ÜN TE11 EKONOM K ST KRAR SORUNLARI POL KALAR 1980 öncesi dönemde istikrars zl klar n temel nedeni. Tar msal üretimin do al ko ullara ba olmas ,H zl ehirle me De en talebe kar k üretim yap n de mesi Sanayi sektörünün d rekabet gücünün olmamas ,Yurt içi tasarruf oranlar n dü üklülü ü, Kaynak K tl ,Bütçe gelirlerinin art h n yava olmas kamu bütçe aç klar n artmas , 1970 li y llardaki d etkenler 1973 petrol krizi gibi 1979 da Bir sürü önlem al nm r. TL nin devalüe edilmesi, Temel mal ve hizmetlerin fiyat n yükseltilmesi, Faiz oranlar n art lmas , D borç ve kredi olanaklar n yarat lmas r. Sonucunda enflasyon çok yükselmi ve kapsaml olarak 24 ocak 1980 program yürürlü e girmi tir. Kamu kesimini s rland rma: Bu politikan n temel özelli i para arz kamu harcamalar s rlay p toplam talebi dü ürerek enflasyonla mücadele etmektir. Sonuç olarak kamu harcamalar nda istenilen s rlama yap lmad için bütçe aç klar giderek artm r. Kurulu larda s ks k zam yapm lard r. Ücretlerin s rland lmas : Dü ük ücretlerin kar oranlar art rarak yat uyarmas ve üretim maliyetlerini dü ürerek ihracatta rekabet gücü kazand rmak ve iç talebi s rlamak. Yüksek Faiz oranlar : At l kalm veya spekülasyona yönelmi fonlar bankalara verimli yat mlara yöneltmek ve tasarruflar art p harcamalar k smak ve yurtiçi talebi azaltarak yarat lan üretim fazlas ihracata yöneltmek Serbest döviz kuru: 1981 y nda uygulanan k sa dönemde yurtd nda çal an i çilerin ülkeye gönderdikleri döviz miktar art rmak ve uzun dönemde ise ihracat art p ithalat azaltarak d ticaret aç kapatmak. hracat art p ithalat azaltamam r. Çünkü ithalat n büyük bir bölümü hammadde ve yat m mallar ndan olu maktad r. D ticaret aç kapanamam r. hracat n art lmas : Döviz kurundaki ayarlama ücretlerin s rland lmas daralt para maliye politikalar ile iç talebin tlanmas gibi önlemlerin hepsi ihracat art rmaya yöneliktir. 5 Nisan 1994 Kararlar Bozulan dengenin yeniden kurulmas kamu aç n daralt lmas r. Kamu harcamalar n daralt p kamu gelirleri geni letilmesidir. Kit zamlar , %138 devalüasyon , Kitlerin Özelle tirilmesi kapat lmas , Tar mda destekleme al mlar n azalt lmas , Merkez bankas n tekrar yap lanmas , Kamu kesiminde ücretlerin maa lar n s rland lmas , Tekel ve akaryak ttan al nan verginin fonlar n yükseltilmesi, Ek vergiler getirilmesi Eksiklikleri: Orta vadeli hedefleri bütünlük içinde aç klamam r ve finans piyasas na ili kin çözümler içermez ve borç yönetimine ili kin aç klama vermemi tir. 1996 da kaynak yaratmak amac yla Döviz ve Dövize endeksli borçlanma ve Yurtd ndakilerin paralar ülkeye getirme ve Bedelsiz ithalat ve Vergi tahsilat özelle tirmeleri Enflasyonla Mücadelede 1990 l y llarda krizler meydana gelmi tir nedeni ise ; Yurtd piyasalarda ya anan olumsuzluklar Sürdürülemez borç dinami i Kamu bankalar ve mali istemdeki sa ks z yap lar Yap sal sorunlar n kal bir çözüme kavu turulamam olmas r. 2000 Enflasyonla mücadele program nda al nan kararlar. maliye politikas uygulanmas Kapsaml yap sal reformlar n gerçekle tirilmesi Enflasyonist beklentileri aç a çekmek için döviz kurlar n enflasyon hedefine göre belirlenerek önceden aç klanmas Yabanc kaynak giri ine göre likidite para politikas (kur ç pas na dayal para politikas ). 2001 Güçlü Ekonomiye Geçi Program temel alt hedefleri Dalgal kur sisteminde enflasyonla mücadele sürdürülmeli Bankac k sisteminde yeniden yap lanma Bankac k sektörüyle reel sektör aras ili ki kurma Kamu finansman dengesini güçlendirme Uyumlu gelirler politikas uygulama Kamu politikalar nda etkinlik esneklik effafl k sa layacak yap sal unsurlar olu turmak Faiz d fazlan n vurgulanmas 2001 Güçlü Ekonomiye Geçi Program temel konular Kamu aç n azalt lmas ve faiz d fazla yaratarak iç dengenin sa lanmas Dalgal kur rejimi ile d dengenin sa lanmas 2003 y nda olumlu geli meler yakalanm r Yurtd ndan sermaye giri i Özel sektör rekabet gücü artm r Piyasalar n olumlu yan t vermesi Hazine faizleri dü mü tür Dünya faizlerinin dü mesi dolardaki dü me ile olumlu tepki vermesi Enflasyon son 28 y n en dü ük seviyesine inmi tir. Ba ar n Devam etmesi için Temel yap sal sorunlar n çözülmesi gerekti idir. ÜN TE12 MAL YE POL Ekonomik büyüme; Yüksek istihdam düzeyini garanti eder Yap sal geli imi kolayla r Ulusal gelir da yumu at r kayn riskine rol açmadan çevrenin korunmas Çal ma ortam iyile tirir Sosyal güvenlik sisteminin devaml sa lar KASI VE EKONOM K BÜYÜME daha fazla mümkün k lar Büyümenin amac GSMH da ki art yard yla ölçülür. Üretim potansiyeli ulusal ekonomiye ili kin üretim olanaklar n tam anlam yla kullan lmas halinde elde edilecek sosyal has lad r. Refah n ölçülebilmesi için GSMH ölçütünün sosyal göstergeler sistemi ile tamamlanmas gerekir. Nitel büyüme denir. Klasik kuram: yat mlar n kapasite etkisi üzerinde durmu gelir etkisini ihmal etmi tir. Keynesyen kuram ise bu konuda tek yönlüdür. O sadece tam istihdam garanti eder gelir etkisi üzerinde durmu kapasite etkisini ihmal etmi tir. Keynesyen sonras büyüme kuramlar ise klasik ve keynesyenlerin bir sentezi eklinde olmu tur. Harrod Domar modeli keynesyen modeli üzerinde durarak gelir yarat almaktad r. Ve büyüme sürecini sermaye birikimi ile aç klar. ve kapasite geni letici