve
2006 ve 2007 yılı değerinin altına inmiştir.
28
(Erişim) http://www.world-exchanges.org/statistics
Yunanistan
Tayland
Polonya
Macaristan
Kanada
Đtalya
Đspanya
Đngiltere
Meksika
0,50
Finlandiya
1,00
Endonezya
1,50
Çin
2,00
Avusturya
2,50
Amerika
28
2006
2007
Pe
ru
Şi
TÜ
li
R
K
ĐY
E
A
lm
an
y
a
A
rja
nt
in
B
re
zi
D
an lya
im
ar
ka
Fi
lip
in
le
H
r
in
di
st
an
Đ rl
an
da
Đs
ve
ç
Ja
po
ny
K
ol
a
om
bi
ya
M
al
ez
ya
0,00
2008/03(*)
Kaynak:BIS, Haziran 2008
Grafik-4: Tahvil Stoku/GSYĐH
Tablo-2’de ise uluslararası tahvil ihraç stokunun bölgeler açısından
dağılımı yer almakta olup, 2008 yılının üçüncü çeyreğinde 22.882,6 milyar
dolar olarak gerçekleşen tahvil ihraç stokunda en büyük payın 20.759,3
milyar dolarla gelişmiş ükelere ait olduğu görülmektedir.29 Gelişmekte olan
ülkelerin tahvil stoku ise 1.186,3 milyar dolar seviyesindedir. Gelişmekte olan
ülkeler içinde de en büyük pay Latin Amerika ülkelerine aittir. Latin Amerika
ülkelerini sırasıyla Asya, Avrupa ve Afrika ve Ortadoğu piyasaları
izlemektedir.
Uluslararası oraganizasyonların uluslararası tahvil piyasalarındaki tahvil
stoku 682,6 milyar dolarken, offshore merkezlerinin payı ise 234,5 milyar
dolar olarak gerçekleşmiştir.
29
BIS Quarterly Review “International banking and financial market developments”, Eylül
2008, s.23.
29
Tablo-2: Uluslararası Tahvil Đhraç Stoku
(Milyar Dolar)
ÜLKELER
Toplam
Gelişmiş Ülkeler
Avusturalya
Avusturya
Belçika
Kanada
Kıbrıs
Danimarka
Finlandiya
Fransa
Almanya
Yunanistan
Đzlanda
Đrlanda
Đtalya
Japonya
Lüksemburg
Hollanda
Yeni Zelanda
Norveç
Portekiz
Đspanya
Đsveç
Đsviçre
Đngiltere
Amerika
Offshore Merkezleri
Aruba
Bahamalar
Bermuda
Cayman Adaları
Hong Kong
Lübnan
Hollanda Antilleri
Panama
Singapur
Batı Hint Adaları
Gelişmekte Olan Ülkeler
Afrika&Orta Doğu
Đsrail
Katar
Güney Afrika
Tunus
Birleşik Arap Emirlikleri
2006
17.557,4
15.802,3
357,7
260,8
343,0
346,6
4,6
80,2
100,7
1.195,3
2.458,8
191,2
54,8
231,1
903,3
304,1
91,3
869,7
5,9
107,9
154,4
1.055,6
186,1
311,0
1.879,4
4.294,9
196,3
0,1
0,9
6,2
38,0
63,7
24,2
8,4
44,2
0,1
984,2
104,6
19,1
11,0
25,3
3,5
27,7
2007
21.688,4
19.569,2
448,0
328,1
474,9
438,9
6,8
118,1
106,1
1.451,9
2.770,8
248,6
63,7
399,5
1.103,3
346,0
99,8
1.051,9
7,1
135,0
197,2
1.456,3
236,1
367,7
2.288,0
5.419,6
220,9
0,1
0,9
8,2
44,0
69,9
24,0
9,4
50,5
2,5
1.167,1
144,0
18,3
11,3
35,4
3,8
48,4
2008
22.882,6
20.759,3
484,5
359,2
521,6
450,0
7,0
124,2
111,6
1.560,5
2.955,4
286,7
66,0
432,6
1.198,9
374,7
106,5
1.117,5
6,8
150,1
217,2
1.539,4
243,3
390,6
2.358,3
5.688,4
234,5
0,1
0,9
8,8
56,0
70,2
24,1
9,4
51,9
1,1
1.186,1
144,8
18,6
11,4
35,3
4,1
48,1
30
Tablo-2 (Devamı)
Asya
Çin
Hindistan
Endonezya
Malazya
Filipinler
Kuzey Kore
Tayvan
Tayland
Avrupa
Hırvatistan
Romanya
Polonya
Rusya
Slovakya
Türkiye
Latin Amerika
Arjantin
Brazilya
Şili
Kolombiya
Meksika
Peru
Uruguay
Venezüella
Uluslararası Organizasyonlar
286,8
28,7
20,0
18,2
32,1
32,2
96,0
22,6
11,8
248,7
5,7
27,6
40,2
92,3
4,1
44,2
347,3
61,5
110,2
10,9
16,3
90,6
9,4
8,3
22,5
575,6
332,2
37,4
35,9
20,0
32,7
32,4
109,2
19,0
10,1
311,3
6,7
34,1
43,9
128,9
5,7
51,7
379,6
64,8
115,9
10,5
19,5
95,7
12,2
9,6
30,6
642,3
342,5
38,5
37,3
22,3
34,5
33,0
112,9
17,8
10,5
320,3
6,5
37,8
46,3
130,1
6,2
51,4
378,6
65,1
119,7
9,9
19,2
93,9
10,8
9,7
29,5
682,6
Kaynak: BIS, Eylül 2008
Uluslarası tahvil piyasalarının %91’i gelişmiş ülkelere ait olup,
piyasalarda bu ülkelerin hakimiyetinin varlığı sözkonusudur. Gelişmekte olan
ülkeler için ise bu oran %5 seviyesinde kalmaktadır. Bu fark, uluslararası
tahvil piyasalarının gelişmekte olan ülkeler için daha yeni bir finansman
kaynağı olmasından ve borçlanma koşulları açısından gelişmiş ülkelere
kıyasla piyasanın kullanımının daha zor olmasından kaynaklanmaktadır.
Grafik-5’de uluslararası tahvil piyasasının bölgeler açısından dağılımı yer
almaktadır.
31
3%
1% 5%
91%
Gelişmiş Ülkeler
Offshore Merkezleri
Gelişmekte Olan Ülkeler
Uluslararası Organizasyonlar
Kaynak: BIS, Eylül 2008
Grafik-5: Uluslararası Tahvillerin Bölgeler Açısından Dağılımı
Gelişmiş ülkelerin uluslararası tahvil ihraç stoku ülkeler açısından
değelendirildiğinde piyasanın en etkin şekilde 5.800 milyar dolarlık tahvil
stokuyla Amerika tarafından kullanıldığı görülmektedir. Amerika’nın ardından
Almanya piyasanın en aktif kullanıcısı olarak yer almaktadır. Đngiltere,
Fransa, Đspanya, Hollanda ve Đtalya da uluslararası tahvil stoku açısından
piyasada önemli bir yer almaktadır. Grafik-6’ da gelişmiş ülkelerin 2008 yılı
üçüncü çeyreğinde sahip oldukları uluslararası tahvil stoklarına yer verilmiştir.
32
6.000,0
5.000,0
4.000,0
3.000,0
2.000,0
0,0
A v u s tra ly a
A v u s tu ry a
B e lç ik a
K anada
K ıb rıs
D a n im a rk a
F in la n d iy a
F ra n s a
A lm a n y a
Y u n a n is ta n
Đz la n d a
Đrla n d a
Đta ly a
Japonya
L ü k s e m b u rg
H o lla n d a
Y eni
N o rv e ç
P o rte k iz
Đs p a n y a
Đs v e ç
Đs v iç re
Đn g ilte re
A m e rik a
1.000,0
Kaynak: BIS, Eylül 2008
Grafik-6: Gelişmiş Ülkelerin Uluslararası Tahvil Stoku
Net tahvil ihraçları açısından bakıldığında, küresel krizin neticesi olarak,
2008 yılında durgunluk yaşandığı görülmektedir. Net tahvil ihracı, 2008 yılının
ilk çeyreğinde 2007 yılının aynı dönemine göre daha düşük gerçekleşerek
360 milyar dolar seviyesine gerilemiştir.30
Tahvil ihraçlarında yaşanan bu düşüş özellikle Euro alanı ihraçlarının
azalmasından kaynaklanmaktadır. Euro alanı tahvil ihraçları 2007 yılının aynı
dönemine oranla neredeyse yarı yarıya olup, 2008 yılının ilk çeyreğinde 105
milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu önemli düşüş özellikle Đspanya,
Đrlanda ve Fransa tahvil piyasalarından kaynaklanmaktadır. Buna karşın;
Đsviçre, Avustralya ve Almanya’nın uluslararası piyasalardaki payında artış
gözlenmektedir.
30
BIS Quarterly Review “International banking and financial market developments”, Eylül
2008, s.25.
33
Yaşanan durgunluk euro dışında diğer para birimlerinden yapılan
ihraçları da etkilemiştir. 2008 yılının ilk altı ayında dolar cinsinden net tahvil
ihraçları 204 milyar dolardan 180 milyar dolara düşerken, yen cinsinden tahvil
ihraçları ise 14 milyar dolardan 6 milyar dolara düşmüştür. Samurai tahvil
ihraçları ise bu süreçten etkilenmemiş ve 5 milyar dolardan 7 milyar dolara
yükselmiştir. 31
Grafik-7’de uluslararası tahvil ihraçlarındaki düşüşte en büyük payın
Euro alanından kaynaklandığı izlenebilmektedir. Đngiltere ve Amerika için ise
belirgin bir artış gözlenmemektedir.
Kaynak: BIS, Eylül 2008
Grafik-7: Gelişmiş Ülkelerin Uluslararası Net Tahvil Đhraçları
Gelişmiş ülkelerin tahvil ihraçlarının finansal kurumlar tarafından
gerçekleştirilen kısmı 2008 yılının ilk çeyreğinde 2007 yılına göre 346 milyar
dolardan 239 milyar dolara, özel şirketlerin tahvil ihraçları 85 milyar dolardan
54 milyar dolara ve özel finans kurumlarının tahvil ihraçları ise 332 milyar
31
BIS Quarterly Review “International banking and financial market developments”, Eylül
2008, s.26.
34
dolardan 208 milyar dolara düşmüştür. Buna karşın uluslararası kuruluşların
ihraç tutarı 5 milyar dolardan 22 milyar dolara yükselmiştir.32
Grafik-8’de gelişmiş ülke tahvillerinin, kredi notu açısından dağılımı yer
almakta olup, gelişmiş piyasaların tahvil ihraçları kredi notu açısından
değerlendirildiğinde, yatırım yapılabilir ve yatırım yapılamaz tahvil ihraç
tutarları arasında önemli bir farkın olduğu gözlenmektedir. AAA kredi notlu
tahviller 2008 yılında 278 milyar dolardan 426 milyar dolara, yatırım
yapılabilir notlu tahvil ihraçları 270 milyar dolardan 352 milyar dolara
yükselmiştir. AAA notlu tahvil ihraçları 2007 yılına kadar ki beş yılın
ortalamasından %59 daha yüksektir. Yatırım yapılamaz notlu tahviller ise 2
milyar dolara düşerek, 2002 yılından itibaren gerçekleşen en düşük seviyeye
gerilemiştir.
Kaynak: BIS, Eylül 2008
Grafik-8: Gelişmiş Ülke Tahvillerinin Kredi Notu Dağılımı
32
BIS Quarterly Review “International banking and financial market developments”, Eylül
2008, s.27.
35
Ekonomik Đşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyelerinin ihraç ettikleri
tahvillerin,
üye
ülkeler
açısından
dağılımı
da
zamanla
değişiklik
göstermektedir. Önceki yıllarda bu ülkeler içinde en yüksek tahvil ihraç payı
Avrupa Birliği ülkelerinin iken, bu gün OECD ülkeleri içinde en yüksek
tutarlarda ihraç gerçekleştiren ülke Japonya’dır. Bu artış Avrupa Birliği
ülkelerinin payının değişmemesine karşın, Amerika’nın tahvil ile borçlanma
oranının düşmesiyle karşılanmaktadır.
Grafik-9’da
2000
ve
2008
yılları için
OECD ülkelerinin
tahvil
piyasasındaki paylarının değişimi karşılaştırmalı olarak yer almaktadır. 2000
yılında üye ülkeler içinde en aktif piyasa kullanıcısı Avrupa Birliği ülkeleri
olarak görülmekte, Japonya ve Amerika sırasıyla %33 ve %26 ile takip
etmektedir.
Günümüzde
OECD
ülkeleri
içinde
Amerika’nın
tahvil
piyasalarındaki payı %23’e düşmüş ve Japonya’nın payı ise %36 olarak
gerçekleşmiştir. Japonya, Amerika ve Avrupa Birliği ülkelerinin dışında olan
diğer OECD ülkelerinin tahvil ihraç tutarları, toplam ihraç miktarının %7’lik
kısmını oluşturmaktadır.
2000
2008
Kaynak: OECD Financial Market Trends, Mart 2008
Grafik-9: OECD Ülkeleri Tahvil Piyasası Payları
36
Gelişmekte olan piyasalarda 2007 yılında daralan tahvil spreadlerinin,
2007 yılının sonu ve 2008 yılı başlangıcında yeniden belirgin bir yayılma
sergilemesiyle birlikte, bu piyasalarda da uluslararası net tahvil ihraçlarında
azalma yaşanmaktadır. Bu düşüş en belirgin olarak Avrupa, Latin Amerika,
Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde gözlenmektedir. Gelişmekte olan piyasaların
net tahvil ihraçları Grafik-10’da yer almaktadır.
Kaynak:BIS, Eylül 2008
Grafik-10: Gelişmekte Olan Ülkeler Net Tahvil Đhraçları
Gelişmekte olan ülkelerin 2008 yılı tahvil ihraç stokları ise Grafik-11‘de
verilmiştir. Piyasa, gelişmekte olan ülkeler içinde en aktif olarak Rusya,
Brezilya, Kuzey Kore ve Meksika tarafından kullanılmaktadır. Bu ülkeleri
Arjantin takip etmekte olup, Türkiye gelişmekte olan ülkeler içinde tahvil stoku
bakımından altıncı sırada yer almaktadır.
37
140,0
120,0
100,0
80,0
60,0
40,0
V e n e z ü e lla
P e ru
U ru g u a y
M e k s ik a
Ş ili
K o lo m b i y a
B ra z ily a
T ü r k iy e
A rja n t in
R usya
S lo v a k y a
P o lo n y a
R om an ya
T a y la n d
H ı rv a t is t a n
T ay v an
K u z e y K o re
M a la z y a
F ilip in le r
E ndonez y a
Ç in
H in d is ta n
T unus
B .A ra p E m ir lik le ri
K atar
G ü n e y A frik a
0,0
Đs ra il
20,0
Kaynak: BIS, Eylül 2008
Grafik-11: Gelişmekte Olan Ülkelerin Uluslararası Tahvil Stoku
Dünya ekonomisinde gerçekleştirilen uluslararası tahvil ihraçlarının
büyük
kısmı
finans
kuruluşları
tarafından
gerçekleştirilmektedir.
Bu
kuruluşların tahvil piyasasındaki payı %78 seviyesindedir. Özel şirketler ise
piyasanın %10’unu oluşturmaktadır. Şirketlerin büyük kısmı gelişmiş ülkelere
ait olup, gelişmekte olan ülkelerdeki şirketlerin payı, özel şirketlerin %18’ini
oluşturmaktadır. Devlet tahvillerinin uluslararası tahvil piyasalarındaki payı
%9, uluslararası organizasyonların ise %3’dür.33 Tahvil stokunun sektörler
açısından dağılımı Grafik-12’de yer almaktadır.
33
BIS Quarterly Review “International banking and financial market developments”, Eylül
2008, s.29.
38
Devletler
9%
Uluslararası
Organizasyr
3%
Şirketler
10%
Finans
Kuruluşları
78%
Kaynak:BIS, Eylül 2008
Grafik-12: Uluslararası Tahvillerin Sektörler Açısından Dağılımı
Uluslararası tahvil piyasalarında, Đhraç edilen tahvillerin yarıya yakını
euro cinsinden gerçekleştirilmektedir. Son yıllarda ABD Doları’nın Euro’ya
karşı değer kaybetmesi, değeri düşen para birimi cinsinden tahvil ihracını
azaltmış, değeri yükselen para birimlerini artırmıştır.34 2007 yılında 10.535,8
milyar dolarken, 2008 yılında 11.429,2 milyar dolara ulaşan euro para birimli
tahviller piyasanın %49’unu oluşturmaktadır. Çeşitli para birimleri ile
gerçekleştirilen tahvil ihraç tutarları Tablo-3’de görülmektedir.
34
Yalçıner, a.g.e., s.383.
39
Tablo-3: Para Birimi Açısından Uluslararası Tahvil Đhraç Tutarları
(Milyar Dolar)
Para Birimi Dağılımı
Arjantin Peso
Avustralya Doları
Baht
Kanada Doları
Çek Koruna
Danimarka Kronu
Euro
Hong Kong Doları
Tayvan Doları
Yeni Zelanda Doları
Norveç Kronu
Pound
Rand
Rus Rublesi
Singapur Doları
Đsveç Kronu
Đsviçre Frangı
US Doları
Yen
Zloty
2006
0,8
190,9
2,5
177,9
12,5
7,5
8.301,7
61,5
1,9
42,1
24,5
1.449,1
23,4
3,5
19,3
34,3
253,7
6.399,4
456,9
5,8
2007
1,0
236,7
2,8
266,2
20,6
8,0
10.535,8
66,7
2,1
51,5
28,8
1.706,5
32,1
9,7
25,2
46,7
301,7
7.553,3
577,7
12,4
2008*
1,0
252,1
3,0
265,0
24,1
8,8
11.429,2
63,3
1,8
55,5
31,5
1.723,4
29,2
10,8
27,4
50,8
343,3
7.733,6
668,5
17,3
Kaynak: BIS, Eylül 2008
ABD doları ile gerçekleştirilen tahvil ihraçları ise 2007 yılında 7.553,3
milyar dolarken, 2008 yılında azalma göstererek 7.733,6 milyar dolar
tutarında gerçekleşmiştir. Dolar cinsinden ihraç edilen tahviller piyasanın
%34 ‘ünü oluşturmaktadır.
Euro ve dolar cinsinden ihraç edilen tahvilleri piyasada, %8 ile pound ve
%3 ile yen takip etmektedir. Diğer para birimli tahviller ise piyasanın %6’sını
oluşturmaktadır. Uluslararası tahvillerin para birimleri bazında dağılımı
Grafik-13‘de yer almaktadır.
40
DAĞILIMI
Yen
3%
Pound
8%
Diğer
6%
Dolar
34%
Euro
49%
Kaynak: BIS, Eylül 2008
Grafik-13: Tahvil Stokunun Para Birimine Göre Dağılımı
Uluslararası tahvil piyasalarının gelişimiyle birlikte, Kredi Temerrüt
Swapı (Credit Default Swap-CDS) yoluyla ödenmeme riskinin devrini
sağlayan tahvil sigorta şirketleri de gündemdeki ana konulardan biri haline
gelmiştir. Bu nedenle tahvil sigorta şirketlerini yaptıkları işlemler, işlemlerinin
ulaştığı boyutlar ve derecelendirme kuruluşlarıyla olan ilişkileri bakımından
daha yakından tanımak gereği doğmaktadır.
Tahvil sigorta şirketleri, müşterilerinin bekledikleri getiriyi elde etmeleri
için güvence verme yoluyla sermaye piyasalarına hizmet veren ve
sağladıkları bu güvence ile piyasalarda akışkanlığın artmasına önemli
katkıda
bulunan
şirketlerdir.35
Tahvillerin
piyasada
güven
artışı
sağlamalarının temel yararları aşağıdaki gibi sıralanabilir.
• Sigorta altına alınan finansal varlıklardan doğan ödemelerin tümünün
en kötü senaryo altında bile ödeneceği güvencesini vermek.
• Bir varlığın durumunun kötüye gitmesini veya verilen bir güvenin
35
Nurgül Chambers, “Monoline Tahvil Sigorta Şirketleri”, Ekonomi ve Borsa, Mart 2008, s.23.
41
zedelenmesini engellemek için gerekli önlemleri almak amacıyla gözlem ve
incelemeler yapmak.
•Sigortalama işlemi için kredi analizi yapmak ve işlemleri sigortalamak
için gerekli kriterleri en ince ayrıntısına kadar incelemek.
•Analiz
ve
dikkatli
gözlemlerle
işlemlerin
yatırım
derecesinin
güvenilirliğinin artmasını sağlamak.
Bir şirkete kredi verenler ya da tahvilini alanlar CDS satın alarak bu
yatırımlarını sigortalayabilmektedir. Eğer gerçekten de o vade içinde şirket
tahvilini (ya da kredisini) ödeyemeyecek hale gelirse CDS satan, tahvillerin
nominal değeri ile batık değeri arasındaki farkı CDS alana öder. Eğer şirket o
vadede tahvil faizlerini ödemekte gecikmez ise aldığı prim CDS satanın
kazancı olmaktadır. CDS'lerin organize bir piyasası yoktur. Tezgahüstü
şekilde, yani alıcıların ve satıcıların birbirlerini bulup aralarında yaptıkları
anlaşmalarla alınıp satılırlar.
Tahvil sigorta şirketlerinin sermaye piyasalarına verdikleri hizmetin çıkış
noktası geleneksel sigorta şirketlerinden farklıdır. Bu şirketler müşterilerinin
ihtiyaç duyduğu finansal garantiyi sağlar. Aracılık yükleniminden talebe kadar
her konuda yatırımcıların ve finansal varlık ihraç edenlerin ihtiyaç ve
beklentilerini karşılamayı amaçlar. Tahvil sigorta şirketlerini geleneksel
sigorta şirketlerinden ayıran önemli özellikler vardır36:
• Zamana bağlı olmayan ödeme : Finansal varlık ihraç eden bir şirket
ne zaman bir ödeme güçlüğü içine düşse, bu şirket adına sigorta şirketi
gerekli borç ödemelerini hemen yerine getirmektedir.
• Sürekli gözetim : Tahvil garantisi kapsamında bulunan finansal
36
Chambers, a.g.m., s.24.
42
varlıklar sürekli izlenir. Böylece bir problem ortaya çıkmadan önce farkedilir
ve gerekli önlemler alınır.
• Reasürans şirketleriyle kalıcı ilişki : Reasürans sistemi sigorta
şirketlerinde ortaya çıkan riskin sigortalanması olanağını sağlamaktadır.
Tahvil sigorta şirketleri riski yaymak ve yeni politikalar üretmek amacıyla
reasürans şirketleriyle sıkı bir ilişki içindedir. Geleneksel sigorta şirketleri ise
reasürans şirketleriyle devamlı bir ilişki içinde olmayabilirler.
Finansal Garanti Veren Sigorta Şirketleri Birliği (Association of Financial
Guaranty Insurers, AFGI), belediye tahvilleri ve varlığa dayalı finansal
varlıkları sigortalayan sigorta şirketlerinin oluşturduğu bir birliktir. AFGI üyesi
bir şirket tarafından sigortalanan bir tahvil veya başka bir finansal varlık
koşulsuz ve geri dönülemez bir garantiye sahiptir. Bu garanti, bir ödeme
güçlüğünün sözkonusu olması durumunda, varlıkla ilgili faiz ve anapara
ödemelerinin zamanında ve tümüyle yapılmasını kapsar.
Tahvil sigorta şirketlerinin finansal garanti verdikleri ürünler şunlardır:
• Belediyelerin çıkardığı tahviller
• Varlığa dayalı finansal varlıklar
• Uluslararası finansal varlıklar
Tahvil ihraç edenler borçlanma maliyetlerini düşürmek için genellikle
tahvillerini sigortalı olarak ihraç etmeyi tercih etmektedir. Çünkü sigortalanan
tahvilin anapara ve faizinin ödeneceği, sigorta şirketi tarafından güvence
altına alındığından tahvilin riski düşük olacaktır. Tahvilin ödenmeme riski
düşük olduğunda faiz oranı da düşük olacaktır. Böylece tahvil ihraç edenler
sigorta
işlemi
sayesinde
düşük
faizle
tahvil
ihraç
etme
olanağı
bulabilmektedir. Diğer taraftan, tahvili ihraç edenin sigortalama işlemini
43
yaptırmasaydı tahvile ödeyeceği faiz oranı, sigorta şirketine ödeyeceği
primden çok daha fazla olacaktır.37
Günümüzde tahvil sigorta şirketleri, uluslararası finansal arenada geniş
bir alana yayılarak yeni ihraçları ve ikincil piyasa işlemlerini sigortalamaktadır.
Bunlar arasında altyapı ve proje finansmanı, yerel yönetim ihraçları, varlık
menkul kıymetleştirme gibi işlemler yer almaktadır.
Đlk sigorta edilen Avrupa tahvili 1986’da Đngiltere’de çıkarılan mortgage
bazlı bir tahvildir. Bu tarihten itibaren tahvil sigorta şirketleri, uluslararası
finansal varlıkları dünya genelinde sigorta etmektedir.
Finansal garanti veren sigorta şirketlerinin, global sermaye piyasası
katılımcılarına sağladığı yararlar şunlardır:38
• Borçlanma maliyetini azaltmak,
• Daha geniş yatırımcı katılımını sağlamak,
• Yatırımcıların sınır ötesine açılmalarını sağlamak,
• Fonların maliyetindeki değişkenliği azaltmak.
Moody's, Standard & Poor's (S&P) ve Fitch gibi derecelendirme
kuruluşları da tahvil sigorta sektöründe oldukça önemli bir rol oynamaktadır.
37
Chambers, a.g.m., s.24.
38
Chambers, a.g.m., s.25.
44
Derecelendirme kuruluşlarının tahvil sigorta şirketleri ile ilgili önde gelen
rolleri şunlardır:39
- Tahvil Sigorta Şirketlerini Değerlendirmek: Derecelendirme kuruluşları sigort
şirketlerini hem nitelik hem de nicelik açısından inceleyerek, derecesini
belirler.
- Sigortalanan Varlığın Derecesini Teyit Etmek: Finansal güvence veren
sigorta şirketleri, yaptıkları işin her aşamasından doğan sigorta ihtiyacını
karşılamak durumundadırlar. Bir ya da daha fazla derecelendirme kuruluşu
her sigorta edilen işlemi inceler ve ilgili tahvilin gücünü değerlendirir. Bu
inceleme ve değerlendirmeler yatırımcıya güven sağlamaktadır. Bu güvenin
arkasında, sigortalanan bir finansal varlığın hem derecelendirme kuruluşu
hem de sigorta şirketi tarafından sıkı kriterlerden geçmesi yatmaktadır.
Dünyada önde gelen sigorta şirketleri AFGI’ye üyedir. Bunların çoğu
derecelendirme kuruluşları tarafından yüksek notlarla derecelendirilmiştir. Bu
birliğe üye olan 11 sigorta şirketinin sekizi AAA, ikisi AA ve biri de A ile
derecelendirilmiştir.40
Tahvil sigorta şirketleri bu imkanları ve avantajları sayesinde finansal ve
reel yatırımları kolaylaştırarak son 56 yılda global finansal piyasaların
yükselişini destekleyen önemli bir faktör olmuştur. 2001 yılında sadece 631
milyar dolar olan CDS piyasalrının büyüklüğü 2007 yılı ortasına gelindiğinde
45 trilyon doları geçmiştir.41
Tablo-4, AFGI’ye üye olan 11 tahvil sigorta şirketinin sigortaladıkları
ürünleri ve yıllara göre sigorta hacimlerini göstermektedir.
39
Chambers, a.g.m., s.25.
40
Chambers, a.g.m., s.26.
41
Saruhan Özel, “Piyasaları Bekleyen Yeni Tehlike”, Ekoayrıntı, 2008, s.5.
45
Tablo-4: Tahvil Sigorta Şirketlerinin Yıllık Sigorta Hacimleri
(Milyon Dolar)
Sigortalanan Finansal
Varlıklar
U.S. Belediye
Tahviller
U.S. Varlığa Dayalı
Finansal Varlıklar
Uluslararası Kamu
Sektörü Finansal
Varlıklar
Uluslararası
Varlığa Dayalı
Finansal Varlıklar
Sigortalanan
Toplam Tutar
2006
2005
2004
2003
2002
199,43
247,98
208,08
212,24
194,41
262,25
216,33
199,96
120,39
165,46
33,223
14,916
11,709
13,893
8,09
79,206
61,472
46,802
45,023
63,222
574,12
540,69
466,55
391,55
431,18
Kaynak: http://www.afgi.org/fin-annualrept06.html, Aralık 2006
Sigorta şirketleri 2006 yılında 574 milyar $ değerinde kamu sektörü
tahvili ve varlığa dayalı finansal varlık sigortalamıştır. Bu tutar 2005 yılına
göre %6 oranında bir artışı ifade etmektedir. Kamu sektörü tahvilleri hem
Amerikan tahvilleri hem de uluslararası tahvilleri içermektedir.
Tablo-4’de yer alan sigortalı ürünlerden yalnızca Amerika’da ihraç
edilen belediye tahvillerinde bir düşüş, diğerlerinde artış gözlenmektedir.
Amerika belediye tahvillerinin sigorta hacmindeki düşüş 2005’e göre yaklaşık
%25 oranındadır. Halbuki 2005 yılında 2004’e göre %19 oranında artış
gerçekleşmiştir. Sözkonusu tahvillerin sigorta hacmindeki düşüşün nedeni,
belediye tahvili ihraçlarındaki azalışla açıklanabilir.
Yatırımcıların riskini azaltması ve güven sağlaması açısından sermaye
piyasalarına önemli katkıları olan tahvil sigorta şirketleri de hızlı gelişiminin
ardından, kaçınılmaz olarak yaşanan ekonomik krizden etkilenmiştir. Krizin
neticesi olarak birçok şirketin tahvilleri için ödenen prim yükselmiştir. Örneğin,
General Motors şirketinin tahvilleri için 5 yıllık sigorta primi %38’e ulaşmıştır.
Bunun anlamı, GM’in $10 milyonluk tahvilini sigorta ettirmek için 5 sene
süresince senede $3.8 milyon dolar ödenmesi gerektiğidir. Aynı şekilde
46
Morgan Stanley’nin tahvil sigortasının senelik maliyeti $1.8 milyon dolar,
General Electric’in ise $800 bin dolara ulaşmıştır.42 Bu durum tahvilin
sigortalanmasını yatırımcı açısından maliyetli hale getirmiş olsa da, bu
şirketlerin finansal piyasalardaki önemi gün geçtikçe artmaktadır.
1.6. ULUSLARARASI TAHVĐLLERĐN NĐTELĐKLERĐ
1.6.1. Đhraç Edenin Niteliği
Tahvilin niteliğini belirleyen en önemli unsurlardan biri o tahvilin
ihraçcısıdır. Tahvil ihraçcısı; hükümetler, yerel yönetimler, şirketler ve farklı
kurumlar olabilmektedir.
Bir tahvilin ihraçcısının kimliği, tahvilin borçlanma maliyetinin ve tahvile
olan talebin belirlenmesi açısından önemli bir faktördür. Örneğin, Amerikan
hükümetinin çıkarttığı tahvillerin borçlanma maliyeti her zaman düşüktür ve
talebi çok fazladır.
Gelişmiş ülkelerde tahvil ihracı genellikle yerel yönetimler ve şirketler
tarafından gerçekleştirilmektedir. ABD’de eyaletler, kentler, kasabalar ve
küçük yerleşim birimleri tarafından ihraç edilen yerel tahviller ABD’nin tarihi
kadar eskidir.
Gelişmekte olan ülkelerde ise gelişmiş ülkelerin aksine temel ihraçcı
hükümetlerdir. Đhraç hacminin büyük kısmı hükümet tahvillerine aittir. Benzer
yapı Türkiye’de de mevcuttur.
42
Özel, a.g.m., s.6.
47
Tahvili ihraç edenin niteliği; tahvilin getirisi, vadesi, teminatı ve vergisi
konusunda yatırımcıya fikir vermektedir.
1.6.2. Vade
Vade, anaparanın tam olarak geri ödeneceği tarihi belirler. Borçlu
tarafından geri ödeme taahhüdünün yerine getirildiği ve borcun sona erdiği
gündür. Bir tahvil tanımlanırken vadesi kullanılmaktadır ve örneğin 2008
yılında vadesi dolacak olan %5 getirili bir tahvil “ %5;08 ” şekilinde gösterilir.
Yatırımcılar için tahvilin vadesi çeşitli açılardan önemlidir. Öncelikle
vade anaparanın ve beklenen gelirin ne zaman ödeneceğini ifade etmektedir.
Vade tahvilin değişen piyasa faizleri karşısındaki fiyat dalgalanmalarını da
belirlemektedir. Uzun vadeli tahviller faiz oranlarındaki değişimden daha çok
etkilenmektedir. Dolayısıyla uzun vadeli tahvillerin riski de vade uzadıkça
artmaktadır. Vade-risk-getiri üçgeni sonucunda tahvilin getirisi ile vadesi
arasında var olan yakın ilişki ortaya çıkmaktadır.
Yatırımcının güvenindeki enflasyon, krizler vs. nedeniyle ortaya çıkan
azalmalar sonucu, vadeler kısalarak 20 yıldan 5-7 yıla inmiştir. Ancak 20-30
yıl vadeli ihraçlar da yapılmaktadır.
Avrupa ve ABD pazarının entegrasyonu uzun vadeli ihraçlara olanak
vermiş olmasına rağmen, bu yönde bir gelişme istatistiklere yansımamıştır.
Bunu kısmen Avrupa’da kısa-orta vadeli tahvillere olan sıcak taleple
açıklamak mümkündür.43
43
Ali Alp, “Uluslararası Mali Piyasalardaki Gelişmeler ve Türkiye”, ĐMKB Yayını, Ankara,
2002,s.18.
48
Eurotahvil piyasası hala 5-7 yıl gibi kısa-orta vadeli finansmana çok
eğilimlidir.
1.6.3. Getiri
Tahvilin getirisi, alış sırasında tahvil için ödenen tutarda, vade sonunda
meydana gelen kazanç kadardır. Tahvillerin getirilerinin de tanımlanmış
olması gerekmektedir.
Bir tahvilin getirisi cari getiri ve vadede getiri olamak üzere iki şekilde
hesaplanabilir. Dünyadaki birçok finansal kurum her tahvilin özelliklerine göre
vade getirisini hesaplar ve yayımlar. Hesaplamalarda kullanılan yöntemler
ülkelere göre farklılık göstermekte olup ileriki bölümlerde incelenecektir.
Vadeleri, ihraçcıları ve sözleşmeden doğan şartları aynı olan bütün
tahviller aynı getiriye sahip olmalıdırlar. Aksi halde kolayca arbitraj yapılabilir.
1.6.4. Faiz ve Anapara
Tahvilin faizi, vadesi sonuna kadar periodik dönemler şeklinde
yatırımcıya ödenen gelirdir. Kupon olarak da nitelenen tahvil faizi için
ödemeler genellikle altı aylık ya da yıllık olmaktadır. 3 aylık kupon ödemesi
olan tahvillerde mevcuttur. Tahvil tanımlanırken tıpkı vade gibi faizi de
belirtilir. “ Republic of Turkey, %5, 08 “ gibi.
Tahvilin faizi fiyatını da belirlemektedir. Faiz ne kadar büyük olursa
tahvil fiyatının faiz oranındaki değişmelere duyarlılığı da o kadar büyük
olmaktadır.
49
1.6.5. Fiyat Kotasyonları
Tahviller genellikle fiyat artı nominal değerin yüzdesine dayanılarak
tahakkuk eden faiz üzerinden kota edilmektedir. Bu, fiyatın son kupon
gününden satış gününe kadar tahakkuk eden faiz oranından ayrı kote edildiği
anlamına gelmektedir (tahvilin itibari değerinin yüzdelik kısmı gibi). Tahakkuk
eden faiz, son kupon ödemesine kadar geçen sürenin faiz oranıyla
çarpımının kupon periyodundaki gün sayısına bölünmesiyle hesaplanır. Bu
değer nominal değeri de içermektedir. Alıcılar tahvilin hem kota edilen fiyatını
hem de tahakkuk eden faizi öderler. Kota edilen fiyat faizin etkisinden
temizlenmiştir
ve
çeşitli
tahviller
arasında
anlamlı
karşılaştırmaların
yapılmasına izin vermektedir.44 Kota edilen bu fiyat “ temiz fiyat “ olarak
adlandırılır. Bundan dolayı kotasyonun toplamına eşit olan toplam fiyat, temiz
fiyat ile tahakkuk eden faizin toplamına eşittir.
Tahvil fiyatları Reuters ve Bloomberg gibi sistemeler aracılığıyla
yayınlanmakta, bütün piyasalar tarafından buradan takip edilebilmektedir.
Şekil-2‘de çeşitli ülkelerce ihraç edilen Eurotahvil fiyat kotasyonlarının
takip edilebileceği örnek bir piyasa ekranı yer almaktadır.
44
M. Rita Rodriguez, E. Eugene Carter; International Financial Management, New Jersey,
Prentice- Hall, III. Baskı, 1984, s.143.
50
Kaynak: Reuters
Şekil-2: Piyasa Ekranı
51
1.7.TAHVĐLLERDE
GETĐRĐ
KAVRAMI,
HESAPLANMASI
VE
FĐYATLANDIRMA
Tahvilin değeri, yatırımcının gelecekte elde edeceği nakit akımlarının
bugünkü
değerine
eşittir.
Tahviller
için
değişik
getiri
kavramları
kullanılmaktayken, genel anlamda tahvilin getirisi faiz ve tahvilin fiyatından
kaynaklanan değer azalışı ya da artışından oluşmaktadır.
1.7.1. Nominal Getiri
Tahvilin nominal değeri üzerinden yüzdelik olarak elde edilen kupon
getirisidir. Bu getiriye ulaşabilmek için tahvilin nominal değerinden alınıp
satılması,
vade
sonuna
kadar
fiyatının
değişmeden
beklenilmesi
gerekmektedir.
Tahvilin değeri aşağıdaki formülden de anlaşılacağı üzere; vade
boyunca sağlanacak olan faiz gelirleri ile vade sonunda yapılacak ana para
ödemesinin belli bir iskonto oranıyla bugüne indirgenmiş değerlerinin
toplamından oluşmaktadır.
P=
C1 + _C2 _ + ……… + _ Cn_
(1+r1 ) (1+r2 )2
(1+rn )n
Simgeler şunları ifade etmektedir:
P: Tahvilin Değeri
C: Yıllık Faiz Ödemeleri
r : Đskonto veya Piyasa Faiz Oranı (tahvil ile sağlanan fonların maliyeti)
n : Tahvilin yıl olarak vadesi
52
Bu şekilde, iskonto oranının nominal faiz oranına eşit olduğu
durumlarda tahvilin nominal değeri piyasa değerine eşit olacaktır.
Tahvil fiyatları nominal değerin yüzdesi olarak ifade edilmektedir.
Örneğin nominal değeri 1.000 TL olan bir tahvilin fiyatı %110 ise tahvil
1.100 TL’ dir.
1.7.2. Cari Getiri
Tahvil yatırımcısı satın aldığı tahvili vade sonuna kadar elinde
tutmayabilir. Cari getiri ise yalnızca yatırımcının tahvili elinde tuttuğu süre için
geçerlidir. Bu nedenle vade sonundaki tahvillerin geri ödenmesi sırasındaki
sermaye kaybını dikkate almaz.45 Dolayısıyla basit bir getiri hesabıdır.
Cari getirinin hesaplanmasında aşağıdaki formül kullanılmaktadır.
Cari Getiri= Kupon Faizi/ Tahvilin Cari Fiyatı
Yukarıdaki örnekte, nominal değeri 1.000 TL ve fiyatı %110 olan bir
tahvilin cari fiyatını 1.100 TL olarak bulmuştuk. Bu tahvilin yıllık kupon faizi
%10 ise, yıllık cari getirisi de şu şekilde hesaplanır:
%10 / % 110 = %9,09
45
J.Frank Fabozzı, Bond Markets: Analysis And Strategies, Printice-Hall Đnternational Inc., 1993,
s.62.
53
1.7.3. Vade Getirisi
Vade getirisi, cari getiriden farklı olarak hem kupon faizini hem de
sermaye kaybı ve kazancını dikkate alır.46 Bir tahvil vade sonuna kadar
tutulursa elde edilecek getiri, vade getirisidir.
Vade getirisi teorik olarak tahvillerin piyasa fiyatı ve taahhüt edilen
ödemeler temel alınarak hesaplanır.
Tahvilin nominal değerinin altında veya üstünde çıkartılması, faiz
ödemelerinin yılda bir kez ve ana paranın vade sonunda ödenmesi
durumunda, tahvilin değeri şu şekilde bulunmaktadır:
P=
C1 +
(1+r1 )1
_ C2 _ + ……… + _ Cn_ + M__
(1+r2 )2
(1+rn )n (1+rn )n
Burada simgeler şunları gösterir:
C = Yıllık faiz ödemeleri
M = Tahvilin nominal değeri
r = Piyasa faiz oranı
n = Tahvilin yıl olarak vadesi
Bu durumda bir tahvilin ‘vade getirisinin’ vade boyunca sağlanacak olan
faiz gelirleri ile vade sonunda taahhüt edilen ana para ödemesinin belli bir
iskonto oranıyla bugüne indirgenerek bulunan toplamından oluştuğu
söylenebilir.
Vade getirisini belirleyen asıl faktörün iskonto oranı olduğu açıktır. Yıllık
faiz ödemeleri, anapara tutarı ve vade belliyken, tahvilin değeri iskonto
46
Fisher, a.g.e., s.39.
54
oranının br fonksiyonudur. Đskonto oranı yatırımcının değerlendirmelerine
bağlı subjektif bir kavramdır. Yatırımcıların piyasa koşullarını değerlendirmesi
ve tahvile yüklediği risk farklılaştıkça iskonto oranı yani tahvil ile sağlanan
fonların maliyeti de farklılaşmaktadır.
Yatırımcı, değerlendirmelerine bağlı olarak bir risk primi belirlemektedir.
Buna bağlı olarak iskonto oranı, risksiz faiz oranı ile risk priminin toplamından
oluşmaktadır.
Uygulamada kuponlar 6 aylık ya da 3 aylık şekilde ödenebilmekte ve
değer, faiz periodu boyunca herhangi bir zamanda oluşabilmektedir. Bu
durumda tahvilin vade getirisini belirlemek için aşağıdaki genel formül
kullanılmaktadır:
P=
C1 +
(1+r1 )t1
_ C2 _ + ……… + _ Cn_
(1+r2 )t2
(1+rn )tn
Burada r yıllık esasa dayanan vade getirisi ve t1,t2... ..tn cari günden
sonraki nakit akımlarının kesin tarihlerini ifade etmektedir. Bu tarihler kesirle
ifade edilir.
Tahvillerin ana para ödemelerinin farklı zamanlarda yapılabilecek
olması vade getirisinin hesaplanmasında farklı yöntemlerin ortaya çıkmasına
neden olmuştur. Ana para vade sonunda tamamen ödenebileceği gibi vadesi
boyunca taksitler halinde de ödenebilir. Kura çekilişi ile kısım kısım ya da
borçlunun istediği zamanlarda geri ödemesi yapılabilen tahviller de
bulunmaktadır. Bu durumda tahvilin satıcısı, tahvili yılın ne oranında elinde
tutmuşsa yıllık faiz ödemesinin o oranda bir payına hak kazanmış olur.
Bu miktar da dikkate alındığında satıcının eline geçecek ödeme miktarı,
t
t satıcının tahvili elinde tutma dönemi olmak üzere; P+C kadar olacaktır.
55
Ülkeler arasında elde tutulma oranı hesaplanırken birtakım farklılıklar
bulunmaktadır. Amerika’da düz tahvillerin vade getirisi genellikle tahvilin yıllık
faizinin yarısına eşit olarak 6 ayda bir ödendiğinden, 6 aylık olarak
hesaplanır. Yıl 360 gün olarak kabul edilir ve 30 günlük aylardan oluştuğu
varsayılır. Başka bir değişle, süre ölçüsünün temel birimi aydır. Bir ayın
gerçekte 28 gün ya da 31 gün olması hesaplamalarda dikkate alınmaz.
Tahvili bir ay tutan yatırımcı, bir ayı 30/360 ya da yıllık faizin 12’de biri ya da
altı aylık faizin 6’da 1’i olarak kabul etmektedir. Bu ödeme günü kuralı 30/360
olarak ifade edilmektedir. Almanya, Đskandinavya, Đsviçre ve Hollanda’da da
30/360 ödeme kuralı uygulanmaktadır.47
Amerika Devlet Hazinesi tahvilleri için ise ödeme günü hesaplamasında
yılın 365 ya da 366 gün oluşuna göre gerçek gün sayısı esas alınır. Bu
ödeme günü kuralı ise fiili/fiili olarak adlandırılmaktadır.48
Buna karşın, Kanada ve Japonya’da bir yıldaki gün sayısı 366 olsa bile
365 olarak kabul edilir. Japonlar vade getirisini hesaplamak için, bileşik
hesaplama yönteminden çok daha kolay olan basit faiz hesaplama yöntemini
kullanmaktadırlar. Yine farklı olarak vade getirisi ABD’de yarı yıllık
hesaplanırken, Avrupa piyasasında yıllık olarak hesaplanmaktadır. Belli başlı
tahvil piyasalarının kupon özellikleri Tablo-5’de özetlenmiştir.
47
Brian Coyle; Corporate Bonds and Commercial Paper, United Kingdom, Financial World
Publishing, 2002,s. 362.
48
Coyle, a.g.e., s.363.
56
Tablo-5: Başlıca Tahvil Piyasalarının Kupon Özellikleri
PĐYASA
KUPON SIKLIĞI
GÜN HESABI
ABD
6 AYLIK
30/360
KANADA
6 AYLIK
FĐĐLĐ/365
AVUSTRALYA
6 AYLIK
FĐĐLĐ/FĐĐLĐ
ĐNGĐLTERE
6 AYLIK
FĐĐLĐ/FĐĐLĐ
ĐSVĐÇRE
YILLIK
30/360
ALMANYA
YILLIK
30/360
HOLLANDA
YILLIK
30/360
FRANSA
YILLIK
FĐĐLĐ/FĐĐLĐ
JAPONYA
6 AYLIK
FĐĐLĐ/365
EUROTAHVIL
YILLIK
30/360
FRN
3 YADA 6 AYLIK
FĐĐLĐ/360
Kaynak: Coyle, a.g.e.,s.367.
Yukarıdaki yıllık vade getirisi formülü 6 aylık vade getirisine şu şekilde
çevrilmektedir:
P=
C1 +
(1+r’/2 )2t1
_ C2 _ + ……… +
Cn______
’
2t2
(1+ r /2)
(1+ r’/2)2tn
Burada zaman ölçü birimi olarak 6 ay kullanılmıştır. 2t1,2t,2.........2tn
simgeleri değerleme tarihinden itibaren 6 aylık periodların ifadesidir.
Bu iki yöntemden yola çıkarak r ve r’ arasında kurulan ilişki şu şekilde
ifade edilmektedir:
(1+r) = (1+r’/2)²
57
Örneğin, %3 oranlı 6 aylık bir tahvil için ABD methoduna göre
r’: 3*2=%6 olurken, Avrupa methoduna göre getiri (1,03)*(1,03)-1 = %6,09
olarak belirlenmektedir.
Đki yöntem karşılaştırıldığında r’ ve r arasındaki fark (örnekteki %0,09)
taksitle ödeme ve 6 aylık getirinin yıllık hale getirilmesi arasındaki farktan
kaynaklanmaktadır.
1.7.4. Süre
Bir
tahvilin
süresi,
nakit
akımlarının
ne
kadar
bir
zamanda
gerçekleşeceğini göstermektedir. Bu sürenin hesaplanarak öngörülebilmesi
nakit
yönetimi
açısından
önemlidir.
Tahvilin
süresi
şu
şekilde
hesaplanmaktadır:
N
D = __
∑ tCt (1+r)-t
t=1______________
P
Burada;
D= Tahvilin Süresi
Ct = t dönemindeki nakit akımı
n = Ödeme dönemi sayısı
P = Tahvilin Fiyatı
r = Tahville Borçlanmanın Maliyeti (Đskonto Oranı)’ dir.
Süre kavramı aynı zamanda ‘tahvilin faiz oranına duyarlılığı’ şeklinde de
ifade edilmektedir.
58
Duyarlılık, genel faiz oranındaki %’lik bir değişme için faiz oranı
hareketlerine olan tahvil fiyatı tepkilerinin bir tahminidir.49 Faiz oranı ile tahvil
fiyatı arasındaki bu ilişki ters yönlüdür. Tahvilin nakit akışlarının düzenli
olduğu varsayıldığında, fiyat temelde piyasa fiyatının bir fonksiyonu
olmaktadır. Faiz oranı duyarlılığı, piyasa getirisindeki %1’ lik değişimin tahvil
fiyatında yaratacağı %’ lik değişimi ölçer ve matematiksel olarak şu şekilde
tanımlanır:
∆P/P = - D * ∆r
Formülde;
P = Tahvilin Fiyatı
r = Faiz Oranı
D = Faiz Oranı Duyarlılığını göstermektedir.
