TBMM B:4 6.10.2005 0:2 Eczane ruhsatlarının eczacı odaları tarafından verilmesi, Türk Eczacılar Birliğince onaylanması ve bunların Sağlık Bakanlığına bildirilmesi, mesleğimizde çok önemli bir sıkıntı olan muvazaalı ec­ zane açma ve işletme olayını ortadan kaldıracaktır. Eczacısız sağlık hizmeti verilmeyeceğini göz önüne alarak, eczanelerde yardımcı eczacılığın zorunlu hale getirilmesi gerekmektedir. 5.7.2002 tarih ve 2002/4331 sayılı İlaç Fiyat Kararnamesiyle, eczanelerin kâr oranlarının yer­ li ilaçla azamî yüzde 25, ithal ilaçta azamî yüzde 20 ile sınırlandırılmasının, bunun Bakanlar Kurulunun yetkisinden alınarak Sağlık Bakanlığı yetkisine bırakılması hukuka aykırı bir uy­ gulamadır. Bunun yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Özellikle, bir eczanenin aylık cirosunun yüzde 12-13'ünün eczanenin sabit giderleri için harcandığı bir dönemde bu kârlılık oran­ larıyla serbest eczanelerin ayakta kalma şansı imkânsız hale gelmektedir. Türkiye'de sağlık harcamalarında tasarruf sağlayacak jenerik ilaç, ancak hastayı tedavi eden; yani, biyoeşdeğerliliği bilimsel olarak kanıtlanmış jenerik ilaç konusunda toplum bilgilendirilmeli ve hekimler tarafından yazılması özendirilmelidir. Bu konuda Sağlık Bakanlığı öncülük yapmalıdır. Öncelikle Türkiye'de, ruhsatlı ve biyoeş­ değerliliği kanıtlanmış ilaçların ithaline izin verilmemeli ve Türkiye'nin yüzde 40 pazarını oluştur­ maya başlayan ithal ilacın payının azaltılması yoluna gidilmelidir. Rasyonel ilaç kullanımı konusunda doktorlar ve eczacılarla ortak bir proje hayata geçiril­ melidir. Sağlık Bakanlığı ucuz eşdeğer ilaç uygulamasında belirleyici olmalıdır. Türkiye'de tüketilen ilacın yüzde 80'ini devlet satın almaktadır. Son yıllarda izlenen politikayla devlet ilaç alımlarında eczacıyı fınansör olarak kullanmaya başlamıştır. Her yıl Maliye Bakanlığı ile Türkiye Eczacılar Birliği arasında imzalanan malî yıl protokol­ lerinde belirtilen "devlet 18 işgünü içinde ilaç bedellerini geri öder" hükmü pek çok kurumda uy­ gulanmamaktadır. Bunun sonucu olarak eczacı, ilaçları satın aldığı ilaç deposuna olan ödemelerin­ de sıkıntıya düşmekte, yüksek faizle bankadan para alarak ya da depoya yüzde 5-10 gibi aylık gecikme faizi ödemek zorunda kalmaktadır. Sağlık hizmetlerinin, insanın hayatını devam ettirmesi için vazgeçilmez olduğunu görecek yeni bir anlayış, hastalann tedavi giderlerinin, ödeneğe bakılmaksızın ödenebilmesi bütçe kanununa bir maddeyle eklenmelidir. İlaçta ve sağlık hizmetlerindeki KDV yüzde 8'dir. Hastayı cezalandıran bu vergi oranlarının mutlak suretle yüzde l'ler düzeyine çekilmesi gerekmektedir. Veteriner ilaçlarının veteriner hekim muayenehanelerinde satılması hatalıdır. Bu uygulamadan derhal vazgeçilip veteriner ilaçlarının eğitimlerini almış eczacılar tarafından eczanelerde satılması gerekmektedir. Mamaların marketlerde deterjanlar ve bu gibilerin yanında satılması son derece yanlış. Basit bir ticarî düşünce ve uygulamadır; mamaların da bir ilaç olarak görülüp mutlak suretle eczane dışın­ da satılmasının yasaklanması gerekmektedir. Tarım Bakanlığının, özellikle marketlerde pazarlanan vitaminler, diyet ilaçlarına ruhsat ver­ mesi hatalı bir uygulamadır. Bundan da vazgeçilmesi gerekmektedir. Eczacılık fakültelerindeki eğitimin Avrupa Birliği ülkeleri standartlarına getirilmesi için elbir­ liğiyle çalışılmalıdır. Bu konuda politik birer araç olarak görülen yeni eczacılık fakültelerinin açıl­ masına imkân verilmemelidir. (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN - Sayın Özdoğan, toparlar mısınız lütfen. İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Eczacılık fakültelerinde branşlaşma ve eğitimin, Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi 5 yıla çıkarılması sağlanmalıdır. -483-