etkilerini bir arada dikkate Neo klasik büyüme modeli ise i gücü ile sermaye aras ndaki ikamenin varl na dikkat çekmi tir. Bu modelde büyüme h teknolojik geli me ve nüfus art taraf ndan belirlenir. Teknolojik geli me emek ve sermayenin verimini art ran eksojen bir güçtür. Otonom teknolojik geli me insanin hiçbir katk olmaks n var olan teknolojik geli medir. Uyar lm teknolojik geli me ise e itim ara rma geli tirme ve organizasyona ili kin yat mlarla teknolojik geli menin iyile tirilmesidir. Sermaye Emek Teknolojik geli me, birer faktörlerdir. Özel yat mlar n etkilenmesi oto finansman: karlar n eskiye göre daha hafif vergilendirilmesi i letmeye yap lan ek fondur. letmelerin oto finansman yoluyla elde edebilecekleri fonlar özendirici vergi politikas ile etkilenebilir. Buna örnek Amortisman kolayl : Tesis araç gerek maliyetlerini kar lamak. zland lm amortisman: yat m maliyetinin ilk y llar n kar ndan indirilmesidir. Ani amortisman: yeni yat mlar n maliyetinin ilk y n kar ndan tamamen dü ülmesidir. Yat m indirimi: yat m mallar ile ilgili harcamalar n vergi borcundan indirilmesidir. Yat m primi: bir yat n yap lmas için verilen sübvansiyondur ve kar elde edemeyen te ebbüsler ister. Yabanc sermaye ihtiyac n kar lanmas : para politikas ile uyum sa lamas gerekir devletin sa lad kredi yard Yabanc sermayenin finansman tasarruf hacmini art rmak suretiyle dolayl yoldan etkilenebilir. r. Tasarruf gücü: kullan labilir gelirin zorunlu ihtiyaçlar için gerekli olan düzeyin üstünde olmas r. Tasarruf e ilimi: kullan labilir gelire ve tasarruf motiflerine ba olan tasarruf iste idir. Vergileri tasarruf k tlay etkisi en yüksek olan Servet vergileri vesayet ve intikal vergileridir. Yat m yapma risk alma e ilimi giri imcinin tahmin ve beklentilerinden etkilenir kar beklentisi artt kça yat m e ilimi artar. Kar beklentisi do rudan do ruya kara yönelik vergilerle etkilenebilir. Maddi altyap : RLFrey buna dar anlamda altyap demektedir. Altyap yat mlar k sa dönemde gelir uzun dönemde kapasite etkisi yarat r. Özel kamusal yat mlarda iki temek unsur vard r. Mahrum B rakma ilkesi: bir mala yaln zca onun bedelini ödeyenin sahip olmas veya bu bedeli ödeyenin o maldan faydalanmas r. sall k ilkesi ise kamu yat mlar toplumsal aç dan optimum üretim sa lamaktad r. Yani sosyal faydal sosyal maliyete e itlemelidir. Emek arz n nicel aç dan artmas : ücreti hedef alan vergiler çal ma arzusunu ve dolay ile emek arz olumsuz etkiler. Eme in nitel aç dan iyile tirilmesi: gayri maddi altyap (be eri sermaye) harcamalar art rmak gerekir. Teknolojik geli melerin h zlanmas n etkilenmesi konusunda Teknolojik geli me yat m i gücünde verimlili i art rmak suretiyle etkin bir büyüme politikas nai ara rma için yap lan harcamalar n gelir ve kurumlar vergilerinden indirilmesi Riski büyük yat mlar devletin üstlenmesi itim için yap lan ki isel harcamalar n vergiden indirilmesi Etkin bir rekabet politikas n dinamik faktörüdür. ÜN TE13 MAL YE POL KASI VE EKONOM K KALKINMA Ekonomik kalk nma: Üretim faktörlerinin art lmas veya yeni düzenlemelerle sa lanan verimlilik art yoluyla üretim kapasite ve olanaklar n geni letilmesi sosyal kültürel ya am n kalitele tirilmesi. Bretton Woods proje kredisi verilmeli demi tir. Az geli mi ülkelerin özellikleri Ki i ba na gelirin dü ük olmas 850100$ aras . Yoksulluk s : en dü ük düzeyde biyolojik ihtiyaçlar kar lama. zl nüfus art Yetersiz be eri yat mlar. Be eri sermaye: Ki i beyin gücüne dayanan üretim kapasitedir. Tasarruf Yat mlar yetersizdir. Nüfus k rsal kentsel da bozuktur tar mla u ra rlar sanayi kesimi pay daha azd r. Tar msal üretim dü ük verimlilikte ve öz tüketim için yap r. Geleneksel ve Ça da kesim olarak ikili yap vard r. kili ekonomik yap ça da kesim ile geleneksel kesimin yan yana durmas . Paral de im sistemi tam geli memi tir. ticarete kapal iç ekonomide yetersizdir. Ekonomik kalk nma ko ullar : Tüketimi k sarak bu miktar tasarruf edilebilir. Gelirleri art rarak tasarruflar n art lmas na çal r. Veri olarak al rsa üretim düzeyi Sermaye/Has la (c/o) katsay diye bilinen oran belirler. Katsay dü tükçe sermayenin verimlilik oran yüksek katsay yükseldikçe sermayenin verimlilik oran dü üktür. Geli mekte olan ülkeler bu katsay dü ürmek için ihracat yapmak döviz kazanmak sermaye mal ithal etmek teknoloji transfer etmek zorundad rlar. Kamu Harcamalar : geli mi ülkelerde transfer harcamalar nedeniyle kamu harcamalar n GSMH ya oran %3545 iken geli mekte olan ülkelerde %1525 aras ndad r. Kalk nman n ba lang nda devletin görevleri sermaye birikimi olu turmak, ülkenin altyap ve enerji ebekesini kurmak ve klasik devlet görevlerini yerine getirmektir. Kitlerin Görevleri Bölgesel dengesizlikleri gidermek leri teknolojiye geçmede elveri li ortam sa lar Özel sermayenin emek fiyat vergiler bak mdan do ru hareket etmesini sa lar Sonuç olarak: Kamu harcamalar nda en a rl kl pay yat m harcamalar na gider. Vergi kapasitesi: Bir ekonominin veri ko ullar nda ve vergi yasalar çerçevesinde ödeyebilece i vergi miktard r. Bu belirleyen faktörler gelir da birinci faktör gelir düzeyi ikinci faktör fert ba na gelir ve bu gelirin da üçüncü faktör ise nüfus art h kapasite dü ürür. Vergi