Burada ∆P/P getirideki ∆r’ lik bir değişmeden kaynaklanan %’ lik fiyat
değişimidir. Bu ifadedeki (-) işaret ters yönlü ilişkiden kaynaklanmaktadır.
Faiz oranı yükseldiğinde tahvilin fiyatı düşer, faiz oranı düştüğünde de
tahvilin fiyatı yükselir.
Faiz oranı duyarlılığı aynı zamanda yatırımcı için tahvilin riskini de ifade
etmektedir. Bir portföyün riski ise herbir tahvilin ortalama faiz oranı duyarlılığı,
portföydeki %’ lik paylarıyla ağırlıklandırılarak hesaplanır.50 Tahvilin vadesi
uzadıkça faiz oranı duyarlılığı yani riski de artar. Uzun vadeli bir tahvilin faiz
oranına duyarlılığı kısa vadeli bir tahvilden daha büyüktür.
49
Julian Walmsley; Global Investing: Eurobonds and Alternatives, Hong Kong, Macmillan Pres
LTD., I. Baskı, 1991, s.127.
50
Walmsley, a.g.e., s.129.
59
1.7.5. Getiri Eğrileri ve Getiri Farkı
Uluslararası alanda yapılan bir çok çalışmada faiz oranı gibi birçok
finansal gösterge kullanılarak gelecekteki ekonomik gelişmelerin tahmin
edilebileceği sonucuna varılmıştır.
Ekonomik aktivite ile ilişkisi bakımından tahvillerle ilgili olarak bilinmesi
gereken iki kavram bulunmaktadır: getiri farkı ve getiri eğrisi.
Getiri farkı, farklı vade yapısındaki iki finansal araç arasındaki getiri
farkıdır. Vergi gibi yükümlülüklerden kaynaklanan farklar giderildikten sonra
iki aracın getirileri arasındaki farktır. Dolayısıyla aslında getiri farkı net getiri
farkını ifade etmektedir.
Getiri eğrisi ise farklı vade yapısı olan tahvillerin getirilerinin geometrik
yeri olarak tanımlanmaktadır.51
Vade ile getiri arasındaki ilişkiyi gösteren
dikey eksende getirinin, yatay eksende vadenin gösterildiği grafiklerdir.
Getiri eğrilerinin çiziminde birbirleriyle karşılaştırılabilecek farklı vade
yapısında olan belli sayıda tahvil kullanılır. Bunların getirileri diagram
üzerinde nokta şeklinde belirlenir. Bu noktaları en fazla kesen doğru getiri
eğrisini ortaya çıkarır. Getiri eğrileri, tahvillerin vadesinin fonksiyonu olarak
hesaplanan vade getirisini gösterir. Bu eğri faiz oranlarının cari dönemdeki
yapısını gösterir ve yatırımcıların gelecekteki faizleri nasıl tahmin ettikleri
hakkında fikir verir.52
51
Aaron Schiff, “Why Does the Yield Curve Predict Economic Activity”, 1999, s.13.
(Erişim) http://www.crnec.auckland.ac.nz/crnec/aaron/yc.pdf
52
Kayhan Akyıldız, “Getiri Farkı Ekonomik Aktivitenin Tahmininde Öncü Gösterge Đşlevi Görebilir
mi? Türkiye Örneği”, Hazine Dergisi, Sayı:16, 2003, s. 5.
60
Bu iki kavram arasındaki ilişki açısından getiri eğrisinin şeklini getiri
farkının belirlediği söylenebilir. Getiri farkı arttıkça getiri eğrisinin eğimi de
artmaktadır. Diğer bir ifade ile getiri farkı arttıkça getiri eğrisi dikleşmektedir.
Bu ilişki bir örnekle somutlaştırılabilir. 3 aylık bir hazine bonosu ve 10
yıllık bir Devlet tahvilinin getirileri sırasıyla %5 ve %20 olsun. Bu iki kağıdın
getiri farkı %15’ dir. Eğer 10 yıllık Devlet tahvilinin getirisi %10’ a düşerse iki
aracın getiri farkı %5’ e düşecektir.
I.durumdaki getiri eğrisi Grafik-14’de kalın çizgi ile gösterilmiştir. II.
durumdaki getiri eğrisi ise kesikli çizgi ile gösterilmektedir.
Kaynak: Akyıldız, a.g.m., s.3.
Grafik-14: Getiri Eğrisi
61
Üç temel getiri eğrisi modeli mevcuttur:53
-
Yatay Getiri Eğrisi: Uzun dönem ve kısa dönem getirilerinin
aynı olduğu getiri grafiğidir. Faiz oranı beklentileri cari faiz ile aynıdır.
Kaynak: Fisher, a.g.e., s.48.
Grafik-15: Yatay Getiri Eğrisi
- Pozitif Eğimli Getiri Eğrisi: Uzun vadeli finansal araçların getirisinin
kısa dönemli araçlarınkine kıyasla fazla olduğu getiri eğrisidir. Burada temel
mantık, uzun dönemli kağıtların kısa dönemli kağıtlara göre daha yüksek risk
primi içermesidir.
Faizlerin yükseleceği beklentisi içinde olan yatırımcılar uzun vadeli
tahvilleri elden çıkarır, fiyatlar düşer, getiriler artar. Elde edilen gelirleri, kısa
53
Fisher, a.g.e., s.60.
62
vadeli yatırımlar için kullanırlar ve kısa vadeli faizler düşer. Bu durum, kısa ve
uzun vadeli faizlerdeki fark yeterli düzeye gelinceye dek devam eder.54
Kaynak: Fisher, a.g.e., s.56.
Grafik-16: Pozitif Eğimli Getiri Eğrisi
- Negatif Eğimli Getiri Eğrisi: Vade arttıkça getirinin azaldığı getiri
eğrileridir. Yatırımcıların kısa dönem faizlerinin düşmesini bekledikleri
dönemlerde gerçekleşmektedir. Hükümetlerin enflasyonu düşürmek ve
paranın dış değerini korumak istedikleri dönemlerde negatif eğimli getiri eğrisi
söz konusu olabilir.55
54
Akyıldız, a.g.m, s. 8.
55
Fisher, a.g.e., s.62.
63
Kaynak: Fisher, a.g.e., s.58.
Grafik-17: Negatif Eğimli Getiri Eğrisi
1.7.6. Getiri Farkı, Getiri Eğrisi ve Ekonomik Gelişmeler Arasındaki Đlişki
Getiri farkının gelecekteki ekonomik gelişmeleri tahmin gücü ülke
yapılarına ve uygulanan ekonomik rejime göre farklılık göstermektedir.
Gelişmiş
ülkelerde
para
piyasaları daha
gelişmiş
ve
derinleşmiştir.
Dolayısıyla ekonomik sistemin işleyişi çoğunlukla piyasaya bırakılmıştır.
Gelişmekte olan ülkelerde ise daha müdahaleci bir yapı görülmektedir.
Müdahalelerin faiz oranları ile ekonomik aktivite arasındaki bağı zayıflatması
nedeniyle, gelişmiş ekonomilerde getiri farkının gelişmemiş ülkelere göre
daha tutarlı bir gösterge olduğu açıktır.56
Getiri
farkı
ile
ekonomik
gelişmeler
arasında
temel
bir
ilişki
kurulduğunda, uzun vadeli araçların getirisinin kısa vadeli araçların getirisinin
56
Akyıldız, a.g.m, s. 5.
64
üzerinde seyrettiği, yani pozitif getiri farkının söz konusu olduğu zamanlarda,
gelecek döneme ait milli gelirde bir artış olacağı; negatif getiri farkının olduğu
zamanlarda ise gelecek döneme ait milli gelirde bir azalma olacağının
beklendiği söylenebilir.57
Bu ilişki iki şekilde açıklanabilir. Đlk olarak, getiri eğrisinin para poitikasını
yansıttığıdır. Sıkı para politikasının uygulandığı dönemlerde, kısa dönemli
faiz oranlarındaki yükselme uzun dönemli faiz oranlarına göre daha fazla
olmakta ve getiri farkı gittikçe azalmakta hatta negatif olmaktadır. Getiri
farkındaki bu azalma gelecekteki bir daralmanın göstergesi olmaktadır. Đkinci
olarak getiri farkı ekonomik büyüme konusundaki piyasa beklentisini
yansıtmaktadır.
Firmalar gelecekte karlı sektörler haline geleceği beklentisi içinde
oldukları alanlara yatırımlarını daha fazla senet ihraç ederek, daha çok
borçlanarak finanse ederler. Uzun vadeli bu yatırımlar için uzun vadeli
borçlanma senetleri kullanılacaktır. Uzun vadeli senetlerin arzının artması,
fiyatlarının düşmesine ve getirinin artmasına neden olur. Bu durumda uzun
dönem faiz oranları kısa dönem faiz oranlarına göre daha fazla artarak, getiri
eğrisi dikleşir. Getiri eğrisindeki bu dikleşme ekonomideki canlanmayı
yansıtmaktadır.
Getiri eğrisinin eğimi, beklenen enflasyon oranı hakkında da ipucu
vermektedir. Getiri eğrisi, nominal faiz oranına dayanmaktadır. Nominal faiz
oranı, o aracın reel getirisi ile vadesine kadar olan sürede beklenen
enflasyon oranının toplamından oluşmaktadır.
Enflasyonun düşeceğine ilişkin beklentiler artıyor, merkez bankasının
aldığı politika kararlarının doğru ve işe yarayacağı düşüncesi güçleniyor ise
57
Estrella, A., Mishkin, Frederic S. “The Yield Curve as a Predictor of U.S. Recessions,” Current
Issues in Economics and Finance, Vol:2 No:7, Haziran 1996, s.68.
65
getiri eğrisi negatif eğime doğru hareketlenir. Yani, kısa vadeli faizler görece
yukarıda iken, orta ve uzun vadeli faizler aşağıda kalır. Bunun tersi bir durum
da olanaklıdır. Enflasyonun yükseleceği beklentisi egemen olmaya başlıyor
ise getiri eğrisi önce düz eğim ya da pozitif eğime doğru hareketlenĐr. Kısa
vadeli faizleri düşürmek, uzun vadeli faizleri de aşağı çekmektedir. Ancak,
doğru zamanlama ve duruştan uzaklaşma söz konusu olursa, beklenen
etkinin
tersi,
karşılaşılabilir.
yani uzun
58
vadeli faizlerin
yukarı çıktığı
bir
durumla
Bunun en iyi göstergesi de getiri eğrisindeki değişimdir.
Getiri eğrileri üzerinden enflasyonun tahminine yönelik 1990’ da Mishkin
tarafından yapılan çalışma vade getirisinin ABD’deki enflasyon tahminini
sağladığını ortaya koymuştur. 1997’de AB ülkeleri için bir başka çalışma
Davis ve Fagon tarafından yapılmış ve Danimarka için enflasyon tahmininin
ancak getiri eğrisi ile yapılabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Ancak Yeni
Zelanda için yapılan bir başka çalışmada böyle bir ilişkiye ulaşılamamıştır.59
Bu durum getiri eğrileri ile enflasyon arasında varolan ilişkinin her ülke
için anlamlı olmadığını, ülke ekonomilerinin farklı yapılarının ilişkiyi
etkilediğini göstermektedir.
Özetle,
Getiri Eğrisinin şeklini açıklamaya çalışan 3 teori vardır:60
1- Beklentiler Teorisi: Bu teoriye göre getiri eğrilerinin şekli yatırımcıların
gelecekteki enflasyon oranı beklentilerine bağlıdır. Enflasyonun artması
58
Akyıldız, a.g.m, s. 6.
59
J. Gauger, D. Schunk “Predicting Regional Recessions via the Yield Spread”, 2002,s. 23.
(Erişim) http://research.moore.sc.edu/schunk/regrev2.pdf
60
Suat Teker, Levent Gümüşsoy; “ Faiz Oranı Eğrisi Tahmini: T.C. Hazine Bonosu ve Eurobonds
Üzerine Bir Uygulama”, 8. Ulusal Finans Sempozyumu, 2007, s.4.
66
bekleniyorsa, kısa vade faiz oranı uzun vade faiz oranına kıyasla düşük
olacaktır.
Beklentiler Teorisine göre faiz oranı 3 aşamada hesaplanır.
1. aşama: 1’den N’e kadar her yılın beklenen ortalama enflasyon
oranları için enflasyon primi belirlenir.
EP
: Enflasyon Primi
ENFL : Enflasyon Oranı
N
: Dönem Sayısı
Örneğin;
1.Yıl için enflasyon oranı %5,
2. Yıl için enflasyon oranı %6 ve
3. Yıl ve diğer yıllar için enflasyon oranı %8 olsun.
Nominal Risksiz faiz oranını da %3 olarak varsayalım.
EP1 = %5/1 =%5,
EP10 = [5+6+8(8)] / 10 = %7,5
EP20 = [5+6+8(18)] / 20 = %7,75
Enflasyona yenik düşmemek için bu enflasyon primlerinin kazanılması
gerekmektedir.
67
2. aşama : Enflasyon priminin üzerinde bir de vade primi belirlenir. Vade
primi şu şekilde hesaplanmaktadır:
VPt = 0.1% (t - 1)
VP1 = 0.1% x 0 = 0.0%
VP10 = 0.1% x 9 = 0.9%
VP20 = 0.1% x 19 = 1.9%
3. aşama: Son olarak tahvilin reel risksiz faiz oranı, nominal risksiz faiz
oranına enflasyon ve vade priminin eklenmesiyle bulunur.
1. Yıl: kRF1 = 3% + 5.0% + 0.0% = 8.0%
10. Yıl: kRF10 = 3% + 7.5% + 0.9% = 11.4%
20. Yıl: kRF20 = 3% + 7.75% + 1.9% = 12.7%
Bulunan faiz oranları veri tutularak elde edilen getiri eğrisi Grafik-18’de
yer almaktadır.
68
Kaynak: Gauger, Schunk, a.g.e., s. 25.
Grafik-18: Faiz Oranları ve Getiri Eğrisi
2- LikiditeTercih Teorisi: Borç verenler kısa vadeli menkul kıymetleri
daha az riskli oldukları için tercih ederler. Kısa vadeli faiz oranlarının bu
nedenle daha düşük olduğunu açıklayan teoridir.
3- Pazar Bölünmesi Teorisi: Getiri eğrisinin eğiminin kısa vadeli ya da
uzun vadeli tahviller piyasasında fon arzı ve talebine göre şekillendiği fikrini
savunan teoridir. Sermaye piyasaları farklı ihtiyaçlara sahip geniş bir kullanıcı
kitlesine (ihraçcı ve borç veren) sahiptir. Bir kısım yatırımcılar, kısa vadeli
yatırımları tercih ederken, bir kısım orta vadeli yatırımları, diğer bir kısım da
uzun vadeli yatırım seçeneklerini tercih eder. Bölümlenmiş piyasalar teorisi,
bu kesimlerin arasında ilişki olmadığını ve kendi içlerindeki arz-talep
güçlerinin getiri eğrisinin genel şeklini oluşturmada etkili olduğunu varsayar.
Bankalar ve inşaat firmalarının günlük nakit yönetimlerinin bir parçası olarak,
69
büyük oranda eğrinin kısa vadeli bölümüyle ilgilenmesi, bu teoriyi
desteklemektedir.61
1.8. ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASASINA TAHVĐL ĐHRAÇ EDENLER
Uluslararası tahvil ihraç eden, diğer bir değişle bu piyasadan fon talep
eden kuruluşların çoğu OECD üyesi ülkelerdir. Toplam tahvil borçlanmasının
%89’u bu ülkeler tarafından gerçekleştirilmektedir. Kalan % 11’lik fon arz
fazlalığı ise uluslararası kalkınma kuruluşları aracılığıyla gelişmekte olan
veya yarı gelişmiş ükelere kullandırılmıştır.62 Dolayısıyla uluslararası tahvil
piyasasında OECD ülkelerinin ağırlığından sözedilebilir.
Uluslararası tahvil piyasasından borçlanabilecek kurumlar finansal
sistemde geniş hacimli ihraç yapabilecek mali yönden güçlü, güvenilir
kurumlar olmalıdır. Uluslararası tahvil piyasasına tahvil ihraç eden bu
nitelikteki kurum ve kuruluşlar şunlardır:
- Uluslararası Organizasyonlar
- Bağımsız Ülkeler ve Kamu Kurumları
- Şirketler ve
- Bankalar’ dır.
1.8.1. Uluslararası Organizasyonlar
Uluslararası tahvil piyasasının uluslararası borçlanıcıları AB kuruluşları,
Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası ve Inter Amerikan Bankası gibi
kuruluşlardır. Bunlardan özellikle Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası
61
Teker; Gümüşsoy, a.g.e., s.5.
62
The Euro Money, 2007.
70
uluslararası tahvil piyasasının doğumunda ve gelişiminde büyük etkileri olan
önemli borçlanıcılardır. Uzun yıllar değişik türde birçok menkul kıymet ihracı
gerçekleştirerek üstün bilgi ve tecrübe seviyesine ulaşmış mali yönden güçlü
kaynaklara ve örgütsel yapıya sahip bu kurumlar, uygulayıcı yönlerini
uluslararası
tahvil
piyasasına
sunarak
piyasaya
finansal
yenilikler
getirmişlerdir. Dünya Bankası’nın bu piyasaya sunduğu yeni uygulamalardan
biri swap tekniğidir. Avrupa Yatırım Bankası ise uluslararası tahvil
piyasasının europara portföyüne ECU’yü ilave etmiştir.
1.8.2. Bağımsız Ülkeler ve Kamu Kurumları
Bu grup borçlanıcılar ülke hükümetleri, yerel yönetimler ve kamu iktisadi
teşebbüslerinden oluşmaktadır.
Borçlanmanın arkasında yatan üç temel neden vardır. Yatırım
projelerinin finansmanını karşılamak için sendikasyon kredisi kullanılarak
borçlanma yoluna gidilebilir. Bir diğer borçlanma sebebi ülkelerin ödemeler
bilançosu açığını kapatmak için tahvil ihraç etmesidir. Üçüncü bir neden de
uzun vadeli finansman gerektiren alt-yapı hizmetlerine fon sağlamak amaçlı
borçlanmadır.
Ülkelerin uluslararası tahvil piyasasından yüksek tutarlarda borçlanması
1986 yılında Đsveç Krallığı’ nın 4 milyar dolar tutarında piyasaya sunduğu
değişken faizli tahvillerle birlikte başlamıştır. Daha düşük miktarlarda
borçlanma ise sabit faizli tahville yapılmakta, daha sonra gerekirse swap
uygulaması ile değişken faize çevrilebilmektedir.
Uluslararası tahvil piyasasından borçlanan ülkeler içinde Japonya’ nın
özellikli bir durumu söz konusudur. Japonya uluslararası tahvil piyasalarından
hem borç veren hem de borç alan bir ülkedir. Bu çelişkinin sebebi, Japon
finansçıların uluslararası tahvil ihracıyla borçlanmayı düşük maliyetli bulması
71
ve uzun yıllar katı sermaye piyasası koşulları altında çalışmış finansçılar için
esnekliğe sahip uluslararası tahvil piyasasının cazip olmasıdır.63
Kamu kuruluşu olarak piyasanın en tanınmış borçlanıcıları Đsveç,
Danimarka, Đtalya ve Belçika kamu kuruluşlarıdır. Bir kamu iktisadi
teşebbüsünün tahvil ihracı durumunda teşebbüs için devlet garantisi
verilmektedir.
1.8.3. Şirketler
Bu
grup
uluslararası
borçlanıcılar
alanda
kabul
uluslararası
edilmiş,
alanda
kredibilite
tanınmış,
notu
mali gücü
tahvil
ihracını
destekleyecek derecede itibari güce sahip uluslararası veya çok uluslu
(Coca-Cola gibi) şirketlerdir.
Şirketler tarafından bu piyasanın tercih edilme nedenleri,64
1) Uluslararası tahvil piyasasının firmaya çeşitliliği çok fazla olan değişik
finansal araç alternatifi sunması,
2) Uluslararası tahvil piyasalarında ulusal tahvil piyasalarından daha az
kısıtlama olması nedeniyle firmaya esnek işlem yapma kolaylığı tanıması,
dolayısıyla uluslararası tahvil piyasalarının daha süratli işliyor olması,
3) Tahvil ihraç edecek olan şirketin uluslararası tahvil piyasasında aynı
anda çok daha fazla sayıda yatırımcıya ulaşabilmesi,
63
C. Doğan Hotunluoğlu, “ Uluslararası Finansal Piyasalarda Tahvil Đhraçları”, Đstanbul Üniversitesi
Uluslararası Đşletmecilik Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1994, s.64.
64
Hotunoğlu, a.g.m., s.65.
72
4) Özellikle kredi notu yüksek firmalara düşük maliyetle borçlanma
olanağı sunmasıdır.
1.8.4. Bankalar
Bankalar uluslararası tahvil piyasasından giderek artan hacimlerde hem
fon talep eden hem de fon arz eden kuruluşlardır. Bu eğilim bankalararası
piyasada meydana gelen konjonktürel dalgalanmalardan, uluslararası tahvil
piyasasını bankalar için elverişli kılan değişken faizli tahvillerin kullanılıyor
olmasından ve bankaların sermaye yapısını güçlendirme isteklerinden
kaynaklanmaktadır.
Bankalararası
piyasalarda
meydana
gelen
olumsuz
gelişmeler
bankaların kısa vadeli fon ihtiyaçlarını karşılayamamalarına yol açmaktadır.
Bu durumda bankalar için uluslararası tahvil piyasası kaynak yaratma işlevini
görmektedir.
1.9. ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASASINDA YATIRIMCILAR
Yatırımcıları uluslararası tahvil piyasasına yönelten en önemli etken
tahvilin dönemsel faiz ödemelerinin stopaj kesintisinden muaf olmasıdır. Bu
özellik yatırımcılar açısından getiriyi artırmakta, dolayısıyla uluslararası tahvil
piyasasında
borçlanmayı
ulusal
piyasada
borçlanmaktan
daha
cazip
kılmaktadır.
Diğer bir faktör ise uluslararası tahvil piyasasına ihraç edilen tahvillerin
hamiline düzenlenmiş olmasıdır.
Uluslararası tahvil piyasasında yer alan yatırımcılar temelde ikiye
ayrılmaktadır:
73
1.9.1. Bireysel Yatırımcılar
Bireylerin uluslararası tahvil piyasasında yatırım yapma sebebi, ulusal
piyasalarda ulaşamadıkları kişisel amaçlarından kaynaklanmaktadır.65
Bireysel yatırımcıların temel amacı çeşitlendirme yöntemiyle bir portföy
oluşturarak riski azaltırken, maksimum getiriye ulaşmaktır. Politik ve ekonomik
riski yüksek bir ülkede yaşayan bireyler servetlerini korumak için sermayelerini
uluslararası tahvil piyasasından tahvil satın alarak güvenli finansal merkezlere
yönlendirmektedirler. Bireyleri uluslararası tahvil piyasasına yatırım yapmaya
iten ulusal piyasadan kaynaklanan bir diğer faktör, ulusal sermaye piyasasının
yeterince gelişmemiş olmasıdır.
Uluslararası tahvil piyasasında rol alan bireysel yatırımcılar coğrafi
açıdan çeşitli bölgelere dağılmıştır. Batı ülkelerinin varlığı kadar, Asya ve Latin
kökenli de bir çok yatırımcı mevcuttur.
1.9.2. Kurumsal Yatırımcılar
Amacı mali yükümlülüğünü yerine getirebilmek için gelir elde etmek olan
kurumsal yatırımcılar için uluslararası tavil piyasası düşük riski ve ortalama
verimliliği ile caziptir.
En yüksek hacimli işlem kapasitesine sahip kurumsal yatırımcılar; sigorta
şirketleri, emeklilik fonları ve yatırım ortaklıklarıdır. Kurumsal yatırımcılar
ellerinde atıl durumda bulunan fon fazlalıklarını uluslararası tahvil piyasasında
uygun faiz ve vade bileşimine sahip tahvillerine yatırarak değerlendirirler.
65
Brian Coyle; Corporate Bonds and Commercial Paper, United Kingdom, Financial World
Publishing, 2002, s.87.
74
Böylece gelecekte oluşacak fon ihtiyacı bugünün geliriyle karşılanmış
olmaktadır.
Đsveç bankaları eurotahvillerin önemli alıcılarındandır. Đsveçliler banka
hesapları vasıtasıyla bu tahvillerin alımında ayrıca çok aktiftir. Eurotahvillerin
%40-60’ı Đsveç bankalarının yönettiği portföylere akmaktadır.
Merkez bankaları da son 25-30 yıl içinde pazarın önemli yatırımcıları
arasına girmiştir.
Pazarın hem borçlu hem yatırımcı olarak önemli iştirakçilerinden biri
hükümet
ajanlarıdır.
Bunlar
yatırımlarında
ihtiyatlı
davranarak
açık
taahhütlerini döviz cinsi ve vade olarak eşleştirirler.
1.9.3. Yatırımcıların Uluslararası Tahvilleri Tercih Etme Nedenleri
Uluslararası tahvil piyasalarında rol alan yatırımcıları açıklarken
değinilen bazı noktalar aşağıda başlıklar halinde açıklanmıştır.66
1.9.3.1. Likidite
Bir yatırımcı için en önemli unsur yatırım yapmış olduğu varlığı
dilediğinde elinden çıkarabilecek olması yani o varlığın likiditesidir. Eğer
yatırımcı tahvilini nakde çeviremiyorsa,
tahvilin likid olmadığı söylenebilir.
Uluslararası tahvil piyasasında büyük miktarlarda ihraç edilen tahviller daha
çok işlem görmeleri, daha likid olmaları nedeniyle yatırımcılar için daha
avantajlı olmaktadır.
66
Julian Walmsley, Global Investing: Eurobonds and Alternatives, Hong Kong, Macmillan Pres
LTD., I. Baskı, 1991, s.163.
75
1.9.3.2. Verim
Bir tahvilin verimi, tahvilin diğer tahvillere göre getirisini ifade etmektedir.
Verimin ölçümünde kullanılan kriter genellikle devlet tahvilleridir. Verim,
likidite ile yakından ilgilidir. Yatırımcı için önemli olan, vadesi yaklaştıkça
likidite kaybeden tahvilin getirisinin, likiditesi düşük olan devlet tahvillerine ya
da hazine bonolarına göre düşük ya da yüksek olduğudur.
Verimi etkileyen bir diğer faktör arz miktarıdır. Piyasaya girişin birkaç
kez olması getiriyi artırmaktadır. Çünkü o tahvillerden ellerinde yeterince
bulunduran yatırımcılar, her seferinde daha yüksek getiri talebinde
bulunacaklardır. Bu açıdan uluslararası piyasalardan borçlanmayı tercih eden
ülkelerin piyasaya her girişleri yatırımcı için ek getiri anlamı taşımaktadır.67
1.9.3.3. Swap Tekniği
Uluslararası
tahvil
piyasalarında
swap
tekniğinin
gelişmesiyle
yatırımcılar faiz oranlarında ve döviz kurlarında yaşanacak değişimlerin
getireceği risklere karşı kendilerini korumaya başlamıştır. Swap tekniği, sabit
faizle borçlanan yatırımcıya faizini değişken faiz ile değiştirme şansı
sunmaktadır. Riski azaltan bu işlem uluslararası tahvil piyasalarını cazip
kılmaktadır.
Bir faiz swapı, iki tarafın, aralarındaki kavramsal bir miktar faiz
ödemesini belirli bir vadede takas etmesidir. Buradaki kavramsal sözcüğü
swapte üstlenilen teorik faizi temsil eder.68 Bu nedenle, kavramsal faiz
basitçe hesaplanan faiz oranı için referans teşkil eder. Aslında el değiştiren
67
68
Walmsley, a.g.e., s.164.
J.C.Hull ,Options, Futures, and Other Derivatives, 3.Baskı, Amerika: Prentice Hall, 1997,s.92.
76
bir faiz yoktur. Vadeler bir yıldan 15 yıla kadar değişebilir, fakat işlemlerin
büyük kısmı 2 ile 10 yıllık bir dönem için yapılmaktadır.
Swap anlaşmalarına bir örnek şu şekilde verilebilir. Đki farklı kredi notuna
sahip A ve B firmalarına, piyasalardan borçlanmak üzere önerilen faiz
oranları şu şekilde olsun:
Borçlanan
Mevcut Sabit Faiz Oranı
Mevcut Değişken Faiz Oranı
Firma A: BBB-kredi notlu
8.5%
6-aylık LIBOR + 0.5%
Firma B: AAA-kredi notlu
7.0%
6-aylık LIBOR
Fark
1.5%
0.5%
Buradan da görüleceği gibi piyasalar arasında bir dengesizlik vardır ve
bu dengesizlik iki firma için de daha iyi şartlarda borçlanma imkanı
sunabilmektedir. Tabi ki bu iki firmanın birbirlerini bulmaları zordur fakat bir
aracı kurum sayesinde her iki firma da aracı kuruma ödeyecekleri primler
düştükten sonra bile daha iyi şartlarla borçlanabileceklerdir. Bu işlemden
aracı kurum da belli bir komisyon alarak kar edecektir. Şekil-3 aracılığıyla
durum özetlenmeye çalışılmıştır:
Compa
Firma A
Banka
7.35
LIBOR
7.25%
Firma B
LIBOR
LIBOR+0.5%
7%
Değişken faizle
borç verenler
Eurotahvil
Şekil-3: Klasik Bir Swap Đşlemi
77
A Firması için Net Maliyet
B Firması için Net Maliyet
7.35%
+ LIBOR+0.5%
- LIBOR
.
7.85%
LIBOR
+ 7%
- 7.25%
.
LIBOR-0.25%
Buradan da görüldüğü gibi piyasaların dengesizliğinden kaynaklanan bu
işlemden hem A firması, hem B firması hem de her ikisinden de komisyon
alan banka karlı çıkabilmektedir. Böylelikle A ve B firması birbirleriyle hiçbir
şekilde muhatap olmadan uygun şartlarla borçlanabilmektedirler.
1.9.3.4. Vergiden Muaf Olma
Uluslararası tahvil piyasalarının ortaya çıkmasındaki en temel sebep bu
piyasada tahvillerin vergiden muaf olmasıdır. Yatırımcı aynı kurumun yerel
piyasaya ihraç ettiği bir tahvil yerine uluslararası piyasaya sunduğu tahvili,
vergi nedeniyle getirisi daha yüksek olacağından öncelikle tercih edecektir.69
Birçok ülkede temettü ve kupon gelirlerinden yatırımcıya ödenmeden
önce
(kaynağında) stopaj vergisi kesilmektedir.
Bu
durum yabancı
yatırımcıların iki kez vergilendirildiği anlamına gelmektedir. Biri borçlanılan
ülkede verilen stopaj vergisi, diğeri de yatırımcının ana ülkesindeki olağan
gelir vergisidir. Vergi anlaşmaları ile ana ülkede ödenen vergiyi talep etme
hakkı tanınmış olsa da, bu uzun ve maliyetli bir süreçtir. Eurotahviller ise
ortaya çıkışından bu yana stopaj vergisinden muaf tutulmuşlardır. Anapara
69
Ali Cimat, Mahir Taş, “Türkiye’de Ve Dünyada Kıyı Bankacılığı Uygulamaları ve Vergi
Cennetleri Üzerine Bir Değerlendirme”, Mevzuat Dergisi, Sayı:80, Ağustos 2004, s.46.
78
ve faiz üzerinde vergi stopajı yoktur. Çifte vergilendirmeden kaçınmak
eurotahvil piyasalarının gelişiminin arkasındaki temel güçtür.70
Bu gün genel eğilimin, yabancı yatırımcılar için vergilendirmeyi kaldırma
yönünde olduğu görülmektedir. Yabancı yatırımcıları kendi devlet tahvillerine
çekmek isteyen birçok ülke, ulusal tahvil piyasasında yabancı yatırımcılara
uyguladıkları stopaj vergisini kaldırmıştır. Amerika da ulusal şirketlerine,
uluslararası piyasadaki yabancı yatırımcılardan vergi ödemeden doğrudan
borçlanmaya izin vermiştir. Temel ulusal piyasalardaki vergilerin kaldırılması
eğilimine rağmen, vergiden muaf olma eurotahvillerin en cazip yönlerinden
birini oluşturmakta ve eurotahvil piyasalarının büyümesinde etkili olmaya
devam etmektedir.71
1.9.3.5. Alternatiflerin Çeşitliliği
Uluslararası
alanda
yatırım
yapmak
isteyen
bir
yatırımcının,
uluslararası alanda güvenilir bir şirketin ihraç ettiği tahvilleri çeşitli para
birimleri üzerinden satın alma şansı bulunmaktadır. Böylece, yatırımcının
portföy çeşitlendirme rahatlığı sözkonusu olmaktadır. Ulusal piyasalarda
varolmayan bu özellik portföyünü mümkün olduğunca geniş tutarak riskten
kaçınmak isteyen yatırımcının uluslararası tahvil piyasalarını tercih sebebi
olmaktadır.
70
Bruno Solnik, Dennis Mcleavey, International Investments, Pearson Education, Fifth Edition,
2004, s.326.
71
Cimat, Taş; a.g.m., s.48.
79
1.9.3.6. Kurumsal Yapının Gelişmişliği
Piyasanın gelişmiş yapısı, sistemli işleyişi yatırımcılar için güven ortamı
oluşturmakta, aynı zamanda işlemlere hız kazandırmaktadır. Özellikle büyük
miktarlardaki yatırımlar için daha sonra ayrıntılarıyla açıklanacak olan Cedel
ve Euroclear gibi sistemlerin geliştirilmesi yatırımların teknik yönünü
kolaylaştırmış, idari zorukların aşılmasını sağlamıştır.
1.9.3.7. Hamiline Yazılı Olma
Hamiline yazılı olan uluslararası tahviller ikincil piyasada da kolayca
alınıp satılabilmektedir. Dolayısıyla bu durum uluslararası tahvillerin ikincil
piyasasının
gelişimini
sağlamıştır.
Tahvillerin
hamiline
yazılı
olması
yatırımcıya işlem kolaylığı sağlaması ve kimliğini açıklama zorunluluğu
olmaması açısından avantaj yaratmaktadır.
1.9.4. Uluslararası Tahvil Seçiminde Dikkat Edilen Kriterler
Bireysel ve kurumsal yatırımcılar tahvil satın alırken şu noktalara dikkat
etmektedir:72
- Para Birimi: Tahvil satın alan yatırımcı o tahvilin para biriminin
gelecekteki kur oranlarını dikkate almalıdır. Para biriminin faiz oranlarının ne
şekilde değişeceği ve bu değişimin şiddeti dikkate alınmalı, her ihtimalin
portföyün toplam getirisini ne şekilde etkileyeceği değerlendirilmelidir.
72
Emin Sezik, “Uluslararası Tahvil Piyasalarında Bütünleşme Eğilimi ve Türkiye”, Marmara
Üniversitesi Đşletme Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Đstanbul, 1994, s.31.
80
- Vade: Yatırımcı ekonomide gerçekleşeceğini düşündüğü gelişmelere
karşı uygun vade yapısını belirlemelidir. En az risk ve en yüksek getiriyi
verecek vadeyi tercih etmelidir.
- Borçlananın Niteliği: Yatırımcı satın alacağı tahvil için borçlanan
kurumun mali gücünü ve kredi notunu en iyi şekilde analiz etmelidir. Bu
durum üstelenilen risk açısından önemlidir. Borçlananın yanında garantitörün
de incelenmesi gerekmektedir.
- Tahvilin Likiditesi: Yatırımcı satın alacağı tahvilin ikincil piyasasındaki
işlevini dikkate almalıdır. Bir tahvilin ikincil piyasasının oluşması ihracın
hacmine ve borçlanıcının itibarına bağlıdır.
1.10. ULUSLARARASI TAHVĐL ÇEŞĐTLERĐ
1.10.1. Yabancı Tahviller
Yabancı tahviller, bir şirket, hükümet veya hükümet kuruluşunun
(belediyeler, kamu iktisadi teşebbüsleri vs.) belirli bir yabancı piyasada
satılmak üzere, o ülkenin ulusal parası ile çıkarttığı ve genellikle bir
yükleniciler grubu tarafından piyasaya sunulan uzun vadeli borçlanma
araçlarıdır.73
Yabancı tahvillerin belirli bir yabancı paraya bağlı olmaları, bağlı
oldukları para biriminin ait olduğu ülkede satışa sunulmaları ve o ülkenin
yasal düzenlemelerine bağlı olmaları bu tahvilleri ayırt edici temel
özelliklerdir.
73
Seyidoğlu, a.g.e., s.330.
81
Yabancı tahvil ihraçlarında uluslararası finansal piyasada talep gören
ABD Doları, Japon Yeni ve Đsviçre Frangı gibi para türleri kullanılmaktadır.
Daha önce doların belirgin bir ağırlığı olan tahvil piyasasında ulusal
piyasaların bütünleşmesiyle diğer para birimlerinin de etkinliğinin arttığı
görülmektedir. Özellikle Đsviçre ile Japonya’da faiz oranlarının düşük olması
ve ilgili ülke hükümetlerinin ekonomideki aşırı likiditenin çekilebilmesi için
yabancı tahvil satışlarını özendirmesi bu piyasalarda Đsviçre Frangı’nı ve
Japon Yeni’ni ön plana çıkarmıştır. Uluslararası tahvil piyasalarında dolara
alternatif para birimlerinin ortaya çıkması borçlanan firmaların ilgisini
çekmiştir.74
Konjonktürel
dalgalanmaların
yaratabileceği
fırsatlardan
faydalanmak amacıyla uluslararası sistemdeki güçlü para türlerinin yanında
Avusturya Şilini ve Kuveyt Dinarı gibi para birimleriyle de tahvil ihracı
yapılmaktadır.En önemli yabancı tahvil merkezleri Zürih, New York, Tokyo,
Frankfurt, Londra ve Amsterdam’daki piyasalardır.
Yabancı tahviller ihraç edildikleri ülkelere göre değişik isimlerle anılı.
Örneğin; ABD piyasasına ihraç edilenler Yankee Tahvilleri, Đngiliz piyasasına
ihraç edilenler Bulldog Tahvilleri, Japon piyasasına ihraç edilenler Samuray
Tahvilleri, Đspanya piyasasına ihraç edilenler Matador Tahvilleri ve Portekiz
piyasasına ihraç edilenler Caravele Tahvilleri gibi.75
Yabancı tahvillerin piyasaya ihracı ihraç edildiği ülkedeki bankalardan
oluşan bir bankalar konsorsiyumu (kredi sendikasyonu) ile gerçekleştirilir.
Yüklenim hizmeti sendikasyonun aracılık görevi yaparken sunduğu temel
hizmettir. Yüklenim hizmeti, küçük şirketlerin kredi değerliliğinin düşük
olmasının ve uluslararası piyasalarda yeterince tanınmamasının doğurduğu
sorunları gidermektedir.
74
Hubert Bruslerıe, Encylopedie de Gestion, Artıcle 81, Tome 3, 1998, s.240.
75
Yalçıner, a.g.e., s.399.
82
Đhraç aşamasında bir lider (öncü) banka, kendisine tahvil ihraç etmek
için başvuran kuruluşla, kredi ve ihraç koşullarını belirledikten sonra diğer
bankalarla ihraç konsorsiyumunu oluşturarak, satışını yüklendikleri tahvillerin
ihracını gerçekleştirirler.
Uluslararası tahvil piyasalarına ihraç edilen yabancı tahviller para
birimleri açısından temelde aşağıdaki şekilde farklı piyasalara ayrılmaktadır.
1.10.1.1. A.B.D. Doları Yabancı Tahvil Piyasası (Yankee Tahviller)
Yankee tahviller, Amerikalı bir konsorsiyum aracılığı ile yabancılar
tarafından satışa sunulan tahvillerdir. Dolar bazında, ABD Sermaye Piyasası
Kurulu (SEC)’ na kaydedilerek Amerikan halkına satılmak üzere ihraç edilen
tahvillerdir. Dolayısıyla
borçlanıcı kuruluşların SEC’in talep ettiği kriterleri
yerine getiriyor olması gerekir. Ancak Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım
Bankası gibi bazı hükümetlerüstü kuruluşlar bu ölçütlerden muaftır. Genellikle
5-10 yıl arasında değişen kısa vadeli tahviller olmakla birlikte, 30-40 yıl kadar
uzun vadeli olanları da görülmekte olup, kupon oranları %5’den az olmayan
tahvillerdir. SEC’in izninin gerekmesi nedeniyle prosedürlerin uzun zaman
alması ve maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle genellikle uluslararası
organizasyonlar, ülke hükümetleri ve kurumsal ihraçcılar bu piyasaya tahvil
ihraç etmektedir. Satış komisyonlarının Avrupa piyasalarına göre düşük
olması ve ikincil tahvil piyasasının akışkan olması
nedeniyle Avrupalı
kurumsal yatırımcılar daha çok Amerikan yabancı tahvil piyasasını tercih
etmektedir.76
ABD Yankee Tahvil Piyasası’nda, tahvil ihraç etmek isteyen ülke ve
kuruluşlar, S&P ve Moody’s’den kredi değerlendirmesi almak ve bu
sonuçlarla piyasaya girmek zorundadır. Yankee tahvil piyasasına ihraç edilen
76
O’hara Manez, “The Yankee Bond Fund”, Prospectus, Nu.:23, Mayıs 2008, s.3.
83
tahvillerin yeterince talep bulabilmesi için bu iki kuruluştan alınan kredi
notlarının, belirli bir düzeyin üstünde olması zorunludur. Bu düzey, S&P
açısından en az BBB ve Moody’s açısından en az Baa3 olarak kabul
edilmektedir. Günümüzde ise Yankee tahvillerin tümü Moody’s ve S&P
tarafından A ve AAA şeklinde derecelendirilmiştir. Yankee tahvil piyasasının
derecelendirme açısından dağılımı Grafik-19‘da yer almakta olup, tahvillerin
%67,95’i AAA, %’28,02’si AA ve %4,03’ü A kredi notuyla derecelendirilmiştir.
Kaynak:O’hara, Manez, “The Yankee Bond Fund”, Prospectus, No:23,
Mayıs 2008, s.3.
Grafik-19: Yankee Piyasası Kredi Notu Dağılımı
Yankee piyasasında 2004-2008 yılları arasında gerçekleştirilen net
tahvil ihraçları Tablo-6’da yer almaktadır. ABD ekonomisinde varolan
belirsizlik tahvil piyasalarını da etkilemiş ve risk algılaması açısından
yatırımcıların temkinli davranmasına yol açmıştır. Dolayısıyla her piyasada
yaşanan durgunluk tahvil piyasalarında da yaşanmış ve 2008 yılında
gerçekleştirilen dolar cinsi yabancı tahvil ihraçları 2004 yılı seviyesine
gerilemiştir.
84
Tablo-6: Yankee Tahvil Net Đhraç Tutarları
(Milyar Dolar)
YILLAR
MĐKTAR
2004
259,5
2005
328,5
2006
541,0
2007
425,0
2008 - Q1
4,7
Q2
278,9
Q3
-126,3
Kaynak: Federal Reserve, “Flow of Funds Accounts of the United States:
Flows and Outstandings”, Aralık 2008, s.89.
1.10.1.2. Đngiliz Sterlini Yabancı Tahvil Piyasası (Bulldog Tahviller)
Bu piyasa, Đngiliz Sterlini cinsinden düzenlenen ve Londra’ da satışa
sunulan yabancı tahvil piyasasını tanımlamaktadır.77 Amerika’daki yabancı
tahvil piyasası gelişmeden önce, en önemli yabancı tahvil piyasası Đngiliz
Sterlin Piyasası’dır. Bulldog tahvil olarak da adlandırılan sterlin cinsi yabancı
tahvillerin ihraç yetkisini, Đngiltere Merkez Bankası, başvuruları sıraya
koyarak vermektedir. Bulldog tahvillerin vadesi 5 yıldan 40 yıla kadar
değişebilmekte, genellikle uygulanan vade ise 5-10 yıl kadar olmaktadır.
Bulldog piyasası 1970’li yıllarda Đngiliz hükümetinin uygulamaya koyduğu
ekonomik kararla yükselişe geçmiş olup, bu günde aynı şekilde önemini
korumaktadır.78
77
Richard M. Levıch, International Financial Markets, McGraw-Hill Book Comp., New York,
2001, s.334.
78
Levich, a.g.e., s.335.
85
Tablo-7‘de Đngiliz Sterlini yabancı tahvillerinin ihraç tutarları yer
almaktadır.
Tablo-7: Bulldog Tahvil Đhraç Tutarları
(Milyon sterlin)
Đhraç
Geri Ödeme
Net Đhraç
2007 Q1
26.912
7.747
19.165
Q2
21.617
9.065
12.552
Q3
17.542
7.373
10.170
Q4
19.452
15.157
4.295
2008 Q1
17.788
9.152
8.636
Q2
24.075
10.825
13.280
Q3
13.505
7.599
5.906
Q4
12657
17260
-4.603
11.416
4.720
6.696
2009 (Ocak)
Kaynak: Bank of England, Monetary & Financial Statistics, Vol:13, Şubat 2009.
2007 yılında gerçekleştirilen sterlin cinsi yabancı tahvil net ihraç tutarı
toplamda 46.182 milyon Sterlin olarak gerçekleşmiştir. 2007 yılının ikinci
çeyreğinden itibaren bu piyasaya tahvil ihracı azalır bir seyir izlemiş, ve bu
durum 2008 yılında da devam etmiştir. 2008 yılında net tahvil ihraç tutarında
%50 oranında azalma meydana gelmiş ve net tahvil ihraç tutarı 23.219
milyon Sterlin seviyesine gerilemiştir. Bu piyasada gerçekleştirilen tahvil
ihraçlarındaki azalmanın, tıpkı Yankee tahvil piyasalarında olduğu gibi dünya
ekonomisinde
söylenebilir.
yaşanan
genel
belirsizlik
durumundan
kaynaklandığı
86
2009 yılı Ocak ayında ise gerçekleştirilen Bulldog tahvil ihracı 11.416
milyon Sterlin tutarında olmuş, 4.720 milyon Sterlin kadar geri ödeme
yapılmış ve net tahvil ihracı 6.696 milyon Sterlin seviyesinde gerçekleşmiştir.
1.10.1.3. Japon Yeni Yabancı Tahvil Piyasası (Samurai Tahviller)
Samurai tahviller, yabancıların Japon piyasasında Japon yeni ile
yaptıkları ihraçlardır. Vadeleri 5-15 yıl arasında değişmektedir. Japon ulusal
tahvil piyasası uzun yıllar boyunca uygulanan sert kurallar ve kısıtlamalar
nedeniyle uluslararası alana kapalı kalmıştır. Piyasa, 1970 yılında Maliye
Bakanlığı’nın uluslararası
organizasyonlar ve yüksek kredibiliteli yabancı
hükümetlere belirli sınırlamalarla Samurai tahvil ihraç yetkisi vermesiyle
açılmıştır. Đlk ihraç Asya Kalkınma Bankası tarafından yapılmıştır. 1989
yılında kredi notu nispeten daha düşük olan şirketlere de bu yetki verilmiştir.
Yine de öncelik uluslararası organizasyonlara, ülke hükümetlerine ve yüksek
kredi notlu şirketlere verilmektedir. Japon yeni tahvil piyasasında lider
bankanın Japon olması şarttır, ortaklar yabancı olabilir. Belgeler Japonca
olarak düzenlendiğinden işlemler uzun zaman almaktadır. Japon tahvil
piyasasında işlem gören tahvillerin büyük bir kısmı Tokyo borsası
dahilindedir. Tahvillerin ikincil piyasası, genellikle borsa dışı olmaktadır. Bu
özellikler piyasanın gelişiminin önünde engel teşkil etmektedir. Japon tahvil
piyasasında faizler 6 ayda bir ödenmektedir.79
Samurai tahvil ihraç tutarı 2007 yılında 6.735 trilyon yenken, 2008
yılının ikinci çeyreğinde önceki yılın aynı dönemini aşarak 3.840 trilyon yen
olarak gerçekleşmiştir. Samurai tahvil piyasasındaki bu durum Japonya
79
Nesrin Danışman,; Uluslararası Japon Tahvil Piyasaları, TCMB, Ankara,1988, s.46.
87
ekonomisinin daha istikrarlı ve yatırımcı açısından güvenilir bir yapıya sahip
olmasından kaynaklanmaktadır. 80
1.10.1.4. Đsviçre Frangı Yabancı Tahvil Piyasası
Đsviçre piyasası 1963 yılında kurulmuş, işlem hacmi belirli dönemlerde
Đsviçre
ekonomisinin
dahi
üzerine
çıkmıştır.
