Makale 'Postmodern Darbe've Sonrası Merkez sağdaki çekişme, siyasette yeni çekim merkezleri yarattı. Yeni çekim merkezlerinin ikti­ dar merkezine yaklaşmasına paralel, merkezde beliren gerilim topluma da yansıdı. "28 Şubat" adıyla aynı zamanda postmodern darbe olarak siyasi tarihimizdeki yerini alan 1996'da Refah Partisi'nin kapatılarak iktidar alanından uzaklaştırılması dönemi, siyasette yeni bir çalkantılı dönemin de başlangıcını teşkil etti. Bu dönem hukukun da siyasallaştığına tanık olunan bir dönem oldu. iktidar merkezini ele geçirmek için kurulan partinin adı Demokrat Türkiye Partisi oldu. Devlet yönetiminden uzaklaştırılan ve iyi yaşama ülküsünün bir ifadesi olan Refah'ın ye­ rini, sürecin ihtiyaç duyduğu düşünülen bir erdem olarak Fazilet aldı. Fazilet'e de siyasal alanda yer olmadığı kararı üzerine, genel bir arayışın yansıması olarak kurulan partinin adı Saadet oldu. 28 Şubat'la birlikte yeniden dizayn edilmek istenilen siyasal alan­ dan, istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı RecepTayyip Erdoğan, Diyarbakır'da okuduğu bir şiir nedeniyle görevinden alınarak hapse atıldı. 1960 Darbesi, 1971 Muhtırası ve 1980 Darbesi'nden farklı bir şe­ kilde gerçekleşen ve Emekli Orgeneral Çevik Bir tarafından tanımlandığı biçimiyle 28 Şubat Postmodern darbesi, toplumsal vicdanı yeni bir sü­ T ürkiye siyasetinde ayrı bir eko­ le dönüşen Turgut Ozal, Ana­ vatan Partisi'nin başından ayrılıp Cumhurbaşkanlığı'na çıktığında, rece taşıdı. İçine düşülen girdap ve yaşanılan olaylara ilişkin genel yargı, Türkiye, öngörülebilir ülke olmak­ siyasal ve toplumsal adalet beklentisini artırdı. Bu dönemde, siyasal alan tan çıkar. İlk defa asker olmayan bir kontrol edilebilir olmaktan çıkarken, ekonomi de öngörülebilir hedefler kişinin ve bir parti başkanının Çanka­ oluşturmaktan uzaklaştı. Şubat 2001 krizi, 28 Şubat'ın yarattığı siyasal kaosun üzerine tuz biber ekti. Halk, kaygılarıyla boğuşurken, siyaset ya Köşkü'ne çıkmasının doğurduğu buzdağına çarpmış gibi oldu. Bu süreç toplumda bir yandan hak ve siyasal boşluk, derin çalkantıları da hukuk arayışı yaratırken, diğer yandan iktisadi buhrandan çıkıp, geliş­ yanında getirir. Bütün dengelerin yeni­ me, kalkınma arzusu uyandı. Uzun zamandır ülke gündeminden çıkan den kurulmaya başlandığı bu dönem ekonomi, mavi yakalı kıyımına dönüşen işten çıkarmalarla toplumsal gündemin en önemli maddesi haline geldi. Yolsuzluk haberleri ve id­ ana külteden ayrılmaların ve tekrar­ dialarıyla beslenen kaotik ortam halkta, iki temel beklenti oluşturdu. dan ana kütle olmaya doğru adım Adalet ve Kalkınma... Doğal olarak bu beklenti karşılığını RecepTayyip atmaların da dönemidir. Erdoğan'ı Başbakanlığa taşıyan lokomotife dönüştü. Soldaki siyasal alana da demokrasi ve sosyal eşitsizliğe vurgu yapan Özgürlük ve Dayanışma kavramları katıldı. Bu arada genel nüfus içinde yüzde 10'ları bulduğu belirtilen özürlülerin beklenti ve taleplerini siyasal bir objesi olarak, siyasi partiler literatürüne Türkiye Özürlüsüyle Mutludur Partisi'ni soktu. 2000'li yıllarda Türkiye bir yandan Avrupa Birliği hedefine odaklanırken, diğer yandan da Av­ rasya kavramı da AB'ye alternatif olarak gündemde yer tutmaya başladı. Bunun siyasal örgütü Avrasya Partisi oldu. Tabii AB'ye alternatif arayışlarının yanında, AB sürecinin tek bayrak, tek millet, tek dil ile özetlenen üniter devleti de ortadan kaldıracağı korkusu derinleşti. Bu korkuy­ la birlikte Bağımsızlık kavramı yoğun şekilde konuşma cümlelerinde geçmeye başladı. Kurtu­ luş Savaşı ile kazanılan değerin, AB süreci ile yitirilmesi endişesi özünde milliyetçiliği de taşıyan kendi siyasi partisini de doğurdu. Bağımsız Türkiye, Bağımsız Cumhuriyet partileri bu kaygının ortaya çıkardığı adlar arasında yer aldı. J