gayreti: vergi yönetiminin vergi alma gücü ile vergi yükünün vergi verme uyumunun bile kesidir. Vergi yönetimi zay f oldu u geli mekteki ülkelerde dolal vergi yani gümrük vergilerini önemini art r. Düzenli bir kay t ve muhasebe sistemine ba de ildir vergilerin yönetilmesi Sosyal Seçi ler: bir ülkede kamu hedeflerinin gerçekle tirilmesi için gerekli olan talep bununla belirlenir. Yükselen piyasalar geli mekte olan ekonominin piyasalar için kullan lmaktad r. Sonuçta kamu harcamalar k lmadan vergilerin azalt lmas büyük kamu aç klar na neden olmu tur. Artan kamu aç klar merkez bankas ndan finans edildikçe enflasyon yükselmi tir. Kamu borçlar n merkez bankas para taban n geni letilmesiyle ifa edilmesine monetizasyon denir. Kamu harcamalar aç klar iç piyasalardan finanse edildikçe faizlerin yükselmesine neden olacakt r. Arz yanl ekonomi yakla : üretim faktörleri maliyetleri üzerindeki toplu pazarl k ücreti yüksek vergi sosyal güvenlik fonlar gibi maliyet ö elerinin hafifletilmesi gerekti i görü ü savunan yakla md r. ÜN TE14 KAMU HARCAMALARI & GEL RLER EKONOM K KALKINMA Ekonomik potansiyeli aç a ç karman n en etkili yolu da, geleneksel piyasa yap lar bozmak ve tüm sektörleri piyasa i leyi ine çekmektir. Bunun yan nda, ekonomi denetimli bir ekilde rekabete aç larak, verimlili in yükseltilmesine katk da bulunulur. Geli menin ana dinami i olan yüksek tasarruf/gelir oran ile dü ük sermaye/has la katsay , geli mekte olan ekonomilerde geli mi lerde oldu undan daha önemlidir. Kamu yat mlar , öncelikle ekonominin toplam birikim ve yat m hacminin büyütülmesine katk da bulunurken, ikinci a amada da hem kamu hem de özel yat mlar n verimlili inin yükseltilmesini sa lamaktad r. Fayda maliyet analizi: kamu yat mlar n verimini ölçen orand r. Fayda maliyet analizi, bir yat m veya yat mlar paketinin verimlili inin ekonomide verimlilik düzeyine göre de erlendirilmesi için uygulanan ölçüttür. Ancak, bir yandan piyasalar n toplumsal tercihler aç ndan e zamanl ve zamanlar aras tam rekabet piyasa ko ullar ta yor olmalar ve di er yandan da bir k m fayda ve/veya maliyetlerin piyasa içinde olu may p, d sall k eklinde belirmesi nedeniyle piyasa fiyatlar ile sosyal fiyatlar n farkl olmas , piyasa ko ullar na dayan larak gerçekle tirilen bir projeyi ideal ko ullarda olu acak potansiyel projeden ciddi biçimde sapt r. Geli mekte olan ekonomilerde dü ük gelir düzeyi, bozuk gelir da , rekabetten uzak piyasa ko ullar ve uluslararas ili ki ko ullar gibi olumsuz durumlar fiili durumun ideal durumdan çok ciddi biçimde sapmas na yol açmaktad r. Gölge fiyat kullanmak zorunda kal rlar. Gölge fiyat: Üretim faktörlerinin tüm gerçek maliyetlerinin dikkate al narak saptanan fiyat r. Yat m; tüketiminden vazgeçilen imdiki kaynaklar gelecekteki potansiyel tüketim olana na çeviren bir süreçtir. Geli mekte olan ekonomilerde ciddi sorun olu turan yüksek faiz oran sorunu, kamu projelerinde skonto oran olarak sosyal faiz oran veya gölge faiz oran ismi verilen ve piyasa faiz oran n alt nda bir faiz oran kullan lmas yla çözülür Gölge faiz oran : Kaynaklar n nesiller aras optimum da n sa lanabilmesi için piyasa bozukluklar n giderilmesi ile bulunan sosyal faiz oran . Sosyal faiz oran : Hiçbir piyasa bozuklu unu bulunmad durumda nesiler aras kaynak aktar m fiyat r. ç maliyet: Piyasa faktörlerine yans yan maliyetlerdir. sal maliyet: Piyasa göstergelerine yans mayan gerçek maliyetlerdir. Çevre Kirlenmesi Alternatif maliyet: Üretim faktörlerinin alternatif alanlardaki potansiyel üretim katk land r. Do rudan fayda: Piyasada de erlendirilebilen ve fiyatla ölçülebilen faydalard r. Parasal fayda: Ekonomide net bir faydan n olu mad ancak bölgeleraras ve/veya ki ileraras rant aktarman n söz konusu oldu u faydad r. Bugünkü net de er: lerde olu an fayda ve/veya maliyetlerin faiz oran ile skonto edilerek imdiki zamana yans lm göstergesidir. Harcamalardan optimum verimin al nabilmesi için kamu yat m ve cari harcamalar aras nda oldu u kadar, cari harcama kalemleri aras nda da optimum dengenin kurulmas kaç lmazd r. Sosyal cariler: Tan m ve s flama gere i cari harcamalara giren, fakat ekonomik etkileri itibariyle uzun dönemli etki yaratan harcamalard r. Vergi harcamas : Vergi avantajlar yoluyla, tahakkuk eden verginin mükellefin kullan na b rak lmas r. dare hizmetleri (genel hizmetler, savunma, adalet, emniyet) Ekonomik hizmetler (tar m, orman, köy i leri, su i leri, karayollar , ula rma, madencilik) Sosyal hizmetler (e itim, sa k, kültür, turizm) nsana yap lan yat m (sosyal cariler) kalemlerinden olu an bu grup harcamalar hem kalk nma hem de gelir da aç lar ndan fevkalade önemlidir. Özellikle e itim ve sa k gibi alanlar kalk nmaya katk yaparken, aile bütçelerini de do rudan etkileyerek, gelir da üzerinde de düzeltici bir rol oynamaktad r. Gelir etkisi, üretim faktörlerinin arz art rma yönünde etki olu tururken, ikame etkisi bunun tersi yönde etki olu turur. Net etki, üretim faktör arz art rma, ayn düzeyde tutma veya azaltma eklinde olarak, her üç yönde de belirebilir. Rasyonel bir politikan n net etkisinin faktör arz art rma yönünde olmas arzulan r. Geli mi ülkelerde bu oran %3035 hatta daha yüksek oranlara da ç