Piyasa
Đsviçre
Merkez
Bankası’nın kontrolü altındadır. Tahvillerin vadeleri 20-30 yıl arasında
değişmektedir. Đsviçre Frangı yabancı tahvil ihracı genel ve özel plasman
olarak iki şekilde yapılmaktadır.
Genel plasman piyasası 1963 yılından beri faaliyet göstermektedir.
Đsviçre Merkez Bankası’nın piyasanın işleyişi, hacmi ve işlemler üzerinde sıkı
kontrolü vardır. 1982 yılına kadar genel plasman piyasasına yapılan
ihraçlarda 100 milyon frang tavan limiti vardır. 1983 yılından itibaren bu limit
200 milyon franga yükseltilmiştir. Đsviçre Genel Plasman Piyasası’ndan
genellikle OECD üyesi ülkelerin kurum ve kuruluşları faydalanmaktadır.
Yine Merkez Bankasının denetiminde olan özel plasman piyasası,
Đsviçre Piyasasına ilk kez tahvil edecekler için kolaylıklar sağlamak amacıyla
kurulmuştur. Amaç yabancıların tahvil ihraçlarını artırmaktır. Tahvil ihraçları,
genellikle Swiss Bank Corporatıon, Credit Suisse veya Union Bank of
Switzerland bankalarından herhangi birinin lider banka konumunda olduğu
konsorsiyumlar tarafından yapılmaktadır.81
80
81
Bank of Japan Financial Markets Department, “Financial Markets Report”, Eylül 2008, s.70.
J.Orlin Grabbe, International Financial Markets, Elsevier Publishing Co., New York, 1996,
s.284.
88
Đsviçre tahvil piyasaları düşük faiz oranları nedeniyle yatırımcılar
tarafından tercih edilmektedir.
1.10.1.5. Kanada Doları Yabancı Tahvil Piyasası
Kanada uluslararası tahvil piyasaları 1974 yılında faaliyete başlamıştır.
Piyasanın işleyiş sistemi ve ihraç koşulları ABD doları tahvil piyasasından
alınmıştır. Kanada tahvil piyasası, ABD piyasasının baskısı altından
kurtulamamış, işlem hacmi az ve istikrarsız bir piyasadır. Müşterileri
genellikle ABD’li yatırımcılardır. Đhraçlar için Kanada Merkez Bankası’nın
değil, Londra sermaye piyasasının izni gerekir. Tahviller Londra ve
Lüksemburg borsalarına kote olunur. Kanada Doları yabancı tahvillerinin
vadeleri diğer piyasaların tahvillerine göre daha kısadır. Amerikan sermaye
piyasasında dönem dönem yaşanan finansal çöküşler (1987 Ekim hisse
senedi borsası krizi gibi) sırasında Kanada Doları uluslararası tahvil piyasası
Amerikalı yatırımcılar için bir kurtarıcı olmuştur. Yatırımcılar, bu dönemlerde
tasarruflarını güvenilir gördükleri Kanada Doları piyasasına aktarırlar. Bu
açıdan Kanada Doları yabancı tahvil piyasası, gölgesinde gelişmiş olduğu
Amerikan sermaye piyasası için son derece önemlidir.82
Grafik-20‘de Kanada Hükümeti’nin tahvil stoku içerisinde yabancı
tahvillerin payı görülmektedir.
82
Grabbe, a.g.e., s.175.
89
Kaynak: Bank of Canada, Debt Management Report, Aralık 2007
Grafik-20: Borçlanıcılar Açısından Kanada Hükümeti Tahvil Stoku Dağılımı
Grafik-20’den de izlenebileceği gibi, Kanada hükümeti tahvil stokunun
%23 gibi en yüksek payla finansal kuruluşlara aittir. Diğer büyük pay %22 ile
şirketlere aittir. Bu iki ihraçcıyı %15’lik pay ile bankalar izlemektedir.
Yabancıların Kanada’da Kanada Doları cinsinden ihraç ettiği tahvillerin payı
ise %14’dür. Bu dört sektör tahvil stokunun %75’ini oluşturmaktadır.
%10’luk düşüşle birlikte, Kanada tahvil piyasasında yabancı tahvillerin
payı 1998 ve 2007 yılları arasında en dikkat çekici değişimi göstermiş ve
2007 yılında yabancı tahvil ihraç stoku 180 milyar dolar olmuştur.
1.10.2. Eurotahviller
Eurotahvil, belirlenmiş bir europara birimi üzerinden, özel vergi
yapısıyla, uluslararası bankalar konsorsiyumunca ihraç edilen ve sahibine
90
alacak hakkı tanıyan bir menkul kıymettir. Eurotahviller belirlendikleri para
biriminin kullanılmadığı uluslararası finansal merkezlerde satılan tahvillerdir.83
Eurotahviller, uluslararası bir sendikasyon tarafından aracılık yüklenimi
yapılan ve genellikle tahvillerin ihraç edildiği ülke dışında satılan ve o ülkenin
para birimi cinsinden ihraç edilen tahvillerdir.84
Avrupa Birliği Prospektüs Direktifine göre ise eurotahvil aşağıdaki gibi
tanımlanmaktadır:
“Ciro edilebilir menkul değerler olarak; en az iki üyesi farklı ülkelerde
kayıtlı bulunan bir sendikasyon tarafından üstlenilmesi (Underwriting) ve
dağıtılması, ihraççının ülkesi haricinde ve asgari bir veya daha fazla ülkede,
önemli tutarlarda arz edilmesi gereken tahvillerdir. Ayrıca, ancak bir kredi
müessesesi veya mali kuruluş tarafından başlangıçta edinilebilir.”
Eurotahvillerin belirleyici 4 temel özelliği bulunmaktadır:85
1- Belirli bir ulusal piyasanın vergi mevzuatına bağlı değillerdir. Tahvil
gelirlerinden stopaj indirimi yoktur. Tahvillerin kuponları ihraç edilen ülkenin
faiz oranlarından farklıdır.
2- Tahvilin ihraç edildiği para birimi tahvilin çıkarıldığı ülkede
kullanılmamaktadır. Ayrıca, eurotahviller, sahiplerine yapılacak ödemelerde
kullanılacak para biriminin ait olduğu ülkenin kanunlarına tabi değillerdir.
Uygulamada ise sadece ABD ve Kanada, kendi piyasaları dışında ABD
83
Bankalar Birliği Araştırma ve Yayın Grubu, Bankalar Birliği Yayını, Temmuz 2004, s.63-64.
84
Fisher, a.g.e., s.143.
85
D. Duru ÖZKABAN, The Eurobond Market and The Republic of Turkey as A "new issuer",
Undersecretariat of Treasury and Foreign Trade. General Directorate of External Economic Relations,
Ankara, 1991, s.53.
91
Doları ve Kanada Doları bazlı ihraçlara kısıtlama getirmemektedir. Tahvil
ihracında para birimi kullanılan bir çok ülke otoriteleri, bu eurotahvil arzlarını
çok yakından takip eder. Bu ülkelerin, bu tür arzları düzenleme yetkileri
yabancı para ve/veya sermaye kısıtlamalarını uygulamaya koyabilmelerinden
kaynaklanmaktadır.
3- Aynı anda bir çok ülkede satışa sunulmaktadırlar.
4- Bir çok farklı ülkenin finans kuruluşlarından oluşan uluslararası kredi
sendikasyonunun yükümlülüğü altında çıkartılmaktadırlar. Konsorsiyumda
bulunan kuruluşlardan herbiri, ihracı kendi ulusal piyasasında kendi payı
oranında tahvil satışa sunarak gerçekleştirir.
Eurotahviller euro banka kredilerine benzeyip, uzun vadelidirler. Ayrıca
faklı olarak bir ikincil piyasaları bulunmaktadır. Eurotahviller birden fazla
borsaya kote edilip, kote edildikleri borsa dışında tezgahüstü piyasalarda
işlem görür.
Eurotahvil piyasalarının ‘euro’ özelliği, tahvilin para birimini değil, tahvilin
satışa sunulduğu piyasayı tanımlamaktadır. Tahvillerin o ülkede dolaşımda
bulunan para birimi dışındaki bir ulusal paraya bağlı olması anlamına
gelmektedir. Đhraç tüm uluslararası piyasalarda kullanılan, itibar gören para
birimi üzerinden gerçekleştirilir. Bu para birimi genellikle ABD Doları’dır.
Bunun yanında sterlin, yen, Kanada Doları ve euro sık kullanılan para
türleridir. Eurotahviller bağlı oldukları ulusal paranın ülkesinde satışa
çıkarılamazlar. Bu kural senetlerin üzerinde yazılı bir şekilde belirtilmiştir.86
Eurotahvil
piyasasının
kullanıcıları,
uluslararası
derecelendirme
kuruluşları tarafından kendisine yeterli kredi notu verilen özel şirketler ve
kamu kuruluşlarıdır.
86
Özbakan, a.g.m., s.57.
92
Bir Đsveç şirketinin, uluslararası yatırımcılara satmak amacıyla bir Đngiliz
bankası liderliğinde oluşturulan konsorsiyum aracılığıyla, Avusturalya Doları
cinsinden ihraç adilen ve Lüksemburg Borsasına kote edilen bir tahvil ihracı
tipik bir eurotahvil’dir.87
Her bir eurotahvil, üzerinde o tahvilin yapısını ortaya koyan 20 civarında
madde taşır. Tipik bir eurotahvilde bu maddelere mutlaka rastlanır. Örneğin,
borçlanan kuruluş, finansman şekli, hamiline mi, nama mı yazılı olduğu, faiz
oranı, faiz ödemelerinin sıklığı, stopaj vergisinden muaflığı gibi. Buna piyasa
uygulaması denir ve üç bileşeni vardır:88
Birinci olarak, tahvilin ön yüzüne borçlunun adı veya ünvanı, vade
tarihleri hakkında kısa bir detay ve faiz kuponu hakkında enformasyon yer
alır. Şayet tahvil, değişken faizli ise, temel faiz oranı ve kar marjı yazılır.
Ayrıca, anapara ve faizin ödeneceğine dair resmi bir taahhüt mutlaka
kaydedilir.
Tahvilin ters yüzünde, ihracın koşulları ve ihracı gerçekleştirecek ve
anapara ile faizin ödenmesinden sorumlu olan, yani underwriting yapan
bankalar hakkında bilgi bulunur.
Kuponlar koparılan bir seri halindedir ve faiz ödemeleri için hamil
tarafından
vadesinde
ibraz
edilirler.
Kuponlar
faiz
ödemesine
hak
kazanıldığının kanıtıdır. Kuponların hepsi birbirinin aynıdır. Tek farkları
üzerindeki ödeme tarihleridir.
Eurotahvillerin arz koşullarının esnekliği, vadelerinin gereksinmelere
ayarlanabilmesi, alternatiflerinin çeşitliliği, hamiline düzenlenmesi ve borsaya
87
Raci Kaya, “ Türkiye’nin Uluslararası Tahvil Piyasalarındaki Yeri”, Uzman Gözüyle Bankacılık,
Sayı:13, 1996, s.29.
88
Fisher, a.g.e., s.187.
93
kote olma zorunluluğunun olmaması gibi avantajlarının varlığı, eurotahvil
piyasasını uluslararası tahvil piyasasının en hızlı gelişen ve halen hızlı bir
şekilde gelişimini sürdüren bölümü yapmıştır.
Eurotahvil piyasasında kullanılan tahviller, faiz oranları ve yatırımcısına
sağladığı haklar açısından ve düzenlendikleri para birimleri açısından farklı
türlere ayrılmaktadır.
1.10.2.1. Faiz Oranları Ve Yatırımcısına Sağladığı Haklar Açısından
Eurotahviller
1.10.2.1.1. Sabit Faizli Eurotahviller
Genellikle 1000-5000 ABD doları üzerinden çıkartılan, hamiline
düzenlenen, sabit faizli, vadeleri 10-15 yıl arasında değişen ve vade sonunda
tüm ana paranın geri ödenmesini gerektirecek şekilde düzenlenen eurotahvil
çeşitleridir. Eurotahvil piyasasının en yaygın araçlarıdır. Tahvil sahipleri
açısından daha uygun olmaları nedeniyle kuponlar genellikle 6 aylık olarak
değil, yıllık olarak ödenir. Anapara ve faiz ödemeleri, Newyork ve Avrupa’daki
acentalar tarafından yapılmaktadır. Kuponlar, ana ülkedeki tahvilin faiz
oranına belli bir marj eklenmesiyle belirlenmektedir.
Sabit
faizli
eurotahvillerin
sözleşmelerinde
ödünç
alıcının
borçlanmasının sınırlandırılması ve iflas hükümleri gibi çok sıkı garanti
önlemleri
mevcuttur.
bulunmamaktadır.
Bu
önlemler
dışında
maddi
bir
teminat
94
Uluslararası tahvil piyasalarındaki tahvillerin büyük kısmı sabit faizlidir.
2008 yılında sabit faizli tahvillerin tutarı 14.787,4 milyar dolar olarak
gerçekleşmiştir.89
Sabit
faizli
tahvillerin
piyasadaki
payı
%64’dür.
Uluslararası tahvillerin türlerine göre piyasadaki payları Grafik-21’de yer
almaktadır.
Sabit faizli tahvil ihraçlarının 6.772,1 milyar doları euro, 5.408,5 milyar
doları ise dolar cinsinden olup, toplam ihracın 10.390,4 milyar dolarlık kısmı
finans kuruluşları tarafından gerçekleştirilmiştir.90 Tablo-8’de sabit faizli
tahvillerin para birimleri ve sektörler açısından 2006-2008 yılları arasındaki
ihraç tutarları görülmektedir.
Tablo-8: Sabit Faizli Tahvillerin Para Birimi Ve Sektörler Açısından Dağılımı
Sabit Faizli Tahviller
US Dolar
Euro
Yen
Pound
Đsviçre Frangı
Kanada Doları
Diğer
Finans Kuruluşları
Devletler
Uluslararası Organizasyonlar
Şirketler
2006
11.628,8
4.577,7
5.013,7
347,1
964,2
216,9
148,2
361,0
8.117,0
1.510,1
551,8
1.449,9
2007
14.012,0
5.327,1
6.220,5
401,9
1.120,4
259,6
225,2
457,3
9.556,7
1.730,0
617,3
1.777,9
2008
14.787,4
5.408,5
6.772,1
456,0
1.144,5
296,2
227,1
483,9
10.390,4
1.562,2
656,7
1.878,0
Kaynak: BIS, Eylül 2008
89
90
European Central Bank,Financial Stabılity Review, June 2008, s.154.
BIS, “International banking and financial market developments”, Quarterly Review, Haziran 2008,
s.42.
95
1.10.2.1.2. Değişken Faizli Eurotahviller
Değişken faizli eurotahviller (FRN), belirli dönemlerde piyasa faiz
oranları dikkate alınarak faiz oranlarının yeniden belirlendiği, tipik olarak 6
ayda bir ödemesi yapılan eurotahvillerdir. Faiz oranları para piyasalarındaki
faiz oranlarına özellikle LIBOR’a (hergün Londra saati ile 11’de, 12 büyük
bankanın katılımıyla belirlenen bir referans faiz oranı) endekslenir. Örneğin 6
aylık kuponlu FRN’ler altı aylık LIBOR’la eşleştirilir. Tahvil ihraçları LIBOR’a
belirli bir marj eklenerek yapılır.91
FRN’lerin yaygınlaşması, 1981 dünya borç krizi nedeniyle eurokredi
piyasasının çökmesinden sonra olmuştur.
FRN’lerin sabit bir vadesi olup, 10-20 yıl arasında değişmektedir. Ancak
1985’ den beri ihraçlar genellikle vadesiz olarak yapılmaktadır. Bu tür
tahvillerin ana parası hiç bir zaman geri ödenmez, dolayısıyla da bir çok
yönden hisse senetlerine benzetilebilir.92
FRN’ler yatırımcıları faiz oranlarına karşı korumaktadır. Ancak faiz
oranlarındaki değişikliklere göre dezavantajlı olabilecek FRN’ler için daha
cazip bazı uygulamalar geliştirilmiştir. Örneğin, yatırımcılara tahvilleri
istediklerinde tahvillerin nominal değerleri üzerinden nakde çevirebilme
imkanı verilmesi, faiz oranlarındaki aşırı düşüşe karşı belli bir faiz alt sınırının
belirlenmesi, tahvil faizlerinin devlet tahvili veya hazine bonoları faiz
oranlarının üstünde tutulması gibi önlemler alınabilmektedir.
Uluslararası
tahvil
piyasalarında
işlem
gören
FRN’lerin
çeşitli
alternatifleri bulunmaktadır. ‘Maksimum faizli değişken faizli tahviller’
piyasanın en büyük faiz oranını taşır. ‘Sürekli tahvillerin’ vadesi yoktur ve ana
91
Yalçıner, a.g.e., s.403.
92
Seyidoğlu, a.g.e., s.337.
96
para geri ödemesi yapılmaz. ‘Satım opsiyonlu değişken faizli tahviller’
sahibine belli bir tarihte nominal değer üzerinden paraya çevrilme olanağı
sağlar. ‘Faizi sık değiştirilen değişken faizli tahviller’ ise ayda bir veya üç
ayda bir faizi yeniden belirlenen tahvillerdir.
Değişken faizli tahvil ihraçları 2007 yılında 7.130,3 milyar dolar, 2008
yılında ise 7.663,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.93 2008 yılı değişken
faizli tahvil ihraçlarının 7.259,2 milyar dolarlık kısmı finans kuruluşlarına aittir.
Değişken faizli tahvillerde de sabit faizli tahvillerde olduğu gibi euro cinsinden
ihraçlar ilk sırada gelmektedir. Tablo-9’dan izlenebileceği gibi, 4.519,6 milyar
dolarlık euro para birimli tahvil ihraçlarını 2.167,6 milyar dolarla dolar
cinsinden yapılan ihraçlar izlemektedir.
Tablo-9: Değişken Faizli Tahvillerin Para Birimi Ve Sektörler Açısından
Dağılımı
Değişken Faizli Tahviller
US Dolar
Euro
Yen
Pound
Đsviçre Frangı
Kanada Doları
Diğer
Finans Kuruluşları
Devletler
Uluslararası Organizasyonlar
Şirketler
Kaynak:BIS, Eylül 2008
2006
5.584,6
1.674,5
3.173,9
92,2
473,9
26,9
26,9
114,4
5.248,3
109,2
23,8
203,3
2007
7.130,3
2.066,7
4.150,6
126,2
578,8
30,1
38,1
169,9
6.804,4
115,7
24,9
245,3
2008
7.663,8
2.167,6
4.519,6
153,9
569,7
35,5
34,7
182,7
7.259,2
118,7
25,9
260,0
Grafik-21’de de görüldüğü gibi değişken faizli tahvillerin piyasadaki payı
%33’dür.
93
BIS, a.g.e., s.45.
97
Sabit Faizli
Tahviller
64%
Değişken Faizli
Tahviller
33%
Varantlar
0,03%
Hisse Senedine
Dönüştürülebilir
Tahviller
2%
Kaynak:BIS, Eylül 2008
Grafik-21:Tahvil Stokunun Türlere Göre Dağılımı
1.10.2.1.3. Hisse Senedine Dönüştürülebilir Eurotahviller
Vadesi içerisinde hisse başına sabit bir fiyattan ya da tahvil başına belirli
hisse sayısından, tahvili çıkaran kuruluşun hisse senedine dönüştürülebilme
olanağı taşıyan tahvillerdir. Bu tahvil türünü tercih eden kuruluşun temel
amacı, borçla değil özkaynakla finansman sağlama isteğidir.
Hisse senedine dönüştürebilme imkanı tahvilin çıkarıldığı tarihten 6 ay
sonra başlar. Vadeleri sabit faizli tahvillere göre daha uzun olup, faiz oranları
daha düşüktür.
Dönüştürme
işlemi
için
para
birimlerinin
uyumlu
olması
gerekmemektedir. Dolar olarak düzenlenmiş bir tahvil, euro birimli bir hisse
senedine dönüştürülebilir. Hisse senedine dönüştürme yatırımcı için açık
opsiyonlu olduğundan şirketin hisse senetlerinin değer kaybı durumunda
98
dönüştürme yapılmaz. Bu durum yatırımcıyı değer kaybı riskinden koruyan
bir unsurdur. 94
Özellikle 1980 ve 1990 başlarında Japon firmalarının hisse senedi
fiyatlarındaki önemli artışlar hisse senedine dönüştürülebilir tahvillerin
kullanımını
artırsada,
günümüzde
diğer
tahvil
türleri
kadar
sık
kullanılmamaktadır. Hisse senedine dönüştürülebilir tahviller Grafik-21’deki
gibi piyasanın yalnızca %2’sini oluşturmaktadır.
Tablo-10’da hisse senedi bağlantılı tahvillerin ihraç tutarları verilmiş
olup, hisse senedine dönüştürülebilir tahvil iharçları 2008 yılında 404,4 milyar
dolar olarak gerçekleşmiştir.95 Bu tutarın 211,4 milyar dolarlık kısmı finans
kuruluşları tarafından gerçekleştirilmiş olup, uluslararası organizasyonların
hisse senedi bağlantılı tahvil ihracı bulunmamaktadır.
Tablo-10: Hisse Senedi Bağlantılı Tahvillerin Para Birimi ve Sektörler
Açısından Dağılımı
Hisse Senedi Bağlantılı Tahviller
US Dolar
Euro
Yen
Pound
Đsviçre Frangı
Kanada Doları
Diğer
Finans Kuruluşları
Devletler
Uluslararası Organizasyonlar
Şirketler
Hisse Senedine Dönüştürülebilir Tahviller
Varantlar
Kaynak: BIS, Eylül 2008
94
Seyidoğlu, a.g.e., s.338.
95
BIS, a.g.e., s.45.
2006
344,0
147,2
114,2
47,6
10,9
10,0
0,8
13,3
171,0
1,9
171,2
306,7
7,3
2007
337,0
159,5
134,8
49,6
9,3
12,0
2,9
29,0
209,5
1,9
185,6
390,3
6,7
2008
411,3
157,4
137,5
58,6
9,3
12,6
3,1
32,9
211,4
2,0
197,9
404,4
6,9
99
1.10.2.1.4. Varantlı Eurotahviller
Varant sahibine tahvillerden vazgeçmesi halinde, bağlı olduğu kıymeti
(hisse senedi, tahvil...) belli bir vade sonunda önceden belirlenmiş belli bir
fiyattan
satın
alma
opsiyonu
sunan
tahvillerdir.
Hisse
senedine
dönüştürülebilir tahvillere alternatif olarak geliştirilmiş olup, farkı bağımsız
olarak alınıp satılabilmeleridir. Başka bir değişle, varantlı tahvillerin varant
kısmı, tahvillerden ayrı olarak da işlem görebilmektedir. Bu nedenle varantlı
tahviller için üç farklı fiyat sözkonusu olmaktadır: varant ekli tahvil fiyatı,
varant ayrılmış tahvil fiyatı, yalnızca varant fiyatı.96
Varantlı tahvillerin fiyatları, tahvilin ihraç edildiği zamandaki hisse senedi
fiyatına göre tespit edilmektedir. Genellikle hisse senedi fiyatının %15
oranında üzerinde belirlenmektedir.
Varantlı tahviller, 6,9 milyar dolarla piyasanın yalnızca %0,03’lük gibi
çok küçük bir bölümünü oluşturmaktadır.
1.10.2.1.5. Paralel Eurotahviller
Tahvil ihracının büyük boyutlarda olduğu durumlarda, konsorsiyum
içinde farklı ülkelerde faaliyet gösteren bankalardan her biri tarafından kendi
ulusal piyasasında olmak üzere, birden çok piyasada eş zamanlı olarak
satışa
sunulan
tahvillerdir.
Birden
çok
piyasada
satışa
sunulması
eurotahvillerin, satışa sunuldukları ülkede o ülkenin para birimiyle işlem
görmeleri yabancı tahvillerin özelliklerini yansıtmaktadır.
96
Akgüç, a.g.e., s.651.
100
1.10.2.1.6. Sıfır Kuponlu Eurotahviller (Kuponsuz Tahviller)
Kuponsuz tahviller, faizlerin belirli dönemlere göre ödenmediği, ancak
vade bitiminde çıkarım anındaki tutarla birlikte yatırımcılara ödendiği borç
senetleridir.97
Kuponsuz tahviller yatırımcılara iki avantaj sunmaktadır:98 Kuponsuz
düzenlendiğinden başabaş fiyatın daha altında satışa sunulmaktadırlar.
Bunun yanında, özellikle faiz oranlarında düşüş bekleniyorsa, kuponsuz
tahvillere yatırım yapmak avantajlıdır. Đkinci olarak bazı ülkelerde sermaye
kazançlarının
daha
düşük
vergilendirilmesi
vergi
yönünden
avantaj
sağlamaktadır.
1.10.2.1.7. Birden Çok Para Birimine Bağlı Eurotahviller
Eurotahviller tek bir ulusal paraya bağlanabilecekleri gibi, birden fazla
yabancı paraya bağlı olarak da çıkartılabilir. Đki ve çok para birimine bağlı
Euro tahviller tek paralı Euro tahvillerin ortaya çıkardığı kur riskine karşı
geliştirilmiş tahvil çeşitleridir.99
Vade boyunca para biriminin değiştirilmesine olanak sağlayacak şekilde
ya da para birimlerinin kompozisyonu (sepeti) şeklinde düzenlenebilir. Đkinci
türdeki tahviller genellikle Avrupa Hesap Birimi (EUA), Avrupa Para Birimi
(ECU), Avrupa Birleşik Hesap Birimi (EURCO) ve Özel Çekme Haklarına
(SDR) göre belirlenmektedir. Bunun yanında bankalar yapay değişik para
birimleri de oluşturabilmektedir. Örneğin, Hambros Bank of Landon, Arap
97
Abdurrahman Fettahoğlu, a.g.m., s.47.
98
Fettahoğlu, a.g.e., s.48.
99
Yalçıner, a.g.e., s.403.
101
ülkelerinden potansiyel yatırımcıları çekebilmek amacıyla Arap Para Birimi
(ARCRU)’ni oluşturmuş ve bu para sepetine dayalı dört eurotahvil ihracına
aracılık etmiştir.
102
Kaynak: Richard Benzie, “The Development of the International Bond
Market”, BIS Ekonomic Papers, No.:32, Ocak 1992, s.13.
Şekil-4: Yen/Dolar Eurotahvil Đlanı
103
Şekil-4, örnek bir yen/dolar eurotahvil ilanını göstermektedir. Bir Japon
şirketi olan NTK, 30 milyar yen için 10 yıllık bir tahvil ihraç etmiştir. 10 yıl
boyunca yıllık kupon yen üzerinden %7 ; yani, 2,1 milyar dolardır. 10 yıl
sonra bu toplam 120.000.000 pound olarak ödenir. Pounda çevrilmiş tutar
ihraç zamanındaki spot döviz kuru kullanılarak hesaplanır.
Đki para birimine bağlı tahviller, bir yabancı paraya bağlı olarak çıkarılır
ve faiz ödemeleri başka bir para birimi cinsinden yapılır. Firmalar faiz
ödemeleri ile anapara geri ödemelerini elde edecekleri yabancı paralara
bağlayarak kur riskini önleyebilir. Ancak iki para biriminin de değerinin
değişebileceği durumlarda kur riskinin azaltılmasında iki para birimli tahviller
yeterli olmamaktadır. Bu nedenle çok para birimine bağlı tahvillerin
kullanılması yaygınlaşmıştır.100
Çok para birimli tahviller farklı ulusal para birimlerinden oluşturulmuş bir
para sepeti olarak düşünülebilir. Çok para birimine bağlı eurotahviller,
vadenin bitimine kadar para biriminin değiştirilebilmesine olanak sağlayacak
şekilde düzenlenen veya tahvilde kullanılan para biriminin bir kaç para
biriminin birleşiminden oluşturulması ile elde edilen para birimi üzerinden
düzenlenen eurotahvillerdir.101
Ulusal paralar arasındaki değişim oranları, tahvil çıkarılırken belirlenir ve
sonradan değiştirilemez. Bu durum kur garantisi vermektedir. Ancak sepette
kullanılan tüm para birimlerinin değerinde aynı anda bir düşüş yaşanabilir. Bu
nedenle sepetteki para biriminin sayısı arttırıldıkça kur riskinden kaçınılmış
olunur.
100
101
Seyidoğlu, a.g.e., s.341.
Yaşar Şahin, “ Euro Tahvil Piyasası ve Türk Euro Tahvilleri”, Karadeniz Teknik Üniversitesi
Đşletme Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Trabzon, 2004, s.68.
104
Bu
tür
tahvillere
örnek
olarak,
bankaların
yatırımcıları
finans
piyasalarına çekebilmek için yarattıkları suni para birimli, geçmiş dönemlerde
kullanılan ECU üzerinden düzenlenen tahviller, EURCO, SDR ve ARCRO
gösterilebilir.
1.10.2.2. Düzenlendikleri Para Birimleri Açısından Eurotahviller
Düzenlendikleri
para
birimleri
açısından
eurotahviller
çeşitli
alt
piyasalara ayrılmaktadır. Uluslararası piyasalardaki ihraç hacmi itibarıyla
önemli yer tutan eurotahvil piyasaları ABD Doları, Japon Yeni, Đngiliz Sterlini
ve Euro piyasalarıdır.
1.10.2.2.1. ABD Doları Eurotahvil Piyasası
Dolar Eurotahvil piyasası 1960’lı yıllarda gelişmiş ve ABD kurumsal
yatırımcıları için her dönemde önemli finansman kaynağı olmuştur.Amerika
dışında dolaşımda bulunan ABD Doları’nın çokluğu yatırımcıya gerekli
likiditeyi sağlamıştır.102
Dolar türünden eurotahvil ihraç eden borçlanıcı kuruluşlar Amerikan
para oteritelerinden kaynaklanan hiçbir mali kısıtlamaya bağlı değildir. Ancak
bu tür eurotahviller Londra ve Lüksemburg borsalarına kayıt ettirilerek bu
borsaların kotasyonlarına girmektedirler. Piyasadan borçlanan kuruluşlar;
KĐT’ler, bankalar, hükümetlerüstü kurumlar ve özel şirketlerdir. Euro tahvil
piyasasındaki kuralsızlığın yanında, bu piyasada potansiyel yatırımcıların
yüksek kaliteli tahviller talep etmesi ve seçici davranmaları borçlanıcı
kurumları kısıtlamıştır.
102
Walmsley, a.g.e., s.592-593.
105
Dolar Eurotahvil piyasasının ikincil piyasası, likiditesi en yüksek olan ve
en gelişmiş piyasadır. Bankalar ve aracı kurumlar arasında yaşanan şiddetli
rekabet piyasada işlemler üzerinden alınan komisyon oranlarını oldukça
düşürmüştür.
ABD Doları Eurotahvil piyasası ihraç stoku 2006 yılında 3.212,6; 2007
yılında 3.528,7 ve 2008 yılında 3.812,9 milyar dolara ulaşmıştır.103
1.10.2.2.2. Japon Yeni Eurotahvil Piyasası
Eurotahvil piyasasının en önemli ikinci piyasası yen eurotahvil
piyasasıdır. Samurai tahvil ve yen eurotahvillerinin stok ihraç tutarları
karşılaştırmalı olarak Grafik-22’de yer almaktadır.
Kaynak: Bank of Japan Financial Markets Department, “Financial Markets
Report”, Eylül 2008
Grafik-22: Samurai Tahvil - Yen Eurotahvil Đhraç Tutarları
103
BIS, The International Banking Market, Mart 2009, s.56.
106
Japonya’da faiz hareketlerindeki dalgalanmanın ve yatırımcıların
taleplerinin göreceli olarak istikrarlı bir yapıda olması, deniz aşırı finansal
kuruluşlar ve şirketler tarafından yen cinsinden ihraç edilen tahvil hacminin
de artışını beraberinde getirmiştir. 2008’in ilk çeyreği için, Samurai tahvillerin
ihraç tutarı bir önceki yılın aynı dönemini aşmıştır. Euro yen tahvil ihraçları
ise
2008
yılında
ulaşamamıştır.
düşüş
göstermiş
ve
2007
yılındaki
seviyeye
104
1.10.2.2.3. Sterlin Eurotahvil Piyasası
Piyasanın ilk oluşumu 1977 olarak kabul edilmektedir. Bu dönemden
sonra tüzüklerde yapılan değişiklikler piyasanın büyümesi için yol açmıştır.
1984-1985 ‘de çıkarılan finansman kanunları ile vergi muafiyeti, sterlin
eurotahvillerinin piyasadaki payını büyük ölçüde artırmıştır.
Sterlin eurotahvillerin vadeleri 5-30 yıl arasında değişkenlik göstermekle
beraber, piyasada daha çok 5-10 yıl vadeli tahviller görülmektedir. Piyasanın
ikincil piyasasının akışkanlığı yükksektir, ancak işlemler daha çok borsa
kotasyonu dışında yapılmaktadır.
Tablo-11‘de Sterlin Eurotahvillerinin ihraç tutarları yer almaktadır.
104
Bank of Japan Financial Markets Department, “Financial Markets Report”, Eylül 2008, s.71.
107
Tablo-11: Sterlin Eurotahvil Đhraç Tutarları
(Milyon sterlin)
Đhraç
Geri Ödeme
Net Đhraç
2007 Q1
58.675
16.488
42.187
Q2
61.143
26.486
43.657
Q3
62.425
29.676
32.749
Q4
55.453
26.919
28.534
2008 Q1
52.156
21.497
30.659
Q2
50.467
18.058
32.409
Q3
47.798
20.107
27.691
Q4
47.208
35.110
12.098
45.671
21.798
10.873
2009 (Ocak)
Kaynak: Bank of England, Monetary & Financial Statistics, Vol:13, Şubat 2009.
2007 yılının ikinci çeyreğinden itibaren Sterlin Eurotahvil piyasalarında
da Sterlin cinsinden yabancı tahviller de olduğu gibi azalma yaşanmaktadır.
2007 yılında net tahvil ihracı 137.127 milyon sterlin iken, 2008 yılında net
tahvil ihracı 102.857 milyon sterlin olarak gerçekleşmiştir
2009 yılı Ocak ayında ise gerçekleştirilen Sterlin Eurotahvil ihracı
45.671 milyon Sterlin tutarında olmuş, 21.798 milyon Sterlin kadar geri
ödeme yapılmış ve net Sterlin Eurotahvil ihracı 23.873 milyon Sterlin
seviyesinde gerçekleşmiştir.
108
1.10.2.2.4. Euro Para Birimli Eurotahvil Piyasası
ECU para birimli eurotahvillere dayanan euro para birimli tahvillerin
temeli 18 Aralık 1978 tarihinde Avrupa Topluluğu üyesi ülkelerin ortak bir
para birimi oluşturma isteklerine dayanmaktadır. ECU olarak ortaya çıkan bu
para birimi Avrupa ülkelerinin para birimlerinden oluşmuş bir sepet
niteliğindedir.
1984 yılı sonrasında Avrupa dışındaki yatırımcılarında ilgisini çeken
ECU para birimli tahvillerin gelişiminde AB’ye bağlı kuruluşların ve
uluslararası organizasyonların büyük payı vardır. AB üyelerinin 1999 yılında
euro para birimine geçmesiyle ECU eurotahvillerinin yerini euro para birimli
eurotahviller almıştır.
Euro para birimli tahvillerin ikincil piyasası son derece gelişmiştir. Đkincil
piyasa Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Almanya ve Fransa finansal
kuruluşların kontrolü altındadır.
Euro eurotahvillerin ihraç stoku 2006 yılında 5.167, 2007 yılında 6.145
ve 2008 yılında 7.496 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.105
1.10.2.2.5. Diğer Eurotahvil Piyasaları
Yukarıda belirtilen eurotahvil piyasalarının yanında uluslararası finansal
alanda sürekli talep görmeyen ancak konjonktürel olarak ihraç edilen farklı
para türlerinde eurotahviller de bulunmaktadır. Bu tahviller fırsatları
değerlendirmek amacıyla kısa sürede büyük miktarlarda satılır, satış
sonrasında piyasa terkedilir.
105
BIS, The International Banking Market, Aralık 2008, s.102.
109
Eurotahvil piyasasının diğer sektörlerini Kanada Doları, Avustralya
Doları ve Đsviçre Frangının yanında dönem dönem ihraçlarının yapıldığı
Kuveyt Dinarı, Finlandiya Markası oluşturmaktadır.
1.10.3. Global Tahviller
Global tahviller, diğer uluslararası tahvil türleri gibi uluslararası finans
piyasalarında birden çok piyasada satışa sunulan tahvillerdir. Global tahviller
çeşitli ülke tahvil piyasalarına ihraç edilmeleri yönüyle Euro tahvillere
benzerken,
borsaya
kote
olması
yönüyle
de
Euro
tahvillerden
ayrılmaktadır.106
Global tahvillerin ihraç miktarları diğer tahvillere göre çok daha
büyüktür. Bu nedenle büyük organizasyonlar, hükümetler, kamu kuruluşları
ve çok uluslu şirketler tarafından kullanılır.
Gerçek
anlamda
ilk
global
tahvil
ihracı
1989
Eylül
ayında
gerçekleştirilmiştir. Dünya Bankası’nın gerçekleştirdiği bu ihracı gerçek
anlamda global tahvil ihracı yapan; eş anlı olarak hem Amerikan Yankee
tahvil
piyasasında
hem
de
eurotahvil
piyasasında
satışının
gerçekleştirilmesidir. Söz konusu tahvil 10 yıl vadeli 1.5 milyar ABD doları
tutarında bir ihraç olmuştur.
Global tahviller, yatırımcıya geniş bir piyasa alanı sunar. Đkincil
piyasadaki taleplerinin fazla olması global tahvillerin yatırımcılar tarafından
tercih edilmesini artırmıştır.
Tablo-12’de tahvil piyasalarının ana faklılıkları özet şekilde yer
almaktadır.
106
Yalçıner, a.g.e., s.404.
110
Tablo-12: Tahvil Piyasaları: Ana Farklılıkların Özeti
ULUSAL TAHVĐLLER
ULUSLARARASI TAHVĐLLER
Yabancı Tahvil
Eurotahvil
Đhraççı
Piyasanın bulunduğu yerdeki
kamu ya da özel sektör unsurları
Yabancı ülkeler,
yabancı firmalar ya da
uluslararası kuruluşlar
Yüksek kredi itibarına
sahip tüm borçlanıcılar
Para Birimi
Ulusal Para
Ulusal Para
Kullanımı yaygın tüm
uluslararası para
birimleri
Tek Seferlik
Đhraç Tutarı
ABD ve Japon Hükümetleri:
5.000-25.000 Milyon ABD Doları
Diğer Hükümetler:
500-5.000 Milyon ABD Doları
Diğer Borçlanıcılar:
50-500 Milyon ABD Doları
50-500 Milyon ABD
Doları
50-500 Milyon ABD
Doları
Bulldog ve Yankee
piyasaları dışında
hamiline yazılı
Hamiline yazılı
Sterlin tahvil piyasası
dışında stopaj vergisi
yoktur.
Stopaj vergisi yoktur.
Türü
Vergi
Almanya, Đsviçre ve Hollanda gibi
bazı Avrupa ülkeleri dışında
nama yazılı
Yabancı yatırımcılar tarafından
geri talep edilebilmesine rağmen
birkaç ülkede stopaj vergisi
uygulanmaktadır. (Japonya,
Đngiltere, Đtalya, Đsviçre)
Faiz
Ödemeleri
Kıta Avrupa'sındaki bazı
piyasalardayıllık,
diğer piyasalarda 6 aylık
Đlgili ulusal piyasaya
bağlı olarak
değişir.
Sabit oranlı tahvillerde
yıllık,FRN'ler için 6
aylık ya da 3 aylık
Kote Olunan
Yer
Ulusal Menkul Kıymetler Borsası
Ulusal Menkul
Kıymetler Borsası
Genellikle Londra yada
Lüksemburg.
Đhraca Aracı
Olanlar
Büyük ulusal bankalar ve
Brokerlar
Büyük ulusal bankalar
ve Brokerlar
Uluslararası Birlikler
Öncelikle ulusal bankalar
ve diğer finansal kuruluşlar
Hükümet Đhraçları: 5-10 yıl
vadeli geri ödemeli kuponlar
şeklindedir.
Şirket Đhraçları: Genellikle hisse
senedine bağlı şekildedir.
Kamu Sektörü: Açık artırma
yoluyla ya da konsorsiyum
aracılığıyla satılır.
Özel Sektör: Konsorsiyum
aracılığıyla ya da doğrudan
borçlanıcı tarafından satılır.
Uluslal ve deniz aşırı
yatırımcılar
Yatırımcılar
Yapı
Đhraç
Prosedürü
Đkincil
Piyasanın
Durumu
Japon Yeni gibi piyasalarda
tezgahüstü işlemler yaygın
olmasına rağmen genellikle
işlemler ulusal menkul kıymetler
borsasında gerçekleştirilmektedir.
Bazı piyasalarda damga vergisi
ve sabit komisyon
uygulanmaktadır.
Kuponlu
Geniş uluslararası
yatırımcı profili
Yaygın olarak kuponlar
şeklindedir.
Ancak geniş olağandışı
çeşitlilikte yapılar
mevcuttur.
Ulusal konsorsiyumlar
aracılığıyla
gerçekleştirilir.
Uluslararası
konsorsiyumlar
aracılığıyla
gerçekleştirilir.
Đkincil piyasa, özellikle
tezgahüstü işlemlerden
oluşmaktadır.
Japon
Yeni ve Đsviçre Frangı
ile yapılan işlemlerde
damga vergisi vardır.
Standart Euro piyasası
takas sistemlerini
kullanan, hesaben
saklama transfer
sistemi vasıtasıyla
kurulan
bankalar tarafından
işlemlerin yürütüldüğü
bir organize piyasa
mevcuttur.
Kaynak: Richard Benzie, “The Development of the International Bond
Market”, BIS Ekonomic Papers, No.:32, Ocak 1992, s.16.
ĐKĐNCĐ BÖLÜM
ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASALARININ KURUMSAL ÇERÇEVESĐ
2.1. ULUSLARARASI TAHVĐL BĐRĐNCĐL PĐYASASI
2.1.1. Birincil Piyasanın Tanımı
Fon ihtiyacını karşılamak amacında olan borçlanıcıların, tahvilleri
yatırımcılara ilk kez sundukları piyasaya ”birincil piyasa” denir. Genel olarak
birincil piyasa dönemi, ihraç gününden bütün tahvillerin satıldığı güne kadar
devam eden dönemdir. Đşlem hacmi doğal olarak ikincil piyasaya göre daha
düşüktür,fakat çok önemlidir.107
Uluslararası tahvil piyasasının belli bir yeri, fiziksel bir mekanı veya
borsası yoktur. Đşlemler telefon, teleks ve bilgisayarla yürütülür. Piyasanın
işleyişindeki bu kolaylık dünyanın çeşitli yerlerindeki daha fazla katılımcının
piyasaya yönelmesini sağlamıştır.
Londra’ nın piyasa içinde önemli bir yeri bulunmaktadır. Bunun yanında
Brüksel ve Lüksemburg takas işlemlerinin yürütüldüğü, Zürih ise Uluslararası
Tahvil Dealerları Birliği (AIBD) ’nin merkezi olması nedeniyle önemlidir.
Piyasada genellikle kredi değerliliği yüksek kuruluşlar ve ülkeler faaliyet
göstermektedir. Bu durum kredibilitesi oldukça yüksek olan bazı şirketlerin
faaliyette
bulundukları
ülkeden
daha
ucuz
fon
sağlamasına
neden
olmaktadır. Örneğin piyasada çok iyi tanınan Amerikan IBM firması, geçmişte
107
Walmsley, a.g.e., s.81.
112
ABD hükümetinden daha düşük maliyetle tahvil ihraç ederek, düşük faizle
kaynak sağlamıştır.
Tahvil ihraç miktarı en çok olan yirmi ihraçcı Tablo-13’de
gösterilmiştir.
Tablo-13: En Çok Đhraç Gerçekleştirmiş 20 Đhraçcı
1
Dünya Bankası
11 Belçika Krallığı
2
Avrupa Yatırım Bankası
12 Deutsche Bank
3
Đsveç Krallığı
13 Swedish Export Credit
4
Danimarka Krallığı
14 Banque Natıonale de Paris
5
General Motors
15 General Electric
6
Avrupa Birliği
16 Ford Motor Company
7
Citicorp
17 Đngiltere
8
Đtalya Cumhuriyeti
18
9
Avusturya Cumhuriyeti
19 Yeni Zelanda
10 Kanada
Banque Française du Commerce
Exterieur
20 Đrlanda
Kaynak: Euromoney Bondware,2007
113
Birincil piyasada tahvil ihracı, tahvili ihraç eden kurumun, tahvilleri
yatırım bankaları veya ticari bankalardan oluşan ‘ihraç sendikasyonu’ na
satması ile başlar. Đhraç sendikasyonu, çeşitli ülkelerde faaliyet gösteren
ticaret ve yatırım bankaları ile menkul değer aracı kurumlarından oluşan ve
çıkartılan tahvillerden paylarına düşen miktarları, kendi ulusal piyasalarında
satışa sunan mali yükleniciler grubudur.
Piyasanın işleyişine geçmeden önce piyasanın işlerliğini sağlayan ihraç
sendikasyonuna ait temel unsurlar açıklanacaktır.
2.1.2. Đhraç Sendikasyonu Unsurları
Uluslararası tahvil ihracı amacıyla oluşturulan ihraç sendikasyonu 4 ana
unsurdan meydana gelmektedir:
1- Sendikasyon Grup Başkanı
2- Yönetim Grubu
3- Garanti Grubu
4- Satış Grubu
2.1.2.1.Sendikasyon Grup Başkanı
Tahvillerin ihracı amacıyla potansiyel yatırımcılarla ilk iletişimi kuran,
ihraçcı ile ilgilenen ve önerilerde bulunan ve daha sonra ihracı düzenlemek
için vekaleti üstlenen, bu vekaletin alınmasıyla ihracın yönetiminde liderlik
rolünü üstlenmiş olan banka veya aracı kurum “Sendikasyon Grup
Başkanı”dır.108
108
Alövsat Müslümov, “Tahvil Piyasaları”, Doğuş Üniversitesi Ekonomi-Finans Ders Notları,
2006, s.34.
114
Sendikasyon grup başkanı, yatırımcı müşteriye bir niyet mektubu
gönderir. Bu mektupta sendıkasyon grup başkanı, ihracın genel çerçevesini
çizmiş, ihraç koşullarını ve gelişimi ile ilgili görüşleri ortaya koymuştur.
Đhraçtan tümüyle sorumlu olan sendıkasyon grup başkanı, ihraçcı kuruluşa
emisyon işlemiyle ilgili tüm safhaların süratle tamamlanacağını ve emisyonun
geniş bir işlem hacmiyle gerçekleştirileceğini taahhüt eder.109
Sendikasyon grup başkanı, işlemin tamamlanması için ihraca katılan
diğer aracı kurumların organize bir şekilde çalışmasını sağlamakla görevlidir.
Ortak bankalarla birlikte ihraç prosedürlerinin son şeklini verir.
Birincil piyasadaki ihracın ardından sendıkasyon grup başkanı, tahvilin
ikincil piyasadaki işlemlerinden de sorumludur. Đhraç hacmini takip eder ve
gereken durumlarda ikincil piyasaya da müdahale konusunda görevlidir.
2.1.2.2.Yönetim Grubu
Sendıkasyon grup başkanı’na yardımcı olarak çalışan bankaların bir
araya gelmesiyle oluşturulan gruba ‘Yönetim Grubu’ denilmektedir. Yönetim
grubunu oluşturacak bankalar ihraçcı kuruluş ve sendikasyon başkanı
tarafından seçilir. Seçim aşamasında, ihracın başarıyla tamamlanabilmesi
için yönetim grubunun sendikasyon başkanının güvenini kazanmış olması,
sürekli irtibat halinde bulunabilmesi ve tahvilin ihraç edileceği piyasaları takip
edebilecek coğrafi yakınlıkta olması göz önünde bulundurulmalıdır.
109
Müslümov, a.g.e., s.35.
115
Konsorsiyumda ortak yönetici sıfatıyla yer alacak kuruluşların, tahvil
ihraç eden kuruluşla ve konsorsiyum lideri banka ile iyi ilişkiler içinde olması
gerekir.110
Yönetim gurubu sendikasyon başkanı ile birlikte taahhütte bulunur ve
aynı şekilde ihraçla ilgili sorumluluk altına girer.
2.1.2.3. Garantör Grup
Garantör grup, yönetim grubu tarafından oluşturulmuş olup, görevi tahvil
ihraç eden kuruluşun talep ettiği fon miktarının sağlanmasını garanti
etmektedir. Bu açıdan ihracın riskini taşıyan, garantör gruptur. Özellikle
borçlanan tarafın piyasada tanınmamış olması garantör grubun riskini
artırmaktadır.
Garantör grup satışın garantisini yüklenim anlaşması ile sağlar. Burada
iki yöntem geçerlidir:
-
Tam
yüklenim
yönteminde, grubu
oluşturan bankalar,
müşterilerine satamadıkları tahvilleri kendileri satın alarak portföylerine
katarlar.
