T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Bas ın v e Ha lk la İ lişkiler Müdürlüğü BASIN TARAMASI Yayın: www.bugunbugece.com Sayfa: 1 Yayın Tarihi:27.10.2010 5. Uluslararası İslam Tıp Tarihi Cemiyeti Kongresi Anadolu Ajansı | 26 Ekim 2010 İSTANBUL (A.A) - İstanbul Üniversitesi (İÜ) ev sahipliğinde düzenlenen "5. Uluslararası İslam Tıp Tarihi Cemiyeti Kongresi" başladı. Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Nil Sarı, açılışta, kongrenin amacının öncelikle İslam tıp tarihi üzerindeki çalışmaların desteklenmesi ve duyurulması olduğunu söyledi. Sarı, bu alanın birtakım sorunları bünyesinde barındırdığını belirterek, şöyle konuştu: "İslam tıp tarihinin ana kaynakları olan el yazmaları ve arşiv belgeleri, dünyanın birçok ülkesinde bulunuyor. Ancak bunların kayıtları yeterince yapılmadığı gibi toplu katalogları da bulunmamaktadır. Nerede, hangi ülkede ve hangi resmi ya da özel kütüphanede ve koleksiyonlarda hangi el yazmalarının ve belgelerinin bulunduğunu öğrenmekte güçlük çekiyoruz. Programda yer alan bildirilerden bir kısmı el yazması koleksiyonlarını ve örneklerini tanıtmaktadır. O halde kongrenin son ortak oturumunda bir araya gelerek dünyanın her yerine dağılmış olan tıp yazmalarının toplu kataloğunun hazırlanması için çözüm üretmeliyiz." Eski tıp metinlerinin okunması, transkripsiyonu ve günümüz dillerine tercüme edilmesinin de önemli bir sıkıntı olduğunu ifade eden Sarı, bu nedenle tıp tarihi metinleri üzerinde uzman olan kişilerin maddi ve manevi olarak desteklenmesi gerektiğini söyledi. Sarı, "El yazmalarının ortaya çıkarılması, sağlık ve kültür bakanlıkları gibi devlet kurumlarının görev ve sorumluluk kapsamı altına alınabilir" dedi. Tıp Tarihi Sözlüğü Yok Prof. Dr. Sarı, tıp tarihi metinlerinin çözümlenmesine ışık tutacak, günümüz araştırmacılarının yararlanabileceği bir tıp tarihi sözlüğünün de bulunmadığını dile getirerek, İslam tıbbı üzerinde uzmanlaşmış tıp tarihçileri ile Arapça, Farsça, Türkçe gibi dil uzmanları ve uzman hekimlerin biraraya gelerek tıp yazmalarında kullanılan tıbbi sözcüklerin doğru karşılıklarını veren bir sözlük hazırlamaları gerektiğini kaydetti. İslam tıp tarihi yazarlarının birleşmesi gerektiğini vurgulayan Sarı, şöyle devam etti: "İslam tıp tarihi ne sadece Arapların, sadece İranlıların ne de sadece Türklerindir. Kişilerin ve eserlerinin öne çıkarılması ve gerekirse hizmet verdikleri devletin ya da devletlerin adıyla birlikte anılması daha bilimsel olacaktır. Böylece İbn-i Sina gibi her milletin sahiplendiği büyük şahsiyetler hem Türk hem İranlı, aynı zamanda Arap, hatta Rus olmaktan kurtulur. Aynı zamanda İslam tıp tarihi sadece Müslümanların da değildir, birçok Hristiyan ve Musevi hekimler de eserler vermiştir. Dolayısıyla tarihi şahsiyetlerin dönemin devletinin adıyla zikredilmeleri millet kargaşasını da önleyecektir." 1 Uluslararası İslam Tıp Tarihi Derneği (İSHİM) Başkanı Abdul Nasser Kaadan da bugüne kadar üçü Katar'da, biri Libya'da olmak üzere dört uluslararası kongre düzenlediklerini, beşinci kongrenin İstanbul'da yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Kaadan, kongrede İslam tıp tarihinin dünya ölçeğinde ne tür gelişmeler gösterdiğinin hep birlikte görülebileceğini ifade etti. İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, üniversitelerinin kongreye ev sahipliği yapmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti. Söylet, Türkiye'nin ilk tıp fakültesinin ve ilk tıp tarihi ana bilim dalının üniversitelerinde açıldığını bildirerek, bu ilklerin yanı sıra arkeoloji alanında tarihe çok büyük hizmet veren akademisyenlerin Türkiye'nin her tarafından arkeolojik kalıntıları günümüze kazandırdığı bir üniversite olduğunu söyledi. -250 YILLIK ŞİFA GÖMLEĞİKongre kapsamında, Mevlevi şeyhi Mehmet Nuri Efendi'ye ait olduğu belirtilen yaklaşık 250 yıllık şifa gömleği de ilk kez görücüye çıkarıldı. Gömlekle ilgili bilgi veren İÜ Müze Yönetimi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fethiye Erbay, Mehmet Nuri Efendi'nin ailesini kendisiyle irtibata geçmesi sonucu gömleğin kongre için saklandığı sandıktan çıkarıldığını söyledi. Erbay, üzerindeki yazıların ve sembollerin ilk defa okunarak gömleğin çözümlenmesinin yapılmaya çalışıldığını, hasta olanlara ve savaşa gidenlere giydirilen ve üzerinde çeşitli ayetlerin, duaların, ilahi isimlerin, ebced hesabıyla hazırlanmış şekillerin bulunduğu şifa gömleğinin tıp tarihine kaynak veriler sunabileceğini söyledi. Kumaşın çok özel olduğunu ifade eden Erbay, kumaşın 8 bin çözgü ip kullanılarak Denizli'de dokunduğunu ve günümüze kadar yıkanmadan geldiği bilgisine ulaşıldığını kaydetti. Prof. Dr. Erbay, gömleğin, üzerindeki desen ve renklerle bir sanat eseri niteliğinde olduğunu ifade ederek, gömleği giyenlerin her türlü hastalıktan kurtulacağına ve savaşlarda galip geleceğine inanıldığını sözlerine ekledi. 2