kabilmektedir. Dolays z vergiler: Ça da ekonomilerde çok yayg n olarak uygulanan gelir ve kurumlar vergileri bu gruba giren temel vergilerdir. Ortalama oran n yüksek, marjinal oran n dü ük olarak uyguland durumlarda, gelir etkisi ikame etkisine a r basarak, faktör arz n artmas na yol açar. Buna kar k, ortalama oran n dü ük, marjinal oran n yüksek olarak uyguland durumlarda ise, ikame etkisi a rl k kazanarak, faktör arz n k lmas na yol açmaktad r. Kurumlar vergisi ise, genellikle düz oranl uyguland ndan dolay , etkileri itibariyle, ikame etkisi çok zay f olan bir vergi görünümündedir. Vergi nedeni ile faktör arz k rsa, gelir dü er ve veri tüketim düzeyinde birikim azalm olur. Potansiyel gelir (verim) vergisi: Üretim faktörlerinin üretime sokulmas ndan ba ms z olarak potansiyel getirisi üzerine sal nan vergidir. Meiji Döneminde uygulanan arazi vergisi Kalk nman n ilk a amalar nda, sermaye birikiminin kayna tar md r. Tar m üzerine sal nabilecek potansiyel gelir vergisi, sanayile menin henüz ba lamad dönemlerde etkin bir biçimde uygulanabilir. Paral kesime geçen firmalarda düzenli kay t sistemi bulunmad ndan, dolays z vergiler etkin bir biçimde uygulanamaz Tüketim mallar üzerine sal nan dolayl vergiler ekonomide göreli fiyatlar bozarak, yat m ve tüketim harcamalar aras nda, birincisi lehine harcama dengesini de tirir. Geli mekte olan ülkelerde bir di er sorun da, e it olmayan gelir da n tasarruf ve yat mlar beslemesi yerine, lüks tüketime gitmesidir. Yüksek gümrük vergisi ile ithal mallar n fiyat yükseltilmi , böylece hem talep k lm hem de kamuya fon sa lanm olmaktad r. Zorunlu borçlanmalar bir tür vergi benzeri ödentiler oldu undan, marjinal tüketim e ilimine ba olarak tasarrufun yan nda tüketimi de k sarken, toplam tasarruflar yükseltebilir. Buna kar k gönüllü borçlanmada, özel tasarruflar n etkilenmesi, ekonomide faiz oran n yükselmesi ve buna ba olarak da tasarruflar n yükselmesi yolu de olabilir Kamu yat mlar n genel verimlilik etkilerinin özel yat mlar nkinden yüksek olmas halinde, gönüllü borçlanma ekonomi için olumlu görülebilir. Kamu borçlar , özellikle Merkez Bankas 'ndan yap ld nda enflasyonist bir sonuç do urabilir Enflasyon yolu ile sa lanan tasarruf art n toplumsal adalet aç ndan olumlu görülmesi söz konusu olamaz. ÜN TE15 TÜRK YEN N EKONOM K KALKINMA SORUNU Ekonominin kalk nma politikas n temelini sanayile me politikas n, sanayile me politikas n temelini ise, sanayi ürünlerinin ithal edilmesi yerine, bu ürünlerin yurtiçi üretiminin sa lanmas (ithal ikamesi politikas ) oldu unu belirtmi tik. Sanayi sektörünün en h zl büyüyen sektör olmas ve böylece bu sektörün GSMH içindeki pay n art lmas konusunun hedeflendi ine i aret etmi tik. 24 Ocak 1980 istikrar politikas ülkenin mevcut sanayi sektörü üretim yap n d rekabete aç larak düzenlenmesi anlay içermektedir. Yani d pazar için üretim ilkesi içinde ele almaktad r. Amaçlar n en önemlileri, enflasyonu önlemek, ihracat art yoluyla d dengeyi gerçekle tirmek ve ekonomide serbest piyasa ekonomisi ko ullar sa lamakt r. Anla lmaktad r ki, 1980'li y llarda uygulanan ekonomi politikas ihracat n art lmas na ba bir kalk nma anlay na dayanmaktad r. Enflasyon oran nda s rl da olsa bir gerileme sa lanabilmesi ise, yüksek miktarda d kaynak kullan ve d borçlanma, ucuz ve bol ithalat, göreceli dü ük kredi faizleri, s rh tutulan K T zamlar ve art lan iç talebe kar k sa lanan üretim art lar ile gerçekle tirilmi tir. 90'l y llarda kar la lan olumlu yüksek büyüme h zlar na yine, k sa süreli d kaynaklarla h zlanan iç tüketim talebi ve ithalat art nedeniyle ula lm r. Anla lmaktad r ki, bir ekonomide yurtiçi tasarruf ve döviz yetersizli i istikrarl ve h zl bir büyüme sürecinin önündeki temel s rlamalard r. Bunlar sa lamadan sa kl ve istikrarl bir büyüme h yakalamak mümkün olmamaktad r. Kamu yat m ve özellikle tüketim harcamalar ndaki h zl art lar ve kamu ekonomik kurulu lar aç klar n artmas bütçe finansman sorununun büyük boyutlara ula mas na neden olmu , bu durum ise, kamu sektörünü Merkez Bankas kaynaklar na yönelmeye zorlam r. Vergi gelirleri miktar planlanan oranda gerçekle memi tir. Bunun nedeni, planlarda belirtilen vergilerle ilgili baz düzenlemelerin gerçekle tirilmemi olmas r. 1970'li y llar n ikinci yar na kadar harcamalar üzerinden al nan vergiler (dolayl vergiler) toplam vergi gelirleri içinde en önemli pay alm r. 1970'li y llar n ikinci yar ndan sonra ise, bu durum dolays z vergiler lehine de ti. 24 Ocak 1980 en önemlisi Katma De er Vergisi uygulamas na geçilmesidir. Bu uygulama ile 1980 öncesinde toplam vergi gelirleri içinde gelir üzerinden al nan vergilere kayan a rl n dolayl vergilere do ru kayd lmas arzulanm r. Önemli düzenlemelerden biri de, fonlara ili kin olan r. 1984 y nda toplam vergi gelirleri içinde a rl n dolayl vergilere kayd lmas görü ü ise amac na ula r. 1980'li y llarda, bu dönemin son y llar hariç, yüksek büyüme h zlar na ula lmas n kaynaklar , iç ve d borç miktar nda yarat lan önemli art lar ve enflasyon ile yarat lan ek kaynaklar ve bütçe aç ndaki art lar ve vergi gelirlerinin azalmas na paralel olarak yarat lan bütçe d fonlar da eklenmelidir. 