Bu
yöntemde
tahvillerin
piyasada
satılıp
satılmadığına
bakılmaksızın, belirli miktarda kredi önceden kesinleşmiş durumdadır.
-
Kısmi yüklenim (en iyi çaba) yönteminde ise grup, tahvillerin
satışıyla ilgili elinden gelen çabayı gösterir, ancak satılamayanlar için bir
yükümlülük altına girmez.111 Dolayısıyla tam yüklenim yönteminde olduğu
gibi bir kesinlik yoktur.
110
Walmsley, a.g.e., s.132.
111
Seyidoğlu, a.g.e., s.333.
116
Garantör grubun sayısı ihraç hacmine göre değişmektedir. Grup üyeleri
aynı zamanda yönetim grubuna da kabul edilerek üye sıfatını kazanabilir. Bu
özel konum, ihraç operasyonunda yüksek oranlarda garanti vermelerinden
kaynaklanmaktadır.
Uluslararası tahvil piyasalarında garantör rolünü üstlenen ilk 20 kuruluş
Tablo-14’de yer almaktadır.
Tablo-14: Đlk 20 Garantör Kuruluş
Kaynak: BLOOMBERG, Global Capital Markets, Eylül 2008
117
2.1.2.4. Satış Grubu
Satış grubu, ihraç edilen tahvillerin yatırımcılara satışından sorumlu
olup, yüksek alım-satım işlem hacmine ve uluslararası tahvil satın almak
isteyen yatırımcılara doğrudan ulaşabilme imkanlarına sahip finansal aracı
kurumlar arasından eleme yöntemiyle seçilerek oluşturulur. Üyeler ihraçla
ilgili hiçbir yüklenim altına girmezler. Dolayısıyla riskleri de yoktur. Đhraç
edilen tahvillerin en kısa zamanda satışıyla görevlidirler. Satış grubu üyeleri
bu görevlerini yerine getirmeleri karşılığında, satışlar üzerinden belirlenmiş
oranda komisyon alırlar.112
2.1.2.5. Ödeyici Finansal Aracı Kurum
Faiz ve anapara geri ödeme dönemlerinde, uluslararası tahvilin sahibi
olan yatırımcılara tüm parasal ödemeleri yapan aracı kurumlardır. Görevi
gereği ödeyici finansal aracı kurum, ihraç operasyonunun bel kemiğini
oluşturur. Bu görevi, sendikasyon grup başkanı da aynı zamanda ödeyici
finansal aracı kurum olarak üstlenebilir.
2.1.2.6. Yeddiemin
Yeddiemin, finansal bir kurum olmayıp, çalışma grubuna sendikasyon
grup başkanı tarafından seçilen bir avukatlık firmasıdır.113 Seçimde firmanın
daha önce ihraç operasyonlarında görev almış olması ve finansal piyasalarla
ilgili olup olmaması göz önünde bulundurulur. Yedieminin görevi, ödemelerin
kurallara uygun yapılıp yapılmadığını takip etmek, dolanımdaki tahvili adet
112
113
Sezik, a.g.m., s.38.
Sezik, a.g.m., s.42.
118
olarak
belirlemek
ve
yatırımcıların
haklarını
temsil
ederek
onları
yönlendirmektir.
2.1.3. Menkul Değer Đhraç Safhaları
Ulusal piyasalardan farklı olarak uluslararası tahvil piyasalarında tescil
formalitesi yoktur. Bu nedenle yeni bir ihraç beş hafta gibi kısa bir süre içinde
tamamlanabilir. Tahvil ihracı faaliyetleri, hazırlık dönemi, satış teklifi dönemi
ve kapanış döneminden oluşmaktadır.
2.1.3.1.Hazırlık Dönemi
Finansal kaynak uluslararası piyasalara tahvil ihraç edilerek sağlanmak
isteniyorsa, borçlanacak olan kuruluş ile ihraç operasyonu yönetici grupları
arasında ilk temaslar kurularak hazırlık dönemi başlatılmış olur.
Bu süreç boyunca ihraca ilişkin şartlar kesinleştirilir. Başarılı bir ihraç
için şu verilerin bu aşamada belirlenmesi gerekmektedir:
1-Toplam Đhraç Miktarı
2-Tahvil Đhraç Fiyatı
3-Tahvilin Kuponu
4-Vade
5-Borcun Đtfası
Belirlenen bu şartlar genellikle remi teklif gününe kadar askıda kalır. Bu
süre boyunca, lider yönetici, yönetici birliğini tesis eder ve çeşitli belgeleri
hazırlar. Bunlardan biri geçici izahnamelerdir.
119
Halka arz izahnamesi, ihraç hakkında bilgi veren dökümanlardır. Đhraç
yapan kurum, bu kuruma ait son beş yıllık bilançoları, eleman sayısı, yönetici
isimleri, denetim raporları, ihracın şekli, miktarı, garantör banka ve ihraç
gelirinin nasıl kullanılacağı izahnamede belirtilir.114
Hazırlık dönemi içinde ihraç yöneticileri ile garantörler arasında alım
başvurusu anlaşması yapılır. Đhraç için yöneticilerin başvurma ya da
başvuruyu artırma koşulları, ihraç fiyatı, kupon değeri, teslim ve ödeme
yöntemi, üzerinde anlaşma sağlanan konulardır.
Yönetici bankalarla aracılık yükleniminde bulunan bankalar arasında bu
dönem içerisinde aracılık yüklenimi anlaşması işlemleri tamamlanır.
Đhraç edilen menkul kıymetlerin dağıtılması durumunda satışa ve alım
başvurusuna ilişkin kayıtlar ise yönetici bankalar ile satıcı gruplar arasında
yapılan satıcı grubu anlaşmasında yer alır.
Tahvil sahiplerine ait idari işleri takip edecek bir yeddiemin tayin
edilmesi durumunda yeddiemin anlaşması yapılır.
Hazırlık döneminde son olarak tahvil dökümanı hazırlanır. Diğer
belgelerin ve tahvilin hazırlanmasıyla satış işlemlerine başlanır.
2.1.3.2. Satış Tekilifi Dönemi
Tahvil ihraç işlemleri, ihraç yöneticilerinin aracılık yüklenimi yapacak
mali kuruluşlara, aracılık yükleniminde bulunmalarını ve satıcı grup üyesi
olarak alım başvurusunda bulunmalarını istediği teleksi çekmesiyle başlamış
114
Haydar Boysal; “Euro Tahvil ve Đlgili Piyasalar”, Sermaye Piyasası Kurulu Araştırma Raporu,
Ankara, 1988, s.16.
120
olur.115 Bu aşamada satıcı grup tahvil ihracını ilan edip satışı sağlamaya
çalışır.
Bu dönemde tahvil için oluşan talebe göre şartlar yeniden belirlenebilir.
Örneğin, yüksek miktarda alım başvurusu yapıldığında ihraç miktarının
artırılmasına,
kupon
değerinin
düşürülmesine
veya
ihraç
fiyatının
yükseltilmesine karar verilebilir.
Satış grubu üyelerine yapılan tahvil dağıtımı belli olduktan sonra, satış
grubuna tahvillerle beraber garantör finansal kurumların listesiyle, ihraç
sendikasyonunu tanıtan broşür (tombstone) teslim edilir. Tahvilleri teslim alan
satış grubu en yüksek gayretle yatırımcılara ulaşarak tahvilleri satmaya
çabalar.
2.1.3.3. Kapanış Dönemi
Tahvillerin satışının ve anlaşmaların tamamlandığı, tahvil değerinin
ödendiği dönemdir. Tahvil ücretlerinin ihraçcıya ulaşmasından sonra tahvil
yatırımcıya teslim edilir.
Satışlar sonucunda toplanan likid miktardan sendikasyon üyelerinin
komisyonları düşülür ve geriye kalan net miktarın borçlanan kuruluşa teslim
edilmesiyle ihraç sona erer.
Bu aşamada artık tahvillerin ikincil piyasası oluşmuştur ve satıcı grubu
başkanı, tahvilleri ikincil piyasada dikkatlice izler. Amaç satılamayan tahviller
için
yüklenim
sözleşmesi
imzalayan
garantör
kuruluşun
anlaşmaya
uymaması sonucu, tahvillerin ikincil piyasada değerinin aşırı düşmesini
115
Halil Yolcu, “Tahvil Değerlemesi”, Ekonomi ve Finans, Nisan 2007, s.24.
121
engellemektir. Yine satıcı grubu başkanı, spekülatif amaçlı olarak tahvillerin
fiyatının aşırı yükselmesini önlemeye çalışır.116
Bir tahvilin ihracına yönelik yukarıda açıklanan süreç özetle Tablo-15 ve
Şekil-5’de yer almaktadır.
Tablo-15: Tahvil Đhracı ve Konsorsiyum Mekanizmasının Đşleyişi
D-14 HAFTASI
Vekaletin verilişi, borçlanan ile ihraç stratejisinde anlaşılması,
belgelerin hazırlanması
D-7 HAFTASI Ortak yöneticilerin davet edilmesi, belgelerin tamamlanması
D GÜNÜ
Đhracın ilan edilmesi,ihracı yöneten bankanın taahhütçü ve satış
grubu üyelerine davet telexlerinin göderilmesi
D+1
Taahhütçü ve satış grubu üyelerine belgelerin göderilmesi
D+4
Taahhütçülerin kabul ettiklerini bildirmeleri için son gün
D+8
Yönetici banka tarafından ilk dağılımların belirlenmesi
D+9
D+10
D+11/23
D+24
Fiyatlandırma günü:ihraç şartlarının son şeklini alması, satış
grubuna gelecek son üyelikler için son gün
Sunuluş günü, tahvillerin dağılımını gösteren telexlerin taahhütçü
ve satış grubu üyelerine gönderilmesi
Konsorsiyumun fiyat dengeleme dönemi:dağıtımın sona erdiğine
karar verilene kadar tahviller konsorsiyumun teklifinde tutulur
Ödeme günü:konsorsiyum üyeleri elde ettikleri tahvil iktarlarının
ödemesini yaparlar ve toplanan fon ihraççıya ödenir.
Kaynak: Walmsley, a.g.e., s.132-133.
116
Fisher, a.g.e., s.154.
122
TAHVĐL ĐHRAÇ
TAHVĐL
KARARININ
ĐHRACININ
VERĐLMESĐ
►
ĐLANI
TEKLĐF
►
DÖNEMĐ
KAPANIŞ
►
GÜNÜ
→Toplam Süre:5 HAFTA
Kaynak: Walmsley, a.g.e., s.135.
Şekil-5: Tahvil Đhraç Çizelgesi
Piyasanın Đşleyişine Yönelik Bir Örnek
Bir tahvilin Reuters Monitör Sitemi veya Telerate aracılığı ile ihracı
aşağıdaki şekilde olmaktadır.117
1216
SCREEN INSIDER
III D
-EUROFIMA IS TAPPING THE AUSSIE DOLLAR MARKET WITH AN AUS
DLR 75M 7 YEAR STRAIGHT ISSUE.THE NON-CALLABLE DEAL HAS A
COUPON OF 13 PC AND AN ISSUE PRICE OF 101 ¼.LEAD MANAGER JP
MORGAN IS SEEKIND CO-MANAGERS.FM NP,X-DFLT.FEES ARE 1 1/4
PC FOR SELLING AND 3/4 PC FOR MAN AND UND COMBINED. DUE
DATE IS FEB 3,2015.DENOMS ARE 1.000 AND 10.000. LISTING LUX.PAY
FEB 3.EARLY QUOTES ARE LESS 1.90-1.80.
SCREEN INSIDER, SAAT 12:16’DA, REUTERS EKRANININ III D
NUMARALI SAYFASINDA,
AVRUPALI DEMĐRYOLU ŞĐRKETLERĐNĐN
OLUŞTURDUĞU BĐR KONSORSĐYUM OLAN EUROFĐMA’NIN 75 MĐYON
AVUSTRALYA
117
DOLARI
Hotunoğlu, a.g.m., s.72.
TUTARINDA
TAHVĐL
ĐHRAÇ
ETMEKTE
123
OLDUĞUNU ĐLAN ETMEKTEDĐR. TAHVĐL, 7 YIL VADELĐ DÜZ BĐR
TAHVĐLDĐR. VADESĐNDEN ÖNCE PARAYA ÇEVRĐLEMEZ. FAĐZ ORANI
%13’DÜR. ĐTĐBARĐ DEĞERĐNDEN %1 1/4 PRĐMLĐ ĐHRAÇ EDĐLMEKTEDĐR.
ĐHRACI YÖNETECEK OLAN KURUM JP MORGAN’DIR VE ORTAK
YÖNETĐCĐLER ARAMAKTADIR.
FM (force majeure), ihracı yönetenlerin ve taahhütçülerin belirli
durumlarda yükümlülüklerinden kurtulma olanağını belirtmektedir. NP
(negatıve pledge-olumsuz taahhüt), ihraççının, diğer alacaklıların kendi
varlıkları üzerinde, tahvil sahiplerinden daha öncelikli haklara sahip
olmayacağını belirtmesi anlamına gelir. X-DFLT (cross-default) ise, ihraççı
diğer yükümlülüklerinde ödeme güçlüğüne düşerse, tahvilin vadesinden önce
geri ödenebilir konumda olduğunu göstermektedir.
Satış komisyonları %1 ¼, ihracın yönetimi ve taahhütler (underwriting)
için istenen komisyon oranı ise %1/4’tür. Tahvilin vadesi 3 Şubat 2015’dir ve
1.000 ve 10.000 Avutralya Doları tutarında küpürler halinde basılmıştır.
Tahvil Lüxemburg’ta listelenecek ve 3 Şubat 2008 tarihinde ihraç edilecektir.
Gri piyasadaki dealerlar, ihraç fiyatının 1.90 altından (101 ¼ -1.90), 99.35’ten
alım, 1.80 altından (101 ¼ -1,80) 99.45’ten satış yapmaktadırlar.
2.1.3.4. Komisyon, Ücret ve Fiyatın Belirlenmesi
Tahvil ihracında rol oynayan aracı kurumlar hizmetlerinin karşılığında
belirli bir komisyon alırlar. Bu komisyon aracı kurum ve müşteri arasında
yapılan anlaşmalarla taahhüt edilmiş olur. Bu noktada önemli olan tahvilin
ihraç fiyatını belirleyen komisyon ve ücret faktörlerinin belirlenmesidir.
Tahvil ihraçlarında uygulanan komisyon yapısı üç kısımdan oluşur.
Bunlar Yönetim Komisyonu, Aracılık Yüklenimi Komisyonu ve Satış Grubu
124
Komisyonudur. Tahvil ihraçlarında değişik vade yapılarında uygulanan
komisyon oranları Tablo-16’da verilmiştir.
Tablo-16: Sabit Faizli Uluslararası Tahvil Đhraçlarına Uygulanan Komisyon
Hadleri
VADE (YIL)
YÖNETĐM
KOMĐSYONU(%)
UNDERWRĐTĐNG
KOMĐSYONU(%)
SATIŞ GRUBU
KOMĐSYONU(%)
TOPLAM
KOMĐSYON(%)
3
4
5
10
12
13-19
20
30
1/8
1/8
1/4
1/4
3/8
3/8
3/8
1/2
1/8
¼
3/8
3/8
3/8
3/8
½
½
1¼
1 3/8
1 3/8 1 ½
1½
1½
2 1/8 2 ¼
2 3/8 2 ½
1 1/8 1 ¼
1 3/8 1 5/8 1 7/8 2
Kaynak: J.Terry Brian, International Finance and Investment, Second
Edition, The Chartered Institution of Bankers, Londra, 2005, s.609.
Halka açılma (hisse senedi yolu ile) veya tahvil ihraçlarında, komisyon
ve ücretleri belirleyen bazı faktörler, ihracın miktarı, menkul kıymetlerin
dağıtılmasının ne oranda zor olacağı, benzer ihraçlardaki komisyon oranları,
diğer bankaların firmaya önereceği underwritting komisyon oranları, ihracı
yönetecek
diğer
bankaların
(co-managers)
alacağı
komisyon
oranı,
underwritting grubunun belirleyeceği kanuni ücret, seyahat, reklam gibi
giderlerin tutarları, satışta görev alacak bireysel brokerların alacağı pay,
alınan riskin büyüklüğü, piyasanın durumu ve şartları olarak sayılabilir.118
Bu faktörlere bağlı olarak komisyon yapısı değişmekte ve toplam
komisyon oranı %1’e kadar düşebilmektedir.
118
Robert Lawrence Kuhn, International Finance and Investing, Library of Investment Banking
Vol. VI.Homewood-Illınois:Richard D.Irwın Inc.,1990, s.145.
125
Đlk ihraç fiyatının isabetli belirlenmesi tahvilin piyasadaki performansı ve
borçlanıcının gelecekteki borçlanmaları üzerinde etkisi olması bakımından
önemlidir. Piyasa fiyatının belirlenmesinde piyasa şartları, borçlunun daha
önceki ihraç performansı ve lider banka ve sendikasyon kurumlarının tahvile
olan taleplerinin iyi analiz edilmesi gerekmektedir.
Birincil
piyasada
tahvil
getirileri,
ikincil
piyasaya
göre
5-10
(%0,5-10) puandan, 100 (%1) puana kadar fazla olabilmektedir. Bunun
nedeni de bu tahvillere olan talebin artmasını sağlamaktır. Bu getiri farkının
oluşmasını
sağlayan
başka
nedenler
de
vardır.
Birincil
piyasadaki
dalgalanırlık, ikincil piyasaya göre daha fazladır, çünkü ikincil piyasada
tahvillerin alım satım performansı bilinmektedir. Piyasada değişimlerin çok
fazla olduğu dönemlerde bu fark %2’ye kadar çıkabilmektedir.119
2.2. ULUSLARARASI TAHVĐL ĐKĐNCĐL PĐYASASI
Bu bölümde,
uluslararası tahvil ikincil piyasasının tanımı, piyasanın
katılımcıları ve piyasada alım satım işlemlerinin işleyişi açıklanacaktır.
2.2.1. Đkincil Piyasanın Tanımı
Tahvil yatırımcıları nakit ihtiyacına girdiklerinde, vadeden önce de
tahvilin alım satımını yapabilmek isterler. Yatırımcılara bu imkanı sunan, likit
ve aktif bir ikincil piyasanın varlığıdır.
Uluslararası tahvil piyasasının ilk dönemlerinde bilgi ağının az
gelişmişliği ve düzenli bir sistemin varolmaması sebebiyle ikincil piyasanın
119
Fisher, a.g.e., s.198.
126
işlem hacmi çok dardır. 1960’larda yaşanan ani gelişmelerin ardından
piyasada yaşanan sorunlara karşın Uluslararası Tahvil Dealerları Birliği
(AIBD) ve takas sistemlerinin oluşturulması sağlanmıştır. Bu gün ikincil
piyasa işlemleri telefon ve teleks sistemleri ve özellikle dealerlar aracılığıyla
yürütülmekte
ve
işlem
gerçekleşmektedir.120
hacmi
Uluslararası
birincil
tahvil
piyasanın
ikincil
çok
piyasası
önünde
tamamen
uluslararasıdır ve aracı kurumlarla, piyasa yapıcılarının resmi olmayan
ağından oluşmaktadır.
Đkincil piyasanın en önemli fonksiyonu tahvillere likidite avantajı
kazandırmaktır. Ancak, ikincil piyasada alınıp satılan tahvillerin likiditeleri de
birbirlerinden farklıdır. Yatırımcılar için likiditesi yüksek olan tahvillerin
avantajı her an nakit sağlaması açısından daha yüksektir. Satın aldığı tahvili
vade sonuna kadar saklamayı amaçlayan yatırımcılar ise likiditesi daha
düşük olan tahvilleri tercih edebilmektedir.
Đkincil piyasanın katılımcıları brokerlar, dealerlar ve piyasa yapıcılarıdır.
Piyasanın üstünlüğü; işlemlerin elektronik ortamda yapılması, bilgi ağının
geniş ve hızlı olmasıdır. Bu sistemin kuralları AIBD tarafından konulmaktadır.
Piyasanın diğer bir temel özelliği de takas işlemleri için geliştirilmiş olan
Euroclear ve Cedel sistemlerinin kullanılıyor olmasıdır.
2.2.2. Piyasanın Katılımcıları
2.2.2.1. Brokerlar
Brokerlar
piyasada
alıcı
ve
satıcıları
karşılaştıran
profesyonel
aracılardır. Kendileri adına değil, müşterileri adına alım satım yaparlar.
120
Akyüz, a.g.m., s.15.
127
Satımı gerçekleştirdiklerinde her iki tarafa da teyit teleksi gönderirler ve 7 gün
sonunda işlem Cedel veya Euroclear aracılığıyla sonuçlandırılır. Broker bu
işlemleri gerçekleştirirken, müşterinin kimliği gizli kalır. Bu hizmetlerinin
karşılığında broker’a komisyon ödenir.
2.2.2.2. Dealerlar
Đkincil piyasadaki alım satımı gerçekleştiren diğer katılımcılardır.
Piyasadaki hızlı bilgi akışı nedeniyle,
bu
bilgilerin
doğru
algılanıp
yorumlanması ve tahvillerin özelliklerinin iyi bilinmesi dealerların başarısı için
önemlidir.
Đkincil piyasada dealerların ilan ettikleri alış ve satış fiyatları arasındaki
spread oldukça yüksek önem arz etmektedir. Alış ve satış fiyatları arasındaki
fark büyüdükçe, yatırımcılar açısından elde edilecek getiri düşeceğinden, söz
konusu tahvile olan talep de düşmekte, tahvilin likiditesi de azalmaktadır.
Tahvilin likiditesinin düşmesi de, borçlanıcı kuruluşun yeni tahvil ihraçlarında
talebin düşük olmasına neden olmaktadır.121
Dealerlar alım satım fiyatları arasındaki farktan (spread) yararlanarak
kar elde etmeye çalışırlar. Alış-satış fiyat farkı tahvillerin likiditesine göre
değişmektedir. Likiditesi yüksek tahviller için %0,25 e kadar düşerken,
likiditesi düşük tahvillerde %1,5’e kadar çıkabilmektedir.
Dealerlar açısından kar elde etmek için, spreadden yararlanmanın
yanında diğer bir seçenek beklentiler doğrultusunda pozisyon almaktır.
Ancak bu, beklentilerin gerçekleşmemesi ihtimali nedeniyle daha riskli bir
alternatiftir. Bu durumda doğabilecek zarardan kaçınmak için riskten korunma
yöntemleri kullanılmalıdır.
121
Akyüz, a.g.m., s.16.
128
2.2.2.3. Piyasa Yapıcılar
Piyasa yapıcılar belli alanlarda uzmanlaşmış alım satım kuruluşlarıdır.
Eurotahvil
türleri
alanında
uzmanlaşabilecekleri
gibi,
tahvillerin
düzenlendikleri para birimleri konusunda da uzmanlaşmış olabilirler. Uygun
fiyatı belirleme ve piyasayı düzenleme fonksiyonları vardır. Kendi hesaplarına
kendi sermayeleriyle tahvil alım satımı yaparlar.
Bu işlemler yapılırken amaç kar sağlamaktır; ancak tahviller için sürekli
bir piyasanın varlığının sağlanması da ikincil bir amaçtır. Çünkü tahvillerin
fiyatlarını oluşturacak ve kontrol edecek piyasa yapıcılarının olmaması
durumunda, fiyatlar çok büyük dalgalanmalar gösterebilecek ve piyasanın
likiditesi olumsuz etkilenebilecektir. Uluslararası tahvil piyasalarında yüz
kadar banka bu kategoriye dahil edilebilir. Bunların arasında da otuz ya da
kırk tanesinin bu konuda iyi olduğu söylenebilir.122
2.2.3. Uluslararası Tahvil Dealerları Birliği ve Piyasanın Đşleyişi
1968 yılından sonra ikincil piyasada oluşan gelişmeler üzerine 18 Nisan
1969 yılında Londra’da yapılan toplantıyla Uluslararası Tahvil Dealerları
Birliği kurulmuştur. Birliğin amacı, teknik problemler hakkında incelemelerde
ve araştırmalarda bulunmak, piyasadaki kurumlar arasında iletişimi sağlamak
ve üye firmalar ve temsilciler arasında ilişki kurmaktır. Merkezi Đsviçre’nin
Zürih kenti olmasına rağmen, kuruluşun işlemleri daha çok, piyasa
işlemlerinde
Londra
merkezli
finansal
kuruluşların
ağırlığının
olması
nedeniyle Londra’ya taşınmıştır.
AIBD, zamanla bazı komiteler kurmuş, üyelerin katılımıyla bazı
toplantılar
122
düzenlemiş,
Fisher, a.g.e., s.203.
haberleşmeyi
sağlamış,
eğitim
programları
129
düzenleyerek, katılımcıları piyasa hakkında bilgilendirmiştir. AIBD, yıllar
içerisinde arbitraj ve açığa satışlarla ilgili bir takım kurallar koymuş,
piyasadaki çok çeşitli ödeme ve dağıtım metodlarında da standardizasyonu
sağlamıştır.123
Bu kurumun piyasaya girmesiyle AIBDQ kotasyon sistemi ve TRAX
işlem borsası piyasaya kazandırılmıştır.
AIBDQ bir kotasyon sistemidir. Đşlemler için telefon kullanılmasının
yanında ekranlar aracılığıyla işlem süresi kısaltılmakta, katılımcıların piyasa
hakkında sınırsız bilgiye ulaşması kolaylaşmakta ve etkin bir piyasa
sağlanmış olmaktadır. Sistem NASDAQ borsasının ekran bazlı işlem
sistemine benzemektedir. Ancak daha ufak bir sistemdir.
TRAX işlem borsası Uluslararası Menkul Kıymet Piyasası Birliği (ISMA)
üyesi
kuruluşlar
tarafından
kullanılan
işlemlerin
karşılaştırılması
ve
doğrulanmasını sağlayan bir sistemdir. Sistemin amacı, AIBD’nin taraf olduğu
işlemler için doğrulama işlemini aynı gün yerine getirmektir. Doğrulanması
için kayda geçen bilgiler; işlemin tarihi, zamanı, mutabakat tarihi, işlem
numarası, taraflar, fiyat, miktar, menkul kıymet kodu ve alım satım işlemi
olmasıdır.124
Đkincil piyasanın gelişimini sağlayan faktörlerden biri de Reuters,
Telerate ve Bloomberg gibi haber sistemlerinin varlığıdır. AIBD bu sistemler
aracılığıyla her hafta başı listeler yayımlar. Tahvillerle ilgili tüm bilgiler aynı
anda tüm dünya tarafından bu sistemler sayesinde takip edilebilir ve alım
satımı yapılabilir. Ancak ekranlarda belirtilen fiyatlar kesin fiyatlar değildir.
Yatırımcılara tahvilin hangi fiyatlar arasında oluşacağı hakkında bilgi verir.
123
Yoon S.Park, Jack Zwick, International Banking in Theory and Practice, Massachusets:
Addision Wesley Publishing Company, 1985, s.15.
124
Hotunoğlu, a.g.e., s.76.
130
Yine de ilke olarak, firmalar piyasa itibarlarını zedelememek amacıyla
ekranda girdikleri fiyatı vermek eğilimindedirler.125
Fiyatlar elektronik bilgi hizmeti veren kuruluşlara bildirildikten sonra,
alım başvurusunda bulunanlar telefon yoluyla gelişmeleri takip eder.
Eşleştirme sistemleri tarafından alım işlemlerinin karşılanmasının ardından
yatırımcı, alım işlemlerine başlamaktadır.
Alım satımlar genellikle işlem yapıldıktan yedi gün sonra valör tarihinde
gerçekleşmektedir. Tahvil alıcısı bu iki tarih arasındaki yedi gün için de kupon
faizi öder.
Piyasada alım satımların sık gerçekleşmesi nedeniyle tahvillerin fiili
teslimi zor olacağından Euroclear ve Cedel takas sistemlerinden yararlanılır.
Teslim işlemleri kaydi olarak bu aracı takas merkezleriyle sağlanır. Böylece
tahvillerin fiziki tesliminden doğabilecek kaybolma, zedelenme ve çalınma
gibi sorunlar da ortadan kalkmış olmaktadır.
Bu takas sistemleri birsonraki bölümde ayrıntılarıyla açıklanacaktır.
2.3. ULUSLARARASI TAHVĐL TAKAS SĐSTEMLERĐ
Uluslararası tahvil piyasalarının gelişmesiyle ortaya çıkan sorunlardan
biri tahvillerin işlemin tamamlanmasının ardından satıcı tarafından alıcıya
teslim edilmesi olmuştur. Teslim işlemi bir takım riskleri de beraberinde
getirmektedir. Tahvillerin kaybolması, tahvil bedelinin bir defada tahsil
edilememesi, kayıtların ve hesapların dökümünün tamamlanamaması
yaşanabilecek sorunlardandır.
125
David K. Eitman, Arthur I. Stonehill, Multinational Business Finance, 9.Baskı, Addisio-Wesley,
2001, s.280.
131
Sonuçta, tarafların üstlendiği riskleri azaltacak bir takas sisteminin
oluşturulması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyacın karşılanması uluslararası
çalışan Euroclear ve Cedel takas sistemleriyle sağlanmaktadır.
2.3.1. Menkul Kıymet Takasının Tarihçesi
Takas
sistemlerinin
geliştirilmesinden
önce
yatırımcılar
menkul
kıymetlerini ya kendileri saklar ya bir bankaya emanet eder ya da hamiline
yazılı menkul kıymetlerini ihraçcı firmanın pay defterine kaydettirerek nama
yazılı olarak değiştirmiş olurdu. Ancak nama yazılı menkul kıymetleri elinde
bulunduran yatırımcı artık firmanın şahsi ortağı olmuş oluyor ve bu nedenle
halka açılma yoluyla sermayenin menkul kıymetleştirilerek tabana yayılması
amacından sapılmış oluyordu. Bu olumsuzlukları en aza indirmek ve hamiline
yazılı menkul kıymetlerin devamlılığını sağlamak için takas sistemleri
geliştirilmiştir.
Benzer
bir
kuruluş
ilk
kez
1823
tarihinde
Berlin’de
kurulan
Kassenverein’dir. Başlangıçta sadece menkul kıymetlerin saklanması işlevini
gören kurum daha sonraları satıcının alıcıya yaptığı ödeme karşılığında
menkul kıymetleri aldığını belgeleyen “Menkul Kıymet Sertifikası” yoluyla
alıcıya menkul kıymet hesabına karşılık kredi çekme ve menkul kıymetlerin
teslimini isteme hakkı sunmuştur.126
Kurum bir süre sonra Almanya ve Avusturya’dan sonra çeşitli finansal
merkezlerde de oluşturulmuş ve birbirlerine karşılıklı üye olmuşlardır.
Böylece menkul kıymet alım satım işlemleri çok daha kolaylaşmış ve fiziki
teslimatı tamamen ortadan kaldıran “Cari Hesap Kayıt” sistemine geçilmiştir.
126
Murat Konuklar, Makro Ekonomi, TBB, Ocak 2007, s.23.
132
2.3.2. Tahvil Takas Sistemleri
Piyasada takas işlemlerinin büyük kısmını gerçekleştiren Euroclear ve
Cedel olmak üzere iki büyük kuruluş, dolayısıyla iki takas sistemi
bulunmaktadır.
2.3.2.1. Euroclear Sistemi
Euroclear takas sistemi, Aralık 1968 yılında merkezi New York’ta
bulunan Morgan Guaranty Trust Company tarafından Brüksel şubesinin bir
departmanı olarak kurulmuştur.127 Kuruluşunun ardından geçen bir yıl içinde
ellinin üzerindeki katılımcı sayısı iki katına ulaşmıştır.
Piyasanın
büyümesi
ve
yeni
bir
takas
sisteminin
(Cedel)
başgöstermesiyle Euroclear yapılanmaya bürünmüş ve hukuksal açıdan
tamamen bağımsız bir şekilde “Euroclear Clearance System Public Limited
Company” adıyla yeni bir kuruluş olarak ortaya çıkmıştır. 1987 yılında da
kuruluş, anonim şirket özelliğini kazanmıştır.
Genel olarak Euroclear takas sisteminin üyeleri Anglo-Saxon, Asya ve
Ortadoğu kökenli finansal aracı kuruluşlardır. Euroclear uluslararası piyasada
işlem gören tüm finansal araçlara açık olduğundan zengin bir finansal araç
portföyüne sahiptir. Bu portföy her türlü para biriminden ihraç edilen
eurotahviller,
yabancı
tahviller
ve
uluslararası
hisse
senetlerinden
oluşmaktadır.
Euroclear takas sistemi kendi üyeleri arasında “Euclid” (Euroclear
Informatıon
Distribution)
sistemiyle
doğrudan
iletişim
sağlamaktadır.
Sistemde alım satımı yapılan tahvilin seri numarası aynı olmasa da menkul
127
Michael Bowe, Eurobonds, Square Mile Books, London, 1988, s.133.
133
kıymetlerin homojen olduğu varsayılır. Euclid’in genel merkezi Brüksel ile
Euclid hizmetinden faydalanan bankalar arasındaki ilişki ise, uluslararası
“General Electric Mark 3” iletişim sistemi ile kurulmaktadır. Sistem üyeleri
menkul kıymet işlemlerinin tasfiyeleriyle ilgili yönergelerini bir gün önce
Euroclear için Brüksel saatiyle 19.45’de iletişim sistemlerine girerler.
Euroclear takas sisteminden geçen yönergelerin %95’i Euclid aracılığıyla
iletilmektedir.
2.3.2.2. Cedel Sistemi
Cedel, 28 Eylül 1970 tarihinde Avrupalı yatırımcılar tarafından
kurulmuştur.
Merkezi
Lüksemburg’tur.
Kuruluş,
Euroclear’ın
piyasada
tekelleşmesinden duyulan rahatsızlık üzerine Euroclear’a rakip olarak
kurulmuştur. Lüksemburg mevzuatına tabidir. 69 katılımcı üye tarafından, %5
oranını geçmeyen sermaye paylarıyla kurulmuş anonim ortaklık yapısında bir
kuruluştur.128 Cedel takas sistemi tarafsızlık, bağımsızlık ve etkinlik ilkeleri
üzerine kurulmuş ve takas işlemlerinde bu ilkeleri sağlama misyonuyla
oluşturulmuş bir organizasyondur.
Cedel sistemi daha çok anakıta ülkelerince, Fransa, Almanya, Đtalya ve
Lüksemburg tarafından kullanılmaktadır.
Kurulduğu ilk yıllarda işlemlerini bütünüyle eurotahvillerle sınırlayan
Cedel, zaman içinde Euroclear’la rekabet gücünü artırmak amacıyla takas
sistemini değişik menkul kıymet türlerine açmıştır. Bunlar; sabit veya
değişken faizli eurotahviller, hisse senediyle değiştirilebilir eurotahviller,
yabancı tahviller, mevduat sertifikaları, opsiyon ve varantlardır.
128
Adrian Buckley, Multinational Finance, Fourt Edition, Pearson Education Ltd., London, 2000,
s.167.
134
Cedel sisteminin en belirgin özelliği, üyelere ait bilgilerin kaydedilmesi
ve tahvillerin seri numaralarının saklanmasıdır. Euroclear sistemindeki
Euclid’in karşılığında Cedel takas sistemi, üyeleri arasındaki etkin ve hızlı
iletişimi 1980 yılında oluşturulan “Cedcom” (Cedel Communication System)
iletişim sistemiyle sağlamaktadır. Uluslararası işlemlerinde ise yine Euroclear
gibi General Electric sisteminden faydalanmaktadır.
Sistem üyeleri tasfiye ile ilgili yönergelerini yine tasfiyeden bir gün önce
Cedel için Lüksemburg saatiyle en geç 17.45’e kadar iletişim sistemlerine
girmek zorundadırlar.
2.3.3. Takas Sistemlerinin Sunduğu Temel Hizmetler
Takas
sistemlerinin
gerçekleştirmiş
olduğu
beş
fonksiyon
bulunmaktadır:129
Temel fonksiyon, menkul kıymetlerin saklanmasıdır. Menkul kıymetler
cari menkul kıymet hesabı bulunan aracı kurum
tarafından
takas
merkezlerine emanet edilir ve kabul edilen menkul kıymetlerin kaydı yapılır.
Saklama hizmeti büyük finansal merkezlerde bulunan seçilmiş bankalar
tarafından yapılır. Euroclear için bu grup 25 bankadan, Cedel için ise 50
bankadan oluşur.
Takas sistemlerinde mevcut olan cari menkul kıymet hesapları hızlı ve
etkin bir biçimde menkul kıymet ve nakit arasındaki değişimi sağlar. Böylece
güvenilir bir denkleştirme mekanizması kurulmuş olur.
Takas işlevi, takas sistemleri yoluyla nakit ödeme karşılığında alım
satım sözleşmesi tamamlanan menkul kıymetler için yedi günde tamamlanır.
129
Sezik, a.g.m., s.75.
135
Öncelikle “Sözleşme Günü” (Trade Date)’nde menkul kıymetlerin fiyat ve
satış kriterleri belirlenir. Sözleşme gününü takip eden yedi gün içerisinde
takas sistemleri alıcı ve satıcı arasındaki tüm işlemleri tamamlar. yedinci gün
takas işlemleri tamamlanır ve bu güne “ Tasfiye Günü” (Settlement Day)
denmektedir. Alıcı ve satıcı tarafın takas sistemine yönergeler vermesiyle
tasfiye süreci başlatılmış olur. Takas merkezi her iki tarafın yönergelerini
kontrol eder ve uyuşmazlıkların giderilmesini ister. Uyuşmazlık yoksa onay
verilir ve tasfiye günü beklenir. Tasfiye gününde (J Day) değişim işlemleri
Euroclear sisteminde aynı gün (J günü), Cedel sisteminde ise bir gün sonra
(J+1) tamamlanır.130
Takas sistemleri, sistemin kabul etmiş olduğu tüm para türlerinden,
üyesi olan finansal kurumlara nakit veya menkul kıymet olarak borç
verebilmektedir. Satın aldığı menkul kıymetlerin bedelini ödemekte zorlanan
aracı kurum, üyesi olduğu takas sistemine başvurarak nakit temin edebilir.
Böylece takas sistemleri üyelerinin nakit sorunlarını gidermiş ve menkul
kıymet satın almaları için kredilendirmiş olur. Eoruclear, üyelerine Cedel
sisteminden daha kolay borç vermektedir. Cedel takas sistemi üyelerini
menkul kıymet rehni karşılığında nakit borç veren bankalara yönlendirerek
değişik banka alternatifleri sunmaktadır.131
2.3.4. Euroclear ve Cedel Sistemlerinin Karşılaştırılması
Piyasada rakip olarak ortaya çıkmış olsalar da günümüzde Euroclear ve
Cedel sistemlerinin uluslararası işlem hacminin ve aracı kurum sayısının
artmasıyla birbirlerini bütünleyen iki ortak gibi çalıştıkları görülmektedir.
Đletişim alt yapısı, teknolojik altyapı ve stratejik kararlar gibi alanlarda ortak bir
çalışma yürütülmektedir. Bu bütünleşmenin sonucu olarak piyasadaki finans
130
Sezik, a.g.e., s.113.
131
Sami Uslu, “Euro Bond”, Ekonomist, Ağustos 2005, s.12.
136
kuruluşlarının da her iki sisteme aynı anda üye olma eğiliminde oldukları
görülmektedir.
Đki sistem arasındaki ortak çalışmanın ilk adımı 1972 yılında yapılan
anlaşmayla atılmıştır. Anlaşmayla iki sistem arasında menkul kıymet ve nakit
transferlerine imkan sağlanmıştır. 1980 yılında iki sistem arasında kurulan
“Elektronik Haberleşme Ağı” (Electronic Bridge Project) ile sistemler
arasındaki bağ kuvvetlenmiş, adeta tek bir takas merkezi gibi çalışmaya
başlamışlardır.132 Böylece takas işlemleri daha hızlı, teslimat ise sorunsuz
gerçekleştirilebilmektir.
Çalışma
sistemleri açıklanan
iki sistemin
ayırt
edici özellikleri
Tablo-17’deki gibi özetlenebilir.
Tablo-17: Takas Sistemlerinin Özellikleri
CEDEL
Kuruluş Tarihi
Đletişim Sistemi
1970
EUROCLEAR
1968
CEDCOM
EUCLID
17:45
19:45
Son Yönerge Giriş
Saati
Tasfiye Günü
Kaynak: Sezik, a.g.e., s.116.
132
Uslu, a.g..m., s.13.
J+1
J
137
2.4. ULUSLARARASI TAHVĐL DERECELENDĐRME
Yatırımcıların borçlunun ödeme yapabilme kapasitesini yani geri
ödeyememe riskini belirlemek, bu konuda bilgilendirilmek istemesi kredi
yeterliliğini ölçme ihtiyacını doğurmuş; bu amaçla derecelendirme kuruluşları
ve derecelendirme kriterleri ortaya çıkmıştır.133
Bugün dünya piyasaları sadece büyük rating şirketlerinin alacağı
kararlarla sarsılmakta ya da rahat nefes almaktadır. Kısacası yatırımcılar için,
bir ülkenin ya da bir şirketin kaderini çizen bu kuruluşların açıklayacakları
herhangi bir veri hayati önem taşımaktadır.134 Bu kadar önemli kararlar veren
bu kuruluşları denetleyen kurum ise merkezi ABD de bulunan Security
Exchange Commission (SEC)’dır.
Bugün dünya genelinde General Motors’dan, Citibank’a, ABD’den
Endonezya’ya tüm ülkeler ve önemli kuruluşlar kredi notuna sahiptir. Artık
dünyada hiçbir şirket, kredi notu almadan yurt dışı ve yurt içi piyasalardan fon
bulamamaktadır. Yani herhangi bir borsaya kote olsun ya da olmasın tüm
şirketler, finans kuruluşları, belediyeler, kamu kuruluşları, aracı kurumlar
kısacası ekonominin tüm birimleri derecelendirilmeyi eninde sonunda
uygulamak zorundadır. Derecelendirme şirketlerinin hata yapma şansı
yoktur. En ufak bir hatada piyasalar allak bullak olur. Dünya finans otoritesi
de çökmüş olur.135
133
Şağban Đ.Selçuk, AK Tanzer, “Yababncı Tahviller”, Ankara Üniversitesi Bitirme Tezi, Ankara,
Mayıs 2002, s.56.
134
135
Yeldan Erinç, Dış Borçlanma Temposu, Nisan 2005
Nesrin Şirvan, “Kredi Derecelendirme ve Türkiye Ekonomisi”, Bankacılık Araştıra Merkezi,
Đstanbul Üniversitesi, 2004, s. 2.
138
2.4.1. Derecelendirmenin Tanımı
Tahvil derecelendirme, yatırım yapılan tahvil için faiz ve anapara geri
ödeme gücünün belirlenmesi, yatırımcının üstlendiği riskin tespit edilmesi
faaliyetlerini içeren bir çalışmadır. Tahvilin derecesi yatırımın kalitesini
belirlemek amacıyla incelemeye tabi tutulur. Derecelendirme sonuçları, ihraç
eden kuruluşun borcunu çabuk ve zamanında ödeyebilme kapasitesini
gösterir.
Hem borçlanıcılar hem de yatırımcılar için tahvillerin derecesi son
derece önemlidir. Borçlanıcılar için yüksek kredi notuna sahip olmak düşük
maliyetle, düşük kredi notuna sahip olmak ise yüksek maliyetle borçlanmak
anlamına gelmektedir.
Yatırımcılar için ise tahvilin kredi notu, güvenilirliğinin bir göstergesidir.
Yatırım kararları bu kredi notları değerlendirilerek verilir. Derecelendirme
sonuçları, tahvilin değerlemesinde kullanılan iskonto oranını etkileyerek
piyasa getirileri üzerinde etkili olmaktadır.
Derecelendirme
sürecinde
üç
finansal
tarafın
varlığından
söz
edilebilir:136 Taraflardan biri kredi değerliliği tespit edilen, tahvil ihracı yoluyla
finansman sağlayan borçlu gruptur. Bu grup, orta ve büyük boy şirketlerden,
sanayi
kuruluşlarından,
belediyelerden
ve
çok
uluslu
şirketlerden
oluşmaktadır. Uluslararası finansal piyasalardan borçlanmak isteyen kuruluş,
yatırımcıya güven verebilmek ve ihraç sürecini hızlandırmak amacıyla
derecelendirme firmalarına başvurarak derecelendirme talep eder.
Derecelendirme işleminin diğer tarafı güvenilir bir menkul kıymet
tercihinde bulunmak isteyen yatırımcılardır. Büyük kurumsal yatırımcılar,
136
Z. Özer Özdiç,; “Tahvillerde Derecelendirme”, Gazi Üniversitesi Đşletme Anabilim Dalı Yüksek
Lisans Tezi, Ankara, 1995,s.46.
139
genellikle, şirketleri bünyesinde kredi analiz departmanı oluşturmakta,
tahvillerin güvenilirliğini oluşturulan uzman kadroyla değerlendirmektedir.
Ancak bu tür ayrı bir departmanın ekstra bir maliyet yükleyecek olması
nedeniyle bir çok şirket, yatırım kararlarında bir derecelendirme şirketi
tarafından belirlenen kredi notlarını takip etmektedir.
Aynı şekilde bireysel yatırımcılar için de en önemli kaynak, yapacakları
araştırmalar gerçeği yansıtmayacağı için, derecelendirme şirketlerinin verdiği
kredi notları olmaktadır.
Đşte bu noktada derecelendirme firmaları, derecelendirme sürecinde
üçüncü bir taraf olarak, yatırımcının kendi imkanları ile yapabileceği bir
analizden daha geniş bir inceleme alanını kapsayacak şekilde hizmet verirler
ve yatırımcının doğru finansal karar almasını sağlarlar.
Derecelendirme işlemi için ihraçcı kurumun tüm mali tabloları analiz
edilir ve ihraçtan doğan yükümlülüklerini yerine getirip getiremeyeceği
olasılığı değerlendirilir. Böyle bir tahmin için değerlendirilecek faktörler, ihraç
sözleşmesinin koşulları, gelir kaynakları, borç yükü ve likiditesidir. Bununla
beraber finansal rasyolar yoluyla ihraçcı kurumun varolan ve oluşabilecek
borçlarını karşılama gücü analiz edilir.137
Farklı dereceleme yöntemleri tercih edilebileceği gibi firmaya yönelik
olarak analiz edilen konular genellikle şunlardır:138
a)
Endüstriyel Risk: Borçlanan kuruluşun bulunduğu sektör, sektörün
ekonomi içindeki yeri ve gücü incelenir.
137
Eitman, Stonehill, a.g.e., s.296.
138
Özdiç, a.g.m.,s.
140
b)
Piyasa Riski: Firmanın pazar payı, pazar payını koruma yeteneği
ve satış sonrası hizmetleri değerlendirilir.
c)
Yönetim Riski: Firma yöneticilerinin başarısı, politikaları ve
piyasadaki itibarları değerlendirilir.
d)
Likidite Riski: Firmanın borçlarını karşılayabilme gücü, fon yaratma
yeteneği ve fon akımları incelenir.
e)
Varlık-Sermaye Yapısı: Borç/Özkaynak oranı, borçların vade
yapısı, stok, borç yönetimi, varlık yapısı ve işletme sermayesi analiz edilir.
f)
Esneklik: Firmanın ortaklık yapısı, finansal esnekliği, alternatif
finansman kaynakları ve sermaye harcamalarındaki esneklik gibi kriterler
değerlendirilir.
Derecelendirme firmaları, değerlendirme yapacağı alanlara ait bilgileri
borçlanan kuruluştan temin eder. Bilgilerin doğruluğu72nu araştırmak
görevleri olmamakla birlikte, yetersiz bilgi sunulması ya da bilgilerin uygun
görülmemesi durumunda derecelendirme süreci durdurulabilir.139
2.4.2. Derecelendirmenin Tarihçesi
Günümüzdeki anlamıyla kurulan ilk derecelendirme şirketi, 1909 yılında
John Moody tarafından New York’ da kurulan “Moody’s” firmasıdır. Firmanın
ilk derecelendirme uygulaması demiryolu şirketlerinin sabit faizli tahvilleri
üzerinde olmuştur. Şirket “Aaa” seviyesinden bir sistem kullanmaktadr. Kredi
derecelerini “Bond Survey” isimli yayınıyla yatırımcılara duyurmaktadır.
139
Müslümov, a.g.e., s.45.
141
1923 yılında John Fitch kurduğu şirketle Moody’s derecelendirmesine
benzeyen kendi derecelendirme sembollerini ve yöntemlerini oluşturmuştur.
Bütün endüstriyel borçlanmaları kapsayan derecelendirmelerini “Fitch Bond
Book” da yayınlamıştır.
1932 yılında Chicago’da William H. Duff ve George E. Phelps tarafından
kurulan ayrı bir derecelendirme firması ortaya çıkmıştır.
