Meryem Bayrak Cinsellik de; inanma, sevme, korkma, ağlama, gülme, öfkelenme gibi yaratılıştan gelen doğal ve insani bir boyuttur. Bir Genç için Cinsellik „zehirli bal“ olmamalı. a) b) c) d) Fiziksel, Ruhsal, Duygusal bütünlüğü olan, Eşleri sükûna erdiren bir eylemdir. Bugün karşıt cinsiyete sahip gençler, eskiye göre, sosyal hayat içinde birbirlerine çok daha yakın, ama sağlıklı ve meşrû bir cinselliğe de bir o kadar uzaklar. İşte sorunun temeli ve temel çelişki burada! Örneğin cinsel kimlik açısından gencin bedeni henüz çocukluk çağını yaşarken, zihni ve duyguları ergenlik dönemine çoktan girmiş durumda. Ama aynı zihin ve duygular dinî düşünce ve değerler açısından henüz çocukluk çağını yaşamaya devam ediyor. Evlilik öncesinde cinsel duygularını bastırmadan karşı cinsi tamamen tanıyıp, geleceğe dönük sağlıklı bir ilişkinin temelini atacağını zannetmek büyük bir aldatmacadır. Flört ve diğer yollarla evlenen çiftlerin diğerlerine göre daha mutlu, aile içi şiddetten daha uzak, daha uzun soluklu ilişkiler kurduğu iddia edilemiyor. Duygu ? Mantık ? Mantık Duygu Haram-helal sınırlarını tanıyanlar kendilerini korumaya alırlar, tanımayanlar kendilerini yanlışlara mecbur sanırlar! Celalettin Rumi’nin dediği gibi bu aynen deniz suyu içmeye benzer, içtikte susuzluğunuz artar ve sonunda çatlar ölürsünüz. İnsan duygularının ve arzularının sonu yoktur, her istediğini yaparak duygularımızı tatmin edebileceğimiz koca bir yalandır. Erkek denildiğinde boylu poslu olsun, yakışıklı olsun, yapılı olsun’dan öte bir şey anlamıyoruz. Kadın denilince de, güzel olsun, alımlı olsun, vücut hatları şöyle olsun, böyle olsun… Erkek dendiğinde, zihinlerde çok daha az bir oranda ‘sabır’ ‘metanet’ ‘kararlılık’ ‘azim’ ‘kuvvet’ gibi kişilik değerleri canlanıyor. Aynı şekilde kadın dendiğinde de, ‘şefkât’ ‘fedakârlık’ hatta ‘duygusallık’ gibi değerler pek aklımızın çeperlerine değmiyor. Erkek ve kadın cinsiyeti de tektipleşiyor, ‘unisex’ oluyor. Günümüzde erkekler biraz kadınsı oldu. Kadınlar ise biraz erkeksi oldu. Kişi, iç dünyasında duyumsar ve bir şekilde o duyguyla ‘hesaplaşır.’ Bu hesaplaşmanın sonunda o duyguyu iç dünyasında bloke edebileceği gibi, meşru ve helâl dairede tatmin etmeye de yönelebilir. Ya da o duyguyu hemen ve azgınca tatmin etmeye yönelir, ki bu nefsin tercih edeceği bir yoldur. Nitekim İncil’de “Zina etmeyeceksin!” yerine, Kur’ân-ı Kerim’de “Zinaya yaklaşmayın!” ( İsra :32) emri üstü örtülü olarak bu zorluğu ima eder. “Zinaya yaklaşmayın” âyeti, gözün harama kaymasının zina sürecini düğmeye basılmış gibi otomatik olarak işleteceğine işaret etmesidir. O sebeple âyette zina kadar zinaya götüren yollar da yasaklanmaktadır. Bütün duygularında olduğu gibi, cinsel duygularını da Rabbinin çizdiği sınırlar içinde anlamaya, kıymet vermeye ve tatmin etmeye çalışır. Ailede sevgiyi hisseden, kendini değerli gören bir genç diğer cinsden ilgiye hastalık derecesinde açlık hissetmez. Günümüzde gençler aşk melankoliği yaşıyorlar. İnsanoğlunun ömrünü kısa süreli dünya lezzetleri peşinde tüketmesi yaratılış ilkelerine terstir. Mü’mine kadına ‘Örtününüz!”