1984 y nda bütçe aç nda görülen bu normal olmayan art n temel nedeni, vergi gelirlerinde o y l gözlemlenen büyük miktardaki dü tür. Kamu bütçesinin önemli bir bölümünü borç ödemelerine ay rmak gerekmekte, bütçe aç klar büyümekte ve enflasyon önlenememektedir. Bu durum kamu aç klar n finansman sorununu gündeme getirmektedir. Gerçekten, ekonomimiz son on y lda büyük kamu aç klar ve reel faizlerin çok yüksek olmas nedeniyle kamu harcamalar nda önemli bir art ya am , kar kar ya kal nan mali krizlerde de borç miktar n sürdürülemezli i çok önemli bir rol oynam r. 1990'l y llara, cari i lemlerdeki olumlu geli melere kar n, büyüme h azalm , enflasyon h yüksek, gelir da ndaki adaletsizlik artm , iç ve d borç yükü önemli boyutlara ula . 1990'lardan bu yana ise k sa vadeli d kaynak kullanmak yoluyla iç talebi canland rarak büyüme h yüksek tutma politikas izlemektedir 1995, 1996 ve 1997 y llar nda h zlanan büyümenin arkas nda yatan iki önemli neden vard r. Bunlardan birincisi o llarda gerçekle en h zl talep art , di eri ise ithalat geni lemesidir. Nisan 2001 y nda uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye Geçi Program 'n n önceli i, enflasyonun dü ürülmesidir. Program'da, ekonomide önce istikrarl bir ekonomik ortam n sa lanmas , daha sonra kal ve sürdürülebilir bir büyümeye geçilmesi amaçlanmaktad r bu program, devletin borçlanma ihtiyac dü ürmeyi, faizlerin ve borçlanma ihtiyac n dü ürülmesi ile borç stokunun çevrilebilirli ini sa lamay , bunlar n sonucunda ise enflasyonun kal olarak dü ürülmesini hedeflemektedir. 2003 y nda ayr ca ki i ba na dü en GSMH, T.L. de er kazanmas n da etkisiyle 3383 dolara ç karak tarihimizin en yüksek düzeyine ula r. Güçlü Ekonomiye Geçi Program dalgal döviz kurunu temel almaktad r 2000'deki döviz çapas na dayanan uygulamadan ay ran en önemli fark buradad r. Ek olarak 2004 y ndaki d dengelerde önemlidir. ÜN TE16 MAL YE POL KASI VE GEL R DA ILIMI A. Wagner'den bu yana geli erek, ça zda politik bir kuvvet haline gelmi olan sosyalizm (dolay yla müdahaleci devlet ak mlar ve vergi adaleti ilkeleri), vergi sistemlerinin olu turdu u tersine artan oranl etkilerin giderilmesinden ba ka, gelir da ndaki dengesizlikleri azaltmay da vergi politikas n temel bir amac haline getirmi tir. Neoklasik ekonomistlerin geli tirdi i marjinal fayda kuram veya fedakârl k kuram ile birlikte ekonomik temellere dayand lm r. Fedakârl k kuram : Vergileme dolay ile yükümlünün varl nda meydana gelen azalman n neden oldu u fayda kayb n mutlak olarak e it olmas gerektiren kuramd r. Gelir da n de tirilmesi yoluyla ekonomik bak mdan arzulanmayan dü ük bir tüketim ya da yüksek bir tasarruf pay üzerinde etki yap labilece i temelinde yatan dü ünce, tam istihdam amac n çok yüksek düzeydeki bir tasarruf fazlas ile tehlikeye sokulabilece idir. Bu nedenle J.M. Keynes, ekonomik buhran dönemlerinde tam istihdam sa layabilmek için tüketim e ilimi yüksek olan dü ük gelirli sosyal s flar n lehine gelirin yeniden da lmas önermi ti. Rolph'un da m kural na göre, hiç kimsenin verimlili ini azaltmadan belirli sosyal gruplar n verimlili ini art rmakt r Fonksiyonel gelir da : çe itli üretim etkenlerinin üretime kat lmas sonucunda milli gelirden ald klar pay , yani milli gelirin, ücret, faiz, rant ve kâr aras ndaki da ifade eden bir kavramd r. Ki isel gelir da : fonksiyonel gelir da n bir sonucu olup, milli gelirin ki iler veya tüketici birimler (aileler) aras ndaki da gösterir. Sektörlere göre gelir da : çe itli üretim faktörlerin sosyal has ladan ald klar paylar sektörler itibariyle gösterir. Bölgesel gelir da : bir ülkenin çe itli bölgeleri aç ndan ki i ba na dü en gelir farkl klar n aç klanmas na yarar. Birinci durumda, belirli bir dönem içinde piyasa sürecinin olu turdu u gelir da , kinci durumda ise, devletin piyasa mekanizmas n i leyi ine müdahalesi sonunda ortaya ç kan gelir da söz konusudur. Sektörlere göre gelir da ile bölgesel gelir da , daha çok maliye politikas n arac . Fonksiyonel gelir da n de tirilmesi ise, maliye politikas n temel amaçlar aras nda yer almamaktad r. Bu nedenle, bu bölümdeki aç klamalarda ki isel gelir da temel al nacakt r Gelir da belirleyen en önemli etkenlerden biri de servet da r. Lorenz E risi yöntemi ile vergilerin ki isel gelir da üzerindeki etkileri gösterilmektedir. Yatay eksende, gelir sahibi ki ilerin miktar , dikey eksen de ise, gelirlerin de eri kümülatif yüzdeler halinde gösterilmektedir. Bu e riler, e. da m e risi olan OB do rusuna yakla kça milli gelirin da ndaki e itsizlik azal rken, OAB e risine do ru yakla kça e itsizlik artmaktad r. Dikey eksen üzerinde gelir yerine kullan labilir gelirdeki art lar gösterilmek suretiyle, dinamik gelir da ölçmek için de kullan labilir. Maliye politikas n en önemli amaçlar ndan biri, ki isel gelir da nda e itli i gerçekle tirmektir. Bütçe yans mas : Kamu gelir ve harcamalar n ki isel gelir da üzerindeki net etkisini belirlemeye yöneliktir Tahsil edilen vergiler ve bunlar n teknik yap : Artan oranl olmas Muafiyetin az olmas vergi borcunu azalt olmas servet artt kça vergi yükünün artmas . Belli vergilerin toplam vergi hâs lat ndaki pay : Gelir esnekli i yüksel vergiler da mda o kadar ba ar olur Belli vergilerin