1941 yılında Standart Statistic firması ile Poor Publishing Company
birleşerek
bugünde
bilinen
Standard
and
Poor’s
Corporatıon’ı
oluşturmuşlardır. Bu şirket 1960 yılından itibaren Fitch derecelendirme
sistemini kullanmaktadır. Yatırımcılarını Stock Reports, Bond Guide ve Stock
Guide gibi yayınlarla bilgilendirmektedir.
Uluslararası piyasaların büyümesi ve yaygınlaşmasıyla derecelendirme
firmalarının sayısı da 1970’den sonra artış göstermiş, bir çok farklı ülkede
yeni derecelendirme sistemleri ortaya çıkmıştır.
Amerika’da Mc Carty, Crisanti, Moffei; Kanada’da Canadian Bank
Rating Service (Montreal), Dominion Bank Rating Service (Toronto);
Avustralya’ da Australian Ratings, Japonya’ da Mikuni’s and Co., Japon
Credit Rating Agency, Nippon Invester Service, Japon Tahvil Research
Institute; Đngiltere’ de IBCA Banking Analysis Ltd., Euro Ratings; Güney Kore’
de Korea Business Research and Informatıon ve Fransa’da L’Agence
d’Analyse Financiere kurulmuş olan derecelendirme firmalarıdır.140
Derecelendirmenin tarihsel süreci aşağıdaki şekilde özetlenebilir141:
140
M. Bera Kılıç; Derecelendirme (Rating) Đşlemi ve A.B.D.'de Tahvil Derecelendirme Süreci, SPK,
Ankara, 1989, s.26.
141
Şirvan, a.g.m., s.3.
142
-1841 - 1837’de ABD ekonomisindeki büyük çöküşün ve şirketlerin
taahhütlerini
yerine
getirememesinin
ardından
Lewis
Tappan
ilk
derecelendirme şirketini kurmuştur.
-1900 - John Moody : “Moody’s Manual of Industrial & Corporation
Securities”i yayınlamıştır.
-1909 - Moody ilk kez firma borcu için derecelendirme yapmıştır:
A - En yüksek kalitedeki borç
B - Orta kalitedeki borç
C - Düşük kalitedeki borç
-1931 - Wall Street’in çöküşünün ardından ilk kez derecelendirmeler
düzenleyici amaçlarla kullanılmıştır.
-1932 - Duff & Phelps’in kuruluşu
-1941 - S&P’nin oluşumu
-1950’lerde uluslararası ihraçcı şirketler ve bankalar incelenmeye
başlanmıştır.
-1960’larda ticari senet (commercial paper) piyasasının hızlı büyümesi,
belediyelerce ihraç edilen tahviller derecelendirmenin önemini artırmıştır.
-1970
ve
80’lerde
makroekonomik
değişkenlerdeki
hareketlilik
(Enflasyon, faiz oranları, kurlar), riskleri artırarak derecelendirmeye olan
ihtiyacı şiddetlendirmiştir.
-1990’lı yıllarda ise bir yandan artan rekabet karşısında şirketlerarası
birleşmeler, liberalizasyon, globalizasyon ve menkul kıymetleştirme eğilimleri,
143
diğer yandan yaşanan finans krizleri derecelendirmeye olan ihtiyacı en üst
düzeye çıkarmıştır.
2.4.3. Derecelendirme Şirketleri, Kredi Notları ve Anlamları
Bir çok derecelendirme şirketi varolmakla birlikte, bunlardan en büyük
ikisi Moody’s ve Standart&Poor’s’dur. Bu iki şirketin dönemsel olarak
yayınladıkları kredi notları tahvil fiyatlarını, faiz oranlarını ve borçlanma
olanaklarını önemli ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle bu bölümde bu iki
şirket ve derecelendirme sistemleri üzerinde durulacaktır.
2.4.3.1. Moody’s Derecelendirme Sistemi
Kuruluşun merkezi Newyork, Wall Street’ te bulunmaktadır. Moody’s
tüm uluslararası piyasa katılımcıları tarafından ekonomik verileri dikkatle
izlenen ve kredi notları piyasa üzerinde son derece etkili olan bir
derecelendirme şirketidir.
Derecelendirme şirketleri genellikle borç veren kuruluşun başvurusu
üzerine borç isteyenlerin raporlarını satın alması ve boç veren kuruluşun bu
raporlara göre karar vermesi ve faiz oranını belirlemesi şeklinde çalışırlar.
Moody’s de aynı şekilde çalışmaktadır; ancak bunun yanında kendisi için
değerlendirme yapılmasını isteyen şirketler de başvuru yaparak belli bir ücret
karşılığında kredi notunun belirlenmesini isteyebilirler.
Değerlendirilecek şirketin bütün verileri bir değerlendirme komitesinde
ele alınır. Değerlendirme yöntemi ve sonuçların analizi her zaman standart
olmayabilir. Ülkeye, şirkete ve koşullara en uygun analizin yapılış tarzı komite
tarafından belirlenir. Örneğin; kendi başvurusu üzerine, borç almak isteyen
bir kuruluş için verilen derecelendirme notu kamuoyuna açıklanmaz.
144
Moody’s‘in derecelendirme sistemi matematiksel bir işlem olmayıp;
tahvillerin karşılaştırmalı yatırım kalitelerine dayanan basit bir sistemdir.142
Kredi notunun belirlenmesinde sadece geçmişteki ve bugünkü kayıtlar esas
alınmaz; bunların yanında gelecekte oluşabilecek en kötü senaryolar da
dikkate alınır. Bu durum yatırımcılara gelecek hakkında tahminlerde
bulunma, uzun dönemli riskleri belirleme imkanı sunmakta ve yatırımcılar için
adeta bir korunma mekanizması olarak kullanılmaktadır.
Moody’s derecelendirme şirketinin notlandırma sistemi ve anlamları
Tablo-18’ de verilmiştir.
142
Şirvan, a.g.e., s.15.
145
Tablo-18: Moody’s Derecelendirme Sistemi
En iyi kalite tahvil olarak nitelenirler. Yatırım riski en düşük olanlardır ve
piyasalarda "gilt edge" (birinci sınıf) olarak adlandırılırlar. Faiz ödemeleri büyük
Aaa oranda,anapara ise tamamen güvencededir. Bu güvenceyi sağlayan faktörlerde
meydana gelecek değişiklikler,tahvil ihraç eden şirketĐ ya da devletin temelden
kuvvetli olan pozisyonunu zayıflatmaya yetmez.
Aa
notu
verilen
tahviller,yüksek
kalite
tahvillerdir.
Aaa
grubu
tahvillerle birlikte yüksek notlu tahviller olarak bilinirler. En iyi kalite tahviller olan
Aa
Aaa grubundan daha düşük not almalarının nedeni daha düşük güvence sınırları
veya güvenceyi sağlayan faktörlerdeki dalgalanmanın daha kuvvetli olmasıdır.
Buna ek olarak uzun dönemli riski daha yüksek kılan başka faktörlerin varlığından
da söz edilebilir.
A
A
notu
verilen
tahviller,yatırım
yapmaya
uygun
birçok
niteliğe
sahiptirler ve üst orta notlu (upper medium grade) tahviller olarak bilinirler. Anapara
ve faiz ödemelerini güvenceli kılan faktörler yeterli düzeydedir, fakat gelecekte
zayıflayabileceğine dair şüpheler vardır.
Baa notu verilen tahviller,orta notlu borçlardır. Ne yüksek ne de düşük
Baa
güvencelidirler. Faiz ödemeleri ve anapara geri ödeme güvencesi şimdilik yeterli
olmakla birlikte,uzun vadede bazı faktörler eksik veya güvencesiz duruma gelebilir.
Yatırımsal açıdan bazı özellikleri eksiktir ve aslında spekülatif özellikler de taşırlar.
Notu
Ba
Ba
olan
tahviller,
spekülatif
yatırım
yapılabilecek
olan
tahvillerdir. Gelecekleri çok güvenceli olarak görülmezler. (anapara ve faiz
açısından) Durum belirsizliği, bu tahvillerin temel özelliğidir.
Notu B olan tahviller, arzulanan yatırım özellikleri taşımazlar. Faiz ve anapara
B
ödemelerinin ve sözleşmede yer alan diğer maddelerin temini uzun vadede zor
olabilir. Spekülatif yatırım kategorisindedir.
Caa
Ca
C
Zayıf notlu tahvillerdir. Bu tahviller,ya geri ödenememiş borçlar ya da anapara
ve faiz ödemelerinde tehlike unsuru içeren kağıtlardır.
Yüksek derecede spekülatif kağıtlardır. Ya geri ödenememiş borçlar ya da
başka kusurları olan tahvil ihraçlarıdır.
En düşük kredi notuna sahip tahvillerdir ve bu tahvil ihraçları
genellikle yatırım piyasalarında talep görmezler.
Kaynak:Moody’s Bond Record, Kasım 2008
(Erişim) http://www.moodys.com/cust/default_alt.asp
146
Tablo-18’den de izlenebileceği gibi, Moody’s‘in kredi notları Aaa ve C
arasında değişmektedir. Bunlardan Aaa ile Baa arası not alan tahviller,
sağlam yatırım yapılabilir tahviller; Ba ve altında olanlar ise spekülatif yatırım
yapılabilir tahviller olarak değerlendirilmektedir.
Moody’s, Aa ile B arasında notlandırdığı tahvillere ayrıca 1, 2 ve 3
notlarını da eklemektedir. Örneğin, Aa1 ya da Baa3 gibi. Bunlardan 1 en iyi, 3
ise en kötü anlamına gelmektedir.
Tablo-19’da Moody’s’in yaptığı bazı derecelendirmeler ile default’a
düşmüş ülkeler yer almaktadır. Tablo-19’da yer alan ülkeler incelendiğinde,
yaşanan olumsuz ekonomik gelişmeler neticesinde verilen kredi notlarının
konjonktürle paralellik gösterdiği ve ekonomik krizin habercisi olduğu
değerlendirilmektedir.
147
Tablo-19: Moody’s Ülke Notları
Defaulttan bir ay
Tarih
Ülke
Miktar
Temmuz 1998
Venezuella
270 milyon dolar
B3
Ağustos 1998
Rusya
73,3 milyar dolar
B1
Eylül 1998
Ukrayna
1,4 milyar dolar
B2
Kasım 1998
Pakistan
750 milyon dolar
Caa1
Ağustos 1999
Ekvator
6,6 milyar dolar
B3
Ocak 2000
Ukrayna
1,0 milyar dolar
B3
Eylül 2000
Peru
4,8 milyar dolar
Ba3
Haziran 2001
Moldova
145 milyon dolar
B3
Kasım 2001
Arjantin
82,2 milyar dolar
Caa1
önceki NOT
Kaynak: Ferhat Emil, “Dış Borçlanmanın Temel Kavramları ve Hazinenin Dış
Borçlanması”, Bilkent Ünv., SBF, 2008, s.12.
Moody’s yatırımcılara başvuru kitapçıkları (Moody’s Manuals)
ulaşmaktadır.
Kitapçıklardan
her
biri
firmalar
hakkında
mali
ile
ve
organizasyonel, geçmiş ve güncel tüm verileri içermektedir. Şirket tarafından
yatırımcıların en güncel verilere ulaşabilmesini sağlamak amacıyla sık sık
yeni ekler gönderilir.
148
Moody’s ‘in diğer yayınları, binin üzerinde hisse senedi hakkında bilgiler
veren “Handbook of Commonstocks”, binlerce şirketin güncel temettü
dağıtımlarını içeren “Divident Record”, yeni tahvil ihraçlarını ve piyasa
şartlarını açıklayan ve haftalık bir yayın olan “Bond Survey” ile binlerce
tahvilin fiyat ve faiz performanslarını gösteren ve aylık bir yayın olan “Bond
Record” dur.143
2.4.3.2. Standard & Poor’s Derecelendirme Sistemi
1906 yılında kurulan Standart Statics firması ile Poor’s Publishing
firması 1966 yılında birleşerek Standard & Poor’s (S&P) derecelendirme
firmasını oluşturmuşlardır. S&P, Moody’s ile birlikte uluslararası piyasalarda
en çok itibar edilen iki derecelendirme şirketinden biridir.
Derecelendirme aynı şekilde ihraçcı şirket veya ülkenin sağladığı mali
tabloları ve diğer bilgiler değerlendirilerek yapılır. Bunun yanında S&P diğer
kaynaklardan elde ettiği bilgileri de derecelendirme sürecinde kullanır. S&P’
nin kendi ifadesiyle, derecelendirme bir bağımsız denetim değildir. Hatta,
bazen işlemler, denetlenmemiş mali tablolara dayanarak da yapılır. Verilen
notlar, bilgilerde meydana gelen değişikliklere göre değiştirilebilir veya yeni
bilgi kesikliği nedeniyle askıya alınabilir.144
S&P’ nin derecelendirme sistemi Tablo-20’de verilmiştir.
143
J.Lawrence Gitman, D.Michael Joehnk, Fundamentals of Investing, Fourth Ed., New York:
Harper&Row Publications, 1990, s.89.
144
A. Stephen Ross, W.Westefield Randolph, Corporate Finance, Second Ed., Richard D. Irwın Inc.,
1990, s.551.
149
Tablo-20: S&P Derecelendirme Sistemi
AAA
AAA notunu alan tahviller,S&P'nin en yüksek notu verdiği
tahvillerdir. Faiz ve anapara ödeme kapasitesi çok yüksektir.
AA notunu alan tahvilleri ihraç eden ülke ya da şirtin faiz
AA
ve anaparayı ödeme kapasitesi çok yüksektir.AAA notunu alan
borçtan çok az farkı vardır.
A notunu alan borçlunun faiz ve anapara ödeme
A
kapasitesi yüksek, ancak ekonomik şartlarda meydana gelecek
değişmelere karşı daha hassastır.
BBB notunu alan tahvilleri ihraç eden şirket ya da
ülkelerin anapara ve faiz ödeme kapasiteleri yeterli düzeydedir.
Buna
BBB
karşın,yeterli
düzeyde
görünen
bu
parametreler,ekonomide oluşacak ers ve değişen şartlara
paralel olarak, daha yüksek kategorilerdeki borçlara göre
zayıflamaya daha yatkındır.Yani,anapara ve faiz ödeme
kapasiteleri düşebilir.
S&P,bu notları,faiz ve anapara açısından spekülatif olarak
gördüğü tahvillere verir.BB en düşük spekülasyon derecesini,C
BB,B,CCC,CC,C
ise en yüksek spekülasyon derecesini gösterir.Bu tahviller,kalite
ve
güvence
açısıdan
bazı
özelliklere
sahip
olnakla
beraber,gelecekle ilgili belirsizlikler,ters şartlara karşı riske açık
olmak gibi özellileri daha ağır basar.
C1
C1 notu faiz ödemesi olmayan income tahvil'lara
ayrılmıştır.
D notunu alan tahvili ihraç eden şirketler ödeme güçlüğü
D
çekenlerdir. Faiz ödemesi ve/veya anapara geri ödemesi
vaktinde yapılmamıştır.
Kaynak:S&P Bond Guide, Kasım 2008
(Erişim) http://www2.standardandpoors.com/portal/site
Tablo-20’de de görüldüğü gibi S&P’nin notları AAA’dan başlayıp D’ye
kadar olmaktadır. Bu notlara ek olarak, S&P, AA ve CCC arası verdiği notlara
(+) ve (-) puanlar da verebilmektedir. Bu durumda A+, A ve A- şeklinde olan
notlardan A- en kötü, A+ en kuvvetli notu ifade etmektedir.
150
S&P bu not sisteminin yanında, Temmuz 1989 yılında yeni bir
derecelendirme sistemi düzenlemiştir. Bu sistemde E-1, bir tahvile verilen en
iyi E notudur ve bu not şirketin kuvvetli durumda olduğunu gösterir. S&P’nin
ayrıca böyle bir sistem düzenlemesindeki amaç, tahvil ihraç sözleşmesindeki
koşullar yoluyla, yatırımcıları ileride oluşabilecek risklere karşı korumaktır.145
Derecelendirme belirli bir borç sözleşmesine göre yapılır ve sadece borç
sözleşmesini imzalayan taraflar dikkate alınarak şirket ya da ülkenin o anki
kredibilitesi belirlenir. Dolayısıyla verilen kredi notu, o tahvilin satın alınması,
satılması ya da elde tutulması için yapılan bir değerlendirmenin sonucu
değildir.
S&P’nin yatırımcılara sunduğu yayınlardan biri “Corporation Records”
adlı menkul kıymet ihraçlarını detaylı olarak tanıtan yayınıdır. Bir diğeri,
firmalar hakkında güncel bilgileri içeren “Stock Reports” dur. “Trade
Securities Service” adlı yayını ise, sektörün geçmişi hakkında bilgilerin
yanında, gelecek hakkında tahminlere yer vermektedir.
“Stock Guide” ve “Bond Guide” S&P tarafından aylık yayınlanan
rehberlerdir. Bu rehberler tahviller hakkında istatistiki bilgiler sunar ve bu
tahvillerin analitik yatırım yapılabilirlik derecelerini de gösterir. Başka bir yayın
da haftalık olarak yayınlanan ve piyasalar, sektörler ve menkul kıymetler
hakkında makalelere yer veren “Outlook” adlı dergidir.
30 ülkeye ait S&P tarafından verilen kredi notları Tablo-21’de yer
almaktadır.
145
S&P, Ratings Direct, Mart 2008, s.23.
151
Tablo-21: S&P Döviz Cinsinden Ülke Notları
ÜLKE
NOT
GÖRÜNÜM
Türkiye
BB-
Negatif
Đngiltere
AAA
Belçika
ÜLKE
NOT
GÖRÜNÜM
Đsviçre
AAA
Durağan
Durağan
Đsveç
AAA
Durağan
AA+
Durağan
Ukrayna
B
Negatif
Bulgaristan
BBB
Negatif
Amerika
AAA
Durağan
Danimarka
AAA
Durağan
Kanada
AAA
Durağan
Fransa
AAA
Durağan
Çin
A+
Durağan
Almanya
AAA
Durağan
Hindistan
BBB-
Durağan
Yunanistan
A-
Durağan
Endonezya
BB-
Durağan
Đtalya
A+
Durağan
Japonya
AA
Durağan
Đsrail
A
Durağan
Malezya
A-
Durağan
Rusya
BBB
Negatif
Pakistan
CCC+
Pozitif
Romanya
BB+
Negatif
Arjantin
B-
Durağan
Suudi
Arabistan
AA-
Durağan
Brezilya
BBB-
Durağan
Kuzey Afrika
BB+
Negatif
Meksika
BBB+
Durağan
Đspanya
AA+
Durağan
BB-
Negatif
Venezuella
Kaynak: S&P, Aralık 2008
(Erişim) http://www.standardandpoors.com
Tablo-22‘de Standard & Poor’s ve Moody’s‘in derecelendirme notları ve
bu notların anlamları karşılaştırmalı olarak verilmiştir.
152
Tablo-22: S&P ve Moody’s Karşılaştırmalı Derecelendirme Notları
S& P
VERĐLEN KREDĐ NOTUNUN ANLAMI
MOODY'S
Faiz ve anapara geri ödeme gücü
AAA
Aaa
AAA+,AA,
Aa1,Aa2,
AA-
Aa3
oldukça yüksektir, yatırım riski hiç yok
gibidir.
YÜKSEK
Faiz ve anapara geri ödeme gücü AAA
KALĐTE
kadar yüksektir. Ancak çok az yatırım
riski vardır.
Ödeme açısından üst sınıf tahvillere
A+, A, A-
A1, A2, A3
benzemekle
birlikteekonomik
koşullardan
etkilenme
derecesi
YETIRIM
yükektir.
BBB+,
BBB,
BBB-
Orta
derecede
tahvillerdir. DERECESĐNDE
güvenli
Baa1, Baa2, Uzun vadede spekülatif özellik taşırlar.
Baa3
Ekonomik ve siyasal değişimlere daha
duyarlıdır.
En
BB+,BB,
Ba1,Ba2,
BB-
Ba3
düşük
spekülatif
tahvillerdir.Bu
tahvillerin
zelliği,gelecekle
zellikli
en
ilgili
önemli
belirsizlikler
STANDARD
barındırmasıdır.
ALTI
Spekülatif tahvillerdir. Faiz ve anapara
B+, B, B-
B1, B2,B3
geri ödemeleri, uzun vadede oldukça
risklidir. Yatırım için tercih edilmezler.
CCC+,CC,
Caa1,Caa2,
CCC-
Caa3
CC+, CC,
CC-
Güvenilirliği oldukça düşüktür.Faiz ve
anapara
geri
yerine
getirilmeme riski kuvvetlidir.
Tamamen
Ca
ödemelerinin
spekülatif
tahvillerdir.
Anapara ve faiz ödemelerinin yerine
getirilme ihtimali hiç yok gibidir.
SPEKÜLATĐF
En yüksek riski içeren, en düşük kaliteli
C, D
C
tahvillerdir. Bu tahviller
açısından
herhangi
yatırımcılar
bir
önem
taşımazlar.
Kaynak: S&P Global Bond Insurance; Moody’s, Aralık 2008
(Erişim) http://www.standardandpoors.com,http://www.moodys.com
153
2.4.4.Derecelendirme Notlarının Piyasalardaki Anlam ve Önemi
Uluslararası piyasa yatırımcıları için derecelendirme notları, tahviller ve
şirketler hakkında bilgi edinebilecekleri en güvenilir ve en önemli kaynaktır.
Çünkü,
bu
notlar piyasaların
karşılaştırmalı
getirilerini
ve
piyasada
oluşabilecek muhtemel değişimleri ortaya koymaktadır.
Tahvillere ait diğer faktörlerin sabit olduğu varsayıldığında, notu yüksek
olan tahvilin getirisi o kadar düşük olmaktadır. Çünkü düşük risk, düşük getiri
demektir. AAA (Aaa) seviyesinden BBB- (Baa3) seviyesine kadar olan
yüksek kaliteli ve yatırım derecesi sınıfına giren tahviller, düşük kredi notu
almış tahvillere göre daha düşük risk, dolayısıyla daha düşük getiri oranına
sahiptir.
Buradan
yüksek
çıkarılmamalıdır.
kaliteli
tahvillerin
Derecelendirme
sadece
hiç
risk
borçlunun
içermediği
geri
sonucu
ödeyebilme
kapasitesini ölçer, bu nedenle her tahvilin her zaman piyasa riski vardır. Yani;
piyasa faiz oranları yükseldiğinde, en yüksek kaliteli tahvillerin bile fiyatı
düşmekte ve yatırımcı sermaye kaybına uğrayarak piyasa riskine maruz
kalmış olmaktadır.146
Bu sınıf tahviller, genellikle sigorta şirketleri ve emeklilik kuruluşları gibi
kuruluşlar tarafından tercih edilmektedir.
BBB (Ba)’ nın altında not almış tahviller daha riskli ve getirisi daha
yüksek olan tahvillerdir. Bu tip tahviller piyasada değersiz tahvil anlamına
gelen “Junk Tahvil” şeklinde adlandırılırlar.147 Yatırımcıların bu tahvilleri tercih
etme sebebi, tahvillerin spekülatif özelliğinden faydalanarak daha fazla getiri
146
Şirvan, a.g.e., s.23.
147
S&P, Global Bond Insurance, 2007
154
sağlamak istemeleridir. Bir çok uzman, portföy çeşitlendirmesi ile yüksek
verimli tahvillerden oluşturulan çeşitlendirilmiş bir portföye yatırım yapılarak
riski en aza indirerek, en yüksek getiriyi sağlamanın en iyi strateji olduğu
konusunda birleşmiştir.148
Düşük notlu tahviller özellikle birleşme veya satın alma işlemi sonucu
yönetim değişikliği yaşamış şirketler ve belediye kuruluşları tarafından ihraç
edilmektedir. Birleşme işlemi sonrası ağır finansman yükü altına giren
şirketler, ihtiyaç duydukları yüksek miktarda fonu sadece yüksek kaliteli tahvil
ihraç ederek karşılayamaz. Çünkü bir şirket sadece küçük miktarlarda yüksek
kaliteli tahvil ihraç edebilir. Düşük notlu tahviller ise çok daha büyük
miktarlarda ihraç edilebilmekte ve bu durumdaki şirketlerin fon ihtiyacını
karşılayabilmektedir. Bu durum uluslararası piyasalarda düşük notlu tahvil
ihraçlarının hacmini artırmaktadır.
Spekülatif tahvillerin yatırımcıları ise genellikle uzmanlaşmış ve yüksek
getiri elde etme amacıyla piyasada işlem yapan yatırımcılardır.
Derecelendirme kuruluşları periyodik olarak verdikleri kredi notlarını
gözden geçirmekte; yaşanan değişiklikler ve gelişmeler doğrultusunda
artırabilmekte veya düşürebilmektedir. Yeniden derecelendirme işlemine
derecelendirme kuruluşunun ve tahvil ihracına aracılık eden yatırım
bankalarının talebi üzerine ya da şirket bünyesinde meydana gelen örneğin
bir başka şirketin satınalınması ve finansman ihtiyacının tahvil ihracıyla
karşılanmak istenmesi gibi bir gelişme doğrultusunda
karar verilir. Bu
süreçte özellikle yeniden derecelendirmeye neden olan faktörler üzerinde
durulur.
Tahvillerinin kredi derecesi değişen şirketin borçlanabilme kapasitesi ve
sermaye maliyeti de değişecektir. Kredi notunda oluşan değişikliğin yönüne
148
Selim Seval, “Kobiler, Basel II ve Kredi Risk Yönetimi”, Finar D&B, Nisan 2008, s.11.
155
bağlı olarak, bu şirket piyasadan artık daha yüksek veya daha düşük faizle
kaynak sağlayabilecektir.
Moody’s ve S&P, kredi notlarını yeniden belirlerken gelişmelerin
yönünün kesinleşmesini beklerler. Bu durum verilen kredi notlarının nasıl
kullanılacağını bilen yatırımcılar için iyi bir kazanç sağlama imkanı sunar.
Aynı şekilde ülkeler için kredi notlarında yapılacak değişiklikler de ülke
ekonomisinin yönü iyice anlaşıldıktan sonra yapılmaktadır.
Bu tür bir örnek uzun yıllar aşırı enflasyonla mücadele eden Arjantin’in
1993 yılında uluslararası piyasalara çıkardığı 1 milyar dolarlık kağıtlarında
yaşanmıştır. Arjantin’ deki gelişmeleri dikkatle izleyen bir yatırımcı, Arjantin
ekonomisinin iyiye gideceğini görüp, bir süre sonra kredi notunun
yükseleceğini (upgrade) tahmin etmiş ve Arjantin kağıtlarını önceden satın
almıştır.149 Sonrasında Arjantin ekonomisinde yaşanan gelişmeler ile
gerçekten kredi notu yükselmiş, kağıtların değeri artmış ve kağıdı alan
yatırımcılar yüksek kazançlar elde etmişlerdir.
Kısaca, uluslararası piyasalarda sadece kredi notlarında meydana
gelebilecek değişiklikler üzerine kurulu farklı yatırım stratejileri bulunmaktadır.
149
Hotunluoğlu, a.g.e., s.81.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
TÜRKĐYE’NĐN ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASALARINDAKĐ
PERFORMANSI
3.1. TÜRKĐYE’NĐN ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASASINA YÖNELME
NEDENLERĐ
Büyük miktarlardaki fon ihtiyacını karşılamada yetersiz kalan tüm ülkeler
gibi, Türkiye de uluslararası piyasalardan kaynak sağlamaktadır.
1980 sonrası yabancı piyasalardan borçlanma konusunda yapılan
düzenlemeler sonucu uluslararası finansal piyasaların Türkiye gibi gelişmekte
olan ülkeler için cazip hale gelmesiyle, ülkemiz de uzun vadeli finansman
gereksinimini yabancı tahvil ve eurotahvil ihraçları ile karşılama yoluna
gitmiştir.
Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası finansal piyasalardan kaynak
sağlama yoluna gitmelerinin temel nedeni tasarruf yetersizliği ve dış ticaret
açıklarıdır.150
Türkiye gibi ülkelerin temel özelliği emek ve doğal kaynak yeterliliğine
karşın sermaye kaynaklarının yetersiz oluşudur.151 Ekonomik kalkınmanın
sağlanabilmesi sermaye ihtiyacını doğurmakta ve bu da gerekli finansmanın
dış borçlanma ile karşılanmasını gerektirmektedir.
150
Harun Bal, “Uluslararası Finansman, Tahvil Piyasaları, Rating ve Gelişmekte Olan Ülkeler”,
Đşletme ve Finans Dergisi, Sayı:103, Ekim 1994, s.10.
151
ALPAR, Cem; “Dünya Ekonomisi ve Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar: Gelişmekte Olan Ülkeler
Yönünden Değerlendirme”, Türkiye Ekonomi Kurumu, Ankara, 1987, s.32.
157
Uluslararası finansal piyasaların Türkiye ve tüm gelişmekte olan ülkeler
açısından önem kazanmasının temel nedenleri şunlardır:152
a. Uluslararası finansal piyasalarda, piyasa katılımcılarına ilişkin
düzenlemelerde liberalleşme sağlanması,
b. Yeni finansal enstrümanların hızla gelişmesi,
c. Kurumsal yatırımcıların gelişmesi ve portföy çeşitlendirmesinin
giderek artan bir şekilde önem kazanması,
d. Finansman ihtiyaçlarının büyümesi ve ulusal piyasaların yetersiz
hale gelmesi,
e. Haberleşme ve bilgisayar teknolojisinde yaşanan gelişmeler.
Bütün bu nedenlerin yanında kambiyo rejiminin serbestleşmesine
paralel olarak son yıllarda Türkiye’de birçok banka ve özel teşebbüs
kuruluşları da kendi finansman ihtiyaçlarını daha ucuza karşılamak amacıyla
dış finansmana başvurmaktadır.
Türkiye’nin dış finansmana yönelme nedenleri yaşanan ekonomik
gelişmelerin değerlendirilmesiyle daha iyi anlaşılacaktır.
Türkiye daha kuruluşunun ilk yıllarında Osmanlı Devletinden devralınan
dış borçların yükümlülüğü altına girmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu
borçların ve ulaştırma ağırlıklı yatırımların finansmanı için dış borçlanmaya
gidilmiştir.
152
Akyüz, a.g.m., s.11.
158
Dış borçlanmada asıl yoğun dönem 1950’den sonra başlamıştır. Bu
yoğunluğun nedeni Türkiye’nin
Đkinci Dünya Savaşı’ndan sonra batıya
yönelmesi, OECD ve Kuzey Atlantik Đttifakı (NATO)’na üye olması, ve bu
yıllarda OECD’nin Avrupa’nın yeniden imarı için yardıma ihtiyacı olduğuna
dair
hazırladığı
rapor
üzerine
başlatılan
Marshall
yardımları
olarak
gösterilebilir.
1930-1960 yılları arasında Türkiye’nin dış borçları yüzde 410 gibi ciddi
bir artış göstermiştir.153
1960’lı
yıllarda
başlayan
hızlı
ekonomik
kalkınma
süreci
dış
borçlanmayı gerekli kılmış ve bu kaynak ihtiyacının büyük kısmı 12 Temmuz
1962 yılında faaliyete geçen “Türkiye’ye Yardım Konsorsiyumu” kanalıyla
karşılanmıştır.
1973
yılına
kadar
finansman
ihtiyacı
bu
konsorsiyum
yoluyla
karşılanmış, 1973 yılında ise Petrol Krizinin etkileriyle güç duruma
düşülmüştür. Ödemeler dengesi bozulmuş, orta ve uzun vadeli kaynak
sağlamak imkansız hale gelmiş, bu nedenle kısa vadeli kredilere başvurmak
zorunda kalınmıştır. Đlk defa Avrupa para piyasalarından da borçlanılmış,
ancak kısa vade ve yüksek faiz nedeniyle vazgeçilmiştir.
Bu dönemde
dövize çevrilebilir mevduat uygulamasına başlanmış, ancak dış borçları
karşılamada yetersiz olmuş, dolayısıyla 1977 yılında Türkiye Cumhuriyeti
tarihindeki en büyük dış borç ödeme güçlüğü yaşanmıştır. Türkiye 1976 ve
1977 yıllarında dış borçlarının servisini yapamaz, anapara bir yana faizini bile
ödeyemez duruma düşmüştür.154
153
Gonca Gürsoy Artunkal, Salomon Smith Barney, “Türk Şirketlerinin Uluslararası Sermaye
Piyasalarından Kaynak Sağlama Olanakları”, Aralık 2002, s.56.
154
Yavuz Canevi, “Merkez Bankasının Đzlediği Para Politikası Sayesinde Hiper Enflasyon
Önlenmiştir.”, Đşletme ve Finans Dergisi, Haziran 1993, s.20.
159
Bu dönemde uluslararası finansal piyasalar Türkiye ve gelişmekte olan
diğer ülkelere (özellikle Latin Amerika ülkeleri –Brezilya, Arjantin, Ekvator,
Meksika, Şili-) kapanmıştır. Gelişmekte olan ülkeleri dış borç ödeme
konusunda içine düştükleri zor durumdan kurtarmak amacıyla Uluslararası
Para Fonu (IMF), OECD ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans
kuruluşları 20 Mayıs 1978, 25 Temmuz 1979 ve 23 Temmuz 1980
tarihlerinde Paris’ te toplanmıştır. Yapılan toplantılarda alınan kararlarla borç
yükünü karşılamada güçlük çeken birçok gelişmekte olan ülkenin borçlarının
ertelenmesi sağlanmıştır.
Bu uygulamayla Türkiye’nin de 5,3 milyar dolarlık dış borcu ertelenmiş
ve
borçlar 5-7 yıla kadar yayılmıştır. Ancak borç ertelemesine rağmen
Türkiye’nin piyasalara yeniden çıkabilmesi için üç yıl beklemesi gerekmiştir.
Bu
üç yıllık dönemde dış borçlanma IMF ve Dünya Bankası kredileri ile
sağlanmış, bu durum bu kurumlara bağımlılığı zorunlu kılmıştır.
Piyasalardan yeniden borçlanabilmek için Türkiye üç yıl süreli bir istikrar
programı benimsemiştir. 24 Ocak 1980 tarihinde alınan kararlarla “Ekonomik
Đstikrar Tedbirleri” uygulanarak ekonomik açıdan iyileştirme çalışmaları
başlatılmıştır. Amaç, ülke ekonomisinin yeniden canlandırılması, liberalleşme
ve uluslararası piyasalarla bütünleşme sağlamaktır. Bu süre içinde, dış borç
ödemeleri aksatılmadan yapılarak uluslararası piyasada güvenin tekrar
oluşması sağlanmış, böylece Türkiye yeniden uluslararası piyasalardan
kaynak sağlama imkanına kavuşmuştur.155
1990
yılı
sonrasında
ise
Türkiye’de
dış
borçlanmada
tasarruf
yetersizliklerini gidermek değil, ödemeler bilançosu dengesini sağlamak asıl
amaç
olmuştur.156
Bu
doğrultuda,
Dünya
Bankası
kredilerinin
kullanılmasındaki katı kurallar nedeniyle, dış borç stoku içinde uluslararası
155
Kaya, a.g.m., s.31.
156
Yeldan Erinç, Dış Borçlanma Temposu, Nisan 2005, s.32.
160
kuruluşlardan sağlanan kredilerin oranı giderek azalmıştır. Herhangi bir
kısıtlama olmadan uluslararası piyasalardan borçlanma çok daha cazip hale
gelmiştir.
Türkiye Hazinesi de 1990 sonrasında uluslararası tahvil yoluyla büyük
miktarlarda kaynak sağlama eğiliminde olmuştur. Bu eğilimin nedenleri157;
a. Hazinenin bono satma yoluyla fon sağlaması yurtiçi faiz oranlarının
yükselmesine
neden
olmaktadır.
Đç
borçlanmanın
olumsuz
etkilerini
kaldırmak açısından Hazine uluslararası tahvil piyasalarından kaynak
sağlama yoluna gitmiştir.
b. Borçlanmanın doğuracağı baskı nedeniyle vade çeşitlendirmesi
sağlanmak istenmesi, dolayısıyla kısa vadeli borçlar yerine uzun vadeli
borçlanmanın arzu edilmesi, Hazine’nin tahville dış borçlanmayı tercih etme
nedeni olmuştur.
c. 80’li yılların ekonomik durgunluğu nedeniyle gelişmiş ülkelerin yüksek
miktarda fon fazlasına sahip olmaları, kaynak ihtiyacı olan ülkeler için uygun
koşullarda borçlanmayı sağladığından uluslararası piyasalardan önemli
ölçüde faydalanılmıştır.
Yaşanan ekonomik gelişmelerle birlikte, Türkiye’nin dış borç stoku ve
bu borç stoku içerisindeki uluslararası piyasalardan sağlanan finansman
kaynağının payı yıllar geçtikçe artmıştır. Tablo-23’de 2001-2008 yılları
arasında dış borç stokunun alacaklılar itibarıyle dağılımı yer almaktadır.
157
Şahin, a.g.m., s.99.
161
Tablo-23: Alacaklılara Göre Türkiye’nin Dış Borç Stoku
(Milyon Dolar)
Kaynak:Hazine Çalışma Raporu, Haziran 2008
Diğer taraftan, AB ortalamasının (27 ülke) yüzde 58,7 olduğu göz
önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin gerek ortalamadan gerekse pek çok
ülkenin borç stokundan daha düşük bir borç seviyesine sahip olduğu
Tablo-24’de görülmektedir.
162
Tablo-24: AB Üyesi Ülkelerde AB Tanımlı Borç Stoku
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, Kamu Borç Yönetimi Raporu, 2008
1980’li yıllardan itibaren zaman zaman yaşanan ekonomik krizler
sonucu aksamasına rağmen uygulanan istikrar politikaları sonucunda,
Türkiye uluslararası piyasalarda güven kazanmıştır. Bu durum, Türkiye’nin
uluslararası piyasalara entegrasyon sürecini hızlandırmış, uluslararası
tahviller sıkça kullanılan borçlanma aracı haline gelmiştir.
163
3.2. TÜRKĐYE VE ULUSLARARASI FĐNANASAL PĐYASALARIN HUKUKĐ
ĐLĐŞKĐSĐ
Kurumsal anlamda dış borç yönetiminin en önemli ayaklarından biri dış
borç yönetim sürecindeki idari ve örgütsel yapılanma ise, bu yapılanmanın en
önemli ayağını da sağlam bir hukuksal altyapı oluşturmaktadır. Zira
borçlanma ve borç yönetimi politikası için esnek, kararların hızla alınıp
uygulanmasına imkan veren bir altyapıya sahip olmak önemlidir ve bunun
gerçekleşebilmesi için öncelikle sağlam ve bütünselleşmiş bir hukuksal
yapıya ihtiyaç vardır.
Türkiye’deki dış borçlarla ilgili mevzuat uygulamalarına bakıldığında
28/3/2002 tarih 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Ocak 2003
tarihine kadar kamu borçlanması alanında dağınık bir hukuksal yapının
mecut olduğu görülmektedir. Bu dağınık hukuki yapı, yıllarca Türkiye’de etkin
borç yönetiminin gerçekleştirilmesinin önündeki en önemli engellerden biri
olarak görülmüştür.158
Türkiye’de dış borçlanmanın alt yapısını oluşturan hukuki yapının temel
öğeleri özel ve kamu sektörü açısından aşağıdaki gibidir:159
3.2.1. Özel Sektor Dış Borçlanması Açısından
Özel sektor dış borçlanmasıyla ilgili iki temel mevzuattan sözetmek
mümkündür; 1567 Sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve
Yabancı Sermayeyi Teşvik Mevzuatı.
158
Osman Çağatay Mutlu, “Türkiye’de Dış Borç Đstatistiklerinin Derlenmesi ve Dış Borç Đşlemlerinin
Ödemeler Dengesi Đstatistiklerine Yansıtılması”, T.C. Merkez Bankası, Uzmanlık Yeterlilik Tezi,
Ankara, 2006, s.102.
159
Mutlu, a.g.m., s.103.
164
3.2.1.1. 1567 Sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve Bu
Kanuna Dayalı Mevzuat
25/02/1930 tarihli Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 1567 Sayılı
Kanun’a dayanan 11/08/1989 tarihli Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında
32 Sayılı Karar ile bu karara dayanan 20/06/1991 tarihli 32 Sayılı Karara
ilişkin
91-32/5
Sayılı
Tebliğ
dış
borçlanmayı
düzenleyen
temel
mevzuatlardandır.
2001/2890 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı
Karar’da Değişiklik Yapılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararı ile Türk Parası
Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar’ın kredilerle ilgili olan 17’inci
maddesinin (a) fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından kredi temin etmeleri, bu
kredileri bankalar aracılığıyla kullanmaları kaydıyla serbesttir. Ancak
prefinansman kredilerinin vadesi Bakanlık tarafından belirlenir. Büyükşehir
belediyeleri, belediyeler ve bunlara bağlı kuruluşlar ile sair yerel yönetim
kuruluşlarının, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı kurumlarının, sermayesinin
% 50'sinden fazlası kamuya ait kuruluşların, vakıf üniversitelerinin, fonların,
özel ve özerk bütçeli kamu kuruluşları ile idari özerkliğe sahip kamu kuruluşu
niteliğindeki kurumların, yatırım ve kalkınma bankalarının (Hazine garantisi
altında), yap-işlet-devret, yap-işlet ve işletme hakkı devri ve benzeri
finansman modelleri çerçevesinde gerçekleştirilmesi öngörülen projeler
tahtında ödeme yükümlülükleri garanti edilen kuruluşların yurt dışından
sağladığı ithalatta vadeli ödeme şekilleri dışındaki bir yıldan (365 gün) uzun
vadeli kredilere ilişkin anlaşmaların kredi borçlusu tarafından anlaşma
tarihinden itibaren 30 gün içinde Dış Finansman Numarası (DFN) alınmasını
teminen Bakanlığa gönderilmesi zorunludur. T.C. Hükümeti adına Hazine
tarafından borçlu sıfatı ile, yabancı ülkeler, ülkelerce oluşturulan birlikler,
uluslararası ve bölgesel kuruluşlar, uluslararası sermaye ve finansman
piyasalarında faaliyet gösteren yatırım bankaları da dahil olmak üzere
165
bankalar, tedarikçi veya alıcı kredisi sağlayan kuruluşlar ve firmalarla yapılan
anlaşmalara göre sağlanarak, genel ve katma bütçeli kuruluşlara tahsis
edilen, genel ve katma bütçe dışındaki kurum ve kuruluşlara ise devir ve
ikraz anlaşmaları aracılığıyla kullandırılan dış finansman imkanları ile
yukarıda sözü edilen kredilerden yapılan kullanımların takibine ilişkin esas ve
usuller Bakanlık tarafından belirlenir.
Đkinci ve üçüncü paragrafta belirtilen kamu kurum ve kuruluşları
dışındaki Türkiye'de yerleşik kişilerce yurt dışından temin edilen bir yıldan
(365 gün) uzun vadeli kredilerle, Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından
sağladığı bir yıldan kısa vadeli kredilerin takibi ile ilgili usul ve esaslar Merkez
Bankasınca belirlenir. Söz konusu kredilere ait ana para geri ödemeleri ile
faiz ve diğer ödemelerin transferleri bankalar aracılığıyla yapılır.”
Aynı zamanda bu kararın geçici maddesinde, (a) fıkrasının ikinci ve
üçüncü paragrafında belirtilenler dışındaki, Türkiye’de yerleşik kişiler
tarafından yurt dışından temin edilen
365 günden uzun vadeli kredilerin,
daha önce Hazine Müstesarlığı’nın bağlı oldugu Bakanlık nezdindeki Borç
Kütügü’ne kayıt ve tescili ile kredi kullanım ve geri ödemelerine ilişkin
bilgilerin Bakanlığa gönderilmesine 01/10/2001 tarihi itibarıyla son verilerek,
mevcut belge ve bilgilerin bir protokol ile Merkez Bankası’na devredilmesi
hususu yer almaktadır.160 Daha açık bir ifadeyle, Hazine ile TCMB arasında
yapılan ve 01/10/2001 tarihinde yürürlüğe giren protokol çerçevesinde, bu
tarihten itibaren özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredilerin
stok olarak takibi TCMB tarafından yapılmaya başlanmış ve Hazine’den devir
alınan bilgi ve belgelerin yanı sıra TCMB’nin yerleşik firmalar nezdinde
yaptığı çalışmalar sonucunda, özel sektörün uzun vadeli yurt dışı kredilerinin
takip edildiği bir veri tabanı kurulmuştur. 01/10/2001 tarihinden önce Hazine
tarafından verilen dış finansman numaraları altında takip edilen özel sektörün
160
Mutlu, a.g.m., s.107.
166
yurt dışı kredileri, TCMB tarafından da aynı numaralar altında takip
edilmiştir.161
Karar ile, kısa vadeli dış borçların takibi eskiden oldugu gibi TCMB’ye
bırakılmaktadır.
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara Đlişkin 91-32/5
Sayılı Tebliğ’in 42’inci maddesini yukarıda yer verilen 32 Sayılı Karar’ın
17’inci maddesinin ikinci paragrafı şeklinde değiştiren 13/09/2001 tarih ve
2001-32/26 no’lu Tebliğ’de ise, bu paragrafta belirtilen kurum ve kuruluşların
yurt dışından sağladıkları uzun vadeli kredilere ait kullanım, ana para geri
ödemeleri, faiz ve diğer ödemelere ait bilgilerin, Kredi Đzleme Formu ile işlem
tarihinden itibaren 10 gün içinde bankalar ve özel finans kurumları ile kredi
borçlusu tarafından Müsteşarlık Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü’ne
gönderilmesi hususu belirtilmektedir.162 Söz konusu tebliğ de 01/10/2001
tarihinde yürürlüğe girmiştir.
3.2.1.2. Yabancı Sermayeyi Teşvik Mevzuatı Çerçevesinde Özel Sektör Dış
Borçlanması
6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu ile bu kanuna istinaden
çıkarılan Yabancı Sermaye Çerçeve Kararı’na göre; Türkiye’de yatırım
yapacak veya iştirakte bulunacak özel yabancı sermaye girişimcileri,
yatırımları ve iştirakleri ile ilgili olarak serbestçe borçlanma yapabilirler.
161
Müslim Sarı, “Dış Borç Yönetimi ve Türkiye Uygulamaları”, T.C. Merkez Bankası, Uzmanlık
Yeterlilik Tezi, Ankara, 2004, s.79.
162
Mutlu, a.g.m., s.109.
167
Aynı şekilde yapmış oldukları dış borçlanma ile ilgili olarak dış borç
anapara ve faiz geri ödemelerini de serbestçe transfer edebilirler. 5 Haziran
2003 tarihinde kabul edilen 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu
6224 sayılı Kanunu yürürlükten kaldırmaktadır ve bu yeni kanunda
borçlanmaya ilişkin herhangi bir hüküm yeralmamaktadır. Ancak, gerek yeni
kanunun tamamı incelendiğinde gerekse ülkemizde mevcut tüm kambiyo
mevzuatı göz önünde bulundurulduğunda eski kanunun hükümlerinin aynen
geçerli olduğu ya da dış borçlanmayla ilgili herhangi bir sınırlandırmanın
bulunmadığı rahatlıkla söylenebilir.163
3.2.2. Kamu Sektörü Dış Borçlanması Açısından
Kamu sektörü borçlanması açısından da temelde iki kanundan söz
etmek olanaklıdır. Bunlar 4749 Sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile 1211 Sayılı Merkez Bankası Kanunu’dur.
3.2.2.1. 4749 Sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun’un Getirdiği Yenilikler ve Düzenlemeler
28 Mart 2002 tarihli bu kanunla, mali piyasalardaki gelişmeler nedeniyle
günümüz finans piyasalarının dinamik koşullarına uyum sağlanmasına
yönelik olarak uygulamada çeşitli sorunların yaşandığı kamu finansmanına
ilişkin hususlar tek ve temel bir yasal düzenlemenin çatısı altına alınmıştır. Bu
suretle kamu mali yönetimi kapsamında yürütülen finansal işlemlerin hangi
yasal dayanak çerçevesinde yapıldığı kolaylıkla izlenebilir hale gelmiş
bulunmaktadır. Yasa bu amacını daha gerekçesinde belli etmektedir;
163
Sarı, a.g.m., s.80.
168
“ ...Türkiye’de borçlanmayı ilgilendiren mevzuat dağınık bir yapıda
bulunmaktadır. ...Müsteşarlık bu görevi yerine getirirken (iç ve dış borçlanma
ile hazine garantilerine ilişkin görevler kastedilmektedir) birden çok kanunu
dikkate almaktadır. ...Bu durum günümüz uluslararası mali piyasalarında aktif
ve dinamik bir yapı içinde hareket eden aktörler karşısında ülkemizi
dezavantajlı
bir
duruma
sokmakta
ve
gelişen
yeni
finansman
enstrümanlarının kullanılmasını dolayısıyla borç yönetimini zorlaştırmaktadır.