( Nur:31) emrini ve de mü’min erkek ve mü’mine kadına “Gözlerini harama çevirmekten sakınsınlar” ( Nur: 30) emrini unutmayalım. Haya duygusu kişiyi yanlış işlerden alıkoyar. Haya duygusu, yanlıştan uzaklaştırır Haya duygusu insanın yaratılıştan sahip olduğu bir duygudur. Yani fıtridir. Bazı istisnalar olmakla beraber en ilkel toplumların bile haya duygusuna sahip oldukları bilinmektedir. Haya, insanlığın ortak değerlerindendir. Haya: Utanma, çekinme, vazgeçme anlamlarına gelir. Ahlak kavramı olarak haya; kınanma endişesiyle kurallara aykırı davranmaktan kaçınma ve bunu sağlayan duygu demektir. Kur-an-ı Kerimde 3 yerde türevleri ile birlikte gecer Hz. Şuayb’ın kızlarından birinin Hz. Musa ile utanarak konuşması ( Kasas: 25) Azhab suresinde bazı müslümanların Hz. Peygamberi uygunsuz zamanda rahatsız ettikleri,hayasından dolayı bunu onlara ifade edememesi,ancak Allah’ın gerçeği bildirmekten haya etmeyeceği ( Ahzab :53) Şüphesiz Allah gerceği acıklamak için sivrisineği ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten haya duymaz ayet-i kerimesi (Bakara:26) Hz. Peygamber (s.a.v) birkaç hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur : “Hayâ ile îman bir aradadır; biri gittiğinde diğeri de gider!” (Taberânî, Evsat, VIII, 174) “Haya bütünüyle hayırdır.” (Müslim, İmân, 61; Müsned, V/426, 427) “Hayâ sadece iyilik getirir.” (Buhârî, Edeb, 77; Müslim, İmân, 60) “Haya imandandır.” (Buhârî, Edeb 77) “Utanmadıktan sonra dilediğini yap.” (Buhârî, Enbiyâ 54, Edeb 78.) Haya ancak hayır getirir. (Müslim 419) Edep ise Arapça bir kelime olup Türkçe karşılığı saygıdır. Edebin ilk muallimleri anne ve babadır. Çocuk onlardan aldığı edeple topluma karışır sonra okul ve toplum menfi yada müspet etkileri ile şekillenir. Unutulmamalıdır ki iyi bir aile terbiyesinden geçmiş insan topluma rağmen hal ve davranışlarını kontrol altında tutabilir. 1- Düşüncede İffet 2- Sözde İffet 3- Davranışta İffet Davranışta iffet boyutlarından biri de cinsel iffettir. İslam kültüründe cinsel iffet, çeşitli boyutlara sahiptir: 1- Günah olan bakışlardan sakınmak[ Nur suresi, 31. ayet] 2- Namahremlerle ıssız bir yerde baş başa kalmamak. 3- Bedensel temasa geçmemek. 4- Meşru olmayan ilişkilerden kaçınmak. 5- Topluluklar arasına tahrik edici bir şekilde çıkmamak. 6- Fuhuş için aracı olmamak. 7- Tahrik edici unsurlardan kaçınmak. İffet ise, insanı bütün bu ıstırap ve streslerden kurtaran en önemli etkendir. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim, namahreme bakmaz ise kalbi huzura erer“ İffetli olun, iffetli yaşayın Nefse düşkünlükten vazgeçin Kitap okuyun, bol bol tefekkür edin Hayalinizi kontrol altına alın Ölümü çokça hatırlayın Evlenin, mümkün değilse oruç tutun Yalnız kalmayın, iyi arkadaşlar edinin Yaşantılarıyla örnek insanların öğütlerini dinleyin, eserlerini okuyun Boş kalmayın, spor yapın Şehevi duyguları tahrik edici ortamlardan uzak durun Günaha girdikten sonra ümitsizliğe kapılmayın Bol bol dua edin “Allahım! Bir anlığına bile olsa beni nefsimin eline bırakma!” AMİN.