`Satılmış Gazeteciler`: Ortadoğu`da CIA ile bağı

advertisement
'Satılmış Gazeteciler': Ortadoğu'da
CIA ile bağı olmayan yok!
Yıllarca yayın yönetmenliği yapan Udo Ulfkotte, Türkiye’de birçok gazetecinin ABD’ye
çalıştığını ileri sürdü.
26.04.2017 / 17:16
ABD’ye casusluk yaptığını itiraf eden Alman gazeteci Udo Ulfkotte Yeni
Şafak’a çarpıcı açıklamalarda bulundu
“Satılmış Gazeteciler” adlı kitabında Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA’nın
‘örümcek ağı sistemiyle' satın aldığı gazetecileri deşifre eden Alman gazeteci Udo
Ulfkotte, Amerikalıların kendisine Alman Dış İstihbarat Servisi BND ve German
Marshall Fund Vakfı aracılığıyla yaklaştıklarını söylüyor. Sınama faslını geçtikten sonra
CIA ile doğrudan temas dönemi başlıyor. Yani “paranın satın alamayacağı hediyeler,
beş yıldızlı iş ağı, rüya seyahatler, inanılmaz kariyer fırsatları ve kadınlar” ile
tanımlanan ve filmleri aratmayan aşama. Uzun yıllar Frankfurter Allgemeinzeitung’un
yayın yönetmenliğini yapan Ulfkotte, Yeni Şafak’a öldürülme pahasına da olsa
gerçekleri söylemeye devam edeceğinin altını çizdi. ÖNCE SINIYORLAR Yakın zamanda CIA için çalışan gazetecilerin arasında olduğunuz itirafında
bulunmuştunuz. Size bu konuda iş mi teklif edildi yoksa hizmet etmek
zorunda mı bırakıldınız? Pişman olduğunuzu söylüyorsunuz. Peki o zaman
neden baştan reddetmediniz? Para, kariyer, iyi yaşam şartları gibi şeyler mi
teklif edildi?
Gerçekte kimse bana bir gazeteci olarak yaklaşıp resmi olarak CIA için çalışmamı teklif
etmedi. Böyle şeyler filmlerde olur. Gerçekte, ilk aşamada senden “iyilik” yapmanı
isteyen insanların ABD istihbarat teşkilatından olduğunu anlayamıyorsun. Öncelikle
sınanıyorsun. Onlar için çalıştığını anlamak ise biraz zaman alıyor. Bana CIA için Alman
Dış İstihbarat Servisi BND ve German Marshall Fund aracılığıyla yaklaşıldı. O
zamanlarda tanıştığım ABD’lilerin “arkadaş” olduğunu düşündüm. Ama daha sonra bu
kişilerin CIA çalışanı olduğunu öğrendim. Bu “arkadaşlar” çok zengin insanlardı ve
bana “hediyeler” almaya başladılar. Bir çeşit örümcek ağı gibi bir sistemin içine
giriyorsun. Eğer onlara “HAYIR” dersen bu senin için iyi olmaz. Benim kabul
etmemdeki sebep ise fakir bir aileden gelmemdi. Birden parasız bir çocuğun
mükemmel şekerlerle dolu bir dükkana düşmesi gibi oldu ve herşey bedavaydı…
BEŞ YILDIZLI İŞ AĞI Bahsi geçen bu rüşvet mekanizması nasıl çalışıyor? Gazeteciler hizmetleri
karşılığında ücret mi alıyorlar? Bu ödemeler düzenli mi yapılıyor yoksa arada
sırada mı oluyor? Bana hiçbir zaman para ödenmedi. Bana para yerine parayla alınamayacak hediyeler
sundular. Mesela ABD Oklahoma Eyaleti’nde onursal vatandaşlık ödülü, altın saatler, 5
yıldızlı seyahatler ve hatta kadınlar. Ama en önemlisi; 5 yıldızlı iş ağına dahil edilmekti.
Herhangi bir durumla karşı karşıya kaldığımda yardım isteyebilirdim çünkü ağdaki en
yüksek rütbeli insanları tanıyordum. Şansölyelerle aynı diplomatik ortamlarda olmak
üzere seçiliyorsunuz. Yabancı ülkelere seyahat ederken uçakta etkili kişilerin yanına
oturtuluyorsunuz. Size güveniyorlar. Bu çok güzel bir duyguydu. KONRAD MİSYONU CIA’in vakıflar üzerinde bir etkisi var mı? Mesela Freidrich Ebert Vakfı ve
Konrad Adanauer Vakıfları gibi vakıfların Türkiye hakkındaki raporlarını
biliyoruz. Bu vakıflar CIA ve BND’yle bağlantılı mı?
Tabii ki var. Mesela, ben Konrad-Adenauer-Stiftung’da planlama konseyindeydim ve
aynı zamanda CIA için gayri resmi bir şekilde çalışıyordum. Bu vakıfta CIA’in
“denizaltı” görevi gören üyelerinden biriydim ve yalnız da değildim. Friedrich-Ebert
Vakfı ve diğer Alman kuruluşları için de aynısı geçerli. ATLANTIC BRIDGE KALEMLERİ Ayrıca Amerikalıların bazı Türk ve İngiliz gazetecileri okyanusaşırı
etkinliklere davet edip gizli servis ağlarına üye yaptıkları iddiasında
bulunmuştunuz. Bu konuyu biraz daha açar mısınız?