Ekonominin önemli unsurları olan iç ve dış borçlanmanın ve buna bağlı
olarak sağlanmakta olan garantilerle bu kapsamda ortaya çıkan alacakların
yönetiminin tek bir kanunda yürütülmesi globalleşen uluslararası finans
piyasalarında etkin olabilmek için zorunlu bir adımdır. Bu düzenleme ile
borçlanmaya mali bir disiplin getirilmesi ve yeni finansal enstrümanlar ile
tekniklerin kullanılması amaçlanmaktadır.”164
Kamu adına dış borç yükümlülüğü yaratma ve hibe alma konusunda tek
yetkili makam olarak ilgili bakanı belirtmek suretiyle yetkili organ karmaşasını
da bertaraf eden ve borçlanma konusundaki yetkileri tek elde toplayan bu
yasa aracılığıyla Türkiye Cumhuriyeti adına mali yükümlülük yaratacak
işlemlerin tek bir yetkili otorite tarafından yürütülmesi sağlanarak mali
disipline önemli bir katkı sağlanmak istenmiştir.
Bu yasa ile Türkiye Cumhuriyeti adına hibe almaya ve vermeye ilişkin
olarak yetersiz olan yasal altyapının guçlendirilmesini teminen gerekli
düzenlemeler yapılmıstır. Bu kapsamda AB’den sağlanacak hibeler dışında
Türkiye Cumhuriyeti adına savunma ve güvenlik amaçlı olanlar hariç her türlü
hibenin alınmasında Hazine’nin bağlı olduğu Bakan yetkili kılınmıştır.
Verilecek hibelerde ise Bakanlar Kurulu yetkilidir.
164
4749 Sayılı Yasanın Genel Gerekçesi, TBMM
169
Amacı bu sekilde belirlenen ve kapsamı hemen hemen tüm kamuyu
içine alacak şekilde geniş tutulan 4749 sayılı bu yasa ile dış borç yönetimi
açısından bazı başka yenilikler de getirmiş bulunmaktadır.
Kanunla; bir yandan yürürlük tarihinden önce bütçe kanunlarıyla
belirlenen borçlanma ve garanti limitleri, gerek nitelik gerekse nicelik
açısından yeniden düzenlenirken, diğer yandan da ikrazen ihraç edilen iç
borçlanma senetlerine yönelik olarak bir limit getirilmiş bulunmaktadır.
Kanun’dan önce bütçe dışında izlenen, yani ilgili yatırım programında
proje olarak yer almakla beraber baslangıç bütçesinde dış kaynaktan temin
edilerek kullanılan, dış proje kredi miktarı kadar karşılık ayrılmaması
nedeniyle dönem sonu itibarıyle bütçe finansman ihtiyacı ile fiili borçlanma
miktarı arasında fark oluşmasına neden olan yatırım harcamalarına karşılık
olarak yapılan dış proje kredileri kapsamındaki borçlanmaların, mali disiplini
bozucu etkileri nedeniyle söz konusu kaynakların uluslararası uygulamalarda
olduğu gibi kullanılmadan önce bütçeleştirilmesi öngörülmektedir.165
Yasayla herhangi bir Hazine garantisine haiz olmasa bile kamu kurum
ve kuruluşlarının yurt dışından sağlayacağı her türlü mali imkan, Hazine
Müsteşarlığı’nın iznine tabi kılınmıştır. Buna ilaveten, bu kurum ve
kuruluşların diğer kurum ve kuruluşlar lehine verecekleri garantilerde de
Müsteşarlık’ın iznini almaları zorunluluğu getirilmiştir.
165
Sarı, a.g.m., s.82.
170
Yasa öte yandan çok geniş bir kapsam çizmekte ve bu yönüyle hemen
hemen tüm kamunun iç ve dış borçlanma faaliyetlerini içermektedir. Şöyle ki;
Yasa genel, katma ve özerk bütçeli kurum ve kuruluşları, kamu iktisadi
teşebbüslerini, özel hukuk hükümlerine tabi olmakla beraber sermayesinin
yüzde ellisinden fazlası kamuya ait olan kuruluşları, fonları, kamu
bankalarını, yatırım ve kalkınma bankalarını, büyükşehir belediyelerini,
belediyeleri ve bunlara bağlı sair yerel yönetim kuruluşlarını, yap-işlet-devret,
yap-işlet ve işletme hakkı devir ve benzeri finansman modelleri çerçevesinde
gerçekleştirilmesi öngörülen projeler kapsamında ödeme yükümlülükleri
Hazine Müsteşarlığı’nca garanti edilen kuruluşları ve hibelerle sınırlı olmak
kaydıyla sivil toplum örgütlerini kapsamınına almaktadır.166
Kamu borç yönetiminde şefaflığın arttırılması çerçevesinde, kanunla
kamu finansmanı ve borç yönetimi alanında sıklıkla kullanılan terimler,
uygulamada yeknesaklığın sağlanmasını ve terminolojiden kaynaklanan
sorunların asgari seviyeye indirilmesini teminen bir araya getirilerek
tanımlanmıştır.167
Ayrıca, Hazine garantileri kapsamında ortaya çıkan yükümlülüklerin
borçlu kuruluş tarafından değil de Hazine tarafından yerine getirilmesi
durumunda ortaya çıkan ödemeler nedeniyle Hazine nakit ve borç
yönetiminde
yaşanan
aksamaların
giderilmesi
amacıyla
söz
konusu
yükümlülüklerin ifasının yapılacağı bir risk hesabı oluşturulmuştur. Hesap
TCMB nezdinde açılan ve Hazine’ye ait bir banka hesabıdır.
166
Mutlu, a.g.m., s.109.
167
Sarı, a.g.m., s.83.
171
Yine borç yönetiminde şeffaflığın arttırılmasını teminen Kanunla getirilen
düzenleme çerçevesinde ilgili bütçe yılında sağlanan iç ve dış finansman
imkanları, sağlanan Hazine garantileri, Risk hesabı işlemleri, alınan ve
verilen hibeler, dıs borç devir ve ikrazına ilişkin bilgilerle finans piyasalarına
ve borç yönetimine ilişkin bilgilerin yer aldığı Borç Yönetim Raporu üçer aylık
dönemler itibariyle Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunulmak uzere TBMM
Başkanlığı’na, Bakanlar Kurulu’na sunulmak uzere Başbakanlığa, Maliye
Bakanlığı’na, Sayıştay Başkanlığı’na ve DPT Musteşarlığına gönderilmesi
hüküm altına alınmış bulunmaktadır.168
Buna ilave olarak Hazine’nin bağlı olduğu Bakan’ın özel gündemle
yapılacak toplantıda yılda bir defadan az olmamak üzere TBMM Plan ve
Bütçe Komisyonu’nu bilgilendirmesi hükmü Kanun’un 14. maddesinde
düzenlenmiş bulunmaktadır.
Kanunla, uluslararası uygulamalara da paralel olarak borç ve alacak
yönetimine ilişkin ilke ve stratejilerin genel çerçevesi de tespit edilmiştir. Bu
kapsamda finansman ihtiyaçlarının, orta ve uzun vadede mümkün olan en
düşük maliyet ve makul düzeyde bir risk oranı çerçevesinde karşılanacağı
(Md.12)
ve
borçlanma
stratejisinde
mevcut
risklerin
izleneceği
ve
değerlendirileceği (Md.12 ve Md. 17/A), aktif risk yönetimi yapılacağı (Md. 12
ve Md.17/A), devlet borçlanma kağıtları için etkin bir piyasa oluşturulacağı
(Md. 12) ve şeffaflık ve hesap verilebilirliğin esas alınacağı (Md. 14) gibi
hususlar hüküm altına alınmış bulunmaktadır.
168
Kamu Finansmanı ve Borc Yonetiminin Duzenlenmesi Hakkında Kanun.
(Erisim) www.tbmm. gov.tr.
172
4749 sayılı Kanun ile aktif bir risk yönetimi stratejisinin uygulanması ve
kamunun karşı karşıya kaldığı koşullu yükümlülüklerden doğabilecek etkilerin
sınırlanmasına yönelik önlemlerin alınması ilkesi benimsenmistir. Kanunla
beraber kamu borç ve alacaklarının risk analizine dayanarak yönetilmesi
çerçevesinde gerekli yasal ve organizasyonel altyapının oluşturulmasına
yönelik olarak bir orta ofisin ve bir Borc Yönetim Komitesi’nin oluşturulması
da hüküm altına alınmıştır.169
Yasa, bu özellikleriyle önceki uygulamada önemli yer tutan 244 sayılı
yasanın sıklıkla eleştirilen dış borçlanma ile ilgili hükümlerini yürürlükten
kaldırarak, bütçe yasalarıyla hükümete genel borçlanma yetkisi veren
uygulamayı fiilen işlevsiz kılmış ve kamu adına tek bir borçlanma mercii
belirleyerek
borç
yönetimini
etkin
kılacak
hukuki
alt
yapının
sağlamlaştırılması ve yeknesaklaştırılması açısından çok önemli bir adım
atmıştır. 4749 sayılı yasa ile getirilen tüm bu düzenlemelerle, kamu
borçlanması açısından Türkiye’de etkin ve aktif dış borç yönetim tekniklerinin
uygulanması konusundaki yasal alt yapının tamamlandığı ve uygulanabilir bir
borç yönetimi sisteminin kurulduğu söylenebilir.
3.2.2.2. 1211 Sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu
24/5/2001 tarih ve 4651 sayılı yasayla değişik 1211 sayılı Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 53/b maddesi;
169
Kamu Finansmanı ve Borc Yonetiminin Duzenlenmesi Hakkında Kanun.
(Erisim) www.tbmm. gov.tr.
173
“Banka ülke altın ve döviz rezervlerini para politikası hedefleri ve
uygulamaları çerçevesinde yönetir. Bu amaçla Banka, sırasıyla güvenli
yatırım, likidite ve getiri önceliklerini dikkate alarak belirleyeceği esas ve
usullere göre yurt içi ve yurt dışı piyasalarda vadeli ya da vadesiz altın, döviz,
menkul kıymet, türev ürün alım satım, borçlanma ve borç verme işlemlerini
de içeren tüm bankacılık faaliyetlerinde bulunabilir”170 hükmünü içermek
suretiyle Merkez Bankası’nın yurt dışı piyasalardan borçlanabilmesine hukuki
dayanak teşkil etmektedir.
1211 sayılı kanunda öngörülen borçlanma, 4749 sayılı yasa çıkmadan
önce uygulama alanı bulan 244 sayılı Kanunda öngörülen borçlanma
prosedürüne tabi değildir. Merkez Bankası, kaynak olarak, yabancı ülkeler,
uluslararası kurumlar veya yabancı banka ve kurumlardan doğrudan, hazine
kefaleti olmaksızın dış borç işlemlerinde bulunabilir. Merkez Bankası
aracılığıyla yapılan dış borçlanmada özellik arzeden bir uygulama Kredi
Mektuplu Döviz Tevdiat Hesabı’dır. Bu sekilde yapılan borçlanmanın
kaynağı, yurt dışında oturma veya çalışma iznine sahip Türk uyruklu kişiler ile
herhangi bir amaçla yurt dışında görevlendirilenlerin elde etmiş oldukları
konvertibil dövizlerdir.171
3.3. TÜRKĐYE’ DE ULUSLARARASI TAHVĐL PĐYASASININ ĐŞLEYĐŞĐ
Türkiye’de yurtdışındaki yatırımcılara sunulmak üzere yapılan tahvil
ihracı Đstanbul Menkul Kıymetler Borsası (ĐMKB)‘na bağlı Uluslararası Tahvil
ve Bono Piyasası tarafından, bu tahvillerin ikincil piyasadaki işlemleri ise
ĐMKB tarafından
gerşekleştirilmektedir. Đlk zamanlarda az sayıda şirket,
düşük işlem hacmi ve Türk ekonomisine endeksli hareket eden ĐMKB,
170
171
TCMB Kanunu, Mayıs 2001, s.50.
Derdiyok T., Türkiye’de Dış Borç Yönetimi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Doktora Tezi, Ankara,1988, s.56.
174
günümüzde Tahvil ve Bono Piyasası’nda ise günlük ortalama 8,5 milyar
dolarlık işlem hacmiyle dünya ekonomileriyle entegre bir şekilde faaliyetini
sürdürmektedir.
1997 yılından önce ĐMKB Tahvil ve Bono Piyasası tarafından yapılan
tahvil işlemleri, Türkiye‘nin uluslararası piyasalarla ilişkilerinin artması sonucu
ĐMKB bünyesinde oluşturulan ve 24 Şubat 1997 tarihinde faaliyete geçen ayrı
bir Uluslararası Tahvil ve Bono Piyasası tarafından yürütülmektedir. Bu gün,
Yabancı Menkul Kıymetler Piyasası bünyesinde Uluslararası Tahvil Pazarı
faaliyet göstermektedir. Pazar, 16.04.2007 tarihinde faaliyete geçmiş olup,
Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi tarafından ihraç edilen ve Borsa kotunda
bulunan dış borçlanma araçları (“Eurotahvil”) işlem görmektedir.
ĐMKB Uluslararası Tahvil Piyasasında menkul kıymet işlemleri için
temel prensipler şunlardır172:
a. ĐMKB Uluslararası Pazarı serbest bölge statüsünde kurulmuş olup,
işlemler
ĐMKB
Uluslararası
Menkul
Kıymet
Serbest
Bölgesi
içinde
gerçekleştirilmektedir.
b. Piyasada yabancı sermaye piyasası araçları ĐMKB Yönetim Kurulu
kararı ile işlem görebilmektedir.
c. Eurotahvillere ilişkin alım-satım emirleri menkul kıymetin ihraç
edildiği döviz cinsi üzerinden verilir. Her bir döviz cinsinden ihraç edilen
tahvillerde emirler aynı döviz cinsi ve 100 birim üzerinden fiyatlandırılır ve
tüm ödemelerde kullanılan döviz cinsi işlem yapılan döviz cinsindendir.
d. Đşlemler çok fiyat-sürekli müzayede sistemiyle yürütülür.
172
ĐMKB, Yabancı Menkul Kıymetler Piyasası Uluslararası Tahvil Pazarı Đşleyiş Esasları
Hakkında 279 Sayılı Genelge, Ocak 2008
175
Uluslararası tahvil işlemleri, Yabancı Menkul Kıymetler Piyasası
“Uluslararası Tahvil Pazarı” Đşleyiş Esasları’ na (279 Numaralı Genelge) göre
yürütülür. Đşlemler her iş günü saat 09:30-12:00 ile 13:00-17:00 arasında
gerçekleştirilir.
Piyasada esas olarak işlem yapma yetkisi bankalara ve aracı kurumlara
verilmiştir. Bunun yanında ĐMKB yönetmeliğince nitelikleri yeterli görülen
temsilcilerde ĐMKB Tahvil ve Bono Piyasası Sertifikası aranmaktadır.
Alım-satım emri menkul kıymet ihraç edildiği döviz cinsi üzerinden
verilmektedir. Emirler işleme konu menkul kıymetin nominal değerleri
itibarıyla minimum emir büyüklüğü ve katları şeklinde iletilir. Esas olarak
minimum emir büyüklüğü 10.000 USD/EUR ve maksimum emir büyüklüğü 5
Milyon USD/EUR tutarında olup, emirler 10.000 ve katları şeklinde verilir
(USD: Amerikan doları, EUR: Euro).
Kupür büyüklüklerinin asgari tutarı 10.000’in üzerinde olan Eurotahviller
için minimum emir büyüklükleri ayrıca belirlenerek işleme açılma bilgisi ile
birlikte Bülten’de ilan edilerek duyurulur.
Halihazırda tedavülde bulunan 10.000’in üzerinde kupür büyüklüğüne
sahip iki adet Eurotahvil ihracı olup, bu ihraca ilişkin asgari emir büyüklüğü
bilgisi aşağıda verilmektedir173:
(*) Emirler 100.000 ve katları şeklinde iletilir.
(**) Emirler 50.000 ve katları şeklinde iletilir.
173
ĐMKB, Yabancı Menkul Kıymetler Piyasası Uluslararası Tahvil Pazarı Đşleyiş Esasları
Hakkında 279 Sayılı Genelge, Ocak 2008
176
Alım
satım
emirleri
Eurotahvilin
ihraç
edildiği
para
birimleri
doğrultusunda “100” nominal üzerinden fiyatlandırılarak iletilir.
Emirler sadece fiyat üzerinden iletilebilmektedir. Fiyat tahakkuk etmiş
kupon faizini içeren “kirli fiyattır (dirty price)”. Emirlerde fiyat virgülden sonra 4
hane girilebilecek (ör.102,2222) şekilde verilebilir.
Piyasada eurotahvillerin tanımı olarak uluslararası menkul kıymet
tanımlaması olan ISIN kullanılmaktadır. Yeni ihraç edilen veya işleme yeni
açılan menkul kıymetler için ISIN Borsa Günlük Bülteni’nde yayınlanmaktadır.
Đlave ihraçlarda, sözkonusu ilave ihraca ilk ihraçtan farklı bir ISIN veriliyorsa
sistemde ilave ihraç ilk ihraçtan farklı ISIN ile ayrı bir sırada işlem
görmektedir.
Kotasyon işleminde kullanılan semboller ve anlamları şunlardır:
-
Tarih → Anapara Ödeme Tarihi
-
Đzleyen Üç Harf → Đhracın Gerçekleştiği Döviz Cinsi
-
Đzleyen Rakam
-
Đzleyen Dört Harf → Đhracı Gerçekleştiren Kurumun Kodu
-
Sonraki Rakam
→ Yıllık Kupon Ödeme Sayısı
→
Kupon Faiz Oranı (değişken faizli
tahviller için Libor’a eklenecek faiz oranını)
-
Đzleyen Üç Harf → Menkul Kıymet Türünü
(F: Sabit Faizli, FR: Değişken Faizli, ZC: Kuponsuz, SD: Azalan Faizli)
177
- USD →ABD Doları
-ITL→Đtalyan Lireti
- EUR→Euro
-GBP →Đngiliz Sterlini
Örneğin;
uluslararası
piyasalarda
-JPY →Japon Yeni
“200911GBP3TR5,5F”
şeklinde
tanımlanmış bir tahvil;
Türkiye Cumhuriyeti tarafından yurtdışında satılmak üzere Đngiliz Sterlini
cinsinden ihraç edilen 20.09.2011 vadeli yılda 3 defa %5,5 sabit kupon faizli
tahvil şeklinde ifade edilmektedir.
Sözkonusu ISIN’ın yanısıra aşağıdaki esaslara göre oluşturulmuş
ihraçcı, itfa tarihi ve ihraç para birimini içeren bir açıklamada alım-satım
sisteminde ayrı bir sütunda yer almaktadır.
UTP Tahvil
Tanımı (ISIN)
US900123AY60
US900123AT75
XS0212694920
DE000A0AU933
Açıklama Notu
TR170336U
TR140234U
TR160217E
TR100214E
Đhraçcı
TR
TR
TR
TR
Đtfa
Tarihi
17.03.2036
14.02.2034
16.02.2017
10.02.2014
Para
Birimi
USD
USD
EUR
EUR
ĐMKB Uluslararası Tahvil ve Bono Piyasasında işlem gören uluslararası
tahvillerin fiyatlandırılmasında sabit faizli ve kuponsuz menkul kıymet için ay
30 ve yıl 360 gün, değişken faizli menkul kıymet için ise ay gerçek gün sayısı
ve yıl 360 gün olarak kabul edilmektedir.
Euro cinsinden tahviller için ise Gerçek Gün Sayısı / Gerçek Gün Sayısı
yöntemi kullanılmaktadır.
Fiyat, son kupon ödeme tarihinden valör tarihine kadar olan süre içinde
tahakkuk etmiş olan kupon faizini içermektedir.
178
Đşlemler en az 3, en fazla 15 gün valörle yapılmaktadır. Değişken faizli
tahvillerde, yeni dönem kupon faiz oranı belirlenme tarihinden önce yapılacak
işlemlerde, yeni kupon faizinin başladığı tarihden sonraki dönemlere ilişkin
valörlü emir verilememektedir.
Aracı kurumun yetkili temsilcisinin kendisine verilen şifreyi piyasa
eksperlerine söyledikten sonra menkul kıymetin tanımı, işlem türü, valörü,
nominal tutarı ve fiyatı bildirmesiyle emirler iletilir. Emir, piyasa eksperleri
tarafından girilir ve “emir numarası” temsilciye bildirilir.
Girilen bilgilerden en yüksek ve en düşük fiyatlı olanlar bilgisayar ile
belirlenir ve bilgi dağıtım kuruluşları aracılığıyla üyelere iletilmektedir. Üyeler
istedikleri takdirde, ekranda yer alan tüm geçerli emirleri öğrenebilir.
Bütün emirler emrin verildiği gün saat 17:00’ ye kadar geçerlidir.
Aynı fiyatlı emirlerde “ zaman önceliği “ kuralı uygulanmaktadır. Aynı
fiyatlı emirler ekrana toplanarak yansıtıldığından, bir alım veya bir satım
emriyle birden fazla karşıt emri aynı anda karşılamak da mümkündür. Aktif
olarak yapılan işlemlerde işlemin teyidi ve karşı tarafı, üyeye telefonda
anında bildirilir ve sözleşme dökümü iki tarafa da anında fakslanır.
Pazarda yapılan işlemler için tarafların her birinden ayrı ayrı, işlem tutarı
üzerinden %0,0015 oranında borsa payı alınır. Takas ve saklama işlem
maliyetleri bu tutarın dışında olup, Takasbank tarafından ayrıca tahakkuk
ettirilir.
Uluslararası tahvil takas işlemleri ĐMKB Takas ve Saklama Bankası A.Ş.
(Takasbank) tarafından gerçekleştirilmektedir. Takas işlemleri Takasbank’ ın
Euroclear nezdinde açtırdığı hesap numarası ile gerçekleştirilir. Üyeler
kıymet yükümlülüklerini bu hesaba yatırırlar.
179
Takas süresi en az 3 iş günüdür. Đş günü Türkiye, Euroclear Bank ve
işlem yapılan döviz cinsinin yerel piyasalarının resmi olarak açık olduğu
gündür. ABD Doları cinsinden işlemlerde iş günleri Türkiye, Euroclear Bank
ve Citibank/New York’un, Euro cinsinden işlemlerde iş günleri Türkiye,
Euroclear Bank ve Citibank/Frankfurt’un resmi olarak açık olduğu günlerdir.
Nakit takası, menkul kıymetin ihraç edildiği döviz birimi cinsinden yapılır.
Üyeler, nakit yükümlülüklerini Takasbank’ın muhabir bankası olan Citibank
nezdinde Takasbank’ın açtırdığı hesaplara yatırmak sureti ile yerine
getirmektedirler.
Üyeler menkul kıymet alacaklarının gönderilmesini istedikleri saklama
kuruluşu ve hesap numarasını Takasbank’a bildirirler. Değişiklikler 2 işgünü
önce Takasbank’ a bildirilmelidir.
Yükümlülüklerini yerine getirmiş üyelere nakit ve /veya menkul kıymet
alacaklarının ödenmesi, aktarılması, diğer üyelerin yükümlülüklerini yerine
getirmeleri sonucunda ilgili nakit ve menkul kıymetlerin takas havuzunda
mevcut olmasına bağlıdır.
Alıcı üye yani borçlu taraf, V-2 gününde Takasbank’ın ilgili hesabına V
günü valörü ile ödeme yapılması için talimat gönderir ve bu talimatın bir
kopyası aynı gün Takasbank’ a da iletir. ABD doları cinsinden gerçekleştirilen
işlemlerde
Takasnbank’ın
Citibank/Newyork
nezdindeki
hesabı,
euro
cinsinden yapılan işlemlerde Takasbank’ın Citibank/Frankfurt nezdindeki
hesabı, Japon yeni cinsinden gerçekleştirilen işlemlerde Takasbank’ın
Citibank/Tokyo nezdinde açtırdığı hesabı ve Đngiliz sterlini ile gerçekleştirilen
işlemlerde Takasbank’ın Citibank/Londra nezdindeki hesabı kullanılır. V
gününde yerine getirilmemiş yükümlülükler için alıcı üye temerrüde düşmüş
sayılır ve temerrüd hükümleri uygulanır.
180
Satıcı üye yani alacaklı taraf ise menkul kıymet borçlarını Takasbank’ın
Euroclear nezdindeki hesabına aktarır. Yükümlülük için uygulanan zaman
ABD doları ve euro için V günü saat 15:00’e, Japon yeni için V-1 günü saat
15:00’e, Đngiliz sterlini için V günü saat 11:00’a kadardır. Kullanılan saat
Belçika yerel saatidir. Belirlenen saate kadar yükümlülüğünü yerine
getirmeyen satıcı üye temerrüde düşmüş sayılır ve temerrüd hükümleri
uygulanır.
Ödemelerin V günü valörüyle ilgili hesaplara yapılması, Takasbank’ın
Citibank’ın ilgili şubesine talimat göndermesiyle gerçekleştirilir. Menkul
kıymet alacaklarının aktarılması için de
yine Takasbank tarafından
Euroclear’a talimat gönderilmektedir.
Taahhüdünü yerine getirmeyen üyeler için uygulanacak temerrüd faizi
temerrüde düştüğü tarihten taahhüdünü yerine getirdiği tarihe kadar olan
süreyi kapsar. Temerrüd faizi,
a. Temerrüde düşülen menkul kıymet için, ilgili menkul kıymetin işlem
günündeki ağırlıklı ortalama fiyatından hesaplanan toplam borsa değeri,
b. Temerrüde düşülen nakit için, toplam nakit değerini içerir.
Temerrüd cezası Euroclear tarafından uygulanan temerrüd faizi+%1
oranındadır. Bu ceza üç aylık dönemdeki ilk temerrüd hali içindir, ilave her bir
temerrüd hali için %1 artar.
Temerrüd hali V gününde sona erdirilmediği takdirde aynı günü takip
eden ilk seansta menkul kıymetler Borsa Yönetimi tarafından re’sen aldırılır
veya sattırılır.
Yapılan işlem yerine getirilmeyen işleme göre daha olumsuz şartlar
içeriyorsa, aradaki fark yükümlülüğünü yerine getirmeyen üye tarafından
181
Takasbank’a ödenir. Temerrüd cezaları, tahakkuk tarihinden itibaren 1 işgünü
içerisinde ödenmelidir. Üye bu ödemeleri yerine getiremezse borsaya
yatırılan teminattan re’sen karşılanır.
Temerrüde
düşen
üyeye
uygulanacak
disiplin
cezaları,
Borsa
Başkanlığınca üyenin savunması alınarak Yönetim Kurulu kararı ile
uygulanır. Savunma süresi en az 3 işgünüdür.
Para cezaları disiplin para cezası olup, temerrüd faizinden ayrı olarak
Borsa Başkanlığı’nca tahakkuk ve tahsil ettirilmektedir.
3.4.
TÜRKĐYE’NĐN
ULUSLARARASI
TAHVĐL
ĐHRAÇLARI
VE
DEĞERLENDĐRĐLMESĐ
3.4.1. Piyasayla Đlk Tanışma
Uluslararası piyasalarda görülen ilk Türk tahvili, Mayıs 1976 tarihinde
ihraç edilen, 7 milyon Kuveyt Dinarı değerinde ve 10 yıl vadeli, Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı’na ait eurotahvillerdir.174
Bu dönem Türkiye’de iç kaynaklardan fon elde etmenin zor olduğu bir
dönemdir. Tahviller için belirlenen faiz oranı 12 Mayıs 1976 tarihinden
itibaren %9 olarak belirlenmiştir. Faiz ödemelerinin ise her yıl 11 Mayıs
tarihinde ve Londra, Lüksemburg ve Kuveyt’te bulunan merkezlerde
yapılması
kararlaştırılmıştır.
Tahvilin
kotasyonu
Lüksemburg
Menkul
Kıymetler Borsası’ndadır.
174
Đhsan Ersan;” Euro-pazarlar ve Türkiye : (Euro-pazarlar ve bu pazarlardan Türkiye'nin borçlanma
olanakları üzerine bir inceleme)”, Finans ve Finansal Kurumlar Yönetimi Enstitüsü, Đstanbul,
1979,S.160.
182
Tahviller hamiline düzenlenmiş ve 1000 ve 10000 Kuveyt Dinarlık
kupürler
halinde
konsorsiyumda,
satışa
Arab
sunulmuş,
Financial
tahvil
Consultans
ihracını
Company,
gerçekleştiren
Merill
Lynch
International Co., Libyan Arab Foreinbank gibi kuruluşlar görev almışlardır.175
Tahvillerin geri ödemesi 13 Mayıs 1986 olarak belirlenmiş olup, tahvil
sahibinin isteğiyle 15 Mayıs 1981 tarihinde ödeneceği açıklanmıştır. Yani
gerçek vade 5 yıl iken, istendiğinde 10 yıla kadar uzatılabileceği
kararlaştırılmıştır.
Uluslararası piyasalara yapılan bu ilk tahvil ihracı gereken ve istenen
başarıyı gösterememiştir. Bunun nedeni Türkiye’nin içinde bulunduğu
ekonomik koşullar, sosyal yapı, piyasalarda yeterince tanınamama ve finans
tekniklerinin yeterince etkin kullanılamamasıdır.
Đlk tahvil ihracının istenen başarıyı gösterememesi üzerine uzun bir
dönem uluslararası tahvil ihracı gerçekleştirilmemiştir. Ayrıca 1980 yılında
yaşanan ekonomik sorunlar ve dış borç ödemede yaşanan sıkıntılar Türkiye’
nin uluslararası finansal piyasalardan borçlanmasını zorlaştırmıştır.
Đlk eurotahvil ihracından sonra piyasaların Türk ekonomisine kapanması
1985 yılına dek sürmüştür.
3.4.2. 1980-1990 Dönemi Đhraçları
1976 yılında gerçekleştirilen ilk eurotahvil ihracından uzun bir süre
sonra tahvil ile borçlanma 1985 yılında gerçekleştirilmiştir. Ancak, bu tahvil
ihracı hükümet tarafından değil, hükümet garantisiyle Türkiye Sınai Kalkınma
Bankası tarafından Tokya piyasasında gerçekleştirilmiştir. Bu ihracın
175
Ersan, a.g.m., s.162.
183
peşinden 1986-87 yılları arasında Turizm Bankası, Devlet Yatırım Bankası ve
Kalkınma Bankası da tahvil ihracıyla uluslararası piyasada yerini almaya
başlamıştır. Tahvil ihraçları büyük miktarlarla olmamakla birlikte Türkiye’nin
kendini piyasalarda göstermesi açısından son derece önemlidir.
Merkez Bankası tarafından 1980 yıllarında gerçekleştirilen ilk ihraçsa 26
Şubat 1987 tarihinde 125 milyon Alman Markı tutarındadır. Tahvillerin
vadeleri 5 yıl, faizleri ise %7 olarak düzenlenmiştir. Tahvil ihracında
konsorsiyum lideri banka Alman Commerzbank olmuştur.
1987 ve 1988 yılında Merkez Bankası tarafından toplam 625 milyon
DEM tahvil ihracı gerçekleştirilmiştir. Daha sonra tahvil piyasasından yapılan
borçlanmalar Hazine’ye devredilmiştir.
Hazine 10 Mayıs 1988 tarihinde Alman piyasasında ilk tahvil ihracını
gerçekleştirmiştir. Yine bu dönemde Hazine tarafından piyasaların daha etkin
kullanılabilmesi amacıyla derecelendirme çalışmaları başlatılmıştır.176
Tablo-25’de yer alan tahvil ihraçlarından da görülebileceği gibi 1988 yılı
sonuna kadar tahvil ihraçları Alman Markı kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Bunun en önemli nedeni Alman piyasasında kredi notu şartı aranmamasıdır.
Bunun yanında Alman Markı’nın likiditesinin yüksek olması ve tahvillerin
özellikle Avrupalı yatırımcılara satılmak istenmesi etkili olmuştur.
ABD Doları ile gerçekleştirilen ilk ihraç ise 12 Aralık 1988 tarihinde
olmuştur. Bu ihraç en uzun vadeye sahip ilk ihraç olma özelliği de
taşımaktadır.
176
Ferhat Emil, Dış Borçlanmanın Temel Kavramları ve Hazinenin Dış Borçlanması, Bilkent Ünv.,
SBF, 2008, s.24.
184
1987-1990 yılları arasında ABD Doları kullanılarak yapılan ihraçlarda
Bankers Trust, JP Morgan, Nomura Securities, Sumitomo, Mitsui; Alman
Markı kullanılarak yapılan ihraçlarda ise, 1988 yılında gerçekleştirilen 300
milyon mark değerindeki ihraç için Dresdmer, bunun dışındakilerde
Commerzbank konsorsiyum lideri olarak yer almıştır.
Tablo-25: Merkezi Yönetim Yurtdışı Tahvil Đhraçları
(1988-1989)
ISIN Kodu
Đhraç Tarihi
Đtfa Tarihi
GSIN-484060
GSIN-485678
10.05.1988
08.11.1988
09.05.1995
08.11.1995
GB0049077091
22.12.1988
21.12.1998
Vade
(Yıl)
7
7
10
(p3/p6)
Döviz Nominal Miktar
Cinsi
(000 000)
Nominal USD
Miktarı
(000 000)
Kupon
Oranı
(%)
DEM
DEM
500
300
297
168
6,5
6,5
USD
150
150
11,125
1988 Toplam :
615
GB0049077109
27.04.1989
27.04.1999
10 (p5)
USD
200
200
11,5
GB0049088320
16.06.1989
04.06.1999
10 (p5)
USD
280
280
5,5
DE0004878004
27.07.1989
25.07.1996
DEM
400
213
7,75
GB0049077216
19.09.1989
13.09.1999
7
10
(p5/c7)
USD
200
200
10,25
1989 Toplam :
893
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
3.4.3. 1990-2000 Dönemi Đhraçları
1989 yılında ihraç miktarlarında yaşanan artışın ardından 1990 ve 1991
yıllarında azalma görülmektedir. Bunun nedeni Türkiye’nin Körfez Krizi’nden
en çok etkilenen ülkelerden biri olmasıdır. Dış borçlanma güçlenmiş,
borçlanmanın maliyeti artmıştır. Yine bu dönemde Almanya’nın birleşmesi ve
ABD’de ekonomik durgunluk yaşanması borçlanmayı daha da zorlaştırmıştır.
Körfez Krizi’nin etkilerinin azalmasıyla 1991-1999 yılları arasında tahvil
ihraç sayısında ve değerinde artış görülmüştür. Bu dönemde çıkarılan
tahvillerin
bir
diğer
özelliği
vadelerinin
daha
kısa
süreli
olarak
düzenlenmesidir. Ayrıca daha önceki dönemde hiç kullanılmamış para
185
birimiyle ihraçlar gerçekleştirilmiştir. Japon Yeni, Đtalyan Lireti ve ECU
kullanılan para birimleridir. Türkiye’nin ilk ECU para birimli tahvil ihracı 26
Mayıs 1992 tarihinde 150 milyon ECU değerinde 3 yıl vadeli olarak, %11,5
faizle düzenlenmiştir.
1992 yılında Türkiye’nin toplam borçlanması 8,15 milyar USD
seviyesinde, bunun 3,08 milyar USD’si tahvil piyasalarından yapılmıştır.
Tahvil piyasalarından yapılan borçlanmanın toplam borçlanmaya oranı
%36,2’dir. 1993 yılında da bu oran %35’dir.
Uluslararası piyasalarda aktif bir rol edinen Türkiye için 1990 sonrasında
bir kredi notuna ihtiyaç duyulmuştur. Hazine tarafından derecelendirme
çalışmaları başlatılmış, S&P tarafından Türkiye’ye verilen ilk kredi notu BBB+
olarak belirlenmiştir.177 Moody’s şirketi tarafından da bu notun karşılığı olan
Baa3 kredi notu verilmiştir. Bu dönemde tahvil piyasalarından borçlanmanın
bu kadar artmış olmasının nedeni Türkiye’nin almış olduğu “yatırım
yapılabilir” kategorisindeki kredi notlarıdır.
Belirlenen kredi notlarının olumlu etkisiyle 1991 yılında 500 milyon dolar
olan ihraç hacmi, 1992 yılında 2500 milyon dolara ulaşmış, 1993 yılında 3700
milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Japon piyasalarında kredi notu şartı arandığından, Japon piyasalarına
girmek için verilen kredi notları önemli olmuş ve özellikle Japon piyasasından
borçlanma artış göstermiştir.
1992 yılı içinde Hazine tarafından Haziran ayında 50 milyar, Eylül
ayında 50 milyar ve Aralık ayında 70 milyar Yen olmak üzere üç kez ihraç
gerçekleştirilmiştir. Tahvil ihraçlarında konsorsiyum lideri Daiwa olmuştur.
177
Emil, a.g.m., s. 28.
186
Japonya’da faizlerin düşmesiyle, aynı yıl Ankara Büyükşehir Belediyesi
ve Kalkınma Bankası tarafından 65 milyar yenlik tahvil ihraç edilmiştir.
Đngiliz Sterlini ile düzenlenmiş ilk Türk tahvili ise, 27 Ekim 1993 tarihinde
piyasaya sunulmuştur. Đhracı S.G.Warburg isimli kuruluş gerçekleştirmiş,
vade 10 yıl ve faiz %9 olarak kararlaştırılmıştır. 1992-1993 döneminde tahvil
piyasalarını kullanma performansı açısından Türkiye iyi bir dönem yaşamış
ancak 1993 yılı sonlarına doğru borçlanma açısından sıkıntılar ortaya
çıkmaya başlamıştır.
Türk Lirasını korumaya yönelik politikalar sonucu, tüketime dayalı
büyüme gerçekleşmekte ve kamu açıkları giderek artmaktadır. Ekonomik
tehlike artmış ve IMF tedbirler alınma yolunda raporlar yayınlamıştır. 1993
yılında S&P ve Moody’s raporlarında orta dönemli gelişme trendini
istikrarlıdan ‘negatif’e çevirmiştir. Raporda da belirtilen tehditlere karşı gerekli
tedbirlerin alınmaması sonucu 1994 yılında S&P Türkiye’nin kredi notunu
indirmiş ve bu durum büyük bir krizin başlangıcı olmuştur.
Tedbirlerin alınmamasının en önemli nedeni 27 Mart 1994 ‘de yapılacak
olan yerel seçimlerdir. Dolayısıyla kamu açıkları artmaya devam etmiştir.
Olumsuz ekonomik gelişmeleri izleyen bankalar açık pozisyonlarını kapatma
yoluna gitmiş, yatırımcıların da aşırı döviz talebi bir döviz krizini ortaya
çıkarmıştır.178
Bu
dönemde
gecelik
faizler
ortalama
%200
olarak
gerçekleşmiştir. TCMB 26 Ocak 1994’ de %13,2’lik devalüasyona gitmiştir.
Aynı yıl Türkiye ekonomisi %5,8 oranında küçülmüş ve kredi notu +B’ye
düşmüştür.179
178
SARI, Uğur Gökhan; “Türkiye'de Tahvil Piyasası ve Derecelendirme (Rating)”, SPK, Ankara,
1994, s.45.
179
Sarı, a.g.m., s.48.
187
Yaşanan gelişmeler sonucu 1994 yılı boyunca sadece Mart ayında 75
milyar yenlik ihraç gerçekleşmiştir. Daha sonra Nisan 1995’e kadar tahvil
ihracı yapılamamıştır. 1994 kriziyle yaşanan olumsuzluklara rağmen Türkiye
dış borç ödemelerini hiç azaltmamış ve toplam 8,6 milyar USD geri ödeme
yapmıştır. Bu durum yatırımcılar açısından güvenin kaybolmasını önlemiştir.
Türkiye 1995 yılında yavaş yavaş düzelen ekonomisiyle birlikte vadeleri
3 yıl gibi kısa süreli olan tahvil ihraçları gerçekleştirmiştir. Vadelerin kısa
olması henüz güven ortamının tam olarak sağlanmamasından ve krizin
etkilerinden kurtulma isteğinden kaynaklanmaktadır.
Đtalyan Lireti ile ilk ihraç 1997 yılında 300 milyar tutarında yapılmış, vade
5 yıl ve faiz %9 olarak, Chase-Bank Commerciale liderliğinde yapılmıştır.
Uluslararası
başlanmasıyla,
piyasalarda
1999
yılında
euro
ilk
para
euro
para
biriminin
birimli
kullanılmaya
tahvil
ihracı
gerçekleştirilmiştir.
1999 yılından sonra, Alman Markı tahvil ihracı yapılmamış, hemen
hemen tüm tahviller dolar ve euro para birimi ile gerçekleştirilmiştir. 02 Ocak
2002 tarihinden itibaren de geçmiş dönemlere ait Alman Markı ve Đtalyan
Lireti para birimli tavillerin alım-satım emirleri ve ödemeleri Euro’ya
çevrilmiştir.
1999 yılı ve sonrasındaki bir kaç yıl Türk tahvillerine en yüksek faiz
oranı uygulanmıştır. Bu yılda, ABD doları ile düzenlenmiş 10 yıl vadeli
tahvillerin faizi %12,4; 30 yıl vadeli tahvilin %15 gibi yüksek maliyetlere
ulaşmıştır. Faiz oranının artması 1998 ve 1999 yıllarında %70’e ulaşan
enflasyon
oranına
bağlı olmuştur.
Türk ekonomisi açısından
temel
göstergelerde yaşanan olumsuz gelişmeler 2000 Kasım ve 2001 Şubat
188
krizlerini doğurmuş ve peşpeşe yaşanan krizler dış borçlanma şartlarını da
son derece etkilemiştir.180
1990-1999 yılları arasında merkezi yönetim tarafından gerçekleştirilen
tahvil ihraçları Tablo-26’da verilmektedir.
180
Ercan Uygur, “Krizden Krize Türkiye: 2000 Kasım ve 2001 Şubat Krizleri”, Türkiye Ekonomi
Kurumu, Sayı:2001/1, Nisan 2001, s.12.
189
Tablo-26: Merkezi Yönetim Yurt Dışı Tahvil Đhraçları
(1990-1999)
ISIN Kodu
Đhraç Tarihi
Đtfa Tarihi
Vade
(Yıl)
Döviz
Cinsi
Nominal
Miktar
(000 000)
Nominal
USD Miktarı
(000 000)
Kupon
Oranı (%)
XS0015133035
15.03.1990
14.03.1997
7
USD
200
200
10,75
DE0004002902
17.04.1990
23.04.1997
7
DEM
250
149
10
XS0026992734
16.08.1990
15.08.1995
5
USD
150
150
10,375
1990 Toplam :
499
DE0004037007
03.06.1991
30.05.1996
5
DEM
350
203
10,5
DE0004053400
28.10.1991
27.10.1996
5
DEM
500
294
10,75
1991 Toplam :
497
200
200
XS0036714888
20.03.1992
20.03.1997
5 (p3)
USD
8,5
XS0036714888
14.04.1992
20.03.1997
5 (p3)
USD
50
50
8,5
XS0037793782
26.05.1992
25.05.1995
3
ECU
150
191
11,5
JP579200AN69
24.06.1992
19.06.1997
5
JPY
50.000
393
7,5
US900123AC41
26.06.1992
15.06.1999
7
USD
250
250
9
DE0004074604
28.07.1992
26.07.1999
7
DEM
400
270
10,25
XS0038918958
06.08.1992
06.08.1997
5
USD
200
200
8,125
JP579200AN93
25.09.1992
22.09.1999
7
JPY
50.000
415
6,8
JP579200ANC0
18.12.1992
17.12.1996
4
JPY
35.000
285
5,7
JP579200BNC8
18.12.1992
17.12.1998
6
JPY
6,5
35.000
285
1992 Toplam :
2.539
DE0004095153
18.02.1993
17.02.2000
7
DEM
400
246
9,5
JP579200AP26
25.02.1993
24.02.2000
7
JPY
100.000
856
6,3
JP579200BP66
10.06.1993
10.06.2003
10
JPY
35.000
329
7
DE0004111604
09.07.1993
09.07.2003
10
DEM
1.000
586
8,75
XS0046816905
27.10.1993
27.10.2003
10
GBP
125
185
9
DE0004120951
29.10.1993
28.10.1998
5
DEM
1.000
596
7,25
JP579200APB7
30.11.1993
27.11.1998
5
JPY
30.000
274
4
JP579200BPB5
30.11.1993
30.11.2001
8
JPY
50.000
457
5,1
1993 Toplam :
3.529
JP579200AQ33
01.03.1994
27.02.2002
8
JPY
45.000
432
5,45
JP579200BQ32
01.03.1994
01.03.2004
10
JPY
30.000
288
5,75
1994 Toplam :
721
USD
255
255
Libor+%1.75
XS0057224890
28.04.1995
30.04.1998
3
XS0058906321
27.07.1995
24.07.1998
3
JPY
70.000
794
4,5
DE0001291805
21.08.1995
20.08.1998
3
DEM
500
339
8
XS0060514642
05.10.1995
02.10.1998
3
USD
300
300
8,75
XS0061419197
06.11.1995
06.05.2005
9.5
USD
263
263
3
XS0062212468
14.12.1995
11.12.1998
3
JPY
50.000
492
4
1995 Toplam :
2.443
190
XS0063169998
16.01.1996
16.02.2006
10 (+1m)
JPY
10.000
95
7,2
DE0001312106
14.02.1996
13.02.2001
5
DEM
500
339
7,5
JP579200AS49
24.04.1996
20.04.2001
5
JPY
75.000
703
5,7
XS0066409821
30.05.1996
29.05.2002
6
JPY
30.000
276
6
XS0066668764
11.06.1996
10.06.1999
3
USD
500
500
8,25
DE0001338655
04.09.1996
04.09.2000
4
DEM
500
336
8
DE0001338655
04.09.1996
04.09.2000
4
DEM
150
101
8
DE0001351757
05.12.1996
05.12.2001
5
DEM
750
480
7,625
1996 Toplam :
2.831
DE0001896702
17.02.1997
17.02.2004
7
DEM
500
297
XS0074110908
17.03.1997
17.03.2002
5
ITL
300.000
177
9
XS0076567774
23.05.1997
23.05.2002
5
USD
300
300
10
7,75
XS0076567774
23.05.1997
23.05.2002
5
USD
100
100
10
DE0001930550
24.06.1997
24.06.2002
5
DEM
1.000
581
7,25
XS0080403891
19.09.1997
19.09.2007
10
USD
600
600
10
DE0001955250
22.10.1997
22.10.2007
10
DEM
1.000
562
8,125
DE0001955250
22.10.1997
22.10.2007
10
DEM
500
281
8,125
1997 Toplam :
2.897
DE0001972354
06.02.1998
06.02.2003
5
DEM
1.000
558
7,25
XS0084714954
23.02.1998
23.02.2005
7
USD
400
400
9,875
XS0084714954
01.04.1998
23.02.2005
7
USD
100
100
9,875
DE0002309408
20.04.1998
20.04.2006
8
DEM
1.000
554
10,5
XS0086996310
12.05.1998
12.05.2003
5
USD
300
300
8,875
DE0001769503
30.11.1998
30.11.2001
3
DEM
600
352
9,5
DE0001769503
04.12.1998
30.11.2001
3
DEM
200
119
9,5
US900123AH38
15.12.1998
15.12.2008
10 (put 5)
USD
200
200
12
DE0001769503
21.12.1998
30.11.2001
3
DEM
9,5
200
121
1998 Toplam :
2.704
DE0002918802
17.02.1999
17.02.2003
4
DEM
750
428
9,25
DE0002918802
17.02.1999
17.02.2003
4
DEM
100
57
9,25
DE0002938727
15.03.1999
15.03.2004
5
EUR
500
547
9,5
US900123AH38
14.04.1999
15.12.2008
10 (put 5)
USD
200
200
12
DE0002938727
29.04.1999
15.03.2004
5
EUR
300
320
9,5
DE0002938727
20.05.1999
15.03.2004
5
EUR
200
214
9,5
US900123AJ93
15.06.1999
15.06.2009
10
USD
500
500
12,375
DE0003194502
25.08.1999
25.08.2005
6
EUR
400
421
9,625
US900123AH38
16.09.1999
15.12.2008
10 (put 5)
USD
200
200
12
US900123AK66
05.11.1999
05.11.2004
5
USD
500
500
11,875
XS0104453617
30.11.1999
30.11.2006
7
EUR
500
505
9,625
XS0104453617
14.12.1999
30.11.2006
7
EUR
250
253
9,625
US900123AJ93
15.12.1999
15.06.2009
10
USD
250
250
12,375
DE0003544904
17.12.1999
17.12.2002
3
EUR
400
406
7,75
DE0003544904
17.12.1999
17.12.2002
3
EUR
200
203
7,75
1999 Toplam :
5.004
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
191
3.4.4. 2000 Sonrası Tahvil Đhraçları
Bu dönem, kriz döneminin koşullarının ve ekonomik etkilerinin daha iyi
anlaşılması açısından, kriz dönemi ve kriz sonrası dönem olmak üzere iki
bölüm halinde incelenecektir.
3.4.4.1. 2000 Kasım ve 2001 Şubat Krizleri ve Tahvil Đhraçları
Türkiye ekonomisinde 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan krizleri anlamak
için krizden önceki yıllarda ekonomik gelişmelerin analizi gerekmektedir.