yans ma derecesi: Piyasadaki gelir da denkle tirebilmesi Gelir vergisi, iyi uyguland ülkelerde, gelir da denkle tirici en etkili araçt r. Birinci özelli i; ki isel bir vergi olmas r. Konusu matrah kayna ayniyet ta r gerçek ve safi gelir üzerinden al r. Vergiye tabi herkes yükümüdür. Gelir vergisini engelleyen nedenler: vergi kaç rma kay t d ekonomi haks z indirim tabi kazanç ve iratlar n dar olmas r. Kurumlar vergisinin etkisi hangi ölçüde yans ld na ba r. Gelir da denkle tirici bir etki olu turulmaktad r. Marjinal tüketim e iliminin dü ük olmas nedeniyle, gerileyici bir yap ya sahip olan kurumlar vergisi, vergiden sonraki gelir da e itsizlik yönünde etkiler. Gider vergileri, gerileyici bir etkiye sahiptirler. Sebebi artan gelir ile birlikte tüketim oran dü mektedir. kinci olarak, mali aç dan önemli olan tüketim vergileri, kitlelerin kulland keyif verici maddeler ile ihtiyaç maddeleri üzerinden al nan vergilerdir. Özel tüketim vergisi, fiyatlardan ba ms z miktar esas na dayal vergi olarak düzenlenmektedir. Prestij objeleri: Alt gelir gruplar n tüketim kal plar na giren lüks mallard r. Servet vergileri gelir da n denkle tirilmesinde kullan lacak en önemli araçlard r. Transfer yakla : Devlet borçlar n ki isel gelir da na etkisinin fakirden zengine do ru yap lan transfer eklinde olu mas r. ÜN TE17 MAL YE POL KASI VE ÇEVRE SORUNLARI Çevre sorunlar yaratan nedenlerin ba nda nüfus art ve h zl kentle me gelmektedir. Etkisi, madenler, su, g da maddeleri, oturulabilir alanlar, tar m alanlar ve di er s rl do al kaynaklar üzerinde olu acak talep bask r. Çevre kirlili ine yol açan bir di er etken de sanayi at klar r. sal maliyetler Bu at klar nehir suyunun kalitesinin bozulmas na ve di er amaçlara yönelik (yüzme, bal k avlama gibi) kullan m de erinin dü mesine neden olacakt r. Kirletene ödetme ilkesi: Çevreye verilen zararlar n giderilmesi ya da azalt lmas na ili kin masraflar n kirletene yüklenmesidir. Temel Uygulanan strateji Kirletene ödetme ilkesi çerçevesinde mali nitelikte olmayan araçlar da kullan labilir Maliye politikas na ili kin araçlara k yasla baz üstünlükleri vard r kar gruplar n bask lar na kar duyarl olmamas r. Hukuksal düzenlemelerin negatif d sall klar n çözümü için yasal bir çerçeve olu turmas r Kolektif (ortak) finansman ilkesi: Çevreye verilen zararlar n giderilmesi ile ilgili maliyetlerin kamusal kaynaklarla finanse edilmesidir. Pek uygulanmaz Kirletene ödetme ilkesi çerçevesinde mali nitelikte olmayan araçlar da kullan labilir Maliye politikas na ili kin araçlara k yasla baz üstünlükleri vard r kar gruplar n bask lar na kar duyarl olmamas r. Hukuksal düzenlemelerin negatif d sall klar n çözümü için yasal bir çerçeve olu turmas r. Kirletme yasaklar : Çevreye zarar veren faaliyetlerin önceden s rland lmas veya yasaklanmas r. Çevre standartlar : Belirli standart de erler saptayarak kirlilik yo unlu unun bu de erlerin üzerine ç kmamas sa layan uygulamalard r. Ruhsat uygulamas : Çevre kirlili ini ç kmadan önce önleme amac na yönelik düzenlemedir. Pazarlanabilir kirlilik haklar : Belirli bir kirlenme düzeyine kadar kirletme hakk veren ve pazarlanabilen belgedir Emisyon vergisi: Çevre kirlili inden kaynaklanan negatif d sall klar içselle tirme amac na yönelik düzelticidir. Emisyon vergisi vergi kuram çerçevesinde Birincisi, firmalar aras nda zararl maddenin bir biriminin ortadan kald lmas nda maliyet farkl klar n mevcut olmas r. kincisi ise, devletin bir bölgede yol aç lan zararl maddenin toplam miktar s rland rmay amaç edinmesidir. Emisyon vergileri kombine bir biçimde uygulanmaktad r birincisi, belirli emisyonlar örne in yüksek derecede zehirli maddelerin emisyonlar na hiç izin verilmemesi, yani bunlar n yasaklanmas ili kindir. kincisi ise, etkinlik aç ndan uygun ve do ru vergi oran belirlemenin önemli güçlükleri oldu una ili kindir. Talep esnekli inin sert olmas halinde, fiyat art lar nedeniyle reel gelirlerin dü mesi ve buna paralel olarak özel harcamalar n de ime u ramas mümkün olmakla beraber, tüketicilerin sat n alma karar olu tururken mutlaka çevreyi koruma dü üncesi ile hareket edecekleri söylenemez. Talep esnekli inin tamamen sert olmad durumda ise, tüketiciler, hiçbir vergisel yüke tabi olmayan ve bu sebeple dolayl olarak üreticileri teknolojik yenilikler yapma yönünde uyaran mallar tercih ederler. Yans ma k sa dönemde gerçekle irse, çevre kirlili ine neden olarak üretilen mallar pahal la r ve uzun dönemde vergilendirmenin ikame etkisinin tazyiki alt nda kal rlar. Vergilendirmenin ikame etkisi: Vergilendirme nedeniyle nispi olarak daha pahal olan bir mal n nispi olarak daha ucuz kalan bir malla de tirilmesidir. Çapraz yans ma: Belirli bir mal yükümlü k lmas gereken verginin, talep esnekli i sert olan bir ba ka mal n fiyat art rmak suretiyle devredilmesidir. Ayr ca, emisyon vergileri fiyatlar art r ve böylece paran n de er kaybetme sürecini h zland rsa, gelir da amac na ili kin çat malar ortaya ç kabilir. H.Haller'in Maliyet temeline dayal faydalanma ilkesi: Kamu hizmetlerinin maliyeti ile tahsil edilen vergi aras nda e itlik kurmaya yönelen faydalanma ilkesinin bir türüdür. Kirletene ödetme ilkesi çerçevesinde uygulanan maliye