T.B.M.M. B : 39 11 . 12 . 1988 çüleceği demektir. Takdir buyurursunuz ki, artan nüfus oranıyla, çevre sorunları da artacaktır. Bir örnek vermek istersek; 2000 yılında İstanbul'un nüfusunun 10-12 milyon olacağı tahmin edilmektedir; bu da, 13 yılda bir İstanbul daha yaratı­ lacak demektir. Bu da, yanında bir sürü sorun getirecektir; bir o kadar temiz su da­ ğıtımı, enerji dağıtımı, gaz temini ve da­ ğıtımı, haberleşme sistemi, pis suların top­ lanması ve arıtılması, çöplerin toplanma­ sı ve yok edilmesi, toplu ulaşım hizmetle­ ri, yeşil alanlar ve kıyı düzenlemeleri gi­ bi, çevrenin iyileştirilmesine yönelik şehir hizmetlerine ne derece ağırlık verileceği ve kaynak ayrılabileceği konusunda, doğru­ su bu Çevre Genel Müdürlüğünün poli­ tikaları yanında, pek iyimser olamıyorum. 2000'li yıllarda sanayi ülkesi olma durumunda olan ülkemiz, sanayie yer se­ çiminde, çevre faktörünü gerektiği ölçü­ de dikkate almadığı takdirde, sanayi tesis­ lerinin kirlilik açısından hassas bölgelere kurulmasıyla, tesislerin yarattığı kirlilik et­ kisini artıracaktır. Ayrıca, nispeten eski kirleticiliği yüksek üretim teknolojisiyle çalışan sanayi tesislerimiz, teknik ve malî sorunlar sebebiyle, antım tesislerini kura­ madıkları zaman, çok büyük ölçüde kir­ lilik kaynağı olacaklardır. Sanayiden kaynaklanan kirliliğin ta­ hammül edilebilir düzeyde tutulması, mevcut tesislerin yarattığı kirliliğin önlen­ mesi yanında, yeni kurulacak tesislerin kirlilik yaratmayacak, en azından bunu düşük düzeyde tutacak biçimde gerçekleş­ tirilmesine bağlıdır. Sanayi tesislerinin yarattığı kirliliğin yanında, evsel kirliliğin önlenmesi amacıy­ la, başta büyük şehirlerimiz olmak üzere, belediyelerimiz, şehir altyapı şebekelerini, ihtiyaçları karşılar hale getirmek için ça­ lışmalıdır. Evsel arıtma tesisleri, hassas bölgelerden başlanarak kurulmalıdır. O : 2 Özellikle orta ve küçük sanayi tesislerin­ de kaynaklanan kirlilik probleminin çözü­ münde organize sanayi bölgeleri ve site­ lerinin kurulmasına da büyük yer verilme­ lidir. Dağınık sanayi tesislerini bir araya toplayarak, uygun alanlarda yerleşmeleri­ ni ve ortak meselenin çözümünü amaçla­ yan bu uygulama ile, yer seçiminden kay­ naklanan problemlere çözüm baştan ge­ tirilecektir. Sanayi tesislerinin bir araya toplanması halinde, bu tesislerin atıkları­ nın, ortak arıtma tesislerinde arıtılarak, deşarjıyla, bu konumdaki problemlere de daha ucuz ve sağlıklı çözümler getirilme­ si imkânı doğacaktır. Sayın milletvekilleri, ülkemizde ku­ rulması desteklenen antma tesisleri tekno­ lojisinin gelişmesi de, sanayi kaynaklı kir­ liliğin önlenmesi yönünden önemli geliş­ meler sağlayacaktır. Ancak, bütün bu ge­ lişmelerin yanında, çevre kirliliğinin kont­ rolü için, yeterli ölçüm, izleme şebekesi­ nin de kurulması gerekmektedir. Bugün ülkemizde Ankara'da bulu­ nan Hava Kirliliği Ölçüm Şebekesi dışın­ da, 31 ilde 55 istasyonda yarı otomatik ci­ hazlarla sürekli ölçüm yapan, bir kirlilik ölçüm kontrol şebekesi bulunmaktadır. Bunların haricinde ölçüm ve izleme şebe­ kesi bulunmamaktadır. Bunun anlamı; kirliliğin yoğun olduğu bölgelerde, sular­ daki kirliliği yaratanların, ne ölçüde kir­ liliğe katkıda bulundukları tespit edileme­ mektedir. Çevre Kanununda da yer alan "Kirleten öder" prensibi çerçevesinde, kirleticiler, kirlettikleri ölçüde sorumlu tu­ tulacaklarından, her bir kirletici kaynağın izlenmesi gerekmektedir. Alıcı ortamın ka­ litesinin kontrolü açısından da, alıcı orta­ mın izlemesi ve denetlemesi gerekmekte­ dir. Bu durumda, hassas yerlerde kurula­ cak ölçüm istasyonları ve değerlendirme laboratuvarlarmdan oluşan bir sistemin kurulması, çevre kirliliğinin önlenmesi açısından büyük önem taşımaktadır. — 71 —