1990’lı on yılın ikinci yarısında gerçekleşen makro ekonomik gelişmeler,
kamu finansmanı ve hızla büyüyen iç borçların mali sektör (özellikle ticari
bankalar) üzerinde yarattığı baskılar değerlendirilirse, 2000’e girerken
karşılaşılan sorunların özü daha iyi anlaşılabilir. Tablo-27’de önem kazanan
göstergeler karşılaştırmalı olarak sunulmaktadır.
192
Tablo-27: Makro Ekonomik Göstergeler
1996
1997
1998
1999
2000
2001
GSMH, reel
7,1
8,3
3,9
-6,1
6,3
-9,4
Enflasyon, TÜFE
79,8
99,1
69,7
68,8
39
68,5
Rezerv para
80
84,7
78,7
92,7
51,3
33,3
Para arzı (M2Y)
109,7
84
79,4
101,5
42,5
80,1
Yurtiçi krediler, net
110,7
113,5
55,8
52,7
62,6
24,8
24,6
25,2
23,7
23,7
24,7
16,4
20
22,7
21,2
18,2
15,7
4,8
3,8
1
2,5
6,5
0,7
TÜFE'ye göre
101,8
115,9
120,9
127,3
147,6
116,2
TEFE'ye göre
103,2
110,5
107,8
108,8
118,2
106,6
Kamu
78,5
101,7
102,3
139,3
168,4
145,3
Özel
105,2
110,2
128,5
148
168
-
Memur
114,1
132,1
136,6
151,2
139,7
123,7
Bavul ticareti
8,8
5,8
3,7
2,3
2,9
3
Dış ticaret dengesi
-10,6
-15,4
-14,2
-10
-22,4
-4,8
Cari denge
-2,4
-2,6
2
-1,4
-9,8
3,3
Net sermaye girişi
5,6
7
-0,8
4,9
9,6
-13,9
Net hata/noksan
1,4
-0,7
1,6
-2,8
-2,3
Rezerv hareketleri
-4,5
-3,4
-0,5
-5,2
3
12,9
Dış borç stoku
79,6
84,6
96,8
102,6
119
118,1
Kısa vade
17,3
17,7
20,8
22,9
28,3
20,1
Orta-uzun vadeli
62,3
66,9
74
79,7
90,7
98
TCMB
16,3
18,4
19,7
23,2
22,2
18,8
Bankalar
7,4
7,6
0,8
9,6
11
10,3
8,9
8,1
8
7,8
11,4
20,9
A.Yıllık artış (%)
B.GSMH'nın yüzdesi
Toplam yatırımlar
Yurtiçi tasarruf
Dış kaynak
C. Endeks (1995=100)
Reel işgücü maliyeti
D. Milyar ABD doları
Ödemeler dengesi
Döviz rezervleri, brüt
Uluslararası kuruluşlara
dış borç stoku
Kaynak: DPT ve TCMB Verileri
1994 yılında yaşanan Meksika Krizi’nden sonra 1996-1997 döneminde
piyasalara yönelik sermaye akımlarında patlama yaşanmış, 1997 yılı
193
sonlarında ortaya çıkan Doğu Asya Krizi ve 1998 Rusya Krizi’nden sonra
aniden daralmış ve piyasalarda sorunlar oluşmaya başlamıştır. IMF kaynaklı
değerlendirmelere göre, 1995’den sonra yükselen piyasalarda mali yatırım
yapan kurumların çoğalması ve yeni yatırımcıların yeterli bilgi temelinde
analiz yapmadan bu piyasalara fırsatçı tavırlarla girip çıkması, fon
akımlarındaki
oynaklığı
artıran
etmenlerden
biri
olmuştur.181
Mali
piyasalardaki getiri ve risk farkları, gelişmiş piyasalardaki konjonktöre de
duyarlılık göstermiştir.
1996-1997 ‘nin olumlu dış mali koşulları Türkiye’ye de yansımış, cari
işlemler açığından daha büyük miktarlarda net sermaye girişi sağlanmıştır.
Mali sermaye girişlerini açıklayan başlıca iki değişken, dış piyasalarda
faizlerin düşmesi ve
Türkiye’nin mali yatırımcılara sunduğu arbitraj
fırsatlarıdır. Merkez Bankası döviz rezervlerinin artmasıyla gerçekleşen
parasal genişleme ve kredi stokundaki artışlar, yatırımların ve milli gelirin
büyümesine
katkıda
bulunmuş,
beraberinde
enflasyon
oranının
da
yükselmesine yol açmıştır.
Türkiye Doğu Asya Krizi’nin şokunu fazla etkilenmeden atlatabilmiş,
ancak 1998 Rusya Krizi’nin etkileri olumsuz olmuştur. 1998 yılında net
sermaye akımı negatife dönüşmüş, bavul ticareti gerilemiş, iç borçlanma
faizleri yükselmiş ve sıkı maliye politikası uygulanmıştır. Dolayısıyla büyüme
hızı düşmüştür. 1999’da yaşanan deprem ile, dış kaynak kullanımı tekrar
artmış ve kamu faiz dışı denge de açık verilmiş, ekonomi %6,1 küçülmüştür.
1996-1999
dönemine
ilişkin
yapılan
açıklamalar
topluca
değerlendirildiğinde şu özellikler ön plana çıkmaktadır182:
181
Merih Celasun, “2001 Krizi, Öncesi ve Sonrası: Makro Ekonomik ve Mali Bir Değerlendirme”,
Bilkent Üniversitesi, 2002, s.14.
182
Celasun, a.g.m., s.18.
194
i. Sermaye hareketlerinin serbestleştirildiği bir ortamda “yönlendirilen
esnek kur rejimi” ile reel kurda nisbi bir istikrar sağlanmaya çalışılmış ve
faizlerin belirlenmesi geniş ölçüde piyasalara bırakılmıştır. Kamu kesimi faiz
dışı dengede yeterli ölçüde fazla yaratılamadığı ve (1999 yılı hariç) kamu
kesimi dış borç ödeyici konuma geldiği için, iç borçlanma gereği hızla
büyümüş ve yüksek faizli nakit iç borç stokunda hızlı bir artış olmuştur.
1997’den sonra büyüme hızı düşmüş, iç borç dinamiği özellikle 1999’da
bozulmuş ve bütçenin reel faiz yükü çok yüksek düzeylere ulaşmıştır.
ii. Ekonomide dolarlaşmanın hız kazandığı ve enflasyon bekleyişlerinin
yüksek olduğu bir ortamda iç borçlanmanın gereğinin yükselmesi, borçlanma
vadelerinin uzatılmasını zorlaştırmış ve mali sektör üzerindeki baskıları
artırmıştır.
iii. Bankaların likidite riski artmış, nakit iç borçların finansmanını ve
çevrilmesini sağlayan özel bankaların bilançolarında kur ve faiz riskleri
birikmiştir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) uzun süre
gereği duyulmasına rağmen ancak 2000 yılı Ağustos ayı sonunda fiilen
çalışmaya başlayabilmiştir.
2000 yılına girerken Türkiye kronik enflasyon sürecini kıramamış, kamu
iç borç sorunu ağırlaşmış ve bankacılk sektörü kırılganlaşmış bir ülke olarak
karşımıza çıkmaktadır.
3.4.4.1.1. 2000 Kasım Krizi
Yaşanan gelişmeler sonucu Türkiye 22 Kasım 2000’de patlayan bir
finansal kriz yaşamaya başlamıştır.
Bu tarihte bankalararası piyasada gecelik borçlanma basit faizi 3 kat
artarak ortalama %110,8; en yüksek %210’a yükselmiştir. 2000 yılının
195
başlarından itibaren program uygulaması ile birlikte gecelik faizde zaten artan
dalgalanma-volatilite, Ağustos ve Eylül aylarında önemli ölçüde yükselmiştir.
Faizde volatilite yükselmesi ile gelen artış, finansal piyasalarda bir baskı ve
gerginlik olduğunun sinyallerini vermekte ve 22 Kasım Krizi’nin habercisi
olmaktadır183.
Gecelik TL faizindeki ve döviz rezervindeki dalgalanmalarla birlikte, euro
piyasalarında Türkiye tahvillerinin faizleri de artmıştır. Borçlanma ve ithalat
artmakta, dış borç geri ödeme gücü giderek azalmaktadır.
2000 yılında dış piyasalardan çeşitli para birimleriyle 7.521 milyon
dolarlık tahvil ihracı gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde ihraç edilen tahvilerin en
belirgin özelliği, yüksek kupon ödemesiyle ihraç edilmiş olmalarıdır.
Türkiye’nin yurtdışında işlem gören tahvillerinin faizindeki gelişmeler,
2000 yılının Eylül ayından itibaren dış borçlanmada ve dolayısıyla finansal
piyasalarda bir gerginlik olduğunu açıkça göstermektedir. Grafik-23’de bu
dönemde Hazinenin ihraç ettiği 10 yıl vadeli ve vadesi 2007 yılında dolacak
olan tahvilin getiri oranı yine 10 yıl vadeli ve vadesi 2007 yılında bitecek ABD
tahvilinin getiri oranı karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Türkiye tahvili ile ABD
tahvili arasındaki getiri farkı Türkiye’nin risk primini vermektedir.
183
TCMB, Enflasyon Raporu
196
Kaynak:Merrill Lynch, 2000.
Grafik-23:10 Yıl Vadeli Türkiye ve ABD Tahvillerinin Đkincil Piyasa Getirileri ve
Türkiye Đçin Risk Primi
Türkiye tahvili üzerindeki faiz 2000 yılı başında uygulanan program ile
1,5 puan düşmüştür. Bu düşüş ABD faizlerinin yükseldiği bir dönemde olmuş,
dolayısıyla Türkiye’nin risk primi azalmıştır. Ancak azalan risk primi Eylül
ortasından itibaren artmaya başlamıştır. 7 Eylül’de getiri oranı %9,88 , risk
primi %3,91 iken 22 Eylül’de getiri oranı %10,66 ve risk primi %4,67’ye; 25
Ekim’de getiri oranı %11,77,risk primi %6’ya yükselmiştir. Kasım kriziyle bu
oranlar sırasıyla %13,24 ve 7,69’a ulaşmıştır. 10 yıl vadeli ve vadesi 2009
yılında dolacak olan Türkiye tahvilinin fiyat endeksi 1 Eylül’de 108,66;
22 Eylül’de 102,08; 13 Ekim’de 99,54 ve 1 Aralık’da 89,00‘a inmiştir.184
184
Uygur, a.g.m., s.20.
197
2000 yılının hemen başında, yılın ilk eurotahvili yatırımcılara bu zamana
kadar olan en uzun vadeyle sunulmuştur. 30 yıl vadeli tahviller, 18 Ocak
2000 tarihinde ihraç edilmiştir. Konsorsiyum lideri kuruluşlar Morgan Stanley
ve Solomon Smith’dir. Tahvil değeri 1,5 milyar ABD doları ve faiz
%11,875’dir.
Gerçekleştirilen bu ihraçtan sonra 2000 yılı içerisinde on iki ayrı ihraç
daha yapılmış ve toplamda 7.521 milyon dolarla 2000 yılı, bu tarihe kadar en
çok ihracın gerçekleştirildiği yıl olmuştur.
Tablo-28’de 2000 yılında gerçekleştirilmiş olan tahvil ihraçları verilmekte
olup, borçlanmaların maliyetindeki artış izlenebilmektedir.
Tablo-28: Merkezi Yönetim Yurt Dışı Tahvil ĐhraçlarI
(2000 Yılı)
ISIN Kodu
Đhraç Tarihi
Đtfa Tarihi
Vade
(Yıl)
Döviz
Cinsi
Nominal
Miktar
(000 000)
Nominal
USD Miktarı
(000 000)
Kupon
Oranı
(%)
US900123AL40
15.01.2000
15.01.2030
30
USD
1.500
1.500
11,875
DE0004516752
09.02.2000
09.02.2010
10
EUR
750
742
9,25
DE0004516752
09.02.2000
09.02.2010
10
EUR
250
247
9,25
JP579200A037
15.03.2000
18.03.2003
3
JPY
35.000
334
3,5
DE0001085652
14.04.2000
14.04.2005
5
EUR
600
573
DE0002466653
13.06.2000
13.06.2003
3
EUR
500
477
US900132AB51
15.06.2000
15.06.2010
10
USD
750
750
7,75
Euribor
+% 2
11,75
DE0001955250
13.07.2000
22.10.2007
7(+3m)
EUR
533
506
8,125
JP579200A078
14.07.2000
14.07.2004
4
JPY
55.000
514
3,25
US900123AJ93
26.07.2000
15.06.2009
10
USD
500
500
12,375
DE0001955250
01.09.2000
22.10.2007
7
EUR
200
178
8,125
US900132AB51
12.09.2000
15.06.2010
10
USD
750
750
11,75
JP579200A0B6
27.11.2000
27.11.2003
3
JPY
450
3
50.000
2000 Toplam :
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
7.521
198
3.4.4.1.2. 2001 Şubat Krizi
Türkiye ekonomisi Kasım 2000 döneminde dövize yönelen yoğun
spekülatif saldırıyı çok yüksek faiz, önemli döviz rezervi kayıpları ve 7,5
milyar dolar büyüklüğündeki IMF kredisi ile atlatabilmiş; ancak benzer
durumlara yönelik savunma gücü kalmamıştır.185
Kasım Krizi’nin ardından üç ay sonra Hazine’nin yüklü bir iç borç itfası
öncesi 19 Şubat 2001’de beklenmedik siyasal gerginlikler yaşanmış,
Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında yaşanan gerginlik ikinci bir spekülatif
dalgalanma başlatmış ve bir döviz krizine dönüşmüştür.
Yaşanan olumsuz gelişmeler sonucu kredi notu da düşmüş, bu durum
Türkiye’nin
uluslararası
piyasalardan
borçlanmasını
zorlaştırmıştır.
Tablo-29 2000 Kasım-2001 Şubat krizleri sırasında Türkiye’nin kredi notu
değişimlerini göstermektedir.
Tablo-29: Türkiye’nin Kriz Dönemleri Kredi Notları
Tarih
Not
Görünüm
25 Nisan 2000
B+
Pozitif
5 Aralık 2000
B+
Đstikrarlı
21 Şubat 2001
B+
Negatif
23 Şubat 2001
B
Negatif
16 Nisan 2001
B-
Negatif
Kaynak:TCMB, Finansal Đstikrar Raporu, 2002
185
Uygur, a.g.m., s.32.
199
Türkiye, Kasım 2000’de yaşanan mali krizin ardından uzun bir süre
sonra ilk kez 16 Şubat 2001 tarihinde 3 yıl vadeli 500 milyon Euro tutarında
tahvil ihracı gerçekleştirmiştir. ABN Amro ve Credit Suisse Fist Boston
tarafından organize edilen tahvil ihracının kupon faizi yüzde 8,25 düzeyinde
bulunurken, tahvilin fiyatı 99.50 Euro ve risk primi aynı vadeli Alman
tahvillerinin 390 baz puan üzerinde gerçekleşmiştir.186
Bu ihraç uluslararası piyasalarda olumlu algılanmış ve “Türkiye
borçlanma piyasasına döndü” şeklinde değerlendirilmiştir.
Kaynak:Financial Times,2001
Şekil-6: Financial Times Đlanı
Ancak 2001 yılının Şubat ayında gerçekleştirilen 750 milyon Euro’luk iki
ihracın ardından ekonominin yeniden istikrar kaybetmesi nedeniyle Kasım
ayına kadar ihraç gerçekleştirilememiştir. Türkiye’nin tahvil ihracı, 2001 yılı
kriz döneminde 2000 yılı dönemine oranla oldukça azalma göstererek 2.148
186
Hazine Müsteşarlığı, Kamu Borç Yönetimi Raporu, 2002
200
milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Yapılan ihraçların büyük kısmı Euro
cinsindedir.
Kasım ayında yapılan ilk ihraç 3 yıl gibi kısa bir vadede olmasına karşın
%11
gibi
bu
vade
yapısına
kıyasla
yüksek
bir
kupon
oranıyla
gerçekleştirilmiştir.
2001 yılı tahvil ihraçlarındaki vadelerin oldukça kısa süreli olması ise,
Şubat 2001 tarihinde ortaya çıkan ekonomik kriz nedeniyle, kısa vadeli
kaynak ihtiyacını sağlamak isteği olarak değerlendirilmektedir.
Ayrıca yurtdışında gerçekleştirilen tahvil ihraçlarına ilişkin olarak 2001
yılında 172 milyon ABD doları net tahvil geri ödemesi yapılmıştır. Tablo-30’da
2001 yılında Merkezi yönetim tarafından gerçekleştirilen yurt dışı tahvil
ihraçları yer almaktadır.
Tablo-30: Merkezi Yönetim Yurt Dışı Tahvil Đhraçları
(2001 Yılı)
ISIN Kodu
Đhraç Tarihi
Đtfa Tarihi
Vade
(Yıl)
EUR
500
Nominal USD
Miktarı
(000 000)
Kupon
Oranı
(%)
454
8,25
DE0006102205
16.02.2001
16.02.2004
DE0006102205
19.02.2001
16.02.2004
3
EUR
250
228
8,25
DE0007751752
07.11.2001
07.02.2005
3(+3m)
EUR
500
448
11
US900123AM23
27.11.2001
27.11.2006
5
USD
500
500
11,375
DE0007751752
12.12.2001
07.02.2005
3(+2m)
EUR
300
267
11
US900123AM23
20.12.2001
27.11.2006
5
USD
250
250
11,375
2001 Toplam
2.148
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
3
Döviz Nominal Miktar
Cinsi
(000 000)
201
3.4.4.2. Krizden Çıkış ve Kriz Sonrası Tahvil Đhraçları
Türkiye yaşanan krizle mücadele amacıyla 14 Nisan ve 15 Mayıs
tarihlerinde iki aşamada açıklanan bir istikrar programını uygulamaya
koymuştur. “Güçlü ekonomiye geçiş programı (GEGP)” olarak adlandırılan
arayışın temel amacı kamuoyuna “....güven bunalımını ve istikrarsızlığı
süratle ortadan kaldırmak ve...bir daha geri dönülmeyecek şekilde kamu
yönetiminin ve ekonominin yeniden yapılandırılmasına yönelik alt yapıyı
oluşturmak” şeklinde duyurulmuştur.187
Programın temel hedefi, sürdürülemez boyutlara ulaşmış olan kamu
borçlarına yol açan borç dinamiğini ortadan kaldırmaktır. Bu uzun vadeli
hedefe ulaşabilmek için makro ekonomik dengelerin kurulabilmesi amacıyla
program dahilinde önlemler alınmıştır. Söz konusu dengenin kurulabilmesi
ekonomide kısa vadede bir daralma gerektirmekteydi. Dolayısıyla, GEGP’nin
ilk yılı olan 2001 yılı için milli gelirde %3,0 düzeyinde bir daralma ve ardından
2002’de %5, 2003’de ise %6 artış görülmüştür. 2004 yılında %9,4’e yükselen
büyüme hızı 2005 yılında %8,4 ve 2006 yılında %6,9 olarak gerçekleşmiştir.
2007 yılında bu oran %4,6 iken 2008 yılında %5 olarak tahmin edilmektedir.
2002-2008 yılları arasında Türkiye uluslararası sermaye piyasalarının aktif bir
kullanıcısı
olmuş
ve
bu
süre
içerisinde
defalarca
başarılı
ihraçlar
gerçekleştirmiştir.
IMF desteğini takiben 2002 yılı başlarında döviz kurlarındaki yükselme
durmuş, faiz oranları düşüş trendine girmiş, ekonomi pozitif büyüme
kaydetmiştir.188 Bu dönemde uluslararası sermaye piyasalarından Ocak,
Şubat, Mart ve Mayıs aylarında olmak üzere ardarda 2150 milyon dolar
tutarında kaynak sağlanmış ve borçlanma faiz oranında düşüş sağlanmıştır.
187
TCMB, Enflasyon Raporu, 2003
188
Celasun, a.g.m., s.34.
202
2002 yılının bu beş aylık dönemde dış borçlanma programı kapsamında
gerçekleştirilen 600 milyon dolarla en yüksek tahvil ihracı Mart ayında
yapılmış ve
6 yıl vadeli, yıllık yüzde 9,875 kupon ödemeli olarak
gerçekleştirilmiştir. 2001 yılında aynı vadeli tahvil ihracı ile karşılaştırıldığında
yüzde 11 kupon ödemesiyle 2001 yılı borçlanma maliyetlerinin yüksekliği
anlaşılmaktadır. Türkiye ile benzer kredi notuna sahip diğer ülkelerin
gerçekleştirdiği
aynı
vadeli
dolar
tahvil
ihraçlarının
maliyetleri
ile
karşılaştırıldığında ise, 150 baz puan kadar daha az bir maliyetle
gerçekleştirilen söz konusu ihracın, yatırımcıya getirisi yüzde 10,125
olmuştur.189
Ocak-Mayıs döneminde önemli oranda iyileşme kaydetmiş olan finansal
göstergeler, Mayıs ayının başından itibaren artan siyasi belirsizlik ve erken
seçim konusunun gündeme gelmesi ile birlikte yeniden kötüleşmeye
başlamıştır.
Mayıs-Temmuz
döneminde
siyasi belirsizlik algılamasıyla %70’li
düzeylere çıkan faiz oranları, seçim kararının alınması ve seçimden tek
hükümetinin
çıkmasıyla
%50
seviyelerine
gerilemiştir.
Bu
dönemde
piyasalardaki havanın etkisiyle Hazine, 500 milyon dolar tutarında Eurotahvil
ihalesi gerçekleştirmiştir. Kasım ayında gerçekleştirilen ihracın vadesi 5 yıl ve
kupon oranı 10,5’dir.
2002 yılının son iki ayında yeni ihraç yapılmamış olup, 250 ve 400
milyon dolar değerinde ek ihraçlar gerçekleştirilmiştir. Bu ihraçlardan ilki
13 Kasım 2002 tarihli, ikincisi ise 22 Ocak 2002 tarihli tahvillerin artırımıdır.
189
Hazine Müsteşarlığı, Tahvil Đhracı Basın Açıklaması, 2002
203
Tablo-31’de 2002-2005 yılları ihraçları ayrıntılarıyla verilmiştir.
Tablo-31: Merkezi Yönetim Yurt Dışı Tahvil Đhraçları
(2002-2005)
ISIN Kodu
Đhraç Tarihi
Đtfa Tarihi
Vade
(Yıl)
US900123AN06
22.01.2002
23.01.2012
10
Döviz
Cinsi
Nominal Miktar
(000 000)
Nominal
USD
Miktarı
(000 000)
Kupon
Oranı
(%)
USD
600
600
11,5
US900123AM23
19.02.2002
27.11.2006
5
USD
250
250
11,375
US900123AP53
19.03.2002
19.03.2008
6
USD
600
600
9,875
DE0008553470
08.05.2002
08.05.2007
5
EUR
750
686
9,75
US900123AQ37
13.11.2002
13.01.2008
5 (+2m)
USD
500
500
10,5
US900123AQ37
26.11.2002
13.01.2008
5 (+2m)
USD
250
250
10,5
US900123AN06
09.12.2002
23.01.2012
10
USD
400
400
11,5
US900123AR10
14.01.2003
14.01.2013
10
USD
750
750
11
DE0007443285
24.01.2003
24.01.2008
5
EUR
500
537
9,875
US900123AQ37
04.02.2003
13.01.2008
5 (+2m)
USD
350
350
10,5
887
9,5
2002 Toplam :
3.286
US900123AR10
16.05.2003
14.01.2013
10
USD
750
XS0170671845
18.06.2003
18.01.2011
7 (+7m)
EUR
750
US900123AP53
23.06.2003
19.03.2008
6
USD
750
750
9,875
US900123AS92
24.09.2003
15.01.2014
10 (+4m)
USD
1.250
1.250
9,5
US900123AT75
14.01.2004
14.02.2034
30 (+1m)
USD
1.500
1.500
8
DE000A0AU933
10.02.2004
10.02.2014
10
EUR
1.000
1.274
6,5
US900123AU49
30.06.2004
30.06.2011
7
USD
750
750
9
2003 Toplam:
7
11
5.274
XS0201333761
21.09.2004
21.09.2009
5
EUR
600
729
5,5
US900123AV22
07.10.2004
15.03.2015
10 (+5m)
USD
1.000
1.000
7,25
US900123AV22
24.11.2004
15.03.2015
10 (+5m)
USD
500
7,25
500
2004 Toplam :
5.752
US900123AW05
24.01.2005
05.02.2025
20
USD
2.000
2.000
7,375
XS0212694920
16.02.2005
16.02.2017
12
EUR
1.000
1.299
5,5
US900123AX87
07.06.2005
05.06.2020
15
USD
1.250
1.250
7
XS00223369322
06.07.2005
06.07.2012
7
EUR
650
773
4,75
US900123AV22
23.11.2005
15.03.2015
10 (+5m)
USD
750
750
7,25
XS00223369322
14.12.2005
06.07.2012
7
EUR
350
417
4,75
2005 Toplam :
6.489
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
2003 yılına girerken global sermaye piyasalarında olası Irak savaşının
yarattığı belirsizlik geleceğe ilişkin endişeleri artırmıştır. Ancak kısa süren
204
askeri müdahale piyasalar üzerindeki gerginliğin uzun sürmesini engellemiş
ve işlem hacimleri tekrar normale dönmüştür.
Gelişmiş ülkeler ekonomik durgunluğu giderebilme çabası ile faiz
indirimlerine devam etmiş; bu gelişme birçok uluslararası yatırımcıyı daha
yüksek getirilere sahip olan emtia piyasalarına ve gelişmekte olan ülke
kıymetlerine yönlendirmiştir.190 Nitekim, 2003 yılında 5.274 milyon dolar tahvil
ihraç edilmiş, Eylül ayında yapılan Türk eurotahvil ihracı uluslararası
platformda büyük ilgi çekmiş ve beklenilenin çok üzerinde bir taleple
karşılaşılmıştır.191 ABD Doları cinsinden 10 yıl 4 ay vadeli (24 Ocak 2014)
tahvil ihracını gerçekleştirmek amacıyla Morgan Stanley ve Merrill Lynch’e
ortak lider bankalar olarak yetki verilmiştir. Bu ihraçta “co-manager” olarak Đş
Yatırım görevlendirilmiştir. Böylece, bir global Türk Eurotahvil ihraç işleminde
yer alan ilk yerli aracı kurum Đş Yatırım olmuştur.
Söz konusu tahvil ihracının tutarı 1,25 milyar ABD Doları, kupon oranı
%9,5 ve getirisi ise %9,65 olarak gerçekleşmiştir. Đhracın tutarı,
Ocak
2000’den sonra tek bir defada gerçekleştirilen en yüksek meblağı temsil
etmektedir. Đhraç getirisi de uluslararası sermaye piyasalarında bu tarihe
kadar gerçekleştirilen benzer vadeli ABD Doları cinsinden tahvil ihraçları
içinde ulaşılan en düşük düzeye tekabül etmektedir.
Tahvil ihracına gösterilen talep, ihraç miktarı ve ihraç getirisi
ekonomideki olumlu gelişmelerin neticesi olarak yatırımcıların ülkemize olan
güveninin bir göstergesi olmuştur. Söz konusu yatırımcıların büyük
çoğunluğunu ABD sermaye piyasasında önemli bir paya sahip ve uzun vadeli
yatırım fonları oluşturmaktadır. O güne dek Türkiye’nin ihraç ettiği tahvillere
ilgi göstermeyen veya sınırlı talepte bulunan özelllikle ABD’de yerleşik
190
Maliye Bakanlığı, Yıllık Ekonomik Rapor, 2003.
191
Sarı, a.g.m., s.87.
205
yatırımcıların da tahvil ihracına yoğun talepte bulunması, ekonomimize
duyulan güvenin yaygınlaştığının ve güçlendiğinin bir göstergesi olarak
değerlendirilmektedir.192
Gelişmekte olan piyasalardaki olumlu görünüm, 2004 yılında eurotahvil
ihraçlarına hız vermiştir. Gelişmekte olan piyasalar düşük borçlanma
maliyetlerinden faydalanırken, ABD Merkez Bankası’nın kısa vadeli faiz
oranlarını son 46 yılın en düşük seviyesi olan yüzde 1’de tutması yatırımcıları
gelişmekte olan piyasa tahvillerine yöneltmiştir. Gelişmekte olan piyasalarda,
Eurotahvil ihracı 2003 yılına göre %24 artarak 36,7 milyar dolara yükselmiş,
Türkiye yaptığı 2.7 milyar dolarlık ihraçla ilk sırada, Meksika 1.9 milyar dolar
ile ikinci, Brezilya 1.4 milyar dolar ile üçüncü sırada yer almıştır.193
2004 yılında, ekonomik programın uygulanmasındaki kararlılığın devam
etmesi, mali disiplinin sürdürülmesi ve Avrupa Birliği sürecine ilişkin
gelişmeler ile birlikte geleceğe yönelik olumlu bekleyişlerin güçlenmesi, yılın
ikinci çeyreğinde global ekonomide yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen,
2004 yılı finansman programının hedeflerine ulaşılmasına önemli katkı
sağlamıştır.
Dış borçlanma maliyetlerinde de belirgin bir iyileşme sağlanmış ve
uluslararası sermaye piyasalarında ülkemizin risk primlerinde çarpıcı
düşüşler
kaydedilmiştir.
10
yıl
vadeli
dolar
cinsinden
uluslararası
tahvillerimizin ihraç anındaki risk primi 2002 yılı başında 700 baz puan iken,
2004 yılı Kasım ayında 286 baz puana gerilemiştir. Benzer şekilde, 2001
yılında ikincil piyasalarda 1158 baz puana kadar çıkmış olan 2030 vadeli
Dolar cinsinden tahvilimizin risk primi, 2004 yılı sonunda 299 baz puan
seviyesine düşmüştür.
192
DPT, Mali Piyasalarda Gelişmeler Raporu, 2004
193
SPK, Sermaye Piyasalarında Gelişmeler Raporu, 2007
206
Türkiye diğer yükselen piyasa ekonomilerine göre de daha iyi bir
performans sergilemiştir. 2004 yılı sonu itibariyle, EMBI endeksinin risk primi
356 baz puan iken, endeks içinde Türkiye tahvillerinin risk primi 265 baz
puan olarak gerçekleşmiştir.
2004 yılının ilk ihracı 30 yıl gibi uzun bir vadeyle gerçekleştirilmiştir. Bu,
2000 yılındaki aynı vadeli tahvilden sonra gerçekleştirilmiş en uzun vadeli
ihraç olmuştur. Aynı vade uzunluğunda benzer özellikli bir diğer tahvilin faiz
oranı %11,875 iken, 2004 yılında %8’e düşmesi, 2000 Krizinin ardından
yaşanan gelişme ve düzenlemelerin etkisiyle açıklanabilir. Kriz ortamından
çıkılmasıyla ABD gibi gelişmiş ülkelerin tahvil ihraçlarında gerçekleşen faiz
oranlarına oldukça yaklaşılmıştır.
7 Ekim 2004 tarihinde 10 yıl vadeyle Hazine Müsteşarlığı tarafından
Mart 2015 vadeli dolar cinsinden 1.000 milyon dolar tutarında uluslararası
tahvil ihraç edilmiş, 24 Kasım 2003 tarihinde bu tahvil için 500 milyon dolarlık
artışa gidilmiştir. Đhracın getirisi ise yüzde 6.97 olmuştur. 7 Ekim 2004
tarihinde ihraç edilen Mart 2015 vadeli dolar cinsinden uluslararası tahvilin
artırımı için Citigroup ve Morgan Stanley yatırım bankalarına yetki verilmiştir.
Tahvilin aynı vadedeki ABD Hazine tahvillerine göre getiri farkı (spread) 286
baz puan olmuştur. Tahvilin faiz oranı, uluslararası sermaye piyasalarında
bugüne kadar ihraç edilen ABD Doları cinsinden tahviller içinde en düşük
orana tekabül etmektedir. Bu en düşük faiz oranı, 10 yıl gibi önemli bir
vadeye sahip tahvilin ihracında elde edilmiştir. Tahvilin ihraç anındaki getiri
farkı, bugüne kadar gerçekleştirilen Global dolar tahvil ihraçları içinde en
düşük değere sahiptir. Tahvil, mevcut 2015 vadeli tahvilin ikincil piyasa faiz
oranlarına yakın bir seviyeden ihraç edilmiş, fiyatlaması mevcut tahvilin ikincil
piyasa fiyatına düz bir noktadan gerçekleştirilmiştir. Tahvile artırım tutarının 5
katından fazla talep gelmiş olması, yatırımcıların bu dönem için ülkemiz
ekonomisine ilişkin olumlu beklentilerinin önemli bir göstergesidir. Böylece
2004 yılında yapılan tahvil ihraçlarıyla toplam 5,75 milyar ABD Doları'nın
üzerinde kaynak sağlanmıştır.
207
Ayrıca aynı yıl ilk kez bir Türk şirketi uluslararası piyasaya tahvil ihraç
etmiştir. TAV Grubu tarafından gerçekleştirilen ihracın aracılığını Bayerische
Hypound Vereinsbank AG (HVB), HSBC Bank ve Bear Stearns yapmış olup,
tahviller 13 yıl vadeli ve 1 milyar dolar değerindedir.
2005 yılında da ekonomideki olumlu hava devam etmiş, Türkiye’nin
yurtdışında işlem gören tahvillerinde alımlar yoğunlaşmıştır. Yoğun taleple,
2004 yılı ihraçlı en fazla işlem gören 2034 vadeli tahvillerin fiyatı da 103,04
dolar düzeyine çıkmıştır.
Ancak bu dönemde hükümetin planladığı özelleştirme uygulamaları
tahvil ile kaynak sağlama eğilimini azaltmış, dolayısıyla 2005 yılında tahvil
ihraçlarında belirgin bir artış izlenmemiş, bu planların gerçekleşmesiyle de
sağlanan kaynakların beklentilerin de ötesinde olması 2005 yılından sonraki
yıllar için, sıkça eurotahvil ihracına dayalı finansmana olan ihtiyacı
azatmıştır.194
2005 yılı içerisinde 10 yılın üstünde vade yapılı ve çok ucuz maliyetlerle
dört ihraç gerçekleştirilmiş ve toplam ihraç tutarı 6.489 milyon dolar olmuştur.
2005 yılından sonra ekonomik politikalar kapsamında borçlanma
eğiliminde azalma yaşanmış, borçlanmanın yapısı “makul seviyede en düşük
maliyetle borçlanma ve daha etkin ikincil piyasaların oluşumu” hedefi
çerçevesinde belirlenmiştir.195
2006 yılı Aralık sonu itibarıyla 66.6 milyar dolar olarak gerçekleşen
merkezi yönetim dış borç stoku, 2007 yılı Haziran ayı itibarıyla 67.3 milyar
dolar olmuştur. Stokun yüzde 58.1’i yurt dışı piyasalara ihraç edilen tahvilden,
yüzde
41.9’u
ise
yurt
dışından
sağlanan
uzun
vadeli
kredilerden
oluşmaktadır. 2006 yıl sonuna göre en büyük değişim 3.5 puanlık bir artış ile
194
Maliye Bakanlığı, Yıllık Ekonomik Rapor, 2005.
195
TCMB, Enflasyon Raporu, 2005.
208
tahvil stokundan ve 3.4 puanlık bir azalışla uluslararası kuruluşlardan
kaynaklanmıştır. Bu değişimin en büyük nedenleri ise 2007 yılı içerisinde
uluslararası piyasalarda gerçekleştirilen tahvil ihraçları ve IMF’ye yapılan geri
ödemeler olmuştur.
2006-2008 yılları tahvil ihraçları Tablo-32’de verilmiştir.
Tablo-32: Merkezi Yönetim Yurt Dışı Tahvil Đhraçları
(2006-2008)
Döviz
Cinsi
Nominal
Miktar
(000 000)
Nominal USD
Miktarı
(000 000)
Kupon
Oranı
(%)
ISIN Kodu
Đhraç Tarihi
Đtfa Tarihi
Vade
(Yıl)
US900123AR10
14.01.2003
14.01.2013
10
USD
750
750
11
DE0007443285
24.01.2003
24.01.2008
5
EUR
500
537
9,875
US900123AQ37
04.02.2003
13.01.2008
5 (+2m)
USD
350
350
10,5
US900123AY60
17.01.2006
17.03.2036
30 (+2m)
USD
1.500
1.500
6,875
XS0245387450
01.03.2006
01.03.2016
10
EUR
750
891
5
US900123AS92
19.07.2006
15.01.2014
10 (+4m)
USD
500
500
9,5
US900123AZ36
26.09.2006
26.09.2016
10
USD
330
330
7
XS0212694920
19.10.2006
16.02.2017
12
EUR
500
627
5,5
US900123AW05
01.11.2006
05.02.2025
20
USD
1.250
1.250
7,375
US900123AY60
14.11.2006
17.03.2036
30 (+2m)
USD
750
750
6,875
US900123AY60
17.01.2007
17.03.2036
30 (+2m)
USD
500
6,875
2006 Toplam :
5.848
500
US900123AZ36
17.01.2007
26.09.2016
10
USD
500
500
7
XS0285127329
02.02.2007
02.04.2019
12
EUR
1.250
1.627
5,875
US900123AX87
23.02.2007
05.06.2020
13
USD
750
750
7
US900123BA75
03.10.2007
03.04.2018
10 (+6m)
USD
1.250
1.250
6,75
US900123BA75
15.01.2008
03.04.2018
10 (+6m)
USD
1.000
1.000
6,75
2007 Toplam :
4.627
US900123BB58
05.03.2008
05.03.2038
30
USD
1.000
1.000
7,25
US900123AV22
19.06.2008
15.03.2015
10 (+5m)
USD
500
500
7,25
US900123BD15
03.09.2008
11.04.2019
10 (+6m)
USD
1.500
7
1.500
2008 Toplam :
4.000
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
Merkezi yönetim dış borç stokunun faiz yapısı incelendiğinde, sabit faizli
borç stokunun toplam stok içerisindeki payının 2006 yıl sonuna göre 2.9 puan
artarak yüzde 7,25’e ulaştığı görülmektedir. Bu artışın en önemli nedeni,
2007 yılı Ocak-Haziran döneminde gerçekleştirilen sabit faizli borçlanmalar
209
ile değişken faizli borçların geri ödemeleridir. Bu dönemde dolar cinsinden
eurotahvillere ilişkin değişim ihaleleri de düzenlenmiştir. Böylece, borç
servisinin dönemler arası dağılımının görece dengeli olmasına ve borç
stokunun vadesinin uzatılmasına katkı sağlanmıştır.196
Uluslararası sermaye piyasalarında yapılan tahvil ihraçlarında ortalama
maliyetler, 2005 yılına göre bir değişiklik göstermemiş ve Euro cinsi
ihraçlarda yüzde 5.4, dolar cinsi ihraçlarda ise yüzde 7.4 olarak
gerçekleşmiştir. 2006 yılında ortalama vade, Euro ihraçlarımızda 10.1 yıl,
dolar ihraçlarımızda ise 22.4 yıl olarak gerçekleşmiş ve toplamda bir önceki
yıla göre 5.5 yıllık bir vade uzatımı sağlanmıştır.
2006 yılında en uzun vadeli tahvil ihracı 30 yıl 2 ay vadeli ve 6,875 faiz
oranıyla 1500 milyon dolar olarak Ocak ayında gerçekleştirilmiştir. Kasım
ayında ise Hazine Müsteşarlığı, 17 Mart 2036 vadeli dolar cinsi tahvilde 750
milyon dolarlık ek satış yapmıştır. Tahvilin faiz oranı yüzde 6.875 olurken,
benzer vadedeki ABD Hazine tahvillerine göre getiri farkı 265 baz puan
olmuştur. Tahvilin yüzde 35'i Avrupa, yüzde 33'ü Türkiye, yüzde 29'u ABD ve
yüzde 3'ü diğer bölgelerdeki yatırımcılara satılmıştır. Yılın bu son ihracıyla
birlikte Hazine'nin bu yılki tahvil ihraçlarından 5,8 milyar dolarlık kaynak
sağlamıştır.
2007 yılında, önceki yıllarda olduğu gibi, borçlanmanın asgari maliyet ve
makul
risk
seviyesinde
gerçekleştirilmesini
teminen
stratejik
ölçütler
çerçevesinde borçlanma politikaları uygulanmaya devam edilmiştir.197
Son beş yıllık dönemde, mali disiplin ve yapısal reformların etkin şekilde
uygulanması sonucu, makroekonomik temellerde sağlanan iyileşme, global
196
DPT, Borç Göstergeleri Raporu, 2007
197
TCMB, Finansal Đstikrar Raporu, Mayıs 2007
210
piyasalarda
yaşanan
dalgalanmalara
rağmen
2007
yılı
finansman
programının temel dengelerinin korunmasına katkıda bulunmuştur.
Global piyasalarda 2007 yılı sene başından itibaren süregelen büyüme
ve enflasyona ilişkin endişelerin artması ve özellikle konut finansmanı
piyasasındaki risklerin belirgin hale gelmesiyle Ağustos ayında tekrar
yaşanan global dalgalanma Türkiye’nin uluslararası sermaye piyasalarındaki
performansı üzerinde de etkisini göstermiş ve Ağustos ayında Hazine
borçlanma maliyetinde geçici bir artış gözlenmiştir.198 2007 yılında 136.7’si iç,
22.1’i dış olmak üzere 158.9 milyar YTL nakit borç ödemesi yapılmıştır.
2007
yılında
uluslararası
sermaye
piyasalarında
yapılan
tahvil
ihraçlarında ortalama maliyetler, euro cinsi ihraçlarda yüzde 5.98, dolar cinsi
ihraçlarda ise yüzde 6.90 olarak gerçekleşmiştir. Buna karşılık, 2007'de
ortalama vade, euro ihraçlarda ortalama 12.2 yıl, dolar ihraçlarda ortalama
14.2 yıl olmak üzere, toplamda ortalama 13.5 yıl olmuştur. 2007 yılı için 5.5
milyar dolar olarak öngörülen uluslararası sermaye piyasalarından tahvil
ihracı yoluyla borçlanma miktarı 4.6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir.
2007 yılı Şubat ayında 1.250 milyon Euro tutarında bir tahvil ihracı
gerçekleştirilmiştir. Bu ihraç, Euro cinsinden tahviller arasında bir defada
ihraç edilen en yüksek tutarlı ihraç olmuştur. Ayrıca bu ihraç ile Euro
cinsinden tahvillerimiz arasında en uzun vadeye (2019) ulaşılmıştır.
2007 yılı sonu itibariyle 133,3 milyar dolar olan Türkiye'nin net dış borç
stoku 2008 Mart ayı sonu itibariyle yüzde 8,5 artarak 144,7 milyar dolara
yükselmiştir. Toplam dış borç stoku ise,
gerçekleşmiştir.
198
Hazine Müsteşarlığı, Borç Göstergeleri Raporu, Kasım 2007
262,9 milyar dolar olarak
211
2007 ve 2008 yıllarında yaşanan uluslararası piyasalardaki krizden
Hazine de etkilenmiş ve bu yıllarda dış borçlanma hedeflerin altında
kalmıştır.
2008
yılı
finansman
programında
uluslararası
sermaye
piyasalarından tahvil ihracı yolu ile yaklaşık 5.500 milyon ABD doları
tutarında kaynak temin edilmesi öngörülmüş, Eylül 2008 itibariyle yapılan
ihraçlar ile piyasadan toplamda 4000 milyon ABD doları tutarında kaynak
temini gerçekleştirilmiştir.
2008 yılı Mart ayında gerçekleştirilen 2038 vadeli tahvil ihracı ile,
mevcut
tahviller
arasındaki
en
uzun
vadeye
(30
yıl)
ulaşılmış
bulunulmaktadır. Ancak, uluslararası tahvil ihraçları bazında ödenen risk
primleri,
2007
yılı
ikinci
yarısından
itibaren
piyasalarda
yaşanan
dalgalanmaya bağlı olarak artış göstermiştir. 2038 vadeli tahvilin yeniden
ihracında da satılan kağıtların %43,9’unu yerli yatırımcılar kalan kısmını ise
ABD, Avrupa ve diğer ülkelerdeki yatırımcılar almıştır.199
Citigroup ve HSBC aracılığıyla gerçekleştirilen ihraç 1 milyar dolar
değerindedir. 2038 vadeli Global Dolar tahvili ihracı için Citigroup ve HSBC
yatırım bankalarına yetki verilmiştir. 5 Mart 2038 vadeli tahvilin kupon oranı
yüzde 7,250; yatırımcıya getirisi ise yüzde 7,550 olarak gerçekleşmiştir.200
Benzer vadedeki ABD Hazine tahvillerine göre getiri farkı 289,80 baz puan
olmuştur.
2008 yılı itibarıyle borsa kotuna kayıtlı 17’si dolar ve 8’i euro cinsinden
olmak üzere toplam 25 eurotahvil bulunmaktadır. Tablo-33’de borsa
kotundabulunan eurotahviller ayrıntılarıyla sunulmaktadır.
199
Hazine Müsteşarlığı, Borç Göstergeleri Raporu, Kasım 2008
200
Hazine Müsteşarlığı, Tahvil Đhracı Basın Açıklaması, Mart 2008
212
Tablo-33: Borsa Kotundaki T.C. Eurotahvilleri
ISIN
Đmza
Tarihi
Konsorsiyum Lideri
Tutar
(milyon )
Vade
(yıl+ay)
Anapara
Ödeme
Tarihi
Faiz
(yıllık
%)
I- Amerikan
Doları
1
US900123AY60
04.01.2006
Citigroup ve Deutche Bank
2.750,00
30+2
17.03.2036
6,875
2
US900123AT75
07.01.2004
Citigroup-UBS
1.500,00
30+1
14.02.2034
8,000
3
US900123AL40
10.01.2000
MorganSty-Salomon Smith
1.500,00
30
4
US900123AW05 13.01.2005
Citigroup-Morgan Stanley
3.250,00
20+0.5
05.02.2025
7,375
5
US900123AX87
07.02.2005
JP Morgan-Lehman Brothers
1.250,00
15
05.06.2020
7,000
6
US900123AZ36
14.09.2006
Citigroup-Goldman Sachs
2.000,00
10
26.09.2016
7,000
7
US900123AV22
30.09.2004
Citigroup-Morgan Stanley
2.250,00
10+5
15.03.2015
7,250
8
US900123AS92
17.09.2003
Merrill Lynch-Morgan Stanley
1.750,00
10+4
15.01.2014
9,500
9
US900123AR10
09.01.2003
JP Morgan-Morgan Stanley
1.500,00
10
14.01.2013 11,000
10 US900123AN06
15.01.2002
CSFB/Goldman Sachs
1.000,00
10
23.01.2012 11,500
11 US900123AU49
24.06.2004
JP Morgan-Lehman Brothers
750,00
7
30.06.2011
12 US900147AB51
08.06.2000
J.P.Morgan/Morg.Stan.Dean
Witter
1.247,88
10
15.06.2010 11,750
13
US900123AJ93
18.06.1999
Chase M.Int.-Mor.S.Dean.W
1.046,27
10
15.06.2009 12,375
14 US900123AH38
10.12.1998
Chase-Salomon Barney
546,88
10
(put 5)
15.12.2008 12,000
15 US900123BA75
26.09.2007
Citigroup/HSBC
(EkJP Morgan ve Merill Lynch)
2.250,00
10+6
03.04.2018
6,750
16 US900123BB58
27.02.2008
Citigroup/HSBC
1.000,00
30
05.03.2038
7,250
17 US900123BD15
03.09.2008
Deutsche Bank/UBS
1.500,00
11
11.03.2019
7,000
Toplam/Total
27.091,03
15.01.2030 11,875
9,000
213
II- Euro
1
XS0285127329
01.02.2007
Credit Suisse, Lehman
Brothers, UBS
1.250
12+2
02.04.2019
5,875
2
XS0212694920
15.02.2005
UBS ve Deutsche Bank
1.500
12
16.02.2017
5,500
3
XS0245387450
24.02.2006
Credit Suisse, DZ Bank, UBS
750
10
01.03.2016
5,000
4
DE000A0AU933 09.02.2004
CSFB ve Dresdner Kleinwort
1.000
10
10.02.2014
6,500
5
XS0223369322
05.07.2005
CSFB ve Deutche Bank
1.000
7
06.07.2012
4,750
6
XS0170671845
17.06.2003
JPMorgan ve Commerzbank
750
7+7
18.01.2011
9,500
7
DE0004516752
08.02.2000
Dresdner B. ve JP Morgan
1.000
10
09.02.2010
9,250
8
XS0201333761
20.09.2004
ABN Amro- JP Morgan
600
5
21.09.2009
5,500
Toplam/Total
7.850
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, Kamu Borç Yönetimi Raporu, Kasım 2008
3.5. ANALĐZ VE DEĞERLENDĐRMELER
1988 yılında başlayan Türkiye’nin uluslararası sermaye piyasalarından
tahvil yoluyla kaynak sağlama süreci günümüze dek devam etmiştir. Geçen
zaman içersinde genel eğilim olarak piyasaların etkin kullanımının da arttığı
dikkat çekmektedir. Grafik-24’de 1988-2008 yılları arasında tahvil ihraç
tutarlarının değişimi verilmektedir.