politikas araçlar ço unlukla bütçeye gelir sa lamaktad r. Kolektif finansman ilkesine dayanan as l arzulanan ve ula lmas gereken hedef, kirletene ödetme ilkesinin olabildi ince kapsaml bir ekilde uygulanma ans bulmas olmal r. Reel harcamalar kanalizasyon, at k sular n kirlilik derecesinin azalt lmas , havan n temiz tutulmas , gürültünün azalt lmas gibi hizmetlerden kaynaklanan harcamalar bu gruba girmektedir. Transfer harcamalar geri ödeme ko ulu olmayan ya da dü ük faizli krediler eklinde çevreyi korumaya yönelik önlemler. Vergi kolayl klar ise, yat m indirimi ve h zland lm amortisman gibi yöntemlerden olu maktad r. ÜN TE18 MAL YE POL KASI VE SEKTÖREL YAPI Geli mekte olan ülkelerde temel olarak tüketimi sabit tutup geliri yükselterek ve/veya geliri sabit tutup tüketimi sarak tasarruf miktar n yükseltilmesi amaçlanmaktad r. Geli mekte olan ekonomilerde genellikle fiyat art lar ve faiz beklentileri yüksek oldu undan, tasarruflar k sa dönemli getiri sa layan sektörlere kayabilir Geli mekte olan ülkelerde d kaynaklar, hem iç tasarruf eksikli ini giderme, hem de teknoloji ve bilgi birikimini olu turma aç lar ndan önemlidir Genelde birikim ve yat mlar n artt lmas ekonomide tüketim/tasarruf oran de tirmeye yönelik bir önlemdir Kaynak verimlili inin en yüksek düzeye ç kar labilmesi için, selektif te vik politikalar n seçiminde uygulanmas gerekli ana ilke, sosyal verimlili in en yüksek oldu u alanlar n tercih edilmesidir. Selektif politikalar, yat mlarda faktör girdileri aç ndan emek/sermaye oran da etkilemeye yönelik olabilir sizli in oldu u ekonomilerde piyasa ko ullar alt nda yat mlar n bile iminde nispi olarak daha fazla sermaye daha az emek kullan r Piyasa ko ullar n ortaya koydu u bu bozuklu u giderebilmek, yat mlar , getirileri itibariyle uzun döneme yayabilmek için selektif önlemler gerekebilir. Ku kusuz, döviz rezervleri ve iç birikim ko ullar , al nacak politik kararlarda birinci derecede rol oynamaktad r. Birinci transfer, bir iç aktar m oldu undan, gelir da bozuklu una yol açar. kinci transfer bir d aktar m oldu undan, bir yarar sa lanmadan ekonomi d na net kaynak aktar na neden olur. Fedakârl n telafi edilebilmesi için bilgi ve teknoloji aktar , yüksek iç katma de er yarat lmas , ekonomide rekabet ortam olu turarak genel verimlili in yükseltilmesi ve ekonominin, ihracat kanallar n aç lmas . Yat m indirimi: Sabit sermaye yat mlar te vik etmek amac yla, yat m de erlerinin ilk y lda veya y llarda firma kâr ndan indirilerek vergi yükünün hafifletilmesidir. Vergi istisna ve muafiyeti: Vergilerin verginin konusu aç ndan sa lad aç ndan sa lad avantaj ise vergi muafiyetidir. avantaj vergi istisnas vergi yükümlüsü Günümüz ekonomilerinde koruma politikalar zay flam oldu undan gümrükler yoluyla uygulanan sek törel te vikler de önemini yitirmi tir. Amortisman rejiminin bir te vik önlemi olarak çal abilmesi için, fon olu turma süresinin, ilgili aktifin fiziksel ömründen daha k sa olmas gerekmektedir. Bir defada (ani) amortisman veya zland zland lm amortisman en önemlilerindendir lm amortisman: Sabit varl klar n fiziksel sürelerinden daha k sa sürede gerçekle tirilmi amortismand r. Ani amortisman rejiminde, aktiflerin tüm de eri, aktifin sat n al nd y lda kârdan indirilmektedir. Ani amortisman rejiminin bir di er sak ncas ise, ço u yat mlar n ilk y llarda büyük kâr sa lamamas nedenine ba olarak, bu döneme ait büyük bir vergi tasarrufu sa layamamas r Ani amortisman rejimi, getirisi ilk y lda yo unla an yat mlar di erlerine oranla daha cazip hale getirir uzun dönemde getiri sa layan yat m türlerinin gerekli oldu u ko ullarda arzulan r bir te vik önlemi olarak görülemez. Böylece, bir te vik önlemi olarak özel amortisman rejiminin bir yarar ortadan kalkm olmaktad r Ani amortisman sisteminden farkl olarak, h zland lm amortisman rejiminde, amortisman ay rma süresi daha uzun y llara yay lm oldu undan dolay , getirisi ilk y ldan daha ileriki y llara yayd lm yat mlar da te vik edilmi olmaktad r Kamu harcamalar yla desteklerde kamu sektörü taraf ndan baz kesimlere yerden dü ük faizli krediler Ucuz girdi temini baz ithalata dü ük kur uygulamas gibi gelmektedir Ticaretin yarat lmas : Üretimin en dü ük maliyetlerle ülkede gerçekle tirilip, yüksek maliyetli ülkelere sat lmas r Arz yanl ekonomi politikalar , devlet eliyle yap lan tüm korumac ya da geli tirici önlemler yasaklanmaktad r dünya piyasa ko ullar nda rekabete aç k hale getirilmeye çal maktad r ÜN TE19 MAL YE POL KASI VE BÖLGESEL EKONOM K YAPI Bölgesel dengesizlik: Bir ülkede farkl yörelerde sürdürülen farkl ekonomik faaliyetler sonucunda olu an gelir ve sosyo politik farkl klard r. Dengesizlik ko ullar n piyasa süreci içinde derinle mesinin ana nedeni sanayile me a amas nda i letmelerin kurulu yeri seçi inden kaynaklanmaktad r. Kurulu yeri ile ilgili kararlar ula m olanaklar , hammadde ve piyasa olanaklar gibi çok çe itli ve karma k co rafi çevre ko ullar yan nda, sosyal çevre ko ullar na da ba olarak olu ur. Fiziksel ve be eri faktörler aç ndan altyap olgusu ne kadar güçlü olursa, ku kusuz, üretim birimlerinin kurulu yeri seçimi de o kadar belirgin olmaktad r Bölgesel dengesizli in bir yandan üretim