CIA yanlısı kuruluşlardan Atlantic Bridge’in yıllıklarından birini açın ve Türk
gazetecilerin isimlerini arayın. Son on yılın yıllıklarında tekrar eden isimler görürseniz
bu insanlara CIA tarafından yaklaşıldığını ve onların da “CIA’in Türk dostları” olduğunu
anlayabilirsiniz. Kim ve neden Erdoğan’a saldırıyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında son zamanlarda Batı
basınında çok fazla karalama kampanyası var. Bu kampanyaların ABD
destekçisi gazetecilikle bir alakası olduğunu düşünüyor musunuz? Ya da
bunun arkasında kimler yer alıyor sizce?
Tabii ki var. Mesela Erdoğan aleyhinde yazan gazetelerin arkasında kim olduğuna bir
bakın. Bunlar ABD’li Yahudi aileler ve onların Alman Axel-Springer-Group gibi dostları.
Bu şahısların Türk gazetelerine bakarsanız da Hürriyet’i görürsünüz. Bu haberleri
yapanlar Türkiye’nin de Almanya gibi ABD sömürgesi olmasını istiyorlar. Ama Erdoğan
buna karşı çıkıyor. Onlar ABD’nin ulusal menfaatini isterken Erdoğan Türkiye’ninkini
istiyor. Bu yüzden onunla savaşıyorlar. ABD denetiminde kimyasal saldırı
Kitabınızda veya diğer bazı ropörtajlarınızda geçmeyen özel bir açıklamada
bulunmak ister misiniz?
Haziran 1988’de İran’ın Zubaydat kasabasında ABD’nin denetiminde Iraklıların Alman
hardal gazıyla kendi askerlerini zehirlediğine şahit oldum ve bundan hala utanç
duyuyorum. Bu zalimce olayı o zaman fotoğrafladım ama haberini yapmama izin
verilmedi. İran gazetelerinde haber yayımlandıktan ancak 25 yıl sonra kanıtları
yayımlatabildim. ABD veya Alman istihbaratı beni öldürecek mi bilmiyorum ama
gerçeklerin anlatılması gerekiyor.
Ne yazacaklarını öğreniyorlar
Ebu Gureyb'teki işkenceleri ve Irak’ta ABD'nin katliamlarını iç sayfalara bile
almayan yayın yönetmenlerini de “ABD veya CIA’in gazetecileri” listesine
ekleyebilir miyiz?
Bu kişiler ABD destekçisi elit şebekenin ve Atlantic Bridge gibi ABD istihbarat
topluluklarına çok yakın kuruluşların üyeleri. Aspen Enstitüsü, Trilateral Commission
ve bunlar gibi kurumlarda ne yazacaklarını öğreniyorlar. Eğer isteklerine uymazlarsa
işlerini kaybediyorlar. Kitleleri manipüle etmeyi öğreniyorlar. Dünyaya servis edilen yalanlar
Diğer röportajlarınızda dünyaya yön veren haberlerin CIA tarafından
yaptırıldığını öne sürmüştünüz. Size göre bu türe bazı örnekler verebilir
misiniz?
- Ukrayna’nın Rusya sınırına düşen Malezya uçağının Rusya tarafından
düşürüldüğünün uydurulması
- IŞİD örgütünün birden ortaya çıktığı hikayesi
- 2003’te Irak işgaline zemin hazırlamak için Saddam Hüseyin’in kitlesel imha silahları
olduğu haberini örnek olarak verebilirim.
Gazeteci Foley 'büroya' bağlıydı Irak, İran, Afganistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Ürdün gibi ülkelerde
çalışan ve yaşayan yabancı gazetecilere nasıl bakmalıyız? Bu kişiler
Ortadoğu’da bulunmaları istenen “CIA’nın seçilmiş gazetecileri mi”?
Doğrusunu söylemek gerekirse, Irak, Afganistan ve İran’da bir istihbarat servisiyle
bağlantısı olmayan yabancı bir gazeteci tanımıyorum. Birleşik Arap Emirlikleri ve
Ürdün’de ise durum farklıydı. Ama Irak ve Afganistan’a “gezi yazarı” olmak için
gidilmiyor. Hayatını riske atarak ve bunu bilerek gidiyorsun. Yakın zamanda IŞİD
tarafından infaz edilen James Foley de böyleydi. Foley, Libya’da CIA için çalışıyordu ve
daha önce tutuklanmıştı. Bir daha Müslüman bir ülkede gizli iş yaparsa öldürüleceği
söylenmişti. Ama o bunu tekrar yapmak için çıldırıyordu ve sonrasında da başı kesildi.
Yani bazı ülkelerde kendini “gazeteci” gibi gösteren “satın alınmış” gazeteciler
görüyorsunuz. Ama bu kişiler, aslında istihbarat servisleri için çalışıp, kendilerinden ne
istenirse onu yazıyorlar. Ben ise kimse tarafından seçilmedim. Arap dilini ve kültürünü
öğrendim. Bölgede kendime pek çok arkadaş buldum. Bu da bir istihbarat servisi için
oldukça yeterli bir özgeçmişti. © 2015 Mepa News Tüm Hakları Saklıdır!
Kaynak Gösterilmeden Alıntı Yapılamaz!
Tasarım ve Yazılım: Mepanews
Download