Yıllar itibarıyle tahvil ihraç tutarlarının değişimi izlendiğinde 2004
yılından sonra ihraçların azalma eğiliminde olduğu ve 2008 yılında 4.000
milyon dolarla 2002 yılından bu yana en düşük dış borçlanmasının
gerçekleştirilmiş olduğu görülmektedir.
8000
7000
6000
5000
4000
3000
2000
1000
20
08
20
06
20
04
20
02
20
00
19
98
19
96
19
94
19
92
19
90
0
19
88
ĐHRAÇ TUTARI (Milyon Dolar)
214
YILLAR
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, Aralık 2008
Grafik-24: Tahvil Đhraç Artış Hızı
Türkiye’nin tahvil ihracının 1994 ve Kasım 2000 krizinin tetiklediği Şubat
2001 krizlerinin yaşandığı dönemlerde ani düşüşlerle sekteye uğradığı
görülmektedir. Bu yıllarda gerçekleşen tahvil ihraçlarının düşüklüğünün
sebebi krizle birlikte uluslararası sermaye piyasalarına açılmak için ön koşul
olan kredi notlarının düşüklüğü ve dolayısıyla borçlanma kabiliyetinin
kaybedilmesidir. 1994 yılında Moody’s tarafından BA3 (Yatırım yapılmamalı),
S&P tarafından ise B+ (Spekülatif, ülke gözetimde) notları verilmiştir. 2000
yılında S&P ve Moody’s’in vermiş olduğu B+(durağan) ve B1 (pozitif) notları,
2001 yılı ocak ayında korunmuş ancak S&P olumsuz olarak izlemeye almış,
Moody’s de görünümü durağana çevirmiştir. Fitch ise BB+ notunu B+’ya
düşürmüştür. Şubat ayında ise S&P uzun vadeli notunu B+’dan B’ye
düşürmüş, Kasım’da ise negatiften durağana çevirmiştir. 2002 yılına
gelindiğinde kredi notları S&P için B- (olumlu), Moody’s için B (durağan) ve
Fitch için ise B (olumlu) olmuştur.
2003 yılı sonunda Türkiye’nin kredi notu B+ (durağan) olmuş, 2004
yılından 2007 yılı sonuna kadar BB- (durağan) olarak gerçekleşmiştir. Bu
215
dönem içerisinde uygun maliyetlerle başarılı ihraçlar gerçekleştirilmesine
rağmen, tahvil ihraçlarında ekonomik politikalar ve gelişmeler neticesinde bir
azalma gözlenmektedir.
13 Kasım 2008 tarihli en son değişikliklerle Türkiye’nin kredi notu S&P
tarafından BB- (negatif) olmuştur. Kredi notunu düşürme kararına gerekçe
olarak
S&P
açıklamalarında
Türkiye'nin
dış
finansman
zorlukları
gösterilmiştir. Kredi derecelendirme kuruluşu, finansman ihtiyacının büyük
bölümünün bankalar ve şirketlerden kaynaklandığını belirtmiştir. Kuruluş,
Türkiye’nin cari açığının gelecek yıl daralacağını belirtirken, yine de dış
finansman ihtiyacının artacağını vurgulamıştır.
Özel sektörün, dış finansman koşullarının zorlaşması nedeniyle iç
piyasaya döneceği belirtilirken, bunun da faizler üzerinde baskı oluşturacağı
ve bu durumun da ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebileceği belirtilmiştir.
S&P,
hükümetin,
dış
finansman
koşullarını
daha
iyi
duruma
dönüştürmek amacıyla, ya güven artırıcı önlemler alabileceği ya da
uluslararası resmi bir kaynaktan dış kaynak sağlayabileceğini de bildirmiştir.
Tablo-34’de
Türkiye’nin
yabancı
para
cinsinden
2003-2008 tarihleri arasındaki gelişimi yer almaktadır.
kredi
notunun
216
Tablo-34: Türkiye’nin Kredi Notu Gelişimi
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, Kamu Borç Yönetimi Raporu, Kasım 2008
Türkiye’nin tahvil ihraçlarının döviz cinsinden dağılımı incelendiğinde
%52
ile
borçlanmanın
büyük
bölümünün
Dolar
cinsinden
yapıldığı
görülmektedir. Amerikan Dolarını %24 ile euro takip etmektedir. 1999 yılında
euronun kaydi para olarak kullanılmaya başlamasıyla ihracının da ancak bu
yıldan sonra yapılmış olması, yeni bir para birimi olması ve likiditesinin
dolardan daha düşük olması bu farkın varlığına neden olmaktadır. euroyu
takiben %12 ile Alman Markı ve %11 ile Japon Yeni gelmektedir. Yine euroya
geçişle birlikte Alman Markı ile tahvil ihracı da son bulmuştur. Grafik-25’de
Türkiye’nin tahvil ihraçlarının döviz cinsinden dağılımı yer almaktadır.
217
ECU 0,27 %
JPY 11%
USD 52%
ITL 0,25 %
GBP 0,26 %
EUR 24%
DEM 12%
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, 2008
Grafik-25: Tahvil Đhraçlarının Döviz Cinsinden Dağılımı
Dış borç stokunun yıllar içinde döviz kompozisyonunun ağırlıklı olarak
Dolar ve Euro’dan oluştuğu görülmektedir. Daha önce Japon Yeni de yer
alırken giderek bu türden borç alımı azalmış ve Yen borçlarımızın
kompozisyon içindeki payı da azalmıştır. Yen piyasası özellikle Türkiye’nin
1990’lı yılların ilk yarısında net geri ödeyici olduğu ve ABD ve Euro
bölgesinden borçlanmasının zora girdiği dönemlerde, ellerinde fon fazlası
olan Japon bankaların önderliğindeki tahvil ihraçlarına yönelmesi ile ortaya
çıkmış bir piyasadır.201 Ancak Yenin Dolar karşısında kuvvetli para olması ,
geri ödemelerde ülkenin Yen cinsinden döviz gelirinin olmaması nedeni ile
daha sonraları kur riski swap yolu ile azaltılmaya çalışılmış ama swap
işlememiştir. Daha sonraları ise Yen borçlanmasının toplam borçlanma içinde
payının azaltılması yolunda bir strateji uygulanmış ve ülkenin döviz gelirleri
ile uyumlu bir borç stoku oluşturulmuş ve AB’de Euro’ya geçilmesi ile birlikte
borç stokumuzdaki Euro ülkeleri borcu da bu para birimine çevrilmiştir.
201
DPT, Mali Piyasalarda Gelişmeler Raporu, Eylül 2008
218
Gerçekleştirilen ihraçların içinde farklı olarak çok küçük oranlarla ECU,
Đngiltere Sterlini ve Đtalya Lireti’de bulunmaktadır. Birer defa olmak üzere
1992 yılında ECU, 1993 yılında Đngiliz Sterlini ve 1997 yılında Đtalya Lireti ile
borçlanılmıştır.
1
Ocak
1999
tarihinde
1
ECU
bire-bir
oranında
(1 ECU=1 EURO) Euro’ya çevrilmiş, bu tarihten itibaren de ECU sepeti
ortadan kaldırılmıştır.202
Grafik-26’da Türkiye Cumhuriyeti tahvillerinin Euro ve Dolar cinsinden
ortalama vadeleri verilmiş olup, Euro cinsinden tahvillerin vadelerinin her
geçen yıl arttığı, Dolar cinsinden tahviller için ise en belirgin artışın 2006
yılında gerçekleştiği görülmektedir. Bu yılda iki adet 30, bir adet 20 ve iki kez
10 yıl vadeli tahvil ihraç edilmiştir. 2006 yılında ekonomide yaşanan olumlu
gelişmeler bu uzun vade yapısını desteklemiştir. Ancak 2007 ve 2008
yıllarında ortalama yaklaşık 14 yıllık vadelerle 2004 yılı seviyesinin de altına
inilmiştir.
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, Kasım 2008
Grafik-26: Eurobond Đhracının Ortalama Vadesi
202
Federal Reserve Bank of San Francisco, The EMU Effect on the Currency Denomination of
International Bonds, Kasım 2008, s.34.
219
2007 yılı geneli değerlendirildiğinde, ülkemiz tahvillerinin piyasalar
paralelinde hareket ederek dalgalı bir seyir izlediği gözlenmiştir. Özellikle
Haziran-Ağustos 2008 döneminde, ABD düşük kredili konut kredileri
piyasasında yaşanan sorunlar ile başlayan ve kısa zamanda küresel
ekonomik görünümü ve finans piyasalarnı olumsuz etkileyen dalgalanma,
gelişmekte olan ülke tahvilleri piyasasının da değer kaybetmesine neden
olmuştur.203
Yatırımcıların
risk
algılamalarında
gözlenen
kademeli
toparlanma sonucunda, yılın geri kalan bölümünde, tahvillerimiz getirilerinde
belirgin bir düşüş gözlenmiştir.
Grafik-27‘de 2009 yılı Ocak ayı itibarıyla Türkiye tahvillerinin getirilerinin
çeşitli ülkelerle karşılaştırması yer almaktadır. Seçilmiş tüm ekonomiler için
getiri eğrilerinde ekonomik gelişmelerin etkisiyle vadeyle birlikte sözkonusu
olan belirsizlikle birlikte ciddi artışların olduğu gözlenmektedir. Bununla
beraber Türkiye’nin tahvil getirisi ABD, Japonya, Đngiltere ve Almanya’nın çok
üzerinde gerçekleşmektedir. Türkiye ile benzer ekonomik yapıya sahip
Brezilya ile karşılaştırıldığında ise, Türkiye ile Brezilya arasında %2,5 ‘luk
getiri farkının varolduğu ve paralel bir artışın varlığı dikkat çekmektedir.
203
SPK, Sermaye Piyasalarında Gelişmeler Raporu, 2008
220
a.
b.
221
c.
d.
222
e.
Kaynak: (Erişim) http://www.makronomi.com
Grafik-27: Türkiye’nin Vade - Getiri Karşılaştırmaları
Küresel gelişmeler çerçevesinde, gösterge niteliğindeki 2030 vadeli
tahvilin getirisi, yıl içinde yaşanan dalgalanmaya rağmen toplamda yaklaşık
26 baz puan azalarak 2007 yıl sonunda yüzde 6,805 seviyesinde
gerçekleşmiştir. Gelişmekte olan ülke tahvilleri piyasasının geneli için bir
gösterge olarak kullanılan JP Morgan EMBI+ endeksi ve endeksin Türkiye alt
segmenti olan EMBI+Türkiye endeksi, 2007 yılı içerisinde sırasıyla 68 baz
puan ve 30 baz puan yükselmiş ve yıl sonunda her iki endeks de 239 baz
puan seviyesinde gerçekleşmiştir.204 Yıl içerisinde yaşanan dalgalanmaya
bağlı olarak yatırımcıların risk algılamasında gözlenen bozulma tahvil risk
primlerinde artışa neden olsa da , ülkemiz tahvillerinin gösterge EMBI+
endeksine kıyasla daha iyi bir performans gösterdiği Grafik-28’den
izlenebilmektedir.
204
SPK, Sermaye Piyasalarında Gelişmeler Raporu, 2007
223
Kaynak:DPT, Mali Piyasalarda Gelişmeler Raporu, Eylül 2008
Grafik-28: Türk Tahvillerinin Uluslararası Piyasalardaki Getiri Farkı (Baz Puan)
2008
yılı
ile
birlikte,
piyasalarda
yeniden
artış
gösteren
risk
algılamasının gelişmekte olan ülke varlıklarının da içinde bulunduğu riskli
varlık performansları üzerinde olumsuz etkide bulunduğu gözlenmiştir. 2008
yılı Mart ayının sonundan itibaren, Merkez Bankaları tarafından
alınan
önlemler uluslararası finans piyasalarında henüz kalıcı bir iyileşme
sağlayamamıştır.
2008 yılı başından Temmuz ayı sonuna kadar geçen süreçte gösterge
niteliğindeki 2030 vadeli tahvilin getirisi, yıl başına göre yaklaşık 60 baz puan
artarak yüzde 7,407 seviyesine ulaşmıştır. JP Morgan EMBI+ endeksi, aynı
dönemde, 30 baz puan ve endeksin Türkiye alt segmenti ise 63 baz puan
yükselerek sırasıyla 280 baz puan ve 318 baz puan seviyelerine
ulaşmıştır.205
Grafik-29’da 2006-2008 yıllarında ihraç edilen tahviller için ödenen risk
primleri yer almaktadır. 2007 yılında 2006 yılına göre risk primlerinde
yaşanan düşüş, Dolar cinsinden 10 yıl vadeli tahvil ihraçlarında 2008 yılında
205
DPT, Mali Piyasalarda Gelişmeler Raporu, Eylül 2008
224
yine artış göstermiş ve 2006 seviyesine yeniden ulaşmıştır. Dolar cinsinden
30 yıl vadeli tahvil ihraçlarında ödenen risk primleri ise ekonomik belirsizlikler
nedeniyle 2006 seviyesinin üzerinde gerçekleşmiştir. 2008 yılında Euro
cinsinden tahvil ihracı gerçekleştirilmemiş olup, 2007 yılında Dolar cinsinden
ihraçlarda olduğu gibi 2006 yılına göre düşüş yaşanmıştır. Euro ve Dolar
cinsinden yapılan ihraçlar karşılaştırıldığında ise genel olarak Euro cinsi
ihraçların risk primlerinin aynı vadeye sahip Dolar cinsi ihraçlardan daha
düşük olduğu görülmektedir.
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, Kamu Borç Yönetimi Raporu, Nisan 2008
* 2008 yılında Avro cinsinden tahvil ihracı yapılmamıştır.
Grafik-29: Türkiye’nin Uluslararası Tahvil Đhraçları Đçin Ödenen Risk Primleri
Uluslararası piyasalara sunulan tahvillerin maliyetlerinde de geçen süre
içerisinde Türkiye ekonomisindeki gelişmeler neticesinde iyileşen kredi
notlarıyla birlikte azalma kaydedilmiştir. Kriz dönemindeki yüksek faiz oranları
ve
yüksek
risk
borçlanmaların
taşıyan
aksine
ekonomik
son
yıllarda
yapı
daha
nedeniyle
az
yüksek
maliyetli
maliyetli
borçlanmalar
yapılabilmiştir. Dolar cinsinden tahvil ihraçlarının maliyeti kriz sonrası dönem
olan 2002 yılında
yüzde 18,7 iken 2008 yılında bu oran yüzde 7 olarak
225
gerçekleşmiştir. Euro cinsinden de düşük maliyetlere ulaşılabilmiş ve 2007
yılı itibarıyle yüzde 6 seviyesine ulaşılmıştır. Grafik-30’da dolar ve euro
cinsinden gerçekleştirilen tahvil ihracları yoluyla yapılan dış borçlanma
maliyetlerinin seyri verilmektedir.
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, Kamu Borç Yönetimi Raporu, Nisan 2008
* 2008 yılında Avro cinsinden tahvil ihracı yapılmamıştır.
Grafik-30: Dış Borçlanma Maliyeti (%)
Grafik-31’de Türkiye’nin yatırımcı profili verilmiş olup, Türkiye’nin tahvil
yatırımcılarının bölgedeki ülkelerden farklılık gösterdiği görülmektedir.
Türkiye için, güçlü bir yerli yatırımcı kitlesinin iyi dengelenmiş bir yabancı
yatırımcı kitlesinin varlığından faydalandığı
söylenebilir. Nitekim 2008 yılı
son tahvil ihracının büyük bölümü yerli yatırımcılar tarafından alınmıştır. Söz
konusu tahvile iki katından fazla talep gelmiş, tahvilin %38’i Türkiye, %33’ü
ABD, %20’si Đngiltere ve %9’u diğer ülkelerdeki yatırımcılara satılmıştır.206
206
Hazine Müsteşarlığı, Tahvil Đhracı Basın Açıklamaları, Eylül 2008
226
Kaynak:Bondware, 2007
Grafik-31: Türkiye’nin Yatırımcı Profili
Türkiye gibi, gelişmekte olan ülkelerin tahvil ihraçlarına aracılık eden
kuruluşlar, satışı tamamlayana kadar büyük bir faiz oranı riski taşımaktadır.
Aracı kuruluşların bir kısmı bu
tahvilleri portföylerinde tutarak getiri elde
etmeyi tercih ederken, diğer bir kısmı ise genellikle bu menkul kıymetleri
birincil ve ikincil piyasada mümkün olduğunca yüksek bir karla satarak, vade
sonuna kadar elde tutmanın riskinden kurtulmayı tercih etmektedir.
Türkiye’de
yer
alan
aracı
kurumların
sayısı
diğer
piyasalarla
karşılaştırmalı olarak Tablo-35’de yer almaktadır.
Tablo-35: Borsada Faaliyet Gösteren Aracı Kuruluşlar
Aracı Kurum Yatırım Bankası Ticari Banka Toplam
His se Senetleri Piyasası
104
---
---
104
Tahvil ve Bono Piyasası Kesin Alım Satım Pazarı
91
12
29
132
Tahvil ve Bono Piyasası Repo-Ters Repo Pazarı
64
12
28
104
Yabancı Menkul Kıy metler Piyasası Uluslararası Tahvil Pazarı
91
12
29
132
Kaynak: SPK, Sermaye Piyasalarında Gelişmeler Raporu, 2007
227
Türk tahvillerine doğrudan yatırım yapamayan fonların, Türkiye gibi
spekülatif grupta derecelendirilen bir ülkenin riskini almadan yüksek getiriye
talip olma eğilimi, yabancı yatırım bankalarının TL cinsinden borçlanma
senedi ihraç etmesine neden olmaktadır. Grafik-32’den yabancı kuruluşların
TL cinsinden eurotahvil ihraç tutarları izlendiğinde, son derece hızlı artan bir
eğilim sergilediği görülmektedir.
(MĐLYAR TL)
Kaynak:Hazine Müsteşarlığı, Borç Göstergeleri Raporu, Kasım 2008
Grafik-32: Yabancı Kuruluşların TL Cinsi Eurobond Đhraçları
Sonuç olarak, Türkiye belirli dönemlerde yaşanan aksamaların dışında
özellikle son yıllarda gerçekleştirdiği başarılı ihraçlarla uluslararası tahvil
piyasalarını aktif olarak kullanmaktadır. Tahvil ihracı sıklığı ve miktarları göz
önüne alındığında Türkiye benzer ülkelere kıyasla büyük farkla ilk sıradadır.
Bölgede geçtiğimiz on yılın her senesinde tahvil piyasalarından borçlanan tek
ülkedir. Bu durum Türkiye’nin kredibilitesini yakınen takip eden bir yatırımcı
kitlesinin oluşmasına yol açmıştır. Ayrıca Türkiye aynı kredi notuna sahip
228
ülkelerden daha iyi fiyatlarla borçlanabilmektedir. Türkiye'nin bugüne kadar
yaptığı toplam eurotahvil ihracı yaklaşık 30 milyar dolara ulaşmıştır. ABD,
Avrupa ve Japonya’daki düşük faiz oranlarına karşın faizi yüksek olduğu için
Türk tahvilleri günümüzde içerideki ve dışarıdaki yatırımcılar tarafından tercih
edilmektedir.
SONUÇ
Özellikle 1980’li yıllardan itibaren finansal piyasalarda yaşanan hızlı
gelişme ve değişimler dünya ekonomisinin dev bir pazar haline gelmesini de
beraberinde getirmiştir. Gerek gelişmiş ülkelerin gerekse gelişmekte olan
ülkelerin bu pazardan değişik amaçlarla faydalanmak istemeleri, çeşitli
finansal araç türlerinin doğmasına yol açmıştır.
Uluslararası tahvil piyasaları da bu globalleşmenin getirdiği yeniklerden
biri olmuş ve zamanla hükümetler, şirketler ve çok uluslu organizasyonlar
tarafından en çok kullanılan piyasa haline gelmiştir. Uluslararası tahvil
piyasalarının bu hızlı gelişiminde iletişim teknolojisinde yaşanan devrimlerin
de önemli etkisi olmuştur.
Ayrıca,
uluslararası
tahvil
piyasalarının
yapısından
kaynaklanan
işlemlerin süratle gerçekleştirilebilmesi, tahvillerin vergiden muaf olması ve
alternatiflerin çokluğu gibi karakteristik özellikler, piyasanın yatırımcı ve
ihraççılar tarafından ilgi çekmesini sağlamış ve bu günkü yüksek işlem
hacmine ulaşmasında önemli paya sahip olmuştur.
Dünya tahvil piyasasının büyüklüğü 2007 yılı başında 45 trilyon dolara,
işlem gören tahvil adedi ise 111.457’ye ulaşmıştır. Tahvil piyasalarının
ulaşmış olduğu bu yüksek işlem hacmi, dünya ekonomisinin yönünü
belirleyecek noktalara gelmiştir. Son yıllarda yaşanan finansal kaynaklı
ekonomik krizin etkilerinin, geniş çaplı hissedilmesi bu durumun bir
sonucudur.
Dünya ekonomisi, 2007 yılı ortalarında başlayan krizin ardından etkileri
halen devam eden bir belirsizlik ortamına girmiş, piyasalara istikrarsızlık ve
ekonomik durgunluk hakim olmuştur. Finans piyasalarında başlayan kriz,
sonrasında reel piyasalar üzerinde de etkili olmuştur.
230
Gelişmiş ülke ekonomilerinde yaşanan finansal dalgalanmaların şiddetli
hissedilmesi, bu ülkelerin büyüme hızlarının azalmasına ve bu durumun
Kasım 2008 ortalarından itibaren gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızlarını
da etkilemesine yol açmıştır.
Gelişmekte olan ülkelerin tahil piyasaları, yatırımcıların risk almaktan
kaçınmaları nedeniyle dış finansman açısından ciddi daralma yaşamıştır.
Yüksek gelir grubundaki bankalar ve yatırım fonları gelişmekte olan
ülkelerden fonlarını çekmiş ve bu satışlar tahvil piyasaları üzerinde oumsuz
etki yaratmıştır.
Küresel ekonomide gözlemlenen bozulma, tüm ülkelerin borçlanma
maliyetlerindeki artışı da beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda gelişmiş
ülkelere ait faiz değişmeleri açısından ABD ön plana çıkmaktadır. ABD’deki
yükselişler diğer gelişmiş ülke getirilerini de beraberinde sürüklemiş ve 30
yıllık tahvil getirileri son yılların en yüksek seviyesine ulaşmıştır.
Küresel ekonominin varlığı sonucu gelişmiş ülkelerle gerek tcari
gerekse finansal bağları güçlenen gelişmekte olan ülkelerin de risk
primlerinde yükseliş gözlenmektedir. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu
gelişmekte olan piyasalar tahvil endeksi, 2008 yılında önemli ölçüde artmıştır.
Đzlenen bu olumsuz seyir, tüm ülkeler için tahvil ihraç stokunun GSYĐH’a
oranının 2008 yılında azalarak, 2006 ve 2007 yılı değerlerinin altına inmesine
neden olmuştur.
Uluslararası tahvil piyasalarında %91’lik payla gelişmiş ülkelerin
hakimiyeti söz konusudur. Piyasanın en aktif kullanıcıları, ABD, Almanya,
Đngiltere, Frasa, Đspanya, Hollanda ve Đtalya’dır. Gelişmekte olan ülkeler
içinde ise, Rusya, Brezilya, Kuzey Kore ve Meksika piyasada aktif rol
oynamaktadır. Tahvil ihraçlarında yaşanan durgunluk, özellikle Euro alanı
ülke ihraçlarının yarıyarıya düşmesinden ve Latin Amerika, Afrika ve
231
Ortadoğu ülkelerinden kaynaklanmaktadır. Türkiye ise gelişmekte olan
ülkeler içinde tahvil stoku bakımından altıncı sırada yer almaktadır.
Ekonomik gelişmeler tahvil piyasalarında kullanılan para birimleri
üzerinde de etkili olmaktadır. Son yıllarda ABD Doları’nın Euro’ya karşı değer
kaybetmesiyle, uluslararası tahvil piyasalarında ihraç edilen tahvillerin yarıya
yakını Euro cinsinden gerçekleştirilmektedir.
Uluslararası tahvil piyasalarının hızlı gelişiminin ardında yatan bir diğer
neden, tahvil sigorta şirketlerinin kredi temerrüt swapı (CDS) imkanı sunarak
finansal ve reel yatırımları kolaylaştırmalarıdır. 2007 yılı itibariyle sigortalanan
tahvil hacmi 45 trilyon doları geçmiştir.
Yatırımcıların riskini azaltması ve güven sağlaması açısından sermaye
piyasalarına önemli katkıları olan CDS’ler de, kaçınılmaz olarak yaşanan
ekonomik krizden etkilenmiştir. Sigortalanan şirket tahvilleri için ödenen
primlerin yükselmesi, CDS’leri yatırımcı açısından maliyetli hale getirirken,
tahvil sigorta şirketlerinin yükümlülüklerini de artırmaktadır. Finansal
piyasalardaki olumsuz sürecin gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle
devam etmesi sonucu, tahvillerde geri ödenmeme risklerinin gerçekleşmesi
ve CDS ihraççılarının üzerine aldıkları riskleri karşılamaya başlamaları
nedeniyle gerçekleşecek sıkıntılar, tahvil piyasalarındaki risklerin ölçeğini
artırabilecektir.
Sonuç olarak, 2008 yılı uluslararası tahvil piyasalarında likiditenin
azaldığı, getirilerde sert yükselişlerin gerçekleştiği ve alım-satım fiyat
farklarının açıldığı bir yıl olmuştur.
80’li yıllarda gerçekleştirilen ilk tahvil ihracıyla günümüze dek
borçlanmanın maliyeti, vadesi ve tutarı açısından hızlı bir gelişim izleyen Türk
tahvil piyasaları da dış piyasalardaki olumsuz gelişmelerden kendine düşen
payı almıştır. Türkiye’nin sermaye piyasalarındaki performansı üzerindeki bu
232
etki Hazine’nin borçlanma maliyetinde artışa yol açmış ve 2008 yılı için
hedeflenen dış borçlanma gerçekleştirilememiştir. Türkiye’nin dış piyasalarda
tahvillerine ödenen risk primlerinin yükselmesiyle uluslararası tahvil ihracıyla
borçlanma süreci durgunluk dönemine girmiştir. Kriz dönemlerinde yaşanan
durgunluğun ardından, küresel ekonomide yaşanacak iyileşme neticesinde
Türkiye, uluslararası tahvil piyasalarının aktif bir kullanıcısı olmayı sürdürecek
ve Türkiye’nin finansal piyasalarla entegrasyon süreci de bu piyasalar
sayesinde hızlanmaya devam edecektir.
KAYNAKÇA
AK, Emel; “ Tahvillerde Derecelendirme ve Çimento Sektörü Üzerine Bir
Deneme”, Gazi Üniversitesi Đşletme Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi,
Ankara, 1996.
AKAR, Đhsan; “Eurobondların Vergi Mevzuatı Bakımından Değerlendirilmesi”,
Active Bankacılık ve Finans Makaleleri, Cilt:5,2002.
AKDER, Tahire; “Uluslararası Finans Piyasalarındaki Gelişmeler ve Türkiye”,
T.C. Merkez Bankası, Ankara, 1991.
AKGÜÇ, Öztin; Finansal Yönetim, Avcıol Basım-Yayın, 7. Baskı, Đstanbul
1998.
AKYILDIZ Kayhan, “Getiri Farkı Ekonomik Aktivitenin Tahmininde Öncü
Gösterge Đşlevi Görebilir mi? Türkiye Örneği” Hazine Dergisi, Sayı:16,
2003.
AKYÜZ, Abdullah; “Uluslararası Finansal Piyasalar ve Türkiye”, Đşletme ve
Finans Dergisi, Sayı:87, Haziran, 1993.
ALP, Ali; “Uluslararası Mali Piyasalardaki Gelişmeler ve Türkiye”, ĐMKB
Yayını, Ankara, 2002.
ALPAR, Cem; Dünya Ekonomisi ve Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar:
Gelişmekte Olan Ülkeler Yönünden Değerlendirme, Türkiye Ekonomi
Kurumu, Ankara, 1987.
ARTUNKAL Gonca Gürsoy, BARNEY Salomon Smith, “Türk Şirketlerinin
Uluslararası Sermaye Piyasalarından Kaynak Sağlama Olanakları”,
Aralık 2002.
234
ARUOBA, Çelik; Türkiye Ekonomisi: Sektörel Gelişmeler, Türkiye
Ekonomi Kurumu, Ankara,1992.
AŞIKOĞLU, Rıza; Sermaye Piyasası Aracı Olarak Enflasyon Ortamında
Tahvilleri Değerleme, Anadolu Üniversitesi Yayınları No:35, Ankara, 1983.
BAL, Harun; Uluslararası Finansman, Dış Borç Yönetimi ve Türkiye,
Türkiye Bankalar Birliği, Đstanbul, 2001.
BAL
Harun,
“Uluslararası
Finansman,
Tahvil
Piyasaları,
Rating
ve
Gelişmekte Olan Ülkeler”, Đşletme ve Finans Dergisi, Sayı:103, Ekim 1994.
Bank of Japon Financial Markets Department, “Financial Markets Report”,
Eylül 2008.
Bank of Canada, Dept Management Report, Aralık 2007.
Bankalar Birliği Araştırma ve Yayın Grubu, Bankalar Birliği Yayını, Temmuz
2004.
BENZĐE Richard, “The Development of the International Bond Market”, BIS
Ekonomic Papers, No.:32, Ocak 1992.
BIS, 78th Annual Report, Haziran 2008.
BIS, “International Banking and Financial Market Developments”, Quarterly
Review, Çeşitli Sayılar.
BIS, “Financial Stability and Local Currency Bond Markets”, Nu.:28, Haziran
2007.
235
BLOOMMESTEIN Hans, SANTISO Javier, “New Strategies for Emerging
Domestic Sovereign Bond Markets”, OECD Development Centre, Nu.:260,
Nisan 2007.
BLOOMBERG, Global Capital Markets, Çeşitli Sayılar.
BOYSAL, Haydar; “Euro Tahvil ve Đlgili Piyasalar”, Sermaye Piyasası
Kurulu Araştırma Raporu, Ankara, 1988.
BRĐAN J.Terry, International Finance and Investment, Second Edition,The
Chartered Institution of Bankers,Londra,2005.
BUCKLEY Adrian, Multinational Finance, Fourt Edition, Pearson Education
Ltd., London, 2000.
CANEVĐ Yavuz, “Merkez Bankasının Đzlediği Para Politikası Sayesinde Hiper
Enflasyon Önlenmiştir.”, Đşletme ve Finans Dergisi, Haziran 1993.
CELASUN Merih, “2001 Krizi, Öncesi ve Sonrası: Makro Ekonomik ve Mali
Bir Değerlendirme”, Bilkent Üniversitesi, 2002.
Central Bank of the Republic of China, Bond Market Annual Report, 2007.
CHAMBERS, Nurgül; “Monoline Tahvil Sigorta Şirketleri”, Ekonomi ve
Borsa, Mart 2008.
CĐMAT
Ali,
TAŞ
Mahir,
“Türkiye’de
ve
Dünyada
Kıyı
Bankacılığı
Uygulamaları ve Vergi Cennetleri Üzerine Bir Değerlendirme”, Mevzuat
Dergisi, Sayı:80, Ağustos 2004.
COYLE, Brian; Corporate Bonds and Commercial Paper, United Kingdom,
Financial World Publishing, 2002.
236
CROSSON, Ruth, JOHNSON, M.; The Guide To International Capital
Markets, London, Euromoney Publications, 1991.
DANIŞMAN, Nesrin; Uluslararası Japon Tahvil Piyasaları, TCMB,
Ankara,1988.
DERDĐYOK T., Türkiye’de Dış Borç Yönetimi, Gazi Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara,1988.
DPT, Mali Piyasalarda Gelişmeler Raporu, Çeşitli Sayılar.
DPT, Borç Göstergeleri Raporu, Çeşitli Sayılar.
DOĞUKANLI, Hatice; “ Gelişen Finansal Pazarlar ve Türkiye’ nin Bu Pazarlar
Đçindeki Yeri”, Uzman Gözüyle Bankacılık, Sayı:14, 1996.
Dünya Bankası, Global Development Finance, Çeşitli Sayılar.
EĐTMAN K. David, STONEHĐLL I. Arthur, Multinational Business Finance,
9.Baskı, Addisio-Wesley, 2001.
EMĐL Ferhat, “Dış Borçlanmanın Temel Kavramları ve Hazinenin Dış
Borçlanması”, Bilkent Ünv. SBF, 2008.
ERÇEL, Gazi; “ Dış Borç Politikaları”, Finans Dünyası, Ekim, 1994.
ERDEN,
Ari;
“Türkiye’
nin
Uluslararası
Sermaye
Performansı”, Đşletme ve Finans Dergisi, Haziran, 1993.
ERĐNÇ Yeldan, Dış Borçlanma Temposu, Nisan 2005.
Piyasalarındaki
237
ERSAN,
Đhsan;
Euro-pazarlar
ve
Türkiye:
(Euro-pazarlar
ve
bu
pazarlardan Türkiye'nin borçlanma olanakları üzerine bir inceleme),
Finans ve Finansal Kurumlar Yönetimi Enstitüsü, Đstanbul, 1979.
ESEN, Aydın; Amerika Birleşik Devletlerinde Uluslar arası Bankacılık,
Ankara, Maliye Bakanlığı Tetkik Kurulu Yayınları, No: 1983/252.
ESTRELLA A., Mishkin Frederic S. “The Yield Curve as a Predictor of U.S.
Recessions”, Current Issues in Economics and Finance,Vol:2 No:7,
Haziran 1996.
European Central Bank, The Eurobond Market Study, Çeşitli Sayılar.
European Central Bank, Financial Stability Review, Çeşitli Sayılar.
FABOZZI J.Frank, Bond Markets: Analysis and Strategies, Printice-Hall
International Inc., 1993.
Federal Reserve Bank of San Francisco, The EMU Effect on the Currency
Denomination of International Bonds, Kasım 2008.
Federal Reserve, “Flow of Funds Accounts of the United States: Flows and
Outstandings” Aralık 2008.
FETTAHOĞLU, Abdurrahman; Finansal Piyasalarda Yenilikler ve 1980
Sonrası Türkiye, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara,
1991.
Financial Times, Çeşitli Sayılar.
FĐSHER G. Frederick; Eurobonds, London, Euromoney Publications, III.
Baskı, 1988.
238
GAUGER J., SCHUNK D.,”Predicting Regional Recessions via The Yield
Spread”, 2002.
Gedik Yatırım, Dünya Finans Piyasaları Özet Verileri, Ocak 2007.
GĐTMAN J.Lawrence, JOEHNK D.Michael, Fundamentals of Investing,
Fourth Ed., New York: Harper&Row Publications, 1990.
GRABBE, J. Orlin; International Financial Markets, Elsevier Publishing Co.,
New York, 1986.
GÜNER, Çiğdem; TCMB'nin 1980'li Yıllarda Uluslararası Finansal
Piyasalardan Borçlanması ile Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesabı
Maliyetleri Karşılaştırması , Ankara, 2005.
Hazine Müsteşarlığı, Tahvil Đhracı Basın Açıklamaları, 2000-2008.
Hazine Müsteşarlığı, Borç Göstergeleri Raporu, Çeşitli Sayılar.
Hazine Müsteşarlığı, Kamu Borç Yönetimi Raporu, Çeşitli Sayılar.
HĐÇ, Süreyya; Türkiye Ekonimisi, Đstanbul, Menteş Kitabevi, 1988.
HOTUNLUOĞLU, C. Doğan; “ Uluslararası Finansal Piyasalarda Tahvil
Đhraçları”, Đstanbul Üniversitesi Uluslararası Đşletmecilik Yüksek Lisans
Tezi, Đstanbul,1994.
HULL
J.C.,
Options
Futures
and
Other
Derivatives,
3.Baskı,
Amerika:Prentice Hall, 1997.
ĐLKER, Parasız; Para Banka ve Finansal Piyasalar, Ezgi Yayınları, 4.
Baskı, Bursa,1992.
239
ĐMKB, Uluslararası Tahvil ve Bono Piyasası Verileri.
ĐMKB, Yabancı Menkul Kıymetler Piyasası Uluslararası Tahvil Pazarı Đşleyiş
Esasları Hakkında 279 Sayılı Genelge, 2008.
IMF, Global Financial Stability Report, Çeşitli Sayılar.
IMF, International Financial Statistics.
IMF,
World
Economic
and
Financial
Surveys,
Regional
Economic
Outlook:Europe Strangthening Financial Systems, 2007.
Instıtutıonal Investor, Çeşitli Sayılar.
International Capital Market, Çeşitli Sayılar.
KAUFMAN, M. Herbert; Financial Institutions, Financial Markets and
Money, United Stataes, Harcourt Brace Jovanovich, Inc., 1983.
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun,
Mart 2004.
KARLUK,
Rıdvan;
Küreselleşen
Dünyada
Uluslararası
Ekonomik
Kuruluşlar ve Entegrasyonlar, Eskişehir, 1995.
KAYA, Raci; “ Türkiye’nin Uluslararası Tahvil Piyasalarındaki Yeri”, Uzman
Gözüyle Bankacılık, Sayı:13, Ankara, 1996.
KAYA, Raci; “Uluslararası Tahvil Piyasaları ve Türkiye’nin Yeri”, Hacettepe
Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Ankara, Şubat 1996.
240
KENGER, Erdal; “Euro Piyasalar ve Türkiye’ nin Euro Piyasalarla Finansal
Đlişkiler”, Gazi Üniversitesi Đşletme Anabilim dalı Yüksek Lisans Tezi,
Ankara, 1994.
KERR, M. Ian; A History of the Eurobond Market: The First 21 Years,
London, Euromoney Publication, I. Baskı, 1984.
KILIÇ, M. Bera; Derecelendirme (rating) Đşlemi ve A.B.D.'de Tahvil
Derecelendirme Süreci, SPK, Ankara, 1989.
KONUKLAR Murat, “Makro Ekonomi”, TBB, Ocak 2007.
KUHN, Robert Lawrence, International Finance and Investing, Library of
Investment Banking Vol. VI.Homewood-Illınois:Richard D.Irwın Inc.,1990.
LEES, A. Francis, ENG Maksimo; International Financial Markets:
Development of the Present System and Future Prospects, New York,
Praeger Publishers, 1975.
LYNCH Merill, “Size and Structure of The World Bond Market”, Fixed
Income Research, Ekim 1994.
Maliye Bakanlığı, Yıllık Ekonomik Rapor, Çeşitli Sayılar.
MANEZ, O’hara, “The Yankee Bond Fund”, Prospectus, Nu.:23, Mayıs
2008.
MENGĐTÜRK Muhsin, International Finance, Literatür Yayınları, Đstanbul,
1995.
METAĐS, Joel, Aspects Contemparains Des Marches Capitaux, Resue
d’Economie Fiancieres, sayı:18, 1988.
241
MOODY’S Bond Record, Çeşitli Sayılar.
MUTLU Osman Çağatay, “Türkiye’de Dış Borç Đstatistiklerinin Derlenmesi ve
Dış Borç Đşlemlerinin Ödemeler Dengesi Đstatistiklerine Yansıtılması”, T.C.
Merkez Bankası, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, Ankara, 2006.
MÜSLÜMOV Alövsat, “Tahvil Piyasaları”, Doğuş Üniversitesi EkonomiFinans Ders Notları, 2006.
OECD Financial Market Trends, Çeşitli Sayılar.
ÖZDĐÇ, Z. Özer; “Tahvillerde Derecelendirme”, Gazi Üniversitesi Đşletme
Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1995.
ÖZEL, Saruhan; “Piyasaları Bekleyen Yeni Tehlike”, Ekoayrıntı,2008.
ÖZKABAN, D. Duru, The Eurobond Market and The Republic of Turkey
as A "new issuer", Undersecretariat of Treasury and Foreign Trade.
General Directorate of External Economic Relations, Ankara, 1991.
PARK S.Yoon, ZWĐCK Jack, International Banking in Theory and
Practice, assachusets:Addision Wesley Publishing Company, 1985.
RODRĐGUEZ M. Rita, CARTER E. Eugene; International Financial
Management, New Jersey, ;Prentice- Hall, III. Baskı, 1984.
ROSS A. Stephen, RANDOLPH W.Westefield, Corporate Finance, Second
Ed., Richard D. Irwın Inc., 1990.
SAĞLAMER
Erdem,
“Dolaylı
Yatırımcıların
Türk
Sermaye
Yabancı
Sermaye
Piyasasına
Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi, Đzmir, 2003.
Yatırımları
Çekilmesi”,
ve
Dokuz
Dış
Eylül
242
SARI, Uğur Gökhan; “Türkiye'de Tahvil Piyasası ve Derecelendirme
(Rating)”, SPK, Ankara, 1994.
SARI Müslim, “Dış Borç Yönetimi ve Türkiye Uygulamaları”, T.C. Merkez
Bankası, Uzmanlık Yeterlilik Tezi, Ankara, 2004.
SCHIFF Aaron,”Why Does The Yield Curve Predict Economic Activity”,
1999.
SEVAL Selim, “Kobiler, Basel II ve Kredi Risk Yönetimi”, Finar D&B, Nisan
2008.
Sermaye Piyasası ve Borsa Temel Bilgiler Kılavuzu, ĐMKB Yayını, 2006,
Đstanbul.
SEYĐDOĞLU, Halil; Uluslararası Finans, 4. Baskı, Đstanbul, Güzem Cem
Yayınları, 2003.
SEZĐK, Emin; “ Uluslararası Tahvil Piyasalarında Bütünleşme Eğilimi ve
Türkiye”, Marmara Üniversitesi Đşletme Anabilim Dalı Yüksek Lisans
Tezi, Đstanbul, 1994.
SIMPSON,
Thomas
D.,
Money,Banking
and
Economic
Analysis,
Englewood Cliffs, New Jersey:Prentice-Holl Đncorparatiro,1996.
SOLNIC Bruno, MCLEAVEY Dennis; International Investments, Pearson
Education, Fifth Edition, 2004.
SPK, Sermaye Piyasalarında Gelişmeler Raporu, Çeşitli Sayılar.
SPK, Uluslararası Ekonomik ve Finansal Göstergeler, Eylül 2008.
243
STANDARD&POOR’S, Bond Guide, Çeşitli Sayılar.
STANDARD&POOR’S, Ratings Direct, Mart 2008.
STANDARD&POOR’S, Global Bond Insurance, 2007.
STAVROS Peristiani, SANTOS Jaqo A.C., “Has the U.S. Market lost its edge
to the Eurobond Market?”, Federal Reserve Bank of New York, 2006.
SUR, F. Hakkı; Uluslararası Para ve Sermaye Piyasaları, Türkiye Bankalar
Birliği Yayını, No:84, Ankara, 1978.
ŞAĞBAN Đ.Selçuk, AK Tanzer, “Yabancı Tahviller”, Ankara Üniversitesi
Bitirme Tezi, Ankara, Mayıs 2002.
ŞAHĐN, Yaşar; “ Euro Tahvil Piyasası ve Türk Euro Tahvilleri”, Karadeniz
Teknik Üniversitesi Đşletme Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Trabzon,
2004.
ŞĐRVAN, Nesrin; “Kredi Derecelendirme ve Türkiye Ekonomisi”, Bankacılık
Araştırma Merkezi, Đstanbul Üniversitesi, 2004.
TAŞKIN, Nazik; “Tahvil Derecelendirilmesi(Rating) ve Örnek Uygulama”,
Gazi Üniversitesi Đşletme Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara,
1997.
TCMB Kanunu, Mayıs 2001.
TCMB, Finansal Đstikrar Raporu, Çeşitli Sayılar.
TCMB, Enflasyon Raporu, Çeşitli Sayılar.
244
TECER, Meral; Tahvil Yatırımlarının Yönetimi, TODAĐE Yayınları, Ankara,
1989.
TEKER Suat, GÜMÜŞSOY Levent; “ Faiz Oranı Eğrisi Tahmini: T.C. Hazine
Bonosu
ve
Eurobonds
Üzerine
Bir
Uygulama”,
8.
Ulusal
Finans
Sempozyumu, 2007.
TEKĐN, Fazıl; Uluslararası Maliye, Eskişehir, Ankara Üniversitesi Yayınları
No: 261, Cilt:1, 1988.
The Euro Money, Çeşitli Sayılar.
ULAŞ, Sema; “Finansal Globalleşme Sürecinde, Uluslararası Sermaye
Hareketleri Đçerisinde Portföy Yatırımları Ve Türkiye' deki Portföy Yatırımları
Etkinliği”, Gazi Üniversitesi Đktisat Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi,
Ankara, 2000.
USLU Sami, “Euro Bond”, Ekonomist, Ağustos 2005.
UYGUR Ercan, “Krizden Krize Türkiye: 2000 Kasım ve 2001 Şubat Krizleri”,
Türkiye Ekonomi Kurumu, Sayı:2001/1, Nisan 2001.
WALMSLEY, Julian; Global Investing: Eurobonds and Alternatives, Hong
Kong, Macmillan Pres LTD., I. Baskı, 1991.
YALÇINER Kürşat, Uluslararası Finansman, Gazi Kitapevi, Ankara 2008.
YAMEN Serap, YAYLA Münir, “Bankacılık Sektöründe Mali Yükler:
Türkiye’de ve Dünyada Borsa Đşlem Giderleri”, BDDK, MSPD Çalışma
Raporları, Ekim 2002.
YILMAZ, Salih, Dış Borçlar ve Ekonomik Etkileri, Gazi Üniversitesi Doktora
Tezi, 1992.
245
YOLCU Halil, “Tahvil Değerlemesi”, Ekonomi ve Finans, Nisan 2007.
YVES, Simon, Techniques Financieres Đnternationales, Economica, 1998.
http://www.imkb.gov.tr/piyasalar/upazar.htm
http://www.turkeybonds.com
http://www.worldbank.org/debtsecurities
http://www.imkb.gov.tr/yayinlar/genelgeseti/tbp.htm
http://www.dunyagazetesi.com.tr
htpp://www.treasury.gov.tr
http://www.world-exchanges.org/statistics
246
ÖZET
KARACAER, Berrin. Uluslararası Tahvil Piyasaları ve Türkiye’nin Tahvil Đhraç
Performansı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2009.
Bu çalışmada, ulusal ve uluslararası tahvil piyasalarının ayrımı ve
uluslararası finansal sistemin bir parçası olan uluslararası tahvil piyasalarının
işleyişi üzerinde durularak; Türkiye’nin uluslararası tahvil ihraçlarının
büyüklüğü analiz edilmiş, özellikle kriz dönemlerindeki performansı ortaya
konulmaya çalışılmıştır.
Çalışma içerisinde, yabancı bir piyasada o ülkenin para birimiyle ihraç
edilen yabancı tahviller, aynı anda birkaç ülkede satışa sunulan, yüksek
likiditeye sahip bir para birimine bağlı olarak işlem gören eurotahviller ve
yüksek miktarlarda ihraç edilip birden çok piyasada işlem gören global
tahviller yer almaktadır. Bu farklı tahvil çeşitlerinin piyasalarının tarihsel
gelişimi, ihraç prosedürleri, piyasa büyüklükleri ve Türkiye’ nin bu finansal
araçları kullanma kapasitesi değerlendirilmektedir.
Sonuç olarak, uluslararası tahvil piyasalarının, son derece hızlı bir
gelişme sürecinin ardından, hem gelişmiş
ülkeler açısından hem de
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok gelişmekte olan ülke açısından,
finansman ihtiyacının karşılanabileceği temel kaynaklarından biri olduğu
tespit edilmiştir.
Anahtar Sözcükler
1. Finansal Piyasalar
2. Uluslararası Tahvil
3. Tahvil Đhracı
4. Derecelendirme
5. Takas Sistemleri
247
ABSTRACT
KARACAER, Berrin. Internatıonal Bond Markets And Bond Issuance
Performance Of Turkey, Graduate Thesis, Ankara, 2009.
In thıs work,
focusing on the differences between domestic and
international bond markets and machanism of international bond markets that
are a part of international financal system, the size of iternational bond issues
have been analised, especially its performance at crisis periods has been
tried to exhibit.
Within this study,
besides foreing bonds issued in currency of that
country at a foreing market, and, eurobonds that is selling in lots of countries
at same time, that is transacted with dependency on a high liquidity currency
also global bonds issued in high amounts and transacted at one more than
markets are taken place. The historical development of this different bonds
markets, issuance procedures, the size of markets and Turkey’s capasity for
use the financial instruments are evaluated.
In conclusion, after highly rapid development period, international bond
markets are determined as one of the main resource met financial needs, in
terms of both developed countries and lots of developing countries which
Turkey is also taking place in.
Key Words
1. Financial Markets
2. International Bonds
3. Bond Issuance
4. Rating
5. Exchange Systems
Download