faktörlerinin ak yönleri, di er yandan da ekonomideki iç ticaret hadleri önemli rol oynamaktad r ç ticaret hadleri: Bir ekonomide farkl nitelikli veya farkl yörelere ait ürünlerin birbiri ile de im oran r. Kamu kesimi içinde yürütülen geri kalm yörelere yönlendirilerek, bu yörelerde be eri sermaye olu um h Bu harcamalar, emek arz r. artt p, verimlili ini yükselttir. Bu yörelerde kamu iktisadî kurulu lar kurmakt r geri kalm olan altyap lar , emek çevresinin olu turur. önemli ve te vik edici olur. Geli mekte olan ülkelerde bölgesel dengesizlik olu umu i letmelerin bölgesel nispi kârl farkl na dayan r. Vergi te vik önlemleri vergi muafiyeti, yat m indirimi, özel amortisman rejimi, özel geçim indirimidir. Muafiyet süresi k sald kça, yat mlar desteklenmi olmakta, muafiyet süresi uzad kça, yat mlar üstünlük sa lar. Geri bölgelere uzun h zland lm amortisman rejimi daha uygun gözükmektedir. Özel ndirim: Gelir vergisi kapsam çerçevesinde ücret geliri elde edenlerle sa lanan en az geçim indirimidir. Bu yörelerde daha fazla özel indirim uygulay p emek arz art lmas amaçlanmaktad r Sosyal getiri: Yat mlar n, muhasebe kay tlar na yans mayan ve i letmelere tahakkuk etmeyen çevrenin yararland sosyo ekonomik geli meye katk r. Kamu i letmelerin verimlili i kar göstergesi olarak ölçülmez sosyal getiri ile de erlendirilir. Bölgesel dengesizli i giderici maliye politikalar önündeki politik engel, kârl ye leyen güçlü sermayedir yüksek yerde faaliyette bulunmay Bölgesel dengesizlikleri iki önemli sorun söz konusudur politik kararlara hakim olabilecek etkinlik endi esidir ve maliye politikas araçlar kar nda etkinli ini koruyup, söz konusu mali araçlar etkisiz hale sokabilmeleridir ÜN TE20 MAL YE POL KASI VE MAL TEVZ N Merkezi yönetim: Üniter devlet yap nda devlete hakim, yasa koyma erki olan merkezdir. Üniter sistem: Merkezi politik otorite ile yönetilen devlet yönetim biçimidir Üniter sistem: idarî vesayet kurallar çerçevesinde merkezi yönetim taraf ndan belirlenmi yerel yönetimler bulunur. Yerel yönetim: Üniter ve federal devlet yap lar nda farkl biçimde ortaya ç kan alt yönetim kademeleridir. Yerel yönetim birimlerinin kendi yet-kilerini belirleme ve kendi gelir kaynaklar na hakim olma yetkileri yoktur Yerel yönetim görev ve yetkileri toplayaca vergiler alaca pay merkezi yönetim taraf ndan belirlenir. Federal sistem: Federal devletler ya da eyaletlerden olu an devlet yönetim biçimidir. Farkl idari kademeler olu tu unda sorumlu kademelerin saptanmas , gelirlerin toplanmas ve/veya payla lmas sorunlar olu ur Söz konusu bölü üm sorunlar , malî tevzin konusu içine girmektedir. Malî tevzin: Mali fonksiyon ve gelirlerin idareler aras da r. Dar anlamda kamu gelirleri da r. Musgrave modeli temel al narak, temel kamusal fonksiyonlar kaynak da , gelir da ve istikrar Savunma hizmeti: içinde, tüketimde rekabete yer vermeden herkesin e it fiziksel tüketim olana olan bir hizmettir. Merkezi Yönetim Genel adalet hizmeti ve diplomasi hizmetlerin faydalar tüm ülkeye yay oldu u için yapar. Dar alana fayda sa layan hizmetler itfaiye, park ve e lence hizmetleri, sokak yap gibi Merkezi yönetimce Bir mahallede yol yap , kanalizasyon itfaiye çöp kald rma hem çok yüksek idari maliyet ve bürokrasiye yol açmakta, hem de hizmetin plânlanmas nda özellikler gözden kaç lm olabilece inden Yerel yönetimler taraf ndan yap rsa, hem ekonomik etkinlik sa lanm , bölgesel özellikler göz önüne al nm olur. Hizmetin fayda alan tüm ülkeyi kapsayacak biçimde geni ledi i durumda hizmetin üretimi merkezi yönetim taraf ndan yap lmakta hizmetin yarar alan darald kça hizmetin üretimi yerel yönetimlere kayd lmaktad r Baz kamu hizmetleri bir yöreye hizmet verdi i halde, o yöre yönetimi taraf ndan üretilip yönetilmesi optimum üretim düzeyinin saptanmas aç ndan sak ncal r. Nispi Rolleri Bölgeleraras gelir da farkl bölge içinde olu an gelir da m farkl önemlidir. Kuramsal modelin ortaya koydu u sonuç, zenginlerin bir yörede, fakirlerin ise ba ka bir yörede yo unla mas eklinde bir görüntü verir. Yerel yönetimlerin ve merkezi yönetimin nispi rollerinin belirlenebilmesi aç ndan, önce söz konusu önlemlerin ba ar olabilmesi için gerekli ko ullar n gözden getirilmesi gerekmektedir. Yerel yönetim aç k bütçe politikas ile geni letici bir önlem uygulamaya ba lad zaman bu önlemin ilk etkisi ile fiyatlar artmaya, yerel ekonomi toparlanmaya ba lad kça, di er yörelerdeki fiyatlar ucuz kalm olaca ndan, o yöre di er yörelerden mal olmaya ba layabilir ve böylece önlemin çarpan etkisini çok zay flatarak gelir art rma gücünü sabilir. Merkezi yönetim gelirleri hemen her sistemde merkezi yönetim kararlar çerçevesinde belirlenir ve temel gelir kaynaklar merkezi yönetime ait olur Yerel yönetimiler de kendi vergi kaynaklar na sahip olabilirler. Emlak vergileri, mesleki vergiler, i letme kurma izin rüsumlar veya hem erilik mükellefiyeti vergileri Çünkü sonuçta, vergi taban , her yörenin potansiyel vergi zenginli i taraf ndan olu turulur. Günümüzde yerel yönetimlere verilen pay, merkezi yönetime sa lad gelir ölçütlerine göre belirlenir Yerel yönetimlerin borçlanma olanak ve kolayl klar merkezi yönetiminki kadar geni de ildir. UNLOVEDMAN